TEKNOLOJİ - 14 Eylül 2024 Cumartesi 12:55

‘Uçtan uca şifreleme’ mesajlara ulaşımı engelliyor

A
A
A
‘Uçtan uca şifreleme’ mesajlara ulaşımı engelliyor

Bilişim Uzmanı Hakan Topuzoğlu, mesajlaşma uygulaması Whatsapp’ta bulunan uçtan uca şifreleme yöntemi dolayısıyla mesajları kendi serverlarının dahi göremediğini söyledi.


Eğer konuşmalar silindiyse uygulamadan sadece saat, konum ve IP gibi log kayıtlarına ulaşılabildiğini söyleyen Bişim Uzmanı Hakan Topuzoğlu, “Son günlerde yaşanan olaylardan dolayı millet olarak üzgünüz. İnşallah bu tür olaylar bir daha yaşanmaz. Bu konuyla ilgili de Whatsapp’tan bilgiler istendi ancak Whatsapp öyle bir sistem kurdu ki uçtan uca şifreleme diye geçiyor bu. Yani sadece 2 kişinin ulaşabileceği bir sistem kurdu. Sadece log kayıtları dediğimiz yani saat kaçta görüşüldü, hangi IP’lerden görüşüldü gibi bilgilere ulaşılabilir. Ancak konuşma metinleri eğer silindiyse bunlara da ulaşmak mümkün olmayacaktır. Burada dediğimiz gibi IP üzerinden hangi şehir ya da ülkede olduğu anlaşılabilir. Hangi cihazların kullanıldığına ulaşılabilir. Saat bilgilerine ulaşılabilir. Bunlara da biz log kayıtları diyoruz. Normal şartlarda da siz herhangi bir sisteme girdiğiniz zaman hangi IP’den saat kaçta girildiği bilgilerinin hepsi kayıt altına alınır ve ileride gerektiği zaman da raporlanabilir. Herkes bu bilgilere erişemiyor. Eğer silindiyse Whatsapp sunucularında da yer almıyor. Şöyle izah edebiliriz; Whatsapp üzerinden biz biriyle yazıştığımız zaman anlık olarak o mesajlar gidiyor ve bizim kendi cihazımızda kalıyor. Yani Whatsapp serverlarında da bu bilgiler kalmıyor. Eğer o cihazdan silindiyse de ulaşmak mümkün olmuyor. Ancak hukuki meselelerde cihaz üzerinden bu veriler elde edilebilir eğer silinmediyse tabii” dedi.



"Whatsapp’ta konuşmalar eğer yedeklenmediyse daha sonra almak mümkün değil"


Topuzoğlu, yedekleme yapılmadıysa silinen mesajlara ulaşmanın mümkün olmayacağını söyleyerek, “Eğer biz anonim ve halka açık bir takım sistemleri kullanıyorsak bu bilgilerin de bizim cihazımız üzerinden de olsa bu bilgilerin ulaşılabilir olduğunu, Whatsapp üzerindeki uygulamalarda ise eğer web tabanlı Messenger dediğimiz mesajlaşma sistemleri kullanılıyorsa da serverlar üzerinde kaydedildiğini unutmamak gerekiyor. Burada eğer ortada bir suç varsa da bunlar rahatlıkla ortaya çıkarılabiliyor. Biz şu konuda da uyarma ihtiyacı hissediyoruz; mesela bir yerden çıktı alacağımız zaman Whatsapp kare kodunu okutuyorsunuz. Eğer çıkış yap demezseniz haliyle de orada hesabınız açık kalmış oluyor ve daha sonra da bu başka amaçlarla da kullanılabiliyor. Sadece çıktı almak gibi düşünmeyelim. O cihazdan çıkış yapmazsanız siz gittikten sonra adınıza mesaj yazılabilir, okunabilir ve burada bir güvenlik zafiyeti ortaya çıkabilir. Whatsapp’ta konuşmalar eğer yedeklenmediyse daha sonra almak mümkün değil. Yedekleme de ister bulut alanında ya da kendi cihazımızda bunun yedeklerini alabiliyoruz. Bununla ilgili özel yazılımlar da var. Özellikle şirketlerin kullandığı, ticari amaçla da kullanılmasından dolayı birden fazla Whatsapp hesabı dahi olsa bunları tek bir yerde toplayabilecek programlar yazılmış durumda. Yani siz eğer bir şirket hesabıyla görüşme yapıyorsanız burada da şirket dışı görüşmeler yapmamaya özen göstermeniz gerekiyor” ifadelerini kullandı.



‘Uçtan uca şifreleme’ mesajlara ulaşımı engelliyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri ERÜ Hastanelerinde, “Sizce Tıbbi Hata Var mı? Olgu Örnekleriyle” Konulu Konferans Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı tarafından düzenlenen “Sizce Tıbbi Hata Var mı? Olgu Örnekleriyle” konulu konferans düzenlendi. Gevher Nesibe Hastanesi Başhekimlik Toplantı Salonunda düzenlenen konferansa davetli olarak Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Uzman Bilir Kişi Prof. Dr. Halil Koyuncu sunumuyla “Sizce Tıbbi Hata Var mı? Olgu Örnekleriyle” konulu konferans verildi. Konferansa Tıp Fakültesi öğretim üyeleri ile araştırma görevlileri katıldı. ERÜ Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsa Cüce’nin giriş konuşmalarının ardından, Prof. Dr. Halil Koyuncu’nun sunumuna geçildi. Prof. Dr. Halil Koyuncu, Tıbbi hataların neler olabileceğine değinerek; hekimin hastaya müdahalesi, hastada meydana gelen zarar, hastada meydana gelen zararda hekimin hata-kusuru, yetersiz tetkik, aydınlatma-bilgilendirme ve yönlendirme ile konsültasyon eksiklikleri, kayıtların düzgün olmaması ile zarar ve kusurlu eylem arasındaki illiyet bağı hakkında bilgiler verdi. Tıbbi uygulamada tarafların kimler olduğunu, tarafların özelliklerini, tıbbi uygulama hatası (malpraktis) ile sonuçları hakkında bilgi veren Prof. Dr. Halil Koyuncu, tıbbi uygulama hatalarının en çok hangi uzmanlık alanlarında dağıldığını, sağlık çalışanlarının kusur nedenlerinin dağılımları ile tıbbi hataların diğer hastalık ölümlerindeki sıralamalarına da değindi. Prof. Dr. Halil Koyuncu, son söz olarak; hekimin öncelikle hastaya zarar vermeden, tıbbi müdahale süreçlerini iyi yönetmesi, yapılan her müdahalenin hukuka ve tıbba uygun olması, her yazılanın yapılması her yapılanın da yazılması, akıl almaktan kaçınılmaması gerektiği ile görev, yetki ve sorumlulukların bilincinde olunması gerektiğini söyledi.
Niğde YÖK Başkanı Özvar: "Uluslararası öğrencilerin kalitesi önceliğimiz olmalıdır" Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, "Uluslararası öğrencilerin kalitesi önceliğimiz olmalıdır" dedi. Şehit Ömer Halisdemir Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 2030’a Doğru Yükseköğretim Vizyonu Toplantısı, bölge üniversitelerinden gelen 37 rektör ve rektör yardımcısının katılımı ile gerçekleştirildi. Dünya genelinde yaklaşık 250 milyon öğrencinin yükseköğretime devam ettiğini, bu sayının 2030’da 380 milyona, 2040’ta ise 600 milyona ulaşmasının öngörüldüğünü söyleyen YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, "Türk üniversitelerinin uluslararası akreditasyon standartlarını karşılamada ve küresel üniversite sıralamalarında üst sıralarda yer almada ciddi ve başarılı bir sınav verdiğini bugün uluslararası çevreler de teslim etmektedir. Bununla birlikte üniversiteler olarak mevcut durumla yetinmemiz mümkün değildir. Uluslararası görünürlük ve nispi rekabet üstünlüğü konusunda almamız gereken daha ciddi mesafeler bulunmaktadır. Bu durum, ülkemizin uluslararası öğrenci ve öğretim üyesi çekme kabiliyetini ve küresel akademik camiadaki genel itibarımızı etkilemektedir" dedi. "Uluslararası öğrencilerin kalitesi önceliğimiz olmalıdır" Türkiye’nin uluslararası öğrenci çekme konusunda daha büyük rakiplerinin ortaya çıkacağını ve yükseköğretim kurumlarının bu rekabete şimdiden hazırlanması gerektiğini söyleyen Özvar, 350 bine ulaşan uluslararası öğrenci sayısı ile iftihar etmenin çok doğru bir yaklaşım olmayacağını belirtti. "Uluslararası öğrenci sayısının artması kadar uluslararası öğrencilerin kalitesinin de artmasını birinci öncelik haline getirmemiz gerekmektedir" diyen Başkan Erol Özvar; "Gelecek öğrencilerin sayısı kadar kalitesi de bizim temel gündemimizdir. Eğer gerekli mevzuat altyapısı çalışmalarını tamamlamaz, üniversiteler olarak uluslararası öğrenci hareketliliği konusunda dünya standartlarında işlemler tesis etmezsek Türk üniversitelerinin itibarına yönelik dünya ölçeğinde olumlu itibarımız kaybolabilir. Bu sadece Yükseköğretim Kurulunun veya diğer üst kurumların sorumluluğunda değildir. Bu birinci derecede rektörlerin omuzları üzerindeki sorumluluktur. Demografik değişmenin en büyük sonuçlarından bir tanesi hiç şüphesiz sağlık sektöründe kendini gösterecektir. Önümüzdeki 30 yıl içerisinde sağlık hizmetlerinden daha fazla sayıda bilhassa geç yaş grupları ve çocuk yaş grupları biraz azalmakla beraber yaşlı grubun misli oranının artması sağlık sektöründe bir takım sınamaları beraberinde getirecektir. Bu bakımdan önümüzdeki yıllarda yaşlı bakım olmak üzere muhtelif alanların daha şimdiden üniversitelerin gündemine girerek bu konularda bir kısım çözümler bir kısım projeler durması veya çalışması önem arz etmektedir. Demografik değişim konusunun demografik dönüşüm konusunun rektörler olarak gündeminize almanızı bekliyoruz. Sadece doğum oranlarının düşmesi değil, sadece yaşlılık değil göç konusunun gerek iç gerek dış göç konusunun yükseköğretime muhtemelen sonuçlarıyla beraber değerlendirilmesi hepimizin ödevleri arasında bulunmak zorundadır” ifadelerini kullandı. (ST-AG-
Antalya Kıraathanedeki cinayetin zanlısı: "Haraç istedi" Antalya’da kuzeninin daha önceden çalıştığı işletmeden alacağı olduğu iddiasıyla kıraathaneye giden kişi, çıkan tartışmanın büyüyerek tabancayla ateş edilmesi sonucu ağır yaralanıp kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Kısa sürede yakalanan olayın şüphelileri F.D. ve A.D. sağlık kontrolünün ardından adliyeye çıkarıldı. Dün akşam saat 17.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Yeni Mahalle 2447 Sokak üzerinde yer alan bir kıraathanede meydana gelen olayda, iddiaya göre Uğur Akyol (37), kuzeninin daha önce çalıştığı kıraathanedeki sigorta işlemleri ve kalan parasını alması için iş yeri sahibiyle telefonda görüştü. Telefon görüşmesinin ardından işletmeye gelen Akyol, iş yeri sahibi A.D. ve yeğeni F. D. (33) ile tartışmaya başladı. Tartışma kanlı bitti Kıraathane dışına kadar taşan tartışmanın büyümesi üzerine F.D. yanında taşıdığı tabancayı çıkartarak ateş etmeye başladı. Silah seslerini duyan vatandaşların haber vermesi üzerine olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edilirken, belirtilen adrese gelen sağlık ekipleri vücuduna isabet eden mermilerden dolayı ağır yaralanan Akyol’u ilk müdahalesinin ardından ambulansla Kepez Devlet Hastanesi’ne kaldırdı. Akyol, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. “Haraç istedi” Suç aletini olay yerine yakın bir sokakta atan F.D., önce taksi ile ardından yaya olarak kaçmaya çalışırken motorize yunus ekipleri tarafından yakalandı. Cinayet Büro Amirliği ekipleri tarafından gözaltına alınan F.D. ve işletme sahibi A.D., emniyetteki işlemlerinin ardından sağlık kontrolünden çıkartılarak Antalya Adliyesine sevk edildi. Sağlık kontrolü çıkışında gazetecilerin “Neden öldürdünüz?” sorusunu F.D., “Bir şey söylemeyeceğim, haraç istedi” şeklinde yanıtladı.
Ankara ASO Başkanı Ardıç: “Sanayi sektöründe devam eden daralma önümüzdeki dönemin reel sektör için daha zorlu olacağını gösteriyor” Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, 3’üncü çeyrek büyüme rakamlarıyla ilgili, “Sanayi sektöründe üst üste iki çeyrek daralma yaşandı. Üçüncü çeyrekteki yüzde 2,2’lik daralma, ekonominin istihdam ve katma değer oluşturabilmesi açısından önemli bir risk oluşturuyor" dedi. ASO Başkanı Seyit Ardıç, TÜİK’in açıkladığı 2024 yılı 3’üncü çeyrek büyüme rakamlarını değerlendirdi. Üçüncü çeyrek büyümesinin yüzde 2,1 ile beklentilerin altında kaldığına dikkat çeken Ardıç, dezenflasyon sürecinin sektörler arasında büyüme farklılaşmasına neden olduğunu ve sanayi sektörü üzerinde baskının artmaya devam ettiğini dile getirdi. Ardıç, şu değerlendirmede bulundu: “Sanayi sektöründe üst üste iki çeyrek daralma yaşandı. Üçüncü çeyrekteki yüzde 2,2’lik daralma, ekonominin istihdam ve katma değer oluşturabilmesi açısından önemli bir risk oluşturuyor. Dezenflasyon süreci üretimi aşındırırken, mevcut öncü göstergeler dördüncü çeyrekte üretimde daralmanın biraz daha hızlanacağına işaret ediyor. İnşaat yatırımları hızlanırken, enflasyonla mücadelede sıkılaştırıcı politikaların en önemli etkisi makine ve teçhizat yatırımlarında görülüyor. 2019’dan bu yana ilk kez iki çeyrek üst üste daralmaya işaret eden makine ve teçhizat yatırımları, üçüncü çeyrekte yüzde 8,6 azaldı. Bu düşüş, önümüzdeki dönemde büyümeyi zayıflatacak bir gelişmedir.” “Önemli olan bu yavaşlamanın dezenflasyonist sürece destek verip vermeyeceğidir" Büyümenin çeyreklik bazda üst üste yüzde 0,2 daralması ile teknik olarak resesyona girdiğini belirten Ardıç, “Sıkılaştırıcı politika uygulamalarının etkisinin son çeyrekte daha da belirginleşmesi; iç talepteki zayıflama ve üretimdeki azalış ile büyüme rakamlarımız daha da aşağıya gelebilir. Önemli olan bu yavaşlamanın dezenflasyonist sürece destek verip vermeyeceğidir. Diğer önemli husus ise bu sürece maliye politikasının somut desteği ve harcama azaltıcı tasarruf politikalarının daha da belirginleşmesidir. Aksi halde fiyatlama davranışları dezenflasyonist süreci sekteye uğratacaktır” ifadelerini kullandı. "Sanayicilerimizin acil beklentisi, uygun faizli ticari kredi mekanizmalarının devreye alınmasıdır” Ardıç, üretim, istihdam ve ihracatın daralmaması için reel sektörün finansman açısından mutlaka desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak, “Bu süreçte başta KOBİ’lerimiz olmak üzere sanayicilerimizin acil beklentisi, uygun faizli ticari kredi mekanizmalarının devreye alınmasıdır. Özellikle üretim ve ihracat odaklı sektörlere yatırım ve işletme sermayesi ihtiyacı için düşük faizli bir kredilendirme politikası, sıkılaştırıcı politikanın büyüme üzerindeki olumsuz geçişini yumuşatabilecektir” açıklamasında bulundu.