GÜNDEM - 06 Ekim 2024 Pazar 13:04

Özel birey aileleri bu proje sayesinde afetlerde çocuklarını nasıl tahliye edeceklerini öğrendi

A
A
A
Özel birey aileleri bu proje sayesinde afetlerde çocuklarını nasıl tahliye edeceklerini öğrendi

Kastamonu Valiliği ile Özel Bireyler ve Aileleri Dayanışma Derneği tarafından yürütülen “Güçlü Aile Güçlü Özel Birey” projesi sone erdi. Proje çerçevesinde aileler, aldıkları eğitimlerde afet durumunda özel birey çocuklarını nasıl tahliye edeceklerini öğrendi.


İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle Kastamonu Valiliği ile Özel Bireyler ve Aileleri Dayanışma Derneği tarafından yürütülen “Güçlü Aile Güçlü Özel Birey” projesi sona erdi. Merkez Spor Salonunda projenin kapanış toplantısı gerçekleştirilirken, projede yer alan aileler ile özel bireylerin aldıkları eğitimlerin sonuçları da paylaşıldı.


Buna göre, proje kapsamında özel birey ailelere aldıkları eğitim sayesinde afet durumlarında çocuklarını nasıl tahliye edeceklerini öğrenirken, ayrıca önümüzdeki süreçte hazırlanacak olan farklı projelerde özel birey annelerine yardımcı ve destek olmak için babalarında katılımlarının sağlanması planlanıyor.


“Babalarında özel bireylerin eğitiminde ve gelişiminde daha çok rol almaları gerekiyor”


Proje yürütücüsü Taşköprü İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Şirin, “Ailede iş yükünün büyük kısmı maalesef anneler çekiyor. Bizlerde bu projeye annelerimizle yola çıktık. Bundan sonraki çalışmalara babaları da dahil etmemiz gerekiyor. Kurumlar arası işbirliğinde Aile Sosyal ve Politikalar olur, Gençlik ve Spor olur ya da Milli Eğitim olur. Babalarında özel bireylerin eğitiminde ve gelişiminde daha çok rol almaları gerekiyor. Proje sonunda ortaya bu sonuç çıktı. Bu projeyi tasarlarken hem annelere dokunacağız, annelere yönelik eğitimlerimiz olacak. Daha görünür kılınması gerekiyor. Sosyal aktiviteleri bu işin içerisine katmamız gerekiyor. Gelir programlarıyla bu aktiviteleri gerçekleştirmeye çalıştık. Aynı zamanda özel bireye de dokunalım, onlara öncelik olan çalışmalar yürütelim istedik” dedi.


“Özel bireyler ile ailelerine yönelik çevre ve iklim değişikliğiyle ilgili eğitimlerimiz oldu”


Özellikle üzerinde durmaları gereken konulardan bir tanesinin afetler olduğunu söyleyen Şirin, “Doğal afetlerde hem özel bireyimiz olsun hem yaşlılarımız olsun tahliye edemeyeceğimiz evimizde birileri olabilir, afetlerde bizler bunları nasıl tahliye edeceğiz. Bu anlamda da bir farkındalık oluşturulması gerekiyor. Bununla ilgili de eğitimleri bundan sonraki programlarımıza almış olduk. Proje kapsamında çocuklarımıza yönelik pasta yapımından, çorba yapımına kadar bir dizi eğitimler yaptırdık. Yine terapi konusunda bahsedilmişti. Daday Kaymakamlığına ait Atlı Terapi Merkezinde özel bireylerimiz, aileleriyle birlikte gittiler. Özel bireyler atlı terapi de konusunun uzmanlarıyla çalışma imkanı bulurken aileler ise kafeterya ya da diğer alanlarda hem vakit geçirdiler hem de aileler birbirleriyle kaynaşarak sosyalleştiler. Yine piknikte özel bireyler ile ailelerini bir araya getirelim istedik. Pınarbaşı’nda Horma Kanyonunu gezdik. Özel bireylerimizde bu geziye katıldılar. Projemizde hem sosyal tarafından olalım hem bilimsel tarafında olalım istedik. Farkındalık eğitimleriyle bu çalışmaları gerçekleştirdik. Bu noktada çevre ve iklim değişikliğiyle ilgili eğitimimiz oldu, kültürel farkındalık ile ilgili eğitimimiz oldu, aynı zamanda deprem ile ilgili eğitimlerimiz oldu, yangın ile mücadele konusunda eğitimlerimiz oldu. Bunların daha kapsamlı şekilde yürütülmesi gerektiği verilen eğitimler sonucunda ortaya çıktı. Çünkü biz, ailenin bir tarafına dokunabildik daha diğer tarafı duruyor. Bundan sonraki projelerde babalara da ağırlık vermek gerekiyor. Bu sayede annelerin iş yükünü azaltmak, annelerin tükenmişlik duygusunu azaltabilmek için babaların inisiyatif alması lazım, bizlerinde hazırladıkları bu projelerde işin içine babaları daha çok katlamamız gerekiyor. Projemizden çıkan sonuçlar bunlardır” diye konuştu.


“Projemiz 9 ay boyunca sürdü”


Kastamonu Özel Bireyler ve Aileleri Dayanışma Derneği Başkanı Huriye Boyraz ise, “Aile güçlendiği zaman özel bireylerimizde güçlü, toplumumuzda güçlü. Toplumda farkındalık oluşturma noktasında özel bireylerimizin ve ailelerinin güçlü olması çok kıymetli. Bu proje sayesinde gördük ki ailelerimiz birlik ve beraberlik içerisinde daha çözüm odaklı, özel bireylerimize farkındalık açısından daha kıymetli, bu yüzden bu tür projeler bizler için kıymetli oluyor. Bu noktada Güçlü Aile Güçlü Özel Birey projemize Ocak ayında başladık. Projemiz 9 ay boyunca sürdü. Projelerimizde genelde özel bireye odaklı çalışıyorduk fakat bu projede ailelerimizin de yüreklerine dokunduk. Birlik ve beraberlik sağladık. Bu bizim için çok kıymetliydi. Özellikle Daday Kaymakamlığı Atlı Terapi Merkezine her Çarşamba günü özel birey ve aileler olarak 60 kişilik ekiple gittik. Bu da bizim için çok kıymetliydi. Biz bu yola otizmli çocuklarımıza atlı terapinin farkındalığı oluşsun diye başladık ama akabinde özel bireylerimize özellikle Ankara’da tedavi gören otizmli ve serebral palsili bireylerin tedavilerinde çok güzel dönüşler aldık. Özel bireylerin atın üzerindeki kabiliyeti bütün noktalara sinyal verdiği için özel bireylerimizin duruşları dahi değişti. Bu bizim için çok kıymetliydi. Horma Kanyonuna gezi düzenledik. Bu kanyonu özel bireylerimiz, aileleriyle birlikte hiçbir sıkıntı yaşamadan yürüdüler. Bizim için çok güzel deneyim oldu” şeklinde konuştu.


“Yatağa bağlı hastamız ya da özel bireyimiz var ise aldığımız eğitimlerle bunlara nasıl davranmamız gerektiğini öğrendik”


Proje kapsamında farkındalık eğitimlerinin de olduğunu anlatan Boyraz, “Seminerlerimiz oldu. En kıymetlisi de afet durumunda bizler neler yapacağımızı çok yanlış biliyormuşuz. Hele yatağa bağlı bir hastamız ya da özel bireyimiz var ise aldığımız eğitimlerle bunlara nasıl davranmamız gerektiğini öğrendik. Afet durumunda kaçmamız ve kendimiz ile çocuğumuza ya da yatalak hastamıza nasıl müdahale edeceğimizi öğrendik. Bu bizim için çok kıymetli oldu. Kendimiz hareket edip kaçabiliyoruz ama yatağa bağlı birisini ya da özel bireyimizi nasıl koruyacağımızı bu eğitimlerle öğrendik. Bunlara nasıl önlemler alacağımızı öğrendik” ifadelerini kullandı.


Öte yandan, proje boyunca özel bireyler ile ailelerine yönelik “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi”, “İlk Yardı”, “Bireysel Gelişim Kültürel Farkındalık”, “Çevre ve İklim Değişikliği”, “Trafik Öğreniyorum”, “Afet Bilinci Eğitimi”, “Depreme Hazırlık ve Deprem Anında Yapılması Gerekenler”, “Hafif Düzeyde Otizmi Olan Bireylerin Çorba Yapımı”, “Hafif Düzeyde Otizmi Olan Bireylere Kahvaltı Yapımı” ve “Hafif Düzeyde Otizmi Olan Bireyler Tatlı Yapımı” konularında eğitimler verildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan Tatlısu’da kadınlar hem üretecek hem satacak Erzincan’ın Tatlısu köyünde geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan kadınlar, hem üretip hem satacak. Erzincan’da kooperatifleşme çalışmaları artarak devam ediyor. Erzincan merkeze bağlı Tatlısu köyünde yaşayan kadınlar ürettiklerini pazarlamak için kooperatif çatısı altında birleşmeye karar verdiler. Son yıllarda çilek ve böğürtlen yetiştiriciliği ile adını sıkça duyuran Tatlısu köyünde, şimdi de kooperatif kurma girişimiyle öne çıktı. Tarım ve hayvancılık ile geçinen aileler ürettiklerini satmak ve rekabet gücü kazanabilmek amacıyla kooperatif kuracaklar. Köy Muhtarı Mustafa Köse ve genç girişimci Fikret Ateş tarafından desteklenen kadınlar, emek vererek ürettiği ürünleri hem Erzincan hem de büyük şehirlere satmak istiyorlar. Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu’nun talimatıyla Tatlısu köyünde Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürlüğü tarafından kooperatif eğitimi verildi. Düzenlenen eğitime Erzincan Tarım ve Orman İl Müdür Vekili Serkan Kütük, Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürü Sabri Karsavul, Tatlısu Köyü Muhtarı Mustafa Köse ve köy halkı katıldı. Tatlısu kadınlarına yönelik olarak verilen kooperatif eğitimine köy halkı yoğun ilgi gösterirken, kooperatifleşme sürecinin nasıl ilerleyeceğine dair bilgiler verildi. Toplantıda konuşan Erzincan Tarım ve Orman İl Müdür Vekili Serkan Kütük, Türkiye’nin çok değişik bölgelerinde çok başarılı çalışmalar sergileyen kooperatiflerden örnek vererek, “Erzincan olarak bizler de çok iyi örnekler oluşturabiliriz. Yeter ki güçlerimizi birleştirerek birbirimize destek olalım. Tatlısu Köyü’nde çilek gibi, böğürtlen gibi öne çıkan ürünler var. Pekala bunların üretim sahalarını artırarak değişik şekillerde işleyebilir ve kooperatif çatısı altında pazara sunabiliriz. Biz Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü olarak her zaman yanınızdayız” diye konuştu.
İstanbul Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’tan "Barışa Çağrı" açıklaması Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırımına ilişkin açıklama yapmak üzere Müslüman alimler ve farklı inançlara mensup din adamları ile bir araya geldi. Erbaş, "Başta İslam ülkeleri olmak üzere, uluslararası kuruluşlar, Filistin ve çevresinde yaşanan soykırımı durdurmak için bir an önce harekete geçmelidir" dedi. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Beyoğlu’nda İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırımına ilişkin açıklama yapmak üzere Müslüman alimler ve farklı inançlara mensup din adamları ile bir araya geldi. Taksim Camii önünde gerçekleşen "Barışa Çağrı" başlıklı ortak basın açıklamasına 15 farklı ülkeden çok sayıda din adamı katıldı. "Yazıklar olsun ki bazı devletler, işgalcilerin hiçbir hukuki ve vicdani dayanağı olmayan bu katliam ve soykırımlarına şartsız destek verdi" Filistin ve çevresinde yaşanan soykırım karşısında insanlığın ortak vicdanının sesi olarak burada olduklarını belirten Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Siyonist cinayet şebekesinin hedef gözetmeksizin yaptığı bombardımanlarda 40 binden fazla masum insan hayatını kaybetti. 17 binden fazla çocuk hunharca katledildi. Yıllardır adeta açık hava hapishanesi olan Gazze, bugün masumlar mezarlığına dönüştürüldü. Zalimlerin terör estirdiği Gazze’de hastaneler, ambulanslar, okullar, camiler, kiliseler, devasa bombalarla yerle bir edildi. Yazıklar olsun ki bazı devletler, işgalcilerin hiçbir hukuki ve vicdani dayanağı olmayan bu katliam ve soykırımlarına şartsız destek verdi. Her türlü yardımı yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Savaşı bölgeye yayma çabasında olduklarını, daha fazla toprak gasp etmek ve tüm bölgeyi istikrarsız hale getirmek istediklerini göstermektedir" dedi. "Başta İslam ülkeleri olmak üzere, uluslararası kuruluşlar, Filistin ve çevresinde yaşanan soykırımı durdurmak için bir an önce harekete geçmelidir" Açıklamasına devam eden Erbaş, "Uluslararası savaş hukukuna uymak gibi bir niyeti olmayan bu lanetli kavmin bir an önce durdurulması, hem bölgemiz hem de bütün dünya için hayati önem taşımaktadır. Daha fazla masumun can vermemesi ve daha fazla sivilin yurdundan yuvasından edilmemesi için bu bir zorunluluktur. Dolayısıyla bu zulmü destekleyen Batılı devletler, bu gerçeğe gözlerini kapatmaktan artık vazgeçmek zorundadır. Başta İslam ülkeleri olmak üzere, uluslararası kuruluşlar, Filistin ve çevresinde yaşanan soykırımı durdurmak için bir an önce harekete geçmelidir. Mazlum insanları ve masum çocukları şer odaklarının vahşetinden korumak için bir an önce bölgeye barış gücü gönderilmelidir" diye konuştu. "Siyonizm karşıtı, vicdan sahibi Yahudilerin de bu soykırıma karşı mücadelelerini artırmaları beklenmektedir" Filistin ile çevresinde yaşanan vahşet ve soykırımın sadece Müslümanların meselesi olmadığını, bütün insanlığın vicdan ve ahlak meselesi olduğunu belirten Erbaş, "Akıl, vicdan ve sağduyu sahibi herkesin bu zulme karşı sesini yükseltmesi, katliama ve soykırıma karşı durması, tüm alanlarda boykota devam etmesi insan olmanın asgari bir gereğidir. Bugün haklı olan, yurtlarından edilmek istenen, katliamlara maruz kalan mazlumlara yardım etmezsek zalimin karşısında durmazsak bu ateş hepimizi yakacaktır. Bu sebeple zalim işgalcilerin katliamlarına sponsor olan, silah gönderen yönetici ve hükumetlerin kararını bozmak için yılmadan usanmadan protestolara devam edelim. Siyonizm karşıtı, vicdan sahibi Yahudilerin de bu soykırıma karşı mücadelelerini artırmaları beklenmektedir. Katlettikleri masum insanların ve çocukların ahı Siyonizmin sonunu getirecektir. Filistin, Gazze, Kudüs yeniden, farklılıklarını zenginlik sayan insanların birlikte yaşadığı barışın yurdu Darüsselam olacaktır. İnanıyoruz ki nihai zafer mutlaka zalimlere karşı birlikte mücadele eden iyilerin olacaktır. Dünyayı iyilik değiştirecektir" ifadelerini kullandı.
İstanbul İstanbul’u Koşuyorum’un etkinliği yapıldı İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki Spor İstanbul’un etkinliklerinden biri olan İstanbul’u Koşuyorum’un ’Colour Run’ (Renkli Koşu) temalı Avrupa etabı, bugün Yenikapı’da yapıldı. 5K ve 10K kategorilerinde düzenlenen yarışlarda bu yıl yaklaşık 4 bin kişi ter döktü. Sağlığa zararı olmayan boyaların havaya püskürtülmesiyle başlayan yarış, rengarenk geçti. Koşucular renkli bir atmosferde parkur boyunca eğlenceli dakikalar yaşadı. 13 farklı yaş grubunda gerçekleştirilen İstanbul’u Koşuyorum Avrupa etabı; Yenikapı, Kumkapı, Cankurtaran, Sarayburnu ve Gülhane’yi kapsayan Tarihi Yarımada güzergahında gerçekleşti. Sporcular şehrin kültürel zenginlikleriyle dolu bu eşsiz rotada hem rekabetin hem de sporun keyfini çıkardılar. 10K’da erkeklerde Abdullah Tuğluk, kadınlarda Özlem Kaya birinci oldu İstanbul’u Koşuyorum Avrupa etabının 10K kategorisinde erkekler klasmanında şampiyon Abdullah Tuğluk oldu. İkinci Abdulhalik Çağıran olurken, Salih Teksöz yarışı üçüncü tamamladı. Kadınlar klasmanında ise 10K yarışının galibi Özlem Kaya oldu. Kaya’yı Esmanur Yılmaz ve Ezgi Kaya takip etti. 10K koşusunda birincilere 10 bin, ikincilere 8 bin, üçüncülere 6 bin, dördüncülere 5 bin, beşincilere 4 bin TL para ödülü verildi. 5K kategorisinde ise erkeklerde zafere Bilal Çeçen ulaştı. Muhammed Batuhan Çekiç yarışı ikinci tamamlarken, Kenan Kılıç ise üçüncü oldu. 5K kadınlarda ipi göğüsleyen isim Maria Kolpakova oldu. Kolpakova’yı Gülsün Adıgüzel ve Gülşen Acar takip etti. Yarıştaki 13 farklı yaş kategorisinde ilk 3’e girmeyi başaran sporculara da kupa ve madalya takdim edildi.
Malatya Askon Şube Başkanı Şarlak: "6. Bölge teşvik destekleri mutlaka uzatılmalıdır" 31 Aralık 2024 tarihinde sona erecek 6. Bölge Teşvik Destekleri süresine ilişkin olarak açıklamada bulunan Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Malatya Şube Başkanı Mustafa Şarlak “6 Şubat depremleri sonrası en fazla hasarı alan Malatya’nın ayağa kalkması için Malatya sanayisinin ticaretinin mutlaka canlanması gerekmektedir. Bunun içinde 6. Bölge Teşvik Destekleri süresi mutlak suretle uzatılmalıdır” dedi. 25 Ocak 2018 tarihinde yürürlüğe giren Cazibe Merkezi Programı hakkında bilgi aktaran Başkan Şarlak, “11201 sayılı karar ile Malatya’nında içinde bulunduğu 25 ilde uygulanmasına başlanan Cazibe Merkezi Programı kapsamında OSB’lerde yapılan yatırımlar 6’ıncı Bölge teşvik unsurlarından istifade etmektedir. Uygulanan programın temel nedeni; Az gelişmiş bölgelerde yatırım ortamının canlandırılarak üretim, istihdam ve ihracatın artırılması ve bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılması amaçlanmaktadır. Bu nedenle 6 Şubat depremlerinin ağır bir yıkıma neden olduğu başta Malatya’mız olmak üzere depremlerden doğrudan veya dolayısıyla etkilenen 16 ilde Teşvikler devam etmelidir” şeklinde konuştu. Asrın felaketi olarak nitelendirilen bu büyük depremlerin etkilerinin tamamen ortadan kaldırılması ve hayatın normal akışına dönmesinin zaman alacağının farkında olduklarını ifade eden başkan Şarlak, “İhracatta büyümenin sağlanması için deprem bölgelerindeki teşvikin güncel şartlarla desteklenmesi gerekmektedir. Gerek kalifiye eleman eksikliği gerekse iş gücü eksikliği iş insanlarının şuan en önemli rakibidir. Zaten deprem sürecinde yatırımların gelmesi mümkün değildi. Elimizdeki süre boşa gitti. Cazibe programının bitmesi ile Malatya sanayisi ve ticareti en az 6 Şubat depremlerinde aldığı hasar etkisinde geri dönmesi zor bir süreç başlayacaktır. Ancak bu teşvik süresinin iyi tanıtılamadığı kanaatindeyim. Zira genel merkez düzeyinde yatırım faaliyetlerimizde üyelerimizin yeterince bilgisi olmadığını fark ettik. Bu bizim eksikliğimizdir. ASKON Malatya olarak genel merkez üyelerimizden yatırım yapmaları için düzenli olarak brifingler veriyoruz. Şuan tek noksanımız nitelikli personel. Eğer doğrudan yatırımları Malatya’mıza çekmeyi başarabilirsek hem büyükşehir hizmetlerine katkımız olacak hem de personeller için cazibesi olan bir memleket ortaya çıkartmış olacağız. Malatya’nın bu teşvik sürecini firmalar için bir eşik değil Malatya için bir eşik olmasına çalışmalıyız. Malatya’mızın geleceği için bu önemli konuda başta tüm Vekillerimiz olmak üzere STK’ların da gerekli duyarlılık ve hassasiyetle hareket etmeleri çok önemli olacaktır” diye konuştu.