ASAYİŞ - 11 Kasım 2024 Pazartesi 19:30

Bıçakla kendine zarar veren şahıs hastaneye kaldırıldı

A
A
A
Bıçakla kendine zarar veren şahıs hastaneye kaldırıldı

Karabük’te bıçakla kendine zarar veren şahıs hastaneye kaldırıldı.


Olay, 5000 Evler Bahçelievler Mahallesi 115. Sokak’ta meydana geldi. Fatih Ç. isimli şahıs bilinmeyen bir nedenle elindeki bıçakla kendine zarar vermeye başladı. Kanlar içerisinde kalan şahsı vatandaşlar engellemeye çalışırken, ihbar üzerine olay yerine polis ve 112 Acil Servis ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından yaralı şahıs Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı.


Olayla ilgili inceleme başlatıldı.



Bıçakla kendine zarar veren şahıs hastaneye kaldırıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil’i yurt dışına davet eden 2 şüpheliye yakalama kararı talebi İstanbul’da yasadışı bahis reklamı ve teşvikinde bulunduğu tespit edilen 23 sanatçı ve sosyal medya fenomenine yönelik yürütülen soruşturmada Mehmet Ali Erbil ve Serdar Ortaç’ı Malta’ya davet ederek, reklam ve teşvik videosunda birlikte yayın yapan ve yurtdışında olan Cenk Pekkan ve Ünal Orhan hakkında İstanbul Başsavcılığınca yakalama kararı çıkarılması talep edildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yasadışı bahis reklamı ve teşvikinde bulunduğu tespit edilen 23 sanatçı ve sosyal medya fenomenine yönelik yürütülen soruşturma çerçevesinde sanatçı Mehmet Ali Erbil ve şarkıcı Serdar Ortaç, müzisyen Zorbey Erkoçlar, sosyal medyada 19 milyon takipçisi bulunan İbrahim Yılmaz, Rus ve Türk asıllı fenomen Aleksander Mensikof ve 1.3 milyon takipçisi bulunan Esma Sözen’in de aralarında bulunduğu 16 şüpheli gözaltına alınmıştı. Yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 16 şüpheli, emniyetteki işlemlerinin ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Bilişim Suçları Soruşturma Bürosu’na getirilmişti. İfade işlemleri tamamlanan şüpheliler daha sonra tutuklama talebiyle nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilmişti. Şüpheliler arasında yer alan sanatçı Mehmet Ali Erbil ve Serdar Ortaç hakkında ise ev hapsi kararı verilmiş, sosyal medyada 19 milyon takipçisi bulunan İbrahim Yılmaz ile birlikte Emirhan Karauç, Aleyna Göreci, Emircan Çelik, Ramazan Karkin, Aleksandr Maenshıkov, Muhammet Sümertaş, Esma Sözen, Soner Kabakçı, Yağmur Şifa Yaprak, Sefa Caner Sarıçam ve Muzaffer Zorbey Erkoçlar tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil’i yurt dışına davet edenler hakkında yakalama kararı talebi Yürütülen soruşturma çerçevesinde, Mehmet Ali Erbil ve Serdar Ortaç’ı Malta’ya davet ederek, reklam ve teşvik videosunda birlikte yayın yapan ve yurtdışında oldukları tespit edilen Cenk Pekkan ve Ünal Orhan hakkında İstanbul Başsavcılığınca yakalama kararı çıkarılması talep edildi.
Kastamonu Kastamonu Üniversitesi Rektörü Topal: “Gençlerimizi modern, popüler kültürün insafına terk edemeyiz” Bu yıl beşincisi düzenlenen Ulusal Eğitimde Dönüşüm Forumu’na katılan Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, gençleri modern, popüler kültürün insafına terk edemeyeceklerini belirterek, “Gençlerimizin, sosyal medyanın ve dijital mecraların her türlü melanetin bulunduğu karanlık dehlizlerinde yitip gitmelerine seyirci kalamayız” dedi. “Geçmişten Geleceğe Eğitimin Milli Yolculuğu” temasıyla düzenlenen 5. Ulusal Eğitimde Dönüşüm Forumu, Kastamonu Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştiriliyor. Milli Eğitim Bakanlığı Bilimsel Toplantılar Yönergesi doğrultusunda organize edilen forum, Kastamonu Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Kastamonu Valiliği ile Eğitim Yöneticileri ve Uzmanları Derneği (EYUDER) iş birliğiyle eğitim dünyasının farklı paydaşlarını bir araya getiriyor. “Günümüzde eğitim, sadece belli bir mekanda sınıfta gerçekleşen bir süreç olmaktan çoktan çıktı” Kastamonu Üniversitesi Hoca Ahmet Yesevi Salonu’nda düzenlenen forumun açılışına katılan Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, “Eğitim sistemimizin temel yapı taşlarını yeniden gözden geçirmek için bir araya gelmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Eğitim sistemimizde eğitim politikaları, etik, liderlik ve fırsat eşitliği gibi konulardan başlayarak eğitimin her kademesinde nitelik artırımı, teknoloji entegrasyonu ve kültürel değerlerin korunması gibi alanlarda köklü dönüşüm ve yeniliklere ihtiyaç duyduğumuzu birlikte görmekteyiz. Müsaadenizle konuşmamda özel olarak eğitimde değer temelli bir yaklaşımın önemini vurgulamak istiyorum. Günümüzde eğitim, sadece belli bir mekanda sınıfta gerçekleşen bir süreç olmaktan çoktan çıktı. Bugün gelinen noktada, bilgi teknolojilerinin insanlığa sunduğu imkanlarla öğrenmek için herhangi bir fiziki mekana gitmenin zorunlu olmadığını biliyoruz. Artık insanlar sanal ortamlarda dünyadaki bütün bilgilere ulaşabilecek imkânlara sahip. Uzaktan eğitim, eğitim teknolojileri ve yapay zeka gibi araçlar sayesinde eğitim her zaman ve her yerde erişilebilir bir hale geldi. Bugünün dünyasının temel sorunu bilgiye sahip olmamak değil, bilginin değersiz bir ortamda üretilmiş olması kaynaklı sıkıntılar. Maalesef ahlak, vicdan, adalet, saygı gibi ya da insanlar arasında eşitliği, adaleti sağlamak için mücadele etmek gibi temel insani değerlerin üniversite ortamlarında yeterince yer bulamadığını görüyoruz. Dolayısıyla asıl ve mühim esas vazife, sadece bilimsel bilgiyi öğretmek değil, bunun ötesinde değer üretiminin nasıl olabileceğini, değerlerin nasıl toplumları inşa edebileceğini gençlerimize öğretmektir. Bugün itibarıyla insanlığın yaşadığı pek çok insan yapımı felaketin arkasındaki başlıca sebeplerden biri hiç kuşkusuz değerler sisteminden yoksun bilgi üretimidir” dedi. “Dengeyi yeniden inşa etmeden, ne kendi toplumumuzu daha ileriye götürebiliriz ne de insanlığın sorunlarını çözebiliriz” Eğitimin yalnızca bilgi aktarımı değil; aynı zamanda değerleri, kültürel mirası ve ahlaki sorumlulukları gelecek nesillere taşıyan bir köprü olduğunu hatırlayarak yollarına devam etmeleri gerektiğini söyleyen Rektör Topal, “Eğitim politikalarının ve müfredat tasarımlarının felsefi bir temele oturtulması, toplumun ihtiyaçlarına göre güncellenmesi ve mutlak surette değerler ve ahlaki kurallar dikkate alınarak yönetilmesi, sürdürülebilir ve etkili bir eğitim sistemi kurmak adına son derece önem arz ediyor. Bu çerçevede, Selçuklulardan Osmanlılara, Türkistan’dan Balkanlara, Endülüs’e bilim, sanat, kültür, estetik, şiir ve edebiyatta ileriye giden kadim medeniyetlerimizin temel ortak özelliklerinden biri, denge fikridir. İnsan, toplum ve kainat arasındaki dengeyi kurabilen bir bakış açısına sahip olmak, kadim medeniyetimizin önemli bir parçası. Aynı şekilde, bilim ve teknoloji ile kültür ve sanat arasındaki dengeyi sağlamak da bir mecburiyet olarak karşımıza çıkıyor. Bilim ve teknolojinin tek başına geliştiği; ancak kültür ve sanatın geri planda kaldığı hiçbir büyük medeniyeti göremezsiniz. Bizim medeniyetimizin perspektifinden bakıldığında, her ikisinin de var olması şart. Denge üzerine kurulu bir medeniyet fikriyatını destekleyen bu iki temel unsur, birbirini tamamlayıcı vazife görüyor. Bir başka denge ise şahsi fayda ile toplumsal yarar arasındaki dengedir. Nitekim az önce bahsettiğim merkezlerin her biri bu denge üzerine, bir medeniyet inşa etmiştir. Toplumlarımızda insanlar, insani değerleri bir tarafa bırakarak sadece kendi çıkarlarını öne alan bir davranış içerisinde olmamıştır. İnsan yararı ile toplumun faydası arasındaki denge, topluluklarda muazzam bir dayanışma ruhunu, birlik beraberlik ruhunu, hamle ve yükseliş ruhunu ortaya çıkarmıştır. İnsanları sömüren bir eşya olarak gören vahşi kapitalizm bizim toplumlarımızda hiçbir zaman gelişmemiştir. Şükürler olsun ki, insanlar burada eşyaların kulu olmamışlardır. Bir diğer önemli denge ise maddi refah ile manevi derinlik arasındaki dengedir. Maddi refah, insan topluluklarının iyiliğini, güzelliğini ve mutluluğunu sağlamak için gereklidir; fakat bu refah, manevi bir derinlikle bütünleşmediği takdirde dengeyi kuramaz. Maddiyat üzerine kurulu bir anlayış, başkasının çıkarını gözetmeyen bir duruma yol açabilir. Bizim medeniyet değerlerimiz, bu dengenin sağlanmasına dayanır. Dengeyi yeniden inşa etmeden, ne kendi toplumumuzu daha ileriye götürebiliriz ne de insanlığın sorunlarını çözebiliriz” diye konuştu. Bilginin bir hiyerarşi içinde değerlendirilmesi gerektiğini belirten Rektör Topal, “Bizim medeniyetimizde bu hiyerarşinin üç temel basamağı vardır: en alt basamak bilgi, ikincisi hikmet, üçüncüsü ise irfan. Bu hiyerarşiyi göz ardı ederek veya aralarındaki irtibatı keserek sadece ilmi başarılarla toplumsal huzuru sağlamak mümkün değildir. İlim eşyaya, insana ait ve kainata ait bilgilerin hepsini bilmek. Bu bilginin üzerinde tabii ki toplumların gelişmesini inşa edeceğiz ama tek başına bu bilgi yani ‘bilimsel bilgi’ dediğimiz şey yeterli değildir, bunun mutlaka ikinci basamağında, bir üst seviyesinde ‘hikmet’ dediğimiz şeyin ortaya konulması lazım” şeklinde konuştu. “Gençlerimizi modern, popüler kültürün insafına terk edemeyiz” Gençleri modern, popüler kültürün insafına terk edemeyeceklerini söyleyen Rektör Topal, “Üniversitelerimizin kanunda yer alan görevlerini yaparken gençlerimizin fikri tekamülleri ve karakter gelişimlerini de ihmal etmemesi gerekiyor. Tarihini bilen, kendini bilen, öz güvenli nesiller yetiştirdiğimiz ölçüde yarınlarımıza güvenle bakabiliriz. Gençlerimizin iyi eğitim almaları kadar vicdanlı, bilinçli ve sorumluluk duygusuyla donatılmış olmalarını da aynı derecede önemsiyoruz. Özellikle son zamanlarda sıklıkla karşılaştığımız ve millet olarak bizleri endişeye düşüren bazı olumsuz hadiseler konunun ehemmiyetini bizlere tekrar hatırlatıyor. Kimi zaman dijital platformlardan sosyal medyadan yayılan cerahat, kimi zaman sapkın akımlar, kimi zaman uyuşturucu illetinin, kimi zaman alkol belasının, kimi zaman televizyon dizilerinin özendirdiği mafya kültürünün bu acıların yaşanmasında rol oynadığını görüyoruz. Maalesef bu vakaların ekseriyetinde fail de, mağdur da gençlerimizden oluşmakta. Bu tür olumsuz hadiselerin önüne geçecek adımlar atmazsak, birçok ülkenin toplumun karşılaştığı yaşadığı sıkıntılarla bizim de yüzleşmemiz kaçınılmaz. Gençlerimizi modern, popüler kültürün insafına terk edemeyiz. Gençlerimizin, sosyal medyanın ve dijital mecraların her türlü melanetin bulunduğu karanlık dehlizlerinde yitip gitmelerine seyirci kalamayız. Her birimizin bu konuda daha fazla sorumluluk alması, bizlere emanet edilen gençlerimize daha fazla sahip çıkması gerektiğine inanıyorum. Sosyal, sportif ve kültürel faaliyetlerle gençlerimizin milli kimlik inşasına katkı vermemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı. “Yeni nesil çağır gerekliliklerine uyum sağlayacak şekilde yetiştirilmeli” Kastamonu Milletvekili Serap Ekmekci ise, milli eğitim politikalarının toplumsal dayanışma ve kalkınmayı güçlendirdiğini belirterek, eğitimdeki dönüşümün geleneksel değerlerle çağdaş ihtiyaçların uyumlu bir şekilde yapılması gerektiğini söyledi. Kastamonu’nun medreselerden Osmanlı ilim merkezi kimliğine ve Cumhuriyet dönemi eğitim kurumlarına kadar köklü bir geçmişe sahip olduğunu belirten Ekmekci, şehrin bu değerleri yaşatmada önemli bir rol oynadığını vurguladı. Ekmekci, yeni neslin çağın gerekliliklerine uyum sağlayacak şekilde yetiştirilmesinin eğitim politikalarının başarısı için kritik olduğunu belirtti. UEDFOR Akademik Koordinatörü Prof. Dr. Temel Çalık da, eğitimdeki önemli rolü vurgulayarak, eğitimdeki gelişim ve yeniliklerin öğretmenlerin yetkinliğiyle doğrudan bağlantılı olduğunu belirtti. EYUDER’in, eğitimdeki iyi uygulamaların paylaşılması, eğitim sorunlarına çözüm önerilerinin geliştirilmesi ve toplumsal duyarlılıkla çeşitli projeler yürütmesi gerektiğini ifade eden Çalık, ayrıca Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi ve Atatürk’ün eğitimdeki öncülüğünü hatırlatarak, eğitimin millî değerlerle uyumlu bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini ve bu amaca yönelik eğitimdeki dönüşümün önemine dikkat çekti. EYUDER-ULEDEF Genel Başkanı Doç. Dr. Adem Çilek de, Türkiye’nin eğitim politikalarının gelişimi üzerine değerlendirmelerde bulunurken, öğretmenlerin ve eğitimcilerin çağın ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde donatılmasının önemine dikkat çekti. Ayrıca Çilek, dernek olarak, eğitimdeki iyi uygulamaların paylaşılması, eğitim sorunlarına çözüm önerilerinin geliştirilmesi ve öğretmenlerin mesleki gelişimlerini destekleyecek çeşitli faaliyetler düzenleyerek, eğitim sisteminin kalitesini artırmayı hedeflediklerini vurguladı. Forum, eğitim alanındaki yenilikçi projelerin paylaşılması, akademik iş birliklerinin güçlendirilmesi ve milli eğitim politikalarının münazara edilmesi için geniş bir platform sunuyor. Çeşitli oturumlarda eğitimciler, akademisyenler, öğrenciler ve sektör temsilcileri bir araya gelerek, eğitimdeki dönüşüm süreçlerini kapsamlı bir şekilde ele alacak. Forum süresince yapılacak atölye çalışmaları ve sunumlarla, eğitimin farklı yönlerine dair uygulamalı bilgiler sunulacak. Hatay, Edirne, Ankara ve Antalya’dan sonra Kastamonu’da gerçekleştirilen ve 15 Kasım’a kadar devam edecek Ulusal Eğitimde Dönüşüm Forumuna (UEDFOR), Kastamonu İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı 105 öğretmen de katılıyor. Foruma Kastamonu Milletvekili Serap Ekmekci, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Eğitim Yöneticileri ve Uzmanları Derneği-Uluslararası Eğitim Dernekleri Federasyonu (EYUDER-ULEDEF) Genel Başkanı Doç. Dr. Adem Çilek, Ulusal Eğitimde Dönüşüm Forumu (UEDFOR) Akademik Koordinatörü Prof. Dr. Temel Çalık ile akademisyenler, eğitimciler ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı öğretmenler katıldı.
Antalya İranlı 3 kardeşin ölümünde Farsça yazılmış 9 sayfalık not bulundu Antalya’da 3 İranlı kardeşin ölümüne ilişkin, evde yapılan incelemelerde koli bandıyla kapı pençelerin kapatılıp tepside kömür yakıldığı ve Farsça yazılmış 9 sayfalık not tespit edildi. Olay, saat 15.40 sıralarında Antalya’nın Muratpaşa ilçesi Güzeloba Mahallesi 2384 sokak içerisinde bulunan bir sitedeki apartmanın en üst katında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, bir süre önce İran’dan Türkiye’ye gelen 3 kardeş Güzeloba Mahallesi’nde eşyalı olarak bir daire kiraladı. Son olarak 27 Ekim tarihinde ülkelerinde bulunan aileleri ile görüşen 3 kardeşe yaklaşık 15 gündür yakınları ulaşamadı. Aile, Antalya’da ikamet eden İran uyruklu bir yakınlarından durumu haberdar ederek oğullarına ulaşmasını istedi. İran’daki aileleri 15 gündür ulaşamamış Ailenin isteği üzerine verilen adrese gelen Emrullah Esedi isimli İran vatandaşı, kapıyı çalmasına rağmen kardeşlere ulaşamadı. Ailenin ısrarı ile polis merkezine giden Esedi, ekiplerle birlikte Güzeloba Mahallesi’ndeki adrese geldi. Ev sahibinde bulunan yedek anahtar vasıtasıyla ikamete giren ekipler ev içerisinden ağır bir kokunun geldiğini fark etti. Bir odanın kapısının arkadan kilitlenmesi nedeniyle içeri girmekte zorlanan ekipler kapıyı açtıklarında, isimlerinin Mohammed Reza Yasovalian (44), Mohsen Yasovalian (36) ve Amirhossein Yasovalian (33) olduğu öğrenilen 3 kardeşin cansız bedenleri ile karşılaştı. Bunun üzerine adrese Antalya Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekiplerinin yanı sıra Olay Yeri İnceleme ekibi sevk edildi. Ekiplerin yaptığı incelemede kardeşlerin borsada yüklü miktarda para kaybettiklerini ve bu nedenle hayatlarına son verdiklerini yazdıkları bir not bulundu. 3 kardeşin ikamet içerisindeki bir odanın kapı ve camlarını hava geçirmeyecek şekilde bantladıktan sonra içerde kömür yaktıkları ve içeriyi kaplayan dumanla toplu şekilde hayatlarına son verdikleri öğrenildi. 9 sayfalık Farsça yazılı not bulundu Öte yandan olaya ilişkin Antalya Emniyet Müdürlüğünden yazılı bir açıklama geldi. İhbar üzerine belirtilen adrese gelindiğinde 3 erkek cesedi bulunduğu belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Cesetler üzerinde ve ikamet içinde yapılan aramalarda İran pasaportları olan M.Y. , M.Y. ve A.Y. isimli şahısların kimlik bilgilerine ulaşılmıştır. Yapılan incelemelerde ikametin kapı ve pencerelerinin koli bandı ile kapatıldığı ve odanın ortasında tepsi içerisinde yanmış kömürler olduğu görülmüştür. Ayrıca odada bulunan Farsça yazılmış 9 sayfalık notun çevirisi yapıldığında, şahısların ticari ilişkileri nedeniyle borçlarından bahsedildiği anlaşılmış olup, adli soruşturma devam etmektedir.”
Ankara Evine dönen akademisyene köpekler saldırdı Ankara’da yürüyüşten evine dönen bir akademisyene köpekler saldırdı. Saldırıda bacakları ve yüzü parçalanan kadın, komşuları tarafından kurtarılarak hastaneye kaldırıldı. Olay, Ankara’nın Çankaya ilçesinde bulunan Çiğdem Mahallesi’nde akşam 17.00 sıralarında meydana geldi. İddialara göre, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde görev yapan Prof. Dr. Meliha Yılmaz, evine dönerken köpeklerin saldırısına uğradı. Köpeklerin yere yıkarak ısırdığı kadını komşuları kurtardı. Olayı görenlerin ihbarı üzerine olay yerine sağlık ekibi geldi. Meliha Yılmaz, yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Yılmaz, kaldırıldığı hastanede tedavi edilerek gece saatlerinde taburcu edildi. Olayın ardından köpekleri toplamak üzere olay yerine gelen belediye görevlilerine hayvanseverler tepki gösterdi. “Köpeklerden 9 tanesi üstüne saldırıp yere yıkmış komşumuzu” Yaşanan olayın ilk olmadığını ve mahallede yıllardır bir köpek sorunu yaşandığını vurgulayan Çiğdemim Eğitim, Çevre ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Fethi Aksoy, “Dün akşam saat 17.00 civarında bir komşumuzun telefonuyla olaydan haberim oldu. Bir köpek saldırısı olduğunu söyledi. Hemen muhtarımızı da alıp birlikte olay yerine gittik. Bir komşumuz kanlar içerisinde yerde yatıyordu. Diğer komşularımız müdahale etmişler ve kanayan yere tampon yaparak kanamayı durdurmuşlardı. Ambulansı bekledik. Ambulans biraz gecikti ama neyse ki zamanında yetişti. Acile kaldırıldı komşumuz. Gece 01.00’e kadar acildeydi. Daha sonra taburcu edilip evine çıktı. Şu anda genel durumu iyi. Bacağının birinde bayağı derin yarıklar var. Oradan çok kanama olmuştu. Diğer bacakta ve yüzde bayağı bir çizik ve yaralanma var. Oralara plastik cerrahi işlem yapmış. O bölgedeki köpeklerden 9 tanesi üstüne saldırıp yere yıkmış komşumuzu. Sonra da sürüklüyorlar. O esnada araya giren komşularımız uzaklaştırıyor köpekleri ve ambulansı çağırıyorlar” diye konuştu. “Biri elinden tutmuştu biri bacağından yüzünü bile ısırdılar” Saldırıya uğrayan akademisyene olay yerinde müdahale eden komşularından Özlem Onay ise, çığlık sesi duyduklarını anda dışarı çıktıklarını belirterek, “Bir anda ses duydum. Çığlık sesi duyduk balkona koştuk. Eşim de hemen aşağı koştu. Daha önce hep bu tarz saldırılar olduğu için bu tarz çığlıkların ne olduğunu biliyoruz. Bir komşumuz Meliha Hanım’ı ormana doğru sürükleyen 3 köpek vardı. Belgesel izler gibi gördük izledik bağırmaya başladık. Biz bağrınca durdular Meliha Hanım’da sürünerek buraya doğru gelmeye başladı. Biri elinden tutmuştu biri bacağından yüzünü bile ısırdılar. Çok korkunç bir görüntüydü daha kendimize gelemedik” ifadelerini kullandı. “Köpek teröründen adım atamıyoruz” Mahallede yaşamaktan mutlu olmalarına rağmen başıboş köpeklerden rahatsız olduklarını açıklayan mahalle sakini Gülseren ise, “Dün saat 17.00 sularıydı balkonda duruyorduk. Korkunç bir çığlık Meliha Hocamı duyduk. Kanlar içindeydi yüzü bacağı korkunç bir haldeydi. Telefonu kaptığım gibi 112’yi tuşladım konuşamadım. Bu arada ambulansta çok geç geldi. Ambulansa yol vermeyenleri kınıyorum. 45 dakika ambulans bekledik kanamalı hastayla. Hasta kokmuştu çok kötüydü. Bu mahallede yaşamaktan hepimiz çok mutluyuz ama köpek sesinden ve köpek teröründen adım atamıyoruz” açıklamasında bulundu.