EKONOMİ - 03 Aralık 2024 Salı 10:47

Prof. Dr. Kar: “2008 yılından sonraki dünya ekonomisinin içinde bulunduğu durum kriz değil, durgunluktur”

A
A
A
Prof. Dr. Kar: “2008 yılından sonraki dünya ekonomisinin içinde bulunduğu durum kriz değil, durgunluktur”

Kastamonu’da düzenlenen konferansta konuşan Merkez Bankası Meclis Üyesi Prof. Dr. Muhsin Kar, "Ama 2008 yılından sonraki dünya ekonomisinin içinde bulunduğu durum kriz değil, durgunluktur. Çünkü dönemi ifade ediyor. Kriz ise genellikle 1 yıl kadar sürer. 2008-2009 yılında ticari olarak artık daralma başlamıştır" dedi.


Kastamonu Üniversitesi’nde düzenlenen "Dünya Ekonomisinde Güncel Gelişmeler” konferansına Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Banka Meclisi Üyesi Prof. Dr. Muhsin Kar katıldı. İktisat Öğrenci Topluluğu ve Yeniler Öğrenci Topluluğu’nun organizasyonuyla Kastamonu Üniversitesi Merkez Kütüphanesi Sezai Karakoç Salonu’nda gerçekleştirilen konferansa İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Kandemir, İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serkan Dilek, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ile öğrenciler katıldı.


Konferansta konuşan Prof. Dr. Muhsin Kar, küresel ekonomik eğilimler, Türkiye’nin ekonomik durumu ve geleceğe yönelik öngörüler hakkında kapsamlı bilgiler aktardı. Özellikle dünya genelindeki ekonomik dalgalanmaların nedenleri ve etkileri üzerinde duran Prof. Dr. Kar, Türkiye’nin bu süreçteki rolünü detaylı bir şekilde ele aldı. Öğrencilere geleceğin ekonomisi hakkında önemli tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Kar, gençlerin ekonomik bilinç kazanmasının ve küresel gelişmeleri takip etmesinin hayati önem taşıdığını belirtti.



“Türkiye’nin içinde bulunduğu gelişmiş ülkelerin şu anda dünya genelinde üretimdeki payı yüzde 42’dir”


1980 yılından sonra Çin’in dünyadaki üretim payının yüzde 2,7’lerden 17’le kadar çıktığını, Amerika’nın üretim hacmini koruduğunu, Avrupa Birliği’nin ise üretim hacminin düştüğünü belirten Prof. Dr. Kar, “Yükselen ekonomilerin yani gelişmekte olan ülkelerin üretimdeki payı arttı. Bu guruba Türkiye’de dahildir. Hindistan, Brezilya, Türkiye, Güney Kore gibi ülkeler bulunuyor. Bunların payı da 1980 yılında yüzde 25’lerde iken şu anda yüzde 42’lere kadar yükselmiştir” dedi.


1980 yılında Amerika ile Avrupa Birliği’nin üretim oranının çok yüksek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kar, “1980 yılında Amerika, dünyanın 4’te birini üretiyor. Biraz daha fazlasını Avrupa Birliği üretiyor. Gelişmiş ülkeler gurubuna baktığımızda yüzde 75’ine tekabül ediyor. Gelişmekte olan ekonomilere baktığımızda da yüzde 25’ine tekabül ediyor. G7 ülkeleri ise yüzde 60 civarında üretim yapıyor. Dünya ekonomisinde üretim yer değiştirdi. Yeni üretim merkezleri artık ortaya çıkmıştır. Çin’in 1980 yılında dünyadaki payı yüzde 2,7 civarındayken şu anda yüzde 17’lere kadar çıktığını, Amerika’nın üretim hacmini koruduğunu, Avrupa Birliğinin üretim hacmi düşmüştür. Yükselen ekonomilerin payı daha da arttı. Bu guruba Türkiye’de dahildir. Hindistan, Brezilya, Türkiye, Güney Kore gibi ülkeler bulunuyor. Bunların payı da yüzde 25’lerde iken yüzde 42’lere kadar yükselmiştir. Üretim coğrafi olarak yeni alanlara yayılmıştır. 2000 yılından sonra artık finansal krizler gelişmiş ülkelerde görülmeye başladı. 2008 yılında Amerika’da başlayan, 2009 veya 2011 yıllarında Avrupa’nın Yunanistan, İspanya gibi ülkelerinde devam eden ciddi krizlerle karşı karşıya kaldığını görüyoruz” diye konuştu.



“2008 yılından sonraki dünya ekonomisinin içinde bulunduğu durum kriz değil, durgunluktur”


Şu anda dünyanın kalıcı denilen büyük durgunluklara karşı bir süreci yaşadığına işaret eden Prof. Dr. Kar, “Mesela 1 yıl gayri safi hasılat pozitif yönde büyüyor, bir yıl negatif büyüyor. İşte biz buna kriz diyoruz. Ama 2008 yılından sonraki dünya ekonomisinin içinde bulunduğu durum kriz değil, durgunluktur. Çünkü dönemi ifade ediyor. Kriz ise genellikle 1 yıl kadar sürer. 2008-2009 yılında ticari olarak artık daralma başlamıştır. Amerika’daki 2008 yılındaki emlak krizinden başlayarak Avrupa’yı da etkileyen finansal krize dönüşmesinin ardından bu da küresel durgunluğa yol açmıştır. Bu da dünya ekonomisinde yavaşlamaya neden olmuştur. 2008 yılından sonraki dönemde dünya ekonomisindeki ya da gelişmiş ülkeler, Avrupa veya Amerika gibi durgunluklarını daha çok para politikası üzerinden, miktarsal genişleme dediğimiz politikalar üzerinden canlandırmaya çalıştılar. Bu yüzden dünya ekonomisinin büyüme hızı 2008-2009 yılının öncesine henüz daha tekrar dönemedi. Bu herkesi korkutuyor. Dünyada birçok yerlerinde ana nedenlerinden bir tanesi bu. Pasta büyümüyor, büyütemiyorlar. 2000’li yıllara baktığımızda yüzde 4’lere yaklaşan bir dünya büyümesi vardı, şimdi ise daha düşük bir seyirde izliyor. Bunun da ne zaman tersine döner daha bu konuda bir netlik bulunmuyor. Farklı sebepler söylenebilir dünya ekonomisinin yavaşlamasıyla ilgili, 2008 krizi ile akabinde gelen birçok unsur bulunuyor. Bu da küresel büyümeyi etkiledi. 2008 yılında başlayan ve 2015 yılına kadar Avrupa Birliği’nde, devam eden bu ekonomik durgunlukta büyümesi yüzde sıfırdı. Almanya pozitif büyüyor, fakat Yunanistan negatif büyüyor ama ortalamaya baktığımızda Avrupa Birliğinin büyümesi yüzde sıfırdı. Akabinde hemen Kovid-19 şokunu yaşadık. Bu da tedarik zincirlerinde çok ciddi kırılmalara yol açtı. Ardından Rusya-Ukrayna savaşıyla başlayan enerji fiyatlarındaki artış Avrupa Birliğindeki enflasyonun en büyük kaynaklarından bir tanesidir. Bu da savaştan kaynaklanıyor. Amerika’daki enflasyonun nedeni ise daha çok tedarik zincirindeki kırılmalardır. Her ülkenin enflasyon dinamiği farklı olabiliyor” şeklinde konuştu.


Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Kandemir ise “Hem teorik bilgilerin analiz edilmesi hem de güncel gelişmelerin ortaya konulması amacıyla çok önemli bir etkinlik olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.


Kastamonu Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serkan Dilek de konferansların öğrencilerin teorik bilgilerini güncel ekonomik gelişmelerle pekiştirmesi açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.


Prof. Dr. Muhsin Kar’a konuşmasının ardından plaket ve teşekkür belgesi takdim edildi.



Prof. Dr. Kar: “2008 yılından sonraki dünya ekonomisinin içinde bulunduğu durum kriz değil, durgunluktur”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Gençler Melikgazi’nin ‘akıl küplerini’ çok sevdi Melikgazi’de hizmet veren Akıl Küpü Kütüphaneleri’nden yaklaşık 60 bine yakın üyenin yaralandığını belirten Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu, kütüphanelerde özel okuma salonlarından ders çalışma alanlarına, bilgisayar odalarından mola köşelerine, kafeye kadar birçok imkânı gençlere sunduklarını hatırlattı. Melikgazi Belediyesi olarak gençlerin ihtiyaçlarını önemseyen ve bu yönde ilçeye 15 adet akıl küpü kütüphanesi kazandırdıklarını söyleyen Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu; "Melikgazi’de eğitime ve gençlerimize büyük önem veriyoruz. Spor, kültür hem de eğitim anlamında elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışıyoruz. Melikgazi’mize 22 adet okul, 15 adet kütüphane kazandırdık. Kütüphanelerimiz, hemen hemen her mevsimde büyük rağbet görüyor. Gençlerin ders çalışıp kitap okumalarına imkân sağlayan Akıl Küpü Kütüphanelerinde tek kişilik salonlar, çoklu çalışma ortamları, okuma salonları, bilgisayar odaları, mola köşeleri ve kafeteryalar yer alıyor. Öğrenciler yalnızca eğitim ve öğretim dönemlerinde değil ara tatillerde ve yaz tatillerinde de kütüphanelerimizi kullanıyor. Gençlerin nitelikli tesislerde bir arada ders çalışmasına ve kitap okumasına imkân tanıyan kütüphanelerimizden 60 bin üye yararlanıyor. İldem, TOKİ, Danışmentgazi, Köşk, Alparslan, Selçuklu, Kazım Karabekir, Tınaztepe, Şirintepe, Turan ve Belediye kültür merkezimizde bulunan kütüphanelerimizde büyük yoğunluk yaşanıyor. Kütüphanelerimiz sabah erken vakitlerde açılıp, akşam geç saatlere kadar açık kalıyor. Kütüphanelerdeki kaynaklardan fayda sağlayan öğrenciler, ayrıca buradaki bilgisayarlardan da internet üzerinden ders videoları izleyebiliyor, ödevlerini bilgisayar ortamında rahatlıkla yapıp çıktı alabiliyorlar. Gençlerimize kendi evlerinden rahat bir ortam sunarak onları önemsiyoruz. Özellikle butik projelerle mahallerin ihtiyaçlarını gidermeye çalıştık. Amacımız merkezde yoğunluk oluşmasını önleyip herkesin kendi mahallesinde hizmet almasını sağlamak. Akıl Küpü Kütüphanelerimizi gençlerimiz ve aileleri çok sevdiler. 15 adet akıl küpü sayısını inşallah yeni dönemde de artıracağız. Bu kapsamda mahallelere yeni akıl küpleri yapmaya, gençlerimizi sevindirmeye devam edeceğiz" dedi.
İstanbul İTO Başkanı Avdagiç: "Faiz indirimi beklentileri karşılayan bir hamle oldu” İTO Başkanı Şekib Avdagiç, “TCMB’nin faiz indirim kararı ekonomide öngörülebilirliği güçlendiren, 2025’e girerken faiz planlamalarının düşüş yönünde yapılabilmesine yönelik beklentileri karşılayan bir hamle oldu. Fonlama maliyetlerinin yüksekliği yatırım ve ticaretin önünde engel” dedi. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, yaptığı yazılı açıklamada TCMB Para Politikası Kurulu’nun, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını (politika faizi) 250 baz puan düşürerek yüzde 50’den yüzde 47,50’ye indirmesine ilişkin açıklama yaptı. “Seçici bir kredi mekanizması tesis edilmesi son derece önemli” Finansman koşullarının iyileşmesinin, yatırım ve üretime katkı verecek en önemli unsur olacağını kaydeden Şekib Avdagiç, şunları söyledi: “TCMB’nin faiz indirim kararı ekonomide öngörülebilirliği sağlayan, 2025’e girerken faiz planlamalarının düşüş yönünde yapılabilmesine yönelik beklentileri karşılayan bir hamle oldu. Fonlama maliyetlerinin yüksekliği yatırım ve ticaretin önünde engel. Bu süreçte finansmanı üretime ve yatırıma yönlendirecek seçici bir kredi mekanizması tesis edilmesi son derece önemli. 2025’te finansman koşulları; enflasyon, faiz ve kur kanalındaki gelişmelerin bütününe göre şekillenecek. İş dünyası olarak bu üçlü arasında bir denge kurulacağına eminiz.”
Gaziantep Emre Apartmanı davasında tutuksuz sanık kalmadı Gaziantep’te, Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan Emre Apartmanı ile ilgili davanın 7’nci duruşması görüldü. Duruşmada Emre Apartmanı’nın giriş katında bulunan dükkanların sahibi İsmet Şen tanık olarak dinlendi. Tanık İsmet Şen, “Emre Apartmanı’nın giriş katını Yapı Kredi inşaat halindeyken kiraladı. Kiraladıktan sonra iş yerinde tadilat yapmış. Aşağıya merdiven açarak oraya odalar yapılmış” dedi. Tanık Şen tarih eski olduğu için hatırlamadığını fakat dükkanları kiralayan bazı kiracıların dükkanlara asma kat yaptığını da iddia ederken görülen duruşma sonrası tutuksuz yargılanan sanıkların da tutuklanmasına karar verildi. Kahramanmaraş merkezli asrın felaketinde Gaziantep’in Şehitkamil ilçesi Batıkent Mahallesi’nde bulunan Emre Apartmanı da yıkıldı. Yıkılan 11 katlı binanın enkazında kalan 49 kişi hayatını kaybetti, 17 kişi de yaralandı. Yıkılan bina ile ilgili devam eden davada 7’inci duruşma Gaziantep 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya ilk defa katılan Emre Apartmanı’nın giriş katında bulunan dükkanların sahibi İsmet Şen tanık olarak dinlendi. Duruşmaya, tutuklu sanık müteahhitler Ali E. ve Ahmet Y. ile adli kontrol şartıyla serbest bırakılan mimar Erol Ö. ve mühendis Nazım T., taraf avukatları, maktul ailelerin yakınları ve sanık aile yakınları katıldı. Maktul avukatı ve mahkeme başkanı arasında gerginlik Duruşmada maktul avukatı Gökçe Özdemir Kahraman ve mahkeme başkanı arasında gergin anlar yaşandı. Avukat Gökçe Özdemir Kahraman, “Burada diğer sanıkların da suçları görünüyor. Tutuksuz sanıklar en az 17 yıl hapis cezası alabilir. Fakat siz onları tutuksuz yargılıyorsunuz” derken mahkeme başkanı ise taraf tutmadığını herkese adil davrandığını söyledi. Tutuksuz sanıklar mimar Erol Ö. ve Mühendis Nazım T. de bir önceki duruşmada verdikleri ifadelerin aynısını vererek tutuksuz yargılamayı talep ettiler. “Kolon kesilmiş” Duruşmada konuşan maktul aile yakını Erol Aydaş, “Arkadaşım bina yıkılmadan birkaç yıl önce Emre Apartmanı’nın giriş katında bulunan dükkanlara kiralamak amacıyla bakmaya gitmişti. Fakat gittiğinde kolon kesildiğini görmüş. Çok fazla tadilatlar yapılmış. Arkadaşım bunu gördükten sonra dükkanı kiralamaktan vazgeçtiğini söyledi. Biz tüm suçluların en ağır cezayı almasını istiyoruz” ifadelerini kullandı. “Binada asma kat yapılmış” Duruşmada söz alan sanık müteahhit Ahmet Y., “Binaya asma katlar yapılmış. Bundan benim haberim yok. Çünkü asma kat benden sonra yapılmış. Ben öncesinde her şeyi düzgün yaptım. Benim sorumluluğumda yıkılmadı bina. Belediye ekipleri gelip ruhsat verdi. Benden alındıktan sonra binada değişiklik yapılmış. Benimle alakalı bir durum söz konusu değil” şeklinde konuştu. “Ben suçumu bilmek istiyorum” Diğer tutuklu sanık müteahhit Ali E., “Ben raporlar çıksın diye ihbarda bulundum. Fakat kimse gerçeklerin ortaya çıkmasını istemiyor. Binanın yıkılması temelle alakalıdır. Ben binanın yıkılma sebebini öğrenmek istiyorum. Fakat benim haricimde hiç kimse binanın neden yıkıldığını öğrenmek istemiyor. Raporlar ortaya çıksın bende suçum ne bilmek istiyorum. Ben giriş kattaki dükkanları sattıktan sonra asma katlar, tadilatlar ve kolon kesme gibi şeyler yapılmış. Bunun suçlusu ben değilim. Gerçek suçlu kimse ortaya çıksın. Benim suçumda neyse bana söylensin. Tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum” diye konuştu. Tutuksuz sanıklar tutuklandı Mahkeme heyeti, tarafların savunmalarının ardından tutuksuz sanıklar Erol Ö. ve Nazım T.’nin tutuklanmasına, bina ile ilgili ek raporun hazırlanmasına karar vererek davayı 28 Şubat 2025’e erteledi.
İstanbul Tavuk Dünyası’na üniversitelerden iki ödül Tavuk Dünyası, üniversite organizasyonlarından bu yıl iki ödül daha aldı. Marka, son olarak Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Kulübü’nün düzenlediği Boğaziçi İş Dünyası Ödülleri’nden Yılın Gıda Şirketi ve İTÜ Yatırım Kulübü’nden Yılın En Trend Restoran Zinciri ödüllerinin sahibi oldu. Türkiye’de ‘fast-casual’ restorancılığın önde gelen markalarından Tavuk Dünyası, bu yıl üniversitelerden aldığı ödüllere yenilerini ekledi. Marka, Boğaziçi Üniversitesi’nden ve İstanbul Teknik Üniversitesi’den (İTÜ) iki ödül daha aldı. Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Kulübü’nün düzenlediği alanlarında öncü şirketlerin seçildiği Boğaziçi İş Dünyası Ödülleri’nde, Tavuk Dünyası Yılın Gıda Şirketi Ödülü’nün sahibi oldu. Herkesin katılımına açık gerçekleştirilen oylama sürecinde, Yılın Gıda Şirketi kategorisinde en yüksek oyu alan marka; hizmet anlayışı, servis kalitesi, lezzeti, ürün çeşitliliği ve kalitesiyle bu ödüle layık görüldü. Ödüller, 23 Aralık Pazartesi akşamı farklı alanlardan üst düzey yöneticilerin katılımıyla gerçekleşen törende sahiplerini buldu. Marka, İTÜ Yatırım Kulübü’nün düzenlediği ve 2017 senesinden bu yana yılın öne çıkan temalarını dinamik, akılda kalıcı ve prestijli bir şekilde ele alan Trendler Zirvesi’nde de ödül aldı. Marka, yaklaşık 4 bin kişinin katıldığı etkinlik kapsamında, 25 Aralık Çarşamba günü düzenlenen ödül töreninde, Yılın En Trend Restoran Zinciri Ödülü’ne layık görüldü. “Gençlerin güveni ve desteği bizim için çok değerli” Bu yıl hem üniversitelerden hem de çeşitli ödül organizasyonlarından çok sayıda ödüle layık görüldüklerini belirten Tavuk Dünyası CMO’su Ceylan Özmen, “Şirket olarak, bugün Türkiye genelinde yaklaşık 320 restoranımızda lezzetlerimizi misafirlerimizle buluşturuyoruz. Her yaştan misafirimizi restoranlarımızda ağırlarken, erişilebilir fiyatlarla kaliteli hizmet sunarak herkesin ‘iyi yemek’ deneyimini yaşamasını istiyoruz. Gençlerin güveni ve desteği de bizim için çok değerli” ifadelerinde bulundu. Özmen, “Aldığımız bu ödüller, gençlerin beğenisini kazanarak sektörde fark oluşturduğumuzu da gösteriyor. 2024 yılını geride bırakmaya hazırlanırken, Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Kulübü’nün düzenlediği, herkese açık oylamayla belirlenen Boğaziçi İş Dünyası Ödülleri’nde Yılın Gıda Şirketi ödülüne ve İTÜ Yatırım Kulübü tarafından düzenlenen Trendler Zirvesi’nde Yılın En Trend Restoran Zinciri ödülüne layık görülmemiz bizi bir kez daha gururlandırdı. Genç, yenilikleri takip eden ve sosyal sorumluluk farkındalığı yüksek ekibimizin özverili çalışmalarıyla aldığımız bu ödüllere bizi layık gören herkese teşekkür ederiz. Yenilikçi uygulamalarımızla önümüzdeki yıllarda da sektörde öne çıkmaya devam edeceğiz” dedi.
İstanbul Ticaret Bakanlığı ekipleri asgari ücretin açıklanmasının ardından denetimlerini sıklaştırdı Asgari ücrete gelen artışın ardından yılbaşından önce ürünlere, hizmetlere ve mallara uygulanıp uygulanmadığını incelediklerini belirten İstanbul Ticaret İl Müdürü İsmail Menteşe, "Aralık ayında bugüne kadar 6 bin 157 iş yeri denetledik, 230 bine yakın ürünü ayrı ayrı inceledik. Bu doğrultuda yaptığımız denetimlerde Aralık ayında dün akşam itibarıyla 8 bin 881 civarında aykırılık tespit ettik. Etiket kaynaklı idari yaptırım için tuttuğumuz tutanakların miktarı 35 milyon lira civarında” dedi. İstanbul Ticaret İl Müdürlüğü ekipleri Türkiye genelinde denetimlerini aralıksız sürdürürken, yeni asgari ücretin artırılmasının ardından incelemelerini sıklaştırdı. Ticaret Bakanlığı, vatandaşların temel ihtiyaçlarını karşılayan zorunlu mal ve hizmet sektörlerinde hem tüketicilerin fahiş fiyat artışları sonucu mağdur olmasını engellemek hem de piyasada adil ve şeffaf ticaret düzenini tesis etmek amacıyla mücadelesini sürdürüyor. Bu kapsamda denetimlerini sürdüren İstanbul Ticaret İl Müdürlüğü ekipleri, yeni asgari ücretin açıklanmasının ardından fiyatları haksız şekilde artırmaya yönelik girişimleri engellemek amacıyla kentte yaptığı incelemeleri sıklaştırdı. Son iki gündür denetimlerini artıran ekipler, megakentin tüm ilçelerinde çok sayıda ekiple incelemelerini sürdürüyor. Denetimlerde yerel ve ulusal marketler, restoranlar ve kafeteryalar başta olmak üzere temel gıda ve ihtiyaç ürünlerine yönelik fahiş fiyat ve etiket denetimi yapılıyor. İstanbul Ticaret İl Müdürü İsmail Menteşe’nin katılımıyla bugün yapılan denetimlerde ekipler işletmeleri, etiket, tüketicinin bilgilendirilmesi için gereken yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği, gramaj, fiyat, stokçuluk gibi çok sayıda başlıkta inceledi. Yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletmelere cezai işlem uygulandı. "Aralık ayında dün akşam itibarıyla 8 bin 881 civarında aykırılık tespit ettik" Denetimlere ilişkin açıklamalarda bulunan İsmail Menteşe, “Yeni asgari ücretin açıklanmasının ardından denetimlerini artırdık. Bugün İstanbul’da 27 ilçede 41 ekip ve 107 personelle denetim yaptık. Denetimlerimizdeki yoğunluk sürüyor. Asgari ücrete gelen artışın yılbaşından önce ürünlere, hizmetlere ve mallara uygulanıp uygulanmadığını inceliyoruz. Bu konuda birtakım şikayetler alıyorduk. Aralık ayından bugüne kadar 6 bin 157 iş yeri denetledik. 230 bine yakın ürünü ayrı ayrı inceledik. Denetlediğimiz iş yerlerinin içerisinde marketler de restoranlar da kafeteryalar da pastaneler de var. Yani vatandaşımızın ihtiyacını gördüğü tüm sektörlere dair işletmelerimizi denetliyoruz. Hem fiyat etiketi hem haksız fiyatın olup olmadığı hem de gramaj açısından denetimlerimizi sürdürüyoruz. Bu doğrultuda yaptığımız denetimlerde Aralık ayında dün akşam itibarıyla 8 bin 881 civarında aykırılık tespit ettik. Bunlara idari işlem uyguluyoruz. Aralık ayında İstanbul’da etiket kaynaklı idari yaptırım için tuttuğumuz tutanakların miktarı 35 milyon lira civarında. 230 civarında ürünle ilgili de İl Müdürlüğümüzce haksız fiyat olduğunu düşündüğümüz ürünlerle ilgili tutanaklar tuttuk. Bunları da Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu’na gönderdik. Bunların da 25 milyon lira civarında olduğunu düşünüyoruz. Orada değerlendiriliyor. Özellikle meyve sebzede künyelerin bulunup bulunmadığı veya yanıltıcı künye olup olmadığı konusuyla ilgili de denetimler yapıyoruz" şeklinde konuştu. "Dün Türkiye genelinde marketlere 2,8 milyon lira idari yaptırım uygulandı" Menteşe, Ticaret Bakanlığı tarafından dün 81 ilde 1.283 markette denetim yapıldığını kaydederek, "Bu denetimlerde 102 bin 590 ürün incelendi. Bu incelemeler sonucunda bin 403 ürünün mevzuata aykırı olduğu görüldü. Bu sadece dünkü rakam ülke genelinde. Bunlarla ilgili tutulan tutanaklara da uygulanan idari yaptırım miktarı 2 milyon 830 bin lira civarında. Vatandaşlar haksız fiyat olduğunu düşündükleri konularda mobil uygulamalar veya ALO 175 üzerinden bizlere ulaşabilirler. Amacımız, vatandaşımızın ekonomik çıkarlarını korumak. Biz her gün sahadayız, denetimlerdeyiz. Yine bunlara uyguladığımız cezalar da 2025’te yüzde 43,93 artırıldı" ifadelerini kullandı.