ASAYİŞ - 24 Nisan 2025 Perşembe 20:33

Abisi ve yengesini öldürmüştü, kız kardeşinin ölümünden beraat etti

A
A
A
Abisi ve yengesini öldürmüştü, kız kardeşinin ölümünden beraat etti

Kayseri’de kardeşi ve yengesini öldürerek bağ evinin bahçesindeki tandıra gömen şahıs, 1992’den beri haber alınamayan kız kardeşini de öldürdüğü gerekçesiyle yargılandığı davadan beraat etti.


Kayseri’de 19 Mayıs 2021 tarihinden bu yana kayıp olan Firdevs Öztürk-Mehmet Turhan çiftini bulmak için Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri harekete geçti. Yapılan araştırmalar sonucunda çiftin öldürülüp gömüldüğü ihtimali üzerinde yoğunlaşan cinayet dedektifleri, 10 Haziran 2021’de çiftin Kocasinan ilçesine bağlı Emmiler Mahallesi’ndeki evlerinde arama yaptı. Bahçedeki tandırın olduğu alanda yapılan kazı sonucu çiftçin cansız bedenlerine ulaşıldı. Olayla ilgili yürütülen soruşturmada Mehmet Turhan’ın kardeşi Yusuf Turhan, yengesi Necla Turhan ve yeğeni Bedirhan Turhan gözaltına alındı. Emniyette ifade veren Yusuf Turhan, cinayeti itiraf ederek, ağabeyini kabloyla boğarak öldürdüğünü söyledi. Kayseri Devlet Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçirilen 3 kişi, adliyeye sevk edildi.


Adliyeye sevk edilen şahıslardan maktul Mehmet Turhan’ın kardeşi Yusuf Turhan ve yeğeni Bedirhan Turhan tutuklanırken, yengesi Necla Turhan adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.


Kayseri’de kayıp olarak aranan çiftin öldürülüp evlerinin bahçesindeki tandıra gömülmesi olayında, katil zanlısı kardeş ile oğlu ve eşinin yargılandığı davada karar açıklandı. Mahkeme heyeti, ağabeyini öldüren Yusuf Turhan’a 1’i ağırlaştırılmış 2 kez müebbet hapis cezası verirken, Bedirhan Turhan’a ise 2 kez müebbet hapis cezası verdi. Duruşmada tutuksuz yargılanan sanık Necla Turhan ise beraat etti.



Katil zanlısı 1992’den beri kayıp olan kardeşi için de hakim karşısında


Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında en son 1992 yılında görülen ve bir daha kendisinden haber alınamayan Havva Turhan’ı öldürdüğü gerekçesiyle ağabey Yusuf Turhan hakkında ‘yakın akrabayı kasten öldürme’ suçundan dava açıldı. 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede, Turhan hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Kayseri Adalet Sarayı 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Yusuf Turhan, "Ben, annem, Mustafa ve ağabeyim ’Pire Mehmet’ lakaplı Mehmet Turhan, Adana’nın Hacıbey Mahallesi’ne gittik. Oranın muhtarını bulduk ve Ahmet Yaşar’ın yerini öğrendik. Ahmet Yaşar’ı evinden aldık ve Hacıbey Mahallesi’nden çıktık. Arabayı ağabeyim Mehmet Turhan sürüyordu. Issız bir yola girdi. Ağabeyim bir iple Ahmet Yaşar’ın elini bağladı. Ahmet Yaşar’ı darp etmişlerdi. O sırada Havva’nın adresini aldıklarını söylediler ve oradan Adana merkeze geldik. Ahmet Yaşar, Havva’nın Adana merkezde Alican isimli birinin yanında olduğunu söyledi. Adresi bulduk. Müstakil bir evdi ve eniştem Ahmet Yaşar’ın söylediği Alican isimli şahsı bulduk. Alican bizi içeriye davet etti ve Havva’nın evinde olmadığını bize söyledi. Evden çıktık ve arabaya bindik. Ağabeyim Mehmet Turhan ‘Havva bu evde’ dedi. ‘İçeride iki fincan kahve vardı. Bir tanesi yarım içilmişti’ dedi. Bir saat sonra geri geldik, yine kapıyı çaldık. Aynı kişi kapıyı açtı. Ağabeyim ve Mustafa da silahlarla eve hücum etti. Annem de evin içerisinde kız kardeşim Havva’yı arıyordu. Annem ‘Havva’yı buldum’ dedi. Havva’yı aldık ve oradan uzaklaştık ve Kayseri’ye geldik. Ağabeyim Mehmet Turhan, ‘Havva benim evimde kalacak’ dedi. Havva da orada kaldı" ifadelerini kullanmıştı.


Önceki duruşmada gizli tanıkların Havva Turhan’ın cesedinin gömülü olduğu yeri bildiklerini iddia etmesi üzerine mahkeme heyeti bölgede keşif yapılmasına karar vererek, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Keşif kararının ardından kayıp olan Havva Turhan’ın cesedinin bulunduğu yer olduğu iddia edilen bölgede iş makineleri ve kadavra köpeğiyle arama yapıldı.


Ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis cezası alan Yusuf Turhan hakkında 33 yıl önce kaybolan kız kardeşi Havva Turhan’ı öldürmekten dava açıldı. Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın bugünkü duruşmasına önceki suçlarından dolayı cezaevinde bulunan Yusuf Turhan SEBGİS ile katıldı. İddia Makamı delil yetersizliğinden Yusuf Turhan’ın beraatini talep ederken, Yusuf Turhan da ifadesinde, "Çok önemli konular arz etmek istiyorum. Gerçek neyse ortaya çıksın, suçlu cezasını çeksin istiyorum. Adil yargılamak istiyorum" dedi.


Mahkeme heyeti duruşmanın sonunda Yusuf Turhan’ın 33 yıl önce kaybolan kız kardeşi Havva Turhan’ı öldürmek suçundan beraatine hükmetti.



Abisi ve yengesini öldürmüştü, kız kardeşinin ölümünden beraat etti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.