KÜLTÜR SANAT - 30 Ekim 2024 Çarşamba 09:44

İlyas Yılgör 4. Uluslararası Fotoğraf Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu

A
A
A
İlyas Yılgör 4. Uluslararası Fotoğraf Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu

Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği ’İlyas Yılgör 4. Uluslararası Fotoğraf Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu. Bu yıl 3 kategoride düzenlenen yarışmada, 50 ülkeden 285 katılımcı 3 bin fotoğrafla yer aldı.


Mersin’e Değer Katanlar Kurulu (MEDEKA) ve çeşitli kurumların iş birliğinde Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı koordinesinde düzenlenen İlyas Yılgör 4. Uluslararası Fotoğraf Yarışması’nda kazananlar için ödül töreni düzenlendi. Kongre ve Sergi Sarayı Çok Amaçlı Salon’da açılış konuşmalarıyla başlayan ödül töreninde Mersinli sanatçı İlyas Yılgör’ün hayatını anlatan belgesel izlendi.


Hayat, Portre ve Baskı olmak üzere 3 kategoride gerçekleşen yarışmada, 50 ülkeden 285 katılımcı 3 bin fotoğrafla yer aldı. Toplam 73 ödülün dağıtıldığı yarışmada kazananlar Altın Madalya, İlyas Yılgör Özel Ödülü, Mersin Büyükşehir Belediyesi Mansiyon Ödülleri ile madalya ve para ödülü ile onurlandırıldılar. Törende birinci olan fotoğraflar sergilendi.



Dereceye girenler


Hayat kategorisinde; FIAP Altın Madalya Ödülü’nü Bursa’dan İnci Koyun, Camera Obscura Altın Madalya’yı Adana’dan Özlem Dağlı, İlyas Yılgör Özel Ödülü’nü Hırvatistan’dan Amy Jazic, Büyükşehir Belediyesi tarafından verilen Mersin Özel Ödülü’nü ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden Atila Karaderi kazandı.


Portre kategorisinde; FIAP Altın Madalya Ödülü’nü Rusya’dan Andrey Putilin, Camera Obscura Altın Madalya’yı Kazakistan’dan Irina Markova, İlyas Yılgör Özel Ödülü’nü İnci Koyun, Mersin Özel Ödülü’nü Adana’dan Hasan Dayanıklı kazandı.


Baskı kategorisinde ise; FIAP Altın Madalya Ödülü’nü Natalia Shotova, Camera Obscura Altın Madalya Ödülü’nü Mustafa Kılıç, İlyas Yılgör Özel Ödülü’nü Mehmet Uluyurt, Mersin Özel Ödülü’nü ise Mustafa Kılıç kazandı. Birincilere ödülleri, gerçekleşen tören ile takdim edildi.



"Bir fotoğrafta duygu ve hikaye yoksa, o fotoğraf bir kağıt parçasından başka bir şey değil"


Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Serdal Gökayaz, yarışmaya katılan ve emek veren herkesi tebrik ederek başladığı konuşmasında, "Kentimizde katılımcı bir anlayışla şekillenen kültür politikalarının hayata geçmesi için, kültür ve sanat alanındaki çalışmalarımızı azim ve kararlılıkla sürdürüyoruz. Bu yarışma da bu anlayışla hayata geçen bir etkinlik olarak, İlyas Yılgör’ün vefatından sonra da kentteki kültür ve sanat dinamiklerini bir araya getirmeye devam ediyor" dedi.


Mersin Fotoğrafçılar Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Ahmet Bayans da yarışmanın 4.’sünü yapmaktan gurur duyduklarını dile getirerek, "Umarım bundan sonra da devamını getireceğiz" diye konuştu. Bayans, sözlerini İlyas Yılgör’ün "Bir fotoğrafta duygu ve hikaye yoksa, o fotoğraf bir kağıt parçasından başka bir şey değil" ifadesiyle tamamladı.



"Ödüller sayesinde motive oluyorsunuz"


Yarışmada birinci olan Özlem Dağlı, fotoğraf çekme serüvenine 2012 yılında başladığını belirterek, "Altın madalyayla ödüllendirildim, çok güzel bir duygu. Bu serüvene bir yıl önce başlamıştım. Geçen yıl ilk sergileme ödülünü aldım. Bir yıl sonra da altın madalyaya layık görüldüm. Ödül, verdiğimiz emeğin karşılığı. Ödüller sayesinde motive oluyorsunuz ve daha azimle sarılıyorsunuz" dedi.


Mansiyon ödülü alan Hasan Dayanıklı da fotoğrafın hayatının bir parçası olduğunu ifade ederek, İlyas Yılgör gibi prestijli yarışmalara katıldığını kaydetti.



İlyas Yılgör 4. Uluslararası Fotoğraf Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Aras EDAŞ elektrik müzesi genişliyor Erzurum’da açılan ve Türkiye’nin ilk ve tek elektrik müzesi olan Özel Aras EDAŞ Müzesi yeni eserlerle genişliyor. Faaliyetleriyle sektöre yenilikler katan Aras Elektrik, şubat ayında bir ilke daha imza atarak Türkiye’de ve elektrik dağıtım sektöründeki ilk elektrik müzesini kurmuştu. Elektrik tarihinin sergilendiği müze, elektrik dağıtım şirketleri arasında özel müze statüsü kazanan ilk ve tek elektrik müzesi unvanına sahip. Müzedeki eserler faaliyet alanının farklı illerinden getirilerek titiz bir çalışma sonucunda oluşturulmuştu. 1930’lara ait sayaçlardan kablo test araçlarına, trafolardan kumpaslara kadar çok sayıda eser müzede yer alıyor. Akedaş’tan eser bağışı Genel Müdür Fikret Akbaş: “Müzemiz Türkiye’de ve elektrik dağıtım şirketleri arasında ilk ve tek olma özelliği taşıyor. Sektörümüz için buradaki malzemeler, cihazlar bir değerdir. Ülkemize ve şehrimize kazandırdığımız müzemizi her geçen gün genişletiyoruz. Yeni eserler geldikçe müzemiz de büyüyor. Son olarak Akedaş Elektrik Dağıtım Şirketi’nden eser bağışı yapıldı. Röle, belli yıllara ait sayaçlar, geodimetre, trafo, sayaç ayar masası, yüksek gerilim kompanzasyon bankı, sigorta ayırıcısından oluşan malzemelerin bağışı için Akedaş’a çok teşekkür ediyorum.” dedi. Müze, Etkinliklerde yoğun ilgi görüyor Müzeler Haftası kapsamında Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinin Elektrik Bölümü öğrencilerini ağırlayan müze, onların hem eğitimlerine katkı sağlayacak bilgiler öğretiyor, hem de sosyal ve kültürel alandaki gelişimlerine katkı sağlıyor. Ayrıca Kültür Yolu Festivali’nde de ziyaretçilerini ağırlayan müze, etkinliklerde yoğun ilgi görüyor. Müze “Sanal Tur” olarak gezilebiliyor Elektrik ile ilgili birçok eseri barındıran müze, hafta içi 08:00 - 17:00 saatleri arasında ziyaretçiler tarafından ücretsiz olarak yerinde gezileceği gibi sanal ortamda da ziyaret edilebiliyor. Müze, ziyaretçilerine https://my.matterport.com/show/?m=nJ4SvrRXtKX adresinden sanal bir tur yaptırarak, adım adım panoramik bir şekilde gezme fırsatı sunuyor.
Osmaniye Osmaniye’de rezerv alanda binalar hızla yükseliyor Osmaniye’de depremlerde ağır hasar alarak yıkılan ve rezerv alan ilan edilen Metin Tamer ve Sefa Evleri sitelerinin kaba inşaatı tamamlandı. 23 blokta 750 daire ve 158 dükkan inşaatının Mart ayında tamamlanması planlanıyor. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde ağır hasar alan kentlerden biri olan Osmaniye’de yıkılan konutların yeninden inşası için başlatılan çalışmalar hız kesmeden devam ediyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve TOKİ tarafından rezerv alan ilan edilen Metin Tamer ve Sefa Evleri sitelerinin 23 blokta 750 daire ve 158 dükkan inşaatının Mart ayında tamamlanması planlanıyor. Osmaniye’ye en güzel hizmetleri kazandırmak için devlet olarak çalıştıklarını söyleyen Osmaniye Valisi Erdinç Yılmaz,” "Metin Tamer Sitemiz ve Sefa Evler Sitemiz, 6 Şubat depreminde en büyük kaybı verdiğimiz, en büyük hasar alan yerlerden biriydi. Şu anda kaba inşaatı tamamlanmış durumda, 23 blok, 750 daire, 158 dükkanın inşaatı Mart ayında tamamlanmış olacak ve kıymetli hemşerilerimizin hizmetine sunulacak. Burada Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız çok hızlı bir şekilde bu inşaatlarımızı devam ettiriyor. Bizler de, Sayın Milletvekilimiz, Sayın Belediye Başkanımızla hep birlikte bu inşaatlarımızın bitmesi için bütün gayretimizi gösteriyoruz. Yüklenici firmaya da çok teşekkür ediyoruz. Konutlarımız, standartları yüksek, depreme dayanıklı, estetik ve hemşerilerimizin huzur içinde oturabilecekleri konutlar oluyor. Allah Devletimize zeval vermesin. Allah bize bir daha 6 Şubat depremi gibi depremler yaşatmasın. Bu konutlarımızın şimdiden Osmaniyeli hemşerilerimize hayırlı olmasını diliyorum" dedi.
Diyarbakır Narin’in babası Arif Güran: “Narin, benim için farklıydı. Dünyam, hayatım kızımdı. 5 evladım olabilir ama kızım başkaydı" Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran cinayetinde hazırlanan iddianamede şüphelilerden anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilmişti. İddianameden sonra ilk defa konuşan baba Arif Güran, “Narin, benim için farklıydı. Dünyam, hayatım kızımdı. 5 evladım olabilir ama kızım başkaydı" dedi. Merkez Bağlar ilçesi Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolan ve 8 Eylül’de Eğertutmaz deresinde cansız bedenine ulaşılan Narin Güran cinayetine ilişkin tutuklu 4 sanık hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma tamamlanmıştı. Tutuklu sanıklar anne Yüksel Güran, ağabey Enes, amca Salim Güran ve komşuları Nevzat Bahtiyar hakkında "İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti. Baba Arif Güran, iddianameden sonra ilk defa konuştu. İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine konuşan Güran, gönlünde bu vahşeti kimin yaptığı belli olduğunu söyleyerek, cinayeti net aydınlatacak iki kamera olduğunu savundu. Bu kameradaki görüntülerin ortaya çıkmasıyla her şeyin aydınlanacağını söyleyen Güran, “Bu iddianamede diyorlar ki senin eşin, oğlun, kardeşin Nevzat, Nevzat Bahtiyar benim evime giremez. Nevzat Bahtiyar normal şartlarda da benim evime giremez. Gelmişse de ya balkonda ya bahçede oturmuştur. Hem canımı alıyorlar, kalkıp oğlumu, hanımımı, kardeşimi içeri alıyorlar. Kızım, Türkiye’nin simgesi oldu. Toplum, net bir şekilde bu cinayetin aydınlatılmasını istiyor. 50 baro başkanı mahkemeye katılacak. Katılsınlar, benim için katılıyorlar. Zorla denilmese de gideceğiz” dedi. “Burada önemli olan tek şey, bu cinayeti işleyen kim. Bu cinayete kanıt olan iki kamera var ve iddianamede yok” diyen Güran, “Şu an benim karşımda, 800 metre karşımda kamera var. İlk günden beri demişim kızım yukarı çıkmamış. Bunun tespiti, karşımda kuş bakışı 800 metre kamera var. Havaalanı kamerası var. Bir kamera çıkartmak bu kadar mı zor?" ifadelerini kullandı. Arif Güran şöyle devam etti: "Evin karşısında Dara-2 askeri üs bölgesi kamerası var. Orada 3 kamera var. Güneş vurdu deniliyor. Nevzat’ın dereye gitmesine de güneş mi vurdu. Şu an tam karşımızda. Bu noktada durduğumuz halde kızımın rampaya çıktığını bile göremiyoruz. Fazla bir şey istemiyorum. İlk günden beri kızımın bu patikayı aşmadığını söylüyorum. Karşımızda havalimanı kent güvenlik yönetim sistemi var, yüz tanıması 20 kilometre. Buradan kuşbakışı 5 kilometre ölçümlüdür. Şu rampayı görüyor. Kızım çıktı mı, çıkmadı mı. Bizden ne istiyorsunuz?" "5 evladım olabilir ama kızım başkaydı" Arif Güran, sözlerine şöyle devam etti: “Diyorlar ki HTS, tamam HTS var, doğrudur. Nevzat, bırakmadı kızım rampadan çıksın. Vahşi adam bırakmadı kızım çıksın. Şuraya gelseniz HTS iki metre kaysa benim oturma odama geliyor. Buraya gelseniz mutfağımın içine atıyor. Şuraya gelseniz salonuma atıyor. Bir nokta bu kadar mı şaşmaz? Bu nasıl bir tespittir. Benim için bir kanıt değil. Bugün hepsinin müebbet yemesi benim için önemli değil. Kızımın cinayetini işleyen belli değil. Dara-2’nin iddianameye alınmasını istiyorum. İddianameye girerse cinayet çözülecek. Katil ya da katiller belli olacak.” Katilin Nevzat Bahtiyar’dan başka kimse olmadığını iddia eden Güran, “İftira atıyor. Ve devlet şu an bir katilin lafını dinleyerek bir anneyi cezaevinde durduruyor. Bir ağabeyi, bir amcayı cezaevinde durduruyor. Delili, tespiti varsa durdursun. Ona bir şey demiyorum. Gözümde benim ailemdir, devletin gözünde şüpheli ise cezaevindedir. Bugüne kadar cezaevine de gitmemişim. Hiç kimseyi ziyarete de gitmedim. Sebep nedir, niçin gitmedim? Kızım, benim için farklıydı. Dünyam, hayatım kızımdı. 5 evladım olabilir ama kızım başkaydı. Allah, hakkımı bırakmasın” ifadelerini kullandı. Narin Güran cinayetine ilişkin tutuklu 4 sanık, 7 Kasım’da hakim karşısına çıkacak.