KÜLTÜR SANAT - 28 Ekim 2024 Pazartesi 12:27

İZKİTAP hafta sonu on binleri ağırladı

A
A
A
İZKİTAP hafta sonu on binleri ağırladı

İZKİTAP – 4. İzmir Kitap Fuarı’na İzmirli okurlar büyük ilgi gösterdi. Gazeteci, yazar ve siyasetçi Altan Öymen, Amerikalı yazar Adam Fawer, şair ve yazar Şükrü Erbaş, gazeteci, yazar Saygı Öztürk, akademisyen-yazar Prof. Dr. Behçet Yalın Özkara gibi birbirinden değerli isimler söyleşi ve imza etkinlikleri ile kitapseverlerle buluştu.


İzmir Büyükşehir Belediyesinin ev sahipliğinde, İZFAŞ ve TACT Fuarcılık iş birliğiyle “Sinema ve Edebiyat” temasıyla düzenlenen İZKİTAP – 4. İzmir Kitap Fuarı, 3 Kasım’a kadar kitapseverleri ağırlamaya devam edecek. İZKİTAP, ilk hafta sonunda birbirinden değerli isimleri ağırlarken on binlerce kitapseverin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin eski genel başkanlarından gazeteci, yazar, Altan Öymen, “Kuşaklar Arası” adlı kitabı hakkında bir söyleşi ve imza etkinliği gerçekleştirdi. Öymen, “İzmir’de olmak her zaman çok güzel, İzmir kendi tarihinin de bir sonucu olarak hep hareketli bir şehirdir. İzmir sağduyulu insanların yoğun olduğu bir şehirdir. Gazetecilik yaptığım dönemlerde her ay birkaç defa gelirdim İzmir’e. Tarihini bildiğim ve çok sık geldiğim için buraya geldiğimde nostaljik duygular yaşıyorum. Hele ki İzmir’de böyle kültürel bir etkinlikte, bir kitap fuarında okuyucu ile buluşmak muhteşem bir şey” derken söyleşisinde de gazeteci, siyasetçi ve yazar olarak tarihi tanıklıklarından hatıralarına kadar birçok konuda deneyimlerini aktardı.



"Türkiye’de kitaplarım çok sevildi"


ABD’li roman yazarı Adam Fawer, Algan Sezgintüredi moderatörlüğünde son yazdığı kitabı “Mobius” hakkında bir söyleşi gerçekleştirdi. Fawer, “Son 20 yıldır California ve New York’ da start-up çalışmalarında bulundum. İnsanın hayatını mahveden bir şey. Bu yüzden iyi bir hikaye anlatmak için iyi bir sahne olduğunu düşündüm. Türkiye’de kitaplarım çok sevildi, Farklı bir dilde ve kültürde bu kadar karşılık bulmasından çok mutluyum. Kitaplarımı yazarken bir fikirle başlıyorum. Örneğin; kader, pişmanlık, sorgulamak gibi kavramlardan yola çıkıyorum. Onun üzerine zaman makinesi icat eden bir girişimde bütün hikayeyi oturtmaya karar verdim. Ardından çok geniş çaplı bilimsel araştırmalar yaptım. Amacım bir bilim kurgu konusunu gerçek hayata nasıl uyarlayabilirim konusunu çok çalıştım. Sonrasında karakterleri oluşturdum. Çünkü iyi bir kurmaca tamamen karakterlere dayanır” dedi. Fawer’ın hayranları, söyleşiye büyük ilgi gösterirken kitaplarını imzalatmak için uzun sıralar oluşturdu.



“Bir edebiyat metni kaç kişi tarafından okunursa o kadar yeniden yazılır”


Okurlarıyla söyleşide bir araya gelen Şükrü Erbaş, “Yazdığım şiirlerde sadece benim dediğim duygu, anlam, ses, vurgu vesaire sadece bununla yetinirseniz şiir size hiçbir şey söylememiştir. Şiir, size bir şey söylediği için siz o şiiri, ancak ve ancak kendi sesinizle okursunuz, okumalısınız. Kendi sesinizle okuyun, hiçbir şairin sesiyle okumayın. Siz o şiirden başka anlam ve çağrışım oluşturmak istiyorsanız kendi sesiniz, vurgulamalarınız, tonlamanızla okuyun. Sizin öfkeniz, acınız karışmalı oraya. Bir edebiyat metni kaç kişi tarafından okunursa o kadar yeniden yazılır” ifadelerini kullandı.



“Bu etkinlikler bir gelenek olmalı”


Erbaş, kendi anlamını 50 yıldır oluşturmaya çalışan biri olduğunu belirterek, fuar hakkında ise şunları söyledi: “Bu tarz etkinlikler daha sık yapılmalı, bu etkinlikler bir gelenek olmalı çoğalarak, yoğunlaşarak büyümeli. Bizim birbirimize çok ihtiyacımız var, en azından elimizde böyle kentlerimiz, bu kentlerde yaşayan böyle güzel insanlar var. Bu etkinliğe başka yerlerden gelen insanlar var. Onun için burada yapılan en küçücük bir şey başkalarının hayatına olağanüstü bir büyü ve güç olarak yansıyor. Bunu da çok güzel yapıyorsunuz.”


Sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla dikkat çeken Akademiklink adlı Youtube kanalı ile tanınan akademisyen, yazar Prof. Dr. Behçet Yalın Özkara da “Kalk Çalış Başarısız Ol! Hayatta Sana Anlatılmayan Gerçekler" kitabı ile ilgili söyleşide okuyucuları ile buluştu.



İZKİTAP hafta sonu on binleri ağırladı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya SUBÜ’nün URAP sıralamasındaki yükselişi sürüyor SUBÜ, URAP Araştırma Laboratuvarı tarafından hazırlanan üniversite sıralaması listesinde bir önceki yıla göre 14 basamak birden yükselerek tıp fakültesi olmayan üniversiteler arasında 35’inci sırada yer aldı. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ), Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan University Ranking by Academic Performance (URAP) Araştırma Laboratuvarı tarafından hazırlanan 2024-2025 URAP Türkiye Sıralaması listesinde 7 basamak birden yükseldi. URAP, Türkiye’deki üniversiteleri akademik performanslarına göre, Clarivate Analytics/InCites uluslararası kaynakları ve Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) yayınladığı verileri kullanarak sıralıyor. SUBÜ, tıp fakültesi bulunmayan üniversiteler arasında 35’inci sırada, genel sıralamada ise 111’inci sırada yer alıyor. Sıralamanın ortaya çıkmasında fakülte ve bölüm sayısı ile akademisyen sayısı da etkili oluyor. URAP araştırmasına ilişkin bir değerlendirmede bulunan SUBÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık, “Kuruluşumuzdan sonra URAP Araştırma Laboratuvarı’nın yaptığı sıralamada ilk listeye girdiğimizde 147’inci sırada yer almıştık. 3 yıl içinde yükselişimizi artırarak sürdürmemiz ve toplamda 36 basamak yükselmemiz çalışmalarımızın meyvelerini aldığımızı gösteriyor. Biz uygulama ağırlıklı ve beceriye de önem veren bir üniversiteyiz. Bu nedenle esasında URAP Araştırma Laboratuvarı, üniversitemizin konseptine uygun kriterler üzerinden sıralamayı oluşturmuyor. Biz uygulama becerisine ve proje kültürüne sahip öğrenciler yetiştirmek, iş dünyası ile güçlü bağlar geliştirmek ve sorunlara çözüm üreten akademik çalışmalar yapmak için gayret ediyoruz. Bunda da Türkiye’nin lider üniversitelerinden birisiyiz” dedi.
Denizli Başkan Doğan; “Cumhuriyetimizi demokratik ve güçlü bir seviyeye çıkaracağız” DENİZLİ (İHA) – Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı mesajında; “Cumhuriyetimizi, gençlerimizin enerjisinde, kadınlarımızın cesaretinde ve milletimizin ruhunda yaşatacak, ülkemizi daha çağdaş, demokratik ve güçlü bir seviyeye çıkarmak için kararlılıkla çalışacağız” dedi. Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla kutlama mesajı yayımladı. Cumhuriyetin ışığında ülkemizi daha aydınlık ve çağdaş yerlere gelmesi için çalışacaklarını belirten Başkan Doğan, “Bugün, aydınlık, özgür ve çağdaş bir geleceğin en büyük teminatı olan Cumhuriyetimizin 101. yılını büyük bir coşku ve gururla kutluyoruz. Bir asır önce Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşlarının mücadelesiyle yakılan bağımsızlık ateşi, asırlar boyu yanmaya, yolumuzu aydınlatmaya devam edecek. Bizlere miras bırakılan Cumhuriyetimizi, gençlerimizin enerjisinde, kadınlarımızın cesaretinde ve milletimizin ruhunda yaşatacak, ülkemizi daha çağdaş, demokratik ve güçlü bir seviyeye çıkarmak için kararlılıkla çalışacağız. Başta Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, Cumhuriyet’e emek veren tüm kahramanlarımızı bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’mız kutlu olsun” dedi.
İstanbul Onkoloji teknikeri, kanseri çalıştığı hastanede yendi: "Hastalarımıza hep ’bugün siz buradasınız, yarın ben olabilirim’ derdim" Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi’nde Radyasyon Onkolojisi bölümünde her gün onlarca hastaya yardımcı olan 43 yaşındaki tekniker Şükriye Gülhan Mazı, yakalandığı meme kanserini hastanesindeki başarılı tedavi süreciyle atlattı. Saçları eline gelmeye başladığında tamamen kazıdığını söyleyen Mazı, Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayında yaşadıklarını anlatarak, "20 yıldır bu meslekle uğraşıyorum, ağrı hissettim, onkoloji çalışanı olarak hemen doktorlara başvurdum. Hastalarımıza onları anlayabildiğimi hissettirmek amacıyla ’bugün siz buradasınız, yarın ben de olabilirim’ diye çokça dedim. Gerçekten de öyle düşünüyordum, onlara verdiğim öğütleri uygulayarak bu sürecin üstesinden geldim. Lütfen gecikmeden doktorlarınıza gidin ve gerekenleri yaptırın" dedi. Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayında da yılın boyunca olduğu gibi Türkiye’de ve dünyada kadınlarda en sık görülen ve ölüme neden olan kanserlerden meme kanserine karşı tarama uygulamaları ve kişilerin kendini muayene etmesinin önemi her fırsatta vurgulanıyor. Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi’nde Radyasyon Onkolojisi bölümünde radyoterapi teknikeri olarak görev yapan 43 yaşındaki Şükriye Gülhan Mazı da her gün onlarca kanser hastasının işlemlerine yardımcı olurken 2022 yılında memesinde hissettiği ağrı üzerine çalıştığı hastanedeki doktorlarına başvurdu. Hastanenin Radyasyon Onkolojisi Kliniği İdari Sorumlusu Doç. Dr. Şule Karabulut Gül ile görüştü, hemen tetkikleri yapıldı. Sonuçlarla meme kanseri olduğunu öğrenen Mazı’nın tedavisi hızla planlandı. 20 yıllık meslek hayatı boyunca çok sayıda kanser hastasıyla görüşen ve yardımcı olmaya çalışan Mazı, kendi tedavisine de umutla sarıldı. Bir gün saçlarının eline geldiğini fark eden Mazı, üzülse de mücadelesine canla başla sarıldı. Dökülen saçları sonrası saçını tamamen kazıyan ve kimi zaman peruk kullanan Mazı, kanseri yeneceğini de her fırsatta dile getirdi. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ecem Memişoğlu ve ekibinin gerçekleştirdiği başarılı operasyonla sol memesindeki kitle alınırken tedavisi de sürdü. Zorlu sürecin sonunda başarıyla kanseri atlatan, şu an belirli periyotlarla kontrollerini yaptıran Mazı, Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayında yaşadıklarını anlattı. Mazı, hastalarına kendisinin de onların yerinde olabileceğini tedavi ve kontrollerini aksatmamaları gerektiğini her zaman söylediğini belirtirken taramaların önemine dikkat çekti. Doç. Dr. Gül ve Doç. Dr. Memişoğlu da hem mesai arkadaşları hem hastaları olan Mazı’nın tedavisine ilişkin bilgi verdi. Uzmanlar, meme kanserine karşı erken tanı, kendini muayene ve düzenli kontrollerin büyük önem taşıdığını belirterek vatandaşlara uyarılarda bulundu. "Bugün siz buradasınız, yarın ben de olabilirim derdim" Tedavi sürecine ilişkin konuşan, annesi ve yakınlarının desteğinin bu süreçte kendisi için çok önemli olduğunu söyleyen radyoterapi teknikeri 43 yaşındaki Şükriye Gülhan Mazı, "Yaklaşık 20 yıldır bu meslekle uğraşıyorum. 2022 senesi Haziran ayıydı o dönemde bir covid geçirmekteydim. Ara ara zaten her iki mememi de muayene ederdim. Hastalıkla beraber ilk başta bir ağrı hissettim. Bir onkoloji, radyoterapi çalışanı olarak diğer mevzuyu da gözden kaçırmamak gerektiğini de bilerek hemen doktor arkadaşlarımıza başvurdum. Patoloji sonucunda biraz agresif bir hücre olduğunu öğrendik, hemen kemoterapiyle ilgili planlama yapıldı. Hastalarıma özellikle meme kanseri olan hastalarımıza onları anlayabildiğimi hissettirmek amacıyla hep söylerdim; bugün siz buradasınız, yarın ben de olabilirim diye bunu çokça dile getirdim. Gerçekten de öyle düşünüyordum, ailemde meme kanser öyküsü yok, ilk oluyorum. O sebepten çok da beklemediğim bir durumdu. Hastalarıma söylediğim şeyleri dedim ki kendimde de uygularsam başarılı olabilirim. Ne kadar zor, uzun olursa olsun, bu sürecin üstesinden gelebilirim diye yola çıktım. Şu anda bütün tedavilerim bitti, 2023’ün Ocak ayında ameliyat olmuştum, kitle çıkarıldı ardından radyoterapi gördüm. Şimdi 4 ayda bir kontrollerimi yaptırıyorum, şu ana kadar çok şükür herhangi bir olumsuz durumla karşılaşmadık. İkinci kürüm yani 6’ncı haftadan sonra saç dökülmem başladı, ilk başta çok fazla dökülmez diye kendimi motive etmeye çalışıyordum. Kendim saçlarımı kestim, sonrasında kazıdım. Giyindim, süslendim, bir peruğum vardı gayet de güzel. Hastalarıma vermiş olduğum öğütlerin aynısını kendimde uygulayarak sürecin üstesinden geldim, sonuç itibariyle de öyle oldu, her şey gayet güzel oldu. Meme kanseri ve diğer tüm kanser tipleri ebetteki önemli özellikle bu ay farkındalık ayı olduğu için, kadın ya da erkek olsun hiçbir şeyden çekinmemize gerek yok. Lütfen gecikmeden doktorlarınıza gidin ve gereken neyse tahlillerini, yaptırıp o yolda devam edin" dedi. "Çok canlı gördüğümüz arkadaşımız halsiz ve yorgun olarak karşımıza gelmeye başladı" Hastalıklarda erken tanının büyük önem taşıdığını, kontrollerin ihmal edilmemesi gerektiğini aktaran Radyasyon Onkolojisi Kliniği İdari Sorumlusu Dr. Şule Karabulut Gül ise şöyle konuştu: "Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık ayı. Meme kanseri kliniğimizde, hastanemizde hatta ülkemizde en çok görülen kanserlerden. Kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de meme kanseri görüyoruz. Sağlık Bakanlığı’mızın çok güzel faaliyetleri var, Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), aile sağlığı merkezleri bu konuda çok güzel, ücretsiz şekilde hizmet vermekte. Bence 20’li yaşlarda kendi memesini muayene edecek. Bir kist, kitle var mı, en ufak bir oluşum hissettiğinde mutlaka hekime başvurmasını öneriyorum. Meme başında akıntı, çökme, renk değişikliği, ele gelen kitle şeklinde karşımıza gelebilir. Hastanemize başvuran bütün meme hastalarını hangi evrede olursa olsun ortak bir karar veriyoruz çünkü kişiye özgü tedavi önemli. Mamografide verilen radyasyon sizin hayatınızı etkileyebilecek bir radyasyon değil. Tekniker arkadaşlarımız var, hastaları tedaviye tekniker arkadaşlarımız alıyor. Gülhan arkadaşımız yıllarca, asistanlığımdan beri birlikte çalıştığımız arkadaşımız, bir kitle olduğunu hissederek yola çıktık. Klinikte çalıştığımız ekip arkadaşımız öncelikle kesinlikle bundan kurtulacağını, takip hastalarımızı göstererek bak hastalarımız artık selam verip gidiyor, tetkiklerini yapıyoruz ve gidiyor şeklinde bir moral, motivasyonla başladık. Zaten bilinçliydi, çok azimli, çok pozitif bir insan, bunun da çok önemli bir etkisi oldu. Onkoloji hastalarımıza özellikle söylüyorum; motivasyonu devamlı yukarıda tutun. Geldiğinde lokal ileri evre diye adlandırdığımız, başlangıç olmayıp biraz daha ileri evre yani koltuk altlarında lenf nodlarını tespit ettiğimiz bir dönemdeydi. Ele gelen kitleler bir anda kemoterapiyle yok oldu. Şu anda takiplerine devam etmekte. Kendisi için de bizim için de çok zor bir süreç. Saçınız dökülüyor, farklı bir boyut, halsiz oluyorsunuz, çok canlı gördüğümüz arkadaşımız halsiz ve yorgun olarak karşımıza gelmeye başladı. Ailesinin, arkadaşlarının, buradaki ekip arkadaşlarının desteği bu süreci daha güzel bir şekilde götürmesini sağladı. Sahalara dönüşü bize aynı mutluluğu verdi, şu anda da zaten onu hasta kabul etmiyoruz hatta örnek teşkil ediyor, 25 yaşında hastamız da karşımıza gelebiliyor, hayat tarzı çok önemli." "Erken teşhis tedavi şansını arttırdığı için farkındalık çalışmaları hayati" Tedavi ettikleri Mazı’nın hastalar için de örnek olduğunu söyleyen ve vatandaşlara uyarılarda bulunan Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ecem Memişoğlu, "Dünyada kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Türkiye’de 8 kadında birinde görmekteyiz. Meme kanserinde erken teşhis tedavi şansını arttırdığı için bu farkındalık çalışmaları hayati önem taşımaktadır. Meme kanseri daha erken yaşlarda görülmekte; 30’lu, 20’li yaşlara indi, yılda bir kez genel cerrahi muayenesi önem taşımakta. Belirtileri göz ardı ediyorlar. Erkek meme kanseri nadir görülse bile aslında meme dokusu az olduğu için meme başında yarayla geliyorlar, onların teşhisi biraz daha erken olabiliyor. Ailesinde kanser, genetik yatkınlığı varsa 35 yaşa kadar mamografi çekebiliyoruz. Radyasyon onkolojisinde çalışan bir teknisyenimizde çıktı, gördüğü çok hastalar var, ultrason ve mamografi çekiminde kitleyi saptadık. Biyopsisinin yapılması, tanıyı koymamız, önce onkolojik tedavi görmesi gerekti sonra cerrahiye aldık. Multidisipliner bir yaklaşım olduğu için konseyimizde karar veriyoruz. Şu an aramızda, sağlıklı bir şekilde çalışmaya devam etmekte. Tedavi ettiği hastaların iyileştiğini görünce morali de düzeldi, ona güç sağladı, hayata daha iyi tutunduğunu düşünüyorum. Meme kanserinin tedavisinin olduğunu sonrasında normal hayatına, iş hayatına bile devam edebileceğini gösteren iyi bir örnek oldu. ’Mememin hepsi alınacak mı’ sorusu beni çok etkileyen bir soru, onu anlatmaya çalışıyoruz. Öncelikle meme cerrahisinin altın standardı; meme koruyucu cerrahi. Memenin hepsinin alınması gereken hastalarımız olabiliyor mu tabi ki, kanserin türüne, evresine, genel sağlık durumuna göre buna karar verdiğimizi bilmelerini o yüzden korkmamaları gerektiğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.