ASAYİŞ - 19 Aralık 2024 Perşembe 19:16

Kamyonetin çarptığı şahıs ağır yaralandı

A
A
A
Kamyonetin çarptığı şahıs ağır yaralandı

Kayseri’nin Melikgazi ilçesinde yolun karşısına geçmeye çalışırken kamyonetin çarpması bir kişgi ağır yaralandı.


Edinilen bilgiye göre, Mimarsinan Fatih Mahallesi Gaffar Okan Bulvarı üzerinde meydana gelen kazada, yolun karşısına geçmeye çalışan Ş.K.’ya, H.K. idaresindeki 38 ABT 086 plakalı kamyonet çarptı. Kazada Ş.K. ağır yaralanırken, ihbar üzerine bölgeye polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Polis ekipleri yolda güvenlik önlemi alırken, yaralı şahıs ambulansla hastaneye kaldırıldı. Kazaya karışan kamyonet polis ekiplerinin incelemesinin ardından kaldırıldı.


Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.



Kamyonetin çarptığı şahıs ağır yaralandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Ülker, 2024 finansal sonuçlarını açıkladı Türkiye’nin lider gıda şirketi Ülker Bisküvi 2024’te büyümeye devam etti. Şirket, 2024 yılını 84,1 milyar TL ciroyla kapatırken, bisküvi pazarında Suudi Arabistan ve Mısır’da liderliğini, Kazakistan ve Orta Asya ülkelerinde ise güçlü büyüme trendini sürdürdü. Türkiye’nin lider gıda şirketi Ülker Bisküvi’nin Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) gönderdiği açıklamaya göre 2024 yılı cirosu 84,1 milyar TL’ye ulaştı. Şirket, 2024 yılını yüzde 18,5 FAVÖK (Faiz, Amortisman ve Vergi Öncesi Kâr) marjı ile kapattı. Ülker, hem Suudi Arabistan ve Mısır’daki bisküvi pazarı liderliğini hem de Kazakistan ve Orta Asya ülkelerindeki güçlü büyüme trendini 2024’te de sürdürdü. Ülker Bisküvi CEO’su Mete Buyurgan, şirketin 80’inci yaşını kutladığı 2024’te hem finansal veriler hem de yenilikçi projelerle pek çok başarıya imza attıklarını belirtti. Buyurgan, "Pazara gidiş modelimizdeki revizyonlar ve üretim tesislerimizdeki teknoloji yatırımlarımızla verimlilik odaklı bir şekilde başarılı iş modelimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Dijitalleşme trendini yakından takip ediyor, teknolojik yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Üretim tesislerimizde otomasyona yaptığımız yatırımlar iş süreçlerimizi sadeleştiriyor, hızlandırıyor ve verimliliğini artırıyor. Geniş coğrafyalara yayılan işimiz, çevik ve proaktif yönetim anlayışımızla ciromuz 84,1 milyar TL’ye ulaştı. Yenilikçi olmak ve değişen trendlere hızla uyum sağlamak bizim için önemli. Tüketici davranışlarındaki değişimi, atıştırmalık tüketimindeki yeni motivasyonları analiz ediyor, bünyemizdeki 2 Ar-Ge merkezimizle yenilikçi ürün geliştirme stratejisiyle yol haritamızı belirliyoruz. Son 5 yılda 250’nin üzerinde yeni ürünümüz raflarda yerini aldı. Sadece 2024’te Türkiye’de 51 yeni ürünümüzü tüketicilerimizin beğenisine sunduk. İnovatif ürünlerimiz yurtiçi ciromuzun yüzde 15’ini oluşturdu. Güçlü inovasyonlarımız ve odak ürünlerimizle büyümemiz devam ediyor" dedi. Sürdürülebilirlik odağımızda Küresel ve yerel dinamiklerin hızla değiştiği bir dönemde, Ülker’in israfsız şirket kültürüyle sürdürülebilirliği çalışmalarının odağında tuttuğunu hatırlatan Buyurgan, "Doğaya ve insana saygılı üretimle, tedarikçiler, üreticiler, iş ortakları ve tüketiciler dahil tüm paydaşları içine alarak şekillenen sürdürülebilirlik çalışmalarımız kesintisiz devam ediyor. Karbon salım artışı olmadan büyürken, tüm fabrikalarımızın elektrik tüketiminin tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarından tedarik ettik. 2030 ve 2050 Net Sıfır Yol Haritamızı hazırladık. Ham maddelerin yüzde 99’unu bitmiş ürüne çevirme oranına ve yüzde 98’lik atık geri dönüşüm oranına ulaşan Türkiye’deki tüm fabrikalarımız ‘Zero Waste to Landfill’ (Toprağa Sıfır Atık) belgesini aldı. Önemli ham maddelerimiz fındık, kakao, buğday özelinde projelerimizi genişlettik. 2024 yılında 550 milyon dolar tutarında sürdürülebilirlik bağlantılı ilk tahvil ihracımızı gerçekleştirdik. Uluslararası finansal analiz ve raporlama kuruluşu LSEG’in (London Stock Exchange Group) halka açık şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim performans (ESG) değerlendirmesine göre Ocak 2024’ün ardından 2 Ocak 2025 itibarıyla kendi kategorimizde bir kez daha birinci sıraya yükseldik. 2025’te de hem Türkiye’de hem faaliyet gösterdiğimiz diğer coğrafyalarda, ülkemizin lokomotif şirketlerinden biri olmanın sorumluluğuyla gücümüzü pekiştireceğiz. Ülkemizin yepyeni yarınları için daha çok çalışıp inovasyonda, dijitalleşmede, ürün tedariki ve dağıtım ağını güçlendirmede daha büyük adımlarla ilerleyeceğiz" ifadelerini kullandı.
Ankara Ortaokul öğrencileri, yazdıkları hikayelerle kendi kitaplarını bastı Kadir Yalçın Ortaokul’da öğrenim gören 19 öğrenci, okul gezilerinde gittikleri yerleri hayal dünyalarında genişleterek hikayeler yazdı. Öğrencilerin yazdıkları hikayeler, bir araya getirilerek "Zerdalitepe Hangi Tepe" adında bir hikaye kitabı basıldı. Ankara’nın Mamak ilçesinde bulunan Şehit Kadir Yalçın Ortaokulu’nda öğrenim gören 19 öğrenci, hayal güçlerini kullanarak ilham verici bir projeye imza attı. Polis Müzesi ile Resim ve Heykel Müze gezisi sırasında gördükleri yerlerden esinlenerek hikayeler yazmaya başlayan öğrenciler, yazma sürecini daha da geliştirerek birbirinden farklı toplamda 55 hikaye kaleme aldı. Öğrenciler, öğretmenlerinin rehberliğinde bu hikayeleri bir araya getirerek "Zerdalitepe Hangi Tepe" isminde bir kitap oluşturdu. Ortaya çıkan eser, genç yazarların hayal dünyalarını gözler önüne serdi. Okul yönetimi ve öğretmenlerin desteğiyle basılan kitap, öğrenciler için büyük bir motivasyon kaynağı olurken, onları edebiyata daha fazla yönelmeye teşvik etti. Kitabın basım sürecinde emeği geçen öğretmenler, öğrencilerin böyle bir projede yer almasından dolayı duydukları gururu dile getirerek, bu tür çalışmaların devam etmesi gerektiğini vurguladı. Öğrenciler ise ilk kitaplarını çıkarmanın heyecanını yaşarken, gelecekte daha fazla hikaye yazmayı hedeflediklerini belirtti. Bu anlamlı proje, öğrencilerin edebiyata olan ilgilerini artırmalarına katkı sağlarken, diğer okullara da ilham verecek nitelikte bir çalışma oldu. "Gezilerden sonra hikaye oluşmaya başladı" Şehit Kadir Yalçın Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmeni Büşra Güngör, kitabın nasıl yazılmaya başlandığına dair İHA muhabirine yaptığı açıklamada, şunları kaydetti: "Öğle aralarında çocuklar ile birlikte dersler yaptık. Hikaye nasıl yazılır ve oluşum süreci. Bu derslerden yola çıkarak çocuklar bir bilgi birikimine sahip olduğu için dedik ki ‘biz bunları sahaya taşıyalım’ müzeleri gezdirelim. Polis ile Resim Heykel Müzesi’ni gezdik. Çocuklar o gördükleri nesnelerden edindikleri bilgilerle zihinlerinde hikayelerini oluşturmaya başladılar. ‘Hikaye yaz’ diye ısrarcı olduğumuz için hevesle gezilerden sonra hikaye oluşmaya başladı." "O kapıdan içeri girersen ne olur?" Öğrencilerin hayal dünyasını işaret eden Güngör, "Mesela Resim Heykel Müzesi’nde bir tablo var. Kapı açılıyor. Çocuklara dedik ki ‘O kapıdan içeri girersen ne olur?’ Bunu hayal ettiler. Polis Müzesi’nde ‘zehir’ adlı köpeğin hikayesini dinlediler. ‘O köpeğin yaşadığı dönemde yaşasaydık ne olur?’ Bunu hayal ettiler. Böylece hikayelerin oluşma sürecine girmiş oldu" ifadelerini kullandı. "Zorlandığımız zamanlar oldu ama pes etmedik" Öğrencilerin yazdığı hikayelerin zamanla birikmeye başladığını aktaran Güngör, "Hikayeler oluşmaya başladıktan sonra bizler hikayelerini istedik. Bunları bilgisayar ortamında aktardık. Düzenlemeleri yaptık. Kitabın çıkış süreci bu şekilde oldu ama kitap olacağını ilk başta dedik ‘acaba olacak mı?’ İmla konularında zorlandığımız zamanlar oldu ama pes etmedik. Ara verdik, devam ettik, ara verdik devam ettik" şeklinde konuştu. "Kitap ’umudu’ anlatıyor" Yazılan hikaye kitabının ne anlattığına da değinen Güngör, şöyle konuştu: "Kitap ’umudu’ anlatıyor. Çocukların bir dokunuş ile neler yapabileceğinden söz ediyor. Her çocuk hikaye yazabilir. Eğitim hikayedir en başta bu çok önemli. Aldıkları eğitimle, öğrendikleri bilgilerle, bir aktarma sürecine girmek zorunda çocuklar. Bunu o kadar güzel başardılar ki. Onların gayreti, emeği, özverisi. Bu konuda söylenecek çok şey var. Çünkü emek ile olmuş bir eser bu. Bizler sadece küçük bir dokunuş yaptık. Onlar kendileri oluşturdu hikayelerini. Toplamda 55 tane hikayemiz var." "Küçük yazarlar, geleceğin yazarı olacak" Türkçe Öğretmeni Büşra Güngör, öğrencilere şu tavsiyelerde bulundu: "Hayal etmekten vazgeçmesinler. Yazarlığa giden yol hayal etmekten geçiyor. İnsan hayal ettikçe mutlu oluyor. İnsan hayal ettikçe üretiyor. Hayallerime kavuşamayacağım diye düşünmesinler. Mutlaka bir kıvılcım gelebilir karşılarına. Tutan bir el olabilir. Hayal etmekten vazgeçmesinler. Küçük yazarlar, geleceğin yazarı olacak. Buna inanıyorum." "Gördüğümüz objelerle kurgusal bir hikaye yazmaya başladık" 7’nci sınıf öğrencisi Hilal Çakır ise şöyle konuştu: "Büşra hocamla beraber gezilere gittik. Orada gördüğümüz olay ve objelerle kurgusal bir hikaye yazmaya başladık. Bunun sonunda da kitap oluştu. 4 tane hikaye yazdım. Bir mavi göl kapısı ile ilgili bir hikaye yazdım. Bir çocuk okula gelip bir kapıdan giriyor. Böylece mavi göle ulaşıyor ve oradaki maceralarını anlatıyor. Başka bir hikayem de ’lunapark’ gittiğimiz bir müzeden etkilenerek macera yaşıyor. Onu anlattım." "Doktor olmak istiyorum" Çakır, ileride yapmak isteği mesleğe ilişkin ise "Doktor olmak istiyorum. Olmaz ise yazarlıktan da devam edeceğim" dedi. Yazılan hikayeler birbirinden farklı maceraları anlatıyor 6’ncı sınıf öğrencisi Emir Kerem Erzurum ise yazdığı bir hikayeye ilişkin, "Ahmet adında çocuk, bir müzede gece mahsur kalıyor ve bir helikopterden düşüyor. Sonunda bir şekilde evine dönmeye çalışıyor" dedi. Mavi göl başlıklı yazdığı bir hikayeye de değinen Erzurum, "Arkadaşlarıyla bir tünelden mavi göle gidiyorlar. Burada Mehmet isimli bir çocuğu yılan ısırıyor ve hastaneye götürüyorlar" ifadesini kullandı. Erzurum, gelecekte yapmak istediği mesleğe ilişkinde, "İleride mühendis olmayı düşünüyorum ve hobi olarak da yazar olmayı düşünüyorum" kaydetti. 7’nci sınıf öğrencisi Yusuf Ünal ise "5 tane hikaye yazdım. Polis müzesinde bir tane çocuk var. Bu çocuk zehir adında bir köpek ile karşılaşıyor. Bu köpek orada kayboluyor. Bu köpekle karşılaştıktan sonra bu çocuk bir şekilde resim ve heykelleri kaçıran kişileri buluyor" ifadelerini kullandı. Kitabın yazarı 19 öğrencinin isimleri ise şöyle: "Belinay Seviç, Esila Beğik, Vildan Ateş, Mihrimah Gürün, Emir Kerem Erzurum, Gülsima Yıldız, Eslem Berra Karakurt, Belinay Solmaz, Damla Polat, Ecrin Acay, Güler Karataş, Hilal Çakır, Sevgi Türkmen, Yusuf Ünal, Ezgi Melek Çelik, Yüsra Tuana Andiç, Tuğba Merve Altıner, Gamze Yılmaz ve Melek Ebrar Doğan."
Erzurum Palandökenden bisikletle nefes kesen iniş Palandöken Kayak Merkezinin zirvesinden bisikletle aşağı inen bisikletçilerin aksiyon kamera görüntüleri nefes kesti. Palandöken Kayak Merkezinde düzenlenen bisiklet yarışmalarına katılan Türkiye’nin 4 bir yanından Erzurum’a gelen profesyonel sporcular yarışma sonrası Palandöken’in zirvesinden bisikletleriyle aşağıya indi. Bu anları aksiyon kameraları tarafından kaydeden sporcuların karlı zemindeki yolculuğu adeta nefes kesti. Sporcularından Abdurrahim Dönmez, bisiklet yarışları için geldikleri Erzurum’da böyle bir maceraya imza attıklarını belirterek, "Direkt yani pistin en başından aşağıya kadar en hızlı inen kazanıyor. O şekilde geldik. Boş vaktimizle de arkadaşlarımızla çıktık. Direkt o videoyu çektik. Palandöken yani Erciyes daha önce Erciyes yapmıştık. Erciyes’e göre daha uzun. Daha eğlenceli. Yani rakım olarak da daha iyi bence. Uzun ya. Uzun olması gerçekten güzel bir Palandöken’de. Hava eksi on yedi dereceydi. Gözlükler artık böyle bir ağzımızdan çıkan buharlar içeride böyle buz olmuştu çıkıp böyle buzu sürüyorduk yani. Bizim zaten sporumuzun ana şeyi sıcak. Yani yazın yapılan bir spor. Dağdan yapılıyor zaten genelde. Merdivenler falan oluyor. Ama genelde yani Erzurum’da Palandöken de Erciyes’te parkurlarımız var Parkurda en baştan en sona en hızlı şekilde inen kişi kazanıyor. Normalde yaz sporu bu. Ama bu şekilde kışa da çevirebiliyoruz yani. Kar yeterli bir şekilde ezildiği zaman aslında yazın hiçbir farkı yok. Rampalar yapılıyor zaten. Ama rampalar daha iyi oluyor mesela. Yazın bayağı topraklarla, kepçelerle falan uğraşmak gerekiyor. Burada sizin oturaklar kocamadan falan yapılabiliyor. Çok daha eğlenceli oluyor. Bir de yani direkt eğlence oluyor ya. Yazın mesela bir rekabet oluyor. Kışın yaptığınızda tamamen eğlence oluyor" diye konuştu.
Erzurum Turizm Fakültesi öğrencilerinden Âşık Kerem’e yoğun ilgi Erzurum’un EİT 2025 Turizm Başkenti olması münasebetiyle Erzurum’da birbirinden farklı programlar yapılıyor. Bunlardan biri de EİT 2025 Turizm Başkenti Erzurum Koordinatörlüğü ile Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin desteklediği ve Türkiye Dil ve Edebiyatı Derneği’nin üstlendiği "Âşık Kerem Erzurum’a Varanda" programı. Unutulmuş geleneksel hikâye anlatıcılığını, Erzurum’un somut olmayan kültür varlıklarından Âşık Kerem hikayeleriyle yeniden canlandıran program üç haftada bir, Erzurum Kalesi’nin hemen yanındaki Sümmani Baba Kültür ve Gelenek Evi’nde gerçekleştiriliyor. Programın başında Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şube Başkanı Murat Ertaş programa katılanlara "Âşık Kerem"in Erzurum için öneminden bahsetti. Ramazan olmasına rağmen üçüncüsü düzenlenen programa ilgi yoğundu. Bu hafta programın özel konukları da vardı. Atatürk Üniversitesi Turizm Fakültesinden bir grup öğrenci Kerem ile Aslı hikâyesini dinlemeye, geleneksel hikâye anlatıcılığına tanık olmaya programa katıldılar. Programdan oldukça etkilenen öğrenciler yapılan etkinliğin kültür turizmi açısından çok değerli olduğunu söylediler. Program münasebetiyle Âşık Kerem hakkında çok şey öğrendiklerini söyleyen öğrenciler daha evvel işittikleri birçok türkünün Âşık Kerem’e ait olduğunu, Âşık Kerem’in tüm Türk coğrafyasında, Kafkaslarda, Suriye ve Irak’ta da bilinir olduğunu yeni öğrendiklerini, Âşık Kerem’in Erzurum’un turizm envanterine kazandırılması gerektiğini ifade edip bundan sonraki programlara da mümkün olduğunca katılacaklarını belirttiler. Programda Selim Adım meddah usulü hikâye anlatırken, sevilen halk müziği sanatçısı Metin Kara da Âşık Kerem’in Aslı’nın peşinde Erzurum’a yaklaşırken söylediği "Dağlar seni delik delik delerim". "Yazımı kışa çevirdin, karlar yağdı başa dilber", "Gelme ecel gelme, üç gün ara ver" ve "Yıldız akşamdan doğarsın" gibi türküleri seslendirdi.