TEKNOLOJİ - 12 Ağustos 2024 Pazartesi 10:42

Arıcılar da dijitalleşiyor

A
A
A
Arıcılar da dijitalleşiyor

Mersin Teknopark’ta bir firmanın geliştirdiği Kovan Takip Sistemi ve Kovan Güvenlik Kartı ile arıcılık dijital ortama taşınıyor. Arıcılara kovan başına gitmeden günlük bal üretim miktarı, koloni sağlığı, koloni nemi, koloni sıcaklığı gibi birçok veriye akıllı telefondan ulaşma imkanı sunan sistem sayesinde, kovanın bulunduğu bölgede çıkan yangınlar ile zirai ilaçlama hakkında da anında bilgi aktarılıyor. Kovan peteğine gizlenen Kovan Güvenlik Kartı ise hırsızlıklara karşı alarm sistemini devreye sokarken, kovanların bulunduğu mekanı GPS üzerinden bildiriyor.


Mersin Teknopark’ta faaliyet gösteren BioCoder adlı teknoloji geliştirme firması ürettiği ürünlerle arıcılığı dijital ortama taşıyor. Arıcılardan gelen talepler doğrultusunda ürettiği ürünlere her geçen gün yeni teknolojiler ekleyen firma, arıcılara kovan başına gitmeden uygulama üzerinden birçok veriye ulaşma imkanı sunuyor.



Arıcılardan gelen talep üzerine sistem geliştirildi


Firmanın yöneticisi Mehmet Ali Kan, 2014 yılında Muğla’da arı noktalarını sayısallaştırma projesini sürdürürken, arıcıların "Telefonla teknolojiyi biz de yakalamak istiyoruz, kovanlarımızı dijital ortamda takip etmek istiyoruz" şeklinde talepleri olduğunu söyledi. Bunun üzerine çalışma başlattıklarını anlatan Kan, 2020-2021 yıllarında devletten aldıkları KOSGEB desteği ile Kovan Takip Sistemi’ni geliştirmeye başladıklarını kaydetti. Bunu yaparken de dünyadaki birçok örnekleri incelediklerini dile getiren Kan, "Bu örnekleri incelerken bir nokta keşfettik. Bu da ses frekansıyla kovan takibi. Bunu dünyada yapabilen çok az bir firma var. Arılar dışarıda arı dansıyla hareket ederler. İçeride ses frekansıyla haberleşirler. Kraliçe arıyla diğer arılar bir frekansta haberleşir. Ve bu frekansın belli bir değerler, ölçüleri vardır. Bu ölçülerin altına veya üstüne çıktığı zaman kovanda sıkıntı var demektir. Arılar oğula gideceği zaman kovanı terk edeceği zaman da biz buradan direkt takip edebiliyoruz" dedi.



"Arıcılarımız günlük ne kadar bal verimini aldıklarını takip edebiliyorlar"


Arıcılar için sıcak ve nemin oldukça önemli olduğunu vurgulayan Kan, "Arıcıların bizden istedikleri neydi? Sıcaklık ve nemi takip etmek istiyorlar. Çünkü sıcaklık ve nemi takip edemedikleri zaman; yani kovanda sıcaklık yükseldiği zaman arı çalışmıyor, nem yükseldiğinde ise arı hastalıkları oluyordu. Arıcılarımız artık sıcaklık ve nemi takip ederek, kovanlarına müdahale edebiliyorlar. Ayrıca sistem sayesinde kovanımızın ilk ağırlığını kaydediyoruz. Ondan sonra sistem her gün kovanı günde bir defa tartıyor ve ağırlığını kaydediyor. Bu şekilde arıcılarımız günlük ne kadar bal verimini aldıklarını takip edebiliyorlar. Konum bize iki türlü lazım. Hırsızlık olduğu zaman GPS’den konumunu takip ediyoruz. Artı burada üreticimiz balını satmak istediği zaman, ’ben bu arıların ballarını Van bölgesinde aldım’ dediğinde, uygulama üzerinden arıların hangi bölgede ne kadar kaldığı görülebiliyor" diye konuştu.



Orman yangınları ve zirai ilaçlamaya karşı uyarı


Arıcılar için diğer ciddi sıkıntının orman yangınları ve zirai ilaçlama olduğunu dile getiren Kan, "Bal ve bal mumu müthiş bir yanıcı bir maddedir. Yangın bölgelerine giden arıcılarımız, o bölgede yangın olduğu zaman sistem sayesinde anında haberdar olabiliyorlar. Biz burada yangının yanı sıra zirai ilaçlama kontrolü de yapabiliyoruz. Bunun dünyada birçok örneği var ama bu zirai ilaçlama ve yangını aynı anda takip edebilen bir cihaz neredeyse yok. Biz bunu Türkiye’de ilk defa yaptık. Arıların konulduğu bölgelerde yangın çıktığı zaman veya zirai ilaçlama yapıldığında arıcıyı direkt uyarıyoruz. Böylelikle kovan, kalite ve verim kaybının önüne geçiyoruz" dedi.



"Kovandaki değişimlerden anında haberdar oldukları için kısa sürede müdahale ediyorlar"


Günümüzde iklim kriziyle birlikte hava şartlarının hızla değişebildiğine işaret eden Kan, "Bundan 10 yıl önce iklim krizine karşı mücadele veriyorduk. Şu an iklim krizine uyum bölümüne geldik. Artık havalar çok hızlı değişkenlik gösteriyor. Eskiden mevsimler belli bir normalde geliyordu, arıcılar da ona göre hazırlıklarını yapıyorlardı. Ama şimdi her gün hava değişimi var. Mevsimler kısalıyor, bazen uzayabiliyor, sıcaklar çoğalabiliyor, geçişler çok hızlı bir şekilde oluyor. Artık arıcılar bunu takip edemiyorlar. Takip edemedikleri için belli bir ihtiyaç doğuyor. Bu ihtiyacı da arı kovan takip sistemi ile karşılıyorlar. Özellikle havalarda hızlı değişkenlik yaşanmaya başlamasının ardından kovan takip sistemine talepler gelmeye başladı. Çünkü arıcıların kovanlarını koydukları bölgelerde bir anda yağmur, fırtına yaşanabiliyor. Buna bağlı olarak da kovanın dengesi bozulduğu için kovandaki sıcaklık artabiliyor, düşebiliyor ya da nem artabiliyor, düşebiliyor. Bunu arıcı anında fark edemiyor. Ama takip sistemi sayesinde kovandaki değişimlerden anında haberdar oldukları için kısa sürede müdahale ediyorlar ve çözüm üretiyorlar" diye konuştu



"Peteğe gizlediğimiz bir kovan güvenlik cihazı yaptık"


Arıcıların talepleri doğrultusunda sistemi sürekli geliştirdiklerini ifade eden Kan, "Özellikle Doğu Karadeniz bölgesindeki arıcılarımız, ’bizim bölgede ayı saldırıları çok oluyor, hırsızlık çok oluyor. Bununla ilgili nasıl bir çözüm üretebilirsiniz’ dediler. Biz de peteğe gizlediğimiz bir kovan güvenlik cihazı yaptık. Bu kovan güvenlik cihazı herhangi bir kovanda hareketlilik olduğu zaman direkt üreticiyi uyarıyor. Cep telefonu, SMS ve alarmla üreticileri uyarabiliyoruz. Simkart da takılan bu cihazımız sayesinde üreticiler çalınma durumunda da GPS’den kavanlarını takip edebiliyorlar" dedi.



"Arıcılar artık kovanları rahatlıkla bırakıp istediği yere gidebilir"


Kovan Takip Sistemi ile günlük verilerin izlenmesinin yanı sıra, hastalıkları önleme konusunda arı ve kovan kayıplarının önüne geçileceğini, kalite ve verimin artacağını kaydeden Kan, "Günlük gelişmeleri telefonla takip edebilen arıcılar artık kovanları rahatlıkla bırakıp istediği yere gidebilir. Kendi işlerini halledebilirler. Sürekli kovanın başında olmalarına gerek yok. Zaten çalınmayla ilgili, ayı saldırılarıyla ilgili güvenlik cihazımız olduğu için arıcılar artık çok rahat bir şekilde kovanlarını bırakabiliyorlar" ifadelerini kullandı.



"Devletimiz arıcılara yüzde 60-70 oranında destek vermektedir"


Arıcıların sistemin devlet desteğine alınması konusunda kendilerine talepleri olduğunu vurgulayan Kan, "Artık devletimiz de bu olayın farkında olduğu için destek kapsamının içine aldı. Artık devletimiz kovan takip sisteminde arıcılara yüzde 60-70 oranında destek vermektedir" dedi.


Sistemin kurulumun yapılmasının ardından kullanımının basit olduğunu belirten Kan, "Zaten cihazı aldıktan sonra direkt kayıt oluyor ve cihazı kullanmaya başlıyor. Arıcılarımız da zaten teknolojiye çok meraklı olduğu için bu sistem onların işlerini bayağı bir kolaylaştırıyor" şeklinde konuştu.



"Arıları 1-1,5 sene sonra Varroa’dan kurtarabiliriz"


Arıcıların taleplerine yönelik yeni çözümler üretmek için de çalışmalarını sürdürdüklerini anlatan Kan, "Arıcılarımızın bizden bir talepleri daha var. Arıcılığın dünyada en büyük sıkıntılarından biri ’Varroa’ dediğimiz bir hastalık var. Bu Varroa, arının üzerine yapışan kene gibi bir şey. Biz buna ’arı kenesi’ diyoruz. Arıcılarımız onunla ilgili bizden bir çözüm istiyorlar. Biz de bu sorunla ilgili bir çözüme aslında ulaştık. Tamamen rastlantıyla ulaştık. Şu an onunla ilgili çalışmalarımız devam ediyor ve arıları 1-1,5 sene sonra Varroa’dan kurtarabiliriz.



Vanlı arıcı memnun


Van’da arıcılık yapan Fatih İşlek de kullandığı Kovan Takip Sistemi ve Kovan Güvenlik Kartı hakkında bilgi verdi. Sistem sayesinde işlerinin kolaylaştığını dile getiren İşlek, cihazı kovan üzerinde göstererek, faydalarını anlattı.



Arıcılar da dijitalleşiyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir ESOGÜ‘de anlamlı sergi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi geliri Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi Servisinde tedavi gören çocuklara harcanacak olan ve 2 gün sürecek El İşi ve El Sanatları Sergisi’nin açılışı yapıldı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi geliri kanserli çocukların ihtiyaçlarında kullanılmak üzere Çocuk Hematoloji ve Onkolojisi Bilim Dalı’nın El İşi ve El Sanatları Sergisi’nin açılışı yapıldı. Açılışa Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Haluk Hüseyin Gürsoy, Başhekim yardımcısı Prof. Dr. Pınar Yıldız , Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Hematolojisi-Onkolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Canan Özdemir, Hastane Yönetimi ve bölüm çalışanları ile hasta yakınları hastane öğretmenleri katıldı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi öğrencileri, doktorlar, sağlık çalışanları ve gönüllü vatandaşların ürün verdiği sergi 24 ve 25 Aralık tarihlerinde sürecek. "Gerçekten çok büyük bir dayanışma sergiledi" Sergi ile ilgili Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Hematolojisi-Onkolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Canan Özdemir, "Biz hastanede bir el sanatları atölyesi kurduk ve bu el sanatları atölyesinde ben de dahil olmak üzere tüm çalışan arkadaşlarım, hemşirelerimize, öğretmenlerimiz el emeğiyle ürünler ortaya çıkardık. Tabii bunun yanında annelerimizin de çok fazla desteği oldu. Dışarıdan destek olan başka insanlar da oldu. Profesyonel destek aldık bu amaçla. Hepimizin el emeğiyle ortaya çıkardığımız eserler bunlar. Bu yeni yıl sergisinin amacı şu; Yeni yılı umutla beklediğimiz bu günlerde umudu ve dayanışmayı çoğaltmak için bu sergiyi düzenledik. Tabii ki kanserli çocuklar yararına etkinlik bu. Gelirleri oraya gidecek. Hatta bir çocuğumuza bilgisayar sözü vermiştik. Bilgisayarı olmayan bir çocuğumuza. Sergiden elde ettiğimiz gelirle çocuğumuzun ihtiyacını karşılayacağız. Tabii burada gördüğünüz her eser her bir çocuğa umut ve ailelerine destek olmak onların yalnız olmadığını hissettirmek için hazırladık bu sergiyi. Ben çok mutluyum, gururluyum. Gerçekten çok büyük bir dayanışma sergiledi. Herkes bu serginin oluşumunda pay sahibi. İnşallah güzel de satışlar yaparız ve çocuklarımıza bir nebze olsun katkımız olur" dedi.
İstanbul Başakşehir’de 12. Living Lab inovasyon ödülleri sahiplerini buldu Başakşehir Belediyesi tarafından bu yıl 12’ncisi düzenlenen Başakşehir Living Lab İnovasyon Yarışması’nda dereceye giren projelerin sahipleri ödüllerin kavuştu. Başakşehir Belediyesi tarafından bu yıl 12’ncisi düzenlenen Başakşehir Living Lab İnovasyon Yarışması’nda dereceye giren projelerin sahiplerine ödülleri verildi. Başakşehir Şehir Sanat Konferans Salonu’nda düzenlenen törene İstanbul Valisi Davut Gül, Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu, Başakşehir Kaymakamı Cemil Özgür Öney ve AK Parti Başakşehir İlçe Başkanı Fethi Ahmet Balin, öğrenciler ve yarışmacılar katıldı. Yarışmaya bu yıl Türkiye’nin dört bir yanından 60 şehirden bin 202 proje başvurdu. Ortaokul, lise, üniversite ve akademisyen/öğretmen kategorilerinde dereceye giren katılımcılar ödüllerini alırken, toplamda 2 milyon TL’nin üzerinde ödül desteği sağlandı. Tören kapsamında "En Başarılı Okul", "Başvurusu En Çok Kabul Edilen Okul" ve "En Başarılı Danışman" kategorilerinde de özel ödüller verildi. "Buradaki fikirler ülkemizin yerli ve milli projelerine dönüşecek" Törende konuşan Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu, yarışmanın artık ülke genelinde büyük bir marka haline geldiğini belirterek şunları söyledi, "Önce arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Bu yıl 12’ncisini düzenlediğimiz yarışmamız birazdan ödül törenimize geçeceğiz. Katılımcılarımız bizleri bekliyor. İnşallah çok güzel bir program olacak. 60 şehirden 1202 proje yarıştı ve ödül kazanan, hak eden arkadaşlarımıza bugün ödül töreninde ödüllerini takdim edeceğiz. Aynı zamanda bu sadece ödül töreni değil, burada yeteneklileriyle ön plana çıkan arkadaşlarımıza Başakşehir Belediye’mizin inovasyon ve teknoloji merkezinde kuluçka hizmeti veren bir start-up’ımız var. Orada da buradaki ödül alan arkadaşlarımıza her türlü lojistik desteği verme imkanı sunacağız. Bence en önemli kısmı da bu. Eğer başka şehirlerden bu işlerle ilgilenen, teknolojiyle ilgilenen arkadaşlarımız varsa, öğrencilerimiz varsa, akademisyenlerimiz varsa onları da her yıl yapılan bu yarışmaları bekliyoruz. Bugün dört kategorimiz var: ilkokul, ortaokul, lise ve akademi tarafı. Farklı farklı ödüllerimiz olacak ve bu ödüller içerisinde aynı zamanda burada katılan tüm yarışmacı arkadaşlarımıza da melek yatırımcı olabilecek kişileri de buluşturmuş ve onlarla tanıştırmış olacağız. Buradaki hedefimiz ve amacımız ülkemizin yerli ve milli teknolojiye ulaşması için gereken altyapıyı oluşturmak ve fikirlerin gün yüzüne çıkmasını sağlamak. Buradaki gün yüzüne çıkan fikirler de kuluçka merkezinde vücut bulacak, yatırımcılarla birlikte inşallah ülkemiz adına yeni projeler olarak ortaya çıkacak. İsteğimiz ve dileğimiz ülkemizin yerli ve milli projeler noktasında çok daha büyük adımlar atmasıdır" ifadelerini kullandı. "Kimseyi arkada bırakmadan hizmet eden bir belediyecilik anlayışı var" Törende konuşan İstanbul Valisi Davut Gül ise, Başakşehir Belediyesi’nin örnek projelere imza attığını belirterek şu ifadeleri kullandı, "Şunu da yapsak, keşke bu da olsun dediğimiz hemen hemen her şey Başakşehir’de daha önceden yapılmaya başlanmış ve en güzeli başlanmış. Çocuğu, gençleri, kadınları, yetişkinleri, yaşlıları, engellileri, özetle hiç kimseyi arkada bırakmadan, herkesin sorununu, herkesin beklentisini, herkesin ihtiyacını vatandaşın ihtiyacı olarak kabul edip buna politika geliştiren bir yapı var. Belediye başkanımızı ve çalışma arkadaşlarını tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum. Ona destek veren, bu işleri koordine eden kaymakamımızı, kamu görevlilerini, daha da önemlisi Başakşehirlileri tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum. İnşallah el birliğiyle daha iyisi olacak. Biraz önce belediye başkanımız da söyledi, aslında bu tür çalışmalar 5 yaşında, 3 yaşında, 10 yaşında yaşına bakmadan ama bir iklimin oluşması lazım. TEKNOFEST’te gördünüz. Çocuklarımız memleketin ihtiyacı neyse, kimi zaman terörle mücadelede şehit verdiğimiz askerlerimizin, polislerimizin derdine çare bulmak için bir şey icat etmeye çalışıyorlar" şeklinde konuştu. Törende dereceye giren öğrencilere ödülleri protokol üyeleri tarafından takdim edildi. Program sonunda finalist projelerin sergilendiği alanda öğrencilerle fotoğraf çekimi gerçekleştirildi.
Zonguldak Ortaokul öğrencisinin öldüğü servis kazasında 6 kamu görevlisine hapis talebi Zonguldak’ta 1 öğrencinin hayatını kaybettiği, 18 öğrenci ile sürücünün yaralandığı okul servisi kazasına ilişkin davada cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Mütalaada 6 kamu görevlisi hakkında 3 yıl 6 aya kadar ayrı ayrı hapis cezası istendi. Zonguldak’ta 14 Aralık 2022 tarihinde Çatalağzı beldesinde meydana gelen ve ortaokul öğrencisi Büşra Akın’ın hayatını kaybettiği okul servisi kazasına ilişkin yargılamada kamu görevlileri hakkında görülen duruşmada cumhuriyet savcısı mütalaasını sundu. Zonguldak 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, sanık M.S. ile diğer 5 sanığın avukatları, kazada ölen 16 yaşındaki Büşra Akın’ın ailesi ve diğer öğrenciler katıldı. "Sanıklar, ihmal göstererek yıllardır yapılan şikayetleri göz ardı ederek kazanın meydana gelmesinde başlıca etken olmuşlardır" Bilirkişi raporuna itiraz ederek sanıkların ihmal göstererek yıllardır yapılan şikayetleri göz ardı ettiğini öne süren Büşra Akın’ın babası Yücel Akın, "Önceki beyanlarımı ve celse arasında sunduğum bilirkişi raporlarına karşı itirazlarımı içerir dilekçemi aynen tekrar ediyorum. Soruşturma aşamasında meydana gelen kazada sanıkların sorumlu olduğu bilirkişi raporlarıyla sabit hale gelmiş iken mahkemenizce dosyaya kazandırılan en son tarihli bilirkişi raporunda sanıkların meydana gelen olayda kusur ve sorumluluğu bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Bu raporu kabul etmem mümkün değildir. Dosyanın geldiği aşamada tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanıkların ihmal göstererek yıllardır yapılan şikayetleri göz ardı ederek bu kazanın meydana gelmesinde başlıca etken olmuşlardır. Kaza tarihinden sonra kazanın meydana geldiği mahalle oto korkuluk yapılmıştır. Madem oto korkuluk şartları olay tarihinde de yoktu neden daha sonradan yapıldı. Sırf bu husus dahi sanığın savunmalarına itibar edilemeyeceğini göstermektedir. Bütün bu hususlar gözetilerek sanıkların sorumluluğu konusunda rapor düzenlemekle görevli bilirkişiler bütün hususları göz ardı ederek sanıkların sorumluluğunun bulunmadığına dair görüş bildirmişlerdir. Biz mahkemenizce rapor düzenleyen bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz. Ayrıca kaza tarihinden önce servis aracının kontrolünü yapan sanıklar yönünden usule aykırı ve gerçek dışı düzenlenmiş belge nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçunun işlendiğini düşünüyorum. Bu hususta da yine suç duyurusunda bulunacağım. Ben sanıkların eyleminin esasen bir ölüme neden olma suçunu oluşturduğunu düşünüyorum. Mahkemenizce de bu hususta birleştirme talebinde bulunulmasına rağmen ilgili mahkemede bu kabul görmemiştir ancak yine de mahkemenize bu hususta teşekkür ederim. En son dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunun mahkemenizce hükme esas alınmamasını, tüm dosya kapsamı gözetilerek sanıkların atılı suçtan ayrı ayrı cezalandırılmalarını talep ediyorum dedi. "Kızımın mezuniyet gururunu yaşayamadık" Anne Oya Akın ise evladının kokusunu özlediğini söyleyerek, "Bu sene okul mezunlar verirken biz bu gururu, görevini doğru yapamayan insanlar tarafından yaşayamadık. Onlar bu durumları görmezden geldiler ve benim çocuğum hayatından oldu. Ben evladımın kokusunu özledim. Buna görevini kötüye kullanan insanlar sebep oldu. Bu şekilde dışarıda serbest gezmelerini istemiyorum. Sanıkların cezalandırılmalarını talep ederim" diye konuştu. Sanık Mustafa S. ise önceki savunmalarını tekrar ederek, ihale ve araç denetimine ilişkin herhangi bir görevinin bulunmadığını söyleyerek, "Benim mevcut olayda ihale ve araç denetimine ilişkin herhangi bir görevim bulunmamaktadır. Bu hususta mahkemenize detaylı olarak savunmada bulunmuştum. Bu savunmalarımı da aynen tekrar ediyorum. Öncelikle beraatimi, mahkeme aksi kanaatte ise lehime olan hükümlerin uygulanmasını talep ederim" şeklinde konuştu. Savcı, 6 sanık hakkında 3 yıl 6 aya kadar hapis istedi Cumhuriyet savcısı duruşmada mütalaasını sundu. Mütalaada, Milli Eğitim çalışanı olan 6 sanık hakkında istenen cezalar da belli oldu. Sözleşme imzalanmadan önce ibraz edilen belgelerde yapılması gereken kontrolleri yapmayarak Mustafa Y., Mustafa S. ve Kadir B.’nin kasten görevinin gereklerine aykırı hareket ettiği ifade edildi. Ayrıca Ender B., Emre K. Ve Mehmet K. hakkında araç ve sürücüsünün günlük olarak denetlenmesi gerekirken uygun şekilde denetlenmeyerek ve belgelerin geçerlilik ya da uygunluğunun kontrollerini yapmayarak kasten görevinin gereklerine aykırı hareket ettiğine yer verildi. Geçerlilik süresi dolmuş sürücü belgesi ile yaş şartına haiz olmayan, sürücü Fikret B. ve sürücünün kullandığı periyodik muayenesi yapılmamış araçla öğrenci taşınmasına sebep oldukları iddia edilen sanıkların, belgeleri kontrol etmemesi ve denetlememesi şeklindeki icrai davranışları ile görevlerine aykırı hareket ederek neticeten meydana gelen ölüm ve yaralanmalar ile birden fazla mağduriyete yol açtıkları gerekçesiyle zincirleme suç hükümlerinin de tatbikinin gerektiği belirtildi. Kaza alanında oto korkuluk kullanımının zorunlu olmaması, trafik tespit tutanağında da ’’kazaya etken yol sorunu yoktur’’ şeklinde tespitlere yer verilmesi, ’’Trafik Kazalarında Yol Kusurları’’ konulu genelgede, oto korkuluk yapılmamasının kusur sayılamayacağının belirtilmesi dikkate alınarak Karayolları Şefi Serkan A.’nın bir kusurunun bulunmadığına dikkat çekildi. Savcılık, mütalaasında Serkan A. hakkında ’görevi kötüye kullanma’ suçundan kusuru bulunmaması nedeniyle beraat talep etti. Sanıklar Mustafa S., Emre K., Ender B., Mehmet K., Kadir B., Mustafa Y. hakkında ’zincirleme şekilde görevi kötüye kullanma’ suçundan 3 yıl 6 aya kadar ayrı ayrı hapis cezası talep edildi. Duruşma, tarafların mütalaaya karşı beyanda bulunulması talepleri doğrultusunda ileri tarihe ertelendi.
Ankara Pursaklar Belediyesi kadınlara 15 Temmuz Demokrasi Müzesi, Millet Camisi ve Millet Kütüphanesi gezisi düzenledi Pursaklar Belediyesi, ‘Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni Görmeyen Kalmasın’ etkinliği kapsamında Hanım Evleri kursiyerlerine, 15 Temmuz Demokrasi Müzesi, Millet Camisi ve Millet Kütüphanesi gezisi düzenledi. Pursaklar Belediyesi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni Görmeyen Kalmasın kültür gezileri etkinlikleri kapsamında Gülbahar Hatun Hanım Evindeki kursiyerlere, 15 Temmuz Demokrasi Müzesi, Millet Camisi ve Millet Kütüphanesi gezisi düzenledi. Ziyaret kapsamında ilk olarak Millet Camii’ni ziyaret eden kursiyerler, ardından Millet Kütüphanesi’nde incelemelerde bulunarak Türkiye’nin en büyük kütüphanelerinden birini yakından tanıma imkanı buldu. Programın devamında 15 Temmuz Demokrasi Müzesi’ni gezen kursiyerler, milli iradenin ve demokrasi mücadelesinin önemini bir kez daha yerinde görme fırsatı elde etti. "Hanım Evlerimizde eğitim alan kursiyerlerimizin sosyal, kültürel ve milli bilinçlerini güçlendirmek bizim için çok kıymetli" Hanım Evlerindeki kursiyerlere yönelik sosyal ve kültürel değerlerini tanıtmak amacıyla çeşitli geziler düzenlediklerini belirten Pursaklar Belediye Başkanı Ertuğrul Çetin, "Hanım Evlerimizde eğitim alan kursiyerlerimizin sosyal, kültürel ve milli bilinçlerini güçlendirmek bizim için çok kıymetli. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yer alan Millet Camii, Millet Kütüphanesi ve 15 Temmuz Demokrasi Müzesi; hem tarihimizin hem de değerlerimizin önemli simgeleri. Bu ziyaretlerin, kursiyerlerimize ilham verdiğine ve farkındalıklarını artırdığına inanıyorum" ifadelerine yer verdi.