ÇEVRE - 10 Kasım 2021 Çarşamba 14:36

Akşehir Gölü’nün su seviyesinin düşmesinde daha önceki depremlerin etkisi bulunamadı

A
A
A
Akşehir Gölü’nün su seviyesinin düşmesinde daha önceki depremlerin etkisi bulunamadı

Akşehir ve Eber Gölleri Birliği Toplantısı Konya’nın Akşehir İlçe Belediyesinin ev sahipliğinde gerçekleştirildi.

Akşehir ve Eber Gölleri Birliği Toplantısı Konya’nın Akşehir İlçe Belediyesinin ev sahipliğinde gerçekleştirildi.


Akşehir Eber Gölleri Çevre Koruma Birliği Başkanı ve Akşehir Belediye Başkanı Salih Akkaya; toplantıda yaptığı konuşmada "Konya Teknik Üniversitesi ile yapılan protokol kapsamında, kirlilik ve su rezervlerine ilişkin çalışmalar yapıldı. Kirlilik konusunda Çevre, Şehircilik ve İklimlendirme Bakanlığının desteğiyle yapılan arıtma tesisleri çözüm olmuştu. Ancak su rezervlerimizde, kuraklık nedeniyle yaşadığımız sorun devam ediyor. Göllerimizde su seviyesinin azalmasında, son zamanlarda yaşanan depremlerin etkisi olup olmadığı yönünde yaz ayları boyunca yapılan çalışmanın sonuç raporunun bugün bu toplantıda sunumu yapılacak" dedi.


Toplantıda Konya Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Yaşar Eren ve Prof. Dr. M. Tahir Nalbantçılar tarafından hazırlanan rapor birlik üyelerine ve basın mensuplarına sunuldu. Prof. Dr. M. Tahir Nalbantçılar; raporun, sular iklim durumu ve yarıklar, gölün jeolojik durumu, depremle ilişkisi, meydana gelmiş yarık ve çatlaklar şeklinde 2 bölümde hazırlandığını aktardı. Yüzey kırıklarının belirlenmesi projesi ile su seviyesi düşümü ve su kaybının faylarla ilişkisi olup olmadığı ve değilse de nedenlerinin belirlenmesini amaçladığını belirten Nalbantçılar, çalışmalarının belediyelerden alınan bilgiler, yöre halkının aktardıkları ve sahada yaptıkları gözlemlere dayandığını vurguladı. Drone çekimlerinden de yararlanılan çalışma sonucunda; Eber Gölü’nde bir miktar su bulunduğunu ancak Akşehir Gölü’nün tamamen kuruyarak çorak araziye dönüştüğünü tespit ettiklerini belirten Prof. Dr. Nalbantçılar; su seviyesinin azalma nedenlerini azalan yağış, kuraklık, sıcaklık ve geniş yüzey alanında fazlasıyla etkili olan buharlaşma şeklinde sıraladı. İki ayrı bölgede DSİ tarafından takip edilen bin 288 ve 123 olmak üzere toplam bin 411 kuyunun yanı sıra belgeli olarak açılmış 2 bin 774 kuyudan alınan suyun tarımda kullanılmasının sonuçlarına da değinen Prof. Dr. M. Tahir Nalbantçılar, rasat kuyularındaki ölçümlere göre yer altı sularında 10-15 metreye varan düşüşler yaşandığını aktardı.



4 ve büyüklükteki depremler Akşehir ve Eber arasındaki bölgede yoğunlaştığına dikkat çekildi


Göller çevresinin jeolojisi üzerine sunum yapan Prof. Dr. Yaşar Eren de, günümüze kadar yaşanan 4 ve üzeri büyüklükteki depremlerin, Akşehir ve Eber arasındaki bölgede yoğunlaştığına dikkat çekti. Akşehir Gölü tabanında, su seviyesinin düşmesine neden olacak yarık, kırık ve boşluk olmadığını söyleyen Prof. DR. Eren, Eber Gölü’nde ise yüzey faylanmaları, kırıklar ve küçük ölçekli obruklar tespit edildiğini belirtti.


Raporun en fazla dikkat çeken sonuç bölümünde yer verilen bilgiler ve akademisyenler tarafından yapılan uyarılara göre; "Yapılan arazi incelemeleri sonucunda Akşehir ve Eber Gölleri’nin su seviyesinin değişmesi ve düşmesinde; kırıkların ve şimdiye kadar oluşan depremlerin önemli bir rol oynamadığı görülmüştür. Ancak küresel ısınma ve aşırı tarımsal su kullanımı nedeniyle yörede yeraltı suyu seviyesinin düşmesine bağlı olarak göllerin çevresinde önemli uzunluklarda ve çok sayıda yüzey kırık ve faylanmaları oluşmuştur. Yeraltı suyu seviyesinin daha da düşmesi ile oluşabilecek yüzey kırıklarının göl havzaları içerisinde gelişmesi bu havzaların tabanındaki geçirimsiz seviyelerin yarılarak, a- Gelecek yıllarda yüzeyde su birikimini engelleyebilecek, b- Yüzeye yakın seviyelerde geçirimsiz seviyeler arasında hapsedilmiş suların daha aşağılara taşınmasına yol açabilecek, tehlikeleri barındırmaktadır" denildi.



Alınacak tedbirler açıklandı


Rapora göre; hiç olmazsa belli bir alanda bile olsa göllerin varlığını korumak için gerekli tedbirler şu şekilde açıklandı: "1. Yeraltı suyu seviyesinin daha da düşmesini engelleyecek önlemlerin bir an önce alınması. 2. Gölü geçmişte besleyen dere ve çaylardan doğrudan gölleri besleyecek su sağlanması. 3. Azalan yağış ve artan sıcaklık etkisini azaltacak önlemlerin geliştirilmesi. 4. Mevcut suyun büyük bir bölümü tarımsal sulamada kullanıldığı için bu alanda her türlü modern teknik kullanılarak suda tasarrufun sağlanması. 5. Bölgede yeraltısuyu kullanımına ihtiyaç duymayacak tarımsal ürünlerin yetiştirilmesi ve teşvik edilmesi. 6. Kullanılan bütün suların arıtılarak geri dönüşümün büyük bir oranda sağlanması. 7. Göl alanları içerisinde açılmış çeşitli amaçlı kuyulardan güneş panelleri ile daimi yeraltı suyu çekiminin önlenmesi. 8. Yerleşim yerlerinde kullanılan suların da tasarruflu kullanılması için gerekli önlemler alınması ve halkın bu konularda daha da bilinçlendirilmesi. 9. Mümkünse göllerde buharlaşmayı azaltacak tedbirlerin alınması. 10. Her iki gölün kuzey ve doğu kesimleri ağaç ve bitki örtüsü açısından oldukça fakirdir. Bu kesimlerin susuzluğa karşı dayanıklı ağaç türleri tarafından zenginleştirilmesi gerekmektedir. 11. Belirli bir derinlikten itibaren göl tabanında su bulunduğu için gerekirse bölümlendirme yapılarak, özellikle Akşehir Gölü’nün Güneybatı kesiminden itibaren yavaş yavaş canlandırılması ve geliştirilmesi sağlanmalıdır."


Rapor sunumunun ardından toplantıda diğer gündem maddeleri görüşülerek Afyonkarahisar Çay ilçesinin de birliğe üye olması kabul edildi.


Akşehir’deki toplantıya; Akşehir Belediye Başkanı Salih Akkaya, Afyonkarahisar Sultandağı Belediye Başkanı Mehmet Aldırmaz, Dereçine Belediye Başkanı Ömer Yıldız, Yeşilçiftlik Belediye başkanı Mehmet Ali Sakal, Bolvadin Belediye Başkanı Fatih Kayacan ile Tuzlukçu ve Çay Belediye Başkan Vekilleri, Akşehir Belediye Başkan Yardımcısı Yahya Yıldız ve Meclis üyesi Zekeriya Kanat katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ATO Yönetim Kurulu Üyesi Akça: "Mesleki eğitim, üretimin niteliğini ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır" Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Üst Kurul Üyesi ve ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, "Mesleki eğitim sadece bir istihdam politikası değil, üretimin niteliğini, rekabet gücünü ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır" dedi. ATO, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile bu yılın ekim ayında hayata geçirdiği ‘Mesleki Eğitimde Ankara Model’ iş birliği protokolü kapsamında düzenlediği "Sektör- Meslek Öğretmenleri Buluşması’ ATO Duatepe Salonu’nda yapıldı. Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Mimar Sinan Mükemmeliyet Merkezi koordinatörlüğünde düzenlenen toplantı, Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Üst Kurulu Üyesi aynı zamanda ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ali İhsan Güçlü ile Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Volkan Hasan Kaya, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Veli Karakuş ve Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Erkan Tuzsuz başkanlığında gerçekleşti. Toplantıda mesleki eğitimin, üretim niteliğine ve rekabet gücüne etkisi ele alındı. "Kamu, özel sektör ve eğitim kurumları arasında güçlü bir iş birliği, mesleki eğitimin başarısının temel şartıdır" ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, ATO’nun Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile hayata geçirdiği "Mesleki Eğitimde Ankara Modeli"nin mesleki eğitimin sektörün ihtiyaçlarıyla uyumlu biçimde yapılandırılması açısından önemli bir model olacağını belirterek, "Mesleki eğitim, sadece bir istihdam politikası değil, üretimin niteliğini, rekabet gücünü ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır. İş dünyasının ihtiyaçlarıyla uyumlu, uygulama ağırlıklı ve güncel beceriler kazandıran bir mesleki eğitim yapısı, gençlerimizi geleceğin mesleklerine hazırlarken ekonomimizin de sürdürülebilir büyümesini güvence altına alır. Bu nedenle kamu, özel sektör ve eğitim kurumları arasında güçlü bir iş birliği, mesleki eğitimin başarısının temel şartıdır" ifadelerini kullandı.
Adana Adana’da yıkım yapılan Amerikan Adası girişi kayalarla kapatıldı Adana’da Amerikan Adası olarak bilinen yerdeki kaçak yapıların yıkım işlemleri sona ererken, bölgenin girişi kayalarla kapatıldı. Yıllardır tartışma konusu olan Merkez Çukurova ilçesi Göl Mahallesi Menderes Bulvarı’ndaki Amerikan Adası’nda 23 Aralık’ta başlayan yıkım işlemleri tamamlandı. Yıkılan kaçak yapılardan arta kalan molozlarda kamyonlarla taşındı. Adanın girişi de kaya parçalarıyla kapatılırken, girişinde nöbet tutan polis bölgeye kimsenin girmesini izin vermiyor. Bölgeye gezmeye gelen vatandaşlar kayaları görünce geri dönmek zorunda kaldı. Eşi ve çocuğuyla bahardan kalma havayı değerlendirip adada gezmek isteyen Serkan Çokal, "Üzüldük desek doğru olur. Ancak daha iyisi olacaksa Adana için hayırlısı olsun. Biz burayı seviyorduk ve sürekli geliyorduk. Buradaki yapıların kaçak olduğunu bilmiyorduk. Görüntü açısından çok çirkindi. Yolumuzu kesip çevirenler vardı. Zorla mekâna çağıranlar vardı. Ailece geldik, burayı gezelim demiştik. Yeni yapılacak yer, halkın girebileceği şekilde olsun. İnsanlar rahatça dolaşsın. Uyuşturucu kullanan kişilerin burada olmadığı belli olsun. Devletimizden buranın güzel bir yer olmasını istiyoruz" dedi. İlknur Çokal ise, "Çok üzüldüm, ancak bir yandan da sevindim. Burada uyuşturucu kullananlar da çoktu. İnşallah daha güzel yapılar olur. Mekânların içerisinde güzel olanlar da vardı, ancak büyük kısmı kötüydü. Burayı ailece ziyarete gelmiştik. Kapatıldığı için şu an giremiyoruz" diye konuştu.
Ankara Uzmanından uyarı: "Uyku düzeninin bozulması agresif tip meme kanseri riskini artırabiliyor" Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, "Uyku düzeninin bozulması sadece yorgunluğa veya strese sebep olmuyor. Aynı zamanda agresif tip meme kanseri riskini de artırabiliyor" dedi. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, yeni yapılan araştırmalarda gece vardiyasında çalışan ya da uyku bozukluğu olan bireylerde, agresif meme kanseri riskinin önemli ölçüde arttığını belirtti. Texas A&M Üniversitesi’nde yürütülen ve JAMA Oncology dergisinde yayımlanan çalışmada, bozulan sirkadiyen ritmin, bağışıklık sistemini baskılayarak tümör gelişimine ve yayılmasına zemin hazırladığını açıkladı. Dr. Coşkun, sirkadiyen ritim bozukluğu, meme bezlerinin yapısını bozarak bağışıklık sisteminin savunmasını zayıflattığını ve bozulan bağışıklık sonucunda tümörler daha hızlı ve daha agresif şekilde büyüyebileceğini vurguladı. "Geç saatlere kadar uykusuz kalmak ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebiliyor" Uyku düzeninin bozulmasının ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirdiğini ve kaliteli uykunun insan vücuduna her anlamda yararı olduğunu belirten Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, "Uyku düzeninin bozulması sadece yorgunluğa veya strese sebep olmuyor. Aynı zamanda agresif tip meme kanseri riskini de artırabiliyor. Araştırmada, laboratuvar modelleri iki gruba ayrıldı. Biri normal gündüz gece döngüsünde yaşarken diğeri sirkadiyen ritimleri bozacak şekilde ışık döngülerine maruz bırakıldı. Normal döngüde tipik olarak 22’nci haftada kanser gelişirken, ritmi bozulan grupta kanser belirtileri yaklaşık 18’inci haftada ortaya çıktı. Bu modellerde daha agresif tümör gelişimi gözlemlendi ve tümörün akciğerlere yayılma ihtimali daha yüksek bulundu. Çalışmayı yürüten araştırmacılar, çalışmada bağışıklık tepkilerini bastıran bir molekül olan LILRB4’yi odak noktasına aldı. Normalde bağışıklık sistemini aşırı iltihaptan koruyan bu molekül, kanser ortamında aşırı aktifleşip bağışıklığı daha da baskılayabiliyor. LILRB4 etkisi hedeflendiğinde ise, bağışıklık sistemi tekrar aktifleşerek hem tümör büyümesini hem de metastazı önemli ölçüde azalttığı görüldü. Çalışmanın bir diğer önemli bulgusu da uzun vadeli sirkadiyen ritim bozukluğunun sağlıklı meme dokusunun yapısını değiştirerek bu dokuların tümör gelişimine karşı savunmasız hale gelmesine neden olmasıdır. Sonuç olarak gece vardiyasında çalışmak, sık sık seyahat etmek veya geç saatlere kadar uykusuz kalmak sadece yorgunluk değil, ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebiliyor. Bu çalışmanın sonucuna göre uyku ve dinlenme sürelerine daha çok özen göstermek gerektiği görülüyor. Özellikle gece vardiyasında çalışan kadınların sağlık taramalarını aksatmaması, mümkünse vardiya saatlerinin biyolojik ritimle uyumlu şekilde planlanması, vardiya sistemiyle çalışanların düzenli uyku alışkanlığı edinmeleri, karanlık ve sessiz ortamlarda uyumaları, uyku hijyenine dikkat etmeleri yaşam kalitesi ve hastalıklardan korunmak açısından oldukça önemli" ifadelerini kullandı.
Bitlis Vali Karakaya, 2025 yılında Bitlis’te yaşanan asayiş olaylarını değerlendirildi Bitlis Valisi Ahmet Karakaya, 2025 yılında il genelinde meydana gelen asayiş olaylarını değerlendirdi. Valilik toplantı salonundaki toplantıda konuşan Vali Karakaya, rakamlarla gerçekleştirilen operasyonları ve yakalamaları açıkladı. "Bizler göreve başladığımız ilk günden itibaren Bitlisli hemşerilerimize en iyi şekilde hizmet etmek için arkadaşlarımızla birlikte yoğun bir şekilde çalışıyoruz" diyen Vali Karakaya Türkiye’nin ve Bitlis’in huzuru ve güveni için 7 gün 24 saat hesabıyla çalışmalarını azim ve kararlılıkla sürdürdüklerini söyledi. İl Emniyet Müdürlüğü, İl Jandarma Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı emrinde olmak üzere yaklaşık 9 bin personelle Bitlislilerin ve şehre gelen misafirlerin huzur ve güvenliği için çalıştıklarını da sözlerine ekledi. Vali Ahmet Karakaya, açıklamasında şunları söyledi. "Güvenlik güçlerimizin gerçekleştirdiği başarılı operasyonlarla bitme noktasına gelen terör örgütleri ile mücadele ilimizde de devam etmektedir. 1 Ocak’tan bugüne kadar Jandarma ve Emniyet birimlerimizin terör örgütlerine yönelik gerçekleştirdiği 3 bin 294 kırsal, 34 şehir operasyonunda 67 şahıs gözaltına alınmış, gözaltına alınan bu şahıslardan 14’ü tutuklanmış, 24 şahsa adli kontrol tedbirleri uygulanmıştır. Organize suçlarla ile mücadele kapsamında ilimiz genelinde yürütülen kararlı ve titiz çalışmalar neticesinde 6 Operasyon başarıyla gerçekleştirilmiş, 4 organize suç örgütü çökertilerek, 134 şahıs gözaltına alınarak, 45 şahıs tutuklanmış ve 36 şahsa adli kontrol tedbirleri uygulanmıştır. Asayiş olaylarında kişilere karşı işlenen suçlarda, konut dokunulmazlığının ihlali, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, kişilerin huzur ve sükununu bozma, cinsel taciz, hakaret, çocuğun cinsel istismarı, kasten yaralama, cinsel saldırı ve tehdit olaylarında 2024 yılına göre yüzde 6 oranında düşüş gerçekleşmiştir" dedi. Vali Karakaya, motosiklet hırsızlığı, evden hırsızlık, işyerinden ve kurumdan hırsızlık, yağma (gasp) ve dolandırıcılık olaylarında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17 düşüş sağlandığını ifade ederek açıklamasına şöyle devam etti. "Son 1 yıl içerisinde kesinleşmiş hapis cezası ile aranan 620 şahıs yakalanarak Ceza İnfaz Kurumlarına teslim edilmiş, ifade için aranan 2 bin 611 şahıs yakalanarak gerekli adli işlemler yapılmıştır. Ruhsatsız silah ve silah kaçakçılığı kapsamında 134 tabanca, 29 kurusıkı tabanca, 10 uzun namlulu tüfek ve 130 av tüfeği ele geçirilmiş, 370 şüpheli şahıs hakkında gerekli adli işlemler yapılmıştır. Uyuşturucu ile mücadele kapsamında ise geride bıraktığımız son 1 yılda uyuşturucu imal ve ticareti suçundan 121 operasyon icra edilmiş, 278 şahıs gözaltına alınmış, 137 şahıs tutuklanmış ve 15 şahsa adli kontrol tedbirleri uygulanmıştır. Uyuşturucu kullanmak suçundan 600 olay meydana gelmiş, 611 şüpheli şahsa gerekli adli işlemler yapılmıştır. Gerçekleşen bu olaylar neticesinde 72 kilogram metamfetamin, 65 kilogram esrar, 3 kilogram eroin, 2 kilogram afyon sakızı, 171 gram kokain, 3 kilogram bonzai, 402 adet sentetik ecza hapı, 42 adet captagon hap, 180 adet ecstasy hap ve bin 529 kök hint keneviri ele geçirilmiştir. Uyuşturucu ile mücadelede en büyük önceliğimiz gençlerimizi ve toplumumuzu korumaktır. Bu doğrultuda güvenlik birimlerimizce yürütülen çalışmalar azim, kararlılık ve koordinasyon içinde devam edecektir. Siber suçlar ile mücadele kapsamında ilimiz genelinde siber, güvenlik, terör, kaçakçılık, narkotik ve asayiş suçları olmak üzere toplam 1.030 suç unsuru şahıs ve hesap tespit edilmiş, terörle iltisaklı 74 şahıs, ödeme yasadışı bahis ve bilişim suçlarından 61 şahıs ve çevrimiçi çocuk istismarı suçu kapsamında ise 17 şahıs gözaltına alınmış, 54 şahıs tutuklanmıştır. Trafik denetimlerimizde 2024 yılında 389 bin 832 araç denetlenmiş, 86 bin 84 araca işlem yapılmış, 2025 yılında ise 582 bin 451 araç denetlenmiş 134 bin 598 araca işlem yapılmış, 2024 yılında 4 bin 149 ticari taksi denetlenmiş, 354 ticari taksiye işlem yapılmış, 2025 yılında ise 5 bin 725 ticari taksi denetlenmiş, 480 ticari taksiye işlem yapılmıştır" diye konuştu. "2025 yılı içerisinde Van Gölü’nde 2520 saat seyir icra edilmiş, icra edilen görev süresince 138 adet tekne kontrol edilerek toplam 32 tekneye yasal işlem uygulanmıştır" diyen Vali Karakaya, "3725 şahsın sorgulaması yapılarak aranma kaydı bulunan 3 şahıs hakkında gerekli adli işlemler yapılmıştır. Sahil Güvenlik Komutanlığımız mavi vatanımızın dört bir yanında olduğu gibi Van Gölü’nde de huzuru ve güveni tesis etmek için canla başla çalışmalarını sürdürmektedir. İlimizde uluslararası koruma altında 80, ikamet izni bulunan 246 yabancı uyruklu şahıs ve geçici koruma altında 997 Suriyeli bulunmaktadır. 1 Ocak 2025 tarihinden bugüne kadar; düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığı organizatörlerine yönelik 211 operasyon gerçekleştirilmiş, 152 göçmen kaçakçılığı organizatörü ve 578 düzensiz göçmen yakalanmıştır. Yakalanan organizatörlerden 88 şahıs tutuklanmış, 64 şahsa adli kontrol tedbirleri uygulanmıştır. Yakalanan düzensiz göçmenler İl Göç İdaresi Müdürlüğümüzce sınır dışı edilmek üzere Geri Gönderme Merkezlerine sevk edilmişlerdir. Ayrıca 3 mobil göç noktası aracında 9.242 kişinin kimlik denetimi yapılmıştır. Düzensiz göçle ve göçmen kaçakçılığıyla olan mücadelemiz azim ve kararlılıkla devam edecektir. 2026 yılını karşıladığımız bugünlerde vatandaşlarımızın yeni yıla huzurlu ve güvenli girebilmeleri için Emniyet ve Jandarma birimlerimiz 31 Aralık 2025 Çarşamba günü 150 ekip ve 760 personel ile gerekli güvenlik önlemlerini alacaklardır. Kadim Şehir Bitlis’imizin huzur ve güvenliği; görevlerini büyük bir fedakârlık, cesaret ve yüksek bir sorumluluk bilinciyle yerine getiren kahraman güvenlik güçlerimizin üstün gayretleri sayesinde teminat altındadır. Güvenlik güçlerimizle omuz omuza verilen bu kararlı mücadele, ilimizde kamu düzeninin ve toplumsal huzurun güçlenerek devam etmesini sağlamaktadır. Bu vesileyle şehrimizin güvenliğini tesis etmek için gece gündüz demeden fedakârca çalışan emniyet, jandarma ve sahil güvenlik teşkilatımızın kıymetli mensuplarına teşekkür ediyorum. Kıymetli Bitlisli hemşerilerimin yeni yılını kutluyor, saygı, sevgi ve muhabbetle selamlıyorum" şeklinde konuştu.
Hatay Depremle birlikte yerle bir olan Antakya kent merkezi yeniden inşa edildi Hatay’da depremin ardından inşa edilen Antakya kent merkezini gören vatandaşlar asrın felaketinin izlerinin silindiği şehirdeki çalışmalara hayran kaldı. 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde yaşanan asrın felaketinde Hatay’da yaklaşık 25 bin insan ölmüş ve kent merkezi yerle bir olmuştu. Hayalet şehre dönen ve enkazların kaldırılmasıyla boş araziyi andıran kent merkezinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kısa sürede çalışmalara başlamıştı. Depremzede vatandaşların yuvalarına kavuşmaları için gece gündüz emek veren ekiplerin çalışmalarıyla adeta yeni bir şehir kuruldu ve Antakya kent merkezi eskisinden eser kalmayacak halde yeniden inşa edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla 27 Aralık Cumartesi günü Antakya kent merkezi Atatürk Caddesi’nde "Asrın İnşası Türkiye’nin Başarısı: 455 Bin Konut Tamam" temalı program düzenlenecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılacağı program öncesi kent merkezinde son çalışmalar yürütülürken depremzede vatandaşlarda aylar sonra yeniden şehir edasına kavuşan memleketlerinde gezme fırsatı buldular. "Çok şükür şimdi çok güzel oldu şehrimiz, 1 saattir gezip bakıyorum ve eskiden eser yok" Antakya ilçesi kent merkezi Akevler Mahallesi’nde hak sahibi olduğu evinin kurasının çekildiğini ifade eden Hasan Ramazan, şehrin eski halinden eser kalmadığını belirterek "Depremde çok büyük bir felaket yaşadık, ben de Antakya’daydım. Depremi yaşadım ve ailemde 5 kaybım var. Şehrimiz çok berbat bir durumdaydı, felaketi yaşadık. Çok şükür şimdi çok güzel oldu şehrimiz, 1 saattir gezip bakıyorum ve eskiden eser yok. Valigöbeğinde bulunan Akevler Mahallesi’nde hak sahipliğim var, kuramız çekildi çok şükür. Şehir çok güzel olmuş, emeği geçen herkesten Allah razı olsun" dedi. "Cumhurbaşkanımızın emekleri inkar edilemez ama bazı nankör insanlarımız var, bunu başka şekilde konuşuyorlar ve inkar eden nankörlere yazıklar olsun" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere çalışmalarda emeği geçenlere teşekkür eden Ramazan, "Rabbim devletimizi eksik etmesin, gerçekten çok büyük bir emek var. Ben de inşaatçıyım ve bu şehri birebir çok iyi bilen biriyim, gezdiğim kadarıyla yoluyla kaldırımıyla binasıyla çok güzel olmuş. Eskiden çarpık yapılaşma vardı, gelişi güzel balkon yapmalar ve boyama vardı. Şimdi çok mükemmel olmuş. Cumhurbaşkanımıza binlerce kez teşekkür ederim, inşallah anahtar teslim törenine de geleceğim. Cumhurbaşkanımızın emekleri inkar edilemez ama bazı nankör insanlarımız var, bunu başka şekilde konuşuyorlar ve inkar eden nankörlere yazıklar olsun. Bu şehir kaynak aktarılarak ayağa kalkmış, bunu övmek lazım. Cumhuriyet tarihinde böyle bir şey yok" dedi. "Bu kadar kısa zaman içerisinde bu kadar ilerlemenin olacağını kimse hayal etmiyordu" Kent merkezinde yapılan çalışmalardan övgüyle bahseden Mustafa Dönmez, "Hataylıyım ve 25 yıldır Antakya’da yaşıyorum. Depremde buradaydık, her şeyimiz yıkıldı ve şuan köyde yaşıyorum. Gerçekten devletimizden Allah razı olsun, yapılaşma olarak baya ilerleme var. İnşallah bir an önce herkes evine ve yuvasına kavuşur. Atatürk Caddesi, Gündüz Caddesi ve köprübaşı çok güzel olmuş. Bu kadar kısa zaman içerisinde bu kadar ilerlemenin olacağını kimse hayal etmiyordu. Cumhurbaşkanımızdan ve devletimizden Allah razı olsun" dedi.