ASAYİŞ - 18 Aralık 2024 Çarşamba 18:14

Malatya’da hafif ticari araç şarampole uçtu: 3 yaralı

A
A
A
Malatya’da hafif ticari araç şarampole uçtu: 3 yaralı

Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde hafif ticari aracın şarampole uçması sonucu 3 kişi yaralandı.

Edinilen bilgiye göre Adıyaman istikametinden Malatya istikametine gitmekte olan A.A. idaresindeki 34 NA 8269 plakalı hafif ticari araç Erkenek rampasında sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kontrolden çıkarak şarampole uçtu. Yaşanan kazada araç sürücü ile birlikte Y.A. ve İ.Ö. yaralandı. Yaralılar ihbar üzerine kaza yerine gelen sağlık ekipleri tarafından Doğanşehir Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

Kazayla ilgili inceleme başlatıldı.

Kürşat Aktaş


 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Suriye’nin toprak bütünlüğünden asla taviz vermeyiz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının korunması da aynı şekilde ülkemizin asla taviz vermeyeceği bir başka husustur" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Lübnan Başbakanı Necip Mikati ile ortak basın toplantısı düzenledi. Başbakan Mikati ve heyetini misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendilerine bir kez daha sizlerin huzurunda Ankara’mıza, ülkemize hoş geldiniz diyorum. Lübnan, tıpkı kardeş Filistin gibi geride bıraktığımız yılı İsrail tehdidi ve saldırganlığıyla tamamladı. Lübnan’da bugün ateşkes sağlanmış olsa da ateşkese giden süreçte bir milyondan fazla insan yerlerinden edildi. Dört binden fazla Lübnanlı ise İsrail tarafından katledildi. Bugün bir kez daha kendilerine yüce Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve Lübnanlı kardeşlerimize başsağlığı diliyorum" dedi. İsrail’in Lübnan’a ilk saldırısı olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçmişte de Lübnan benzer tacizlere muhatap olmuştur. Gelinen noktada herkes şunu görmelidir. Lübnan’ın güvenliği, bölgenin istikrarından ayrı değerlendirilemez. Gazze’de ateşkes ve kalıcı barış sağlanmadan da bölgemiz huzura kavuşamaz. Her fırsatta ifade ettiğim bir hakikati bugün tekrar vurguluyorum. Her kim daha fazla kan dökerek, daha fazla yıkarak, yok ederek, sivil katlederek güvenliğini arttıracağına inanıyorsa vahim bir yanlışın içindedir" diye konuştu. "İsrail hükümetinin halen bu gerçeği anlamadığına, daha doğrusu anlamak istemediğine şahit oluyoruz" diyen Erdoğan, "Türkiye, İsrail saldırganlığına karşı elindeki tüm imkanlarla Lübnan’ın arkasında durmuş insani yardımlarını sürdürmüştür. Bu süreçte değerli kardeşimle düzenli istişare halindeydik. Sayın Mikati’yi ülkesinin bu zor döneminde sergilediği liderlikten ötürü samimiyetle tebrik ediyorum. Kendisiyle ve heyetiyle bugün yaptığımız istişareleri işte bu arka plan ışığında gerçekleştirdik. İsrail’in ateşkese hafiyen uyması ve Lübnan’da yol açtığı zararı tazmin etmesi için uluslararası toplum tarafından baskının sürdürülmesi gereklidir. Biz de bu konuda üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz" açıklamasını yaptı. Türkiye ile Lübnan arasında çok geniş bir yelpazede iş birliği mevcudiyeti olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugünkü görüşmelerimize bu iş birliğimizin geliştirilmesi noktasında atacağımız adımları ele aldık. Lübnan halkının birliğine ve iç barışına katkılarımızı sürdüreceğiz. Lübnan’ın istikrarını hedef alan her türlü teşebbüsün karşısındayız. Bunu Sayın Mikati’ye de çok net biçimde ifade ettik. Aziz kardeşimle Suriye’deki gelişmeleri de etraflıca değerlendirdik. Suriye’de artık yeni bir dönem başlamıştır. Suriye’nin iki önemli komşusu olarak birlikte hareket etmemiz gerektiği hususunda mutabıkız. Suriye’nin istikrarı, bölgenin istikrarı demektir. Suriye’deki kargaşanın sıkıntısını da son 13 yıldır tüm bölge çekmiştir. Tıpkı bizim gibi Lübnan da Suriyeli kardeşlerimize tereddütsüz kucağını açmış, ev sahipliği yapmıştır. Suriye’nin yeniden imarıyla günlük yaşamın normalleşmesi önceliğimizdir. Tüm kesimlerin temsil edildiği, kapsayıcı ve kuşatıcı daimi bir idarenin teşkili Suriyeliler kadar biz bölge ülkeleri için de önem arz ediyor" şeklinde konuştu. Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının korunmasının da aynı şekilde ülkemizin asla taviz vermeyeceği bir başka husus olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İlk günden beri bölücü emellerle ilgili tutumumuzun ne olduğunu söyledik, tüm dünyaya ilan ettik, kararlılığımızı ortaya koyduk. Türkiye bu süreçte ihtilafın başından bu yana yaptığı gibi Suriye halkının yanında duracak, gereken her türlü katkıyı sağlayacaktır. Suriyeli kardeşlerimize buradan şu mesajı iletmek istiyorum; bu dönem birlik içinde, dayanışma içinde karşılıklı uzlaşı ve teenni ile hareket edilmesi gereken kritik bir dönemdir" değerlendirmesinde bulundu. Basiret ve ferasetiyle Suriye halkının Allah’ın izniyle bu süreci alnının akıyla yöneteceğine yürekten inandığını ifade eden Erdoğan, "Türkiye ve Lübnan olarak müşterek hedefimiz Suriye’yi yeni bir şevkle ayağa kaldırmaktır. Biz kardeşliğimizin ve komşuluğumuzun gereğini neyse dün olduğu gibi bugün ve yarın da yapmaya devam edeceğiz. Tabii bu sürecin başarıyla sonuçlanması için uluslararası toplumun güçlü desteğine ihtiyaç var. Suriye’nin istikrarının, bölgenin istikrarı anlamına geldiğini bilen herkesin bu sürece katkı vermesini bekliyor, bunu da samimiyetle arzu ediyoruz" diye konuştu. Mikati: "Önce Allah’a daha sonra da Lübnan dostlarına, özellikle de Türkiye’ye güvenmemiz gerektiğini öğrendik" Lübnan’ın içinden geçtiği tarih boyunca her çetrefilli ve zorlu döneminde Türkiye’nin bir destek ülkesi olarak ortaya çıktığını belirten Mikati, "Kardeşim Erdoğan. Maalesef ülkemiz aylardan beri İsrail’in saldırıları neticesinde ekonomik, toplumsal, çevresel bağlamda ciddi zararlara maruz kalmıştır. Halen daha her gün gerçekleşen ihlallerle de devam etmektedir. Ve İsrail ateşkese uygun davranmamaktadır. Ve ateşkeste belirtilen hususlara da bağlı kalmamaktadır. Sizler hem uluslararası hem bölgemizde ve Arap ülkeleriyle çok geniş bir ilişki ağına sahipsiniz. Bu bağlamda İsrail saldırıları neticesinde zarar görmüş ülkelerin desteklemesi hususunda üzerinize düşen rolü fazlasıyla yapacağınıza inanıyorum" dedi. Suriye’nin birliği, özgürlüğü ve tüm topraklarında tam anlamıyla egemenliğini desteklediklerini söyleyen Mikati, "Lübnan olarak bu bağlamda da Türkiye’yle birlikte iş birliğimiz önemli ve karşılıklı komşuluk ve saygı çerçevesinde Suriye’yle de iyi bir komşuluk ilişkisi kuracağımıza yeni dönemde inanıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı önümüzdeki dönem dayanışma ve iş birliğine yeni kapıların aralandığı bir dönem olacaktır. İkili görüşmelerimizde de bu hususlara değindik. Sonuç olarak Lübnan bir kriz geçirdi. Bir kriz yaşadı. Belki de dünyada her anlamda ekonomik, mali ve sosyal anlamda çok kötü diyebileceğimiz bir kriz yaşadı. Ancak şunu öğrendik. Önce Allah’a daha sonra da Lübnan dostlarına, özellikle de Türkiye’ye güvenmemiz gerektiğini de öğrendik. Çok teşekkürler ve Türkiye-Lübnan dostluğu yaşasın" ifadelerini kullandı.
İstanbul İlk eşinin kendini astığını iddia etmişti, ikinci eşi de aynı şekilde ölü bulunan sanığın yargılanmasına devam edildi Bakırköy’de 2023 yılında bir ipe asılı şekilde bulunan Vesile Bingöl’ün ölümüne ilişkin eşi İsmet Bingöl’ün yargılanmasına devam edildi. Vesile Bingöl’den önceki eşi de intihar eden tutuksuz sanık İsmet Bingöl’ün yargılandığı davada tanık olarak dinlenen Abdullah Bingöl, “Bir sonraki öldüreceği kişi de kendi kızı H.. Kendisi kızını okuldan aldı. Sebebi de kızın vücudunun gelişmesi. İlk eşinde de aynı olay yaşandı. Kurduğu bütün düzen aynı. Bütün kurgu ilk eşinin ölümü gibi” dedi. Bakırköy’de 24 Temmuz 2023’te meydana gelen olayda Vesile Bingöl, eşi ile yaşadığı evde bir ipe asılı şekilde ölü bulunmuştu. Olaya ilişkin Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlanarak iddianame hazırlanmıştı. İddianamede Vesile Bingöl’ün eşi İsmet Bingöl hakkında ’kasten öldürme’ suçundan dava açılmazken ’intihara yönlendirme’ suçundan 4 yıldan 10 yıla kadar, ’eşe karşı eziyet’ suçundan ise 3 yıldan 8 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti. Öte yandan, iddianamede ilk eşi de intihar eden İsmet Bingöl hakkında somut bir neden bulunamadığı için beraat kararı verildiği ifade edilmişti. Tutuksuz sanık İsmet Bingöl’ün yargılanmasına devam edildi Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuksuz sanık İsmet Bingöl SEGBİS sistemi ile hazır edildi. Duruşmaya maktul Vesile Bingöl’ün ailesi de katıldı. Duruşmada beyanda bulunan Vesile Bingöl’ün babası Ferzende Bingöl, “Şikayetçiyim, sanık elime gelirse onu bırakmam” dedi. “Ben bir daha cezaevine gireceğim benim hayatım bitti” Vesile Bingöl’ün kardeşi tanık Şaban Bingöl ise, “Ben olayın kasten öldürme olduğunu düşünüyorum. Amcamın oğlu sözde. Vesile ’İsmet anahtarları aldı. Çıkmama izin vermiyor’ derdi. Sanık kıskanç bir insandı. Haksız bile olsa haklı çıkmaya çalışırdı. Vesile anahtar olmadığı için alt kata bile inemiyordu. Olay günü İsmet’in ’Şaban koş’ diye sesini duydum. Biz aynı binada oturuyoruz. Baktığımda kız kardeşim yerde yatıyordu. Direkt 112’yi aradım. Ben gittiğimde İsmet çorabına kadar giyinikti. Ben televizyonun sesinin yüksek olduğunu fark ettim. İsmet kendi kendine konuşuyordu. ’Ben bir daha cezaevine gireceğim benim hayatım bitti ben ne yapacağım’ diyordu. Sürekli suni tenefüs yapıyordu. Nefes almasını önlüyordu sanki. Karşı taraf kardeşime defalarca kez şiddet uygulamış. Yerde sandalye bile yoktu. Kardeşim nasıl intihar etmiş olabilir? Ben olay günü tabure de görmedim. İsmet Bingöl ’kardeşlerine zarar veririm’ diyerek Vesile’yi tehdit edermiş” şeklinde beyanda bulundu. “Boynunda da asılma izi yoktu” Tanık Ümmügülsüm Bingöl ise, “Vesile Bingöl benim görümcemdi. Olay tarihinde biz aynı apartmanda oturuyorduk. Olay günü ’Şaban koş’ diye ses duyduk. Eve baktık. Vesile yerde yatıyordu. İsmet kendini suçluyordu. Vesile’nin bir karnına bir kalbine bastırıyordu. Çocuklar bize ’annem öldü’ dedi. Televizyon açıktı. İsmet televizyonu yumrukladı ama ambulansı çağırmamış. Vesile’nin vücudu hala sıcaktı. Boynunda da asılma izi yoktu” ifadelerini kullandı. “Bütün kurgu ilk eşinin ölümü gibi” Tanık Abdullah Bingöl ise, “Vesile kız kardeşim, İsmet ise amcamın oğludur. İsmet Bingöl’ün karakterini biliyorum. Bir sonraki öldüreceği kişinin ismini de vereceğim size. Kız kardeşim bir gün yüzü gözü mor şekilde geldi. Anlat dedim, bize bir şey anlatmadı Vesile. Olay günü bana haber geldi. ’Vesile asılı bulundu’ dediler. İsmet bir gün anahtar istemiş. Anahtarı sarkıtırken Vesile’nin kolu görünmüş. Bu nedenle kız kardeşimi dövmüş bir gün. Bir sonraki öldüreceği kişi de kendi kızı H.. Kendisi kızını okuldan aldı. Sebebi de kızın vücudunun gelişmesi. İlk eşinde de aynı olay yaşandı. Kurduğu bütün düzen aynı. Bütün kurgu ilk eşinin ölümü gibi” dedi. Sanık İsmet Bingöl’ün ilk eşinden olan 11 yaşındaki kızı tanık H.B., olay günü maktulü mutfakta yatar vaziyette gördüğünü, babasının mutfakta olduğunu ve telaşlı davrandığını anlattı. H.B., “Mutfakta tabure ya da sandalye yoktu. Ben sadece ağladım ve korktum öyle görünce” dedi. Sanık İsmet Bingöl ise, “Vesile daha önce 3 kez intihar etmeye çalıştı ben kurtardım. Olaylar gün yüzüne çıksın” şeklinde savunma yaptı. Mahkeme ara kararında sanığın tutuksuz olarak yargılanmasına hükmederek eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 24 Temmuz 2023 tarihinde Bakırköy’de kolluk birimlerine intihar ihbarının ulaştığı ve polislerin olay yerine gittiği aktarıldı. Hayatını kaybeden Vesile Bingöl’ün ölü bir şekilde ambulansa bindirildiği de iddianamede kaydedildi. İddianamede ifadesine yer verilen ve ablası Vesile Bingöl ile aynı apartmanda oturan Şaban Bingöl, “İsmet Bingöl olay günü sabah saatlerinde ’Şaban koş koş’ diye bağırdı. Kardeşim yerde yatar haldeydi. Televizyonun sesi fazlaca yüksekti. İsmet Bingöl tamamen giyinikti ev haliyle değildi. İsmet Bingöl ilk eşini öldürmekten cezaevine girdi. Vesile’ye zaman zaman şiddet uygulardı” dedi. İddianamede, İsmet Bingöl’ün ilk eşinin ölümü ile yargılama süreci de aktarıldı. İddianamede “İsmet Bingöl’ün tıpkı bu olayda olduğu gibi sabah uyandığında vefat eden ilk eşi ile tartıştığını ve tıpkı bu olayda olduğu gibi eşinin başka odaya geçerek intihar ettiğini söylediği, yine tıpkı bu olayda olduğu gibi eşini görünce sinir krizi geçirdiğini ve yakınlarına seslendiğini, tıpkı bu olayda olduğu gibi vefat edenin intihar etmesi için somut bir neden bulunamadığı ve İsmet Bingöl hakkında beraat kararı verildiği” ifadelerine yer verildi. Öte yandan, evde yapılan incelemelerde Vesile Bingöl’ün kendini astığı ipin düğümünün gevşek olduğu ve asılma durumunda düğümlerin sıkı hale gelmesi gerektiği belirtildi. Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporda ise Vesile Bingöl’ün asılma dışında ölüm gerçekleştiğine dair tıbbi bir delil bulunmadığı kaydedildi. İddianamede Vesile Bingöl’ün kendini asmadığı ancak eşi tarafından olaya intihar süsü verdiği iddiasının oluştuğu belirtilerek, “Ancak nihayetinde bilimsel ve aksi sabit olmayan Adli Tıp Kurumu raporu ile bilirkişi raporunda ’vefat edenin ası şeklinde intiharı’ olarak ortaya konulduğu” belirtildi. Cumhuriyet savcısı, İsmet Bingöl’ün ilk eşinden sonra ikinci eşini de öldürdüğüne dair somut bir delile ulaşılamadığını ve ikinci eşi olan Vesile Bingöl’ün de intihar ettiğinin kabulünün gerektiğini açıkladı. Sanık İsmet Bingöl hakkında bu nedenle ’kasten öldürme’ suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. İddianamede İsmet Bingöl’ün eşi Vesile Bingöl’e yönelik gurur kırıcı eylemlerde bulunduğu, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığı, uyuşturucu kullanmasının etkisi ile Vesile Bingöl’ün hayatını temelinden sarstığı ve evden dışarı çıkmasına izin vermediği kaydedildi. Cumhuriyet savcısı, İsmet Bingöl’ün ilk eşinin de intihar ettiğinin iddia edildiğini belirterek, amacının ilk eşinde olduğu gibi Vesile Bingöl’ü intihar etmeye sürüklemek olduğunu açıkladı. Savcı, Vesile Bingöl’ün hiçbir sebep yokken aldatma ithamlarına maruz bırakıldığını da belirterek, “İsmet Bingöl’ün eşinin vefat etmesini istediği ve bu ruh haline sürüklediği, eziyet içeren sistematik eylemleri ile aynı zamanda intihara yönlendirdiği” ifadelerine yer verdi. İsmet Bingöl hakkında ’kasten öldürme’ suçundan dava açılmazken ’intihara yönlendirme’ suçundan 4 yıldan 10 yıla kadar, 2eşe karşı eziyet’ suçundan ise 3 yıldan 8 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.