TEKNOLOJİ - 24 Nisan 2025 Perşembe 11:09

İzmir’de yüzde 35 civarında kaçak yapı var

A
A
A
İzmir’de yüzde 35 civarında kaçak yapı var

İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, İstanbul’da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin İzmir için de bir uyarı niteliğinde algılanması gerektiğini söyledi. İzmir’deki yaklaşık 1 milyonluk bina stokunun yarısının 1998 öncesi deprem yönetmeliğine göre yapıldığını, yüzde 35 civarında da kaçak yapı bulunduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kozanoğlu, "İzmir’in birinci gündemi deprem olmalı. İzmir’de, riskli yapıların tespiti için ilk etapta acilen kontrol edilmesi gereken 150-200 bin civarında bina var. Harekete geçmediğimiz, beklediğimiz her gün biraz daha geç kalıyoruz. Depremden korkuyoruz ama en çabuk da depremi unutuyoruz" diye konuştu.


İEÜ İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, İstanbul’un Silivri ilçesinde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından İzmir ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. İstanbul’daki depremin ucuz atlatıldığını ve can kaybının olmamasının sevindirici olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kozanoğlu, depremin Türkiye’nin bir gerçeği olduğunu belirtti.



"Deprem karnemiz iyi değil"


Depremden değil, çürük binalardan korkulması gerektiğini aktaran Prof. Dr. Kozanoğlu, "İzmir’de yaklaşık 1 milyon bina stoku var. Bunun çok büyük kısmı da 11 merkez ilçede yer alıyor. Yaş ortalamasına baktığımız zaman eski binaların yoğun olduğu bir kentteyiz. Eski bina demek, çürük bina demek değil. Eski bina olunca yıkılacak anlamı da çıkmıyor. Ancak mutlaka bu binaların kontrol edilmesi gerekiyor. İzmir’de neredeyse her iki binadan biri, 1998 öncesi deprem yönetmeliğine göre yapılmış. Bu binaların birçoğu da 35-40 yaşın üzerinde. Net sayı vermek zor ama ilk etapta 150-200 bin bina acilen kontrol edilmeli. Maalesef insanlarımız duvar yıkmayı, daireleri dükkana çevirmeyi, evlerin çatılarına hiçbir mühendis desteği olmadan su depoları koymayı, önlem almadan tadilatlar yapmayı çok seviyor. ‘Bu kadardan bir şey olmaz’ diyor. Ancak bir deprem anında bu hataların bedelini büyük yıkımlarla, can kayıplarıyla ödüyoruz. Kahramanmaraş depreminde de İzmir depreminde de ağır hasar alan, yıkılan binalarda bu hataları gördük. Kolon ya da kirişle oynayanları hiç saymıyorum bile. Binanın kolonunu ya da kirişini kesmek, benim gözümde kasten insan öldürmekle aynıdır" ifadelerini kullandı.



"Binadan emin değilseniz, mutlaka kontrol ettirin"


Prof. Dr. Kozanoğlu, şöyle devam etti: "İzmir’de yüzde 35 civarında da kaçak yapı stokumuz var. Bu oran, İzmir gibi bir şehir için yüksek. Peki ne yapacağız? Korkup beklemek, deprem olursa ne yapacağız diye düşünmek çözüm değil. Bu konuda bilinçlenmeliyiz. Binamızdan emin değilsek, kendimizi güvende hissetmiyorsak, mutlaka kontrolünü yaptırmalıyız. Güçlendirme ihtiyacı varsa hemen harekete geçmeliyiz. Kentsel dönüşüm için güç birliği içinde hareket etmeli, bu konuya öncelik vermeliyiz. Görüyorum ki, deprem anında yapılacaklarla ilgili de yeterli bilgiye sahip değiliz. Son depremde de evlerden atlayanları, merdivenlere koşanları gördük. Bu konuda bilinçlenmeli, uzmanlara kulak vermeliyiz. İzmir’in deprem karnesi pek iyi değil. Bu en son 30 Ekim 2020’de meydana gelen depremde de bunu gördük. İzmir’in 17 Ağustos’u, 6 Şubat’ı olmasın. Yeni bir felaket de İzmir’de yaşanmasın. Bunun için zaman kaybetmeden harekete geçelim. Beklediğimiz her gün geç kalıyoruz."



Can güvenliğine odaklanalım


Vatandaşların da bu konuda hassas ve bilinçli davranması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Kozanoğlu, "Bunu her fırsatta söylüyorum, tekrar gibi oluyor ama yıl olmuş 2025; biz hala kolon kesmeyin, kirişle oynamayın demek zorunda kalıyoruz. ‘Karot testi binayı zayıflatır’ diyenleri, ‘Benim duvarımı matkap bile zor deliyor, bu binaya bir şey olmaz’ diye düşünenleri görüyoruz. Bunların hepsi yanlış. Karot testi binayı zayıflatmaz, binanın güvenliği dışarıdan bakılarak ya da duvara vurarak anlaşılmaz. Unutmayalım can güvenliğimiz her şeyden önemli. Binaya sonradan yapılacak eklemelerin mutlaka mimari projede daha önceden belirlenmesi gerekir. Siz, binanın üzerine su depoları eklenebilecek şekilde mimari projeyi oluşturursanız, mühendis de buna göre bir statik hesaplama yapar. Yani bina, bir deprem anında su depolarını da taşıyacak güçte yapılmış olur. Biz ne yapıyoruz? Hiçbir statik hesapta yer almamasına, planlanmamasına rağmen kafamıza göre su depolarını binaya yerleştiriyoruz ya da başka eklentiler yapıyoruz. Bu hatalara artık son verilmeli" dedi.



İzmir’de yüzde 35 civarında kaçak yapı var

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Samsun Büyükşehir’den liman içine balık restoranı Samsun Büyükşehir Belediyesi, Liman ile Tütün İskelesi arasında kalan sahil bandında hayata geçirdiği balık restoranı projesiyle kente, deniz manzarası eşliğinde yeni bir sosyal yaşam alanı kazandırıyor. Samsun Büyükşehir Belediyesi, sahil alanlarını daha işlevsel hale getirme hedefi doğrultusunda İlkadım ilçesi Fuar Caddesi üzerinde yer alan Liman ile Tütün İskelesi arasındaki bölgede balık restoranı inşa ediyor. Yapımına başlanan proje, Samsun’un sahil kimliğini güçlendirecek şekilde tek katlı ve hareketli bir mimari anlayışla tasarlandı. Yelpaze formundaki yapı, denizle bütünleşen estetik görünümüyle dikkat çekerken, 615,80 metrekare kapalı alanın yanı sıra 141,67 metrekarelik üstü açılıp kapanabilen teras alanını da barındırıyor. Minimum 240 kişi kapasitesiyle hizmet vermesi planlanan restoran, yalnızca yeme-içme alanı olarak değil, her yaştan ziyaretçiye hitap eden bir yaşam alanı olarak projelendirildi. Tesis bünyesinde çocuk oyun alanı, mescit, bebek bakım odası ve modern bir mutfak bölümü de yer alacak. İnşaat çalışmaları sürüyor Projede mimari detaylara da özel önem verildi. Cephede kullanılacak pul desenli titanyum kaplama, gümüş tonlarının hâkim olduğu modern bir görünüm sunarken, ön cephedeki renk dokunuşlarıyla balık teması ön plana çıkarılacak. İç ve dış mekânlarda ise ferah, modern ve doğayla uyumlu bir dekorasyon anlayışıyla ziyaretçilere keyifli bir atmosfer sunulması hedefleniyor. İnşaat çalışmalarının aralıksız sürdüğü proje tamamlandığında, sahil bölgesine önemli bir değer katması bekleniyor. "Sahil kimliğimizi güçlendirecek" Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, Samsun’un Karadeniz’in en güzel sahillerinden birine sahip özel bir şehir olduğunu vurgulayarak, sahil alanlarını hemşehrilerin yaşam kalitesini artıracak şekilde değerlendirmeyi amaçladıklarını söyledi. Balık restoranı projesiyle sahilin, ailelerin birlikte vakit geçirebileceği, kaliteli ve sağlıklı deniz ürünlerinin güvenle tüketilebileceği bir sosyal yaşam alanına dönüşeceğini ifade eden Doğan, bu alanın aynı zamanda kente gelen misafirler için Karadeniz kültürü ve lezzetlerinin tanıtılacağı önemli bir durak olacağını belirtti. Doğan, restoran tamamlandığında Samsun’un sahil kimliğini güçlendiren ve vatandaşların keyifle vakit geçirdiği bir mekân olarak şehre hizmet edeceğine inandığını sözlerine ekledi.
İstanbul TMOK Türkiye Fair Play Ödülleri’nin töreni gerçekleştirildi Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) tarafından düzenlenen 2024 Türkiye Fair Play Ödülleri sahiplerini buldu. Ataköy’deki Olimpiyatevi’nde düzenlenen 2024 Türkiye Fair Play Ödülleri törenine TMOK Başkanı Ahmet Gülüm, TMOK Fair Play Komisyonu Başkanı Haldun Domaç, ödül almaya hak kazananlar ve davetliler katıldı. Törende; Tanıtım, Kariyer, Davranış ve Toplumsal olmak üzere dört ana kategoride birçok kişi ve kuruma ödül verildi. Etkinlikte Dünya Fair Play Ödülleri ve Avrupa Fair Play Ödülleri de sahiplerini buldu. TMOK Anma ve Onurlandırma Komisyonu tarafından milli atıcı Yusuf Dikeç’e tören öncesi özel bir ödül verildi. Dikeç’e ödülünü TMOK Başkanı Ahmet Gülüm takdim etti. Milli sporcu Dikeç, ödül takdimi sonrası yaptığı açıklamada, "Uzun yıllardır devam eden bir ödül töreni geleneğinde ilk defa böyle bir plaketin bana verilmesinden çok mutluluk duydum. İnsanların onurlandırılması için ölmelerini beklememize gerek yok. Gençler, ’Biz de senin gibi şampiyon olacağız’ diyor. Böyle hatırlandığım için TMOK’a teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. Ahmet Gülüm: "Yusuf Dikeç, Türkiye’nin en değerli spor insanlarından biri" TMOK Başkanı Ahmet Gülüm, Yusuf Dikeç’in ülke için çok önemli bir sporcu olduğunu aktararak, "Olimpiyat oyunları, bir sporcunun hayatı boyunca ulaşmak istediği en önemli olgudur. Bu olguyu bir sporcu, bir kez yaşar. O bize bunu beş kez yaşattı. Her birinde de ayrı başarılara imza attı. Yusuf Dikeç, Türkiye’nin en değerli spor insanlarından biri. Onu Anma ve Onurlandırma Komisyonu olarak onurlandırmamız çok değerli. Esas önemli olan ise onun alacağı madalyalar. Kazandığı madalyalarla ülkeyi onurlandırması çok değerli. Bunu da yapabilecek güce, iradeye ve sporcu disiplinine sahip" dedi. "Amacım, TMOK’un gücünü kullanıp ülkede sporun farklı değerleri olduğunu göstermek" ’Fair Play’ mirasını daha ileri taşımak zorunda olduklarını dile getiren Gülüm, "Bu olgunun içerisinde çok büyük bir yeri olan Erdoğan Arıpınar’a teşekkür ediyorum. Yeni bir döneme başladık. TMOK’un da Fair Play Komisyonu yeni kuruldu. Bir mirası daha ileri taşımak zorundayız. Ben, sporun içerisinde 53 yıldır yer alıyorum. Bir sporcu eskisiyim. Bu işlerin nasıl yapıldığını gördüğümde heyecan duyuyorum. Heyecan duyamadığım bir bölüm ise spor denilince insanların aklına sadece bir olgunun gelmesi. Bu düşünce de negatif bir şekilde geliyor. Bizim dünya çapında çok önemli sporcularımız var. Yusuf Dikeç, İbrahim Çolak, Mete Gazoz ve A Milli Kadın Voleybol Takımımız var. Bütün gücümüzle, sporun bu değerlerini ve değerli sporcuları toplumun gözünün önüne sokmalıyız. Futbol denilen o kargaşanın dışına çıkmalıyız. Bugün 3,5 milyar dolarlık bir endüstriden bahsediyoruz. Bu endüstrinin yüzde 85’i de yabancı transferine gidiyor. Bu yüzde 85’in yüzde 80’i de işe yaramaz sporculardan oluşuyor. Amacım, TMOK’un gücünü kullanıp ülkede sporun farklı değerleri olduğunu göstermek" diye konuştu. Haldun Doman: "Projelerle gençlere uzanmamız gerekiyor" Haldun Domaç ise Fair Play Komisyonu olarak çok önemli projeler ürettiklerini belirterek, "Geçen dönemden kalan ’Üniversiteler kervanı’ projesi vardı. Bu kervanın içerisinde yer almıştım. Bunun dışında 2 yeni proje başlattık. Bunlardan bir tanesi de ’Bir sporcu bir okul’ projesi. Yeni filizlenenlere uzanmamız gerekiyor. Bu projeyle ortaokul ve lise düzeyine indik. Bunun dışında ’Fair Play Buluşmaları’ düzenliyoruz. Bunların ikisini Muğla ve Kırklareli’nde yaptık. Orada da güzel işler yaptık. İstanbul’da Milli Eğitim Müdürlüğünün ’Spor şehri İstanbul’ projesi var. Bu projenin bir ayağında da biz varız" cümlelerine yer verdi. Törende ödüle layık görülen kişi ve kurumlar şu şekilde: Kariyer Dalı Büyük Ödül: Umut Ünlü (Paralimpik yüzücü) Şeref Diploması Ödülü: Recep Uçar (Çaykur Rizespor Teknik Direktörü), Gençlerbirliği Kadın Futbol Takımı, Öznur Cüre Girdi (Paralimpik okçu) Kutlama Mektubu: Ata Atakul (Beden eğitimi öğretmeni), Gülşah Sırakaya (Beden eğitimi öğretmeni), Kuzey Tunçelli (Milli yüzücü) Tanıtım Dalı Büyük Ödül: Yusuf Dikeç (Milli atıcı) Şeref Diploması Ödülü: Alperen Şengün (Milli basketbolcu), Toprak Razgatlıoğlu (Milli motosikletçi), Ejder Sözen (Okçuluk antrenörü) Kutlama Mektubu: Ragıp Vural Tandoğan (Yüzücü), Alp Pehlivan (Yorumcu) Davranış Dalı Büyük Ödül: Daniele Santarelli (A Milli Kadın Voleybol Takımı Başantrenörü) Şeref Diploması Ödülü: Denizli Çamlık FK, Sakine Küçükakyüz (Tekvando antrenörü), Melihşah Katman (Atletizm eğitmeni) Kutlama Mektubu: Sakarya Harmanlıkspor, Selçuk Erdoğan (17 Yaş Altı Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü), Boyabat Eğitimspor Kadın Futbol Takımı Toplumsal Ferhunde Tuba Üstünkal (Beden eğitimi öğretmeni), Tekirdağ Yeniçiftlik Nizamettin Demirdöven İlkokulu Avrupa Fair Play Ödülleri Bursaspor Taraftarları, Nizip SK, Bahri Vreskala Dünya Fair Play Ödülleri Ebru Kavzan, Doç. Dr. Recep Cengiz
Ankara Bakan Fidan, Hamas heyetiyle Ankara’da görüştü Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hamas Siyasi Büro Üyesi Halil Hayye başkanlığındaki Hamas heyetiyle Ankara’da bir araya geldi. Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Bakan Fidan, Hamas Siyasi Büro Üyesi Halil Hayye başkanlığındaki Hamas heyetiyle bugün Ankara’da görüştü. Görüşmede Gazze’deki durum değerlendirildi ve Gazze barış planının ikinci aşamasıyla ilgili görüş alışverişinde bulunuldu. Bakan Fidan, Türkiye’nin Filistinlilerin haklarını her platformda en güçlü şekilde savunmaya devam ettiğini kaydetti; ayrıca Gazze’deki barınma ve insani yardım ihtiyacının giderilmesi için Türkiye’nin sürdürdüğü çalışmalar hakkında bilgi verdi. Hamas heyeti, ateşkesin şartlarını yerine getirdiklerini; buna rağmen İsrail’in Gazze’yi hedef almaya devam ettiğini ve bu tutumun barış planının ikinci aşamasına geçilmesini engellemeye yönelik olduğunu belirtti. Hamas heyeti ayrıca, Gazze’ye girişine izin verilen tırların yüzde 60’ının ticari mal taşıdığını, insani yardım miktarının ihtiyacı karşılayacak düzeyde olmadığını ifade etti; özellikle temel ihtiyaç maddeleri, ilaç, barınma malzemesi ve yakıt tedariki konusundaki eksikliklerin sürdüğünü aktardı. Görüşmede, Filistinli gruplar arası uzlaşı süreciyle ilgili gelişmeler ve Batı Şeria’daki durum da değerlendirildi. İsrail’in Batı Şeria’daki uygulamalarının kabul edilemez olduğu vurgulandı.