ASAYİŞ - 16 Nisan 2025 Çarşamba 11:25

Selalı mesaj ortalığı karıştırdı

A
A
A

Konya’da aynı mahallede oturan kişilerin, aralarında husumet bulunan komşunun selasını verdirmesi ortalığı karıştırdı. Ölmeden kendi selasının okunduğunu öğrenince şaşkına dönen 28 yaşındaki Uğur Şan, "Ben öldüm diye yakınlarım eve geldi. ‘Ben ölmedim’ diye dışarı çıkınca herkes hortlak görmüş gibi geriye kaçtı" dedi.

Olay, geçtiğimiz pazartesi günü öğle saatlerinde merkez Meram ilçesi Ali Ulvi Kurucu Mahallesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Ramazan Bahçeci Camisine gelen 13-14 yaşlarındaki iki çocuk, mahalle sakinlerinden 28 yaşındaki Uğur Şan’ın vefat ettiğini ve adına sela okunması için ellerindeki kağıdı imama uzattı. Camide görevli imam ise, çocukların verdiği bilgi üzerinde Uğur Şan’ın selasını vererek ismi anons etti. Sela ile beraber ismi duyan yakınları ve mahalle sakinleri Uğur Şan’ın evine gitti. Evinin önündeki kalabalığı görünce yanlarına gelen Şan’ı gören yakınları şaşkınlıklarını gizleyemedi. Toplanan kalabalığa ‘Ben ölmedim’ diyen Uğur Şan, camiye giderek imamdan bilgi aldı. Caminin güvenlik kameralarını izleyen Şan, imama vefat bilgisini veren çocukların, daha önceden aralarında motosiklet meselesinden husumet bulunan kişilerin yakınlarının çocukları olduğunu belirlemesi üzerine emniyete giderek şikayetçi oldu. Yapılan çalışma sonrası ise 13 yaşındaki A.T. ve 14 yaşındaki Y.K. yakalandı. İfadeleri alınan çocuklar haklarında işlem başlatıldıktan sonra serbest bırakıldı.

"Beni öldü diye selamı verdirmişler. Ben ölmedim, ayaktayım"

Mahallede kendi selasının verildiğini anlatan Uğur Şan, "Beni öldü diye mahalle camisinde selamı verdirmişler. Ben ölmedim, ayaktayım. Kahrolsun o düşman beni öldüremedi. Benim annem babam hasta kalp hastası. Komşularım ayaklandı geldi evimize, öldü diye hepsi ayaklandı buraya geldiler. Çıktım ‘ben ölmedim’ diye şaşırdılar. Ben hortlak görmüş gibi hepsi geriye kaçtı. Ben hortlamadım arkadaşlar, ölmedim" dedi.

Selalı mesaj ortalığı karıştırdı

Selayı duyup yakınlarının fenalık geçirdiğini anlatan Şan, "Gelen komşularım, annem, babam, yakınlarım rahatsızlanarak fenalık geçirdi. Karım hastanelik oldu, öldü diye benim hakkımda bir sürü muhabbet oldu. Ninem var o kötü olmuş. Bu şekilde olmaz. Devletten beni güvence altına almasını istiyorum. Benim canım tehlikede. Benim canımın korunmasını istiyorum. Bunun sonu kötü olacak. Ölmeyen insanın selasını vermek nedir. Ölmeyen insanın selası mı olur. Ben ayaktayım, ölmedim. Allah’tan başka da kimse beni öldüremez. İnsanoğlunun buna gücü yetmez. Benim ilk defa başıma geldi, öldü diye sela verdirilmek. Ben devlete sığınıyorum. Benim kimseye kan davası, husumetim yok. Bunlar bana husumet besliyor. Benim ailem, yakınlarım gerçekten kötü oldu. Berbat duruma geldi. Böyle bir şey yok. Ölmeyen insanın selası mı verilir. İş yerindeki arkadaşlarım hepsi beni arıyor. Telefonlar susmuyor, evimin önü akrabaların hepsi buraya geldi. Çoğu fenalaştı, hastaneye kaldırıldı. Bunların vebalini kim verecek. Devletimizden bu adamların benden uzaklaştırılmasını istiyorum. Hakkında da suç duyurusunda bulunuyorum, şikayetçiyim baştan sona. Bu adamların cezasının verilmesini istiyorum" şeklinde konuştu.

Torunu Uğur Şan’ın selasını duyarak fenalık geçiren babaanne Fatma Şan, "Olay günü saat 1 buçuk veya 2 aralarıydı. Oturuyorduk, biz yabancı zannettik. Haydar oğlu Uğur Şan vefat etmiş deyince benim huzurum gitti, benim orada kalbim sıkıştı, ölecektim, suyla ayılttılar beni. Evladım, Haydar oğlu Uğur Şan ölmüş deyince dişim kilitlendi, kalp hastasıyım, benim çoluğum çocuğum yüzüme su döktü, beni ayılttı. Ben sonuna kadar davacıyım" diye konuştu.

İbrahim Yetkin - Arda Akın Akkoca

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta üniversite öğrencileri doğayı gezerek dengbejlik kültürüyle buluştu Muş’ta üniversite öğrencileri fotoğraf kursu kapsamında Çengilli köyündeki Keçi Kömü Yaylası’nı ziyaret ederek sıcak havanın keyfini çıkarırken dengbejlik (ozanlık) kültürünü de yakından tanıdı. Güzel havayı fırsat bilen üniversite öğrencileri, Halk Eğitim Merkezi bünyesinde kayıtlı oldukları fotoğraf kursu kapsamında Çengilli köyünde bulunan Keçi Kömü Yaylası’na gezi düzenledi. Doğayla iç içe gerçekleştirilen etkinlikte öğrenciler, bölgenin köklü kültürel miraslarından biri olan dengbejlik geleneğiyle de buluştu. Yaylada yapılan etkinlikte dengbej tarafından seslendirilen kilamları dinleyen öğrenciler, sözlü Kürt edebiyatının önemli bir parçası olan dengbejlik kültürünü öğrendi. Aralık ayında güneşin tadını çıkararak yaylada gönüllerince eğlenen öğrenciler, Türkçe ve Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çekti. Aynı zamanda yaylanın doğal güzelliklerini fotoğraflayan öğrenciler, kültür ve sanatı bir arada deneyimledi. Etkinlik sonunda öğrenciler, meradan dönen keçilere elleriyle yem vererek hayvanları sevdi ve onlarla fotoğraf çekti. Geziyi düzenleyen fotoğraf sanatçısı Kenan Demir, her hafta Muş’un farklı bir bölgesine giderek keşfedilmemiş ve fazla bilinmeyen rotaları adım adım keşfettiklerini söyledi. Demir, "Tarihi mekânları, doğal güzellikleri ve bölgenin yaşam kültürünü konu alan bu gezilerde hem fotoğraf çekimleri yapıyor hem de öğrencilerimizin sahada deneyim kazanmasını sağlıyoruz. Bu çalışmalar sayesinde öğrencilerimiz, teorik eğitimlerini uygulamayla pekiştirirken temel çekim ve kadraj tekniklerini yerinde öğrenme imkânı buluyor. Bugün de rotamızı Çengilli köyünün yaylalarına çevirdik. Aralık ayı olmasına rağmen havanın güzelliği, doğanın ve akan suların sesi hepimizi adeta etkiledi" dedi.
Muğla Marmaris turizminde yeni dönem başladı Türkiye turizm sektörünün son yıllardaki en büyük yatırımlarından biri olan ve turizm dönemini 12 aya yayan Kızılbük Thermal Wellness Resort, düzenlenen toplantı ile basın mensuplarına tanıtıldı. Kış ortasında bile yoğun harketliliğin yaşandığı 5 yıldızlı otel konforundaki tesis basın mensuplarından da tam not aldı. Projenin tanıtımını yapıp gazetecilerin sorularını cevaplayan Kızılbük GYO Genel Müdürü Mahmut Sefa Çelik, beklentilerin aksine kış sezonunun oldukça hareketli geçtiğini belirterek, "Çok daha sakin bir dönem öngörülürken ciddi bir talep ve dinamizmle karşı karşıyayız. Yaklaşık 500 çalışanımızla hem operasyonel süreci hem de misafir memnuniyetini en üst seviyede tutacak şekilde planlamalarımızı sürdürüyoruz" dedi. Tesisin ilk kış sezonunu yaşadığını vurgulayan Çelik, Aralık-Şubat döneminde Marmaris’e ilk kez tatil amacıyla gelen çok sayıda yerli misafir bulunduğunu ifade etti. Marmaris’in geçmişte kış tatili destinasyonları arasında yer almadığını hatırlatan Çelik, "Bugün misafirlerimizin Marmaris’ten büyük bir keyif aldığını net şekilde gözlemliyoruz. Aralık ayında denize girildi, termal turizm tarafında ise kaplıca misafirleri artarak gelmeye devam ediyor" diye konuştu. Halihazırda tesiste yaklaşık bin 500’e yakın misafirin bulunduğunu belirten Çelik, konaklamaların genellikle bir hafta ve üzeri sürdüğünü, misafirlerin aile tatili anlayışıyla ve çoğunlukla özel araçlarıyla bölgeye geldiğini söyledi. Bu hareketliliğin Marmaris’in kış turizmi destinasyonu olarak konumlanmasına önemli katkı sağladığını dile getirdi. Sürdürülebilirliğin temel öncelikleri arasında yer aldığını vurgulayan Çelik, tesisleri 12 ay boyunca aktif tutacak katma değerli iş modelleri geliştirdiklerini belirtti. Bölgenin termal kaynaklar ve ören yerleri açısından büyük bir potansiyele sahip olduğuna dikkat çeken Çelik, bu potansiyelin daha planlı ve bütüncül turizm politikalarıyla desteklenmesi gerektiğini ifade etti. Marmaris’in İçmeler bölgesinde geçtiğimiz sezon başında kapılarını açan yaklaşık 30 yıl boyunca metruk bir halde kalan yapı, 465 milyon dolarlık stratejik bir yatırımla dört mevsim açık, termal ve wellness odaklı uluslararası standartlarda bir destinasyona dönüştürülmesi tüm Marmaris’te hareketliliğe neden oldu. "Sosyal ve ekonomik yaşamda gözle görülür bir canlanma yaşandı" Projenin misafirlerini ağırlamaya başlamasından bu yana Marmaris ve çevresinde sosyal ve ekonomik yaşamda belirgin bir hareketlilik yaşandığının altını çizen Mahmut Sefa Çelik "Tesisimiz yılın 12 ayı açık. Bu sayede yerel işletmeler ve restoranlar kış aylarında da aktif olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Hatta geçmişte kışın kapanan işletmelerin yerine artık yeni açılan mekanlar görüyoruz. Artık dünya turizminde yalnızca yaz tatili değil; sağlık turizmi, deneyim odaklı konseptler, sürdürülebilirlik, kongre turizmi ve dört mevsim yaşam anlayışı öne çıkıyor. Marmaris, termal kaynakları, doğal güzellikleri ve destinasyon çeşitliliği ile bu dönüşümün öncü destinasyonlarından biri olma potansiyeline sahip. Geleneksel turizmdeki en büyük zorluk, sezonun sınırlı olmasıydı. Bizim hedefimiz, Kızılbük Thermal Wellness Resort gibi yatırımlarla bu döngüyü kırarak Marmaris’i yılın her döneminde ziyaret edilen, güçlü bir marka destinasyonu haline getirmek ve bölge turizmine sürdürülebilir değer katmak. Bu hedefe de emin adımlarla ilerliyoruz" dedi. Toplantının ardından, 37 bin metrekareyi aşan kıyı şeridi, 1,4 kilometrelik sahil yürüyüş yolu ve plaj alanlarıyla bölgenin en büyük sosyal yaşam alanlarından birini oluşturan Kızılbük Thermal Wellness Resort, gazetecilere tanıtıldı. Tabiatla iç içe tesisi gezip merak ettikleri konular hakkında Sinpaş Holding Kurumsal Iletişim Müdürü Süreyya Erbayrak’tan bilgiler alan gazeteciler bölgeye kattığı değer dolayısıyla teşekkür ettiler.
Ankara SPK ile Türkiye Barolar Birliği arasında Finansal Okuryazarlık Anlaşması Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ile Türkiye Barolar Birliği arasında "Finansal Okuryazarlığın Yaygınlaştırılmasına Yönelik İş Birliği Protokolü" imzalandı. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ile Türkiye Barolar Birliği arasında finansal okuryazarlığın yaygınlaştırılmasına yönelik iş birliği protokolü imza töreni gerçekleştirildi. Yapılan anlaşmayla hukuk alanında okuryazarlığın yaygınlaştırılması hedeflendi. İmza töreninde bir konuşma gerçekleştiren SPK Başkanı İbrahim Ömer Gönül, yalnızca bir iş birliği protokolünü imzalamak için değil; hukuk ile finansın aynı zeminde, aynı hedef doğrultusunda buluştuğu önemli bir iradeyi ortaya koymak için bir arada olduklarını sözlerine ekledi. Gönül, Sermaye Piyasası Kurulu ile Türkiye Barolar Birliği arasında imzalanan protokolü son derece önemli gördüğünü sözlerine ekleyerek, şu ifadelere yer verdi: "Sermaye piyasalarında hukukun ve avukatlık mesleğinin rolü ayrıdır. Avukatlar, bu yönüyle bakıldığında sermaye piyasalarında kritik ve çok önemli bir yere sahiptir. Halka arz süreçlerinden şirket birleşmelerine, şirketlerin yatırım kararlarından yatırımcı uyuşmazlıkları ve kurumsal yönetim uygulamalarına kadar pek çok alanda, hukukçuların katkısı piyasalar açısından önemlidir. Yatırımcı haklarının korunması, sözleşme güvenliğinin sağlanması ve piyasa disiplininin tesisi, büyük ölçüde bu mesleğin bilgi birikimi ve sorumluluk anlayışıyla mümkün olmaktadır." "Avukatların finansal okuryazarlık düzeyinin yükselmesi, yatırımcı haklarının daha etkin şekilde korunmasını beraberinde getirmekte" Sermaye piyasalarının, geçmişe kıyasla çok daha hızlı ve karmaşık bir yapıya sahip olduğunu kaydeden Gönül, "Dijitalleşme, yeni finansal ürünler, farklı yatırım araçları ve sınır aşan işlemler, hukuki değerlendirmeleri de kaçınılmaz olarak derinleştirmektedir. Böyle bir ortamda, avukatların yalnızca mevzuata hâkim olması yeterli değildir. Finansal kavramları anlayan, piyasa işleyişini bilen ve yatırım risklerini doğru okuyabilen bir hukuk yaklaşımı, her zamankinden daha fazla önem taşımaktadır. Bu noktada finansal okuryazarlık, avukatlar için ilave bir bilgi alanı değil; mesleki pratiğin doğal bir parçası hâline gelmiştir. Avukatların finansal okuryazarlık düzeyinin yükselmesi; müvekkillerin daha doğru yönlendirilmesini, uyuşmazlıkların henüz doğmadan önlenmesini ve yatırımcı haklarının daha etkin şekilde korunmasını beraberinde getirmektedir. Aynı zamanda bu durum, piyasa bozucu eylemlerle mücadelede de güçlü bir hukuki zemin oluşturmaktadır" ifadelerine yer verdi. Gönül, Türkiye Barolar Birliği ile imzalanan protokolün önemine de değinerek, "Bu iş birliğiyle, avukatlarımızın sermaye piyasalarına ilişkin bilgi birikimini güçlendirmeyi, ortak eğitim ve farkındalık çalışmalarını artırmayı ve hukuk ile finans arasında daha sağlam bir etkileşim alanı oluşturmayı hedefliyoruz. Avukatlarımızın finansal okuryazarlık alanındaki donanımının artması, yalnızca mesleki bir kazanım değil; ülkemizin sermaye piyasalarının geleceğine yapılmış önemli bir yatırımdır" diye konuştu. "İş birliği protokolü ile avukatların finansal okuryazarlıkta ciddi bir eğitimden geçmelerini amaçlıyoruz" Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ise, yapılan iş birliği protokolüyle her iki kurulun hem finans dünyası hem hukuk dünyasının bundan sonra daha yoğun şekilde iş birliğiyle çalışmasına dair bir adım attığını dile getirdi. Sağkan, baroların çatı örgütü olan Türkiye Barolar Birliği olarak Türkiye’deki 204 bin avukatı ve yine binlerce stajyer avukatı bünyesinde barındırdığını belirterek, "Bu kapsamda finansal okuryazarlık konusu da avukatların yurttaşlarımızın adalete erişiminde en çok önem verdiği başlıkların içerisinde yer alıyor. Bu anlamda bugün imza altına alacağımız iş birliği protokolü ile avukatların ve stajyer meslektaşlarımızın finansal okuryazarlıkta ciddi bir eğitimden geçmelerini amaçlıyoruz. Bu eğitimin neticesi az önce ifade ettiğim üzere 85 milyon yurttaşımızın adalete erişiminde savunmanın daha etkin bir rol üstlenmesini temel olarak sağlayacaktır" değerlendirmesinde bulundu.