EKONOMİ - 23 Mayıs 2022 Pazartesi 09:44

Hububatta hedef yerli tohumla üretimin artırılması

A
A
A
Hububatta hedef yerli tohumla üretimin artırılması

Türkiye’nin tahıl ambarı olarak bilinen Konya Ovasında yaklaşık 10 milyon dekar alanda hububat ekimi yapılırken, tohum kalitesi ve ihtiyacın karşılanması için yapılan AR-GE projeleriyle önümüzdeki yıllarda yerli tohumla üretimin arttırılması hedefleniyor.

Türkiye’nin tahıl ambarı olarak bilinen Konya Ovasında yaklaşık 10 milyon dekar alanda hububat ekimi yapılırken, tohum kalitesi ve ihtiyacın karşılanması için yapılan AR-GE projeleriyle önümüzdeki yıllarda yerli tohumla üretimin arttırılması hedefleniyor.


Tarımın başkenti Konya, ovada yapılan hububat üretimiyle ülke ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Konya Ovasında son yıllarda daha kaliteli ve toprağın yapısına uygun tohumların geliştirilmesi, üretimin artırılması için AR-GE çalışmalarına da ağırlık veriliyor. Çalışmaların ardından geliştirilen verimli tohumlar ile ithal tohumların en aza indirilmesi hedefleniyor.



“Çocuklarımızı geliştirdiğimiz gibi tarlalarımız ve topraklarımız için de tohumlarımızın geliştirilmesi gerekiyor”


Yerli tohumun önemine vurgu yapan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Konya Şube Başkanı Burak Kırkgöz, “Yaklaşık 10 milyon dekar alanda Konya’da hububat üretimi yapılıyor. Bunun da yüzde 68’i kıraç dediğimiz kuru alanlarda yapılıyor, yüzde 32 kısımda sulu tarım yapılıyor. Tabii burada Konya için hububat öncelikli bir ürün. Bu tohumların geliştirilmesi vatanımız için, çocuklarımızı geliştirdiğimiz gibi tarlalarımız ve topraklarımız için de tohumlarımızın geliştirilmesi gerekiyor. Bu tohumları geliştirirken daha yüksek verim alacağımız çeşitleri elde etmek için gerek devletimizin araştırma enstitüleri, gerek kamu çalışmalarında gerekse özel sektörde bayağı bir çalışma var. Bu konuyla ilgili ciddi anlamda sermayeler harcanıyor. Yurt dışı firmaları da Türkiye pazarına girmeye çalışıyor. Bir kısmı Türkiye pazarında hali hazırda satışını da yapıyor. Tabii biz devlet olarak veya özel sektör olarak bu konuda araştırmalara devam ediyoruz” dedi.



“Bu araştırmaların arttırılması gerekiyor”


Hububat ve unun Türkiye ve bütün ülkeler için çok kıymetli olduğunun altını çizen Burak Kırkgöz, “Bunun yanında katma değeri yüksek ürünlerimiz var. Yağ ve şeker gibi bu tarz tohumların da üretiminin arttırılması gerekiyor. Yani bunlar katma değeri yüksek tohumlar. Ayçiçek, yağlı ayçiçek tohumu, mısır tohumu, tanelik mısır tohumu... Bu tarz tohumların çalışmalarının gerek devlet araştırma enstitülerinde, gerekse özel sektörde el birliğiyle bu araştırmaların arttırılması gerekiyor. Türkiye’de bu çeşitlerin çoğu yurt dışından getirttiriliyor. Bunların çoğunu kendimiz üretir, kendi tohumlarımız haline getirmemiz gerekiyor. Yani bu tohumların gelecek nesillerimiz için önemi çok fazla” şeklinde konuştu.



“Çiftçilerimiz tohum alırken, yerli tohumu tercih ediyor”


Kırkgöz, “Yerli tohumların yaygınlaşması hem ülke ekonomisi için hem çiftçimiz için hem de bizim gibi tohumcular için çok değerli bir konu. Çiftçilerimizin tohum alırken, ekerken yerli tohumu tercih edip bu tohumlardan daha yüksek verim aldıklarını diğer çiftçi arkadaşlarına da önermelerinden anlayabiliyoruz. Bu konuda çiftçilerimiz de gayet memnun. Onlar da istiyorlar yerli tohum olsun, yurt dışına bu tohum bağımlılığını bitirmek anlamında onlar da bize destek oluyor. Bu çok zahmetli olduğu için bunun sonucunda belki bin çeşitle uğraşıyorsunuz, bir veya iki tane çeşidi sahaya sunabiliyorsunuz. Tohumları sadece kamu değil, özel sektör de ciddi anlamda emek harcıyor, zaman harcıyor. Ciddi vakitler alan çalışmalar. Belki bin çeşitle uğraşıyorsunuz daha sonra bu rakam 100’e düşüyor. Daha sonrasında 50 çeşide düşüyor. 10 yıl sonunda belki de bakıyorsunuz elinizde 1 tane çeşit kalmış. Tabii zahmetli bir iş olduğu için de ciddi anlamda yatırım yapılması gerekiyor” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdürü Turan: “Suriye’de 13 bin briket ev inşa ettik” Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Genel Müdürü İzani Turan, Suriye’de 13 bin briket ev ve 540 sosyal konut inşa ettiklerini ve bu yıl 3 milyon 370 bin 124 Filistinliye yardım ulaştırdıklarını belirterek, "Dünyada fakir devletlerin en çok sevdiği ülke Türkiye’dir” dedi. TDV Genel Müdürü İzani Turan, vakfın genel merkezinde 2024 yılını değerlendirerek, Suriye ile Filistin’deki yardım faaliyetlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Turan, “Türkiye Diyanet Vakfı neden Türkiye dışındaki birçok coğrafyalarda da faaliyet gösteriyor” eleştirilerine ilişkin şunları söyledi: “Biz emanetçiyiz. Diyorsunuz ki ‘Benim şu emanetimi şuraya ulaştır. Filistin’e, Gazze’ye, Suriye’ye ulaştırın’ dendiği anda vakıf mesuliyeti içerisinde bunu emanete alıp, bize milletimiz neyi emrettiyse biz gereğini yaparız. Gazze’ye denilen şey Suriye’ye, Suriye’ye denilen şey Gazze’ye asla ve asla verilemez. O adrese gitmek mecburiyetinde. Bu hem Allah’a karşı mesuliyetimiz hem de bizi denetleyen kurumlara karşı mesuliyetimiz.” “Dünyada fakir devletlerin en çok sevdiği ülke Türkiye’dir” Yurt dışında hangi din ve dilden olursa olsun insanların Türkiye’ye müthiş bir teveccühü olduğunu söyleyen Turan, “Dünyada fakir devletlerin en çok sevdiği ülke Türkiye’dir. Bunun belki bizim için değil geleceğimiz için çok büyük bir güç olduğuna inanıyorum. Bu ülkeler hazineleri ile çok güçlü ülkeler ama ne yazık ki o hazineye sahip değiller. Türkiye Diyanet Vakfının oraya gitmesi, oradaki insanımıza o farkındalığı oluşturması bile insanlık adına çok önemli bir kazanımdır. Bizim mottomuz ‘yeryüzündeki iyilik hakim olsun, iyiler egemen olsun.’ Bütün gayretimiz bu” ifadelerini kullandı. “Açıkta kimsenin kalmayacağı bir anlayışla devam edeceğiz” Dünyada 149 ülkede yardıma muhtaç insanlara hizmet götürdüklerini dile getiren Turan, Türkiye’deki bin 3 şube ile de ihtiyaç sahiplerinin her zaman yanında olduklarını belirtti. Turan, “Bizim imamımızın olmadığı bir köy yok. Devletin bir muhtardan başka temsilcisinin olmadığı yerde Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı var. Oradaki görevlimiz bizim bir mensubumuz. Bin 3 şubede oranın müftüleri bizim şube başkanımız. Dolayısıyla nerede bir aç ve susuz var biz onun farkındayız. Hepsine belki de yetişemiyoruz. Bir güç meselesi ama inşallah milletimizin güveni devam ettikçe inanıyorum ki aç ve açıkta kimsenin kalmayacağı bir anlayışla yolumuza devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Türkiye Diyanet Vakfının 55’inci kuruluş yıl dönümünün 2025’e denk geldiğini hatırlatan Turan, 2025’e özel birçok çalışma yapacaklarını dile getirdi. Turan, söz konusu çalışmaların tanıtımını Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ile duyuracaklarını söyledi. “2024 yılında 55 milyon 171 bin 42 kişiye ulaştık” Turan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gittiğimiz yerde ’Dilin, milletin ve mezhebin ne?’ sorusunu sormuyoruz. Çünkü hedefimiz insan ve insanın iyiliği. 2024 yılında 55 milyon 171 bin 42 kişiye ulaştık. Ramazan yardımlarımız başta olmak üzere 2 milyon 46 bin kişiye milletimizin emanetlerini ulaştırmış olduk. Vekalet yoluyla geçtiğimiz sene 747 bin 52 hisse kurbanı milletimiz bize emanet etti. Bu kurban hisselerini Türkiye’miz olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerindeki ihtiyaç sahiplerine, 34 milyon 737 bin kişiye ulaşırmış olduk. Yılın 12 ayı boyunca vakfımıza emanet edilen adaklar var. Bunları da 1 milyon 260 bin kişiye ulaştırdık.” "Türkiye beklenen ülke" Turan, mazlum coğrafyalarda Türkiye için ‘beklenen’ ifadesinin kullanıldığını da aktardı. Osmanlı Cihan Devleti’ni özleyen mazlum coğrafyalardaki insanların Türkiye Diyanet Vakfının yaptığı yardımlar karşısında duygusallaştığını anlatan Turan, Türkiye’nin sadece mevcut sınırlardan ibaret olmadığını dile getirdi. Türkiye Diyanet Vakfı deprem bölgesinde 650 bin insana yardım eli uzattı 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli yıkıcı depremlerin oluşturduğu yaraları sarmak için önemli bir mücadelenin de altına imza attıklarını anlatan Turan, deprem bölgesinde 650 bin insana yardım eli uzattıklarını ifade etti. “2024 yılında 3 milyon 370 bin 124 Filistinli kardeşimize yardım ulaştırdık” İzani Turan, Filistinli mazlum insanlara yönelik gerçekleştirilen yardımlara ilişkin ise şunları kaydetti: “İsrail tarafından soykırıma uğrayan Gazze’deki kardeşlerimize milletimiz büyük bir teveccüh gösterdi. Oraya fırsat bulduğumuz yerlerden yardımları üç kanaldan ulaştırdık. Birinci Mısır’dan, ikinci deniz yoluyla, üçüncü Kızılay ve AFAD’ın organizasyonuyla beraber bu emaneti ulaştırdık. Temini mümkün olduysa içerideki bizim hayır ortaklarımız ile beraber oradan satın aldık ve orada dağıtımını yaptık. Yoksa da Mısır’dan ve Türkiye’den temin ederek gönderdik. Bütün kapılar zalim İsrail’in uhdesinde. Ne kadar müsaade ediyorsa o kadar girebildik. Onun için Avrupa Birliği’nden akredite olan bir kuruluş ile anlaşarak bu emanetleri içeriye gönderdik. 2024 yılında 3 milyon 370 bin 124 Filistinli kardeşimize yardım ulaştırdık.” Suriye’deki rejim değişikliği nedeniyle ülkelerine dönmek isteyen Suriyeli sığınmacılar için Kilis Öncüpınar ve Hatay Cilvegözü Sınır kapılarında mobil ikram araçları ile ikramda bulunduklarını belirten Turan, vakfın Suriye’de bulundurduğu iki ofisle de önemli yardımlara imza attığını aktardı. Turan, Suriye’de her ay 550 bin adet ekmek dağıtımı, 300 yetime aylık maddi destek yardımında bulunduklarını, 592 caminin inşaatı ve tadilatınında önemli rol üstlendiklerini belirterek, günde 500 kişilik de sıcak yemek çıkardıklarını vurguladı. “Suriye’de 13 bin briket ev inşa ettik” Suriye’deki eğitime de önem verdiklerini dile getiren Turan, 15 okul inşası ve 12 okulun işletiminde çeşitli yardımlar gerçekleştirdiklerini belirtti. 9 adet de su kuyusu projesinin Suriye’de hayata geçirildiğini aktaran Turan, çok köklü bir hizmet götürdüklerine dikkati çekerek, “Suriye’de 13 bin briket ev inşa ettik. İnsanlar ikamet ediyorlar. 540 da sosyal konutu inşa ettik” ifadesini kullandı. Turan, daha sonra basın mensupları ile hatıra fotoğrafı çekindi.
Sakarya Nöbete giden 112 personeline silahlı saldırı olayında yeni detaylar Sakarya’nın Kocaali ilçesinde 112 Acil personelinin silahlı saldırıya uğrayarak yaralandığı olaya ilişkin 3 şüpheli gözaltına alındı. 2’si İstanbul’da ve biride Kocaali’de polis ekiplerince yakalanan şüphelilerin, farklı bir kişiyi hedef aldıkları ve 112 Acil personelinin konuyla ilgisi olmadığı öğrenildi. Olay, 21 Aralık Cumartesi günü Kocaali ilçesi Yayla Mahallesi üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 112 Acil servis ambulans personeli olan Furkan K. (27) nöbete gitmek için evinden çıktı. Furkan K.’nin kullandığı otomobile, hastaneye yakın bir bölgede farklı bir araçtan silah ile ateş açıldı. Bacağından yaralanan sağlık personeli, kendi imkanlarıyla Kocaali Devlet Hastanesi’ne gitti. Furkan K. buradaki müdahalesinin ardından Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Şüpheliler yakayı ele verdi Yaşanan silahlı saldırının ardından Sakarya İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekiplerince çalışma başlatıldı. Ekiplerce incelenen kamera görüntülerinde, saldırıyı gerçekleştiren şahısların beyaz bir otomobil ile kaçtıkları tespit edildi. İncelemeleri derinleştiren ekipler, saldırının gerçekleştirildiği aracın içerisinde bulunan O.S. (22) ve U.E. (29) isimli iki şahsı İstanbul’da, Z.C.T. (31) isimli şahsı ise Sakarya’da yakalayarak gözaltına aldı. 112 Acil personelinin vurulduğu silahta ele geçirilirken, olaya ilişkin şaşırtan detaylar ortaya çıktı. Yanlış hedefe ateş açmışlar Şüphelilerin, alacak-verecek meselesi iddiası ile aralarında husumet bulunan Y.S. isimli farklı bir kişiyi hedef aldıkları öğrenildi. 112 Acil personelinin konuyla ilgisi olmadığı ve yanlışlıkla vurulduğu ortaya çıktı. 3 şüpheli, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilecek.