ASAYİŞ - 06 Ekim 2024 Pazar 11:49

Kayseri’de bir işletmeci iş yerinde ölü bulundu

A
A
A
Kayseri’de bir işletmeci iş yerinde ölü bulundu

Kayseri’nin Melikgazi ilçesinde bir işletmeci iş yerinde ölü bulundu.


Edinilen bilgiye göre, Cumhuriyet Mahallesi Mevlevi Caddesi üzerinde bulunan bir binada kıraathane işleten ’Kazan Ahmet’ olarak bilinen Ahmet B.’den (53) haber alamayan yakınları, durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbar üzerine bölgeye polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Polis ekipleri çevrede güvenlik önlemi alırken, sağlık ekipleri de yaptıkları ilk müdahalede Ahmet B.’nin hayatını kaybettiğini belirledi. Ekipler tarafından yapılan incelemelerin ardından Ahmet B.’nin cenazesi otopsi yapılmak üzere hastane morguna kaldırıldı.


Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.



Kayseri’de bir işletmeci iş yerinde ölü bulundu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Yönetmen Aksu: “Muğla’ya bir Akdeniz Film Festivali çok yakışır” Sinema dünyasının usta isimlerinden Muğlalı yönetmen-senarist Yüksel Aksu 31. Uluslararası Muğla Kültür ve Sanat Şenlikleri kapsamında sanatseverler ile Konakaltı Kültür Merkezinde buluştu. Söyleşinin açılışında konuşan Menteşe Belediye Başkanı Şehir Plancısı Gonca Köksal, “Sinema dünyasının usta isimlerinden Muğlalı yönetmen-senarist Yüksel Aksu’yu bu güzel sonbahar akşamında ağırlamaktan çok mutluyuz” dedi. Başkan Köksal: “Muğla’ya yakışır bir şenlik yapıyoruz” Başkan Köksal, “En anlamlı etkinliklerinden birisi, Türk Sinemasının son dönemdeki en özgün yönetmenlerinden, değerli ağabeyim Yüksel Aksu’nun söyleşisi. Bu sene şenliklerimizin 31’incisini düzenliyoruz. Daha başka bir bakış açısıyla yaklaşmak istedik. Yerelden beslenen ama dünyada ki vizyonu yakalayan bir şenlik olsun istedik. Ona göre bir program yaptık. Çektiği bütün sinema filmlerinde yerel kültürümüzü, halkımızın gündelik yaşamını ve sosyal sorunlarını içtenlikle yansıtan, eserlerinde mizah ve dramı iç içe geçiren, aynı anda düşündüren ve eğlendiren bu haliyle de en sıkı toplumsal mesajları sinema diliyle aktaran Sayın Yüksel Aksu. Muğla başta olmak üzere Ege Bölgesi’nin yerel kültürünü, şivesini ve yaşam tarzını büyük bir sadakatle beyazperdeye taşıdınız. Filmlerinde doğa ile insan ilişkilerine dem vurdun, kırsal bölgelerdeki ekolojik mücadeleleri, geleneksel üretimi, doğal kaynakların korunması temaları işlediniz. Modernleşme, küreselleşme ve büyük ekonomik güçlerin kırsal yaşam üzerindeki etkilerini perdeye taşıdın, üstelik bunları mizah yoluyla ele aldınız. Asıl önemlisi ise evrensel olmanın yerel olmaktan geçtiğini, bize tekrar hatırlattınız. Sevgili Yüksel Aksu, yaptığınız ve yapacağınız her şey için size binlerce kere teşekkür ediyoruz.” Diye konuştu. Başkan Aras: “Topluma kültür ve sanatla bir şeyler anlatabilirsiniz” Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, “ Bugün Yunus Nadi ödüllerini Muğla’da verdik. Devlet Sanatçısı Devrim Erbil’in sergisini açtık. Şimdide Sevgili yönetmen Yüksel Aksu’yu ağırlıyoruz. Yapmak istediğimiz, Muğla’yı kültür sanatla daha fazla konuşturmak. Topluma eğer bir şeyler anlatmak istiyorsunuz bunu en güzel kültür ve sanatla anlatabilirsiniz. Biz zamanımızı mekânımızı sanata daha fazla zaman ayıracağız.” diye konuştu. Yönetmen Aksu: “Muğla’yı dünya sinema kenti yapmak istiyorum” Usta Yönetmen Yüksel Aksu, konuşmasına “Uzunca bir süredir arzu ettiğimiz kültür kenti Muğla’da esaslı bir programla, sağlam bir içerikle karşı karşıya kaldım mutlu oldum ve şaşırdım” sözleriyle başladı ve şunları söyledi: “Ben bu festivalin bir çocuğuyum. Bu festivalin yapıldığı zamanlarda Türkiye’nin, dünyanın ressamları, yazarları, şairleri, sanatçıları, düşün adamlarıyla tanışma, sohbet etme fırsatı buldum. Bu anlamda, Muğla Kültür ve Sanat Şenlikleri çok anlamlı, çok değerli. Muğla Dünya Sinema Kenti çok iddiaları bir slogan gibi görünmesine rağmen aslında hiçte öyle değil. Ben bir Muğla şovanisti ve militanıyım. Muğla bir dünya sinema kenti oldu mu? Evet oldu. 2004 yılında bu mekâna bir diziyle geldim. Türkiye’deki popüler sinema sektörü Kapadokya ve Mardin’i mekân olarak kullanıyordu. Ben Büyük Yalan dizisiyle bu algıyı kırdım. Dondurmam Gaymak’la vitesi yükselttik ve bunu daha da ileriye taşıdık. Muğla Heraklia, Stratonikeia, Knidos, Mabolla, Kaunos, Telmessos gibi tarihi arkeolojik yapıların olduğu, İyon, Likya ve Karia gibi uygarlıklara ev sahipliği yapmış müthiş bir bölge. Benim bunu satmam lazım. Ben bunu senaryoyla, sinemayla satarım. Dünya’da bu işler böyle yürüyor. Ben Muğla’yı dünya sinema kenti yapmak istiyorum. Muğla büyükşehir olduğunu kavramak zorunda. Dizi ve sinema oyuncularının çoğu burada yaşıyor. Sektörün çalışanları yönetmenler, yazarlar, kameramanlar yine buraya yerleşmiş durumda. Ulaşım deseniz 2 büyük havalimanı var. Türkiye’nin en uzun kıyı şeridine sahibiz. Bu anlamda lojistik olarak Muğla çok önemli bir nokta da bulunuyor. Ben bu sanatçılarla görüşmek yapmak için İstanbul’a çağırıyorum. Uçakla geliyorlar, sözleşmemiz yapıp tekrar Muğla’ya dönüyorlar. Neden böyle yapalım. Ben oyuncularla sözleşmemi burada Konakaltı Kültür Merkezinde yapmak istiyorum. Sektör 10 bin kişiyse zaten 8 bini burada yaşıyor. Muğla’nın MUSKİ’si varsa bir de Sinema Dairesi olmasını istiyorum. Muğla’ya Uluslararası bir Akdeniz film festivali çok yakışır. Bunun kültürel, sanatsal ve ekonomik getirisini düşündüğünüz de bambaşka bir yere gider. Bacasız sanayi kültür ve sinemadır”
Kocaeli Başkan Bıyık, gençleri TEKNOFEST’e uğurladı Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık, Adana’da düzenlenen TEKNOFEST 2024’e katılmak üzere yola çıkan gençleri dualarla uğurladı. Dünyanın en büyük havacılık festivallerinden biri olan ve bu yıl Adana’da düzenlenen TEKNOFEST ziyaretçi rekoru kırarken, Darıca Belediyesi de sosyal medyadan gerçekleşen çekilişle gençleri, teknolojinin kalbinin attığı TEKNOFEST’e gönderdi. Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık da belediye önünden gençleri dualarla Adana’ya uğurladı. Teknolojiye ilgi duyan gençleri her yıl olduğu gibi bu yıl da desteklediklerini ifade eden Başkan Muzaffer Bıyık, "Gençlerimizi Adana’da düzenlenen TEKNOFEST’e uğurladık. Bu festival, ülkemiz ve gençlerimiz için son derece önemli bir fırsat sunuyor. Türkiye, son 20 yılda birçok alanda büyük atılımlar gerçekleştirdi ve dünya genelinde örnek teşkil etti. Bu başarıların bir yansıması olarak savunma sanayiinde de büyük işlere imza attık" dedi. Başkan Muzaffer Bıyık, mühendislerin yerli ve milli araçlar üreterek Türkiye’yi gururlandırdığını vurgulayarak, "Gençlerimizin TEKNOFEST’e katılması, elde edilen başarıları devam ettirmek ve daha yükseklere taşımak için kritik bir adımdır. Bu etkinlik, yerli ve milli araçlarımızı gören gençlerimizin ilham almasını sağlayacak ve gelecekte bu bayrağı daha yükseklere taşıyacaklarına inancımız tamdır" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyonuyla TEKNOFEST’in Türkiye için bir dönüm noktası olduğunu belirten Başkan Muzaffer Bıyık, ülkenin bu başarılara ulaşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve emeği geçen herkese teşekkürlerini iletti. TEKNOFEST’in gençler için bir dönüm noktası olduğunu ve Türkiye’nin teknoloji alanındaki potansiyelini bir kez daha gösterme fırsatı sunduğunu belirten Muzaffer Bıyık, gençlerin sağ salim gidip dönmelerini temenni etti. Öte yandan, gençler otobüs yolculuğunun ardından Adana’ya ulaşarak TEKNOFES’te katıldı ve son teknoloji yerli ve milli gururu olan ürünleri heyecanla inceledi. Stantları merakla gezen gençler, kendilerine bu imkanı sağlayan Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık’a teşekkür etti.
Antalya Yeşilçam Festivali’nde nostalji rüzgarı esti Antalya Büyükşehir Belediyesi Altın Portakal Film Festivali ile birlikte eş zamanlı olarak başlattığı Yeşilçam Festivali’ne Antalyalılar akın etti. Yeşilçam’ın büyülü atmosferinin yaşatıldığı festivalde ziyaretçiler sahne şovları ve yazlık sinema ile nostalji dolu bir gün yaşadı. Büyükşehir Belediyesi’nin 5-12 Ekim tarihleri arasında Karaalioğlu Parkı’nda düzenlediği Yeşilçam Festivali’nin ilk günü etkinlikleri yoğun ilgi gördü. 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali geleneksel açılış kortejinin ardından Karaalioğlu Parkı’nda kurulan Yeşilçam Festival alanına akın eden Antalyalılar unutulmaz anlar yaşadı. Ziyaretçileri Yeşilçam’ın büyülü atmosferine yeniden taşımak için özel olarak hazırlanan alanda birbirinden renkli Yeşilçam dekorları, klasik araçlar, Yeşilçam kahramanları fotoğraf köşeleri, panayır ve ahşap oyun alanları, antika ürün satış reyonları, dinlenme alanları ile sahne şovları yer aldı. Zamanda yolculuğa çıkardı Festival alanında yer alan Yeşilçam temalı dekor ve stantları ilgiyle gezen ziyaretçiler Yeşilçam’ın unutulmaz oyuncularının yer aldığı fotoğraflar ve klasik araçlarla ile bol bol fotoğraf çekildi. Aralarında ilk yerli aracımız Devrim’in de yer aldığı klasik araçlar büyük ilgi gördü. Ahşap oyun alanlarında çocuklarıyla vakit geçiren aileler çocukluklarına adeta geri döndü. DJ Daraske’nin unutulmaz Yeşilçam müziklerinin yer aldığı 80’ler-90’lar parti müzikleriyle başlayan sahne şovlarında ise sırasıyla sihirbaz gösterisi, yabancı dans grupları, jonklor show, sokak müzisyenleri, Yeşilçam maskotları sahne aldı. Sihirbaz gösterisini yakından takip eden çocuklar eğlenceli anlar yaşarken samba dans gösterisiyle coştu. Makaralı makinada film gösterimi Son olarak sahne alan Özgecan Güven 80’li ve 90’lı yılların müzikleriyle dolu unutulmaz bir konser verdi. Hareketli müziklere alkışlarla eşlik eden Antalyalılar dans ederek doyasıya eğlendi. Dönem filmlerinin yer aldığı yazlık açık hava sinemasıda etkinlik alanında yeniden hayat buldu. Festival boyunca Türkiye’nin en büyük film koleksiyonerinden birisi olan yapımcı ve yönetmen Göksel Gülensoy’un arşivinden birbirinden değerli Yeşilçam filmleri sinemaseverlerle buluşuyor. Festivale özel makaralı makinada beyaz perdeye yansıyan ilk film 1970 yapımı başrolünü Zeynep Değirmencioğlu’nun oynadığı "Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler" isimli film oldu. Yediden yetmişe yazlık sinemayı dolduran Antalyalılar filmi keyifle izleyerek nostaljinin tadını doyasıya çıkardı. Festival boyunca Sahne Programları ve Yazlık sinema film gösterimleri devam edecek.
Antalya Antalya’daki 600 yıllık Sarıhacılar Camii yıllara meydan okuyor Antalya’da onarıma alınan ve Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olan Antalya’nın Akseki ilçesindeki düğmeli evleri ile ünlü 800 yıllık tarihi Sarıhacılar Mahallesi’nde bulunan 600 yıllık Sarıhacılar Camisi içeri girenleri adeta yüzyıllar ötesine götürüyor. Tek parça katran ağacından yapılan mihrabı, minberi ve kubbesiyle orijinalliğini yitirmeden günümüze kadar ulaşan tarihi caminin duvarlarına yerleştirilen küpler sayesinde sahip olduğu akustiğinin yanı sıra ahşap işlemeleri dikkat çekiyor. Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce 2019’da restorasyon çalışmaları başlatılan 600 yıllık Sarıhacılar Camisi’nin, bölgeye özgü yapısı bozulmadan korundu. Uzmanlarca yapının ahşap çatısı, dayanıklılığını yitiren duvarları, avlu zemini ve tuvalet bölümü yenilendi. Asırlık tarihin gelecek nesillere aktarılması için titizlikle sürdürülen çalışmalarda, caminin çevre düzenlemeleri ve içerisindeki kalemişi/süsleme bölümlerinin konservasyonu da tamamlandı. Düğmeli yapısı, duvarlarına yerleştirilen küpler sayesinde sahip olduğu akustiği, tek parça katran ağacından yapılan mihrabı, minberi ve kubbesiyle ilgi çeken camideki restorasyon çalışmaları 2022’de tamamlandı. Özgün dokusuyla tarihin izlerini barındıran eser, yenilenen çehresiyle bölge turizmine katkıda bulunuyor. Bölgeyi ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktaları arasında yer alıyor. “Restorasyon süreci 2019 yılında başlatıldı” Sarıhacılar Köyü Kültür ve Turizm Dayanışma Derneği İstanbul Şube Başkanı Mehmet Orhan Can, Sarıhacılar Camisi’nin 600 yıllık eski bir tarihe sahip cami olduğunu söyledi. 2019 yılı sonlarında tarihi caminin restorasyon işlemleri için Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından çalışma başlatıldığını anlatan Can, “5 yıl önce 2019 yılı sonlarında restorasyon işlemleri için çalışma başlatıldı. Restorasyon aslında 18 ay sürecekti. Fakat pandemi nedeniyle restorasyon 3 yıllık bir süreçten geçti ve restorasyon tamamlandı. Cami yeniden ibadete açıldı” dedi. “Eşsiz bir sanat eseri” Caminin kendine özgü mimarisi ve içinde barındırdığı eserlerle eşsiz bir sanat eseri olduğunu vurgulayan Can, “Süslemeleri ile dikkat çeken caminin özellikle ahşap mihrabı göz doldurmaktadır. Yapının zemini, tavanı, kapı ve pencereleri, kadınlar mahfili, vaaz kürsüsü, mihrap ile minberi ahşaptandır. Özellikle tarihi ve eski bir camii. Yapıldığı dönemde ki özellikleri ve yapısı aynen muhafaza edilmiştir. Caminin dış cephesinde Anadolu Selçuklu dönemine ait bir takım işaretler vardır. Bizde bir yerde Anadolu Selçuklu dönemine kadar uzandığını düşünüyoruz” diye konuştu. “Cami, düğmeli evlerin tekniği ile yapılmıştır” Caminin en önemli özelliklerinden birisinin de yapımında hiçbir şekilde betonla yada geleneksel inşaat teknikleriyle ilgisinin olmadığına dikkat çeken Can, “Tamamen herkesin bildiği şekilde düğmeli evlerin aynı tekniği ile yapılmış bir camidir. Bu caminin en önemli bir özelliklerinden bir başkası da caminin mihrabıdır. Mihrap tek parça katran ağacından hiçbir şekilde alet kullanılmadan sadece elle oyularak işlenmiş bir mihraptır. Üzerindeki boyalar ise doğal boyadır. Restorasyon esnasında mihrapta Kur’an-ı Kerim’den ayetler ortaya çıkmıştır. Onlarda yeniden orijinal haline getirilerek restore edildi” şeklinde konuştu. “Eserler tamir için Side Müdürlüğünde” Caminin aydınlatma sisteminin ise 1800’lerde bir nevi asansörlü sistemle yapıldığını aktaran Mehmet Orhan Can, "Dökümden yapılan sistemde gaz lambası ve mumların istenilen yüksekliğe göre elle ayarlanıyor. Restorasyona başlanınca sökülerek Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğünün Antalya’daki deposuna nakledildi. Aynı şekilde, Sultan 5. Mehmet Reşad’ın 1917’de bizzat ismini yazdırarak hediye ettiği sancağın yanı sıra Kabe örtüsünün bir parçası ise Turizm Side Müdürlüğünde tamir ediliyor. Bu eserlerin tamiri bitince camiye iade edilecek” dedi. “600 yıllık ses sistemi” Caminin dikkati çeken bir başka özelliğinin de duvarların içine yerleştirilen küpler olduğuna değinen Can, bu sayede içeride akustiğin sağlandığını vurguladı. Can, "Sistem sayesinde caminin herhangi bir noktasında yapılan konuşmanın, caminin tüm köşelerinden rahatlıkla dinlenebiliyor. Burada nadir bir tekniğin kullanıldığına şahit oluyoruz. Camimiz restorasyon esnasında eski hali neyse o şekilde restore edildi. Bütün ahşap dokuları vaktiyle nasılsa o şekilde muhafaza edildi. Camimizin son yıllarda rağbete mazhar olduğunu söyleyebiliriz. Yılda 50-100 bin arasında yerli ve yabancı ziyaretçiler gelmektedir" ifadelerini kullandı. “Caminin eserlerinin yerine konmasını istiyoruz” Sarıhacılar halkı ise, restorasyondan önce asırlık caminin duvarlarında ilgi çeken; Sultan Mehmed Reşad’ın 1917’de bizzat ismini yazdırarak hediye ettiği sancağın yanı sıra Kabe örtüsünün bir parçası, önemli kişilerin armağan ettiği eşsiz seccadeler ile 1800’lü yıllardan kalan dökümden yapılan, gaz lambası ve mumların istenilen yüksekliğe göre elle ayarlanabilen caminin aydınlatma sisteminin, bir nevi asansörlü sistemle yapılan eserlerin ise bir an önce yerine asılmasını istedi.
Adana Büyükşehir sokak canlılarını korumak için ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliğini sürdürüyor Adana Büyükşehir Belediyesi sokak canlılarını korumak için ilgili sivil toplum örgütleriyle işbirliği yapıyor. Adana Büyükşehir Belediyesi Sokak Hayvanları Bakımevi Merkezi’nde etkinlik düzenlendi. Etkinliğe Adana Büyükşehir Belediyesi Bürokratları, Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse ve oda yönetim kurulu üyeleri, HAYKONFED Başkanı Nesrin Çıtırık ve gönüllüler, Salbaş Şehit Zeki Kütük Ortaokulu öğretmen ve öğrencileri ile vatandaşlar katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda bakımevine alınan yeni araçların tanıtımı yapıldı, gönüllülere mama dağıtımı gerçekleştirildi ve bakımevinde incelemelerde bulunuldu. Sokak hayvanları ile ilgili 2 Ağustos’ta yapılan kanun düzenlemesine değinen Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse, bu düzenlemenin veteriner hekim meslek odalarının görüşü alınmadan yapıldığını, veteriner hekimlerin hayvanları yaşatmak üzere eğitim aldığını, tıbbi koşullar gerekmediği sürece hiçbir canlının yaşamına son vermeyeceklerini kaydederek, sokak hayvanları sorununu kısırlaştırma ile çözülebileceğini vurguladı. Başkan Köse, tüm belediyelerin ivedilikle sokak hayvanları için bakımevi kurmaları gerektiğini bildirerek, “İlçe belediyeleri veteriner işleri müdürlüğü, büyükşehir belediyeleri de veteriner işleri halk sağlığı daire başkanlığı kurarak hem hayvan sağlığını hem de insan sağlığını korumalıdır. Sorun sadece bu özel günde sosyal medya hesaplarından mesaj vererek değil, sorumluların üzerine düşeni yapması ile çözülür” dedi. HAYKONFED Başkanı Nesrin Çıtırık da sokaklarda besleme yapan gönüllülerin emekli, maddi durumu iyi olmayan ve düşük gelirli insanlar olduğunu ama sevgilerinin çok büyük olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bu insanlar zor şartlarda bile elinde avcunda olanla mama, kırıntı alarak hayvanları besliyor. Kısırlaştırmanın tek çözüm olduğunu ve tüm belediyelerin acilen görevlerini yapması gerektiğini sürekli dile getiriyoruz.” Adana Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Gürkan Ateş ise sokak hayvanları sorununun yalnızca bir barınma meselesinin olmadığını aynı zamanda toplumsal, çevresel ve sağlıkla ilgili birçok boyutu bulunan bir sorun olduğunu vurguladı. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın sokak canlıları sorununa verdiği öneme binaen oldukça hassas davrandıklarını bildiren Dr. Gürkan Ateş şöyle devam etti: “Yapılan çalışmalarda hayvan refahını gözetirken, vatandaşlarımızın güvenliği ve toplum huzuru da büyük önem taşımaktadır. 2 Ağustos’ta yapılan yasal düzenlemeyle ‘topla - aşıla ve kısırlaştır- yerine bırak’ uygulaması terkedilerek tüm sokak köpekleri toplatılarak sahiplendirilinceye kadar bakımevlerinde bakılması öngörülmekte ve bu durum bakımevi kapasitesinin kısa sürede dolmasına neden olacak ve kısırlaştırma faaliyetleri azalacaktır. Bunun sonucu olarak da popülasyon hızlıca artacak. Ülkemizde yaklaşık 4 milyon sokak köpeği mevcut. Bu hayvanlar için toplamda 322 barınaktaki toplam kapasite 105 bin. Diğer önemli husus ise Adana genelinde ilçe Belediyeleri’nin ya barınağı yok ya da kapasitesi çok sınırlı. Mevcut durum düşünüldüğünde hayvan varlığı ve barınak kapasiteleri karşılaştırıldığında yeni düzenlenen yasanın hayata geçirilmesi noktasında ciddi sıkıntılar oluşacağı aşikardır. Sokak hayvanı popülasyonunu kontrol altına almanın en etkili yolu, sorumluluğu sadece belirli kurumlara bırakmadan, tüm ilgili paydaşların bu konuda aktif rol almasıdır. Kısırlaştırma faaliyetleri, kontrolsüz üremenin önüne geçmek için en önemli adımdır. Bu çalışmalar düzenli ve planlı bir şekilde yürütülmezse, sokak hayvanlarının sayısı hızla artacak, bu da hem hayvan refahını olumsuz etkileyecek hem de vatandaşlarımızın can güvenliğini tehlikeye atacaktır. Göreve geldiğimiz 2019 yılından bu yana Belediyemiz120 dönüm arazi üzerinde yeni modern bir sokak hayvanları bakımevinin yanı sıra Çobandede kedi kısırlaştırma merkezini faaliyete açtık ve bu süre zarfında; 153 gelen İhbar: 598.062, gelen hayvan sayısı: 114.380, yapılan kısırlaştırma: 30.000, sahiplendirilen hayvan: 8.000, yapılan tıbbı müdahale: 571.799, alınan mama miktarı: 467.000 kilo köpek maması, 204.000 kedi maması olmak üzere toplam 671.000 kilo kuru mama alımı yapılmıştır. Adana’da sokak hayvanlarının yönetimi, yalnızca belediyemizin değil, toplumun tüm paydaşlarının ortak sorumluluğudur. Hep birlikte çalışarak, hayvan refahını gözeten, toplumsal huzuru sağlayan ve sürdürülebilir bir çözüm geliştirmek mümkün olacaktır. Amacımız, sokak hayvanlarının doğal yaşam alanlarında sağlıklı ve güvenli bir şekilde yaşamalarını sağlarken, vatandaşlarımızın güvenliğini de en üst düzeyde tutmaktır. Biz herkes için buradayız. “