ASAYİŞ - 16 Kasım 2024 Cumartesi 10:56

Murat Övüç’e ’3 kuruşluk’ tazminat davası

A
A
A

Sosyal medya fenomeni Murat Övüç, sosyal medya platformunda hakaret ve tehdit ettiği suçlamasıyla çıktığı mahkeme tarafından cezaya çarptırıldı. Hakaret ve tehdide uğradığı iddiasıyla konuyu yargıya taşıyan işletmeci, Övüç’e ayrıca ’3 kuruşluk’ manevi tazminat davası açacak.

İstanbul’da bir eğlence mekanını işleten V.A. (36), Instagram üzerinden sosyal medya fenomeni Murat Övüç’ün bir paylaşımına eleştiride bulunan bir paylaşım yaptı. Bunun üzerine ise Murat Övüç’ün kendisine "Seni elbet bir yerde göreceğim, elimden kim alacak seni bakalım" diye tehdit savurduğu, "Hadsiz, domez, aç köpek, ayakçı" diyerek de hakarette bulunduğunu iddia eden V.A., İzmir Barosu avukatlarından Alperen Cihan Çetinkaya aracılığıyla suç duyurusunda bulundu.

Murat Övüç’e ’3 kuruşluk’ tazminat davası

Montaj diyerek suçlamayı kabul etmedi

Yapılan suç duyurusunun ardından İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesi’nde konuyla ilgili duruşma gerçekleşti. Murat Övüç mahkemedeki savunmasında yazışma örneklerinin montaj olduğunu söyleyerek, "Üzerime atılan suçlamayı kabul etmiyorum, iddianamede belirtilen yazışmayı ben yapmadım, bu sözler bana ait değil" dedi. Davacı V.A. ise telefonundaki yazışmaların orijinal halini mahkeme başkanına sunarak tehdit ve hakaret mesajlarını gösterdi.

Murat Övüç’e ’3 kuruşluk’ tazminat davası

’3 kuruşluk’ manevi tazminat davası açacaklar

Mahkeme tarafından hakaret ve tehditten adli para cezasına çarptırılan Murat Övüç hakkında, Avukat Alperen Cihan Çetinkaya ’3 kuruşluk’ manevi tazminat davası açacaklarını söyledi. Çetinkaya, "Müvekkilim İstanbul’da bir işletmeci ve simaen de Murat Övüç isimli kişiyle tanışıyorlar. Murat Övüç’ün paylaşımlarından dolayı bunun toplumsal ahlaka uygun olmadığını düşünerek bir paylaşım gerçekleştiriyor. Bunun üzerine de Murat Övüç, Instagram üzerinden kendisine ’Hadsiz domez, aç köpek’ şeklinde hakaret ve tehdide varan söylemlerde bulunuyor. Bunun üzerine de biz şikayetçi olduk. Şikayetçi olduktan sonra mahkeme aşamasında Murat Övüç bu yazıların montaj olduğunu iddia etti. Ancak tabii ki bizim elimizde olan dijital materyalleri sunarak bu durumun doğru olduğunu kanıtladık. Burada tabii en önemli ayrıntılardan bir tanesi ’domez’ kelimesinin aslında bir mahkeme kararına konu olması ve hakaret içerikli sayılması anlamında bir ilk olduğunu ve hakaret literatürüne girmiş olduğunu söyleyebiliriz. Ben de bu kelimeyi araştırdım ve kelimenin LGBT bireylerinin kendi aralarında ağır hakaret şeklinde kullandığı bir kelime olduğunu öğrendik. Nitekim mahkeme de sanırım bu görüşteydi ve buna yönelik bir ceza verdi. Bu cezayı verdikten sonra da biz şahsa karşı 3 kuruşluk bir manevi tazminat davası açtık. Çünkü buradaki asıl amacımız kazanç değil. Instagram üzerinden özellikle ismini ve konumunu kullanarak, rahatlıkla bir insana hakaret etmek veya tehdit etmenin o kadar da ucuz olmadığını göstermek için 3 kuruşluk manevi tazminat davası açtık" dedi.

Ali İhsan Çiftçi - Sinan Yeniçeri

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu İl Sağlık Müdürü Dr. Derdiyok: “Diyabetin 2021’de 6,7 milyon kişinin ölümüne neden olduğu tahmin edilmektedir" Kastamonu İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Çağdaş Derdiyok, diyabet hastalığının 2021 yılında 6,7 milyon kişinin ölümüne sebep olduğunun tahmin edildiğini belirterek, "Diyabetli olan yaklaşık 2 yetişkinden birine yani yüzde 44’üne tanı konulamamaktadır" dedi. Kastamonu İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Çağdaş Derdiyok, “Dünya Diyabet Günü” sebebiyle mesaj yayınladı. Diyabet ile ilgili önemli bilgiler veren İl Sağlık Müdürü Derdiyok, dünyadaki diyabet hastası sayısının 2045’te 783 milyona çıkmasının beklendiğini söyledi. "Diyabetli olan yaklaşık 2 yetişkinden birine yani yüzde 44’üne tanı konulamamaktadır" ifadelerine yer veren Derdiyok,"Bu rakam 240 milyondur. Bunların çoğu tip-2 diyabettir. Diyabetli her 4 kişiden 3’ünden fazlası düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşamaktadır. 541 milyon yetişkinin tip 2 diyabete yakalanma riski yüksektir. 1,2 milyondan fazla çocuk ve ergen (0-19 yaş) tip 1 diyabetlidir. Diyabetin 2021’de 6,7 milyon kişinin ölümüne neden olduğu tahmin edilmektedir” dedi. Dünya Diyabet Günü’nün, 1991 yılında Uluslararası Diyabet Federasyonu ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından oluşturulduğunu belirten Dr. Derdiyok, “Dünya Diyabet Günü’nün 2024-2026’nın teması ‘Diyabet ve Esenlik’tir. Diyabet bakımına uygun erişim ve destek ile diyabetli herkes iyi yaşama şansına sahiptir. Diyabetli kişilerin yüzde 90’ından fazlasında sosyoekonomik, demografik, çevresel ve genetik faktörlerden kaynaklanan tip 2 diyabet vardır. Tip 2 diyabetin artışına katkıda bulunan başlıca faktörler, kentleşme, yaşlanan bir nüfus, azalan fiziksel aktivite seviyeleri, yanlış beslenme alışkanlıkları ve aşırı kilo ve obezite yaygınlığının artmasıdır. Ancak, tip-2 diyabet için önleyici tedbirler alarak ve tüm diyabet tipleri için erken teşhis ve uygun bakım sağlayarak diyabetin etkisini azaltmak mümkündür . Bu önlemler, bu durumla yaşayan kişilerin komplikasyonlardan kaçınmasına veya bunları geciktirmesine yardımcı olabilir. Diyabet ve kalp damar hastalıkları dünya çapında önde gelen ölüm nedenleri arasındadır ve bireyler, sağlık sistemleri ve toplumlar üzerinde büyük bir yük oluşturmaktadır. Avrupa’da 60 milyondan fazla kişi diyabetle yaşamakta olup bunların 32 milyonu Avrupa Birliği’nde bulunmaktadır. Avrupa Birliği’nde 60 milyondan fazla kişi de kalp damar hastalıkları ile yaşamaktadır. Diyabet, kalp damar hastalıkları ve diğer bulaşıcı olmayan hastalıklar önlenmesini iyileştirmek, değiştirilebilir davranışsal risk faktörlerinin yanı sıra hava kirliliği, diğer çevresel stres faktörleri ve inşa edilmiş çevre gibi dış faktörleri ele almak için çapraz ve tüm politikalarda sağlık yaklaşımı gerektirir. Bunların hepsi bulaşıcı olmayan hastalıklarda da ortak risk faktörleridir” diye konuştu. Sağlık Bakanlığı bünyesinde, önceki yıllarda da diyabetle programlı bir şekilde mücadele yaklaşımıyla çalışmalar yürütüldüğünü ifade eden İl Sağlık Müdürü Derdiyok, “DSÖ Avrupa Bölge Ofisi ve Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun girişimi ile hazırlanan ve 1989 yılında ilan edilen ‘St.Vincent Bildirisi’ ülkemiz adına 1992 yılında imzalanmıştır. 1994 yılında Sağlık Bakanlığı önderliğinde ‘Ulusal Diyabet Programı’ adı ile geliştirilen program uygulamaya konulmuş ve halen Türkiye Diyabet Programı olarak yürütülmektedir. Programda diyabetle etkin mücadele edilebilmesi için ulaşılması gereken 5 amaç belirlenmiştir. Bu amaçlar etkin diyabet yönetimi için politika geliştirmek ve uygulamak, diyabetin önlenmesini ve erken tanı konmasını sağlamak, diyabet ve komplikasyonlarının etkin tedavisini sağlamak, çocukluk çağında diyabet bakım ve tedavisini geliştirmek, Tip 2 diyabet ve obeziteyi önlemek ve diyabet ve diyabet programını etkin izlemek ve değerlendirmektir. Her bir amacın hedefine ulaşması için stratejiler ve somut eylemler önerilmiştir” şeklinde konuştu. Derdiyok, “Türkiye Diyabet Programı, diyabetin en önemli risk faktörü olan obezitenin önlenmesi amacıyla yürütülen ‘Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı’ ile de desteklenmektedir. Programlarımız Bakanlığımız ve ilgili paydaşlar ile birlikte kararlılıkla yürütülmektedir” ifadelerini kullandı.
Ankara Türk Kızılay’dan kan bağışı ve HIV iddialarına ilişkin açıklama Türk Kızılay, İzmir’de bir çocuğun HIV hastalığı nedeniyle hayatını kaybetmesi ile ilgili, "Babaya ilk kez HIV teşhisini koyan ve tüm devlet birimlerini uyaran kurum Kızılay’dır" açıklamasını yaptı. Türk Kızılay’dan yapılan açıklamada, "İzmir’de bir çocuğumuzun AIDS (HIV) hastalığı nedeniyle hayatını kaybetmesi hepimizi derinden üzmüştür. Vefat eden çocuğumuza HIV virüsünün nasıl bulaştığına ilişkin Sağlık Bakanlığı’nın incelemeleri sürerken, virüsün Kızılay tarafından verilen bir kandan bulaştığına yönelik asılsız iddiaların hiçbir şekilde gerçeği yansıtmaması üzerine aşağıdaki açıklama zorunlu olmuştur" denildi. "İddiaya konu olan, İzmir’de kemik erimesi şüphesiyle tedavi altına alınan ancak AIDS olduğu ortaya çıkan 13 yaşındaki A.E.K.’nin babası K.K., 2024 yılı ocak ayında Muğla’nın Milas ilçesi Atapark Kan Bağış Merkezi’ne başvurarak ilk kez kan bağışçısı olmak istemiştir" denilerek şu bilgilere yer verildi: "K.K.’den alınan kan örneği, güvenli kan teminine yönelik NAT (Nükleik Asit Amplifikasyon Testi) testi dahil tüm tetkiklerden geçirildikten sonra HIV pozitif olduğu anlaşılmış ve derhal ilgili sağlık ve kolluk birimlerine bilgi verilip kan imha edilmiş ve baba K.K. Kızılay’ın ret listesine alınmıştır. Babaya ilk kez HIV teşhisini koyan ve tüm devlet birimlerini uyaran kurum Kızılay’dır. 2020 yılından bu yana, Bölge Kan Merkezlerimizden HIV riski taşıyan herhangi bir kan bileşenine dair hastanelere veya sağlık otoritelerine bir bildirim yapılmamış, aynı şekilde hastanelerden de Kurumumuza bu yönde bir bildirim ulaşmamıştır." Türk Kızılay’ın, kan bağışı sürecinde halk sağlığını koruma sorumluluğu doğrultusunda tüm süreçlerini titizlikle yürütmekte ve bağışlanan her kan bileşenine uluslararası standartlara uygun modern testler uygulamakta olduğuna dikkat çekilerek şunlar kaydedildi: "Türk Kızılay tarafından temin edilen tüm kan bileşenleri, Hepatit B, Hepatit C, HIV ve Sifiliz enfeksiyonlarına yönelik ileri tarama ve doğrulama testlerinden geçirilmektedir. Testlerde enfeksiyon riski saptanması durumunda, bağışçıdan kan bağışı kabul edilmemekte ve bu kanlar kesinlikle hastanelere gönderilmemektedir. Kızılay kendisine verilen düzenli ve güvenli kan temini görevini eksiksiz bir şekilde yerine getirirken, yılda aldığı yaklaşık 3 milyon ünite kanla yaklaşık 9 milyon hasta ve yaralının kan ihtiyacını karşılamaktadır. Sorumsuz ve muğlak açıklamaların Kızılay’ın yürüttüğü bu milli göreve ve kan bağışı bekleyen hasta ve yaralılara vereceği zarar her türlü açıklamanın dışındadır. İlgili tüm kurum, kuruluş ve kişileri duyarlı olmaya çağırır, konuyu her yönüyle takip ettiğimizi bildiririz."
Şırnak Şırnak T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nun ısınma sorunu çözüldü Şırnak T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Cezaevi, Jandarma ve Cezaevi lojmanlarında kalan vatandaşların ısınma ve sıcak su sorununu, doğal gaz dönüşüm sistemi ile çözüldü. Şırnak T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna bağlı tüm yaşam alanlarında Aralık 2023 yılından bu yana ısınma ve sıcak su temin etmekte herhangi bir aksaklık yaşanmadığını ifade eden Şırnak T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Serkan Kengil, kurumlarının 2023 Aralık ayına kadar ısınmada ve sıcak su sağlama da kömür sistemini kullanmakta olduğunu söyledi. 2023 Aralık ayı itibari ile doğal gaz dönüşüm sistemlerini kurma entegrasyonu ile Jandarma binası, Açık Ceza İnfaz Kurumu, Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ve lojmanların ısınma ihtiyaçlarını sağlanmakta olduğunu dile getiren Kengil, "Aynı zamanda Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Açık Ceza İnfaz Kurumu’na da sıcak su imkanı sağlamakta. Haftanın belirli günlerinde olmak üzere 10 saate kadar sıcak su imkanı, 24 saatte Dünya Sağlık Örgütünün belirlemiş olduğu soğuk ve sıcak su imkanı sağlamaktadır. Her ne kadar Ceza İnfaz Kurumumuz ile ilgili altyapı ve sıcak suya ulaşım imkanları noktasında, ısınma noktasında problemler varmış gibi lanse edilmiş olsa da şu anda 2023 Aralık itibari ile tamamen bütün altyapı ve ısınma ihtiyaçlarını ve sıcak su ihtiyaçlarını karşılama durumundayız. Herhangi bir noksanlık, eksiklik olmadığı için altyapılarımız tamamen tam kapasite ile çalışmakta. 2024 yılı kış itibari ile de hükümlü tutuklular bunu gerekli şekilde hissedecekler. Soğuk suya ulaşım ve sıcak suya ulaşım noktasında da dediğimiz gibi herhangi bir sıkıntı ve sorun bulunmamaktadır" dedi.
İstanbul Fatih’te antika dükkanını lağım suyu bastı, esnaf kendi imkanlarıyla suyu dışarı attı Fatih Balat’ta 1 hafta önce kanalizasyon hattının zarar görmesi sonucu lağım suyu yan tarafta bulunan binanın altındaki antika dükkanını bastı. Lağım suyunu kendi imkanları ile dışarı atan iş yeri sahibi Rıfat Gavuz, İSKİ’yi aradığını, lakin İSKİ’nin sorunu çözmediğini iddia etti. Fatih Balat Ayvansaray Mahallesinde bir hafta önce bir kanalizasyon hattında arıza çıkmasıyla sebebiyle hattan akan lağım suyu yan tarafta bulunan binanın altındaki dükkanı bastı. Sabah saatlerinde dükkanına gelen Rıfat Gavuz, içeri girdiğinde etrafı su bastığını fark etti. Rıfat Gavuz, daha sonra kendi imkanları ile suyu dışarı attı ve arıza çıkaran kanalizasyon hattındaki tıkanıklığı temizleyerek sorunu giderdi. Bu konu ile ilgili İstanbul Büyükşehir Belediyesi İSKİ ekiplerini aradığını lakin aradan günler geçmesine rağmen sorunun çözülmediğini iddia etti. “Halıları kaldırdım, göl gibiydi” Yaşanan olayı anlatan antikacı Rıfat Gavuz, “Geçtiğimiz hafta ayında 9’unda Cumartesi günü dükkana geldim. Üstümü değiştirmek için odaya girdiğim esnada ayaklarım suyun içerisinde kaldı. Ne oldu diye şaşırdım. Baktım halıların olduğu yerde su vardı. Halıları kaldırdım, göl gibiydi. Buraya kanalizasyonun pis suyu akıyor. Baktım, duvarın altında su geliyor, sonra dışarı çıktık, kanalizasyonun tıkandığını fark ettik. Hattın dibi kırık, su toprağa sızıyor ve dükkâna geliyor” dedi. “İSKİ’yi aradım, durumu bildirdim” İSKİ’yi aradığını ama geri dönüş olmadığını söyleyen Rıfat Gavuz, “Ben de önlem için kovaları alıp dışarı su attım. İSKİ’yi aradım, durumu bildirdim. Defalarca bildirdim bugün 8’inci gün oldu. Bir haftadır arıyorum kimse gelip müdahale etmiyor. Kendim önlem alarak buraya duvar gibi bir set yaptım. Buradan duvarı kırdım. O pis su giderden gidiyor. Bir haftadır, bekliyorum, bir Allah’ın kulu gelmiyor” şeklinde konuştu.