SAĞLIK - 01 Ocak 2025 Çarşamba 13:37

Kolon kanserinin erken tespiti için 45 yaş sonrasına ’tarama’ önerisi

A
A
A
Kolon kanserinin erken tespiti için 45 yaş sonrasına ’tarama’ önerisi

Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Şafak Yıldırım Dişli, 45 yaş üstü kişilerde kolon kanserinin erken teşhisinde taramanın önemine dikkat çekerek, "Erken evrede yakalarsak sağ kalımın çok uzun olduğu bir kanser türü. Kişilerin sağlıklı beslenmesi, sigara ve alkolden uzak durması da çok önemli" dedi.


Acıbadem Kayseri Hastanesi’nden Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Şafak Yıldırım Dişli, kolon kanserinin teşhisi ve tedavi yöntemi hakkında bilgiler vererek, kanserden korunmanın yollarını anlattı. Kolon kanserinin kalın bağırsakta gelişen kontrolsüz hücre büyümesi ile ortaya çıkan bir kanser türü olduğunu belirten Doç. Dr. Dişli, "Kolon kanseri sıklıkla 45 yaş üstündeki insanlarda görülmektedir. Bu kanserde genetik faktörler önemli bir risktir. Aynı zamanda yaşam tarzı değişiklikleri de kolon kanseri için önemli bir risk faktörü olmaktadır. Sağlıksız beslenme alışkanlığı olan, işlenmiş gıdaları tüketen, sigara, alkol gibi alışkanlığı olan insanlarda bu kanser türü daha sık gözlenmektedir" diye konuştu.



"En sık görülen belirti bağırsak alışkanlıklarındaki değişimdir"


Kanserin kabızlık, ishal, dışkıda kan görülmesi, şişkinlik, karın ağrısı gibi semptomlarla kendini belli edebileceğine değinen Doç. Dr. Dişli, “Bunlar kolon kanserinin erken belirtileridir. Daha geç dönemde de kansızlık dediğimiz durumda ya da istenmeyen kilo kaybı durumlarında kolon kanseri kendisini belli edebilmektedir” dedi.


Kolon kanserinin teşhisi için direkt bağırsakların içerisine girilerek, şüpheli görülen yerlerden biyopsi alınmasını ve teşhis konulmasını sağlayan “kolonoskopi” yönteminin kullanıldığını anlatan Doç. Dr. Dişli, aynı zamanda bazı görüntülenme yöntemleri ve dışkı tetkiklerinin de tanı koymaya katkı sağladığını ifade etti.



"Kanserin tedavisi evrelere göre değişmektedir"


Tedavide kanserin evresinin önemli olduğunun altını çizen Doç. Dr. Dişli, "Kolon kanserinin tedavisi için kanserin evresini bilmemiz gerekmektedir. Evrelere göre tedavi değişmektedir. Birinci evre hastalıkta kanserli kısmın lokal olarak çıkarılması ve cerrahi işlem uygulanması gibi yöntemler uygulanmaktadır. Birinci evre hastalarda onkolojik olarak herhangi bir tedavi uygulamamaktayız. Hastayı belirli aralıklar ile düzenli olarak takiplerine çağırmaktayız. Hastanın evrelemesinde ikinci evre olduğuna karar verdiysek onkolojik tedavileri hastanın klinik ve patolojik özelliklerine bakarak kararlaştırmaktayız. İkinci evre hastalarda hastanın bir takım risk faktörleri varsa hastaya koruyucu kemoterapiler önermekteyiz. Risk faktörüne sahip olmayan hastaları ise tıpkı birinci evre hastalarda olduğu gibi belirli aralıklarla onkolojik takiplere çağırmaktayız. Üçüncü evre hastalarda mutlaka her hastaya onkolojik olarak tedavi ve kemoterapi öneriyoruz. Dördüncü evre hastalarda ise hastalık kolondan çıkıp uzak organlara yayılım gösteriyor ve bu durumda hastalar mutlaka sistemik tedaviye yani kemoterapi, hedefe yönelik tedavi veya immünoterapi gibi tedavi seçeneklerine ihtiyaç duyuyor. Dördüncü evre hastalarda hastanın patolojisine ve genel durumuna bakarak hasta bazlı tedavi kararları alıyoruz" diye konuştu.



"Erken evrede yakalandığında sağ kalım süresi çok uzundur"


Kolon kanserinin önlenebilir kanserler arasında olduğunun altını çizen Doç. Dr. Dişli, "Erken evrede yakalandığında sağ kalımın çok uzun olduğu bir kanser türüdür. Bu nedenle bu hastalarda tarama çok önemli bir yer tutmaktadır. 45 yaşından sonra sıklık arttığı için hastalara sıklıkla tarama kolonoskopilerini önermekteyiz. Taramada kolonoskopiden başka tetkikler de bulunmaktadır. Yaşam tarzı değişiklikleri kolon kanserini önlemede çok önemlidir. Kişilerin sağlıklı beslenmesi, lifli gıdalardan zengin beslenmesi önemlidir. Sigara ve alkolün bırakılması, sedanter yani hareketsiz yaşamın terk edilmesi bu kanseri önlemede bizlere yardımcı olmaktadır" şeklinde konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Halter ve karate şampiyonlarına Muratpaşa’dan ödül Milli sporcular Zeynep Nur Pehlivan halterde, Efe Sağdıç ise karate branşında elde ettikleri başarılarla Antalya’nın ve Muratpaşa’nın gurur kaynağı oldu. Muratpaşa Belediyesi, ocak ayı olağan meclis toplantısında başarılı olan sporculara oy birliğiyle ödül verilmesini kararlaştırdı. Milli sporcu Zeynep Nur Pehlivan, 15-22 Haziran tarihlerinde Yunanistan’ın Selanik kentinde düzenlenen U15 ve Yıldızlar Avrupa Halter Şampiyonası’nda 81 kilogram kategorisinde mücadele etti. Koparmada 83 kilogram kaldırarak gümüş madalya kazanan Pehlivan, silkmede ise 109 kilogram kaldırarak altın madalyanın sahibi oldu. Toplamda 192 kilogram kaldırarak Avrupa ikinciliğini elde etti. Pehlivan, daha önce de 2023 yılında Moldova’nın Kişinev şehrinde düzenlenen U15 ve Yıldızlar Avrupa Şampiyonası’nda 76 kilogram kategorisinde yarışmış; koparmada 72 kilogram, silkmede 94 kilogram olmak üzere toplamda 166 kilogram kaldırarak üç altın madalyayla Avrupa Şampiyonu olmuştu. Karatede Avrupa ve Balkan başarıları 11 yıldır lisanslı olarak karate yapan milli sporcu Efe Sağdıç, bugüne kadar yurt içi ve yurt dışında toplam 71 madalya kazandı. Sağdıç, 8-10 Kasım tarihlerinde Bosna-Hersek’te düzenlenen Ümit Genç Balkan Şampiyonası’nda üçüncülük elde ederek bronz madalya aldı. Ayrıca Sağdıç’ın Avrupa Şampiyonası üçüncülüğü başarısı da bulunuyor. Muratpaşa Belediye Meclisi, ocak ayı olağan meclis toplantısında başarılı sporculara toplam 30 bin lira ödül verilmesine oy birliğiyle karar verdi.
Kütahya Gediz’de açılışı gerçekleştirilen yarı olimpik yüzme havuzunda hizmet detaylar belirlendi Kütahya’nın Gediz ilçesinde geçtiğimiz haftalarda açılışı yapılan Yarı Olimpik Yüzme Havuzu, vatandaşların hizmetine sunuldu. Sağlıklı bir yaşamı teşvik etmek ve yüzme sporunu ilçede yaygınlaştırmak amacıyla açılan havuzun fiyatları, seans saatleri ve kullanım kuralları açıklandı. Tesis, modern donanımı ve uygun fiyatlarıyla hem öğrencilere hem de yetişkinlere hitap ediyor. Yüzme havuzunda öğrenciler için tek giriş ücreti 100 TL olarak belirlenirken, 9 seanslık abonelik 750 TL, 12 seanslık abonelik ise 1000 TL olarak açıklandı. Yetişkinler için ise tek giriş ücreti 150 TL, 9 seanslık abonelik 1000 TL ve 12 seanslık abonelik 1500 TL olarak belirlendi. Havuzda günlük olarak 15:15’ten 22:45’e kadar altı farklı seans düzenleniyor. Her bir seans bir saat sürüyor ve vatandaşlar bu saatler arasında diledikleri zaman tesisten faydalanabiliyor. Gediz Yarı Olimpik Yüzme Havuzunda belirli kurallara dikkat edilmesi gerekiyor. Havuzu kullanmak isteyenlerin mayo, bikini, haşema, bone, terlik ve havlu gibi kişisel yüzme ekipmanlarını yanlarında getirmeleri zorunlu. Ayrıca yüzme bilmeyenlerin havuza girişine izin verilmiyor ve simit, kolluk gibi yüzme yardımcıları kullanılmıyor. Şampuan ve benzeri kimyasal maddelerin havuzda kullanımı da yasak. 18 yaş altındaki bireylerin ise veli izniyle havuza girmesi şartı bulunuyor
İstanbul İstanbul’da 110 milyon liralık kaçak oto yedek parçası ele geçirildi İstanbul’da oto yedek parça kaçakçılarına yönelik düzenlenen operasyonlarda, piyasa değeri 110 milyon lirayı bulan 2 lüks otomobil ile çeşitli marka ve modelde çok sayıda yedek parçası ele geçirildi. Olayla bağlantılı 2 şüphelinin yakalandığı operasyonda ele geçirilen ürünler emniyette sergilendi. Edinilen bilgiye göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Müdürlüğü ekipleri, yurda kaçak yollarla sokulan otomobil yedek parçalarının Kadıköy ve Beykoz ilçelerinde bulunan depo ve iş yerlerinde saklanarak piyasaya sürüldüğü bilgisine ulaştı. Kaçakçılıkla mücadele kapsamında yürütülen soruşturma çerçevesinde harekete geçen polis, Türkiye’ye çeşitli gümrük kapılarından sokulduğu anlaşılan yüklü miktarda yedek parçanın Beykoz ve Kadıköy ilçelerinde saklandığı adresleri tek tek tespit etti. Belirlenen iş yeri ve depolara 19 Aralık 2024 ve 3 Ocak 2025 tarihlerinde baskın düzenlendi. Piyasa değeri yaklaşık 110 milyon lirayı bulan ürün ele geçirildi Kaçakçılık polisince düzenlenen operasyonda haklarında yakalama kararı bulunan 2 şüpheli gözaltına alındı. Baskın yapılan adreslerdeki aramalarda ise piyasa değeri yaklaşık 110 milyon lirayı bulan çeşitli marka ve modelde 2 lüks otomobil, 51 araç tamponu, 27 araç kaputu, 61 far, 96 stop lambası, 36 çamurluk, 20 amortisör, 78 araç kapısı ve 118 adet muhtelif araç yedek parçası ele geçirildi. Yakalanan 2 şüpheli ile ilgili yürütülen tahkikat işlemleri devam ederken, ele geçirilen otomobiller ve yedek parçaları İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Fatih’teki Vatan Caddesi yerleşkesinde sergilendi.
Antalya Geçmeyen ağız kokusuna dikkat: Altta yatan hastalıkların habercisi olabilir Sabah uyandıktan sonra ya da belirli yiyeceklerin tüketilmesinin ardından geçici olarak oluşan kötü nefes kokusu normal kabul edilirken, bu durumun sürekli hale gelmesi farklı bir sağlık problemini işaret edebildiği bildirildi. Memorial Antalya Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Adil Duman, geçmeyen ağız kokusunun nedenleri ve tedavi yolları hakkında bilgi verdi. Uzm. Dr. Adil Duman, ağız kokusunun genellikle ağız ve diş sağlığı problemleri ya da kulak, burun, boğaz enfeksiyonlarından kaynaklandığını belirtti. Ağız kokularının yüzde 90’ının bu nedenlerle ortaya çıktığını ifade eden Dr. Duman, boğaz enfeksiyonları, sinüzit, akciğer hastalıkları gibi durumların da kötü nefes kokusuna yol açabileceğini söyleyerek, bu tür sorunların dışlanması halinde, mide ve sindirim sistemi hastalıklarının değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Mide ve sindirim sistemi rahatsızlıkları Mide hastalıklarının da ağız kokusuna yol açabileceğini vurgulayan Uzm. Dr. Duman, özellikle reflünün bu duruma sebep olabileceğini belirtti. Dr. Duman, mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması sonucu oluşan bu hastalıkta, mide asidi ve yiyecek artıkları nefeste kötü bir kokuya neden olabileceğini dile getirdi. Duman, ayrıca yemek borusunda oluşan “divertikül” adı verilen baloncuklar ya da yemek borusu alt ucunun kasılı kalmasına neden olan akalazya gibi hastalıkların da ağız kokusuyla bağlantılı olabileceği ifade edildi. Dr. Duman, ağız kokusuna neden olabilecek diğer hastalıkları şu şekilde sıraladı: “Helicobacter pylori enfeksiyonu, bağırsak tıkanıklığı, Irritabl Bağırsak Sendromu (IBS), karaciğer ve böbrek hastalıkları, safra kesesi problemleri, sindirim sistemi enfeksiyonları.” Koku tipleri tanıyı kolaylaştırabilir Ağız kokusunun farklı sağlık sorunlarına işaret edebileceğini söyleyen Duman, kokunun tipine göre tanı konulabileceğini belirterek, kokuların oluşturabileceği rahatsızlıkları sıraladı: “Çürük yumurta kokusu: Genellikle gastrointestinal rahatsızlıklarla ilişkilidir. Tatlı veya meyvemsi koku: Diyabetle bağlantılıdır. Mantar kokusu: Enfeksiyon veya bakteri büyümesini işaret edebilir. Kaka kokusu: Bağırsak tıkanıklığı gibi sorunlarla ilişkilidir. Balık kokusu: Böbrek rahatsızlıklarının belirtisi olabilir.” Tedavi ve önlemler Geçmeyen ağız kokusunun altında yatan sebebin tespit edilmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Duman, bu sorunun yalnızca ağız ve diş sağlığına bağlanmaması gerektiğini söyledi. Duman, kulak, burun, boğaz ve gastroenterolojik muayenelerle altta yatan hastalıkların teşhis edilmesi gerektiğini belirterek, özellikle reflü ve Helicobacter pylori enfeksiyonları gibi sorunların tedavi edilmesiyle ağız kokusunun büyük ölçüde giderilebileceğini ifade etti. Dr. Duman, ağız kokusunun genellikle ciddi bir hastalığın ilk belirtisi olmayabileceğini, ancak ihmal edilmemesi gerektiğini söyleyerek şu uyarıda bulundu: “Ağız kokusu sosyal yaşamı ve bireyin psikolojik durumunu ciddi şekilde etkileyebilir. Eğer ağız ve diş sağlığına dikkat edilmesine rağmen bu sorun devam ediyorsa mutlaka bir uzmana başvurulmalı ve gerekli tetkikler yapılmalıdır.”