SAĞLIK - 20 Ekim 2024 Pazar 15:10

40 yaşından sonra meme kanserine dikkat

A
A
A
40 yaşından sonra meme kanserine dikkat

Sık görülen kanser türü olan meme kanseriyle ilgili bilgi aktaran Uzman Aile Hekimi Dr. Saadet Gök, sağlıklı beslenme, egzersiz ve emzirme gibi sağlıklı alışkanlıklar edinmenin bu hastalığın görülme oranını düşürdüğüne dikkat çekti.


Her 8 kadından birinin meme kanserine yakalanacağının öngörüldüğüne dikkat çeken Uzman Aile Hekimi Dr. Saadet Gök, ülkemizde son 25 yılda meme kanseri vakalarının 2.5 kat arttığını belirterek, "50 yaşından sonrasında meme kanserini görme riski daha fazla artıyor. Bunun için 20 yaşından sonra her kadının ayna karşısında kendini tedavi etmesi gerekmektedir" dedi.


Uzman Aile Hekimi Saadet Gök, “Meme kanseri hem dünyada hem de ülkemizde sık görülen kanserler arasındadır. Bu yüzden kadınların farkındalık oluşturması çok kıymetlidir. Özellikle 50 yaşından sonra meme kanserini görme riski daha fazla artıyor. Bunun için 20 yaşından sonra her kadının adet döngüsünden dört gün beş gün sonrasında belirledikleri zamanda aynanın karşısında muayene yapması çok önemlidir. 40 yaşından sonra Sağlık Bakanlığı’nın da takviminde olan ücretsiz bir şekilde iki yılda bir mamografi çektirmesi kadınların erken tanı aşamasında çok çok kıymetlidir. Obezite en büyük faktörler arasındadır. Sigara kullanımı varsa bırakılması çok önemlidir. Sedanter yaşam hastalığın en büyük düşmanıdır. Hareketli olmak ve spor yapmak çok önemlidir. Bu aşamada dikkat etmek çok önemlidir. Ailede anne ve teyzede meme kanseri öyküsü varsa bu kişilerin çok çok daha dikkatli olması çok önemlidir. Kişilerin özellikle çok daha erken aşamada mamografiye gitmesi hekim kontrolünden geçmesi gerekiyor. Bu sebeple risk faktörüyseniz 40 yaşından sonrası üzerindeyseniz iki yılda bir mamografi çektirmeniz çok çok önemli muhakkak ikimize danışmanızı öneriyorum” dedi.



40 yaşından sonra meme kanserine dikkat

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Van Gölü suyundan sıvı sabun ve kozmetik ürünleri üretiliyor Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ), Van Gölü suyundan 1,5 yıl önce başladığı sıvı sabun üretiminde önemli mesafeler kat ederek hem seri üretime geçti hem de sabunun patentini aldı. BEÜ’nün Organize Sanayi Bölgesi Meslek Yüksekokulu, araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) çalışmaları çerçevesinde talep olduğu takdirde günlük olarak 3 ton sıvı sabun üretimi yapılabilecek. Üniversite bünyesine kurulan atölyede sıvı sabunun yanı sıra katı sabun ve bazı kozmetik ürünler de üretilebilecek. 1,5 yıl önce hayata geçirilen ‘Van Gölü suyundan sıvı sabun üretimi’ projesi kapsamında üretilen sıvı sabunlar için patent alındı. Proje kapsamında, tankerle Bitlis’in Tatvan ilçe sahilinde alınan Van Gölü suyu, üniversite yerleşkesine götürülerek bir gün bekletiliyor. Daha sonra BEÜ Sabun Üretim Atölyesi’nde yapılan karışımlar ve işlemlerin ardından sıvı sabun üretiliyor. BEÜ’nün Rahva yerleşkesindeki atölyede yapılan çalışmaları inceleyen BEÜ Rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, “Van Gölü suyundan ürettiğimiz katı ve sıvı ürünler için bu yıl ‘Beren’ markasını oluşturup patentini aldık ve sıvı sabun imalatında seri üretime geçtik. Katı sabun üretimi ve bazı kremlerin üretimleri çalışmalarımız da devam ediyor. Beren markasıyla çok sayıda ürün üreterek ekonomiye katkı sağlamak istiyoruz. Beren markasının diğer ürünlerden ve diğer markalardan farkı, ürünlerimizin tamamen Van Gölü’nün sodalı soyundan üretilmesidir. Dolayısıyla bu yönde bir farkı bulunmaktadır. Van Gölü’nün sodalı suyu çok ekonomik ve özellikle sıvı deterjanı üretiminde saflaştırılması gerekiyor. Bazı süreçlerden geçerken bir maliyet gerektiriyor. Ama biz doğrudan bu suyu alıp kullanabiliyoruz. Böyle bir avantaj var. Bu markamızı üniversite olarak tescil ettirdik ve kendimiz şu anda üretiyoruz. Bu ürünü Türkiye geneline ve belki daha sonra uluslararası düzeyde daha geniş kitlelere ulaştıracak şekilde üretecek bir üretici arayışındayız. Bu konuda bazı görüşmelerimiz de oldu. Dolayısıyla bir müteşebbis ile biz bunu sadece kendi ilimizde ve bölgemizde değil bütün Türkiye geneline yaymak istiyoruz. Bu ürünü ekonomik anlamda hem ilimize, hem üniversitemize tabi katkısı olursa, hem de Türkiye’nin yeni farklı özellikle doğal ortamdan ham madde alınarak farklı bir ürün olarak bunu sunulmasını istiyoruz. Bu konuda bir veya birkaç müteşebbisle bu işi gerçekleştirmek istiyoruz” dedi. Proje koordinatörü Dr. Öğretim Üyesi Erhan Onat, “Van Gölü suyu, kozmetik malzeme üretiminde, kozmetik maddelerin üretiminde benzersiz bir sudur. Çünkü dokunmatik malzeme üretiminde çözücü için aranan tüm özellikler Van Gölü suyunda doğal bir şekilde var. Bunun önemli birinci noktası herhangi bir ek maliyet gerektirmiyor. İkincisi ise çok doğal ve doğal kimyasal kullanıyorsunuz. Çünkü temizlik malzemeleri veya kozmetik malzemeleri üretirken kullandığınız kimyasalların belki de yüzde 20 civarı Van Gölü’nde doğal olarak bulunuyor. Yaptığımız analizlerde bunu belirledik. Rektörümüzün teşvikiyle bu Ar-Ge çalışmalarına başladık. Sıvı sabun üretimi için ilk aşamayı tamamladık şu an diğer malzeme üretimlerini gerçekleştiriyoruz. Sıvı sabunu üretimi için ilk aşamayı tamamladık” ifadelerini kullandı. Üretim aşamalarını anlatan Dr. Öğretim Üyesi Onat, “Aldınız suyu süzüyoruz ve yaklaşık 24 saat bekletiyoruz. Sonra süzüp kullanmaya başlıyoruz. Yüzde 80’in üzerinde Van Gölü suyu kullanıyoruz ve duruma göre çözücü oranı düşürüyoruz. Van Gölü suyunun özellikleri sıvı sabunumuzda doğal olarak bulunuyor. Bu araştırmalar sonucunda da mevcut. Gerek cilde olsun, gerek saç yapısına olan etkisi olsun, sabunumuza doğal olarak bulunuyor. Herhangi bir yan etkileri ile karşılaşmadık, yaptığımız analizler sonucunda da herhangi bir şey görmedik. Bu sabunun hızlı bir şekilde bölgemize kazandırılması için gerekli çalışmaları devam ettiriyoruz. Talepler doğrultusunda, atölyemizde günlük iki ton üretim yapabiliriz” diye konuştu.
Hatay Altın sarısı kubbesi ve çinileriyle Mescid-i Aksa’yı andıran cami, mest ediyor Hatay’da depremde yıkılan caminin yerine yenisi cemaatin maddi ve manevi destekleriyle inşa edildi. İnşaatı büyük ölçüde tamamlanan cami, Mescid-i Aksa’yı andırmasıyla görünümüyle mest ediyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerde en çok yıkıma uğrayan Hatay’da, binlerce bina yerle bir oldu. Kırıkhan ilçesi Çankaya Mahallesi’nde bulunan Ahmet Yesevi Camii, 6 Şubat depremlerinde zarar görerek yıkılmıştı. Devletin ve hayırseverlerinde desteğiyle asrın felaketinin yaralarının sarıldığı bölgede yıkılan caminin yerine yenisi cemaatin maddi ve manevi destekleriyle inşa edildi. Cami cemaatin inşaatında işçi olarak çalıştığı cami, Mesci-i Aksa’ya benzerliğiyle de mest ediyor. Altın sarısı kubbesiyle kilometrelerce öteden fark edilen cami, çinileriyle ilgi uyandırıyor. Büyük ölçüde inşaatı tamamlanan ve önümüzdeki günlerde resmi olarak gerçekleşen caminin minaresiyse gelecek desteklerle inşa edilecek. “Camimizin Kabe kapısı ve Mescid-i Aksa’ya benzeyen kubbesi cemaatimizi de etkiliyor” 6 Şubat depreminde yıkılan caminin yenisinin inşaatı için cemaatle el ele verdiklerini dile getiren cami imamı Abdulsamet Kodalak, “Depremlerde çok vakit kaybetmeden manevi değerlerini ayağa kaldırmak için camilerin ayağa kalkmasını gerektiğini düşündük. Bu yüzden yeni cami yapmaya karar verdik. Yeni cami yapmak için proje çizerken kanayan yara olan Mescid-i Aksa aklımıza geldi. Neden olmasın diyerek hayal ettik. Allah lütfetti ve ikram etti. Hayallerimizin peşinde koşmamızı gerektiğini söyledi. Mescid-i Aksa görünümlü yeni bir cami yapmaya karar verdik. Cemaatimizden Allah razı olsun. Hiçbir destek almadan kendi desteklerimizle yapmaya karar verdik. Cemaatimiz maddi ve manevi olarak bütün imkanlarını seferber etti. Camimizin ibadete açık ve resmi olarak açılmasını bekliyoruz. Buraya önceden gelip dua edenler ağlayanlar oldukları için bizi etkiliyorlar. Camimizin Kabe kapısı ve Mescid-i Aksa’ya benzeyen kubbesi cemaatimizi de etkiliyor” şeklinde konuştu. “Mahalledeki vatandaşlar tamamen gönüllü olarak çalışarak inşaatı tamamladılar” Caminin inşaatına katkı veren gönüllülerden olan Halil İbrahim Varsın, “6 Şubat depremlerinde Ahmet Yesevi Camisi çok ağır hasar aldı. Deprem sonrası cami cemaatimizle birlikte projeleri çizdik. Filistinli kardeşlerimize destek manasında ve farkındalık yaratmak açısından cami projesini Mescid-i Aksa’ya benzetip inşaatını çok iyi şekilde tamamladık. Camimizin inşaatı tamamlanmak üzeredir. Mahalledeki vatandaşlar tamamen gönüllü olarak çalışmakta olup gençler ve yaşlılar hafta sonu veya hafta içi günleri gelip caminin inşaatında çalışarak inşaatı tamamladılar. Maddi karşılık beklemeden kimisi geldi kalbini verdi kimisi geldi gönlünü verdim. İman oldukça imkan da oldu. Cami içi inşaatı tamamlandı ibadeti açıldı. Sadece bahçe düzenlemesi kaldı” dedi. “Kırıkhan’daki Mescid-i Aksa’ya benzeyen caminin yapımı için Kütahya’dan geldik” Mescid-i Aksa görünümlü caminin inşası için Kütahya’da gelen cini ustası Hüseyin Cingöz, “Kırıkhan’daki Mescid-i Aksa’ya benzeyen caminin yapım için Kütahya’dan geldik. Caminin çiniliğini yapıyoruz. İnşaat çok iyi gidiyor. Caminin görünümü çok güzel harika oluyor” ifadelerini kullandı.