POLİTİKA - 01 Şubat 2025 Cumartesi 16:26

Cumhurbaşkanı Erdoğan:" Seçimlerin faturasını Bay Kemal’e çıkartıp şaibeli bir kurultayla kendisini tehcir ettiler. Şimdi ne kapısını çalan var ne fikirlerini merak eden var"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan:" Seçimlerin faturasını Bay Kemal’e çıkartıp şaibeli bir kurultayla kendisini tehcir ettiler. Şimdi ne kapısını çalan var ne fikirlerini merak eden var"

AK Parti Manisa 8. Olağan İl Kongresine katılan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bölgemizde bunca gerilim, çatışma, savaş yaşanırken, coğrafyamız yeni krizlere yeni istikrarsızlıklara gebeyken, biz boş işlerle boş gündemlerle kendimizi meşgul edemeyiz. Hedeflerimize ulaşmak için daha çok çalışmamız gerekiyor. Türkiye Yüzyılını inşa etmek içi daha çok ter dökmeliyiz." dedi.


Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin Manisa 8. Olağan İl Kongresine katıldı. Yunusemre ilçesindeki Muradiye Spor Salonunda gerçekleştirilen kongreye partililer yoğun ilgi gösterdi. Kongrede mevcut Manisa İl Başkanı Salih Hızlı yerine 22. Dönem AK Parti Manisa Milletvekili Süleyman Turgut Başkanlığında tek listeyle seçime gidildi.


Kongreye katılan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biraz önce İzmir’in misafiri olduk. 12 Ekim’de başlayan kongre sürecimizde Manisa’yla birlikte 78 kongremizi gerçekleştirmiş oluyoruz. Önümüzdeki cuma günü İstanbul, Artvin ve Yalova il kongrelerimiz var. Arada 5 Şubat’ta Kadın Kollarımızın yedinci olağan kongresinde ülkemizin dört bir yanından hanım kardeşlerimizle Ankara’da buluşacağız. 23 Şubat’ta Allah nasip ederse büyük kongremiz ile yapmak suretiyle kongre maratonumuzu alnımızın akıyla tamamlayacağız il ve ilçe kongrelerimizi hamdolsun. Tam bir bayram havasında kardeşlik atmosferi içinde çok büyük bir katılımla gerçekleştirdik. İşte bugün bu salonda gördüğünüz heyecanı, coşkuyu, ülkemizin her yanında gördük. Kongrelerimiz vesilesiyle milletimizle kucaklaştık. Kardeşliğimizi yeniledik, dostluğumuzu pekiştirdik. Andımızı tekrarladık. Yol ve dava arkadaşlığımızı güçlendirdik. Emektarlarımızın tecrübesiyle gençlerimizin dinamizmini harmanladık. Biz de hükümet çalışmalarının yoğunluğuna rağmen il kongrelerimizin birçoğuna bizzat iştirak ettik. Bu süreçte bir kez daha gördük ki sadece 11 milyonu aşan üye sayımız ile değil, millete hizmet aşkıyla partimiz tüm mensuplarıyla zirvede. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak 85 milyonun tamamını kucaklayan, her bir ferdini ve rengini temsil eden kuşatıcı bir yapıya sahibiz. İnşallah bu vasfımızı güçlendirerek devam edeceğiz. Yıkıcı ve dışlayıcı olmayacak bugüne kadar olduğu gibi yapıcı olacağız. 85 milyonun arasında gönül köprüleri inşa edeceğiz." dedi.


"Boş gündemlerle kendimizi meşgul edemeyiz"


Konuşmasında ana muhalefet partisi başta olmak üzere muhalefet partilerini eleştiren Erdoğan, "Bölgemizde bunca gerilim, çatışma, savaş yaşanırken, coğrafyamız yeni krizlere yeni istikrarsızlıklara gebeyken, 2. Dünya savaşı sonrası kurulan sistem yeni baştan şekillenirken, hasılı ülkemizi ve geleceğimizi doğrudan etkileyen kritik gelişmeler vuku bulurken biz boş işlerle boş gündemlerle kendimizi meşgul edemeyiz. Hedeflerimize ulaşmak için daha çok çalışmamız gerekiyor. Türkiye Yüzyılını inşa etmek içi daha çok ter dökmeliyiz. Evlatlarımıza daha müreffeh, güçlü ve itibarlı bir ülke bırakmak istiyorsak, tüm kapasitemizi kullanmalı, gereksiz tartışmalarla vakit kaybetmemeli, bir saniyemizi bile boşa harcamamalıyız." dedi.


"Muhalefeti utanarak izliyoruz"


"Muhalefetin iş bilmezliği bizim referansımız olamaz" diyen Erdoğan, "Muhalefetin tembelliği bizim bahanemiz olamaz, muhalefetin beceriksizliğine bakarak rehavete kapılamayız. Onların sorun çözmek milletin dertlerine derman olmak gibi bir kaygılarının olmadığının hepimiz zaten farkındayız. Bırakın dünyayı ülkemizde ne olduğunu bile takip etmiyorlar. Gazze’de 471 gün sonra ateşkes sağlanmış, Suriye’de 13,5 yıl süren zulüm sona ermiş, Avrupa’da ırkçı partiler hükümet devirecek seviyeye gelmiş. Ticaretten teknolojiye dünyada büyük devrimler yaşanıyormuş, bunların ve diğer hadiselerin hiçbiri umurlarında değil. Gelişmelere dair en ufak bir fikirleri yok. Varsa yoksa kendi çıkarları, kendi ikballeri, kendi gelecek planları. Kavgayı, gürültüyü, artık kendi seçmenlerini bile bıktıran güç mücadelelerini burada saymaya gerek dahi duymuyorum. Onlara kimi zaman hayıflanarak, kimi zaman acıyarak ama çoğu zaman ülkemizin muhalefeti adına utanarak izliyoruz. 2-3 sene önce eski genel başkanlarını yere göğe sığdıramıyorlardı. Gandhi Kemal, Gençlerin demokrat amcası diyerek pohpohluyorlar, övgü yağmuruna tutuyorlardı ama ne olduysa Türkiye’yi kurtaracak adam dedikleri Bay Kemal’i bir günde istenmeyen adam ilan ettiler. 14-28 Mayıs seçimlerindeki hezimetin bütün faturasını Bay Kemal’e çıkarıp şaibeli bir kongreyle gönderdiler. Birkaç ay öncesine kadar 85 milyonu yönetmeye layık gördükleri adamı CHP’ye layık görmediler. Şimdi ne kapısını çalan var ne fikirlerini merak eden var. Burada bir gerçeği de ikrar etmek durumundayım. Biz de yıllarca bu zatın ülkemiz siyasetine zarar verdiğini, siyaset kurumunun itibarine gölge düşürdüğünü sürekli vurguladık. Bundan sonra soru işaretleriyle dolu bir kongreyle de olsa CHP’nin başından gönderilmesini biz de ilk etapta müspet karşıladık. Türkiye’nin bir nebze olsun rahatlayacağına, siyasetin özlenen düzeleme oturacağına inandık. Bu amaçla Yeni Genel Başkana bir şans tanıdık. Bundan da muradımız kutuplaşmayı azaltmak, CHP’nin normalleşmesine katkı sağlamaktı. En azından diyalog kurabileceğimiz ortak bir zemini inşa etmeye çalıştık. Ancak gerilimden beslenen ana muhalefet içindeki vesayet odakları buna tahammül edemedi. Bu rahatsızlıklarını da her fırsatta söylediler. CHP’nin normalleşmesine fırsat vermediler. Eskisinden daha büyük bir savrulma yaşadılar. Ana Muhalefet Partisinin, DHKPC’li teröristlerce şehit edilen cumhuriyet savcımızın ismini taşıyan adalet sarayının önünde elinde asker polis kanı olan marjinal sol örgütlerin polise saldırdığını görüyoruz. Öyle hakaretler, kelimeler, tehdit dolu cümleler kullanıyorlar ki karşılarındaki kitlenin yüzü dahi kızarmıyor. Gazeteci ve siyasetçi kılıklı kişilerin sahnelediği 3. Sınıf tiyatroları burada saymıyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar adaletin tecellisine engel olamayacaklar. Burada gülsek mi ağlasak mı henüz tam kestiremediğimi şu trajikomik durumu da söylemek isterim. Adliye önünde polise karşı attıkları slogan, 1971 yılında Ziraat Bankasını soya sol bir terör örgütüne ait. Hani derler ya cuk oturmuş diye bunların durumu da tam böyle. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. Tıpkı kırmızı kart gibi bu sloganlarının da CHP’ye çok yakıştığını samimiyetle ifade ediyor, Sayın Özel ve Şürekâsını tebrik ediyorum. Neresinden tutsanız elimizde kalan bir CHP buluyoruz. Ne diyelim, belki de böylesi hayırlıdır. Bu ülkenin insanları CHP’ye bakarak bedavadan siyasi komedi izleme hakkına saygı da duymak lazım. Demokrasilerde muhalefetin an az iktidar kadar önemli olduğuna inanan bir siyasetçi olarak bu iç karartıcı tablodan ülkemiz siyaseti adına üzüntü duyuyoruz. Bir umut kırıntısıyla bu partiye ve yöneticilerine bakarak iç geçiren CHP seçmenine bir kez daha Allah sabır versin diyorum." şeklinde konuştu.


İktidarları boyunca çok fazla zorlukla mücadele ettiklerini kaydeden Erdoğan, "İktidar kazanmasın da Türkiye kaybederse kaybetsin anlayışına sahip muhalefetle hukuk mücadelemizi devam ettireceğiz. Rüzgar gülü misali bir oyana bir buyana dönen Bu omurgasız siyaset anlayışının maskesini her platformda indirmeye devam edeceğiz. Biz 22 yıl boyunca milletimizin onurunu korumak, itibarını yükseltmek için gündüzümüzü gecemize kattık. Bir ve beraber olmak için çok emek verdik. Her anı ülkemize ve milletimize aşkla hizmetle adadık. Nelerle karşılaştığımızı sizler iyi biliyorsunuz. 22 sene boyunca önümüze sayısız engel çıkardılar. Bizi yolumuzdan almak istediler. Her yolu kullanarak üzerimize geldiler. Alçakça iftiralarla, asılsız iftiralarla, yalanla, dolanla üstümüze geldiler. Hiçbirine eyvallah demedik. Zorbalıklara karşı geri adım atmadık, sinmedik. Milletin sandıkta tecelli eden iradesine canımız pahasına sahip çıktık. Biz aziz milletimize hizmetkarlık yapmak için talip olduk. Allah’ın izniyle de bundan asla ve asla taviz vermeyeceğiz. 85 milyon bizimle birlikte olduğu sürece bu kirli elleri kırmaya devam edeceğiz. Şunu aklınızdan çıkarmayın. Biz uzun ve ince bir yolda yürüyoruz. Bu yolun engel ve tuzaklarla dolu olduğunu biliyoruz. Biz de son nefesimize kadar Türkiye ve Türk milletine hizmet yolundan ayrılmayacak, bu kutlu yoldan sapmadan, eğilmeden, bükülmeden dimdik yürüyeceğiz." diye konuştu.


Erdoğan konuşmasının son kısmında Manisa’ya yapılan 560 milyar TL’lik yatırımlardan bahsetti.


Konuşmanın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a AK Parti Manisa İl Başkanı Süleyman Turgut tarafından Demirci halısı hediye edildi.


Kongreye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra AK Parti Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Parti Sözcüsü Ömer Çelik, TBMM 22. Dönem Başkanı Bülent Arınç, son Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili Bahadır Yenişehirlioğlu, AK Parti MKYK Üyesi ve Manisa Milletvekili Mücahid Arınç, AK Parti Manisa Milletvekilleri Murat Baybatur, Tamer Akkal, önceki dönem Gençlik ve Spor Bakanı AK Parti İzmir Milletvekili Muharrem Kasapoğlu, delegeler ve çok sayıda partili katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa Büyükşehir’de en düşük maaş 42 bin lira oldu Manisa Büyükşehir Belediyesi iştiraki BESOT AŞ. ile DİSK/Genel-İş Sendikası arasında, 5 binin üzerinde çalışanı ilgilendiren toplu iş sözleşmesi imzalandı. Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, 31 Mart’ta bir isim değil, yönetim anlayışını değiştirdiklerini ifade ederek "Bu sözleşme, alın terinizin, emeğinizin ve dayanışmamızın bir nişanesidir" dedi. Manisa Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çalışan 5 bini aşkın işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmesi imzalandı. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek ile DİSK/Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan’ın imza altına aldığı toplu iş sözleşmesi ile en düşük günlük yevmiye, bin 80 liraya çıkarıldı. Ayrıca, toplu iş sözleşmesinde ‘Ayrımcılığın Önlenmesi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ maddesi de ilk kez yer aldı. Toplu iş sözleşmesi imza törenine, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, Genel Sekreter Burak Deste, MASKİ Genel Müdürü Talat Postacı, Genel Sekreter Yardımcıları, BESOT Genel Müdürü Gökhan Demir, DİSK/Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan, DİSK Genel İş Sendikası Toplu İş Sözleşmesi Daire Başkanı Faruk Saral, DİSK Genel İş Sendikası Manisa Şube Başkanı Özgür Genç, belediye bürokratları, sendika yetkilileri ile işçiler katıldı. Çalışanların maaşları enflasyona karşı koruma altına alındı İmzalanan toplu iş sözleşmesiyle Büyükşehir Belediyesi’nde en düşük maaş 42 bin lira oldu, birçok hak ise çalışanlara ilk kez verildi. Toplu iş sözleşmesiyle en önemli kazanımlardan bir tanesi olarak çalışanların maaşları enflasyona karşı koruma altına alındı. Çalışanların sosyal hakları genişletilirken, ilk kez yeni sosyal haklar da verildi. Ayrıca ilk kez yıllık izin yardımı ile ilk kez engelli çocuğu olan çalışanlara maddi yardım sağlandı. Bayram ve eğitim yardımlarında da önemli iyileştirmeler yapıldı. "Biz bir isim değiştirmedik, yönetim anlayışını değiştirdik" "Hepiniz benim ailemin birer ferdisiniz, bireyisiniz" diyerek sözlerine başlayan Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, "Manisa Büyükşehir Belediyemiz ve DİSK/Genel-İş Sendikası arasında 5 binin üzerinde çalışanımızı ilgilendiren toplu iş sözleşmesini imzalamak üzere bir aradayız. Alın terinizin, emeğinizin ve dayanışmamızın bir nişanesidir. 31 Mart’ta bir değişim yaptık derken bir ismi değiştirmediğimizin göstergesidir. Bir paradigma değişikliğine gittik. Bu değişim göstergesini hep birlikte olarak, sizin seçtiğiniz sendika ile birlikte şartlarını birlikte beğendiğimiz toplu iş sözleşmesi ile sizlerle bir aradayız. Buna vesile olduğunuz için hepinize tek tek teşekkürü bir borç bilirim" dedi. "Bize yapamazsın diyenler 1 Temmuz’da nasıl yapıldığını gördüler" Başkan Ferdi Zeyrek, "Benim büyük ailem Manisa Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan 7 bin arkadaşımızın bu ekonomik şartlar altında kendi ayakları üzerinde durması gerekiyordu. Kendi evlerine götürdükleri, alın teri ile kazandıkları, son kuruşuna kadar hak ettikleri bu parayı en üst seviyeden almaları ve sosyal haklara kavuşmaları benim için olmazsa olmazdı. Seçim boyunca bir söz vermiştik. Maaşlarımız 26 bin 500 liraydı. Seçim boyunca dedim ki; geldiğimizde maaşlarımız 35 bin lira olacak en düşük. Bize yapamazsın diyenler 1 Temmuz’da nasıl yapıldığını gördüler. Aldığınız o 35 bin lira ananızın ak sütü gibi sizlere helal olsun" ifadelerini kullandı. "Benim verdiğim değil, sizin hak ettiğiniz haklar" İmzalanan toplu sözleşme ile birlikte yevmiyelerin günlük en düşük bin 80 liraya çıktığını söyleyen Başkan Zeyrek, "DİSK/Genel İş ile birlikte süreçlerimiz çok hızlı bir şekilde ilerledi. Çünkü ben sizler gibi sanki bir park bahçe çalışanımız, sanki kanal çalışanımız, çöp toplayanımız, belediyenin her biriminde çalışan bir arkadaşım gibi o masaya oturdum. Orada ne hakların verilmesini istiyorsam sizlere bu hakların hepsini verdim. Bu benim verdiğim değil, sizin hak ettiğiniz haklardı. Hepiniz iyi günlerde kullanın bu hakları" diye konuştu. "En önemlisi. Ayrımcılığın önlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği maddesi" Toplu sözleşmede kendisi için en önemli maddeyi de açıklayan Başkan Zeyrek, "Ayrımcılığın önlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği maddesinin eklenmesi, benim için olmazsa olmazdı. Kadınların erkeklerden hiçbir farkı benim için zaten hiçbir zaman yoktu, ama bu maddenin eklenmesi temsiliyette eşitliğin sağlanması, bence bu protokolün en önemli maddesidir. Kadınlar bizim her zaman için baş tacımızdır, böyle de olmaya devam edecektir" dedi. "Sizlerin her biri benim aile bireyim" Manisa’nın 17 ilçesinde yaklaşık 1 milyon 500 bin vatandaşa hizmet veren 7 bin kişilik bir aile olduklarını kaydeden Başkan Zeyrek, "Sizlerin her biri benim aile bireyimdir. Aile olarak ne kadar güçlü olursak, bir arada olursak, bütün olursak çok sevdiğimiz Manisa’mıza en iyi hizmeti bu şekilde götürebiliriz. Nasıl bizim konu komşumuz bizden hizmet bekliyorsa Manisa’nın en ücra kısmında oturan vatandaşımız da bizden hizmet bekliyor. Bu hizmeti bu salonda oturanlar götürecek. O yüzden ben şunu istedim toplu iş sözleşmesinde. +1 olsun, biz verelim, biz bütün olalım, aile olalım, aile olalım ki bu ailemiz Manisa’nın her yerine hizmet götürsün, istedim. Bu bizim için en önemli şeydir. Biz aile olursak Manisa’m artık tertemiz sokaklara kavuşacak. Manisa’m artık yemyeşil parklara kavuşacak. Manisa’m artık ‘Hizmet görmüyorum, benim kapım çalmıyor’ denilen bir belediye ile karşı karşıya kalmayacak. Ben bunu sizlerle birlikte sağlayacağımızı biliyorum. Görev sürem boyunca ben ister sizin başkanınızım, ister sizin evladınızım, ister sizin Ferdi abiniz, Ferdi amcanızım. Beni her zaman için böyle bilin. Bu birliğimiz, bütünlüğümüz her zaman için daim olsun. Ben sizleri çok seviyorum, iyi ki varsınız. Her zaman için bir bütün olalım" şeklinde konuştu. "Sendika seçme özgürlüğünün önünü açan başkanımıza teşekkür ediyorum" DİSK/Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan da toplu iş sözleşmesi töreninde konuşma yaptı. 58 yıl önce Manisa işçisinin DİSK üyesi olduğunu söyleyen Çalışkan, "58 yıl sonra tekrar evine döndü. Toplu iş sözleşmesinde emeği geçen herkese ve bu tabloyu oluşturmaya büyük katkı sunan, fedakarlık yapan Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’e teşekkür ediyorum. Manisa’da çok şey değişmiş. En büyük değişim yerel seçimlerden sonra Belediye Başkanımızın göreve gelmesiyle olmuş. Ama onunla da kalmamış. İşçinin sendika seçme tercihinin, özgürlüğünün önünü açan Büyükşehir Belediye Başkanımıza bir kere daha teşekkür ediyorum. 58 yıl sonra bizi bu arkadaşlarımızla buluşturdu" dedi. "Bütün kurallarıyla işleyen bir demokrasiye ihtiyacımız var" Genel Başkan Çalışkan, "Bu tablo gerçekten çok güzel, ama bütün ülkeye yayılması lazım. Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik ve siyasi krizini yaşıyoruz. Bu ülkede birçok problem var. Bu ülkede adaletin olması, hukukun olması lazım. Demokrasinin bütün kurallarıyla işlemesi lazım ki ekonomiye yansısın. Ülkedeki bizim aşımıza, işimize yansıyan bozuk ekonominin biz yükünü çekmemeliyiz diyoruz. O yüzden bizim mücadelemiz sendikal mücadele hem emek mücadelesi hem demokrasi mücadelesi diyoruz. Demokrasi işçinin ekmeğidir diyoruz. İşte bu bozuk çark bizim işyerlerimize, bizim emeğimize kadar geliyor. Bunun suçlusu belediye başkanları da değil. Bu problemi oluşturanlar bunun suçlusudur, diyoruz. Bu ülkede her şeyden önce bütün kurallarıyla işleyen bir demokrasiye ihtiyacımız var. Bizim görevimiz oradan sonra başlıyor" diye konuştu. "En büyük mimarı büyükşehir belediye başkanımız" Sadece kendilerini düşünen bir sendika olmadıklarını söyleyen Çalışkan, "200 bine yakın üyesiyle Genel İş Sendikası yoluna devam ediyor. Bu güce sizler de güç kattınız. Hem alın terimiz için, hem emeğimiz için hem de aydınlık geleceğimiz, ülkenin aydınlık geleceği için mücadelemize devam edeceğiz. Bu mücadeleyi büyüttüğünüz için ayrıca size teşekkür ediyorum. Hem toplu iş sözleşmesinin mutluluğu ki en büyük mimarı belediye başkanım hem de sendika çatısı altında olmanın mutluluğunu fark ettim. O yüz ifadeniz için teşekkür ederim. O kadar güzel karşıladınız ki. Hepinizin yüreğine sağlık. Belediye Başkanımız ile belediye yönetimi ile kamu emekçileri ile biz çalışanlar hepimiz bu kente hizmet ediyoruz. Kutsal bir görev yürütüyoruz. Halka hizmet etmek kutsal bir görevdir. Layıkıyla halka hizmet olarak hep birlikte götüreceğiz. Görevimiz, sorumluluğumuz tabi ki ağır. Görevimizi yerine getireceğiz, ülkemizin aydınlık geleceği için mücadelemizi daha da büyüteceğiz" ifadelerini kullandı. "Emekten yana tavır koyan ferdi zeyrek’e çok teşekkür ederiz" DİSK Genel-İş Manisa Şubesi Başkanı Özgür Genç de "Toplu iş sözleşmesinde emekten yana tavır koyan ve ‘Neyimiz varsa bölüşeceğiz’ diyen, en küçük ayrıntıya kadar düşünüp tüm hakların en iyisini işçi arkadaşlarımıza veren Manisa Büyükşehir Belediye Başkanımız Ferdi Zeyrek’e çok teşekkür ederiz" dedi. "Geriye dönük ücretler Ramazan Bayramı öncesinde verilecek" Konuşmaların ardından toplu iş sözleşmesi imzalandı. Sözleşmeye imza atan Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, geriye dönük ücretlerin ne zaman verileceğini de açıkladı. Başkan Zeyrek, "Geriye dönük alacaklarınız Ramazan Bayramı öncesinde size verilecektir. İnşallah bayramda ailenizle iyi günlerde kullanın, harcayın" ifadelerini kullandı.
Ankara Murat Uçkun: "Önceki haftalardan farklı bir şey olmadı" Yeni Malatyaspor Teknik Direktörü Murat Uçkun, MKE Ankaragücü karşılaşmasının ardından, "2-0 yenik duruma düşüyoruz ama ikinci yarı oyunu dengeler gibi olduk ama yediğimiz üçüncü golle 3-0 mağlup olduk. Önceki haftalardan farklı bir şey olmadı" dedi. Trendyol 1. Lig’in 28. haftasında Yeni Malatyaspor, deplasmanda MKE Ankaragücü’ne 3-0 mağlup oldu. Müsabakanın ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Yeni Malatyaspor Teknik Direktörü Murat Uçkun, "Bugünkü müsabakaya yine ilk yarı maçın başında ve daha sonrasında bireysel hatalardan dolayı yediğimiz goller daha önceki maçlarda olduğu gibi. 2-0 yenik duruma düşüyoruz ama ikinci yarı oyunu dengeler gibi olduk ama yediğimiz üçüncü golle 3-0 mağlup olduk. Önceki haftalardan farklı bir şey olmadı. Ama buradan şunu söylemek gerekiyor. Saha içerisindeki çocukların mücadelesinden sonra maç sonu daha önce de bizden futbol oynayan kaleci Ertaç arkadaşımız ve Mahmut Tekdemir’in bizim soyunma odasına girip çocukları tebrik etmesi, onlara formalarını vermeleri, malzeme yardımında bulunmaları ve onların bu mücadelelerini takdir etmeleri bizim adımıza gurur verici bir şeydi. Şunu söyleyeyim, kalite hiçbir zaman tesadüf olmadığını bu 2 arkadaşımızla gösterdi. Onlara teşekkür ediyorum. Ondan sonra da söylenecek bir şey yok. Yolumuza devam edeceğiz" diye konuştu.
Ankara Emine Erdoğan, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığının iftarına katıldı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, "AK Parti Kadın Kollarının başarısı emsalsizdir, tarihidir. Zannediyorum ki, dünya siyasi tarihinde kadınların bu kadar ön planda olduğu, bir davayı yüklenip omuzlarında taşıdıkları ikinci bir örnek yoktur" dedi. Emine Erdoğan, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığınca AK Parti Konferans Salonu’nda düzenlenen iftar programına katıldı. Programda konuşan Erdoğan, herkesin ramazanını tebrik ederek, AK Partili kadınlarla iftar sofrasında buluşmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade etti. Sofralarının birlik, beraberlik, vefanın sofrası olduğunu dile getiren Erdoğan, "Biz burada, öz ailemiz saydığımız kardeşlerimizle bir aradayız. Bu buluşmaların benim için her zaman çok ayrı yeri, çok özel anlamı olduğunu bilmenizi isterim" dedi. Emine Erdoğan, 23,5 sene önce tertemiz niyetlerle bir yola koyulduklarını ifade ederek, bu yolun her virajını, her yokuşunu nice emekle ve mücadeleyle aştıklarını anlattı. Başlattıkları hareketin, kutlu dirilişin sembolü, kalkınmanın lokomotifi, milli iradenin en gür sesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu başarıda AK Parti’li kadınların çok büyük pay sahibi olduğunu söyledi. "AK Parti, milletin derdini düşündüğü için uykusu kaçanların birliğidir" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sıklıkla kadınların bu davaya olan katkısına büyük vurgu yaptığını hatırlatan Emine Erdoğan, şöyle konuştu: "Çünkü AK Parti Kadın Kollarının başarısı emsalsizdir, tarihidir. Allah eksikliğinizi göstermesin. Zannediyorum ki dünya siyasi tarihinde kadınların bu kadar ön planda olduğu, bir davayı yüklenip omuzlarında taşıdıkları ikinci bir örnek yoktur. Siz bunu başardınız çünkü sizlerin ruhları, Nene Hatunlarla, Erzurumlu Kara Fatmalarla mayalanmış. İşte bu nedir biliyor musunuz kardeşlerim? Bu, kelimenin tam anlamıyla dava insanı olmaktır. Bir ömrü, kendinden çok daha büyük gayenin harcı yapmaktır. O yüzden AK Parti, tüm mensuplarıyla milletin derdini düşündüğü için uykusu kaçanların birliğidir. İnsanlar, sevdikleri şeylerle yoğrulup biçimlenirler. Demek ki biz, bu vatanı, bu bayrağı, bu milleti, bu milletin evlatlarını ve geleceğini çok seviyoruz çünkü bizim hizmetlerimizi, bu ülke için niyet ettiklerimizi ancak milletimize olan sevdamız açıklayabilir." Erdoğan, partinin kadın kolları, gençlik kolları, il ve ilçe teşkilatlarıyla yüzlerinin 81 ilde halka dönük olduğunu belirterek, kuruluş ruhunun ve ilkelerinin teşkilatlarında yaşatılmasının son derece mühim olduğunu dile getirdi. Tüm partililerden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu vizyonu içselleştirmesini rica eden Emine Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Dilimizde ve eylemlerimizde uyum ve tutarlılık olmasının ne kadar önemli olduğunun farkına varalım. AK Parti’nin yalnızca halka hizmet yeri olduğunu unutmayalım. Mensuplarımızın ikbalperest hevesler içinde olmayacağına, kişisel ajandaları ön plana almayacağına inanıyorum çünkü AK Parti çatısı altındaki herkese mütevazı olmak yakışır. Nasıl ki meyvesi çok olan ağacın dalı başını yere eğerse biz de başarılarımıza her bir yenisini eklediğimizde çok daha eğilmeliyiz. Sizlerden, halkımızla olan iletişiminizde, bu ruhun görünür olmasını bekliyoruz. Yunus Emre’nin, ’Dostun evi gönüllerdir. Gönüller yapmaya geldim.’ dediği gibi biz de halkımızın gönüllerine, dostlukla, sevgiyle, iyilikle müracaat etmeliyiz. Kırgınlıkları onarmalıyız. Bize söylenenleri, empati kurarak, anlamak için üstün gayret göstererek, kendimizi karşımızdakinin yerine koyarak dinlemeliyiz. Herkesi kucaklamalı, kimseyi ötekileştirmemeliyiz, ilişkilerimizi diriltmeliyiz çünkü partimizin başarısının sırrı, halkımızla iç içe, ele ele olmamız, kapı kapı gezmekten, ayaklarımıza kara sular inmediği bir günü çalıştık saymamamızdandır." AK Parti’nin bu milletin, engellenmiş ve nesilden nesle aktarılmış hayallerinin mimarı, tüm dezavantajlı grupların hamisi olduğunu ifade eden Erdoğan, partinin 2053’e, 2071’e hedefler koyabilen geniş medeniyet ufku olduğunu kaydetti. Emine Erdoğan, AK Parti’nin her an kendini yenileyebilen, yeni hedefler koyabilen, dinamik kadrolara sahip olduğuna işaret ederek, "Türkiye Yüzyılı’nın tarihini, ortak şuurumuzla, bağlı kaldığımız ilkelerimizle ve elbette yeni hedeflerle hep birlikte yazacağız" dedi. "Hizmeti slogan olmaktan çıkarıp merkezi hayat felsefesi haline getirdik" İlk günden beri hak ve özgürlükler, demokrasinin güçlendirilmesi, eğitim, kadın hakları ve aile gibi kritik konuların çalışma alanları olduğundan bahseden Erdoğan, şunları kaydetti: "Bundan sonra da bu alanlara yeni kilometreler ekleyeceğiz çünkü biz, hizmeti slogan olmaktan çıkarıp merkezi hayat felsefesi haline getirdik. Milletimize ve geleceğimize kazandırdığımız eserler, bu gerçeğin delilleridir. Gerek Türkiye Yüzyılı, gerek Aile Yılı, gerek ana çalışma alanlarımız sizden nitelikli işler, projeler bekliyor. Tabii bu yolda mutlaka zorlu mücadeleler vereceksiniz. Belki önünüze setler çekilecek ama ben sizlerin hiç yılmayacağından eminim çünkü Cemil Meriç’in de dediği gibi ’Ulu çınarlar, fırtınalı diyarlarda yetişirler.’ Sizi savurmaya çalışan fırtınalara yenilmeyecek, bilakis ileriye doğru güçlü adımlar atacaksınız." AK Parti çatısı altında bugüne kadar alın teri döken tüm yol arkadaşlarına şükranlarını sunan Erdoğan, "Birbirimizin üzerinde gerçekten çok büyük hakkımız var. Görevi yeni devralan, aramıza yeni katılan, halka hizmet etme heyecanlarıyla bizi de heyecanlandıran kardeşlerimize başarılar diliyorum" diye konuştu. Ahirete intikal eden partilileri rahmetle anan Emine Erdoğan, Allah’tan birlikleri ve dostluklarını baki kılmasını, ramazanın ülkeye ve tüm İslam coğrafyasına huzur getirmesini diledi. "Bu ülkenin tüm kadınları bizim için kıymetlidir" AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Tuğba Işık Ercan ise ramazanın taşıdığı mesajlardan tüm insanlığın nasiplenmesini dileyerek, Allah’tan başta mazlum coğrafyalar olmak üzere tüm İslam alemine huzur ve selamet getirmesi temennisinde bulundu. Ercan, bu yılki ramazan programlarını "Birlikte Daha Güzel Ramazan" ve toplu iftar programlarını da "Türkiye Yüzyılı Kardeşlik İftarları" olarak isimlendirdiklerini dile getirdi. Programlara yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün anlamını ramazanın bereketiyle birleştirerek 6 Şubat depreminde büyük hasar alan Hatay’da aileleri ziyaret ederek devam edeceklerini kaydeden Ercan, "Ayrıca, deprem bölgesindeki kadın işverenlere ve emekçilere destek olmak amacıyla İşte Kadın Kardeşlik Projemizin lansmanını da Hatay’da gerçekleştireceğiz" açıklamasını yaptı. Program kapsamında AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığınca 28 Şubat ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla hazırlanan video gösterimi yapıldı. Cumhurbaşkanı Senfoni Orkestrası’nın musiki dinletisi sunduğu programda, Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından dualar edildi. Programa, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Tuğba Işık Ercan, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Fatma Betül Sayan Kaya, Belgin Uygur ile Sevilay Tuncer, AK Parti Grup Başkanvekilleri Özlem Zengin ve Leyla Şahin Usta, eski AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, eski AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı ve Ankara Milletvekili Lütfiye Selva Çam, AK Parti Kadın Kolları Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ile çok sayıda milletvekili katıldı.
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: "40 yıllık beladan kurtulmaya hiç olmadığı kadar yakınız" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün terörsüz Türkiye hedefini tüm boyutlarıyla gerçekleştirme noktasında daha güçlü, daha kararlı, daha avantajlı bir konumdayız. 40 yıldır milletimizin kanını, canını ve kaynaklarını sömüren bir beladan kalıcı ve kati olarak kurtulmaya hiç olmadığı kadar yakınız" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Polis, Jandarma, Sahil Güvenlik Personeli ve Güvenlik Korucuları ile iftar yaptı. Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı Külliye’mize, milletin evine, bu gazi mekana hoş geldiniz. Sizlerin vasıtasıyla Türkiye’nin dört bir yanında fedakarca görev yapan, ülkemizin güvenliği için çoğu zaman canlarını ortaya koyarak çalışan tüm polislerimize, askerlerimize, jandarmalarımıza, bekçilerimize, güvenlik korucularımıza şahsım ve milletim adına teşekkürlerimi iletiyorum. Büyük dava ve fikir adamı Üstat Necip Fazıl’a göre iftarda ilahi visalden bir koku vardır. Davetimize icabet edip iftar soframızı teşrif eden, ilahi visalin kokusunu beraberce içimize çektiğimiz her bir misafirimize teşekkür ediyorum" açıklamasını yaptı. "Bu mübarek günlerin bölgemizde ve dünyada barışa, huzura, dayanışma ve kardeşliğe kapı aralamasını, karşımızdaki engellerin tek tek ortadan kaldırılmasına vesile olmasını diliyorum" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Malazgirt önlerindeki ilk akınlardan İstanbul’un fethine, Milli Mücadelenin en çetin günlerinden 15 Temmuz ihanetinin püskürtülmesine kadar, istiklal ve istikbalimiz uğruna can veren, al kanlarıyla kara toprağı sulayan tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle, tazimle yâd ediyorum. Mukaddes kitabımız ve hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim bizlere şehitlerin ölmediğini, yaşadıklarını, bizim bunu hissedemeyeceğimizi, Allah katında onların rızıklandırıldıklarını bildiriyor. Biz de bu ilahi müjdeye inanıyor, tüm kalbimizle iman ediyoruz. Biliyoruz ki şüheda, yani şehitler, peygamberlere, özellikle de Peygamberimize komşudur. Evliya yurdu, dervişler otağı, şüheda menbaı bu aziz topraklar için bedel ödeyen gazilerimize de ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. İstiklal Marşı şairimiz merhum Mehmet Akif’in ifadesiyle aslında hepimiz şehit torunuyuz, şehit ahfadıyız" ifadelerini kullandı. "Allah ömür verdikçe, yine burada, bu topraklarda başımız dik, alnımız ak bir şekilde yaşamaya devam edeceğiz" Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yüksek şuurla, şehit ve gazilerimizin emanetlerine tam bir hürmet içinde sahip çıktıklarını belirterek, "İnşallah bundan sonra da onların emanetini yere düşürmeyecek, uğruna can verdikleri veya bedel ödedikleri idealleri en güçlü şekilde yarınlara taşımaya gayret edeceğiz. Öyle diyor Akif: "Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda, Canı, cânânı, bütün varımı alsın da Hüda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. Bizler, üzerinde özgürce yaşadığımız bu toprakların bin yıllık evlatları, bin yıllık ev sahipleriyiz. Kimse buraları bize altın tepside sunmadı. Türkiye, masa başında kurulmadı. Birilerinin ihsanı olarak vücut bulmadı. Biz bu toprakları kanlarımızla ve alın terimizle sulayarak kendimize vatan eyledik. En doğusundan en batısına, en kuzeyinden en güneyine, ülkemizin her bir karışı için gerektiğinde ölümü göze aldık. Devletimiz üzerinde ameliyata kalkışan müstevlilere en güçlü cevapları vererek bugünlere geldik. Allah ömür verdikçe, yine burada, bu topraklarda başımız dik, alnımız ak bir şekilde yaşamaya devam edeceğiz" dedi. Konuklarına hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Karada, havada, denizde, mukaddes vatan topraklarını koruyan siz kıymetli kahramanlarımız, bu ülkenin ve milletin düşmanlarının aşamadığı, hiçbir zaman da aşamayacağı çelikten birer kalesiniz. Gabar’da aşamadılar. Cudi’de aşamadılar. Tendürek’te aşamadılar. Besler Deresi’nde aşamadılar. Hep siz oralarda onları inlerine gömdünüz ve şu ana kadar o imanla, o aşkla yine gömmeye devam edeceksiniz. Ben buna inanıyorum. Sizler, polisiyle, jandarmasıyla, sahil güvenliğiyle, güvenlik korucusuyla, işte bugün burada olduğu gibi yan yana, sırt sırta olduğunuz müddetçe Allah’ın izniyle kimse bizi bu topraklardan söküp atamaz. Aynı şekilde mülkümüz, canımız, bayrağımız ve bütün kutsal değerlerimiz emniyet altındaysa, hiç kuşkusuz bunda sizin çok büyük emeğiniz var. Ne denli şartlar altında vazifenizi yerine getirdiğinizi, Türkiye’nin güvenliği için nasıl büyük bir özveride bulunduğunuzu gayet iyi biliyorum. Rabbim hepinizden razı olsun. Ayağınıza taş değdirmesin diyorum" şeklinde konuştu "Hadiseleri tribünden seyretme lüksüne sahip değiliz" "Üç kıtanın tam kalbinde yer alan vatanımızın, stratejik olarak eşsiz imkânlar sunma yanında, zorluklarını da bünyesinde barındırdığına2 dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Küresel güç rekabeti bölgemizde cereyan ettiği için, Türkiye olarak biz de her türlü gelişmeden doğrudan etkileniyoruz. Hadiseleri tribünden seyretme lüksüne sahip değiliz. Her türlü senaryoya karşı hazırlıklı olmak, bölgemizdeki olayları ülkemiz lehine olacak şekilde yönetmek, yönlendirmek mecburiyetindeyiz. Hamdolsun, özellikle son yıllarda bu konuda çok başarılı bir sınav verdik" ifadelerini kullandı. Suriye’de, 13,5 sene boyunca bedel ödeme pahasına doğru olanı, ahlaki ve vicdani olanın yapıldığının bir kez daha altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: "Bu millete ikinci bir Boraltan Köprüsü utancı yaşatmayacağız, böyle dedik ve her türlü riski göze alarak böyle bir utanç lekesini tarihimize bulaştırmadık. Hatırlayın, bu süreçte çok ağır baskı gördük. Acımasızca eleştirildik. Hatta ihanetle suçlandık. Peki, sonuçta ne oldu? Irkçılık yapanlar kaybetti. Mazlumları otobüslere doldurup terör örgütlerine ve eli kanlı zalimlere göndermek isteyenler kaybetti. 8 Aralık’ta, Suriye halkı 61 yıllık karanlığın ardından zalim rejimi devirdi ve özgürlüğüne kavuştu." "Bugüne kadar Suriye’ye güvenli bir şekilde dönen kardeşlerimizin sayısı ise 873 bini buldu" Devrimden bu yana, 133 bin Suriyeli misafirin gönüllü ve onurlu bir şekilde doğdukları topraklara geri döndüğünü açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugüne kadar Suriye’ye güvenli bir şekilde dönen kardeşlerimizin sayısı ise 873 bini buldu. Suriye’de düzen ve istikrar güçlendikçe inşallah bu sayı daha da artacak. Daha önce de dikkat çektiğim gibi kimseyi zorlamayacağız. Ama dönmek isteyen kardeşlerimize de gereken kolaylığı sağlayacağız. Aynı durumu Gazze’de de gördük. Orada da buna şahitlik ettik. Gazze’de 471 gün süren soykırım ve katliamda küresel siyonist lobinin tüm baskılarına rağmen kardeşlerimize cesaretle sahip çıktık. Neticede Gazze’deki insanlık sınavını alnının hakkıyla veren birkaç ülkeden biri elhamdülillah Türkiye oldu" dedi. Bugün pek çok ülkenin Filistin halkının yüzüne dahi bakamazken Türkiye’nin Gazzelilerin samimi dualarına mazhar olduğunu söyleyen Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşında yine benzer tercihlerle karşılaşıldığını hatırlattı. Hemen herkes savaşa odun taşırken Türkiye’nin barışın tarafında olduğunu dile getiren Erdoğan, "Şimdi bakıyorsunuz geçmişte bize laf söyleyenlerin hemen hepsi bugün hükümetimizin dengeli politikasına hak vermek zorunda kalıyor. İster rakibimiz isterse dostumuz olsun. Hemen herkes Türkiye’nin çok kritik zamanlarda çok doğru ve öngörülü hamleler yaptığını ifade ediyor" diye konuştu. "Türkiye maruz kaldığı onca ihanete ve saldırıya rağmen bugün güvenlik noktasında herhangi bir zafiyet yaşamıyorsa sebebi vaktinde atılan uzak görüşlü adımlarımızdır" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin çok çetin mücadelelerden geçtiğini belirterek, "Burada saymaya kalksak saatlerimizi alacak pek çok meselede biz daima önce milletim önce memleketim şiarıyla hareket ettik. Türkiye’nin menfaatleri neyi gerektiriyorsa onu kararlılıkla uyguladık. Sadece dış politikada değil iç siyasette de duruşumuz hep bu yönde oldu. Vesayetin ve bürokratik oligarşinin geriletilmesinden terörün her türlüsüne karşı verdiğimiz mücadeleye milli iradenin güçlendirilmesinden temel hak ve hürriyetlerle ilgili attığımız adımlara kadar her alanda doğru olanı yapmanın derdinde olduk. Bu süreçte nelerle karşılaştığımızı milletimizin tüm fertleri çok iyi biliyor. Gezi olaylarında, 17-25 Aralık Emniyet, Yargı darbe girişiminde, 15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsünde, doğrudan istiklalimizi hedef alan daha nice hain saldırıda ülkemizdeki bazı çevrelerin nerelere savrulduğunu hiçbirimiz unutmadık ve unutmuyoruz. Elini vicdanına koyan herkes şunu kabul etmektedir. Türkiye maruz kaldığı onca ihanete ve saldırıya rağmen bugün güvenlik noktasında herhangi bir zafiyet yaşamıyorsa bunun sebebi vaktinde atılan uzak görüşlü adımlarımızdır" dedi. "Bir dönem teröristlerin cirit attığı köy, mezra ve yaylalarda artık güven ve huzur ortamı hakim" Bu süreçteki en büyük kazanımlardan birinin de FETÖ’nün tasfiyesi olduğunu bir kez daha vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "FETÖ terör örgütü devletimizi içerden çökerten habis bir ur misali yıllarca emperyalistler namına ülkemiz aleyhine tetikçilik yapmıştır. Milli projelerimizin engellenmesinden kimi siyasi cinayetlere, ajanlık faaliyetlerinden terörle mücadelemizin sekteye uğratılmasına kadar bir çok ihanetin kalleşliğin ve operasyonun gerisinde bu örgüt bulunuyordu. Emniyet teşkilatımızı ordu ve jandarmamızı FETÖ’cü hainler başta olmak üzere hukuk dışı yapılardan temizledikçe hem kendimize güvenimiz arttı hem de terör örgütleri ve suç şebekeleriyle daha etkin mücadele imkanına kavuştuk. Güvenlik güçlerimizin yıl boyu süren operasyonları sayesinde sınırlarımız içindeki terör tehdidi hamdolsun bitme noktasına geldi. Bir dönem teröristlerin cirit attığı köy, mezra ve yaylalarda artık güven ve huzur ortamı hakim. Irak ve Suriye’deki harekatlarımızla da terör unsurlarını hudutlarımızdan uzaklaştırdık. Yani son 8-10 yılda bugün terörsüz Türkiye diye tarif ettiğimiz hedefimize giden yoldaki pek çok taşı, mayını, engeli temizledik. Başta sınır ötesi operasyonlar olmak üzere terörle mücadele irademiz çok sık eleştirildi hatta sabote edilmek istendi. Ama biz asla yılgınlık göstermedik, karamsarlığa kapılmadık hedeflerimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerledik." "Türkiye için en doğrusunu en isabetlisini yapmanın derdindeyiz" Bugün terörsüz Türkiye hedefini tüm boyutlarıyla gerçekleştirme noktasında daha güçlü, daha kararlı, daha avantajlı bir konumda olunduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "40 yıldır milletimizin kanını canını ve kaynaklarını sömüren bir beladan kalıcı ve kati olarak kurtulmaya hiç olmadığı kadar yakınız. Milletine karşı sorumluluk duygusu taşıyan bir siyasetçinin böyle bir fırsata sırtını dönmesi düşünülemez. Avantajımızı 85 milyonun tamamının hayrına olacak bir sonucun çıkması en iyi şekilde değerlendirmekle mükellefiz. Şunu sizlerle birlikte aziz milletimizin çok iyi bilmesini istiyorum. Biz kişisel hesaplar peşinde asla değiliz. Biz sadece ve sadece milletin istikbalini düşünüyoruz. Türkiye için en doğrusunu en isabetlisini yapmanın derdindeyiz" değerlendirmesini yaptı. "Gayemiz, Türkiye Yüzyılını bölgemizde barışın, kardeşliğin dayanışmanın yüzyılı haline getirmek" "Amacımız hiçbir güvenlik görevlimizin hiçbir evladımızın burnunun dahi kanamayacağı kalıcı bir güven iklimini içeride ve dışarıda tesis etmektir " ifadelerini kullanan Erdoğan, "Gayemiz, Türkiye Yüzyılını bölgemizde barışın, kardeşliğin dayanışmanın yüzyılı haline getirmektir. Aklını hırsına esir etmeyen herkes şu gerçeği çok net görebiliyor. Bölgemizin ve dünyanın tarihi bir yeniden yapılanma sürecinde olduğu bir dönemde Türkiye olarak bizim çok dikkatli davranmamız gerekiyor. Soykırım şebekesinin yeni haritalarla bölgemizi bölme niyetlerini ilan ettiği günlerde bizim de politikalarımızı buna göre belirlememiz icap ediyor. Bir asır önce oynanan oyunun tekrarına izin verirsek ne atalarımız ne de gelecek nesiller bizi affeder. Sultan Alparslan’ın ve Selahaddin Eyyubi’nin torunları olarak el ele gönül gönüle verecek siyonistlerin bölgemizde yeni ameliyatlar yapmalarına Allah’ın izniyle müsaade etmeyeceğiz. Şu gerçeği de söylemekte fayda görüyorum. Bin yıllık kardeşliğimizin arasına örülen terör duvarını yıkıp attığımızda demokraside, özgürlüklerde, refahta, bölgesel kalkınmada inşallah daha hızlı yol alma imkanını elde edeceğiz. Elbette bu süreçte asayiş ve güvenlik noktasında hassasiyeti, teyakkuzu asla elden bırakmayacağız. Zehir tacirlerinden çetelere, milletin malına ve canına kasteden canilerden suçta kibirlenenlere kadar kendisini devletten, hukuktan, yasalardan üstün gören kim varsa hepsiyle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Rabbim hepimizin yar ve yardımcısı olsun diyorum. İftar soframızı şereflendiren tüm kardeşlerime tek tek teşekkür ediyorum. Sizlerden tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diye ifade ettiğimiz ilkelerimize sahip çıkmanızı istiyorum. Şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anıyor gazilerimize Mevla’dan hayırlı ve sağlıklı ömürler niyaz ediyorum" şeklinde konuştu.