KÜLTÜR SANAT - 16 Temmuz 2023 Pazar 12:36

136 yıllık cami zamana direniyor

A
A
A
00:00
00:00
HD

Malatya’nın Arapgir ilçesinde Osmanlı döneminden kalma 136 yıllık Onar Camii zamana direniyor.

Malatya genelinde tescil edilmiş en fazla taşınmaz kültür varlığını bünyesinde bulunduran kentin tek Cittaslow (Yavaş Sakin Şehir) unvanına sahip ilçesi Arapgir, tarihi ve kültürel yapısıyla turistlerin dikkatini çekiyor. Yüzlerce tescilli kültürel yapının bulunduğu ilçeye bağlı Onar Mahallesi ise turist akınına uğruyor. Çok sayıda tarihi ve kültürel yapının bulunduğu mahalledeki Osmanlı döneminden kalma kerpiç 136 yıllık cami ise görenleri şaşırtıyor. Dış cephesi yakın dönemde restore edilen tarihi caminin hala dimdik ayakta olduğunu belirten gönüllü rehber Ümmet Kaygusuz, ”Onar Camimiz, Osmanlı döneminde 1887 yılında yapılan bir camimizdir. Yurt içi ve yurt dışından çok fazla ziyaretçi geliyor. Her yıl ziyaretçi sayısı artarak devam ediyor” dedi.

136 yıllık cami zamana direniyor

Bölgede 9 bin yıllık bir yaşanmışlığın olduğunu kaydeden Kaygusuz, bölgenin geçen yıl 10 bin ziyaretçiyi ağırladığını, bu yıl ise bu sayının 20 bine ulaşmasını beklediklerini söyledi.

Hasan Eryılmaz

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın "Başörtüsü Allah’ın emridir" diyen pofesör milyonların sesi oldu Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde (ADÜ) görev yapan bir akademisyenin başörtüsüne yönelik söylemlerde bulunduğu iddiası üzerine yapılan basın açıklamasında Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Güneş’in "Başörtüsü hiçbir zaman herhangi bir siyasi ideolojinin aracı değildir, Allah’ın bir emridir" sözleri milyonların sesi olurken, geniş yankı bulan konuşma birçok platformda yayınlandı. ADÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü’nde görev yapan Doç. Dr. Mehmet Aydıner’in iddiaya göre başörtüsüne yönelik ayrımcı söylemlerde bulunmasının ardından birçok kesimden tepki gelmişti. Tepkiler üzerine çeşitli öğrenci toplulukları ve akademisyenler bir araya gelerek basın açıklaması düzenlemişti. Açıklamada söz alan Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Güneş’in sesinin ve kendisinin titreyerek yaptığı duygusal konuşma sosyal medyada gündem oldu. Gözyaşlarını tutmakta zorlanan Prof. Dr. Hatice Güneş, "İnsan yaratılmışların en şereflisidir. Allah insana yaratılmışların en şereflisi olma payesini vermiştir. Biz İslamiyet’te buna inanırız ve bütün dinler de buna inanır. Yaratılmışların en şereflisi olan insan, birbirinin dinine saygı gösterir, birbirinin kutsalına saygı gösterir. Başörtüsü hiçbir zaman herhangi bir siyasi ideolojinin aracı değildir. Başörtüsü İslam’ın temsilidir. Başörtüsü Allah’ın bir emridir. Biz Allah’ın emrini yerine getiren insanlarız. Biz herhangi bir siyasi parti veya düşünce değiştiğinde başımızı açacaklar mı diye korku içerisinde yaşamak istemiyoruz. Biz Allah’ın emri için siyasilere boyun eğmek istemiyoruz. Biz Allah’ın emrini yapan mücahide kadınlarız. Biz hiçbir siyasi partinin aracı değiliz. Bu böyle bilinsin. ’Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli’ yazan İstiklal Marşı’nda ben İslam’ın bir üyesi, bir ferdi olarak başörtüme uzanan eller kırılsın diyorum" dedi. Güneş konuşmasına "Beni başörtümle kimse ayırmaya çalışmasın" diyerek devam ederek, "Ben buralara herhangi bir siyasi partinin taassubu ile liyakatiyle gelmedim. Kendi liyakatimle, Allah’ın bana verdiği zekayla geldim. Ben örtümle ayrıştırılmak değil, ilmimle konuşulmak isterim. Ben ilmimle buradayım. Bazılarının düşündüğü gibi ’başörtüsü takanlar başkalarının tuvaletçisi olabilir’ inancına tüm benliğimle karşı çıkıyorum. Beynimin içi bilimle doludur. Ben burada devletime, milletime, ülkeme, ülkemin güzel insanlarına en iyi öğretmenler yetiştirmek amacındayım. Ben herhangi bir ideolojinin temsilcisi değilim. Ben Allah’ın, Peygamberinin bana emrettiği yolda dosdoğru yaşamaya çalışan bir insanım. Hepimiz dosdoğru olduğumuzda bütün dünya önümüzde duramayacaktır" diye konuştu. Prof. Dr. Güneş’in bu sözleri, kısa sürede sosyal medya platformlarında milyonlarca kişiye ulaştı. Pek çok kullanıcı Güneş’in sözlerini destekleyen paylaşımlarda bulunurken, açıklama çeşitli medya kuruluşları ve haber portallarında da geniş yer buldu.
İstanbul Yapay zekâ destekli ’Görsel İletişim Tasarımı’ çağı İGÜ’de İstanbul Gelişim Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesinde yer alan İletişim ve Tasarımı bölümünün adı ‘Görsel İletişim Tasarımı’ olarak değiştirildi. Hem akademik hem de sektörel gelişmeler ışığında daha kapsayıcı olması adına böyle bir değişikliğe giden üniversite, 2025 üniversite tercihlerinde yeni ismiyle öğrencilerine kapılarını açacak. Görsel dünyanın hızla değiştiği, dijital anlatının her alanda gücünü artırdığı günümüzde, İstanbul Gelişim Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bir adım attı. Üniversite, bölümlerinden birinin adını ‘Görsel İletişim Tasarımı’ olarak güncelledi. Geleneksel tasarımdan dijital medyaya Üniversitenin Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükran Güzin Ilıcak Aydınalp bölüm adının değişmesiyle eğitim içeriğinde de köklü dönüşümlerin olacağını ifade ederek "Görsel İletişim Tasarımı adı altında, öğrencilerin sadece geleneksel tasarım becerileriyle değil, aynı zamanda dijital medya üretimi, etkileşimli tasarım ve yapay zekâ destekli araçlar ile de donanımlı bir şekilde yetiştirilmeleri amaçlanmıştır. Yenilenen müfredat, görsel tasarımın ötesine geçerek öğrencilerin dijital dünyadaki ihtiyaçlara uygun özgün içerikler üretebilmelerini sağlayacak şekilde kapsamlı bir biçimde güncellenmiştir" şeklinde konuştu. Yapay zekâ tabanlı araçlar müfredata dâhil edildi Yeni müfredatla öğrencilere hem görsel tasarım teknikleri hem de dijital medya üretimi, etkileşimli tasarım, marka iletişimi, reklam stratejileri ve yapay zekâ destekli araçlar gibi güncel konular öğretilecek. Prof. Dr. Şükran Güzin Ilıcak Aydınalp, "Bu değişim, öğrencilere yenilikçi ve çağdaş tasarım çözümleri üretme becerisi kazandırırken, aynı zamanda onları sektördeki en son gelişmelere uygun şekilde hazırlamaktadır" dedi. Prof. Dr. Aydınalp şöyle konuştu: "Örneğin, Adobe Premiere, After Effects, Photoshop gibi güçlü yazılımlar, öğrencilerle buluşturulurken, aynı zamanda Midjourney, DALLE gibi yapay zekâ tabanlı araçlar da müfredata entegre edilmiştir. Bu araçlar, öğrencilerin hem fark oluşturucu hem de teknolojik becerilerini geliştirerek dijital ve geleneksel tasarım alanlarında daha güçlü projeler üretmelerini sağlamaktadır."