ÇEVRE - 09 Eylül 2020 Çarşamba 11:00

(Özel) Dünyanın en derin dördüncü mağarasında adrenalin, korku, heyecan aynı anda yaşanıyor

A
A
A
(Özel) Dünyanın en derin dördüncü mağarasında adrenalin, korku, heyecan aynı anda yaşanıyor

Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesi Küre Dağları Milli Parkı içerisinde 858 metre uzunluğu, 250 metre derinliği ile dünyanın en derin 4’üncü mağarası olan Ilgarini’nde korku, adrenalin ve heyecan aynı anda yaşanıyor.

Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesi Küre Dağları Milli Parkı içerisinde 858 metre uzunluğu, 250 metre derinliği ile dünyanın en derin 4’üncü mağarası olan Ilgarini’nde korku, adrenalin ve heyecan aynı anda yaşanıyor. Turizme açılan mağara ziyaretçilerini bekliyor.


Doğa ve tabiat turizmi açısından zengin alanları ile alternatif turizm arayanların yeni gözdesi haline gelen Kastamonu’da Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü koordinasyonunda faaliyet gösteren Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (KUZKA) koordinasyonunda yürütülen çalışmayla yeni kamp alanları belirlenerek, trekking rotaları oluşturuluyor. Bu kapsamda KUZKA tarafından Bölgeye davet edilen İstanbul Doğa Sporları Kulübüne bağlı 12 sporcu, Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesinde dünyanın en derin 4’üncü mağarası Ilgarini’ye yürüyüş gerçekleştirerek trekking rotaları oluşturdu. 2,5 kilometre uzunluğunda zorlu parkuru yürüyen İstanbul Doğa Sporları Kulübü Derneği üyeleri mağarayı gezerek keşif yaptı.



“Mağaradan çok etkilendik, adeta nefesimiz kesildi”


Küre Dağları Milli Parkı içerisinde bulunan Ilgarini Mağarası’nın çalışmalar kapsamında incelenmesinin büyük önem taşıdığını söyleyen İstanbul Doğa Sporları Kulübü Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Şahin, “Ilgarini Mağarası’nın 200 metre yatay, 250 metre de aşağıya doğru bir derinliği var. İki ana galerisi bulunuyor. İçeride şapelleri gördük, aşağıya doğru tarihi bir yoldan indik. Burasını tarihi bir merdiven olarak söyleyebilirim. Buradan çok etkilendik. İnsan kemikleri burada halen açıkta duruyor. İki tane şapel veya bina şeklinde bir yapı vardı. Ilgarini Mağarası herkesin görmesi gereken bir yer. Kesinlikle çok bakir kalmış burası. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’na ve Küre Dağları Milli Parkı Müdürlüğü’ne biz böyle bir inceleme fırsatı verdikleri için teşekkür ediyoruz. Buraya ulaşım sağlanmış, bir patika yol yapılmış. Buraya çok rahat bir şekilde yürüyerek geldik. Burasını herkese tavsiye ediyoruz, mutlaka herkesin gelip görmesi gereken değerlerimizden bir tanesi” dedi.



“Patika yolu yürüyerek rahat bir şekilde mağaraya ulaştık”


Ilgarini Mağarasını görmek için patika yoldan yürüdüklerini belirten Şahin, “Ilgarini Mağarası’ndan önce iki tane daha mağara var. Bir tanesi Mantar Mağarası, diğeri de Ejder Çukuru. Yaklaşık 1-1,5 saat bir yürümeyle buraya ulaştık. Yol güzel, biraz rampa ama yürünebilir. Küre Dağları Milli Parkı Müdürlüğü, bu yol güzergâhında güzel hizmetlerde bulunmuş. Buraya yürüme yolu yapmış. Rahat bir şekilde buraya ulaştık” diye konuştu.



“Bakir ve yeni keşfedilmiş Ilgarini’nin mutlaka gezilmesi gerekir”


Ilgarini Mağarası’nın bakir ve yeni keşfedildiğine dikkati çeken Şahin, “Ilgarini Mağarası çok bakir kalmış, zaten yeni keşfedilmiş bir yer. Keşif süresi çok uzun değil. Burası mutlaka görülmesi gereken yerlerden bir tanesi” şeklinde konuştu.



“Anadolu’da Hıristiyanlığın yasaklandığı dönemde bu mağarada ibadetin yapıldığı görülüyor”


Ilgarini Mağarası’nın içerisinde çeşitli kalıntıların görülebildiğini söyleyen İstanbul Doğa Sporları Kulübü Derneği Başkanı Şahin, şöyle konuştu: “Tahminen buraların bir manastır olduğunu düşünüyoruz. Genç Bizans döneminde Anadolu’da Hıristiyanlığın yasak olduğu bir dönemde halk, bu tür mağaralarda ibadetlerini gerçekleştiriyordu. Bu manastırlardan bir tanesi de Ilgarini Mağarası’nda bulunuyor. Ama maalesef bu manastırın bir kısmı yok olmuş durumda sadece kalıntıları kalmış.”


Ayrıca mağara içerisinde şapel kalıntılarının da olduğunu söyleyen Şahin, şunları kaydetti: “İki katlı şapel kalıntısı mağarada mevcut. Şapelde yapılan işçilik rahatlıkla görülebiliyor. Kayaların arasında hiçbir belirginlik yok. Hatlar tamamen kaybolmuş, inanılmaz derecede güzel bir işçiliği şapellerde görebiliyoruz.”



“Ilgarini mağarasında çok farklı duygular yaşadım”


Mağarada fibula, buderus gibi insan kemiklerinin görüldüğünü belirten İstanbul Doğa Sporları Kulübü Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Karataş ise, “Mağarada mezarlar var. Umarım buralar korunur. Çünkü Türkiye’nin turizm açısından çok önem teşkil eden yerlerden bir tanesi burası. Ilgarini Mağarası’na olan yolculuğumuz çok güzel geçti. Gerçekten güzel bir patika yol yapılmış. Yapanlara ve emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Burası çok yüksek bir mağara, mistik olarak çok etkileyici bir yer. Burada insan farklı duygular yaşıyor. Bu duyguları herkesin tatmasını tavsiye ederim. Ülkemizin güzelliklerinden bir parçası oluyor burası da. Umarım burasını herkes gelip görür. Buralarda güzel duygular yaşar” diye konuştu.



“Bir yandan korkarak, bir yandan heyecanlanarak mağarayı gezdim”


Bir yandan korktuğunu, bir yandan heyecanlandığını ve bir yandan da adrenalin artarak Ilgarini Mağarası’nı gezdiğini anlatan Karataş, şunları söyledi: “Ilgarini Mağarası’nda yine mağaralara özel tektonik oluşumlar vardı. Sarkıtlar vardı, likitler vardı ama bunun dışında çok çok etkileyici, eski tarihlerde yapıldığını anladığımız yol vardı. Tamamen taş işçiliğiyle yapılmış, eğimi azaltılarak yapılmış muhteşem bir yol vardı. Bu yoldan inip yolun sonundaki şapele ulaşmak benim için muhteşemdi, etkileyiciydi. Bir yandan korkarak, bir yandan heyecanlanarak, diğer yandan da adrenalin artarak yaşadığımız bir deneyimdi. Bu deneyimi hayatım boyunca unutmayacağım.”



“Bu mağaranın ülkemiz tarihine ve kültürüne kazandırılması gerekiyor”


Ilgarini Mağarası’nda çok fazla taş işçiliğinin olduğunu aktaran Karataş, “Bu eski tarihte yapılan taş yolundan yaklaşık 300-400 metre aşağıya doğru derine indik. Yol boyunca mezarlıklar vardı, bir şekilde bu mezarlıklardaki cesetler dışarı çıkmıştı. Kemikler vardı, yapılar vardı yine muhteşem taş işçiliği olan, tam taşın işlenerek düz bir halde işlenerek yapılan yerler vardı. Bunların ne amaçla kullanıldığını bilmiyorum ama eminim tarihçilerimiz, profesörlerimiz, üniversitelerimiz buradaki gizemi çözeceklerdir ve dünya tarihine ve kültür tarihimize katacaklardır” dedi.



“Ilgarini, dünyanın en derin 4’üncü mağarası olarak gösteriyor”


Ilgarini Mağarası’na ulaşım için zorlu parkurda trekking ve doğa sporları için gelen turistlerin kolayca ulaşmaları sağlamak amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından kayalara 9 bin 500 adet vida çakıldı. Ahşap malzemenin sabitlenmesi için 350 kilogram çivi kullanıldı. 2,5 kilometrelik zorlu parkur boyunca geçilmesi zor bölümlere 385 merdiven ve 440 metrekare ahşap platform ile 450 metre uzunluğunda korkuluklar yerleştirildi.


2,5 kilometrelik yürüyüş yolunun sonunda denizden yüksekliği bin 250 metre olan Ilgarini Mağarası’nın giriş ağız genişliği 22 metre, yüksekliği ise 30 metre, içeriye doğru 858 metre uzunluğundaki 250 metre derinliği ile Dünyanın 4’üncü büyük mağarası olarak gösterilen Ilgarini Mağarası’nın 220 milyon yılda oluştuğu tahmin ediliyor.


Ilgarini Mağarası’nın ikiye ayrılan girişinde sağ taraf Avize Salon ismi ile anılmaktadır. Bu bölümde bir su sarnıcı, sarkıtlar ve odalar bulunmaktadır. 250 metre derinliğe kadar giden sol tarafta ise M.Ö. 2000 yılına ait insan yaşantısına dair izlere rastlanmaktadır. Ilgarini mağarasını her yıl 2 binden fazla trekking tutkunları ile turistler ziyaret ediyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş: "Türkiye’nin hangi köşesinde olursa olsun meydana gelen her olayı bakanlık olarak yakından takip ediyoruz" Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Türkiye’nin hangi köşesinde olursa olsun meydana gelen her olayı bakanlık olarak yakından takip ediyoruz. Davalara müdahil oluyoruz. Gerektiğinde ise takipsizlik kararlarına bile biz itiraz ediyoruz. Mağdurların haklarının korunması için tüm hukuki süreçleri titizlikle takip ediyoruz. Milletvekillerimizin bahsettiği tüm davalarda bakanlık olarak biz varız" dedi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda ile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ilişkin sunum yaptı ve gün sonunda milletvekillerinin sorularını cevapladı. Göktaş, şehir, ilçe ve mahalle bazında sosyal risk haritalarını oluşturmaya yönelik çalışmaların ve sosyal olgulara yönelik çalışmaları tamamladıklarını belirterek, “Paydaş bakanlıklarımızın destekleriyle gerçekleştirdiğimiz veri entegrasyon çalışmalarımızı tamamladığımızda henüz vakalar gerçekleşmeden müdahale kapsamında kapasitemizi önemli ölçüde artırmış olacağız. Bu süreçte ilgili bakanlıklarımız kurum ve kuruluşlarımızla güçlü iş birlikleri geliştirmeye devam edeceğiz. Biz bu çalışmaya öncelikle iki pilot ilçeden başlattık. Akabinde şu anda sosyal risk haritamızı ilk altı ilde başlattık” ifadelerini kullandı. Göktaş, şunları kaydetti: “Türkiye’nin hangi köşesinde olursa olsun meydana gelen her olayı bakanlık olarak yakından takip ediyoruz. Davalara müdahil oluyoruz. Gerektiğinde ise takipsizlik kararlarına bile biz itiraz ediyoruz. Mağdurların haklarının korunması için tüm hukuki süreçleri titizlikle takip ediyoruz. Milletvekillerimizin bahsettiği tüm davalarda bakanlık olarak biz varız. Her aşamada mağdurların yanında oluyor. Onlara gereken her türlü desteği sağlıyoruz. Bakın bu konularda siyaset üstü bir konu olduğu için biz bunlar üzerinde politika veya şov yapmıyoruz. Biz her zaman vatandaşımızın yanındayız. Bunu görsellerle değil eylemle bizzat ailelerin yanında olarak yapıyoruz.” Narin Güran cinayetine yönelik soruya üzerine Bakan Göktaş, “Narin sekiz yaşında bir kız çocuğu. Böylesi elim bir hadisede hayatını kaybetmesi millet olarak hepimizi çok derinden üzdü. Narin tüm Türkiye’nin hepimizin kızı oldu. Şu an dava süreci devam ediyor. Hatta Narin kızımızın mahkemesinde onun hukuki olarak hakkını arayan bizleriz. Avukatlarımızın savunmasını herkes tarafından takdir gördü. Ben burada sizlerin huzurunda müdahil olduğumuz adli süreci takip eden avukatlarımıza ve bu süreçte yer alan tüm ekibimize de ayrıca teşekkür ediyorum. Bakanlık olarak duruşumuzun her zaman çocuğun yanı olduğunu tüm ülkeye gösterdiler” dedi. Şiddete sıfır tolerans ilkesiyle hareket ettiklerini belirten Bakan Göktaş, “Bu ilkeden asla taviz vermeden mücadelemizi sürdürüyoruz. Bugün küresel bir sorun olan şiddet karşısında evet küresel bir sorun gerek hukuki gerekse politika düzeyinde etkili bir mekanizmayı sahibiz. Çok yönlü bir sorun olan kadına yönelik şiddeti sona erdirmek için tüm bakanlıklarımızla, kurumlarımızla, STK’larımızla bu konuda topyekun bir seferberlik anlayışıyla hareket ediyoruz” şeklinde konuştu. "Kadına yönelik şiddetle mücadelemiz tek bir sözleşmeyle başlamadığı gibi onun olmaması durumunda da kesintiye uğraması gibi bir durum söz konusu asla dahil değildir” Kadınlara ilişkin eleştirilere Göktaş, “Kadını evlere hapsettiniz diyorsunuz. Yıllarca kıyafetinden dolayı istihdamdan siz uzaklaştırmadınız mı? Çok yakın bir geçmişten bahsettiğimi de hatırlatmak istiyorum. Değerli milletvekilleri, yıllardır kadınla mücadelemizin İstanbul Sözleşmesi üzerinden dar bir çerçeveyi hapsetmeye çalışan bir yaklaşım görüyoruz. En geniş çerçevede insan hakları mücadelesi olarak görüyoruz ve ülkemiz bu mücadeleyi pek çok ülkeden, uluslararası sözleşmeden çok daha önce başlamış, güçlü ve başarılı bir şekilde sürdürmüştür, sürdürmeye de devam ediyor. Bu anlamda kadına yönelik şiddetle mücadelemiz tek bir sözleşmeyle başlamadığı gibi onun olmaması durumunda da kesintiye uğraması gibi bir durum söz konusu asla dahil değildir” diye konuştu. "Bu konuyu siyaset üstü tartışmamız lazım çünkü bu yazı bütün belediyelere gitti" Belediyelerin açtığı kreşlere yönelik soruya Göktaş, “Şunu özellikle vurgulamak isterim ki bu konuyu yanlış bir zeminde tartışırsak en fazla çocuklarımıza ve ailelerine haksızlık etmiş oluruz. Hangi yaş grubu olursa olsun, hangi adla açılmış olursa olsun içerisinde çocuklarımıza bakım ve eğitim veren her kuruluşun standartlarının, fiziki koşullarının ve müfredatın yasal düzenlemede uygunluğunun denetlenmesini gerekiyor. Ailelerin, annelerin, kadınların ve çocuklarımızın neyine herhangi bir şeye karşı elbette olmayız. Belediyelerin ve özel sektörün belirlediğimiz çerçevede hareket etmek kaydıyla bu tür kuruluşların yaygınlaştırılmasını da elbette isteriz. Hatta sadece kreşler değil kadın konuk evlerin açılması konusunda da yerel yönetimlerin ellerinin taşın altına koymalarını bekliyoruz. Aksine kapatmalarını değil. Ancak maalesef şu anda sahada belediyeler tarafından ruhsat verilen kreş adı altında anaokulu işi yapan kuruluşlar olduğuna dair Milli Eğitim Bakanlığımız bir yazı yazmış. Konu tamamen anaokulu işlemi yapan farklı isimler adı altından kurumlardan bahsediyoruz. Bu konuyu siyaset üstü tartışmamız lazım çünkü bu yazı bütün belediyelere gitti. Bütün belediyelere gitti, bütün belediyelere gitti” ifadelerini kullandı. İzmir Selçuk’ta 5 çocuğun yangında ölmesine yönelik soru üzerine Göktaş, “Bakanlık personeli 18 kere sadece bu sene gitmiş. Anneyle evlatlar arasında yakın bağ görmüş. Anneyi ziyaret ettiğimde, anne personelimizin bizzat ismini biliyordu. Çocuğumuzun üstün yarar, çocuklarımızı düşünerek sadece hareket ettiğini söyledi. Bu minvalde çocukla, bakın çocuğu anneden koparmak gerçekten bir sorumluluk. Yani çok zor bir karar, bu tür kararları verebilmek. Anneyle evlatları arasında yakın bağ görmüş ve annenin girişimlerini görmüş. Annenin defaatle girişimleri ve dilekçeleri var. Anneannenin dilekçeleri var. Ancak ben yine de nerede sorumluluğu var, sorumluluğumuz var, onu araştırmak için bakanlık olarak geliştirme gereken tüm soruşturmalarımı da başlattığımı ifade etmek istiyorum. Her nerede bir ihmal varsa gereğini yerine getireceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bu çocuklar hepimizin çocuğu. Sizin komşunuzda böyle bir durum olsa bize haber vermez misiniz? Verirsiniz. Dolayısıyla her nerede bir ihvan varsa gereğinin yerine getireceğimizde hiç kimsenin şüphesi olmasın. Ancak ben de herkesin üzerine düşen sorumluluğunu titizlikle yerine getirmesini diliyorum” dedi.
Batman Batman’da arpa stoğunun az olması fiyatları etkiledi Batman Zahireciler ve Hububatçılar Derneği Başkanı Halil Ay, 2024 yılı arpa hasat dönemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Ay, bu yıl arpa stoklarının az olduğuna dikkat çekerek, “Çiftçinin, esnafın ve tüccarın elindeki arpa stokları oldukça sınırlı. Doğu ve Güneydoğu’da stoklar, bölgenin yalnızca bir aylık ihtiyacını karşılayacak düzeyde. Batman TMO’nun kendi lisanslı depolarında ve kiraladığı alanlarda bu yıl için ve önümüzdeki yılın ihtiyaçlarını karşılayacak kadar stok mevcut” dedi. Türkiye genelinde arpa stoklarıyla ilgili bilgi veren Ay, özellikle Silvan ve Doğu Anadolu bölgelerinde, yer altında saklanan stokların 3 yıl yetecek kadar olduğunu belirtti. TMO’nun güncel arpa satış fiyatının 8 bin 420 TL + KDV olduğunu ifade eden Ay, “Türkiye’nin her bölgesinde arpa stoku var özellikle Silvan bölgesinde birde Doğu Anadolu bölgesinde 3 yıl yetecek kadar yer altında arpa stoku var. Şu anda Batman TMO satış fiyatı 8 bin 420 artı KDV ile birlikte 8 bin 520 TL’ye tekabül ediyor, şu an için çiftçi, üretici ve sanayici TMO satışlarından faydalanabiliyor. Ayrıca her ayın 1’inden 3’üne kadar TMO ofisinin fiyat güncellemeleri oluyor. Eylül ve Ekim ayında 8 bin 320 TL‘den açıldı yani sadece bir defa 100 TL zam yapıldı, tabi önümüzdeki Aralık ayı içinde de bir artış daha bekliyoruz, yani ton başında 200 TL daha bir artış söz konusu” şeklinde konuştu.