ASAYİŞ - 29 Eylül 2024 Pazar 11:43

Kütahya’da kaçak silah operasyonu, gözaltına alınan 2 şüpheli serbest bırakıldı

A
A
A
Kütahya’da kaçak silah operasyonu, gözaltına alınan 2 şüpheli serbest bırakıldı

Kütahya’da Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce gerçekleştirilen operasyonda, 5 adet av tüfeği, 2 adet havalı tüfek, 1 adet tabanca ve 17 adet şarjör ele geçirildi. Olayla ilgili gözaltına alınan 2 şüpheli serbest bırakıldı.


Kütahya İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce, Ateşli Silahlar Kanunu’na muhalefet suçu şüphelisi İ.K isimli şahsa yönelik olarak gerçekleştirilen operasyon neticesinde toplamda, 5 adet av tüfeği, 2 adet havalı tüfek, 1 adet tabanca,17 adet şarjör ve 668 adet silah parçası ele geçirildi.


Yakalanarak gözaltına alınan İ. K ve İ.M. adliyeye sevk edildi ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ASO’dan Türkiye’nin Girişimcilik Potansiyeli raporu Ankara Sanayi Odası (ASO), Türkiye’nin kalkınma hedeflerine ulaşmasının temel unsurlarından olan girişimcilik ekosistemini tüm yönleriyle analiz ettiği çalışma raporu hazırladı. Raporu değerlendiren ASO Başkanı Seyit Ardıç, “Odamızın hazırladığı bu rapor Ankara’nın ulusal ve uluslararası rekabet gücünü artıracak stratejik adımların atılmasına katkı sunacak” dedi. Türkiye’nin girişimcilik ekosistemi, ekonomik büyüme ve kalkınma hedeflerine ulaşmada temel bir unsur olarak öne çıkıyor. Girişimcilik, Ar-Ge ve inovasyon faaliyetleri, nitelikli istihdam oluşturarak küresel rekabet gücünü pekiştiriyor. Buradan hareketle ASO, Türkiye’nin girişimcilik ekosistemini mercek altına aldı. "Girişimcilik Ekosisteminde Yatırım ve Fonlama Dinamikleri: Ankara’nın Yükselen Girişimcilik Potansiyeli ve Uluslararası Karşılaştırmalar” adıyla hazırlanan çalışma raporunda, Türkiye’nin girişimcilikteki durumunu tüm yönleriyle ele alınırken, Güney Kore, Macaristan, Polonya ve Birleşik Krallık gibi ülkelerdeki girişimcilik ekosistemi de analiz edilerek, karşılaştırıldı. Biyoteknoloji, yapay zeka ve sağlık teknolojileri gibi yenilikçi sektörlerdeki yatırım eğilimlerinin ön plana çıktığı 2020-2023 yılları arasında girişim sermayesinin tüm aşamalarının kapsamlı bir şekilde analiz edildiği raporda, Ankara’nın güçlü akademik altyapısı, teknoloji geliştirme bölgeleri ve Ar-Ge merkezleriyle girişimcilik ekosistemine yaptığı katkılar detaylı olarak ele alındı. Ankara’nın girişimcilik ekosistemindeki stratejik rolü Raporda; 153 Ar-Ge merkezi, 37 Tasarım Merkezi ve 13 Teknoloji Geliştirme Bölgesi ile Ankara’nın girişimcilik ekosistemindeki stratejik rolüne de dikkat çekildi. Yüksek teknoloji İhracatıyla da diğer şehirlerden ayrışan Ankara yüksek katma değerli üretim ve girişimi destekler bir ekosisteme ve görece rekabetçi üstünlüğe sahip olduğu vurgulandı. ASO’nun “Ankara’nın Dış Ticaret Analizi ve Teknolojik Boyut (2018-2023) Raporu da Ankara’nın bu üstünlüğünü kanıtladığı ifade edildi. İhracat içinde yüksek teknoloji ihracatı payının Ankara’da yüzde 13 iken bu oranın Türkiye ortalaması için yüzde 3,8 ve İstanbul için ise yüzde 5 olduğu belirtildi. ASO’nun raporuna göre, Ankara’da 3 yıllık süreçte 10 faal teknoparkta toplam 1391 firma kuruldu. Başkent’teki start-up sayısı ise son 10 yıllık dönemde yıllık yüzde 8 büyüyerek 1663’e ulaştı. Türkiye’deki start-up’ların yüzde 17’si, bu alanda her geçen gün hızla gelişmeye devam eden Ankara’da bulunuyor. 2040’a kadar Ankara’da 4 bin yeni start-up kurulması ve 1,3 milyar dolara varan yatırım alması bekleniyor. Ankara Sanayi Odası, işletmekte olduğu ASO Teknopark, Model Fabrika, Mesleki Test ve Sertifikalandırma Merkezi başta olmak üzere farklı iştirakleriyle girişim ve firmaların rekabet gücünün artışına ve yüksek katma değer üretmesine önemli katkılar sağlıyor. ASO’nun ortakları arasında olduğu girişimcilik ve start-upların gelişmesi ve ekonomiye katkısının artmasına yönelik önemli projelerinden biri de GarajX Teknoloji Geliştirme Merkezi. Hazırlıkları tamamlanan ve yıl sonunda faaliyete geçmesi planlanan GarajX sayesinde, yeni girişimciler ve öğrenciler fikirlerinin ticarileşmesi için gerekli çalışmaları yapabilecekleri ortamda faaliyetlerini yürütebilecek. Yapay zeka elektronik, savunma ve enerji sektörleri Ankara’daki start-up’lar özellikle sağlık teknolojileri, oyun, enerji, elektronik, yapay zeka ve savunma alanında yoğunlaşıyor. Biyoteknoloji, siber güvenlik, sürdürülebilirlik gibi alanlarında da faaliyetlerle hızla artıyor. 2023 yılında Ankara’da yapay zeka, elektronik, savunma ve enerji sektörlerinin ön plana çıktığı görülüyor. Savunma sanayiinin merkezi konumunda bulunan Ankara’da girişimcilerin bu alana yoğunlaştığı da dikkat çekiyor. Ankara’nın girişimcilik potansiyeli harekete geçirilmeli Raporda, Sermaye Piyasası Kurulu’nun Girişim Sermayesi istatistiklerine de yer verildi. Buna göre, girişimci sermayesi yatırım fonlarının net varlık değerinin 126 milyar lira olduğu, Ankara’daki yeni girişimci ve start-up’ların aldığı rakamların net varlıklar içindeki payının düşük kaldığı değerlendirildi. Bilim ve teknolojiye dayalı yapısıyla küresel arenada da rekabet edebilir bir girişimcilik merkezi potansiyeli olan Ankara’da yatırımcıların ilgisini çekecek bir ekosistem oluşturmanın önemli olduğu vurgulandı. Ankara’nın girişimcilik potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirilebilmesi için start-up’ların ihtiyaç duyduğu sermaye, mentörlük ve ağlara erişim imkânlarının artırılması gerektiği belirtildi. Raporda, Ankara’daki girişimcilik faaliyetlerinin küresel düzeyde desteklenmesi hedefi doğrultusunda politika önerilerine de yer verildi. “ASO’nun raporu stratejik adımlar atılmasına katkı sunacak” ASO Başkanı Seyit Ardıç, girişimciliğin sadece yeni iş alanları oluşturmakla kalmadığını, inovasyonun önünü açarak ülkenin küresel rekabet gücünü pekiştirdiğini belirtti. Ardıç, ASO’nun hazırladığı raporun, Ankara’nın sahip olduğu yüksek girişimcilik potansiyelini harekete geçirmesine ve uluslararası rekabet gücünü artıracak stratejik adımların atılmasına katkı sunacağını söyledi. ASO’nun girişimcilik ekosisteminin gelişmesine yönelik çalışmalar yaptığına da dikkat çeken Ardıç, “Kuruluş çalışmalarına başladığımız ASO Ankara Teknoloji Üssü, start-up’ların sanayi işletmeleriyle daha yakın ilişki içinde olacağı bir ekosistem oluşturacak. Piyasa odaklı, ihracat potansiyeli yüksek girişimlere yer verilecek. Ankara Teknoloji Üssü, sanayi ile teknoloji tabanlı girişimciliği bir araya getirecek” dedi. Ardıç, start up ve teknoloji tabanlı girişimcilerin gelişebilmesi için imalat sanayi ve ticaret sektörleriyle etkileşimlerinin artırılması gerektiğini vurgularken yenilikçiliğin finansman, organizasyon ve insan sermayesiyle birlikte düşünülmesi gerektiğini belirtti. Ancak, teknoloji tabanlı yenilik ve dönüşüm için reel sektörde mental dönüşümün de şart olduğunu, kamu politikalarının da etkin ve etkili bir şekilde formüle edileceği desteklerle sürece çok kritik katkı sağlayacağını dile getirdi.
Bilecik Bilecik’te kuduz vakalarının önüne geçmek için havadan aşı yapılacak Tarım ve Orman Bakanlığı, Bilecik’in de dâhil olduğu alanda alanda kuduz vakalarının önüne geçmek amacıyla havadan aşı atımı yapılacağını duyurdu. Yaban hayatında kuduz hastalığı ile mücadele amacıyla tilki kaynaklı kuduz vakalarının önüne geçmek maksadıyla yapılacak çalışmalar çerçevesinde, 24 Eylül ile 24 Ekim tarihleri arasında Bilecik’in de dâhil olduğu alanda havadan aşı atımı yapılacağı açıklandı. Bilecik’teki aşı atımı Yenipazar, Gölpazarı, Söğüt ve İnhisar ilçeleri ile kent merkezinin belli kısımlarını kapsayan bölgelerde gerçekleşecek. Ayrıca yetkililer tarafından konuyla ilgili olarak vatandaşlara yönelik detaylı bilgiler de paylaşıldı. "Tilki yemi yerken dişleri ile aşının içinde bulunduğu kapsülü patlatacak ve aşı ağız boşluğuna yayılacak" Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yapmış olduğu açıklamada, "Aşı tilkilerde ağız yoluyla kullanılan canlı bir aşıdır. Tilkiler oldukça uzak mesafelerden bile aşılı yemin kokusunu alabilirler. Tilki yemi yerken dişleri ile aşının içinde bulunduğu kapsülü patlatacak ve aşı ağız boşluğuna yayılacaktır. Aşının buradan tüm vücuda yayılması neticesinde hastalığa karşı bağışıklık oluşacaktır. Bir aşı yemi görürseniz, eğer halen bütünlüğü bozulmamış bir aşı yemi ise onu diğer kişilerin göremeyeceği bir yere doğru ayağınızla itin. Aşı yeminin kendisi insan sağlığına zararlı değildir fakat dokunmamak en iyisidir. Ayrıca insan kokusunun sinmesi aşı yeminin tilkiler için çekiciliği azaltır. Atılmış bir aşı kapsülü görürseniz kapsüle dokunmayın. Aşı güvenlikle ilgili çok sayıda testten geçmiş olmakla birlikte canlı virüs içeren bir aşıdır, bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü tarafından bu durumda yapılacaklarla ilgili çok açık öneriler geliştirilmiştir. Kapsülle temas eden kişilerin önce kapsülle temas eden vücut bölgelerini su ve sabunla yıkamaları ve en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurması gerekmektedir" ifadeleri kullanıldı. "Aşılı yemlerin içindeki doz, bir kediyi veya köpeği kuduza karşı aşılamak için yeterli değil" Açıklamanın devamında, "Aşılı yemleri kedi köpek gibi hayvanları aşılamakta ne yazık ki kullanamazsınız. Aşı özellikle tilkiler için geliştirilmiştir. Aşılı yemi köpek ve kediler yerse bir tehlike bulunmamakla beraber bu hayvanlar sizleri yalarsa vücudun temas eden bölgesinin derhal su ve sabunla yıkanarak en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir. Bu aşı, kedi ve köpeklerde test edilmiştir ve aşı hayvanlar açısından güvenlidir. Ancak; aşılı yemlerin içindeki doz, bir kediyi veya köpeği kuduza karşı aşılamak için yeterli değil. Bu cinsteki ev hayvanlarının çok daha yüksek dozlara ihtiyaçları vardır, bu yüzden insanların köpeklerini oral kuduz aşısı yemleriyle aşılamaya çalışmaları gereksizdir. Bu aşılama çalışmasına nasıl katkı sağlamak için, aşılı yemler dağıtıldıktan sonra başta çocuklar olmak üzere diğer kişilere aşılı yemlere dokunmamaları ve aşı kapsüllerine yanlışlıkla dokunmaları halinde bu bölgeyi sabun ve su ile yıkayarak derhal bir sağlık kuruluşuna başvurmaları konusunda bilgi verebilirsiniz. Ayrıca kedi ve köpeğiniz varsa bir süre dışarı çıkışını kısıtlayabilirsiniz. Böylelikle tilkiler bulmadan onların bu aşılı yemleri yemelerini önleyebilirsiniz. Aşılı yemlerin büyük bir kısmı 4-5 gün içinde yaban hayvanları tarafından tüketilmiş olacaktır" diye aktarıldı. "Tüm canlı aşılarda, hele de çocuklar söz konusu olduğunda çok dikkatli olmak gerekmektedir" Son olarak, konuyla ilgili olarak şu bilgiler paylaşıldı: "Aşı, insan dışındaki primatlarda test edilmiştir ve aşılı yemin içinde bulunan dozdan çok daha yüksek dozlarda bile güvenli olduğu görülmüştür. Ancak tüm canlı aşılarda, hele de çocuklar söz konusu olduğunda çok dikkatli olmak gerekmektedir. Endişelenecek konu çocuklar aşılı yem bulduklarında, daha da kötüsü açılmış bir aşı kapsülü bulduklarında bunu her zaman ebeveynlerine söylememeleridir. Çocukların aslında neyle temas ettiklerinin bilinmesi her zaman büyük önem taşımaktadır. Bütün halindeki aşı yemine mi ki bunun hiçbir tehlikesi yoktur. Yemin içindeki aşı kapsülünün içine mi (aşı kapsülün içinde kaldığı sürece hiçbir risk taşımaz), yoksa delinmiş bir aşı kapsülüne mi (kapsülün içinde aşı kalmış mı, kalmamış mı) temas edilmiş? Risk değerlendirmesi için önem taşıyan bir konu da temasın tarihidir (temas tarihiyle aşıların dağıtım tarihleri arasında kaç gün geçmiş?). Muhtemel risk, artan zamanla beraber hızlı şekilde düşüş gösterir. Çok küçük çocuklar ebeveynlerine herhangi bir temas durumunu söyleyemedikleri gibi, her şeyi ağızlarına götürürler. Dikkat edilmesi gereken nokta, aşı yemlerinin (ve bütünlüğü bozulmuş aşı kapsüllerinin) sonunda aslında dağıtılmadıkları yerlere getirildikleridir. Bazı hayvanlar yemleri farklı yerlere taşırlar. Halka yönelik kampanya bu nedenle çok önemlidir. İnsanların bu yemlerin ne olduklarını ve yerde bırakılmaları gerektiğini bilmelidir. Yemleri bahçelerinde bulmaları halinde, yerden alarak direk temastan kaçınarak almalılar. Bir eldiven veya plastik bir torba ile alın ve imha edilmesi için bir veteriner hekime veya sağlık tesisine götürün. Ayrıca Avrupa’da 250 milyondan fazla yem dağıtılmasına ve birçok insanın yemle teması rapor edilmesine rağmen aşıyla kuduza yakalanıldığına dair bir vaka rapor edilmemiştir." Vatandaşların ayrıntılı bilgi, teknik destek, dilek, şikâyet, talep ve görüşler için İl/İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ile irtibata geçebileceği açıklandı.
Yalova Dr. Ünğan’dan kalp damar hastalıklarına karşı öneri: “Sigara içmeyin, az yiyin, bol yürüyün” Yalova Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Doktoru İsmail Ünğan, kalp damar hastalıklarına karşı, “Sigara içmeyin, az yiyin, bol yürüyün” önerisinde bulundu. Kardiyoloji Anabilim Dalı. Öğretim Üyesi Dr. Ünğan, 29 Eylül Dünya Kalp Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu. Tüm dünyada en yüksek ölüm sebeplerinin başında kalp damar hastalıkları ve inme durumunun geldiğini söyledi. Dr. Ünğan, sanayileşmeyle beraber artan fiziksel aktivite kısıtlılığı, artan yaşam stresi, sağlıksız beslenme, alkol, tütün tüketiminde artış, yaşam süresinin artmasıyla beraber maruz kalınan kronik hastalıklar, şeker, tansiyon ve yüksek kolesterolün sebep olduğu sonuçlar neticesinde kalp damar hastalıkları ve inmeye olaylarının arttığını ifade etti. Türkiye’de her yıl yaklaşık 300 bin yeni kalp damar hastalığının teşhis edildiğini ve yaklaşık da 125 bin ölümün gerçekleştiğini anlatan Dr. Ünğan, “Kalp damar hastalıkları tüm dünyada tüm ölümlerin yüzde 33-35’ini kapsamaktadır. Kalp damar hastalıkları ve inme konusunda, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kolesterol değerlerinin kanda yüksek olması, yetersiz fiziksel aktivite, stresin artması, sigara, alkol tüketiminin olması bunların hepsi risk faktörü olarak anılmaktadır. Beklenen yaşam süresinin artmasıyla beraber özellikle kronik hastalıklara karşı maruz kalınan sürenin artması ve bu olumsuz davranış şekillerinin beraberinde bu hastalıkların gün geçtikçe yıkım oranını artırmakta, hastalar bundan dolayı ciddi sorunlar yaşamaktadır” dedi. Kalp damar hastalıklarından korunma yolları Dünya Kalp Federasyonu, Kardiyoloji Derneği başta olmak üzere bağlı olan üyelerin kalp damar hastalıklarına yakalanmama, yakaladığında tekrar hastalığın olmaması konusunda farkındalık çalışmaları sürdürdüğünü ifade eden Dr. Ünğan, şöyle konuştu: “Biz hekimler sahada vatandaşlarımıza da fırsat bulduğumuz sürece tekrar tekrar hatırlatarak bu hastalıkların olabildiğince yükünü hafifletebilmeye çalışıyoruz. Özellikle tansiyonla mücadelemizde, tansiyon takiplerimizi yaptıralım. Hasta olmasak bile en az yılda bir defa tansiyonumuzu ölçelim. Hastalığımız varsa ilaçlarımızı düzenli kullanalım. Tansiyon konusunda, sigara alkol tüketimi, yetersiz fiziksel aktivite konusunda dikkat edelim. Tüm dünyada artan dengesiz beslenme, ciddi bir sağlık sorunudur. Bu özellikle şeker hastalığı olmak üzere yüksek kolesterol, tansiyon yüksekliği beraberinde bir sürü komorbid durumu getirir. Bu konuda kişilerin dengeli, yeterli ve sağlıklı beslenmesine özendirmemiz gerekiyor. Akdeniz tarzı diyetle beslenme, sebze, meyve ürünleri, kuruyemişler, balık ürünleriyle beslenmemiz gerekiyor. Onun haricinde işlenmemiş tahıllar, az yağ oranına sahip süt ürünlerini önermemiz gerekiyor. Bunun haricinde doymuş yağlardan oluşan margarin gibi ürünler kullanmamamız, kırmızı et ürünlerini azaltmamız, şekerli meyve suyu içecekleri, endüstride hazırlanmış içecekleri, enerji içeceklerini tüketmememiz gerekiyor. Hastalara mutlaka alkol sigara kullanımını bırakması yönünde cesaretlendirmemiz gerekiyor. Artan yaşam stresiyle beraber, yoğun çalışma temposu sağlıklı yaşam konusunda birazcık kısıtlamaya neden oluyor. Yine de biz fırsat buldukça haftanın 5 günü hafif orta düzeydeki zorlukta bir egzersizle, yani şöyle, orta tempolu bir yürüyüşle, bu mümkünse rampa yukarı olmayacak şekilde, düz zeminde yürüyüş yaparak mutlaka fiziksel aktivitemizi yerine getirmemiz gerekiyor.” Davranış şekillerini değiştirerek hastalıklarda yüzde 80 oranında azalmaya gidebilir Dr. Ünğan, davranış şekillerini değiştirilerek kalp damar hastalıklarına yakalanma oranının düştüğünü belirterek, “Alkol, sigara tüketimi, düzensiz, dengesiz beslenme, fiziksel aktivitenin olmaması, psikososyal stresin altında olma. Bunları eğer yeterli bilgi ve deneyimle azaltırsak ya da olabildiğince yok seviyesine getirirsek biz bu kalp damar hastalıkları ve inme dediğimiz kronik hastalıklarda yaklaşık yüzde 80 oranında bir azalmaya gidebiliriz. Çünkü maalesef artık dünya genelinde, ülkemizde de gittikçe artan sıklıkta bizim metabolik sendrom dediğimiz, kronik hastalıkların birleşimi olan bir durum. Kendini artan kiloyla gösteren bu kompleks bir hastalık tanımı maalesef bizi kalp damar hastalılarıyla beraber birçok hastalığa yatkın hale getiriyor. Hastalarıma şunu söylüyorum, 3 öneriyle, sigara içmeyin, az yiyin, bol yürüyün. Bunu yaptığımız sürece kalp sağlığımız daha iyi olacak” ifadesini kullandı. Dr. Ünğan, Sağlık Bakanlığı’nın bu sene “Önce sen, önce kalbin, kalbinin kahramanı ol, harekete geç” sloganıyla farkındalık oluşturmak istediğini sözlerine ekledi.
Sivas Konserve açarken elinizden olmayın Estetik Plastik Rekonstrüktif Cerrahi uzmanı Doç. Dr. Neşe Kurt Özkaya, konserve açarken meydana gelen kesiklerin hafife alınmaması gerektiğini vurgulayarak vatandaşları uyardı. Mutfakta sıklıkla karşılaşılan bir durum olan konserve açarken meydana gelen kesikler, bazı sağlık risklerini beraberinde getirebiliyor. Sivas Medicana Hastanesi Estetik Plastik Rekonstrüktif Cerrahi uzmanı Doç. Dr. Neşe Kurt Özkaya, meydana gelen kesiklerin boyutu küçükte olsa bu kesiklerin hafife alınmaması gerektiğini vurguladı. Özellikle mutfakta sıkça karşılaşılan bu durumun, ciddiye alınmasının gerektiğini belirten Özkaya, kesiklerin enfeksiyon riski taşıyabileceğini ve yanlış bakım durumunda ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini vurguladı. Konserve açarken kullanılan aletlerin keskin olduğuna dikkat çeken Özkaya, "Kesikler genellikle yüzeysel gibi görünse de, derin yaralar oluşabilir. Bu tür yaralar, eğer doğru bir şekilde temizlenmez ve bakım yapılmazsa enfeksiyon kapma riski taşır" dedi. Özkaya, kesiklerin temizlenmesi, antiseptik uygulanması ve gerekirse bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiğini de sözlerine ekledi. Ayrıca, mutfakta dikkatli olunması ve doğru aletlerin kullanılması gerektiğinin altını çizdi. “Çok dikkatli olunması gerekir” Çocukların yetişkinlere göre daha çok risk altında olduğunu söyleyen Özkaya, “Yeme alışkanlıklarımızın değişmesiyle konserve kullanımı günlük hayatımızın artık bir parçası haline geldi. Eskiden konserveler daha çok pişirmeye hazır gıdalarken şimdi yeme ve içmeye hazır balık, mısır, garnitür gibi ürünler içermekte. Bu ürünler genelde cam veya metal kutularda saklanmaktadır. Kutuların kenarlarındaki demir metal kısımları açarken kişilerin değişik yöntemler kullanması veya dikkatsizce davranmalarıyla ev ve iş kazaları meydana gelebiliyor. El, parmak, el bileği kesikleri olmakla birlikte sadece yüzeysel cilt kesiği olabildiği gibi parmakları, eli hareket ettiren tendonların kesilmesine veya sinir damar yaralanmalarına hatta eklem hasarlarına da sebep olabiliyor. Çalışan ebeveynler olarak pratik olması açısından çocuklarımıza bu ürünleri evde kullanmalarına izin veriyoruz. Fakat çok dikkatli olunması gerekir çünkü çocuklar yetişkinlere göre daha risk altında olabilir” dedi. “Geç onarım başarı şansını düşürüyor” Bu vakaların hafife alınmaması gerektiğini vurgulayan Özkaya, “Bu vakalarla eskiden de karşılaşıyorduk fakat bugünlerde görülme sıklığı arttı. Bu tür kesiklerde ilk yardım çok önemli. Daha sonra iyi bir muayene ve müdahale gerekmekte. Bazı kesikler küçük gibi görünüp hafife alınsa da daha sonra bunun ciddiyetinin farkına varabiliyorlar. Tendon kesiği olduğunda acıyla hareket kısıklığını fark etmiyorlar. Zaman geçtikçe ellerini rahat kullanamadıklarını fark ediyorlar. O zaman çok daha aksi durumlar ortaya çıkıyor. Geç onarım başarı şansını daha çok düşürüyor. Bu yönden de hastalarımız risk altında oluyor. Bu vakalar kesinlikle hafife alınmamalı. Kesiğin boyutu kişiye göre küçükte olsa mutlaka bir sağlık kuruluşuna gidilmeli. Tetanos aşısı ve antibiyotik tedavisi uygulanmalı” şeklinde konuştu.