ASAYİŞ - 30 Ekim 2024 Çarşamba 20:01

Kütahya’da 5 gündür kayıp yaşlı adam ölü bulundu

A
A
A
Kütahya’da 5 gündür kayıp yaşlı adam ölü bulundu

Kütahya’nın Simav ilçesinde 5 gündür kayıp olarak aranan 87 yaşındaki yaşlı adam ekipler tarafından ormanlık alanda ölü bulundu.


Akdağ Beldesi Cevizlik Mahallesinde yalnız yaşayan 87 yaşındaki Ömer Çalışkan’dan 25 Ekim’den beri haber alamayan komşularının durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirmesi üzerine jandarma ekipleri ve AFAD tarafından arama çalışması başlatılmıştı. Arama çalışmaları sonucunda ekipler, yaşlı adamı evine 3 kilometre uzaklıktaki Çakırın Damı mevkiinde kayanın dibinde ölü buldu.


Çalışkan’ın cansız bedeni, savcı ve olay yeri inceleme ekiplerinin incelemesinin ardından Simav Doç. Dr. İsmail Karakuyu Devlet Hastanesi morguna götürüldü.


Yaşlı adamın kesin ölüm sebebi yapılacak otopsi sonucu belli olacak.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa TBB Başkanı İmamoğlu, Bursa’da STK’larla buluştu Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye’de farklı kentlere yapacağı ziyaretlerin ilkini gerçekleştirdiği Bursa’da sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. TBB tarafından ‘Bursa Buluşması’ kapsamında düzenlenen sivil toplum kuruluşlarıyla buluşma programı, Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde yapıldı. Programa, TBB ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Marmara Belediyeler Birliği (MBB) ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Bursa milletvekilleri, belediye başkanları, siyasi parti temsilcileri, ilçe başkanları, sivil toplum kuruluşlarının ve BESOB’a bağlı odaların başkan ve yöneticileri katıldı. “Sivil toplum, önemli bir paydaşımızdır” MBB ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, TBB ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Bursa’ya yaptığı ziyaretten büyük memnuniyet duyduklarını söyledi. Sivil toplumun gücünü bildiklerini belirten Bozbey, “Önümüzdeki süreçte oluşturacağımız birçok projede sivil toplum kuruluşları ortağımız olacak. Özellikle 1/100.000’lik plan çalışmalarımızda sivil toplumla beraber Bursa’nın sorunlarını masaya yatıracağız. Sivil toplum, Bursa’nın geleceğini şekillendirme konusunda önemli bir paydaşımızdır. Tüm sivil toplum kuruluşlarına ve odalarımıza katkı ve destekleri için şimdiden teşekkür ediyorum. Bursa’nın Kent Anayasası’nı hep birlikte inşa edeceğiz. İstanbul Planlama Ajansı ile beraber çalışarak Marmara’yı da bütüncül bir yaklaşımla ele alıp, Bursa’nın geleceğini oluşturacağız” dedi. “Bursa ile gurur duymamız gerekiyor” İmamoğlu, sivil toplum kuruluşlarıyla buluşma programını düzenleyen Başkan Bozbey’e ve emeği geçenlere teşekkür etti. TBB’nin yeni döneminde ‘imtiyaz değil adalet’, ‘menfaat değil hakkaniyet’ diyerek yola çıktıklarını söyleyen İmamoğlu, ‘Daha iyi bir gelecek, yerelden gelecek’ prensibi ve sloganıyla yürüdüklerini anlattı. Şehirlerde ortak çözüm yolları aramayı, huzur içerisinde bir Türkiye var etmeyi hedeflediklerini söyleyen İmamoğlu, binlerce yıllık geçmişi olan Bursa’da bulunmaktan da büyük mutluluk duyduğunu dile getirdi. Bursa’nın, Türkiye’nin lokomotif şehirlerinden birisi olduğunu söyleyen İmamoğlu, “Bursa, en yüksek ekonomik değer oluşturan 5 ilimizden bir tanesidir. Bursa ile gurur duymamız gerekiyor. Büyük bir imparatorluğun kurulduğu coğrafyanın ana merkezi olan Bursa, Türkiye’deki sanayileşmenin de merkezidir. Bursa, Türkiye’nin dünyaya açılan önemli kapılarından birisidir. Bursa’da üretim yapan insanlar, ortak akılla hareket etmeyi herkesten iyi bilirler. Her alanda dayanışması güçlü bir şehirdir Bursa. Fazlasıyla övgüyü hak eden Bursa’nın, hak ettiği desteği alamadığını da Mustafa Bozbey Başkanımla konuştuk. Biz bunları dert ediyoruz. ‘Birlikte nasıl iş geliştiririz?’ diye Mustafa Başkanımla birbirimizin gözünün içine bakıyoruz. Gelecekte sorunları çözecek kadrolar bizler olacağız. Hem TBB Başkanı olarak ben, hem MBB Başkanı olarak O, birlikte çalışıyor, birlikte düşünüyor, birlikte çabalıyoruz” diye konuştu. “Birlikte çözümler üretiyoruz" İstanbul ve Bursa arasındaki muhabbetten çok güzel fırsatların ortaya çıkacağını anlatan İmamoğlu, "Bursa ve İstanbul aynı tarihi yaşıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun iki başkentinden bahsediyoruz. Ortak fırsatlarımız ve tehditlerimiz var. Deprem gerçeği, iki şehrin de önemli meselesidir. Birlikte çalışacağız. Birlikte çözümler üretiyoruz. Hep birlikte el ele ereceğiz. Sorunları tespit edeceğiz. Günü geldiğinde güzel kadrolarla, memleketin evlatlarıyla sorunların hepsini biz çözeceğiz. Mustafa Başkanımla el ele, gönül gönüle daha fazla alanda birlikte çalışacağız. Türkiye’nin geleceğinin Marmara’dan, İstanbul’dan, Bursa’dan geçtiğini bile iki belediye başkanıyız” dedi. “Birlik ve beraberliğimizi yaşayalım ve yaşatalım” TBB olarak şehirlerin mevcut durumunu, dertlerini ve isteklerini anlayabilmek adına ziyaretleri gerçekleştirdiklerini ifade eden İmamoğlu, yerel yönetimlerin iradesinin güçlenmesi adına da sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geldiklerini dile getirdi. El ele vererek mücadele ortamının oluşturulmasıyla her sorunun aşılabileceğini anlatan İmamoğlu, “İstişare, buluşma, ortak akıl, birlikte konuşma ve üretme, dayanışma bu ülkenin çimentosudur. Birbirimize olan sevgimizi, saygımızı, inancımızı beslemek ve büyütmek adına sivil toplum kuruluşlarıyla buluşuyoruz. Aramızdaki diyaloğumuzu büyüteceğiz. Huzuru tesis etme görevi bize düşüyor. 86 milyonun güzel birlikteliğinin aşamayacağı sorun yoktur. Yeter ki birlik ve beraberliğimizi yaşayalım ve yaşatalım” diye konuştu. Program, konuşmaların ardından soru cevap bölümüyle devam etti.
Düzce Yanlış bir mantarın tüketilmesi hayatı tehdit edebilir Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Attila Önmez, yağışların artmasıyla birlikte doğada kendiliğinden yetişen mantar tüketimine bağlı zehirlenme vakalarının arttığına dikkat çekti. Mantar zehirlenmelerinin genellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında artış gösterdiğine dikkat çeken Doç. Dr. Önmez, “Bu dönemlerde doğada yabani mantarların büyümesi için uygun koşullar oluşur. Türkiye’de özellikle Eylül-Kasım ayları arasında daha fazla vaka raporlanır, çünkü bu dönem mantarların en sık toplanıp tüketildiği zamandır. Ayrıca ilkbahar yağışları sonrasında da mantar sayısı artar. Mantar zehirlenmelerinin genel popülasyondaki görülme sıklığı kesin rakamlarla ifade edilememekle birlikte, mantar zehirlenmesi vakalarının çoğu doğrudan doğal ortamdan toplanan yabani mantarların tüketimi sonrası ortaya çıkar. Türkiye’de mantar zehirlenmesi vakaları Ulusal Zehir Danışma Merkezi’ne her yıl 900’ün üzerinde bildirilmekte olup, bu sayı her yıl artmaktadır. Özellikle kırsal bölgelerde bu tür zehirlenmeler daha yaygındır” dedi. “Karaciğer yetmezliği nedeniyle hayatını kaybediyor” Mantar zehirlenmelerinin, toksinin türüne bağlı olarak farklı organ sistemlerini etkileyebileceğini dile getiren Atilla Önmez, “Örneğin, Amanita phalloides gibi mantar türleri karaciğer yetmezliğine neden olabilir. Bu mantarların toksinleri, karaciğer hücrelerini tahrip ederek ciddi hasara yol açar ve ölüme neden olabilir. Tüm mantar zehirlenmesi ölümlerinin yüzde 95’inden bu tür sorumludur. Cortinarius gibi bazı mantar türleri ise böbrek yetmezliğine yol açabilir. Bazı mantarlar halüsinasyonlara ve nörolojik semptomlara yol açabilir. Riskler arasında karaciğer nakli gerektirebilecek kadar ağır karaciğer yetmezliği ve diyaliz gerektirecek böbrek yetmezliği bulunur. Türkiye’de yapılan bir çalışmada, mantar zehirlenmesi ile başvuran vakaların yüzde 2.8’i karaciğer yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetmiştir” şeklinde konuştu. “Ciddi sonuçlara yol açabilir” Mantar zehirlenmesi belirtileri hakkında bilgilendirmede bulunan Önmez, “Genellikle mantar zehirlenmeleri; bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, baş dönmesi, terleme, güçsüzlük, çarpıntı ve tansiyon düşüklüğü gibi belirtilerle başlar. Mantar yedikten sonra belirtiler ortaya çıkana kadar geçen süreye kuluçka süresi denir. Kısa kuluçka süresi (2-3 saat içinde ortaya çıkan belirtiler) genellikle daha hafif olurken, uzun kuluçka süresi (6-24 saat sonra ortaya çıkan belirtiler) karaciğer ve böbrek yetmezliği gibi daha ciddi sonuçlara yol açabilir.” diyerek açıklamalarına devam etti. Zehirlenme belirtileri ortaya çıktığında derhal bir acil servise başvurulması gerektiğinin altını çizen Önmez, “Hastanın yediği mantarın bir örneği yanına alınarak hastaneye götürülmelidir, böylece zehirli mantarın türü belirlenebilir. Acil serviste mide yıkanması, toksinlerin emilimini azaltmak için aktif kömür, dehidratasyonu önlemek için sıvı elektrolit desteği ve gerekirse toksisiteyi azaltıcı ilaçlar uygulanır. Eğer hastada böbrek yetmezliği gelişmişse hemodiyaliz gerekebilir” ifadelerine yer verdi. “Güvenilir kaynaklardan alınan kültür mantarları tercih edilmelidir” Mantar zehirlenmesinden korunmak için mantarları görünüşlerine göre ayırt etmenin yanıltıcı olabileceğine vurgu yapan Önmez, “Aynı görünüme sahip zehirli ve zehirsiz mantarlar bulunabilir. Bu nedenle, tanınmayan ve güvenilir olmayan kaynaklardan toplanan mantarlar kesinlikle tüketilmemelidir. Bunun yerine, yalnızca güvenilir kaynaklardan alınan kültür mantarları tercih edilmelidir” şeklinde konuştu. “Hayatı tehdit edebilir” Mantar zehirlenmelerinin ciddi ve ölümcül sonuçlar doğurabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Önmez, “Doğada mantar toplamak keyifli bir aktivite gibi görünse de, yanlış bir mantarın tüketilmesi hayatı tehdit edebilir. Özellikle çocuklar ve yaşlılar gibi savunmasız gruplar için risk daha büyüktür. Güvenli mantar tüketimi için yalnızca güvenilir kaynaklardan alınan kültür mantarlarının tercih edilmesi önemlidir. Mantar zehirlenmelerinde erken müdahale hayat kurtarır. Zehirlenme belirtileri ortaya çıktığında zaman kaybetmeden tıbbi yardım alınmalı ve semptomlar hafife alınmamalıdır” şeklinde açıklamasını sonlandırdı.
Karabük Öğrencilerin 29 Ekim gösterisi büyük beğeni topladı Karabük’te, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri çerçevesinde Fevzi Çakmak Ortaokulu’nda kutlama programı düzenlenirken, öğrencilerin gösterisi büyük beğeni topladı. Okul bahçesinde düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Okul Müdürü Yılmaz Çavuş, Cumhuriyet’in 101. yıldönümünü kutlamanın gurur ve coşkusunu yaşadıklarını belirtti. Cumhuriyet’in, milletin azim ve kararlılığı ile vücut bulmuş büyük bir eser olduğunu ifade eden Çavuş, “Bu eser, sahip olduğu vizyonla daima ileriye bakan, özgüvenini sağlam tutan, heyecan ve şevkle mücadele eden bir milletin bugünkü nesillere en değerli armağanıdır. Bir asır öncesinde ortaya çıkan ve milletimizin kültürel kodlarında varlığı daim olan millî mücadele ruhu; tarihe gömülmek istenen bir milletin küllerinden doğuşunun, şahlanışının ilhamı olmaya devam etmektedir. Bizler, bugün bu faziletleri gelecek nesillere anlatmanın ve aktarmanın büyük sorumluluğunu taşıyoruz” dedi. Konuşmanın ardından Sosyal Bilgiler öğretmeni Fatih Erik koordinesinde hazırlanan gösterilere geçildi. Atatürk Çocukları Korosu ve bayrak gösterisi yapan öğrenciler, zeybek oynadı. Öğrencilerin “Cumhuriyeti biz böyle kurduk” orotoryosu büyük alkış alırken, öğrenciler tarafından Çanakkale Savaşı’na damga vuran Seyit Onbaşı, Kurtuluş Savaşı’nda kundaktaki bebeğiyle Türk ordusuna cephane taşıyan Şerife Bacı, Rus işgaline karşı direnişin simgesi olan Nene Hatun canlandırıldı. Öğrencilerin gösterileri programa katılan aileler ve vatandaşlar tarafından büyük beğeni topladı.