ÇEVRE - 08 Ekim 2024 Salı 17:38

Malatya Valisi Yavuz: "Direnme vakti değil afetlere karşı tedbir alma vaktidir"

A
A
A
Malatya Valisi Yavuz: "Direnme vakti değil afetlere karşı tedbir alma vaktidir"

Deprem bölgesi Malatya’da konut ve iş yerlerinin yapımı devam ederken Malatya Valisi Seddar Yavuz, “Direnme vakti değil afetlere karşı tedbir alma vaktidir. Risk azaltma çalışmaları tam da bunu ifade ediyor. Aksi takdirde can kayıplarını, mal kayıplarını önlemek mümkün değildir” dedi.


6 Şubat depremlerinden ağır hasar alan Malatya’da doğal afetlere karşı daha dirençli bir şehir haline gelmek amacıyla kapsamlı bir afet risk azaltma planı hazırlandı. İlgili yetkililer ile valilikte basının karşısına çıkan Malatya Valisi Seddar Yavuz, depremler, sel ve taşkınlar, heyelan ve toprak kaymaları gibi doğal afetlerin etkilerini en aza indirmek için yürütülecek çalışmalara dair detayları bir basın toplantısında açıkladı.


Depreme dayanıklı ve dirençli bir şehir oluşturmak adına rezerv alanların kritik bir görev ve işlev göreceğini ifade eden Vali Yavuz, “Eğer bu şehirden mal ve can kayıpları bir daha olmasın isteniyorsa, yapı stoku yenilenmelidir. Yapı stoku yenilenmeden biz can ve mal kayıplarını azaltamayız. Tarihi bir çağrıda bulunuyorum. Tüm Malatyalı kardeşlerimize bir kez daha sesleniyorum. Davalar yoluyla yapım süreçlerinin hızını kesmeyin. Biz gideriz ama bu şehirde yaşayacak olanlara sesleniyorum. Lütfen önümüzü açın. Bu şehrin önde gelenleri, akil insanları eşrafı, lütfen uzattığımız eli tutun. Devlet bütün imkanlarını şehrimize seferber etmişken bu yeni yapılanma sürecine lütfen destek olun. Bunları gerçekleştirdiğimizde hepimizin içine sinecek, hepimizi mutlu edecek bir şehir planı ortaya koyduğumuzu herkes görecek. En önemlisi güvenilir mekanlarda ikamet edecek ve güvenilir mekanlarda ticaretini yapacaktır” dedi.


Kent merkezinde Kışla Caddesi’nin de içerisinde yer aldığı Saray Mahallesi’nin içerisinde 20 bin metrekare diyafram duvarı yaptıklarını ifade eden Yavuz, 94 kilometre fore kazık güçlendirilen zemin üzerine konut ve işyerleri üreteceklerini söyledi. Halen daha dava açarak süreci tıklayanlara seslenen Yavuz, “2 bin kişi iş yeri bekliyor, konutumu bekliyor. Aynı çağrımı bütün rezerv alanlar için söylüyorum. Rezerv alanlar bu şehrin değişim ve dönüşümü için bulunmaz bir fırsat. Çünkü cebimizden bir kuruş para çıkmadan biz devlet olarak altyapıyı hibe olarak yapıyoruz. Sizin haklarınızı koruyarak yeni bir şehir tasarlıyoruz. bu değişim ve dönüşümün önünde durmak, dezenformasyon ve kirli propaganda yapmak Malatyalı kardeşlerimizin, torunlarımızın geleceğini ipotek koymaktır. Açık ve seçik olarak söylüyorum. Lütfen Cumhurbaşkanımızın liderliğinde devletimiz tüm imkanlarını bu seferber etmişken bu fırsattan ve imkandan herkes lütfen faydalansın” ifadelerine yer verdi.



"Direnme vakti değil afetlere karşı tedbir alma vaktidir"


Vali Seddar Yavuz açıklamasının devamında, "Her deprem olduğunda her afet olduğunda ağlamak bizim geleceğimiz olmasın. Yıkıntıların altında yakınlarımız kaldığında çaresizce sağa sola koşuşmak, arama kurtarma ekipleri gelsin diye beklemek peşine düşmeyelim. İşte fırsat, işte şu anda yeni bir Malatya, afete depreme dirençli yeni bir Malatya yapma imkanı mümkün. O yüzden de göreve başladığımız günden bu yana kararlılıkla yıkımları gerçekleştiriyoruz. Halen kırsalda ağır hasarlı olup yıkımlara direnen kardeşlerimiz var. Şehir merkezinde iş yerlerinde halen ağır hasarlı olduğu halde yıkım yaptırmamak için direnenler var. Tarihi çağrıda bulunuyorum. Direnme vakti değil afetlere karşı tedbir alma vaktidir. Risk azaltma çalışmaları tam da bunu ifade ediyor. Aksi takdirde can kayıplarını, mal kayıplarını önlemek mümkün değildir. Projemiz var, kaynağımız var, yapacak irade ve gücümüz var. Haydi, Malatyalılar el ele verelim Malatya’yı geçmişten daha güzel hale getirelim diye sizlere gece gündüz hizmet etmek için sizin hizmetinizde ve devletimizin emrindeyiz” diye konuştu.



Malatya Valisi Yavuz: "Direnme vakti değil afetlere karşı tedbir alma vaktidir"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Yeniden Refah’tan Bahçeli’nin ‘İmralı ile DEM görüşmeli’ çağrısına destek: “Alınacak yol varsa alınsın” Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, “Sayın Bahçeli madem ki sivil siyasete misyon yüklemiştir, DEM Parti’nin İmralı ile görüşmesini istemiştir biz de bu öneriyi destekliyoruz” dedi. Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yapılan bir açıklamanın kamuoyunda beklenen etkiyi uyandırmadığını ifade eden Kılıç, “Bakanlığın açıklaması dikkate alındığında görülüyor ki 1 Ocak 2025 tarihinden geçerli olmak üzere konutlarda yıllık 5 bin kilovat saatin üzerindeki tüketimlerde enerji faturalarındaki yüzde 60’lık sübvansiyon kalemi kaldırılacak. Mevcut faturaların yüzde 60 sübvansiyonlu olduğu 1 Ocak’tan itibaren faturalarda yüzde 60 sübvansiyonun kaldırılacağı gerçeği dikkate alındığında karşımıza çıkan tablo şudur. 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren yıllık tüketimi toplamda 5 bin kilovat saati aşan aboneler için elektrik tüketimine yüzde 150 zam gelecek demektir. Yüzde 150 elektrik tüketimine kış aylarında gelecek zammı bu ülkede hiç kimsenin karşılayabilmesi mümkün değildir" dedi. Kılıç, “Geçen haftalarda Balıkesir, Mersin ve İstanbul’da son anda da Niğde’deki çocuk evleri sitesinde yaşanan hadiseler gerçekten tüyler ürperten hadiselerdir. Niğde’deki devlet yurdunda 9 yaşında engelli ve epilepsi hastası bir yavrumuz maalesef çalışan şiddetine maruz kalmış ve hayatını kaybetmiştir. Henüz 9 yaşında bir çocuk, engelli, epilepsi hastası, vicdanını yitirmiş kamu çalışanı ne istiyorsun bu çocuktan? Devlet bu tabloyu görmüyorsa devlet değildir. Devlet yurdunda 9 yaşında bir yavrunun darp edilmek suretiyle hayatını kaybettiği bir ülke sosyal devlet değildir. Çocuklar aç bırakılmış, darp edilmiş, tekmelenip yerlerde sürüklenmiş, dövülmüş. Çocuklara topluca banyolar yaptırılmış. Mahremiyetleri yok edilmiş. Çocuklar merdiven altına kapatılmış, hücre cezalarına maruz bırakılmış. Böyle bir ülkede Aile Bakanlığı vardır belki ama Aile Bakanı yoktur” şeklinde konuştu. Bir gazetecinin sorusu üzerine MHP lideri Bahçeli’nin DEM Parti-İmralı çağrısının da değerlendiren Kılıç, şunları kaydetti: "Bahçeli’nin açıklamalarını takip ediyoruz. Diyor ki: DEM Parti’nin İmralı ile görüşmesi sağlanmalıdır. DEM Parti heyeti geçen hafta bizi ziyaret etti. Ziyarette görüldü ki DEM Parti’nin bu konuda özel ya da genel bir bilgi yok. Kamuoyunun bildiğinden daha farklı bir bilgi yok. Eğer bir süreç başlatılacaksa adı her ne ise DEM Parti’nin de buna ilişkin bilgilendirilmesi lazım. Sayın Bahçeli mademki sivil siyasete misyon yüklemiştir, DEM Parti’nin İmralı ile görüşmesini istemiştir biz de bu öneriyi destekliyoruz. Devlet Bahçeli’nin çağrısına AK Parti gereken desteği vermelidir. Görüşme sağlansın, her ne mesaj alınacaksa alınsın. Türkiye bir muammanın parametrelerini tartışmasın. Alınacak bir yol varsa alınsın. Atılacak bir adım var atılsın ama Türkiye havanda su dövmeyi bıraksın. Sayın Bahçeli’nin daha önceki terörist başının Meclise gelmesi çağrısına biz kesin bir dille ret yanıtı vermiştik. Zannediyorum o çağrı AK Parti koridorlarında karşılık bulamamıştır.” “Belediye başkanları muhtemelen bu kararın altında imzası bulunanları alkışlıyorlardır” Kılıç son olarak gündemdeki belediyelerin kreşlerinin kapatılması tartışmalarına ilişkin de şunları söyledi: "Bütün siyasi partilerin seçimlerde verilmiş kreş sözleri vardı. Doğrusu bizimde Ankara’da kreş sözümüz vardı. İstanbul’da Sayın Murat Kurum’un yüze yakın kreş sözü vardı. Esasında CHP’li belediyelere hiç beklemedikleri bir can suyu verdiler bu genelgeyle. Çünkü söz verdikleri kreşlerin yüzde 10’unu bile yapamayan belediyeler bunlar. Verdikleri sözü tutamayan belediyeler bunlar. Kamuoyunda bu genelge marifetiyle öyle bir algı oluştu ki, sanki CHP’li belediyeler bütün mahalleleri semtleri, kreşlerle doldurmuşlar da hükümet de buna karşı çıkıyor engel oluyor. Kaç tane gördünüz Ankara’da kreş tabelası veya İstanbul’da kaç tane kreş tabelası gördünüz? Var olanlar zaten numunelik. Ama belediye başkanları muhtemelen bu kararın altında imzası bulunanları alkışlıyorlardır. Yapmadıkları bir hizmetin 10-20 katı lehlerine bir hizmet yapılmış gibi puan yazdırdıkları için. Dünyada bu işler daha ziyade yerel yönetimler marifetiyle yapılır. Belediyeler kreş mi açıyor, bırakın açsınlar. Anaokulu mu açıyor, bırakın açsınlar. Anayasa Mahkemesi’nin ya da yasaların amir hükümleri varsa ona göre dizayn olsunlar. Devlet de gereken denetimi bunlar üzerinde sağlasın. Eğer bu kreşlerde, anaokulu, gündüz bakım evi gibi yerlerde genel eğitim müfredatımıza milli ve manevi değerlerimize birlik ve beraberliğimize aykırı eğitimler veriliyorsa, talimler yapılıyorsa elbette ki, devletin gereğini yapmak hakkıdır, vazifesidir. Ama topyekûn hiçbir denetim yapmaksızın ‘alayını kaldırmaya ve kapatmaya karar verdim’ demenin hukukla da mantıkla da siyasetle de izah edilebilir bir tarafı yoktur."