POLİTİKA - 19 Ekim 2024 Cumartesi 23:35

CHP Genel Başkanı Özel, hastane ruhsatlarının iptal edilmesini yorumladı

A
A
A
CHP Genel Başkanı Özel, hastane ruhsatlarının iptal edilmesini yorumladı

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, "yenidoğan çetesi" soruşturması kapsamında Sağlık Bakanlığı tarafından 10 hastanenin ruhsatının iptal edilmesiyle ilgili olarak, "Ne olacak biliyor musunuz? Hastane sahibi isim değiştirecek. Prosedür takip edilecek. Eski sisteme dönülecek" dedi.


CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Manisa’da Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in ilk 6 ayda hayata geçirilen projeler ve gelecek yol haritasının paylaşıldığı programa katıldı. Gündemdeki önemli konular hakkında değerlendirmelerde bulunan Özel, "Böylesi güzel bir akşamda kendi memleketimde bir rüyanın gerçek olmasından altı ay sonra ama bu rüyanın gerçeğe dönüştüğünü ve hayal ötesine geçerek gerçekleştiğini büyük memnuniyetle, kıvançla, Ferdi başkanımızla, ekibiyle, belediye meclis grubumuzla, Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin tüm çalışanlarıyla gurur duyarak izledim. Hepinize Teşekkür ediyorum. Elinize, emeğinize, yüreğinize sağlık” dedi.


Yenidoğan çetesiyle ilgili konuşan Özel, "Malum dün herhalde bu salonun yarısı uyuyamamıştır. Yarısı uyuyup uyuyup uyanmıştır. Uyanıp aklına o yenidoğan servisinde ölen, öldürülen, katledilen bebekler hiç kimsenin aklından çıkmamıştır. Bugün Hasanoğlan Köy Enstitüsündeydim. Oradan çağrıda bulundum. Dedim ki bu pisliğe bulaşan kim varsa, hangi vicdansız varsa, hangi kalpsiz varsa, hangi ahlaksız varsa bunun partisi olmaz. Herkes üstüne düşeni yapsın. Bir isim bizle ilişkilendiriliyordu. Baktık üyemiz değil. Ama yine de ilişkisi boyutunda Cumhuriyet Halk Partisi gereğini yapacak. İktidar medyası birazcık uğraştı. Uğraşıyor. Diyor ki efendim bir DEM’li var. Bir CHP’li var. Sanki o günün sağlık müdürünü bugün bakanlığa atayan mekanizmayı konuşmayalım istiyorlar. O günün sağlık müdürü bugünün bakanı diyor ki ihbarı biz yaptık. Oysa evraklar çıktı bugün. 2023’ün Mart’ından itibaren biliyorlar. Ama teftiş yapmıyorlar. Görevlerini yerine getirmiyorlar. Bugüne kadar savsaklıyorlar. Ve o işi yapmayanlar il müdürlüğünden bakanlığa yükselecek kadar arkalarına gücü almışlar. Peki ne öğrendik bugün? Bugün Sosyal Güvenlik Kurumu denetmenlerinden birinden gelen isimsiz maille öğrendik ki aslında bu hastanelerin denetimi, Sağlık Bakanlığında ama esas görev Sosyal Güvenlik Kurumu’nda. Sağlık Bakanlığı tespitleri yapmış, üstüne düştüğü halde topu bunlara atmış. SGK da diyor ki o kadar azız ki eczacısı, doktoru, artık bu maaşlara kimse kuruma gelmiyor. Hiçbir denetim yapılamıyor. Hele hele özel hastaneler, hep bunlar iktidara yakın isimler. Denetlenemiyor. Bulunsa bile paralı denetim yapın siz Sosyal Güvenlik Kurumusunuz, sağlık kısmına bakmayın diyorlar. Doktoru, eczacısı, diş hekimi olmasına rağmen bütün güçlüklerine rağmen. Ve diyorlar ki eğer ki biz bu olayda olduğu gibi içeriğe yönelik bir denetime girişecek olursak hemen sen nasıl bunu yaparsın, suç duyurusunda bulunursak görevimiz gereği, nasıl suç duyurusu yaparsın diye suçlular değil, denetleyenler cezalandırılıyor. Bu iktidar, özel hastaneleri hem yeni doğanlar üzerinden bu ortaya çıkan meseleyi eşeleyin göreceksiniz diyaliz hastaları üzerinden yapılan ve halk sağlığını tehdit eden benzer çarkları ve tüm hastaların nakillerinde yapılan yolsuzlukları ortaya çıkaracak iradeyi göstermeyelim diye SGK’nin denetçilerine, müfettişlerine baskı var. Kalitesizleştirme var. Yalnızlaştırma var ve kurumu bir şekilde etkisizleştirme var. Sağlık Bakanlığı, ben yapmam al sen yap diye yolluyor. Buradakilere senin işin sağlık değil, fatura kontrolü dışına çıkmayın diyorlar. Yani bu bebeklerin ölümünde ve bu işin bu vicdansızlığın yaşanmasında öyle kişisel değil, her birinin bir daha güneş yüzü görmemesini temenni ederim. Fevkalade kurumsal bir durum var. O yüzden sabah da söyledim. Dedim ki 15 Temmuz gecesi bir grup hain darbeye kalkıştı. OHAL ilan edildi. Bunların bütün mülküne KHK’lerle el konuldu. Şimdi OHAL’e falan gerek yok. OHAL, kanunun yetkisini kullanır. Eğer varsanız, zaten yeterli milletvekili sizde var. 128 de bizde var. Bir araya geldiğimizde yetkimizle bu tür işlere karşı AYM’ye gitmek, vallahi anayasa buna cevaz vermiyorsa neye verecek gerçekten bilmiyorum. Eğer varsanız bu işe bulaşan bütün hastaneleri, FETÖ’nün yaptığı hastanelere, okullara nasıl KHK ile el koyduysanız, bu işe bulaşan bütün hastanelere Salı günü Meclis’te hep beraber el koyalım, kamulaştıralım diyoruz” dedi.


Soruşturma kapsamında hastanelerin ruhsatlarının iptalleriyle ilgili de konuşan Özel, "Burada ben haber beklerken haber geldi. Konuya karışmış sayısı daha çok da 9 hastanenin lisanslarını, ruhsatlarını iptal etmişler. Ne olacak biliyor musunuz? Hastane sahibi isim değiştirecek. Yeni isimle ruhsat başvurusu yapılacak. Prosedür takip edilecek. Eski sisteme dönülecek. Ne olacak biliyor musunuz? Bu ruhsat iptal davalarına toplumdaki tansiyon düşünce, idari mahkemede itiraz, yandaşlaştırılmış ya da yandaşken partili bir avukatken hakim yapılmış birisine denk getirilecek, yürütmeyi durdurma talebi uygun görülecek. Aynı ruhsatla bile devam. Buradan sesleniyorum; ey Recep Tayyip Erdoğan, senin de torunun var. Senin de evlatların var. Hepimizin yüreği dağlandı. Eğer gerçekten samimiysen bu işe karışan bütün hastaneleri salı günü oy birliğiyle Meclis’te kamulaştıralım. El mi yaman, bey mi yaman görsünler. Ruhsat iptali demek ben bizimkileri biraz göz ucundan, gözünüzün önünden çekiyorum sonra onların işini hallederiz demektir. Bunu en net şekilde ifade etmek istiyorum.” ifadelerini kullandı.


Özel, Belediye Başkanı Zeyrek’in kızına kendi rozetini taktı


Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in kızı Nehir Zeyrek’in 18 yaşına girdiğini ve yarın CHP’ye üye olacağını kendisine söylediğini belirten Özel, "Sözün sonunda burada çok güzel bir sunum izledik. Ferdi Bey için anlamlı bir gündü. Ama bence yarın kendisi için daha anlamlı bir gün. Hemen yanında Nurcan oturuyor eşi. Onun yanında Nehir oturuyor kızı. Yarın Nehir’in 18. yaş günü. Yarından itibaren Nehir artık reşit oluyor. Ehliyet alabilir. Babayı dinlemeyebilir. Her istediğini yapabilir. Ama o ilk olarak bir şeye karar vermiş Cumhuriyet Halk Partisi’ne üye olmak istermiş. Yarın Nehir, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir gün boyunca en genç üyesi olma mutluluğunu yaşayacak. Ben her hafta en genç üyeleri arıyorum. Nehir’i aramak yerine onu annesi ve babasıyla buraya davet ediyorum ve genel başkanın rozetini Nehir’e takmak istiyorum. Aramıza hoş geldin Nehir. Baba evine hoş geldin. Hem babanın evine hem baba evine hoş geldin.” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “7. Din Şurası” kararlarını açıkladı Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunca “Dijitalleşen Dünyada Diyanet Hizmetleri: Etkililik-Verimlilik-Sürdürülebilirlik” temasıyla 26-28 Kasım tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilen "7. Din Şurası" sona erdi. Şura kararlarını açıklayan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Diyanet hizmetlerinin kalitesini artırmak, modern teknolojilerle güçlendirmek ve dijital dönüşümünü hızlandırmak amacıyla çağrı merkezi, içerik takip ve yayın analiz sistemi, yapay zeka asistanı gibi teknoloji destekli hizmetlerin sunumuna imkan veren yapay zeka tabanlı bütünleşik bir platform kurulmalıdır" dedi. VII. Din Şurası, dijitalleşmenin dini bilgi, din hizmetleri, dini yayınlar, yurt dışı din hizmetleri ve din eğitimi alanlarındaki etkisini değerlendirmek ve Diyanet İşleri Başkanlığınca yürütülen hizmetlerle ilgili yeni stratejiler belirlemek amacıyla 26-28 Kasım tarihlerinde “Dijitalleşen Dünyada Diyanet Hizmetleri: Etkililik-Verimlilik-Sürdürülebilirlik” ana gündemiyle Ankara’da gerçekleştirildi. Diyanet İşleri Başkanlığı Şehit Ali Alıtkan Konferans Salonu’nda gerçekleşen kapanış oturumunda, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Şurası’nın kararlarını açıkladı. Erbaş, 328 katılımcı ile beş tematik komisyonda eş zamanlı olarak düzenlenen oturumlar neticesinde şu kararların alındığını açıkladı: "1. Günümüzde tekno-bilişim alanındaki hızlı gelişmelere bağlı olarak insan olmanın anlamını yitirmeye başladığına şahit olunmaktadır. İnsanın manevi-aşkın yönünü ihmal eden, onu varoluş gayesinden uzaklaştırarak buhranlara sürükleyen tek boyutlu insan tasavvuru karşısında İslâm’ın insan anlayışı ve insana yüklediği anlamı yeniden güçlü bir şekilde vurgulamak önemli hale gelmiştir. İletişim ve etkileşim kanallarının ileri boyutlara taşındığı bu dönemde insana dair her türlü senaryonun enformatik mecralardan zihinlere zerk edildiği bir gerçektir. Bu durumun insanımızın din, toplum ve hayata dair yerleşik kabul ve duyarlılıkları üzerinde ciddi örselenmelere sebep olduğu aşikârdır. İslam, insan fıtratını esas alan ve insana erdemli bir hayat yolunda rehberlik etmek üzere Yüce Allah tarafından gönderilen bir dindir. Dini, milli, ahlaki ve kültürel değerlerimizin doğru bir şekilde anlaşılmasında da İslam’ın insan anlayışı önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle dijital mecralar başta olmak üzere yürütülen bütün çalışmalarda İslâm’ın insan tasavvuruna özel bir önem verilmelidir. 2. Dijitalleşme sürecinde yaşanan değişim ekonomik, politik, kültürel ve dini alanlar başta olmak üzere toplumsal sistemin bütününde yeni bir dönemin başlangıcını oluşturmaktadır. Dijitalleşen dünyada etkin, verimli ve sürdürülebilir din hizmeti sunumu, nitelikli dini bilgi üretimi ve üretilen bilginin toplumsal ihtiyaçları karşılaması ile yakından bağlantılıdır. Değişimin dinamikleri, bu süreçte yeni yeterliklerin kazanılmasını gerekli kılmaktadır. Bu kapsamda bilgi üreten ve hizmet sunanların dijital çağa özgü yeterliklerinin güçlendirilmesi gerekmektedir. 3. Diyanet İşleri Başkanlığının ürettiği bilginin basılı, görsel, dijital materyal ve yayınlarının toplum nezdinde yüksek bir güvenirliğe sahip olduğu bilinmektedir. Başkanlık, teknolojik ve dijital olarak değişen dünya şartlarını göz önünde bulundurarak; her alandaki hizmetlerini dijital içeriklerle çeşitlendirmeye ve artırmaya devam etmelidir. Bu çerçevede Başkanlık, çağın gereklerini dikkate alarak bilgi üretimi ve yayın politikalarını periyodik aralıklarla güncellemelidir. 4. Diyanet hizmetlerinin kalitesini artırmak, modern teknolojilerle güçlendirmek ve dijital dönüşümünü hızlandırmak amacıyla çağrı merkezi, içerik takip ve yayın analiz sistemi, yapay zeka asistanı gibi teknoloji destekli hizmetlerin sunumuna imkan veren yapay zeka tabanlı bütünleşik bir platform kurulmalıdır. 5. Başkanlık, yurt içi ve yurt dışındaki tüm birimlerini entegre eden, vatandaşların dini bilgi ve danışmanlık taleplerine anında cevap verebilecek şekilde yapılandırılmış, çok dilli hizmet sunabilen bir çözüm merkezi kurmalıdır. Bu merkez fetva, dini rehberlik ve destek alanlarında uzman personel ile 7/24 hizmet verecek şekilde planlanmalı ve dijital teknolojilerle desteklenmelidir. 6. Başkanlık, bilginin üretimi, paylaşımı ve hizmetlerinin sunumunda yeni teknolojilerden yararlanmalıdır. Kullanıcı deneyimlerini ölçümleyerek içerik üretimi ve hedefe yönelik hizmetler sunan büyük veri analitiği, Başkanlığın uzun vadeli ihtiyaç planlamasında kullanılmalıdır. Bu kapsamda Başkanlık tarafından sunulan içerikler yapay zeka algoritmaları dikkate alınarak yeniden planlanmalı ve kullanıcıların dini konularda bilgi edinebilecekleri sahih dini bilgileri içeren ve kültürel hassasiyetleri gözeten yapay zeka chatbotlar geliştirilmelidir. 7. Başkanlığın ürettiği içerikler, modern bilgi teknolojileriyle kurumsal veri ontolojisine göre yapılandırılmış bir bilgi ağına dönüştürülmelidir. Bu ontolojinin inşasıyla, kurumun ürettiği dini içeriklerin tüm unsurları sistematik bir yaklaşımla işlevsel bir varlık ağacını oluşturacaktır. Bununla bağlantılı veri platformu, başta kurul fetvaları ve Dini Yayınlar Genel Müdürlüğünün ürettiği zengin içerikler olmak üzere tüm verileri tek bir sistemde toplayarak erişilebilir, taranabilir ve makine/yapay zeka tarafından işlenebilir hale getirmelidir. Bu süreçte Semantik Web ve Bağlantılı Açık Veri (Linked Open Data) standartları ile Doğal Dil İşleme (NLP) gibi modern teknolojilerden yararlanılmalıdır. 8. Dini içeriklerde önemli ilkelerden biri muhatabın durumunu dikkate almaktır. Dijitalleşme olgusu bu içeriklerin hedef kitleye daha hızlı, etkili ve verimli bir şekilde sunulabilmesine imkan sağlamaktadır. Dolayısıyla dini içeriklerde yaş, eğitim, meslek ve ilgi alanı gibi açılardan farklı hedef kitlelere yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Eğitim ve ilgi alanlarına göre kişiselleştirilmiş veri sunan, metin, ses, video, kitap ve makale formatlarında içeriklerin mobil teknolojilerle desteklenmiş şekilde ulaştırılacağı dijital platformlar kurulmalıdır. 9. Dijital mecraların özelliklerini, toplumsal kabul ve beklentileri dikkate alan özgün bir iletişim ve sunum dili geliştirilmelidir. Bu dil, dini içerik üretimine ve sunumuna ilişkin yeni iletişim stratejilerini göz önünde bulundurmanın yanında söz konusu içeriklerin geniş kitlelere erişimi bakımından da büyük önem arz etmektedir. Bu amaçla temel dinamiklerini dini naslardan alan, nebevi pratiklerden ve İslam medeniyetinin kadim tecrübelerinden beslenen, bunun yanı sıra güncel problemleri muhatabın kolay algılayabileceği mahiyette çözümler sunan bir dil ve ahlak tasavvuru ortaya konulmalıdır. 10. Engelli, bağımlı vb. dezavantajlı gruplara yönelik manevi destek hizmetleri için üretilen dijital uygulama ve içerikler sürekli güncellenmeli; bu içeriklere erişim kolaylığı sağlanmalıdır. Ayrıca başta hedef kitle olmak üzere aile, gençler, çocuklar gibi kesimlere yönelik ideal düzeyde din hizmeti sunmak amacıyla Başkanlık bünyesinde manevi danışmanlık ve rehberlik kadrosu ihdas edilmelidir. 11. Dijital platformlardaki yoğun dini bilgi akışı, içeriklerin uygunluğu, içerik üreticilerinin yetkinlik ve güvenirliğine ilişkin birtakım sorunları beraberinde getirmektedir. Dini bilgi üretmek, paylaşmak ve din hizmeti sunmak, din alanında olduğu gibi dijital ortama dair de yeterli donanımı gerektirmektedir. Bu amaçla Medya Okuryazarlığı, Dijital Medya Okuryazarlığı ve Dijital Dini Medya Okuryazarlığı gibi çoklu okuryazarlık türlerine dayalı becerilerin geliştirilmesi önemli hale gelmektedir. Başkanlığın tüm hizmetlerinde olduğu gibi Diyanet Akademisi eğitim programlarında da söz konusu okuryazarlık türleri müstakil dersler olarak okutulmalıdır. Bu dersler ilahiyat, iletişim, insan, toplum, davranış ve mühendislik bilimleri başta olmak üzere disiplinler arası iş birliğiyle gerçekleştirilecek projeler, uygulamalı eğitim ve seminer faaliyetleri ile de desteklenmelidir. 12. Başkanlığın, sahip olduğu kadro ve hizmet çeşitliliği karşısında farklı alanlarda formasyon sahibi nitelikli personele duyulan ihtiyaç açıktır. Bu durum, dini yükseköğretim kurumlarının din hizmeti alanlarına yönelik müfredat oluşturmasını gerektirmektedir. Bu, Başkanlığın da hizmet içi eğitimlerini söz konusu gerçekliğe göre planlamasını zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda Diyanet Akademisinin, İslam kültür ve medeniyetinin müktesebatını, temel kaynak ve konularını bilen, aynı zamanda güncel meselelerin, sosyal değişimlerin farkında olan, iletişim, etkileşim ve pedagojik yönü güçlü din görevlileri yetiştirme vizyonu büyük önem arz etmektedir. Bunun için özellikle aile ve gençlik hizmetlerinin güçlendirilmesi ve müfredatın dijital çağın gerekli kıldığı kazanımları gerçekleştirecek şekilde güncellenmesi gerekmektedir. 13. Toplumun her kesiminden insanların hiçbir ayrıma gitmeden aynı inanç ve duygu ile bir araya geldiği en güçlü ortak zemin ve değerler ekseninde sosyalleşmeye yönelik en önemli alan olan camilerin, din hizmetlerindeki merkezi konumu korunmalı ve güçlendirilmelidir. Hedef kitlesi ve sosyokültürel çevresi dikkate alınarak cami içi eğitim ve irşat hizmetlerinde teknolojik imkanlardan istifade edilmelidir. Cami dışı ve toplumun farklı katmanlarına yönelik hizmetlerin de cami ile irtibatı güçlendirilmelidir. Cami başta olmak üzere dini hizmet mekanlarının konum, etkinlik vb. bilgilerine kolay erişimi sağlayan ve interaktif etkileşimi mümkün kılan uygulamalar geliştirilmelidir. Cami merkezli hizmetlerin daha güçlü, etkin ve kolay yürütülmesi için cami derneklerinin konumu yeniden yapılandırılmalı, söz konusu derneklerin idari ve mali denetimleri Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından gerçekleştirilmeli; konuyla ilgili yasal düzenlemeler yapılmalıdır. 14. Dijital ortamlar farklı, sıra dışı ve marjinal olanı ön plana çıkarmaktadır. Dini içerikler görünürlüğü artırmak amacıyla kimi zaman reytinge, beğeni sayısına, şöhrete, fenomenliğe, öne çıkma ve gündemde kalma tutkusuna feda edilmektedir. Dinin medyatikleşmesi, amacından uzaklaştırılarak araçsallaştırılmasına ve dini içeriklerin endüstrileştirilmesine yol açmaktadır. Toplumun genelini ilgilendirmeyen ve yalnızca konunun uzmanları tarafından ele alınması gereken meseleleri dijital ortamlarda beğeni ve takipçi sayısı uğruna tartışmaya açmak, dini içerikleri bütünüyle diğer dini anlayışları “ötekileştirme” üzerinden sunmak, kendi dini grubunu veya anlayışını ön plana çıkartmak için dijital ortamların pek de masum olmayan yöntemlerini uygulamak, din adına telafisi zor zararlara neden olmaktadır. Bu sebeple söz konusu ortamlarda bulunan herkesin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi, özellikle yeni nesilleri bu değerlerden uzaklaştıran paylaşımlardan özenle kaçınması gerekir. 15. Kültür ve medeniyetimizde herhangi bir ayrım yapılmaksızın bütün insanlara değer verilir. Hangi milletten, din ve inançtan olursa olsun, imkanlar ölçüsünde insanların ve özellikle yurdundan edilmiş olanların ihtiyaçlarının karşılanması, milli ve manevi değerlerimizin hepimize yüklediği tarihten günümüze taşınan insani ve ahlaki bir sorumluluktur. Bu kapsamda göçmenlerle ilgili dezenformasyonun yaygınlaştığı günümüzde, birlik ve beraberliğimiz açısından toplumsal uyumu güçlendiren ortak dini kimliğin korunması amacıyla stratejiler geliştirilmelidir. 16. Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından yürütülen ve toplumsal itibarı yüksek olan dini bilgilendirme ve fetva hizmetlerinin dijital teknolojilerden de yararlanılarak erişilebilirliği ve etkinliği artırılmalıdır. Mevcut fetva veri tabanı, semantik arama gibi yeni teknolojilerle zenginleştirilmelidir. Üretilen nitelikli bilgi ve fetvaların diğer Müslümanlar tarafından da kullanımının kolaylaştırılması amacıyla farklı dillerde erişim seçenekleri sunulmalıdır. 17. Sahih dini bilginin, toplumun tüm kesimlerine ulaştırılması zaruri bir ihtiyaçtır. İnternet ve sosyal medya başta olmak üzere kitle iletişim araçları vasıtasıyla bu bilgilerin topluma erişim araç ve imkanları hem çoğalmış hem de kolay hale gelmiştir. Bu sebeple dijital yayıncılık başlı başına bir hizmet alanı olarak ele alınarak bu alanda profesyonel destek sunacak personeller yetiştirilmeli ve gerektiğinde hizmet alımı yoluyla Başkanlığın dijital alanlardaki varlığı güçlendirilmelidir. Ayrıca Başkanlık tarafından hazırlanan basılı-dijital dini yayınlarda yapay zeka destekli dil modellerinden ve interaktif sözlük gibi destekleyici unsurlardan yararlanılmalıdır. 18. Mümasil kuruluşlarla ilişkilere yönelik uluslararası bir platform kurulmalı, bu platform vasıtasıyla başta Türk dünyası olmak üzere gönül coğrafyamızdaki kurum ve kuruluşlarla iş birliği ve koordinasyon güçlendirilmelidir. 19. Müslümanların birlik ve beraberliğine duyulan ihtiyaç her geçen gün daha çok hissedilmektedir. Başkanlık, uluslararası iş birliği imkanlarını da kullanarak, vahdet zemininde Müslümanların bütünleşmesini sağlayacak ve ortak sorunların çözümüne katkı sunacak projelerini artırmalıdır. 20. Başkanlığın milli ve manevi değerlerimiz istikametinde ürettiği hizmetlerin ülkemizin birlik ve beraberliği açısından önemi aşikârdır. Bu hizmetlerinde Başkanlığa yüksek bir güven duyulmaktadır. Ancak Başkanlığa duyulan güven ve itimadı sarsmayı amaçlayanların dezenformasyon çalışmaları da sistematik bir şekilde sürmektedir. Bu nedenle Başkanlığımız hakkında olumsuz algı oluşturma çabaları karşısında gerekli tedbirler alınmalı ve kamuoyundaki yanlış yönlendirmelerin önüne geçilmelidir. 21. Dijital mecraların uyuşturucu, kumar, şiddet vb. bağımlılık türlerinin yayılmasına; cinsel sapma ve istismara uygun zemin oluşturabileceğini dikkate alarak Başkanlık, söz konusu bağımlılıklarla mücadeleye yönelik stratejilerini güçlendirmeli, bu hususta kurumlar arası iş birliğine dayalı çok disiplinli çalışmalar yürütmelidir. 22. Dijitalleşmenin beraberinde getirdiği bağımlılıklar, fiziksel ve ruhsal deformasyon, başarısız sosyalleşme gibi sorunlar karşısında başta aile olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlara önemli görevler düşmektedir. Bu doğrultuda Başkanlık, ailenin güçlendirilmesine yönelik evlilik okulu, anne-baba okulu gibi faaliyetleri, dijital imkanlardan da yararlanarak geliştirmelidir. 23. Dini-toplumsal değerlerin kazanımı ve sağlıklı bir gelişimin sağlanmasında erken çocukluk döneminin önemi bilinmektedir. Dijitalleşmenin beraberinde getirdiği risklerin psikososyal açıdan kalıcı hasarlar oluşturabildiği bu dönemin verimli bir şekilde geçirilmesi bağlamında Başkanlık bünyesinde devam eden 4-6 yaş grubu Kur’an kursları son derece önemli bir katkı sunmaktadır. Dolayısıyla milletimizin teveccühüne mazhar olan bu kurslar her açıdan güçlendirilerek yaygınlaştırılmalı, öğretici formasyonları ve eğitim materyalleri dijital çağın gereklilikleri dikkate alınarak sürekli güncellenmeli, yasal alt yapısı güçlendirilerek geliştirilmelidir. 24. Toplumun temeli olan aileye ve aile mahremiyetine yönelik tehditlerin giderek arttığı bir dönemde aile olmanın anlam ve önemine vurgu yapan, ebeveyn rollerinin ideal biçimlerini gösteren, aile içi iletişim ve sorumluluk bilinci hususlarına temas eden içerikler sunan dijital platformlar oluşturulmalı ve kurumlar arası iş birliği ile güçlendirilmelidir. 25. Son yıllarda İslam’a aykırı çeşitli söylem ve içeriklerin dijital mecralardan geniş kitlelere yaygınlaştırılması yönünde faaliyetler gözlenmektedir. Bu kapsamda dini, ahlaki, kültürel değerlerimize, fıtrata ve geleceğimize yönelik ciddi tehdit oluşturan cinsiyetsizleştirme gibi sapkın ideolojilere karşı toplumun bilinçlendirilmesi, fıtrat temelli aile yapısının korunması ve güçlendirilmesi amacıyla gerekli tüm tedbirler alınmalı ve buna yönelik etkin çalışmalar yürütülmelidir. Ebeveynlerin yanı sıra sosyal politika yapıcılara ve uygulayıcılara da önemli görevlerin düştüğü bu konuda Başkanlık, kurum ve kuruluşlarla iş birliği içinde etkin politikaların tasarlanmasına destek olmalıdır. Bu amaçla önleyici tedbirlerin alınması, her kesimin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi, insan neslinin geleceği ve insani değerlerin sürdürülebilirliği açısından hayati önemi haizdir. 26. Dini inanç ve duygular üzerinden şöhret, itibar, maddi-manevi çıkar elde etmek amacıyla dinin ve dini değerlerin amacı dışında kullanılması ve istismar edilmesi karşısında Başkanlık, dijital imkanlardan da yararlanarak ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği içinde tüm mecralarda daha etkin olmalıdır. 27. Günümüzde zekat ve kurban ibadetinin dijital imkanlardan da yararlanılarak yaygın bir şekilde kişisel ve kurumsal vekâletle yerine getirildiği bilinmektedir. Bu ibadetlerin dini kurallara uygun olarak yerine getirilmesi, istismar edilmesinin önüne geçilmesi ve mükelleflerin haklarının korunmasını teminen Başkanlığın izni, denetimi ve gözetimi altında şeffaf bir şekilde yürütülebilmesi için yasal alt yapı güçlendirilmelidir. 28. İslam dini ve Müslümanlara yönelik nefret söylemleri dijital platformlar sayesinde geniş kitlelere hızlı erişim imkanı bulmaktadır. Söz konusu nefret söyleminin yanı sıra Müslüman karşıtlığı ve İslam düşmanlığı üreten içeriklerle mücadele amaçlı araştırmalar yapılarak, konuyla ilgili kamusal bilgi ve bilinç oluşturma amaçlı önleyici tedbirler alınmalı, küresel farkındalık ve uluslararası iş birliği imkanları oluşturulmalıdır. 29. Sanat, duygu ve düşüncelere hitap ederek insanları etkileyen en güçlü araçlardan biridir. İslam sanatında bu etki daha da belirgindir. İslam sanatının “sessiz mesajı” bazen kelimelerle ifade edilemeyen derin mesajlar taşır ve bu yönüyle en güçlü argümanlardan bile daha etkileyici olabilir. Bu çerçevede Başkanlık, geleneksel İslam sanatlarını temsil eden objelerle zenginleştirilmiş ve İslam’ın kurucu sembollerini açıklayan çevrim içi dijital müzeler ve sergiler oluşturmalıdır. 30. İsrail’in Filistin ve çevresinde uyguladığı vahşet ve soykırım tüm dünyanın gözü önünde hız kesmeden devam etmektedir. Bu korkunç soykırım, işgal ve istila girişimine karşı Gazze halkının din, ahlak ve uluslararası hukuk bakımından meşru ve onurlu mücadelesini her yönüyle desteklemek temel insani, dini ve vicdani sorumluluktur. Zalimler, Müslüman dünyanın dağınıklığından cesaret alarak hiçbir tepki ve çağrıya kulak asmamaktadır. Müslüman ülke ve toplulukların güçlü, caydırıcı, ortak bir tavırla zulme ve soykırıma engel olması ihmale gelmez tarihi bir görevdir. Bu süreç aynı zamanda emperyalist güçlerin hukuk ve insan hakları söylemlerinin ikiyüzlülüğünü tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır. Bu da siyonist tezahürlerin geldiği aşamayı gözler önüne sermektedir. Bunun yanında gerçeklerin duyurulması ve mazlumların desteklenmesinin dijital mecralarda bilinçli olarak engellendiği; bunun da milli ve küresel güvenlik riski oluşturduğu dikkatlerden uzak tutulmamalıdır. Öte yandan dünyanın her yerinde ve her türlü inanç ve düşünceden vicdan sahibi insanın terörist İsrail’in zulmüne karşı gösterdiği tepki takdire şayandır. Diyanet İşleri Başkanlığı, Filistin davası ve Kudüs bilinci konusunda tepki, boykot, bilinçlendirme ve maşeri vicdanı harekete geçirmeye yönelik çalışmalara öncülük etmeye devam etmelidir."