SAĞLIK - 16 Kasım 2022 Çarşamba 09:39

Makedon hastaya, Türk şifası

A
A
A
Makedon hastaya, Türk şifası

Kanseri nüks edince doktorunun “HİPEK” (sıcak kemoterapi) tedavisi önerdiği Makedonyalı Verka Georgievska (67) Türkiye’de şifa buldu.

Kanseri nüks edince doktorunun “HİPEK” (sıcak kemoterapi) tedavisi önerdiği Makedonyalı Verka Georgievska (67) Türkiye’de şifa buldu. Eşi için internette HİPEK tedavisi uygulayan hekimlerin tedavi sonuçlarını ve bilimsel yayınlarını araştırdığını belirten Alman asıllı Profesör Dimitar Georgievska, “Bu bilgiler ışığında eşimi İzmir Kent Onkoloji Merkezi’nde Prof. Dr. Aras Emre Canda’ya emanet ettim. Başarılı ameliyat ve HİPEK uygulamasının ardından sağlıkla ülkemize dönüyoruz. Teşekkürler Türkiye” dedi.


Makedonya’nın başkenti Üsküp’te yaşayan, emekli elektrik-elektronik mühendisi Profesör Dimitar Georgievska (67), emekli elektrik teknisyeni olan, iki çocuk annesi eşi Verka ile sağlık arayışı için Türkiye’ye geldiklerini söyledi.


2 yıl önce karın zarına yayılmış kolon kanseri nedeniyle eşinin kalın bağırsağının bir kısmının, rahim ve yumurtalıklarının alındığını belirten Georgievska, “Eşim ameliyattan sonra 22 kür kemoterapi gördü; ancak kemoterapi sırasında hastalığında ilerleme oldu. Üsküp’teki doktorumuz yeniden ameliyat olmasını ve sıcak kemoterapi denilen HİPEK tedavisi önerdi. Bu tedavi bizim ülkemizde teorikte var; ancak pratikte uygulanmıyor” dedi.



“Sağlıkla ülkemize dönüyoruz”


İnternette HİPEK tedavisi üzerine geniş bir araştırma yaptığını söyleyen Georgievska, “İnternette araştırırken karşıma eylül ayında İstanbul’da yapılan, 33. Uluslararası Cerrahlar, Gastroenterologlar ve Onkologlar Derneği’nin kongresinde HİPEK konusu detaylı olarak karşıma çıktı. Kongreye katılan Genel Cerrah Prof. Dr. Aras Emre Canda ve Prof. Dr. Cem Terzi’nin bu konudaki sunumlarını izledim, tüm yayınlarını okudum. Ardından Dr. Canda ile online görüşme yaparak eşimin tüm hastalık sürecini anlattım ve yapılan tetkiklerini gönderdim. Dr. Canda tetkikleri inceledikten sonra eşimin ameliyat şansının olduğunu söyledi ve hiç zaman kaybetmeden eşimi İzmir’e Kent Onkoloji Merkezine getirdim. Prof. Dr. Canda 7 Ekim’de eşimi ameliyata aldı. Karın içindeki nüksetmiş hastalığı büyük bir ameliyat ile temizledikten sonra karın içine sıcak kemoterapi (HİPEK) uyguladı. Çok uzun süren bir ameliyattı; ama sonuç çok iyi oldu. Taburcu olduktan bir hafta sonra kontrolümüz de yapıldı ve şimdi sağlıkla ülkemize dönüyoruz. Doktorumuza daha internette araştırma yaparken inanıp güvenmiştik, yanılmadık. Tüm hekimlere, hemşirelere çok teşekkür ediyoruz” diye konuştu.



Karın zarına yayılmış kalın bağırsak kanseri


Öte yandan Kent Sağlık Grubuna bağlı Kent Onkoloji Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Canda, hastanın tanısı, genel durumu ve uygulanan tedaviler konusunda şu bilgileri verdi:


“Verka Hanım daha önce karın zarına yayılmış kalın bağırsak kanseri nedeni ile ameliyat olmuş; ancak o ameliyat sırasında karın içindeki hastalığı tamamen temizlenememiş. Ameliyat sonrası uygulanan kemoterapiler ile hastalık önce bir süre kontrol altına alınabilmiş; ancak ardından kemoterapiye yanıt azalmış ve hastalıkta ilerleme başlamış. Bize ulaştıktan sonra online görüşmeler yaptık ve radyolojik tetkiklerini inceleyip onkoloji konseyinde değerlendirdik. Karın içerisindeki hastalığının ameliyat ile temizlenme şansı vardı. Bunun üzerine kendilerini tedavi için ülkemize davet ettik. Ameliyat ve ameliyat sonrası iyileşme dönemi çok başarılı geçti. Hastamıza yaptığımız sitoredüktif cerrahi adı verilen büyük ve uzun süren bir ameliyat ile karın içindeki yaygın hastalığını temizleyebildik. Ardından da karın içinde kalabilecek gözle görülmeyen kanser hücrelerine yönelik HİPEK (karın içi sıcak kemoterapi) uyguladık. Hastamızı sağ salim memleketine uğurlamaktan mutluluk duyuyoruz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: “Savunma Sanayii Başkanlığımızın destekleri ile ASELSAN ve TOBB ETÜ tarafından süperiletken çip üretimevi kurulacak” Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Savunma Sanayii Başkanlığı’nın destekleri ile ASELSAN ve TOBB Ekonomi Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) tarafından kurulacak süperiletken çip üretimevi ile daha yüksek kapasiteli kuantum bilgisayarlar geliştirilebileceğini söyledi. TOBB Başkanı Mustafa Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB ETÜ’de düzenlenen Türkiye’nin ilk kuantum bilgisayarı tanıtım törenine katıldı. Programda bir konuşma yapan Hisarcıklıoğlu, TOBB ETÜ Teknoloji Merkezi’nin 6 farklı mühendislik disiplininin bir arada bulunduğu dünyadaki tek merkez olduğuna dikkat çekerek, "TOBB ETÜ’de araştırmacılar yetiştiriyoruz, teknoloji geliştiriyoruz, ürüne dönüştürüyoruz ve ticarileştiriyoruz. Cevdet Yılmaz’ın Kalkınma Bakanlığı döneminde destek verdiği dünyanın en büyük su türbin test ve tasarım merkezi TOBB ETÜ Hidro burada, milli otomobil TOGG’un Teknoloji Merkezi burada, en önemlisi kuantum bilgisayar burada faaliyete geçti. Bugün burada tarih yazacak bir gelişmeye hep birlikte tanıklık ediyoruz. Türkiye’nin ilk kuantum bilgisayarı QuanT’ın açılışı için bir aradayız. Bu başarı, sadece TOBB ve TOBB ETÜ’nün değil, aynı zamanda ülkemizin teknolojik dönüşümünde bir kilometre taşıdır. QuanT, yani ‘Quantum Computer of TOBB ETÜ’, Türkiye’nin teknoloji vizyonunu ileriye taşıyan bir semboldür” ifadelerini kullandı. Açılışla Türkiye’nin kuantum bilgisayar geliştiren dünyadaki sayılı ülkeler arasına katıldığına dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Şu an dünyada kuantum bilgisayar teknolojisine sahip yalnızca 15 ülke bulunmaktadır. Ve biz bu teknolojiye sahip olan az sayıdaki ülkeden biri olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Kuantum bilgisayarlar, hesaplama gücünü klasik bilgisayarların ötesine taşıyan, geleceği şekillendiren bir teknolojidir. Süper bilgisayarlarda bile on yıllar süren işlemleri dakikalar içinde çözme potansiyeline sahiptir. Bu teknoloji, kriptografi, yapay zeka, ilaç geliştirme, enerji optimizasyonu ve iklim modelleme gibi alanlarda çığır açacak çözümler sunuyor. QuanT’ın sağladığı işlem gücü, savunma sanayiinden finansal teknolojiye, mobiliteden siber güvenliğe kadar pek çok stratejik alanda ülkemizin küresel rekabet gücünü artıracaktır. Aynı zamanda QuanT’ın sahip olduğu altyapı, yerli algoritmaların geliştirilmesi ve Türkiye’nin bu alanda liderlik konumuna erişmesi için kritik bir adım olacaktır” diye konuştu. QuanT ve Türkiye’nin kuantum ekosisteminin yalnızca bir bilgisayar değil, Türkiye’nin teknolojide bağımsızlığını güçlendirme kararlılığının bir ifadesi olduğunu belirten Hisarcıkoğlu, “QuanT, genç araştırmacılarımız, girişimcilerimiz ve akademisyenlerimiz için bir ilham kaynağıdır. Teknoloji üretiminin sadece büyük ülkelerin tekelinde olmadığını, Türkiye’nin de bu yarışta güçlü bir oyuncu olduğunu dünyaya göstermektedir. Türkiye’nin geleceğini şekillendirmekte ve yarının da yeni kazanımlarını müjdelemektedir. 2025 Uluslararası Kuantum Bilimi ve Teknolojisi Yılı’na büyük bir umutla giriyoruz. TOBB ve TOBB ETÜ olarak üniversite-sanayi iş birliğinin en güzel örneklerinden birine imza atmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. Bu noktada kuantum teknolojilerinin geliştirilmesi için ilk günden bu yana bizlere her zaman destek olan Savunma Sanayii Başkanlığı’na, TÜBİTAK’a ve ASELSAN’a çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. “Kuantum teknolojilerini yalnızca bir bilim dalı olarak değil, ekonomimizi büyüten bir güç olarak da görüyoruz“ Kuantum teknolojilerini yalnızca bir bilim dalı olarak değil, ekonomiyi büyüten bir güç olarak da gördüklerini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “Girişimcileri ve KOBİ’lerimiz için bu teknoloji yeni ufuklar açacaktır. TOBB’un 2 milyon üyesi, bu ekosistemin bir parçası olmaya hazırdır. Bugün buradan gençlerimize bir çağrıda bulunmak istiyorum: Gelin, bu büyük teknoloji devriminin bir parçası olun. TOBB ETÜ’de oluşturulan kuantum ekosistemine katılarak, Türkiye’nin bilimsel geleceğine yön verin. Girişimcilerimizi, start-uplarımızı ve teknoloji geliştiren tüm paydaşlarımızı bu ekosistemde birlikte çalışmaya davet ediyorum. Şimdiki hedefimiz Savunma Sanayii Başkanlığımızın kıymetli destekleri ile ASELSAN ve TOBB ETÜ tarafından kurulacak süperiletken çip üretimevidir. Bu adım, daha yüksek kapasiteli kuantum bilgisayarların geliştirilmesinin kapısını aralayacaktır” dedi. Elde edilen başarının bir son değil, bir başlangıç olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “QuanT, Türkiye’nin teknoloji bağımsızlığını güçlendiren ve ‘Yapamazsınız’ diyenlere verilmiş en güçlü cevaptır. Bugün burada yalnızca bir bilgisayarın değil, bir vizyonun, bir inancın, bir geleceğin açılışını yapıyoruz. Ben huzurlarınızda QuanT’ın hayata geçmesinde büyük emekleri olan TOBB ETÜ Rektörümüz Yusuf Sarınay’a, Ali Bozbey ve Mehmet Ünlü hocalarımıza ve araştırma ekiplerine çok teşekkür ediyorum. Hepsiyle ayrı ayrı iftihar ediyorum. Türkiye’nin kuantum çağına hoş geldiniz. Gelin, hep birlikte geleceği şekillendiren bir Türkiye’yi inşa edelim” dedi.
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasında bebekleri hastanelere sevkini sağladığı iddia edilen sanık savunma yaptı İstanbul’da bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine 4’üncü gününde devam ediliyor. Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Renas Kılıç, "Amacım, Esenyurt Belediye Başkanı olmaktı" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava dördüncü gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada bebekleri, çetenin ilişkisi olan hastanelere sevk eden Renas Kılıç, savunma yaptı. "Siyasi ve makam olarak bir yere gelmek istiyordum" 2017 yılında göreve başladığını aktaran Kılıç, "Reyap’ı korumak için işe başladım. Daha sonra Esenyurt Belediyesi’nde işe başladım. Hastanede de görev aldım. Ben bebeklere iğne yapıyordum. Siyasi ve makam olarak bir yere gelmek istiyordum. O hastaneye bir sevgim vardı. Ben vazifem gereği orada işimi yapıyordum" diye konuştu. Para karşılığı hasta sevkini sağladığı iddialarını yalanladı Mahkeme başkanı sanığa, "Bebek sevki sağlamak için maddi menfaat sağladığın iddiaları var. Bununla ilgili ne diyorsun?" diye sordu. Sanık, "112 bu kadar basit bir sistem değil, kabul etmiyorum" diye yanıtladı. "Fırat Sarı’dan para almadım, para verdim" Fırat Sarı ile hastaların durumu dışında bir iletişiminin olmadığını aktaran Renas Kılıç, "Fırat Sarı’dan para almadım, Fırat Sarı’ya para verdim. Polis fezlekesinde de bana Fırat Sarı’dan para aldığım konusunda diretme yapıldı. Para alsam bu halde olmazdım. Kesinlikle kabul etmiyorum, bu imkansızdır. Fırat Sarı’ya hasta talebi olduğunda bana bunu söylememesi gerektiğini söyledim" diye konuştu. "Hastalar mutlaka önce güveze alınır, sonra sevki yapılırdı" Savunmasına devam eden Kılıç, "Yabancı hastalar vardı. Mavi kod geldiği zaman o hasta ilk önce mutlaka kuvözde kalırdı, sonra sevki yapılırdı. Benim görevim, hastalar ilçe başkanlarına ya da belediyelere geldiklerinde, o an nereden hasta geliyorsa, oraya yakın eczane ile anlaşıp, hastaları o eczaneye yönlendiriyorduk" ifadelerini kullandı. Mahkeme başkanı, sanığa Fehmi Alperen ile sanık arasında geçen "Sen gönderme dersen ben göndermem" konuşmasını sordu. Sanık buna cevap olarak "Burada hastadan bahsetmiyorduk. Bir takım kişilerin işten çıkarılmasından bahsediyorduk. Eşim Hasdal’da 112 de çalışıyor, devlet memuru" diye konuştu. "Amacım, Esenyurt Belediye başkanı olmaktı" Savunmasına devam eden Renas Kılıç, "Yedi aydır tutukluyum, hedefim kimseyi öldürmek değil, ben belediye bünyesinde çalışıyorum. Amacım bu işlere bulaşıp, kazanç sağlamak değil, Esenyurt Belediyesi’nde Belediye başkanı olmaktı. Asla suçlu çıkacağıma inanmıyorum. Bu çocuklar vefat etti, ben bu çocukların evlerine gidip, tedavilerini kendim yapıyordum, nasıl zarar verebilirim? Ben hiçbir talimatı Fırat Sarı’dan almadım, Bebek başı para almıyordum, hak ediş alıyordum" ifadelerini kullandı. Cumhuriyet savcısı sanığa, Fehmi Alperen’le sanık arasında geçen ilaç temini konuşmasını sordu. Sanık, "Başka ilaçlarda vardı, farklı hastanelerden ilaçlar alıyorduk. Bir hastane sahibi değilim, nasıl SGK’dan para alabilirim? Üzerime atılı kamu zararı suçlamalarını kabul etmiyorum" dedi. Duruşmaya ara verildi Mahkeme, sanık Renas Kılıç’ın savunmasının ardından, duruşmaya ara verdi. Duruşma, aranın ardından diğer sanıkların savunmaları ile devam edecek.