KÜLTÜR SANAT - 18 Nisan 2025 Cuma 14:08

Kastamonu’da geleneksel gelinlikler ve çeyizler görücüye çıktı

A
A
A
Kastamonu’da geleneksel gelinlikler ve çeyizler görücüye çıktı

Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Celile Eren Ökten’in katılımıyla Kastamonu’da Türk aile yapısındaki çeyiz ve gelinliklerin ele alındığı sergi ve panel gerçekleştirildi. Sergide konuşan Bakan Yardımcısı Ökten, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin de ışığında bu güzellikleri, emekleri ve hizmetleri hep birlikte koruyup geleceğimize intikal ettirelim" dedi.


Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Celile Eren Ökten, Kastamonu İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen "Gelenekten Geleceğe: Türk Aile Yapısında Çeyiz ve Gelinlikler" sergisine katıldı. Kastamonu’daki Tarihi Saray Hamamı’nda düzenlenen serginin açılış kurdelesini kesen Bakan Yardımcısı Ökten, Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Ayten Canaslan’dan sergideki ürünler hakkında bilgiler aldı. Ökten, sergiyi gezerek, geçmişten günümüze uzanan kültürel mirasın izlerini taşıyan eserleri ilgiyle inceledi. Ayrıca sergide kına gecesi de canlandırıldı.


Serginin açılışında konuşan Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Ökten, "Hayırlı, uğurlu olsun. Bu güzel çalışmada emeği geçen arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Hayırlara vesile olsun. Bu güzel mirasımız, inşallah gelecek kuşaklara da intikal etsin. Kültürümüzü korumanın temel bilinciyle, yeni müfredatımız Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin de ışığında bu güzellikleri, emekleri ve hizmetleri hep birlikte koruyup gözeterek geleceğimize intikal ettirelim" dedi.


Serginin ardından Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Celile Eren Ökten, beraberindeki heyet ile birlikte Kastamonu Halk Eğitim Merkezinde düzenlenen "Türk Aile Yapısında Sandık Kültürü, Çeyiz ve Gelinlikler" paneline katıldı.



"Anadolu’daki hazinelerin gelecek kuşaklara aktarılması için büyük işler yapmamız gerekiyor"


Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından konuşan Kastamonu İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Gümüş, "Tarihi süreç içerisinde baktığımızda büyük medeniyetleri ve dünyaya istikamet vermiş toplulukların toplumsal yapılarında aile bağlarının, kültürel zenginliklerinin ve diğer değerlerine sıkı sıkı bağlı olduklarını ve büyük bir bağ kurduklarını görüyoruz. Bizler de kıyamete kadar al yıldızı bayrağı dalgalandıracağımız Anadolu coğrafyasının çok kıymetli hazineleri mevcut. Bu hazinelerin gelecek kuşaklara aktarılması için büyük işler yapmamız gerekiyor. Bunların da başlangıcı sayılabilecek Kastamonu’muzun zenginliklerini tüm ülkemize ve gelecek kuşaklara aktarabileceğimiz çalışmaları da sizlerin destekleriyle sürdürme gayreti içerisindeyiz. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli çerçevesinde aklıselim, kalbi selim, zevki selim yetişen gençlerimiz yine Türkiye yüzyılını imar edecek bu imarı gerçekleştirirken de köklerine sıkı sıkı bağlı, geleneklerine bağlı, ailesine sahip çıkan bireyler olarak ülkemizin büyük ve güçlü Türkiye hedeflerine ulaştırılacaktır. Bizler de bu kutlu yolculukta yürümeye yorulmadan, usanmadan yürümeye devam edeceğiz" diye konuştu.



"Aile, ne kadar sağlam bir aile üzerine şekillenirse toplumda o kadar sağlam yol alır"


Panelin moderatörlüğünü yapan Kastamonu Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülten Küçükbasmacı da, "Aile, Türk toplumunun temelidir. Aile, ne kadar sağlam bir aile üzerine şekillenirse toplumda o kadar sağlam bir şekilde geleceğe doğru yol alır. Toplumda ne kadar sağlam değerler üzerine kurulursa ailede o kadar sağlam değerler üzerine kurulur. Dolayısıyla aile ve toplum denklemi, birbirini destekleyen bir döngüdür. Türk milletinin kendisine has bir aile yapısı bulunuyor. Bu kadar önemli toplumun gelişmesinde varlığında, geleceğe doğru yürümesinde devam etmesi bu kadar önemli olan ailenin kuruluşu, tabii ki pek çok sosyal, kültürel, dini, toplumsal ve ekonomik anlamda pek çok temel üzerinden şekilleniyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın içerisinde bulunduğumuz yılı Aile Yılı ilan etmesi son derece önemlidir. Bu vesile ile ilgili bugün burada Kastamonu’da, ailenin kuruluşunda çeyiz ve sandık geleneklerinin yerini konuşacağız" şeklinde konuştu.


Panelde, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Karakelle Alper, Konya Karatay Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Hande Ayşegül Özdemir, İstanbul Medipol Üniversitesi Seçmeli Eğitim Merkezi Dr. Öğretim Üyesi Mutlu Özgen ve Geleneksel El Sanatları Ustası Yazma Sanatçısı Veliye Martı, konuları hakkında katılımcılara bilgiler verdi.


Sergi ve panele, Vali Meftun Dallı, AK Parti Kastamonu Milletvekili Serap Ekmekci, kurum müdürleri, siyasi parti ve StK temsilcileriyle çok sayıda davetli katıldı.



Kastamonu’da geleneksel gelinlikler ve çeyizler görücüye çıktı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Eray Yazgan: "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var" Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan, kulüpten kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi olmadığını, bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanına geldiğini belirterek, "Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık" dedi. Yazgan ayrıca tutuklu bulunan sarı-kırmızılı futbolcu Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktıklarıyla ilgili algı yapıldığını ifade ederek, "Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz" şeklinde konuştu. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Kemerburgaz Metin Oktay Tesisleri’nde sarı-kırmızılıları takip eden muhabirlerle sohbet toplantısında bir araya geldi. Toplantıda Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili Abdullah Kavukcu ve Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan da yer aldı. Galatasaray’ın daha önce sponsorluk sözleşmesi imzaladığı ve yasadışı bahisle ilişkilendirildiği için iptal ettiği sponsorluk konusuna açıklık getiren Eray Yazgan, "Bizim kulübümüzden kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi yok. Bir ajans vasıtasıyla bize geliyorlar. Benim veya bizden herhangi bir yöneticinin böyle bir görüşme yapması söz konusu değil. Söz konusu firmanın ismini ilk defa konu yönetime geldiği gün öğrendim. Bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanımıza gelmişler. Bu firma bizimle anlaşmadan önce firmanın boy boy başka statlarda reklamları dönüyordu. Başka kulüpler de bu firmayla anlaşma yapmış. Bunun bir haber sitesi olduğu söylendi. O dönemde Taksi vs. bir çok farklı mecraya reklam vermişler. Bu site, baktığınız zaman bir spor haber web sitesi. Fakat bu sitenin farklı bir siteye yönlendirme yaptığı söyleniyor. Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık. Ben sadece imza yetkilisi olduğum için suçlanıyorum. Bu sözleşmenin imzalandığı gün farklı bir imza yetkilisi arkadaşımız bunu imzalamış olsa idi, şu an o benim durumumda olacaktı. Dolayısıyla aldığımız bir yönetim kurulu kararı çerçevesinde yapılmış bir işlem var" ifadelerini kullandı. "Metehan’ın duruşmasına yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi" Bahis soruşturması kapsamında tutuklanan Galatasaraylı futbolcu Metehan Baltacı’yı bu süreçte yalnız bıraktıklarına yönelik algı yapıldığını söyleyen Yazgan, "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var. Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Kendi avukatı da orada hazır bulundu. Yönetici arkadaşlarımız, kendilerini ziyaret etti. Sportif direktörümüz de kendisini ziyaret etti. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. 18 bin TL’lik bir tutardan bahsediyoruz. Kiralık oynadığı dönemdeki süreçle alakalı bir durum. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz. Dönem dönem tutukluluğa itiraz oluyor. O itirazı yaptık" şeklinde konuştu.
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."