SAĞLIK - 02 Temmuz 2024 Salı 14:50

Felce neden olan kalp deliği bir saatlik işlemle kapatıldı

A
A
A
Felce neden olan kalp deliği bir saatlik işlemle kapatıldı

Manisa Şehir Hastanesinde ilk defa gerçekleştirilen operasyonla felce sebep olan kalp deliği bir saatlik işlemle kapatıldı.


Manisa Şehir Hastanesi Kardiyoloji Birimi önemli bir operasyona daha imza attı. Manisa’da yaşayan 60 yaşındaki Meryem Toprak geçirdiği dört atak sonrası Manisa Şehir Hastanesi Kardiyoloji Birimine başvurdu. Burada yapılan tetkiklerde Meryem Toprak’ın kalbinde delik tespit edildi. Felce neden olan deliğin kapatılması için harekete geçen Manisa Şehir Hastanesi Kardiyoloji Birimi hekimlerinden Doç. Dr. İbrahim Halil Özdemir ve Doç. Dr. Ramazan Gündüz, Meryem Toprak’ı ameliyata aldı. Başarılı geçen operasyonla felce neden olabilen kalp deliği kapatıldı. Toprak’a uygulanan işlem hakkında bilgi veren Doç. Dr. İbrahim Halil Özdemir, “Bugün Manisa Şehir hastanesinde ilk defa yaptığımız bir vakayı sizlere sunmak istedik. Meryem Teyze bize dört kez stroke geçirme şikayetiyle geldi. Stroke, geçici iskemik atak yani halk arasında felç olarak bilinir. Nöroloji branşı tarafından tetkikleri yapılmış fakat herhangi bir felç için bir neden bulunamamış ve kardiyolojiye yönlendirilmiş. Hastaya yaptığımız, halk arasında yemek borusundan yapılan ultrason olarak da bilinen Transözofageal Eko (TEE) ile hastamızın kalbinde delik saptadık. Bunun üzerine bu deliği kapatmak için operasyon planladık. Benim görüntülemeci hekim, Doç. Dr. Ramazan Gündüz’ün işlemi yapan hekim olarak görev aldığı operasyon işlemi gayet başarılı bir şekilde gerçekleşti. 1 saat içerisinde işlemini sonlandırdık. Halk arasında şemsiye olarak bilinen yöntemle, kasık toplardamarından iğne ile girerek kalpteki delik kısmını kapattık. Hastalarımız genelde bayılma ya da baygınlık hissi, vücudunun belirli bölgelerini hareket ettirememe, hissizlik gibi şikayetlerle geliyor. Böyle olduğunda bir nöroloji hekimine yönlendirilirsiniz. Nöroloji hekimi arkadaşlarımızda kardiyolojiden de fikir almak isterler. Bize geldiğinde biz bu hastaların EKG’lerini ve kalp ultrasonlarını değerlendirerek ona göre yardımcı oluyoruz. Bu operasyon Manisa Şehir Hastanesi’nde ilk kez yaptığımız bir işlemdir. Aslında PFO (Patent Foramen Ovale) dediğimiz doğuştan kalpte olan bir delik . İnsanların çoğunda bu delik kapanıyor. Bazı hastalarda ise küçük bir açıklık kalabiliyor. Açık kaldığı durumlarda da felç gibi semptomlar ortaya çıkabiliyor, tekrarlayan stroke atakları oluyorsa, kalpteki deliği o zaman kapatmak gerekiyor. Her hastaya yapılmaz, bunun bir endikasyonu var, bu sebeple Nöroloji hekimiyle eşgüdümlü götürülmesi gereken bir süreç. Aynı zamanda bu operasyon tek başına yapılan bir işlem değil, büyük bir ekip işi. Nöroloji hekiminin, Kardiyoloji hekiminin, işlem yapılacaksa Anestezi hekiminin olduğu ve Post-op yoğun bakımın gerektiği önemli bir işlemi. Bizlere de bu operasyon sırasında Anestezi hekimimiz Uzm. Dr. Berkem Büyükakkuş eşlik etti. Vaka esnasında bizlere eşlik eden ve yoğun bakımda takibini yapan tüm hekim, hemşire, teknisyen ve tekniker çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz” dedi.


Ölümden döndüğünü söyleyen hasta Meryem Toprak ise “Ben 3-4 kere ölümden döndüm. Oğlumun biri kayınpederini ziyarete Trabzon’a gitmişti. Oğlum yetiş dedim ben öleceğim, ameliyatıma yetişti. Allah sizden razı olsun. Allah benim gibi hastalara şifa versin. Tansiyonum, şekerim de normal şu anda çok iyiyim” diye konuştu.



Felce neden olan kalp deliği bir saatlik işlemle kapatıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."