SAĞLIK - 20 Kasım 2024 Çarşamba 10:18

Prof. Dr. Özkan: "Gelecekte her iki kişiden birinin kalp ve damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybedeceği öngörülmektedir"

A
A
A
Prof. Dr. Özkan: "Gelecekte her iki kişiden birinin kalp ve damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybedeceği öngörülmektedir"

Kalp damar hastalıklarının kanserden daha fazla insanın ölümüne yol açtığını belirten Kardiyovasküler Cerrahi (KVC) Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Özkan, “Gelecekte her iki kişiden birinin kalp ve damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybedeceği öngörülmektedir” dedi.


Acıbadem Bodrum Hastanesi Kardiyovasküler Cerrahi (KVC) Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Özkan, kalp damar hastalıklarının kanserden daha fazla insanın ölümüne yol açtığını belirterek, uzun ve sağlıklı bir yaşam için kalp hastalığını anlama, önleme ve tedavi etme konusunda dünyada yeni yaklaşımların ortaya konulduğunu söyledi. Özkan, yeni yaklaşımla ilgili şu bilgileri verdi:


“Kadın ve erkeklerde dünyanın bir numaralı ölüm nedeni olan kalp ve damar hastalıklarının başlıca nedeni, kalbimizi ve bütün hayati organlarımızı besleyen atardamarların içindeki endotelde kalınlaşma, plak oluşumu. Tıkanmaya sebep olan aterom plaklarının birikiminin bir nevi kanser benzeri bir tümör olarak değerlendirilmeye başlandı.”


Kardiyovasküler yani kalp ve damar hastalıklarının kanserle olan benzerliğinin tıp dünyasında ve bilimsel çalışmalarda iyi bir şekilde vurgulandığını aktaran Prof. Dr. Özkan, “Çoğu insan ve sağlık hizmeti sağlayıcıları dünyada bir numaralı ölüm sebebi olan kalp ve damar hastalığına kanser kadar ciddi yaklaşmamaktadır. Örneğin dünyada her yıl 25 kadından sadece biri meme kanserinden ölürken, bu oran kalp damar hastalıklarında daha yüksektir ve her üç kadından biri bu yüzden kaybedilmektedir. Ayrıca gelecekte her iki kişiden birinin kalp ve damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybedeceği öngörülmektedir. Dolayısıyla bu sonuçlar, kalp damar hastalıklarının tanı ve tedavisinde daha dikkatli ve ciddi yaklaşılması gerektiğini ortaya koymaktadır” diye konuştu.



“Aterom plaklarını kanser gibi düşünebiliriz”


Toplumda kanser hastalığının sağlık üzerinde oluşturduğu riskler nedeniyle oldukça ciddiye alındığını ifade eden Prof. Dr. Özkan, “Kanser önemli bir hastalık. Dolayısıyla insanlar, hayatı tehdit etmesi ya da oluşturduğu sağlık riskleri nedeniyle kanseri ciddiye alıyor. Gerek kanserden korunmaya gerekse tanı ve tedavisine önem veriyorlar. Bu da toplumsal anlamda bu alanda bilincin arttığını gösteriyor. Öte yandan kalp hastalıklarına baktığımızda, toplumda henüz yeterli bir bilincin gelişmediğini görüyoruz. Dolayısıyla yeterince ciddiye de alınmıyor. Oysa kalp hastalıkları kanserden daha çok hayat kaybına yol açan hastalık” dedi.


Damar sertleşmesine yol açan “aterom plakları”nı kalp damarlarında büyüyen bir kanser gibi düşünmek gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Özkan, yeni tedavi yaklaşımlarında koroner kalp hastalığının kötü sonuçlarından kaçınmak için kanser gibi kalp hastalıklarını önleme, tarama ve tedavi etme konusunda modern ve etkili bir yol izlenmesinin önerildiğini anlattı. Özkan, bilim adamlarının kalp hastalığı ve kanser arasındaki bu önemli örtüşmeye dair son araştırmalarını mevcut risk faktörleri üzerinden erken teşhis için tarama konusunda sürdürdüğünü sözlerine ekledi.



“Aterom plağı birçok ciddi hastalığa yol açıyor”


Damarların iç yüzeyini kaplayan tabakanın yani bir nevi damar astarı denilebilecek oluşumun damarın kalınlaşması anlamına geldiğine ve plak olarak adlandırıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Özkan, “Bu kalınlaşma genellikle damar duvarlarında yağ, kolesterol ve diğer maddelerin birikmesi sonucu oluşan plaklar damarları daraltmaya başladığında aterom plakları olarak adlandırılır. Bu durum, damar sertliği (ateroskleroz) olarak da bilinir. Aterom plağı oluşumunda; yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, diyabet, sigara kullanımı, yaşın ilerlemesinin yanı sıra, genetik yatkınlık da rol oynar. Zamanla kalınlaşma artarak kalp krizi, inme, şah damarı hastalığı ve periferik arter hastalığı gibi pek çok ciddi ve hayati risk taşıyan hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabilir” dedi.



“Bir kalp ve damar uzmanına başvurun”


Kalp damarlarındaki aterom plaklarının kansere benzer şekilde büyüdüğünün altını çizen Prof. Dr. Özkan “Bu plakların nasıl büyüdüğünü, kalp hastalığının erken teşhisi için nasıl tarama yapılacağını (vascular screening), hem kalp hastalığına uygun bir yaşam tarzını hem de gerektiğinde tıbbi yardımı içeren koruyucu tedbirleri öğrenmek, kalp hastalığını tersine çevirmek ve felçleri önlemek için basit ve etkili tedavileri, giyilebilir cihazları, yapay zeka gibi kalp hastalığını tespit etmek ve izlemek için gittikçe yaygınlaşan dijital sağlık teknolojileri hakkında detaylı bilgi edinmek için bir kalp ve damar uzmanına başvurun” dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya 2 aylık Ayaz bebek için amputasyona giden yol girişimsel radyoloji ile kapandı Dizinde doğuştan damar yumağı olan 52 günlük Ayaz bebeğin cerrahi açıdan tedavisi mümkün olmayan ve ampütasyon kararı alınan sol bacağı, girişimsel radyoloji işlemiyle kurtarıldı. Tedaviyi gerçekleştiren Prof. Dr. Murat Canyiğit, “Hem kasıktan hem de doğrudan damar yumağının içerisine iğneyle girerek, damar yumağını kapatmayı büyük oranda başarabildik. En azından bebeğimizin ayağındaki o yara büyük oranda kayboldu ve ayağı kesilmekten kurtuldu” dedi. Ankara’da yaşayan ve bu yıl dünyaya gelen Ayaz bebek, sol dizinde oluşan damar yumağı ile dünyaya geldi. Tedavisi cerrahi yöntemle mümkün olmadığı için bacağının kesilme ihtimali olan Ayaz bebeğin ailesi Türk Radyoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Canyiğit’e başvurdu. İşlemin riskine rağmen tedaviyi üstlenen Prof. Dr. Canyiğit, ilk işlemi bebek 52 günlükken 1 Ağustos’ta, ikinci işlemi 59 günlükken 8 Ağustos’ta, üçüncü işlemi ise 25 Eylül tarihinde gerçekleştirdiğini aktararak, bebeği sağlığına kavuşturduğunu anlattı. 52 günlük bebeğin ayağı kesilmekten kurtuldu Bazı hastalıkların cerrahi olarak tedavisinin mümkün olmadığını dile getiren Prof. Dr. Murat Canyiğit, “Dizinde doğuştan damar yumağı olan 52 günlük bebeğimiz geldi ve bu damar yumağının cerrahi olarak tedavisi mümkün değil. Bu hasta bana gelmeden önce ampütasyon kararı alınmıştı. Çocuğun hayatını tehlikeye atabilecek kadar riskli bir işlemdi ama herhangi bir sıkıntı olmadan, hem kasıktan hem de doğrudan damar yumağının içerisine iğneyle girerek damar yumağını kapatmayı büyük oranda başarabildik. En azından bebeğimizin ayağındaki o yara büyük oranda kayboldu ve ayağı kesilmekten kurtuldu” diye konuştu. “Biyopsiler de girişimsel radyolojiyle yapılıyor” Girişimsel radyoloji dalının radyolojinin hastaları tedavi eden alt birimi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Murat Canyiğit, girişimsel radyolojinin parmağın ucundan beyine kadar bütün vücudun tedavisinde aktif olarak rol aldığını belirtti. Canyiğit, “Çok geniş alanda hastalarımız var, çok fazla sayıda tedaviyi günümüz şartlarında yapabiliyoruz. Eskiden sadece anjiyo cihazını görüntüleme için kullanırken, günümüzde hiç kullanmıyoruz, tomografi ve MR ile hallediyoruz. Anjiyografi cihazını sadece tedavi amacıyla kullanıyoruz. Çünkü anjiyo işleminin belli riskleri var, bu risklere girmemek için artık günümüzde sadece tedavi için kullanılıyor. Biyopsiler de girişimsel radyolojiyle yapılıyor, sadece girişimsel olarak küçücük bir iğneyle girip hastayı tedavi edip, daha sonrasında gönderme şansına sahibiz” şeklinde konuştu. Diyabetik ayak tedavisi Çalışma alanında ilgiyi diyabetik ayaklara yoğunlaştırdığını kaydeden Prof. Dr. Murat Canyiğit, şöyle devam etti: “Uzun süre diyabete maruz kalan hastaların ayaklarında yaralar oluşuyor. Bunun sebeplerinin en başında damar tıkanıklığı geliyor, damarı açmadığınız zaman ayağa yeteri kadar kan gitmiyor. Kan gitmediği için yaralar oluşuyor ve sonunda kesilmeye doğru gidiyor. Biz ne yapıyoruz? Kasıktan ya da koldan, herhangi bir noktadan ya da bazen tıkalı olan damarın içerisinden de girerek o damarları açıyoruz ve ayağın tekrardan beslenmesini sağlıyoruz.” “Tedavilerin büyük bir kısmını günübirlik olarak yapabiliyoruz” Girişimsel radyolojide hastanın sabah tedavisini olup akşam evine gidebildiğini de sözlerine ekleyen Prof. Dr. Murat Canyiğit, tümör rahatsızlığında da cerrahiyle eş sonuçlar veren çalışmaları olduğunu belirterek, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Bir başka alan tümörler, girişimsel radyoloji çok çeşitli tümörlerle çalışan ve bunları tedavi eden bir branş. Girişimsel radyolojik tedavilerin karaciğer tümörlerinde özellikle erken safhada geldiği zaman cerrahiyle eş sonuçları var. Bu seneki radyoloji kongresinin temel konusu ağrıydı, ağrı tedavileri yapıyoruz. Ağrı tedavilerinde mesela hastanın karnı ağrıyor, karın ağrısının bir sürü sebebi var. Bu sebeplerden bir tanesi de damarlardaki tıkanıklıklar. Damardaki tıkanıklıkları açarsanız, oraya stent koyarsanız, hasta ameliyat olmadan sağlığına kavuşuyor. Bunun için de sabah geliyor, siz işlemi yapıyorsunuz, bir süre hastanede yatağında yatıyor, daha sonrasında akşam evine gidiyor. Yani tedavilerin büyük bir kısmını günübirlik olarak yapabiliyoruz.”
Isparta Şehrin göbeğinde belediye personeli kılığıyla define kazısından tarihi lahit ve küp parçaları çıktı Isparta’da kendilerini belediye personeli olarak tanıtan dört kişi, kepçe ile geldikleri mahallede kaçak kazı yapmaya çalışırken elektrik ve doğalgaz hatlarına zarar verince yakayı ele verdi. Suçüstü yakalanan şüpheliler gözaltına alınırken, kazı yapılan alanda boş küp parçaları ve tarihi bir lahit parçası bulundu. Kazıya şahit olan vatandaş: "Belediyeden geldiğini söylediler ama bizim belediyemiz kaldırımdaki taşları kırmaz, bunlar bodoslama daldı" dedi. Olay, dün akşam saat 22.00 sıralarında 115. Cadde üzerinde, Kara Kadir Bey Camii önünde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, kepçe ile gece caddeye gelen Halis T., Hacı D.C., İsmail A. ve kimliği henüz belirlenemeyen bir kişi, kendilerini belediye personeli olarak tanıttı. Kaldırımda başlattıkları kazı sırasında elektrik ve doğal gaz hatlarına zarar verdiler. Durumdan şüphelenen çevre sakinlerinin ihbarı üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Polis, incelemesinde şüphelilerin belediye personeli olmadığını tespit etti. Gözaltına alınan dört kişi, ifadeleri alınmak üzere karakola götürüldü. Kazılan yerden boş küp parçaları ve lahit çıktı Sabah saatlerinde bölgeye gelen Isparta Müze Müdürlüğü ekipleri, kazı yapılan alanda boş küp parçaları ve tarihi bir lahit parçası buldu. Açılan çukur yine ekiplerce kapatıldı. “Cadde üzerinde gözcüleri vardı” Olayı anlatan görgü tanığı Metin Yiğit, şunları söyledi: “Akşam saatlerinde pastanede çay içiyorduk, bir tane kepçe geldi. Şaşırdık, ‘Bu saatte burada kepçenin ne işi var?’ dedik. Devamlı bu camiye geliriz. Daha sonra gidip kazı yapanlara nereden geldiklerini sordum. Turuncu fosforlu yelek giymişlerdi. Bana, burada su kaçağı olduğunu ve ona bakmak için belediyeden geldiklerini söylediler. Ancak burada bir su kaçağı olsa, cami başkanı bilir diye cevap verdik. Isparta Belediyesi ekipleri gelse, bu kaldırımdaki taşlara zarar vermez. Ama bunlar bodoslama daldı. Biz orada uyandık. Anlamamazlıktan geldik ve yarım saat kadar ne yaptıklarını izledik. Bunlar beş kişiydi ve cadde üzerinde gözcüleri vardı. Bizi saf zannediyorlar. Bu sırada görüntülerini çektik. Daha sonra polis ekipleri geldi. Şüphelilerden biri kaçmaya çalıştı ama İl Emniyet Müdür Vekili Volkan Bey, şahsı bizzat yakaladı.” “30 yıl önce de burada sikke bulunmuştu” Mahalle esnafı Murat Urköse, olayla ilgili şu bilgileri verdi: “Dün akşam dükkanımı kapatıp giderken kepçenin çalıştığını gördüm. Hatta üzerlerinde belediye ekiplerinin kıyafetleri vardı. Olayı haberlerden öğrendim. Sabah gelip baktığımda, kazdıkları yerde desenli taşlar vardı ama define olup olmadığını bilmiyorum. Geçtiğimiz yıllarda burada bir cami yıkımı olmuştu, o yıkımda da desenli taşlar bulunmuştu. Herhalde bundan şüphelenerek arama yaptılar. Yaklaşık 30 yıl önce de aşağıdaki Mehmet Camii’nin yıkımında çok sayıda sikke bulunmuştu.” Belediye ekiplerinin kazı yapılan alanı kapatmasıyla son bulan olayda, soruşturma devam ediyor.