SPOR - 17 Ağustos 2023 Perşembe 13:00

Erciyes’ten Bozkır’a bisiklet yarışlarının tanıtımı Kırşehir’de yapıldı

A
A
A
Erciyes’ten Bozkır’a bisiklet yarışlarının tanıtımı Kırşehir’de yapıldı

İç Anadolu Bölgesi’nde organize edilecek ’Erciyes’ten Bozkır’a’ bisiklet yarışlarının tanıtımı Kırşehir’de yapıldı.


Neşet Ertaş Kültür Sanat Merkezi’nde organize edilen ’Erciyes’ten Bozkır’a’ tanıtım programında dağ bisikleti etaplı yarışlar bilgilendirmesi gerçekleştirildi. 24 Ağustos Perşembe günü Kayseri’de başlayacak olan ve 200 sporcunun katılımının beklendiği yarışlar 4 etap halinde sürecek. Kayseri ve Nevşehir’de devam edecek olan yarışlar, Kırşehir’de noktalanacak.


Yarışlar; Aşıkpaşa Tabiat Parkı’nda 4 bin 700 metre alanda yapılacak. Kayseri, Nevşehir ve Kırşehir etaplarından oluşacak yarışlarda profesyonel ve amatör biniciler yer alacak.


Kırşehir lansmanında konuşan AK Parti Milletvekili Necmettin Erkan, İç Anadolu Bölgesi’nde organize edilen yarışları önemsediklerini söyledi.



Erciyes’ten Bozkır’a bisiklet yarışlarının tanıtımı Kırşehir’de yapıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya SAMEK’ler binlerce kişinin hayatına iz bırakıyor Sakarya Büyükşehir Belediyesi Sapanca SAMEK’te derslerine büyük bir ilgiyle devam eden kursiyerler giyimden çeyiz ürünlerine, nakıştan dekoratif ahşap süsleme ve çini seramiğe kadar 13 farklı branşta öğrendiklerini birer sanat eserine dönüştürüyor. Kursiyerler hayatlarını değiştiren öğretiler sayesinde birçok sektöre adım atarak geleceklerine yön veriyor. Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı bünyesinde faaliyetlerini sürdürülen Sanat ve Meslek Edindirme Kursları’nda (SAMEK) binlerce kişi meslek sahibi oluyor ve hayatın birçok alanında sanata dair önemli adımlar atıyor. 16 farklı merkezden biri olan Sapanca SAMEK’te de bu eğitim sezonunda 665 kursiyer, hayatlarına iz bırakacak bir eğitim sürecine başladı ve daha ilk derslerde birçok sanatsal tekniği öğrendi. Kursiyerler giyimden çeyiz ürünlerine, turistik eş yapımından el nakışına ve dekoratif ahşap süslemeden çini seramiğe kadar birçok sanat dalında eğitim alıyor ve bunların yanında Arapça, İngilizce dili öğreniyor. Öte yandan derslerde hızlı klavye kullanımı ve bilgisayar işletmenliği, bilgisayar destekli muhasebe eğitimleri de katılımcılara gelecekte önemli fırsat kapılarını aralıyor. 13 farklı branşta eğitim görerek gelecekte ticaret kuracak, zanaat sahibi olacak ve sektöre adım atacak olan 665 kursiyer SAMEK çatısı altında yaşadıkları mutluluğu ve memnuniyeti dile getirdiler. Anne ve babasını kaybettikten sonra yalnız kalan 70 yaşındaki Füsun Oğuz, SAMEK’le hayata bağlandığını belirterek, “Kurslar sayesinde kendimi keşfettim. Bilmediğim birçok şey öğrendim. Sosyalleşme imkânı buldum ve hayatıma yeni bir yön verdim. Mutluluğumu tarif edemem” derken, kursiyer Berrin Saltürk ise SAMEK kurslarını ‘hayatında yeni bir dönem’ olarak ifade ederek, “Hocalarımız sayesinde üretime geçiyoruz, en güzeli bu. Daha önce hep çalıştık ama şimdi emekliyiz ve SAMEK sayesinde kendimize vakit ayırıyor, sosyalleşiyoruz. Burada tüketmek yerine üretiyoruz. Yeni arkadaşlıklar kuruyoruz” şeklinde konuştu. Kursların sadece bir eğitim değil aynı zamanda bir terapi işlevi gördüğünü dile getiren Emel Odabaş, “Bu yıl SAMEK açılmayacak diye çok üzülüyorduk ama çok şükür açıldı. Burada stres atıyor, kafamızı dağıtıyoruz ayrıca aile bütçemize katkı sağlıyoruz. Belediyemize teşekkür ederim” derken, bilgisayar destekli muhasebe öğrenen Salih Yaşar ise, “Mesleğim dışında kendimi farklı alanlarda da geliştirmek istiyordum. SAMEK sayesinde muhasebe eğitimi almaya başladım. Burada hocalarımız gelişimimize çok büyük bir katkı sağlıyor. SAMEK kurslarının vatandaşımız her yönden katkı sunduğunu düşünüyorum” ifadelerine yer verdi. SAMEK’le kursiyerler, uzman eğitmenlerden aldıkları sanat dersleriyle ortaya birbirinden harika eserler çıkarıyor ve bu ürünleri sergiyle görücüye çıkarıyor.
Bolu Ağız sağlığına karşı uzman uyardı Ağız sağlığının önemine dikkat çeken Bolu İl Sağlık Müdürlüğü Diş Tabibi Ayça Başar, “Ağızda bulunan bakteriler kan yoluyla diğer organlara geçerek kalp ve damar hastalıkları gibi sorunlara yol açabilir” dedi. Bolu İl Sağlık Müdürlüğü Diş Tabibi Ayça Başar, vatandaşlara uyarılarda bulundu. Ağız sağlığının önemine dikkat çeken Ayça Başar, sağlıklı bir vücudun temelinin ağız sağlığından geçtiğini vurguladı. Dişlerin ağrısız olmasının sağlıklı olduğu anlamına gelmediğinin altını çizen Başar, ağızdaki bakterilerle çeşitli hastalıkların ortaya çıkabileceğini belirtti. “Kalp ve damar hastalıkları gibi sorunlara yol açabilir” Ağız temizliğinin vücut sağlığının korunmasında önemli bir rol oynadığını belirten Diş Tabibi Ayça Başar, “Sağlıklı bir ağız ve diş yapısına sahip olmak, sağlıklı bir yaşam sürmenin temel adımlarından biridir. Ağız sağlığı yalnızca dişlerin sağlığı ile sınırlı olmayıp, genel sağlığımızla doğrudan ilişkilidir. Ağızda var olan hastalıklar, sistemik sağlık sorunlarına yol açabilir ve bu nedenle erken teşhis oldukça önemlidir. Diş sağlığını korumak, vücut sağlığını korumanın önemli bir parçasıdır. Dişlerin ağrısız olması, her zaman sağlıklı oldukları anlamına gelmez. Diş çürükleri ve diş eti hastalıkları genellikle belirti vermez, bu nedenle düzenli diş hekimi kontrolleri büyük önem taşır. Yılda en az iki kez yapılan rutin muayeneler, diş çürüklerinin erken tespiti ve tedavi edilmesini sağlar. Erken müdahale, hem diş kayıplarını engeller hem de daha ciddi sağlık problemlerinin önüne geçilmesine yardımcı olur. Ayrıca, ağızda bulunan bakteriler kan yoluyla diğer organlara geçerek kalp ve damar hastalıkları gibi sorunlara yol açabilir” diye konuştu. “Ağız bakımı alışkanlıklarını erken yaşta kazandırmalıdır” Çocukların erken yaşta ağız sağlığına yönelik eğitim almaları gerektiğini açıklayan Başar, “Ağız ve diş sağlığının korunması, her yaşta büyük önem taşır. Anne adaylarından başlayarak gebelik döneminde annenin ve bebeğin ağız ve diş sağlığı düzenli olarak takip edilmelidir. Bu, hem annenin sağlığını korur hem de doğacak bebeğin ağız sağlığının temellerini atar. Çocukluk dönemi de ağız sağlığının temelinin atıldığı bir dönemdir. Bu dönemde doğru ağız bakım alışkanlıkları edinilmelidir. Ailelere, diş hekimlerine ve aile hekimlerine büyük sorumluluklar düşmektedir. Diş hekimleri, ailelere 6 aylık periyotlarla diş hekimi kontrollerinin önemini anlatmalı, çocukların ağız bakımı alışkanlıklarını erken yaşta kazandırmalıdır” dedi.
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasında bebek için "Fişi çek" diyen sanık savunma yaptı İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine üçüncü gününde devam ediliyor. Bebek için "fişi çek" talimatında bulunduğu iddia edilen Rıza Keykukubad, savunma yaptı. Duruşmada söz alan Kaya bebeğin müşteki ailesinin avukatı ise, müvekkilinin çocuğunu bisküvi kutusuyla teslim aldığını ve kucağında götürdüğünü, bu durumda sanığın ifadelerini kabul etmediklerini belirtti. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 3. gününde adliyenin konferans salonunda devam ediyor. Tutuklu sanık Damla Atak’ın ardından tutuklu sanık Rıza Keykukubad, savunma yaptı. "Kaya bebeği hayatımda hiç görmedim, müdahalede bulunmadım" Hemşire yardımcısına bir bebeğin fişini çekmesi yönünde talimatta bulunduğu öne sürülen Rıza Keykukubad, iddiaları yalanladı. Savunmasında, 20 yıllık doktor olduğunu ve 55 yaşında olduğunu söyleyen sanık Rıza Keykukubad, "Hiçbir soruşturmada sanık olmadım. Pratisyen hekimim, Esenyurt’ta bulunan Sağlık Bakanlığı onaylı muayenehanemde doktorluk yapıyorum. Hiç görmediğim bir bebeği öldürmekle suçlanıyorum. Bana süre tanıyın ve beni dinleyin. Ben hiçbir zaman Esenler Güney Hastanesinin doktoru olmadım, orada çalışmadım, sözleşmem olmadı. Kaya bebeği hayatımda hiç görmedim, müdahalede bulunmadım. Güney Hastanesinin Başhekimi Ali Bey’di. Kaya Bebek 13 Kasım tarihinde vefat etti. Eşim o tarihte hastanede çalışmıyordu. Bebeğin doğumu 13 Kasım, vefat tarihi 15 Kasımdı. Başhekim bana 15’inde iş başı yapabilirsiniz demişti. Eşim Duygu Hastanesi’ne sabah gelir akşam çıkardı. Saat 19.00 ile 20.00 arasında benim hiçbir yoğun bakımla alakam yoktu. Bebek Kaya, hastaneyle iş anlaşması yaptığım sırada vefat etmiştir. Ben ve eşim bebek Kaya’yı görmedik. Bebek ben hastaneden ayrıldıktan 16-17 saat sonra bebek ex oldu. Yukarıda Allah var, ne kadar oyun oynamaya çalışsalar da, çocukları benden uzak tutsalar da Allah görüyor. Özetle her ne kadar iddianamede, delilsiz bir şekilde Kaya bebeğin ölümünden sorumlu tutulsam da, eşim o tarihte işe başlamamıştır. Denetim raporunda bu bellidir. Orada Başhekim var, yoğun bakım doktoru var, ben yanlış bir şey yapsam bunu görürlerdi" dedi. "Kimseye bir yönlendirme yapmadım, benim böyle bir yetkim yoktu, ben de bir babayım, ben neden böyle bir şey yapayım?" Savunmasına devam eden sanık, "Damla dahil birçok kişi, benim hakkımda çirkin iftiralar attılar. Kimseye bir yönlendirme yapmadım, benim böyle bir yetkim yoktu, ben de bir babayım, ben neden böyle bir şey yapayım? Gerekli herkese tedavi uyguladım, bunların hepsi yalandır, iftiradır gerçek değildir. Kimseyle maddi veya manevi ortaklığım yoktur, kimseden bu işler için para almadım. Dört aydır tutukluyum, tek suçum iki üç tane hemşire kendi aralarında benim adımı geçirmişler" ifadelerini kullandı. "Müvekkilim çocuğunu bisküvi kutusuyla teslim aldı" Duruşmada söz alan Kaya bebeğin müşteki ailesinin avukatı, müvekkilinin çocuğunu bisküvi kutusuyla teslim aldığını ve kucağında götürdüğünü, bu durumda sanığın ifadelerini kabul etmediklerini belirtti. Duruşmaya ara verildi.
Rize "Aşağıyı görene kadar deprem oluyor sandık" Rize’nin Çayeli ilçesinde yaşanan heyelanın ardından ortaya çıkan yeni güvenlik kamerası görüntülerinde, heyelan gerçekleştiği esnada uyuduğu koltuktan panikle kalkmaya çalışan Abdullah Çermen o anları, ’Biz deprem oluyor sandık’ ifadeleriyle anlattı. Eskipazar Mahallesi’nde yaşanan ve Yakup Özcan Bayraktar’ın ölümü ile sonuçlanan heyelanın ardından, yan binada oturan Çermen ailesinin oturma odasında bulunan güvenlik kamerası da heyelanın olduğu dakikaları kaydetti. Kayıtlarda o sırada koltukta uyuyan 55 yaşındaki Abdullah Çermen, bir anda yüksek ses ile uyanarak koltuktan düşüyor. Ne yapacağını şaşıran Çermen, içeride bulunan babasının yanına gidiyor. Ardından telefona sarılan Çermen, tanıdıklarına ‘deprem olup olmadığını’ soruyor. O anlar ise odayı anbean kaydeden güvenlik kamerasına yansıyor. O anları anlatan Abdullah Çermen, ilk etapta uzun bir süre deprem oluyor sandıklarını ifade ederek, "Saat 6.35 sularında ani bir gürültüyle şok olduk. Biz ilk etapta deprem olduğunu zannettik çünkü 5 gün önce yine Rize’de bir deprem olmuştu. Onun da belki etkisi vardı. Hatta babam ‘Deprem oluyor’ diye yattığı odadan seslendi. Ben de kalktım ‘Sakin olun’ diyerek onları uyardım. Biz hala deprem olduğunu zannediyorduk, farkında değildik. Saate bakıyorum, hatta birilerini arıyorum ‘Sizde deprem oldu mu?’ diye. Onlar ‘Yok biz bir şey hissetmedik’ diyor. Ne zaman ki balkondan aşağıya baktığımızda yan blok dibine yolun ortasında bir toprak yıkıntısı gördük. Acaba dedim bina mı çöktü deprem nedeniyle. Hala biz olayı deprem zannediyoruz. Hemen akabinde, bir 10 dakika sonra aşağıya inerek anladık ki heyelandan dolayı bu olay gerçekleşmiş” şeklinde konuştu. Aşağıya indiğinde arabasını kurtarmaya çalışanlar olduğunu gördüğünü dile getiren Çermen, "7 katta oturuyorum. O gecede hiç uyumamıştım. Şiddetli bir yağmur devam ediyordu. Ben ara ara kalkıp dereye bakıyordum. Bulunduğumuz alanda çok şiddetli bir yağmur vardı. Ben de kendi kendime dedim ki herhalde yukarılarda yağmur yok, dere kabarmıyor. Aşağıya inen ilk insanlardan bir tanesi bendim. Kimisi arabasını alıyordu, almaya çalışıyordu. O molozların altında acaba biri var mı yok mu diye merak ediyorduk. Bakıyorduk, sesleniyorduk. Sonrasında işte yetkililer geldi, olaya müdahale etti” dedi.