GÜNDEM - 20 Eylül 2024 Cuma 09:45

Mardin’de 4 yaşındayken kaybolan Ecrin’den 9 yıldır haber alınamıyor

A
A
A

Mardin Midyat ilçesinde 14 Mayıs 2015’te 4 yaşındayken kaybolan Ecrin Tunç’tan 9 yıldır haber alınamıyor.

Ecrin Tunç 14 Mayıs 2015’te 4 yaşındayken Midyat ilçesi Harmanlı Mahallesi’nde en son evinin avlusunda oyun oynadığı esnada annesi temizlik yaparken köyün içine çıkıp kayboldu. Aile ve kolluk kuvvetlerinin aramalarına rağmen 9 yıldır Ecrin’den haber alınamıyor. Yetkilere seslenen aile, kızlarının bulunmasını istiyor.

Mardin’de 4 yaşındayken kaybolan Ecrin’den 9 yıldır haber alınamıyor

Ecrin Tunç’un babası Bekir Tunç, kızının 14 Mayıs 2015’te saat 11.30’da kaybolduğunu fark ettiklerini söyledi. Köyün içini, çevre köyleri, köyün çıkışlarını, bütün araziyi kolluk kuvvetleri ile birlikte aramalarına rağmen herhangi bir sonuca ulaşamadıklarını ifade eden Tunç, "O dönemden bu yana kayıp ilanı dağıttık, herhangi bir sonuç alamadık ve şimdi devlet yetkililerden ricamdır, Ecrin’in bulunmasını istiyorum. Ecrin, hepimizin kızıdır. Aile olarak perişan haldeyiz. Gecemiz gündüz yok, devlet yetkililerinden ricamdır’’ dedi.

Mardin’de 4 yaşındayken kaybolan Ecrin’den 9 yıldır haber alınamıyor

Tedavi gören küçük kızını kaybettikten sonra farkındalık oluşturmak için film çekmek gibi projelere başlayan Halil Tunçer ise "Ecrin olayından internette haberim oldu ve babasıyla ailesiyle tanışmak istedim. Konuyu detaylı bir şekilde öğrendim ve ben bir kız babası olarak hem son zamanlarda yaşanan olayları göz önünde bulundurup yıllardır kendi projemi gözünde bulundurup çocuklarımızla ilgili, ailelerle ilgili bu tarz vakalarla ilgili projeler çekiyorum. Kısa bir süre önce kızımı kaybettim. Bu tarz haberleri görünce ister istemez kendim de duygusal bazı problemler yaşıyorum" ifadelerini kullandı.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırşehir Bakan Memişoğlu: "Kadro ilanından sonra KPSS puanı ile dağıtım yapacağız" Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Kongre ve Tıp Merkezi’nde Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesi açılış dersine konuk olan Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, "Kadro ilanından sonra KPSS puanı ile dağıtım yapacağız" dedi. Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi inşaat alanında yaptığı inceleme sonrasında Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesi açılış dersine geçen Bakan Memişoğlu’na Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Öğrencisi sağlık alanında yapılacak atamaları sordu. Bakan Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Kadro ilan edilecek ve KPSS puanına göre de dağıtım yapacağız. Hemşireliğe inanılmaz ihtiyaçlarımız var. Türkiye, Avrupa ortalamasının yaklaşık 3’te birine kadar hemşire ihtiyacı var. Sen iyi hemşireysen Türkiye’de her yerde sana iş var ve ihtiyaç var” yanıtını verdi. "Etik değerler ve çalışkanlık korunmalı" Kırşehir’de, öğrencilere hitap eden ve ilk dersi veren Bakan Memişoğlu, etik değerler ve çalışkanlığın korunması gerektiğini belirtti. Öğrencilere anlatımda bulunan Bakan Memişoğlu, açıklamasında, “Hacı Bektaşi Veli, Mevlana, Yunus Emre bilgisi kadar etik değerlerini, çalışkanlığını insaniyetliğini dünyaya hüküm sürecek hale getirmek sizin ve sizin çocuklarının kuşaklarının yapabileceği bir şey. Bizler; bu duruma sadece öncülük etmeye çalışıyoruz. Bugün 40 bin insanı herkesin gözü önünde vahşi bir medeniyet yok ediyorsa bu bizim çalışmamamız ve üretmememizin sebebidir” dedi. Öte yandan programda konuşan Ahi Evran Üniversitesi Rektörü Mustafa Kasım Karahocagil’de, üniversitede yaşanan kalite süreçleri hakkında bilgiler aktardı.
Tekirdağ Bakan Uraloğlu, Hızlı Tren çalışmalarında son durumu aktardı Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Tekirdağ’ın Kapaklı ilçesinde Kapaklı Köprülü Kavşağı, Hayrabolu Çevre Yolu ve Barbaros Limanı bağlantı yolları toplu açılış törenine katıldı. Burada bir konuşma gerçekleştiren Bakan Uraloğlu, “Ülkemizin, demir yollarında tam anlamıyla uluslararası bir köprü olmasını sağlayacak Halkalı-Kapıkule demir yolu projesine de devam ediyoruz. 44 kilometresi Tekirdağ’dan geçen 229 kilometre uzunluğundaki Halkalı-Kapıkule Hızlı Tren projesi ile Tekirdağ’ı İpek Demiryolu güzergâhının önemli merkezlerinden biri haline de getiriyoruz” dedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Kapaklı Köprülü Kavşağı, Hayrabolu Çevre Yolu ve Barbaros Limanı bağlantı yolları toplu açılış törenine katıldı. Bakan Uraloğlu açılışta yaptığı konuşmada, “Bilindiği üzere Trakya Bölgemiz; güçlü kara yolu altyapısı, limanları, demir yolu ve hava yolu bağlantıları ile Avrupa’yı Asya’ya bağlayan köprü konumundadır. Trakya’nın Marmara ve Karadeniz’e açılan kapısı olan Tekirdağ’da; Asya ve Avrupa arasındaki ticaret ve kültür alışverişlerinin yapıldığı yolların kavşak noktasında bulunmasıyla her dönem önemli bir ticaret ve kültür merkezi olmuştur. Sanayisiyle, ekonomisiyle, endüstrisiyle gerçekten Trakya Bölgemizdeki en büyük il olarak, İstanbul ile birlikte ülkemizin ekonomisini canlandıran lokomotif şehirlerden biridir. Bu nitelikleriyle Tekirdağ her gün büyüyor, gelişiyor. Biz de bunun farkındayız ve Tekirdağ’ın büyüme hızına ve artan trafik yoğunluğuna bağlı olarak yeni projeler üretiyor, dev yatırımlar hayata geçiriyoruz. Son 22 yılda Tekirdağ’ın ulaşım ve iletişim altyapısına 75 milyar 689 milyon lira yatırım gerçekleştirdik. 2022 yılında 86 km olan bölünmüş yol uzunluğunu 409 km’ye, 246 km olan bitümlü sıcak karışım kaplamalı yol uzunluğunu ise 586 km’ye çıkardık. Tekirdağ’ı; İstanbul’a, Çanakkale’ye, Kırklareli’ye ve Edirne’ye bölünmüş yollarla bağladık. Bugün bir araya geldiğimiz Kapaklı Köprülü Kavşağımızla birlikte Hayrabolu Çevre Yolu ve Barbaros Limanı Bağlantı Yollarımızın açılışını gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. “Doğanın korunmasına da katkı sağlayacağız” Yeni açılan kavşaklar ve otoyollarla birlikte zamandan ve yakıttan ciddi tasarruf edildiğini aktaran Uraloğlu, “Kapaklı Köprülü Kavşağımızı, Çerkezköy – Saray Yolu üzerinde hayata geçirdik. Ana gövdesi 1.071 metre uzunluğunda olan kavşağımızın 234 metresini ard germeli köprü ile geçtik. Proje kapsamında ayrıca, 1.200 metrelik kavşak kollarını da inşa ettik. Kavşağımız ile birçok yolun kesişim noktasında bulunan Kapaklı ilçesinin Tekirdağ’a, otoyola ve çevredeki yollara yüksek standartlı bağlantısını sağladık. Projenin tamamlanmasıyla; 1. Cadde, Mithatpaşa Caddesi, Gaziosmanpaşa Caddesi, Çerkezköy, Kapaklı ve Saray arasında kesintisiz karayolu ulaşımını tesis ettik. Ağır taşıt trafiğinin yoğun olduğu ve her gün 34 binden fazla aracın geçiş yaptığı D-567 Saray-Çerkezköy Devlet Yolu üzerindeki trafik yükünü rahatlattık. Güzergâh üzerinde trafik, can ve mal güvenliğini de arttırdık Kapaklı Köprülü kavşağımızın inşa edilmesiyle zamandan 279 milyon lira, akaryakıttan 3.7 milyon lira olmak üzere yıllık toplam 282.7 milyon lira tasarruf edeceğiz. Çevreye zarar veren araçların karbon emisyonunu da 272 ton azaltarak doğanın korunmasına katkı sağlayacağız. Resmi açılışını yaptığımız Hayrabolu Çevre Yolumuzda Tekirdağ’daki hayvancılık ve tarım faaliyetlerin yoğun olarak yapıldığı Hayrabolu ilçesi açısından çok önemli bir altyapı yatırımı oldu. BSK kaplamalı bölünmüş yol standardında inşa ettiğimiz 9 km uzunluğundaki Çevre Yolumuz kapsamında 341 metre uzunluğunda 4 adet köprü de yer alıyor. Projemiz ile ilçe merkezinden geçen ağır vasıta ve transit trafiğin çevre yoluna aktarılmasıyla hem bölge halkı hem de transit trafik için büyük kolaylıklar sağladık. İlçe merkezindeki trafik yoğunluğunu rahatlattık; hızlı, güvenli ve konforlu ulaşım sağladık. Bölünmüş yol konforuyla ulaşım imkânı sağlayan yolumuz sayesinde; Hayrabolu şehir geçişini sadece 5 dakikaya indirdik. Böylece çevre yolumuz ile zamandan 63,7 milyon lira, akaryakıttan 3,6 milyon lira olmak üzere yıllık toplam 67,3 milyon lira tasarruf edeceğiz. Çevreye zarar veren araçların karbon emisyonunu da 262 ton azaltarak doğanın korunmasına katkı sağlayacağız” ifadelerine yer verdi. “35,2 milyon lira tasarruf edeceğiz” Trafik yoğunluğunun da önüne geçildiğinin altını çizen Uraloğlu, “Türkiye’nin en büyük transit limanı olan Asyaport Limanı bilinen tarihi adı ile Barbaros Limanımız için de toplam 6,5 kilometre uzunluğunda, bitümlü sıcak karışım kaplamalı bölünmüş yol standardında bir bağlantı yolu inşa ettik. Proje kapsamında 877 metre köprü imalatı gerçekleştirdik. Proje ile Tekirdağ-Malkara Devlet Yolu’ndan Asyaport Limanı’na bölünmüş yol konforuyla erişim sağlayarak Limanın her geçen gün artan faaliyetlerinin hızlı ve verimli sürdürmesini sağladık. Ayrıca turistik bölge olan Kumbağ yerleşiminde özellikle yaz aylarında artan trafik yoğunluğunun önüne geçtik. Limandan Tekirdağ-Malkara Devlet Yolu’na ulaşımı 3 dakikaya düşürdük. Bu bağlantı yolumuz ile de zamandan 25,5 milyon lira, akaryakıttan 9.7 milyon lira olmak üzere yıllık toplam 35,2 milyon lira tasarruf edeceğiz. Çevreye zarar veren araçların karbon emisyonunu da 665 ton azaltarak doğanın korunmasına katkı sağlayacağız. Açılışını gerçekleştirdiğimiz tüm yollarımızın başta hayata geçtiği bölgeler olmak üzere tüm Tekirdağ ve ülkemiz adına hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum” şeklinde konuştu. “Güney Kore ile temaslarda bulunduk” 1915 Çanakkale Köprüsü’nün devamındaki otoyol için Güney Kore’yle görüşüldüğünü dile getiren Uraloğlu, “Bildiğiniz üzere Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe Otoyolu Projesi kapsamında; 1915 Çanakkale Köprüsü’nün de dahil olduğu Malkara-Çanakkale Otoyolu kesimini hizmete açtık. Şimdi, Kınalı-Malkara kesimi için kolları sıvadık. Geçtiğimiz günlerde Güney Kore’de önemli temaslarda bulunduk ve bu konuyu da masaya yatırdık. İstiyoruz ki 1915 Çanakkale Köprüsü’nün devamındaki 127 kilometrelik otoyolu da beraberce yapalım. Yakında çalışmalara başlamayı planlıyoruz. Tekirdağ’ın demiryolu ağı altyapısını geliştirmek için de çok önemli yatırımlar gerçekleştirdik. Tekirdağ il sınırları içerisinden geçen toplam 198 km’lik demiryolu hattının tamamını yeniledik ve modernize ettik. Tekirdağ Limanı’na getirilecek yüklerin, demiryolu ile buradan Edirne’ye, Edirne’den de Avrupa’ya taşınmasını sağlayacak 31 kilometre uzunluğundaki Tekirdağ-Muratlı arası 2.hat yapımı ve Tekirdağ-Muratlı Sinyalizasyon ve Elektrifikasyon Projesini tamamladık. Ayrıca ülkemizin, demiryollarında tam anlamıyla uluslararası bir köprü olmasını sağlayacak Halkalı-Kapıkule demiryolu projesine de devam ediyoruz. 44 kilometresi Tekirdağ’dan geçen 229 kilometre uzunluğundaki Halkalı-Kapıkule Hızlı Tren projesi ile Tekirdağ’ı İpek Demiryolu güzergâhının önemli merkezlerinden biri haline de getiriyoruz. Bu proje kapsamında Çerkezköy’de yeni yolcu istasyonu ve yeni yük istasyonları inşa ediyoruz. Projenin tamamlanmasıyla; mevcut hat kapasitesini 4 kat arttıracağız. Halkalı-Kapıkule arası yolcu seyahat süresini 4 saatten 1.5 saate; yük taşıma süresini ise 6.5 saatten 2.5 saate düşüreceğiz. Hattın hizmete alınmasıyla birlikte gelişmeye başlayacak ticari hareketlilik bölge insanımızın ve ülkemiz ekonomisine, kalkınmasına ve gelişmesine büyük katkı sağlayacak. Kimsenin şüphesi olmasın ki Bakanlık olarak Türkiye Yüzyılı Vizyonu’muzu rehber edinerek, Tekirdağ’ın ihtiyaçlarını en doğru şekilde karşılayacak adımları atacağız. Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyüme stratejimize uygun biçimde projelerimizi hayata geçirmeye devam edeceğiz. Bu düşüncelerle açılışını gerçekleştirdiğimiz projelerimizde emeği geçen tüm yüklenici firma ve Karayolları Genel Müdürlüğü personeline teşekkür ediyor, başarılarının devamını temenni ediyorum” dedi.
İstanbul Alzheimer 65 yaş üstünde yüzde 5 civarında görülüyor Alzheimer hastalığının görülme sıklığının yaşla birlikte arttığını belirten Prof. Dr. Özgür Bilgin Topçuoğlu, “Hastalık 65 yaş üstü bireylerde yaklaşık yüzde 5 oranında görülürken, geçen her 5 yılda bir hastalık sıklığı iki kat artar” dedi. Alzheimer hastalığının seyrinde zihnin fonksiyonel özelliklerinin olabildiğince korunmasının önemli olduğunu vurgulayan Topçuoğlu, “İşleyen demir ışıldar. Zihin ne kadar meşgul tutulursa, ne kadar çok uyaran alırsa fonksiyonelliği o ölçüde devam eder. Bulmaca çözmek, kitap okumak, örgü örmek ve benzeri uğraşlar mevcut yetileri korumak açısından çok önemlidir. Ancak her birey ve her hasta şahsına özeldir. Hastalığın ilerleme hızı değişkenlik gösterebilir” uyarısında bulundu. Hastalığın erken evrede teşhis edilmesini sağlamak, farkındalık oluşturmak ve insanları bilinçlendirmek amacıyla her yıl 21 Eylül, Dünya Alzheimer Günü olarak anılıyor. İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özgür Bilgin Topçuoğlu, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada hastalığın nedenleri, alınabilecek önlemler ve beyin sağlığının korunmasına ilişkin değerlendirmede bulundu. Alzheimer’ın gelişiminde pek çok etken var Alzheimer hastalığının gelişiminde tek bir kesin sebebin belirtilemeyeceğini kaydeden Topçuoğlu, “Şu an kabul edilen görüş genetik, yaşam biçimi ve çevresel etkenlerin bireyleri birlikte etkilemesi sonucu hastalığın geliştiği yönündedir. Kesin olarak Alzheimer’a sebep olduğu bilinen genler olmakla birlikte hastaların yüzde 1’inden daha az kısmında bu genler saptanmaktadır” dedi. Plakların miktarı ve yerleştiği bölge önemli Alzheimer tanısında beyinde oluşan plakların miktarı ve yerleştiği bölgenin önemli olduğunu vurgulayan Topçuoğlu, “Bireyin beyninde bir çeşit protein olan amilodden oluşan plaklar ve yine bir çeşit protein olan taudan oluşan nörofibriller yumaklar gelişerek beyin hücresi kaybı ve beyin hacminde küçülme ortaya çıkar. Bu plaklar ve yumaklar Alzheimer hastalığı tanısı için gerekli ancak yeterli değildir. Çünkü her ikisi de normal yaşlanmayla birlikte belli miktarda her yaşlı bireyde görülür. Alzheimer için tanısal olan, bu plakların miktarı ve özellikle beyinde yerleştiği alanlardır. Tahmin edileceği üzere bu plak ve yumakların beyinde hafıza, dil, yönetici fonksiyonlar gibi bilişsel işlevleri yöneten bölgelerde birikmesi ile Alzheimer hastalığı gelişir” diye konuştu. Hastalığa yatkınlık Alzheimer riskini artırıyor Alzheimer’a ait yatkınlığa sahip olmanın gelecekte Alzheimer hastası olmanın ilk şartı olduğunu belirten Topçuoğlu, kardeşlerden birinde Alzheimer görülürken diğerlerinde hastalığın görülmemesinin nedenlerini şöyle açıkladı: “Bireylerin doğduğu andan itibaren sahip olduğu genetik materyal, hayatı boyunca sahip olacağı, sahip olmaya yatkın olduğu hastalıkların kodunu taşır. Alzheimer’a ait yatkınlığa sahip olmak, gelecekte Alzheimer hastası olmanın ilk şartıdır. Buna ek olarak çevresel toksinler, çevresel uyaran azlığı, yetersiz uyku, uzun süreli fiziksel ve psikolojik strese maruz kalmak, alkol ve keyif verici madde kullanımı yatkınlığı olan bireylerde hastalığın gelişimini kolaylaştırmakta ve hızlandırmaktadır. Dolayısıyla aynı fiziksel çevrede, aynı ailede yetişmiş kardeşlerin bile bir kısmında hastalık görülürken, bazı kardeşlerde hiçbir zaman gelişmeyebilir. Bu durum sağlıklı kardeşlerin, doğuştan gelen hastalığa yatkınlığa ait genetik materyale sahip olmaması ile açıklanabilir.” Alzheimer hastalığının sıklığı yaşla beraber artıyor İleri yaşlara erişen her bireyin Alzheimer’a yakalanmasının söz konusu olmadığını ifade eden Topçuoğlu, “Ancak burada bir görecelilik durumu söz konusudur. Alzheimer hastalığının sıklığı yaşla birlikte artmaktadır. 65 yaş üstü bireylerde yaklaşık yüzde 5 civarında görülürken, geçen her 5 yılda bir hastalık sıklığı iki kat artar. 50 yıl önce ortalama yaşam süreleri çok daha kısa olduğundan 65 yaşına ulaşan ve geçen insan sayısı çok azdı. Bu kişilerin de belli bir kısmında Alzheimer gelişeceği düşünülürse toplumda Alzheimer sıklığı çok düşük olarak saptanıyordu. Oysa uzayan yaşam süreleriyle birlikte artık her ailede en az bir, bazen daha çok sayıda 80 yaş üstü birey bulunuyor. Hastalığın görülebileceği yaş grubu toplumu arttıkça da doğal olarak artık daha çok sayıda Alzheimer hastası ile karşılaşıyoruz” diye konuştu. Kadın cinsiyet, kafa travması, yetersiz uyku gibi faktörlere dikkat Alzheimer gelişimini kolaylaştıran faktörlere de değinen Prof. Dr. Özgür Bilgin Topçuoğlu, bunları ileri yaş, aile öyküsü ve genetik, kadın cinsiyet, hafif bilişsel bozukluk, kafa travması, inme, depresyon, hava kirliliği, aşırı alkol tüketimi, yetersiz uyku düzeni, fiziksel egzersiz yetersizliği, obezite, sigara kullanımı ya da pasif içicilik, hipertansiyon, yüksek kolesterol, iyi kontrol edilmeyen tip 2 diyabet ve sosyal izolasyon olarak sıraladı. İşleyen zihin ışıldar Alzheimer hastalığının seyrinde zihnin fonksiyonel özelliklerinin olabildiğince korunmasının önemli olduğunu vurgulayan Topçuoğlu, “İşleyen demir ışıldar. Zihin ne kadar meşgul tutulursa ne kadar çok uyaran alırsa fonksiyonelliği o ölçüde devam eder. Genel olarak tüm demans hastaları, özel olarak ise Alzheimer hastaları belli bir aşamadan sonra yeni bilgi öğrenme, kaydetme ve bu bilgiyi geri çağırma yeteneklerini kaybedeler. Dolayısıyla bu hastalarda ilk hedef halihazırda sahip oldukları yetilerin korunabildiği kadar korunmasıdır. Bulmaca çözmek, kitap okumak, örgü örmek ve benzeri uğraşlar mevcut yetileri korumak açısından çok önemlidir. Ancak her birey ve her hasta şahsına özeldir. Hastalığın ilerleme hızı değişkenlik gösterebilir” uyarısında bulundu. Antioksidan ve antienflamatuar besinlerin tüketimi önemli Beslenmenin Alzheimer gelişimi üzerindeki olumlu ya da olumsuz etkilerine değinen Topçuoğlu, “Alzheimer ve benzeri nörodejeneratif (sinir sisteminde dejenerasyonla giden) hastalıkların patogenezinde oksidasyon ve inflamasyon oldukça önemli yer tutar. Dolayısıyla antioksidan ve antienflamatuar besinlerin tüketimi vücudu oksidasyon yan ürünlerinden korur ve nöroproteksiyona (sinir hücrelerinin korunmasına) katkıda bulunur” dedi. Akdeniz diyetiyle beslenme desteklenmeli Sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemini vurgulayan Prof. Dr. Özgür Bilgin Topçuoğlu, “Meyve, sebze, tam tahıllar, tohumlar/çekirdekler, kuruyemişler, zeytinyağı ve zeytinyağlı sebze yemekleri gibi besinleri içeren Akdeniz diyetiyle beslenme desteklenmelidir. Her gün mümkünse en az üç porsiyon değişik renkte sebze ve meyve tüketilmelidir. Günde en az 6-8 bardak sıvı tüketimi önemlidir. Su en kolay tercih olmakla birlikte alkol dışındaki tüm sıvılar hesaba alınabilir” tavsiyesinde bulundu.