GÜNDEM - 31 Temmuz 2024 Çarşamba 23:04

Depremde yıkılan Ezgi Apartmanı’nda suçlu bilirkişi raporuyla ortaya çıktı

A
A
A
Depremde yıkılan Ezgi Apartmanı’nda suçlu bilirkişi raporuyla ortaya çıktı

Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan ve 35 kişinin hayatını kaybettiği Ezgi Apartmanı davası ile ilgili beklenen bilirkişi raporu geldi. Rapora göre apartmanın altındaki iş yerinde tadilat yapılması nedeniyle kolon kesilmesi iddiaları tamamen çürütüldü. Binanın altındaki firma yetkilileri ise kusursuz sayıldı.

Son duruşması 12 Temmuz’da Kahramanmaraş Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada talep edilen Ezgi Apartmanı bilirkişi raporu geldi.

Hazırlanan 96 sayfalık raporda önemli bilgilere yer verildi. Rapora göre Ezgi Apartmanı’nın altında bulunan iş yeri sahiplerinden S.K. ve M.K.’nin kusursuz olduğu yazıldı. Raporda; tutuksuz müteahhit Y.A. (82) ile daha önce hayatını kaybettiği için sanıklar arasında yer almayan inşaat yüksek mühendisi K.T. asli kusurlu sayıldı. Raporda 4 sanığın ise kusurlarının bulunmadığı belirtildi.

Sanık müteahhit Y.A.’nın dava dosyasındaki mevcut bilgi ve belgelerden, özellikle kendisinin SEBGiS dökümü içeriğindeki ifadelerinden, "Üst kattaki kaçak dedikleri binayı hepsi toplamı 80 metre, bunun içinde asansör dairesi var, merdiven evi var", "doğu taraftaki girişi biz o toprağı kaldırdıktan sonra peyzajdan sonra biz oradan giriş yaptık" şeklindeki beyanları ile apartman yönetim toplantıları için yer yaptığını beyan etmesi, otopark için kuzey cephe zemini kaldırılması şeklinde, yapının onaylı betonarme uygulama projesine aykırı şekilde müdahalelerde bulunması (8-8)/(C-F) aksları arasındaki bulunan, L=10,05 metre uzunluklu ve H=3,00 metre uzunluklu toplam 30,15 metrekare alanı perde duvarı inşasından sonrasında, kesilmek suretiyle kaldırılması (Sekil 37-a) ve çekme kat dairesi niteliğinde ilave büyütmeler yaptığının (Sekil 37-b) anlaşıldığı, binada kesildiği iddia edilen kolonun ise binanın yıkılmasında herhangi bir etkisinin bulunmadığı belirtildi.

Depremde yıkılan Ezgi Apartmanı’nda suçlu bilirkişi raporuyla ortaya çıktı

Raporda, "Sanıklar S.K. ve M.P. tarafından gerçekleştirildiği belirtilen tadilata yönelik tüm imalatların (fretli kolon kesilmesi, monşarj asansörü için döşemin yırtılması, perde duvarlarda havalandırma boşlukları açılması, bahçe çekme mesafelerinde pergola sistemli büyümeler yapılması, mutfak bacası ve tuvalet tesisatı imalatlarının) yapılmasının, heyetimizce gerçekleştirilen modellemeler ile yapısal analizler neticesinde; yapının deprem performansına, yapısal davranışı ile göçmesine, herhangi bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir" denildi.

Raporun devamında, "Dolaysıyla sanıklar S.K. ve M.P. tarafından gerçekleştirildiği belirtilen tadilat esaslı tüm imalatların tek başına veya diğer nedenlerle birleşerek binanın yıkımı üzerinde bir etkisinin olmadığı, bu nedenle sanıkların dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir davranışının bulunmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır" ifadeleri kullanıldı.

Raporda iş yerinin tadilatını üstlenen E.D.’nin de kusursuz olduğu belirtildi.

Binanın inşasından sonra yapıldığı öne sürülen müdahalelere de değinilen raporda, "Çatı katındaki imalat ve kullanımın, diğer sebeplerle (deprem büyüklüğü ve tasarım hataları) birlikte binanın yıkımına etkisinin bulunduğu yapısal analizlerle tespit edilmiştir. Binanın zemin katında bulunan kalorifer dairesinde yapılan müdahalelerin; gerçekleştirilen yapısal analizler sonucu binanın bulunmadığı belirlenmiştir" ifadelerine yer verildi.

’Pastane olarak kullanılan iş yerlerinde gerçekleştirildiği öne sürülen imalat, tadilat, tahrifatlar ile kesildiği öne sürülen kolon’ hakkında da bilgiler verilen raporda, "Gerçekleştirilen yapısal analizler sonucu; binanın tek başına veya diğer nedenlerle birleşerek binanın yıkımı üzerinde herhangi bir etkisinin bulunmadığı belirlenmiştir. Yapılmayan ve sonradan kesildiği iddia olunan perde duvarların yapılmaması veya sonradan kaldırılmış olması hallerinde tüm bu işlemlerin tek başına veya diğer sebeplerle birlikte binada yıkıma etkisinin bulunup bulunmadığı" ifade edildi.

Raporda, "Tarafımızca yapılan değerlendirmede, yürürlükte olan mevcut 2018 yönetmeliğine göre hesaplanan deprem ivmesi katsayısının, yapının inşa edildiği tarihte yürürlükte olan 1975 yönetmeliğine göre hesaplanan deprem ivmesi katsayısından 3,23 kat daha fazla olduğunun belirlendiği, heyetimizce yapılan tespit ve değerlendirmeye göre, dava konusu Ezgi Apartmanı’ndaki yıkımın/hasarın zemin kaynaklı olmadığı, ’deprem büyüklüğünün’ tek başına binanın yıkımına esaslı etkisinin bulunduğu, dava konusu yapının betonarme uygulama projesi ve eki hesap detaylarındaki hesap detaylarında gösterilen hesap hatalarının düzeltilmemesi, düzensiz aksların oluşturulması, döşeme tipinin uygun seçilmemesi (düşük düğüm rijitliğine sahip olunması ve assı kiriş ebatlarının çok geniş tutulmasının yeterli rijit diyafram sağlamaması) kütle merkezi ile rijitlik merkezinin çakıştırılmamasından kaynaklanan burulma düzensizliğine neden olunmasını kapsayan tasarım hatalarının tek başına binanın yıkımına esaslı etkisinin bulunduğu, bu tasarım hatalarının binanın göçmesine esaslı etken olması nedeniyle, dava dosyasındaki sanıklar dışında, statik proje müellifi (betonarme uygulama projesi ile statik hesap detaylarını gerçekleştiren) İnşaat Yüksek Mühendisi K.T. uymakla yükümlü olduğu dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışlarının bulunması karşısında ’asli kusurlu’ olduğu, dava konusu yapının, onaylı mimari ve betonarme uygulama projelerine aykırı olacak şekilde teras mahallinde çekme kat dairesi niteliğinde ilave büyütmenin yapılması ile yapının doğu cephesinde satış ofisinde/dükkanına giriş yapmak amaçlı (8-8)/(C-F) aksları arasındaki, 30.15 metrekare alanlı perde duvarın inşasından sonra kesilmesinin, yapının projesinde öngörülen mevcut yapısal güvenlik rezervinde ikincil mertebe de bir azalmaya neden olduğu ve diğer esaslı sebeplerle (deprem büyüklüğü ve tasarım hataları) birlikte yapının göçmesine neden olunduğu yani binanın yıkımına etkisinin bulunması karşısında asli kusurun oluştuğu" bilgisi verildi.

Raporda binanın müteahhidi Y.A.’nın kusurlu olduğu belirtilirken şu ifadelere yer verildi:

"Dolaysıyla sanık müteahhit Y.A.’nın onaylı betonarme uygulama projesine aykırı olarak gerçekleştirdiği bu imalatlar (çekme katta daire niteliğinde ilave büyüme yapması ve perde duvarın inşaatından sonrası kesilmesi) ve diğer esaslı sebeplerle birlikte binanın yıkımına neden olarak, uymakla yükümlü olduğu dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışlarının bulunduğu, dolayısıyla asli kusurlu olduğu, binanın fenni mesulü sanık inşaat mühendisi M.T.’nin teknik açıdan, uymakla yükümlü olduğu dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir davranışının bulunmadığı, dolayısıyla teknik açıdan herhangi bir kusur atfedilemeyeceği, sanıklar S.K., M.P.’nin pastanenin tadilatını üstlenen iç mimar E.D. tarafından gerçekleştirildiği belirtilen tadilata yönelik tüm imalatların; tek başına veya diğer nedenlerle birleşerek binanın yıkımı üzerinde bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir."

Raporun sonunda ise, "Pastane tadilatı sorumlusu olarak yargılanan sanıklar M.P., S.K. ve E.D.’nin binanın yıkımına neden olabilecek uymakla yükümlü olduğu dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışlarının bulunmaması nedeniyle, sanıkların herhangi bir kusurunun bulunmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır" denildi.

Halil Ulubey

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Iğdır Olta yok, ağ yok: Karasu Çayı’nda çıplak elle yayın balığı avı Ağrı Dağı’nın doğu yamaçlarından doğup Aras Nehri’ne karışan Karasu Çayı’nda yaşanan ilginç bir olay, görenleri hayrete düşürdü. Bölgede "balık adam" olarak tanınan Suat Çetindere, hiçbir ekipman kullanmadan, balıkları çıplak eliyle yakalıyor. Iğdır’ın Aralık ilçesinde bulunan Aras Nehri ve Karasu Çayı, amatör balıkçıların en uğrak noktaları arasında yer alıyor. Balık tutmayı bir tutkuya dönüştüren yöre halkı, hafta sonlarını bu sularda geçirebilmek için sabırsızlıkla bekliyor. Özellikle Karasu Çayı’nda yaşayan ve halk arasında "Lakka" olarak adlandırılan yayın balığı, balıkçıların en çok peşine düştüğü türlerden biri. Ancak çayın yapısı nedeniyle olta ile balık tutmak neredeyse imkânsız. Bu durum karşısında Suat Çetindere, alışılmışın dışında bir yöntemle dikkat çekiyor. Nefesini tutarak suya dalan Çetindere, sazlıkların ve çalı diplerinin arasında saklanan balıkları eliyle yakalıyor. Onun bu sıra dışı avlanma yöntemi, kıyıda bekleyen arkadaşları tarafından hayret ve sevinçle izleniyor. Karasu Çayı’nda sergilediği bu cesur ve farklı balık avı, Suat Çetindere’yi bölgenin en dikkat çeken isimlerinden biri haline getiriyor. Suat Çetindere; " Ben bu balıkları hobi amaçlı, elimle suyun altında tutuyorum. Bende illegal yol ile balık tutma yoktur. Ben bu işe çocuk yaşta başladım. Bende bunu abimden öğrendim. Bunu geliştirdim. Herkes eli ile balık tutabilir ama ben suyun altına girerek bu balıkları tutuyorum. İnanmayan gelip görebilir" dedi.
Van Van Kedi Villası’nda bu yıl 120 yavru dünyaya geldi Her yıl yerli ve yabancı on binlerce ziyaretçiyi ağırlayan Van Kedi Villası’nda bu yıl toplam 120 yavru dünyaya geldi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) bünyesinde faaliyet gösteren Van Kedisi Araştırma ve Uygulama Merkezi’nce yürütülen çalışmalar kapsamında, Türkiye’nin milli ırkı olarak tescillenen Van kedilerinin neslinin korunması ve orijinalliğinin sürdürülmesi amacıyla kontrollü üretim çalışmaları titizlikle devam ediyor. Senkronize doğum yöntemiyle gerçekleştirilen doğumların büyük bölümünün, genetik özellikleri yüksek ve orijinale yakın yavrulardan oluştuğu belirtildi. Cana yakın tavırları, ipeksi beyaz tüyleri, biri mavi biri kehribar ya da her ikisi de mavi olabilen göz yapıları ve suya olan ilgileriyle bilinen Van kedileri, yalnızca Van’ın değil Türkiye’nin de önemli sembolleri arasında yer alıyor. Ünü yurt dışına da taşan Van kedileri, Van Kedi Villası’nı ziyaret eden turistlerin en fazla ilgi gösterdiği canlılar arasında bulunuyor. "Orijinalliğe çok yakın yavrular oldu" İHA muhabirine konuşan Van Kedisi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdullah Kaya, merkezdeki doğumların üç parti halinde gerçekleştirildiğini hatırlattı. Geçtiğimiz yıl yeni yavru doğumu açısından 100 hedefi koyduklarını ifade eden Prof. Dr. Kaya, "Bu yıl ise yaklaşık 120 yavru elde ettik. Bunların yaklaşık 99-100’ü orijinalliğe çok yakın yavrular oldu. Bu yıl satıştan ziyade yavruların büyük bir bölümünü merkezin kendi ihtiyaçları için ayırmak durumunda kaldık. Bu nedenle 2025 yılı, Van Kedisi Araştırma Merkezi açısından kendi kedi sayısının yenilenmesi bakımından oldukça verimli bir yıl olarak geçti" dedi. "Süreç, her isteyene kedi verme şeklinde ilerlemiyor" Ücretli sahiplendirme konusunda da çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Kaya, "İhtiyaç fazlası yavruları, belirli kriterler çerçevesinde hayvanseverlere ve kedi beslemek isteyen ailelere sahiplendiriyoruz. Ancak bu süreç, her isteyene kedi verme şeklinde ilerlemiyor. Van kedisinin kıymetini bilecek, ona iyi bakabilecek ve kesinlikle sokağa terk etmeyecek aileler tercih ediliyor. Bu şartlar sağlandığında, elimizde ihtiyaç fazlası kedi varsa sahiplendirme yapıyoruz. Ancak 2025 yılında sahiplendirme oranı önceki yıllara göre biraz daha düşük kaldı" diye konuştu. "Temel önceliğimiz Van kedisinin orijinalliğini korumaktır" "Her eve bir Van kedisi" projesinin tüm Türkiye’yi kapsayan ve uzun vadeli bir hedef olduğunu söyleyen Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye genelinde milyonlarca haneyi düşündüğümüzde, bu slogan bir vizyonu ifade ediyor. Yılda yalnızca bir Van kedisi bile sahiplendirmiş olsak, bu hedef doğrultusunda ilerleme kaydetmiş oluruz. Bu hedef; bize araştırma, geliştirme ve ıslah konusunda şevk veren bir motivasyon kaynağıdır. Bu hedeften kesinlikle sapma söz konusu değildir. Ancak süreç yavaş ve kontrollü ilerlemek zorundadır. Çünkü temel önceliğimiz Van kedisinin orijinalliğini korumaktır. Hızlı gitmek gibi bir niyetimiz yok; önemli olan, bütünlüğü bozmadan ve genetik yapıyı koruyarak ilerlemektir."
Kayseri Avukatların ’IBAN’ oyunu Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, bazı avukatların mahkemeden para cezası alan vatandaşlara bilerek IBAN’larını vermeyerek icra takibi başlattıklarını ve bu sistemle iki tane vekalet ücreti alarak haksız kazanç elde ettiklerini dile getirdi. Şahin, avukatların IBAN’larının dava dosyasına konulmasını talep ederek, "Bu olay basit bir olay değil" dedi. Kayseri’de yaşayan Yusuf Metin, bir trafik kazası sonrasında aleyhine sonuçlanan mahkeme ile mahrumiyet bedelini ödemek için karşı tarafında avukatına ulaştı. Parayı ödemek için aradığı avukatın kendisini oyalayarak IBAN’ını vermediğini kaydeden Metin, bir gün sonra adına açılan icra dosyasını görünce şok oldu. Bunun üzerine avukatı arayan Metin, yapılanın yanlış olduğunu kaydederek, vatandaşların da buna dikkat etmeleri gerektiğini kaydetti. Başından geçen olayı anlatan Yusuf Metin, "Yaşamış olduğum bir trafik kazası sonucu birkaç ay sonra, tarafıma araç mahrumiyet tazminat bedeli adı altında bir tazminat davası açıldı. Bu davada aleyhime 38 bin TL’lik hüküm oldu ve bunu ödemek için taraf avukatına ulaştım. Mesaj atarak bana bir IBAN göndermesini aleyhime hüküm olan bu 38 bin TL araç mahrumiyet bedeli tazminatını ödemek isteğimi bütün iyi niyetimle ilettim. Karşı tarafın avukatı bana bir IBAN göndermedi. Acele etmeyin, yarın bakarım, emin olalım, ona göre ödeme yaparsınız şeklinde yönlendirmelerde bulundu. Bu yaptığımız konuşmalar mesajlarda kayıtları mevcuttur. 11 karım 2025 tarihinde tarafıma İstanbul 4. İcra Dairesi tarafından ilamlı icra takibi başlatıldığını gördüm ve avukata ulaştım. Kendilerine bu olayın etik olmadığını, benden ekstra faiz ve masraf almak için beni oyalayıp ilamlı icra takibi yapmak suretiyle haksız bir kazanç elde ettiklerini kendilerine söyledim. Sonrasında yaptığım araştırmalarda sadece kendim değil bir çok insanın daha mağdur olduğunu gördüm" diye konuştu. "Bu olay basit bir olay değil" Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin de, birçok vatandaşın bu ve farklı yöntemler ile kötü niyetli avukatlar tarafından mağdur edildiğinin altını çizerek, "Bu olay o kadar basit bir olay değil. Gayet hesaplanmış bilgi sahibi olarak, kamu kurumlarını kullanan bir çeteyle karşı karşıyayız. Bu olayla sınırlı kalmamak üzere, birçok işlem ve hatta yaralanma vakalarında dahi araya çeşitli aracılar sokularak; hastane çalışanlarından yedek parça satıcılarına kadar uzanan bir ağ üzerinden komisyonlar ödenmek suretiyle dolandırıcılık yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumla alakalı bakanlığın şöyle bir düzenleme yapmasını bekliyoruz; IBAN hesabı mutlaka dava dosyasına konmalı. Kaybeden kişi avukata ulaşmadan ödeyebilmeli. Birçok kötü niyetli avukat vatandaşa IBAN’ını vermeyerek ve ertesi gün icra takibi yaparak iki tane vekâlet ücreti alıyor yani haksız bir kazanç elde ediyor. Bu duruma da maalesef kamu kurumları da alet edilmiş oluyor. Bir an önce sonlandırılması lazım ve bu durumun cezalandırılmasını bekliyorum" ifadelerini kullandı.