ÇEVRE - 19 Nisan 2025 Cumartesi 12:05

EGDS tespit etti, denizi kirleten gemilere 70 milyon lira ceza kesildi

A
A
A
EGDS tespit etti, denizi kirleten gemilere 70 milyon lira ceza kesildi

Mersin’de 2024 yılı Kasım ayında hayata geçirilen Elektronik Gemi Denetleme Sistemi (EGDS) ile denizi kirlettiği tespit edilen 13 gemiye 70 milyon lira ceza kesildiği bildirildi. Sistem denizlere atıklarını bırakan gemilere göz açtırmazken, 2019’dan bugüne toplam 91 gemiye 295 milyon 835 bin TL ceza uygulandığı belirtildi.


Mersin Büyükşehir Belediyesi, denetim tekneleri ve insansız hava aracının yanı sıra, denizlerdeki denetimlerini artıran EGDS ile de temiz bir Akdeniz için 7/24 denetim esasıyla çalışmalarını sürdürüyor. Ekipler, EGDS ile denizi kirleten gemilere anında müdahale ederek, kirliliğe geçit vermiyor. Büyükşehir Belediyesi, EGDS ile gemi kaynaklı kirliliği 7/24 takip ediyor ve caydırıcı cezalar uyguluyor. 2019’dan bugüne kadar toplam 91 gemiye 295 milyon 835 bin TL ceza kesilirken, bu cezalardan 13 gemiye yazılan yaklaşık 70 milyon TL’lik ceza ise EGDS ile tespit edildi.


Büyükşehir Belediyesi bu sistem ile gemi ve diğer deniz araçlarından kaynaklanan kirliliğin anında tespit edilmesini ve kayıt altına alınmasını sağlıyor. Gemi kaynaklı atıkların önüne geçmek için deniz yetki sahasının 7/24 izlenmesini sağlayan belediye, kirliliğe sebep olan deniz araçlarına caydırıcı etki oluşturulması amacıyla idari yaptırım uyguluyor. EGDS, Çeşmeli-Kulak arasında kalan bölgede liman sahası dahil toplam 25 lokasyon, yüksek çözünürlüklü kamera, termal kamera, radar ve yapay zekâ destekli teknoloji ile 7/24 takip ediliyor.



Mavi Kart Sistemi ile de deniz kirliliğinin önüne geçiliyor


Deniz kirliliği ile mücadelede etkin bir çalışma sürdüren Büyükşehir Belediyesi, ‘Mavi Kart Sistemi’ ile de yetki alanındaki teknelerin atıksu, sintine gibi atıklarının bertarafını sağlıyor, raporluyor ve denizin kirletilmesinin önüne geçiyor. Mavi Kart Sistemi ile teknelerin atıkları kontrol altında tutuluyor.



"Denetimlerle denizin kirletilmesinin önüne geçiyoruz"


Mersin Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Bülent Halisdemir, Türkiye’de gemi denetimi yapan iki büyükşehirden birinin Mersin Büyükşehir Belediyesi olduğunu ifade etti. 7 gün 24 saat esasıyla çalıştıklarını vurgulayan Halisdemir, Mersin’e her yıl 5 binin üzerinde geminin geldiğini ve bunun tamamının denetlendiğini kaydederek, "Her gün farklı saatlerde teknelerimizle, hava ve su altı dronumuzla ve EGDS ile denetim yapıyoruz. Bu sistem ile yetki alanımız olan yaklaşık 53,5 kilometrelik bir alanda, Çeşmeli’den Kulak mevkiine kadar kesintisiz denetim yapıyoruz" dedi.


Amaçlarının Mersin denizini korumak olduğunu vurgulayan Halisdemir, "Elimizden geldiğince denizimizin kirletilmesinin önüne geçiyoruz. EGDS kapsamında limanın içi de dâhil olmak üzere şehrimizin belirli bölgelerine 25 tane kamera yerleştirdik. Düzenli olarak takip ediyor ve yasadışı bir atık bırakılması halinde kayıt altına alıyoruz. Deniz denetim teknelerimizle gidip yerinde inceleme yapıyor, numune alıyor ve bu numuneleri bakanlığın belirlemiş olduğu akredite laboratuvarlara gönderiyoruz. Analiz sonuçlarına göre de cezai işlem uyguluyoruz" diye konuştu.



"Tüm gemiler özel ve termal kameralarla çok sıkı denetleniyor"


Denizcilik ve gemicilik hizmeti veren herkese seslenen Halisdemir, "Biz 24 saat denizimizi denetliyoruz. Deniz araçlarının oluşturduğu kirliliği kontrol altına aldığımızı düşünüyoruz. Elektronik Gemi Denetim Merkezimizdeki arkadaşlarımız tüm gemileri özel ve termal kameralarla çok sıkı denetliyor. Yine radar sistemimizle gemilerin bütün özelliklerini görebiliyoruz. Meteorolojik istasyonlarımız var, onlarla da hava durumuna göre oluşabilecek kirlilikleri analiz ediyoruz" ifadelerini kullandı.



"7/24 görevimizin başındayız"


Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Denizcilik Hizmetleri ve Denetimi Şube Müdürlüğünde bulunan Atık Kabul Tesisi’nde yetkili personel olarak görev yapan Mesut Arıcı da Mavi Kart Sistemi hakkında bilgi vererek, "Mavi Kart Sistemi; küçük deniz araçları ile Atık Kabul Tesislerince alınan atıkların online ortamda takibini sağlayan bir gemi atık takip sistemidir. Bu atık takip sistemiyle teknelerde ne kadar atık oluştuğu, atığın türü, atığın miktarı, tarih ve istenilen diğer bilgiler ile atığı kabul eden tesisin bilgileri online ortamda takip edilebilmektedir" dedi.



EGDS tespit etti, denizi kirleten gemilere 70 milyon lira ceza kesildi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Villaya silahlı saldırı İstanbul’da bir iş adamının villasına silahlı saldırı gerçekleştirildi, zanlılardan birinin hem ateş edip hem o anları telefonla görüntülemesi güvenlik kamerasına yansıdı. İş adamının avukatı Adem Ay, "Önce tel örgüleri demir makasla kesiyor sonra evi tespit edip önündeki araçlara zarar veriyorlar. Müvekkil, ailesi, misafirleri zarar görme ihtimaliyle karşı karşıya kaldı. Bir şahıs hedef gözetmeksizin hem eve hem araçlara gelebilecek şekilde bir elinde telefon bir elinde silah eylemi gerçekleştiriyor. Çektiği video kaydını kimlere gönderdiği noktasında sorgulanması gerektiği kanaatindeyiz" dedi. İstanbul’un Sarıyer ilçesinde yaşayan bir iş adamının villasına 7 Aralık tarihinde sabah saatlerinde iddiaya göre ailesinin, çalışanlarının ve misafirlerinin bulunduğu sırada henüz bilinmeyen bir nedenle silahlı saldırı düzenlendi. Villanın çevresindeki demir tellerin kesilerek alana girildiği belirtilirken 2 zanlının çevreye ateş açtığı anlar güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde zanlılardan birinin hem ateş edip hem de yaşananları telefonla çektiği görüldü. Saldırı sonrası Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü olayla ilgili geniş çaplı inceleme başlatırken iş adamının Avukatı Adem Ay, saldırının öncesi ve sonrasına ilişkin konuştu. "Büyük bir zarar görme tehlikesi altında kaldı" Olaya ilişkin konuşan Avukat Adem Ay, "Öncesinde müvekkil İzmir’de alışveriş yapmak üzere şehir merkezine ulaştı. Alışverişini gerçekleştirirken ne yazık ki aracına bir saldırı yapıldı. Bu saldırıda plaka zarar görmesi ve aracın belli başlı yerlerinde ezikler mevcut. İstanbul ilindeki Sarıyer ilçesine bağlı olan bir semtte oturmakta. Buradaki saldırı çerçevesinde malına zarar veriliyor. Kendisinin evde bulunması, çocuğu ve ailesiyle evde ikamet etmesi sebebiyle büyük bir zarar görme tehlikesi altında kaldığını açıkça belirtmek isteriz. Biri misafir aracı olmak üzere toplamda 2 araç zarar görüyor ve bir kurşunlama olayı olarak gerçekleşiyor" şeklinde konuştu. "Bir elinde telefon bir elinde silah olmak üzere eylemi gerçekleştiriyor" Sözlerini sürdüren Avukat Ay, "Güvenlikli bir site olmasına rağmen sitenin içerisine giren şahıslar önce tel örgüleri demir makasla kesiyor. Kestikten sonra içeri kolay bir şekilde girip, evi tespit edip önündeki araçlara zarar veriyorlar. Müvekkil, orada bulunan ailesi ya da yurt dışından gelen misafirleri de zarar görme ihtimaliyle karşı karşıya kaldı. Sarıyer Emniyet Müdürlüğü’müze de teşekkür etmek isteriz çünkü desteklerinin yanımızda olduğunu her zaman hissettik. Olay, İzmir’deki olaydan hemen hemen 1 ay sonra gerçekleşti. Hem devletimize hem emniyet güçlerimize sonsuz bir inancımız var. Kişiler, edindiğimiz bilgiye göre şu anlık yakalanmadı. Ne yazık ki 2 şahıs birlikte hareket ederek 1 şahıs yukarı doğru çıkıyor, yan komşunun bahçesinden, yukarıdan araçları hedef alıyor. Diğer şahıs ise hedef gözetmeksizin hem eve hem araçlara gelebilecek şekilde bir elinde telefon bir elinde silah olmak üzere eylemi gerçekleştiriyor. O çektiği video kaydını kimlere gönderdiği noktasında sorgulanması gerektiği kanaatindeyiz" dedi.
Bitlis Van Gölü yüzeyinde ilginç görüntü şaşırttı Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü yüzeyinde oluşan köpüklenme ilginç görüntüler oluşturdu. Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Adabağ köyünün Van Gölü açıklarında görünen köpüklenme böyle görüntülendi. Alkali karaktere sahip olduğu için köpüklenmeye yatkın olan Van Gölü yüzeyinde oluşan kilometrelerce uzunluğundaki beyaz köpüklenme akademisyen ve fotoğraf sanatçısı Veysel Akşahin tarafından görüntülendi. Van Yüzüncü Yıl Üniversite (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Akkuş, rüzgârların yoğun olduğu bu dönemde rüzgârlarla beraber yüzey suları ile dip suları, dip sularının kıyıya yakın yerlerde yer değiştirdiğini belirtti. Gölün altındaki karbonatça zengin suyun yüzeye doğru hareket ettiğini ifade eden Akkuş, rüzgarın etkisiyle köpürmeler oluştuğunu söyledi. Akkuş, "Van Gölü 3 bin 712 kilometre karelik yüzey alanı ile beraber ülkemizin en büyük gölü ve sahip olmuş olduğu su kalite kriterleri olaraktan özel bir ekosistem. Yani pH seviyesi 9.2’lerde, tuzluluk ise binde 21’lerde. pH seviyesinin yüksek oluşuyla beraber aynı zamanda dünyanın en büyük sodalı gölünü oluşturuyor. Alkali karaktere sahip olan Van Gölü’nün son günlerde Tatvan tarafında kıyıya yakın bölgelerinde köpüklenme olduğunu gösteren görüntüler görüyoruz. Yani adeta gölün yüzeyi kar yağmış gibi köpük öbeklerinden oluşuyor. Öncelikle alkali karakterdeki göller köpürmeye daha yatkın konumda bulunuyorlar. Özellikle rüzgârların yoğun olduğu bu dönemde rüzgârlarla beraber yüzey suları ile dip suları, dip suları kıyıya yakın yerlerde yer değiştiriyor. Yani alttaki karbonatça zengin su yüzeye doğru hareket ediyor. Yüzey daha planktonlarca yoğun, organik madde yüzeye geliyor ve Van Gölü’nün yüzeyinde biz köpürmeler olduğunu görüyoruz. Bu tip durumları hemen kirlilikle veya olumsuz bir durumla bağdaştırmak aslında doğru değil. Bu durum aslında Van Gölü’nün bize ne kadar özel bir ekosistem olduğunu gösteriyor. Alkali karakteriyle beraber Van Gölü adeta kıyıdaki insanlara görsel bir şölen oluşturuyor. Rüzgarla beraber dalgalar ortaya çıkıyor ve su köpürmeye başlıyor. Köpüren su ana akıntı hatlarıyla beraber hepsi birden bir alana toplanıyor ve akıntı yönünde harekete başlıyor. Bu elbette ki fotoğrafçılar ya da dron çekimi yapan insanlar için bulunmaz fırsatlardan birisi. İşte bu Van Gölü’nün ne kadar özel bir ekosistem olduğunun göstergelerinden birisi" dedi. (ÖO-MSA-Y
Eskişehir Eskişehir’de ‘Ortak Kimliğimiz ve Medeniyet Hafızamız’ başlıklı program Eskişehir’de Dünya Türk Dili Ailesi Günü anısına düzenlenen "Ortak Kimliğimiz ve Medeniyet Hafızamız" başlıklı program, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Taciser Tüfekçi Sivas Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi ve ilgi gördü. Türk dilinin tarihi derinliği, Türkoloji çalışmaları ve çağdaş dünyadaki yeri çok yönlü sunumlarla ele alındı. Programın sunuculuğunu diksiyon ve tiyatro eğitimcisi Şeker Aybala üstlendi. Etkinlikte günün anlam ve önemine ilişkin konuşmayı Anadolu Rektör Yardımcısı Erkan Erdemir yaptı. Açılış konuşmasını ise Edebiyat Fakültesi Dekanı Fuat Güllüpınar gerçekleştirdi. Program kapsamında Prof. Dr. Mehmet Mahur Tulum, Türk Dilinin ve Türkolojinin Tarihî Gelişimi üzerine kapsamlı bir sunum yaparak alanın akademik birikimini dinleyicilerle paylaştı. Ardından Prof. Dr. Zülfikar Bayraktar, ‘Rusya’da Türkler ve Türkoloji’ başlıklı sunumunda, Rusya Federasyonu’nda yaşayan Türk boylarının dil, kültür ve din politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bayraktar, ‘’Rusya’da Türkçeye ve Türk kültürüne artan ilgiye dikkat çekerek Türkçenin ‘Bir Dilden Fazlası, Bir Dostluğun Dili’ olduğunu’’ söyledi. Bayraktar konuşmasında, "Türkiye ve Rusya dostluğuna Türk dili ve kültürünün derin bir katkısı söz konusu. Türkçe, Rusya’da artık yalnızca kelimelerden ibaret bir dil değil; sıcaklık, empatî ve anlayışın ifadesi haline gelmiştir. Türkçeyi her yeni öğrenen, kültürel bağların bir temsilcisidir. Bu sürecin kazananı sadece dost iki ülke değil; ortak bir kültürel geleceği inşa eden genç kuşaklardır’’ dedi. Programın son bölümünde Doç. Dr. Ferdi Bozkurt, ‘Türk Dili için bireyler olarak neler yapabiliriz?’ sorusunu merkeze alan sunumunda, ‘’Dilin korunması ve yaşatılmasının yalnızca akademik çevrelerin değil, toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluğu olduğuna dikkat çekti. Günlük hayatta Türkçenin doğru, özenli ve bilinçli kullanımının önemine değindi. Özellikle sosyal medya, dijital platformlar ve kamusal alanlarda dil hassasiyetinin artırılması gerektiğini’’ ifade etti. Program; akademisyenler, öğrenciler ve davetlilerin yoğun ilgisi ve katılımıyla tamamlandı. Etkinlik sonunda katılımcılar, ‘’Türk dilinin tarihi, kültürel ve toplumsal boyutlarını farklı perspektiflerden ele alan sunumların bilgilendirici ve ufuk açıcı oldu. Benzer programlar, Türk dili ve kültürü bilincinin güçlenmesine önemli katkılar sundu. Bu yönüyle program, ortak kimlik ve medeniyet hafızasının canlı tutulmasına yönelik anlamlı bir akademik ve kültürel buluşma olarak hafızalarda yer aldı’’ dediler.