GÜNDEM - 03 Şubat 2025 Pazartesi 10:34

EÜ’nün ’Sakinleştirici Bebek Battaniyesi’ buluşu ’Faydalı Model’ olarak tescillendi

A
A
A
EÜ’nün ’Sakinleştirici Bebek Battaniyesi’ buluşu ’Faydalı Model’ olarak tescillendi

Ege Üniversitesi (EÜ) Hemşirelik Fakültesi Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Renginar Öztürk Dönmez ve emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Ayla Bayık Temel’in birlikte geliştirdikleri "Bebekler İçin Dört Mevsim Kullanılabilir Sakinleştirme Battaniyesi" başlıklı buluş, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından "Faydalı Model Tescili" aldı. Geliştirilen battaniye bebeklerin; ağlama problemini azaltma, daha uzun süre uyumasını ve kucakta rahat tutulmasını sağlama, vücut ısısını dengeleme ve güven duygusunu artırmayı hedefliyor.


Buluşu, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından faydalı model olarak tescillenen Doç. Dr. Renginar Öztürk Dönmez’i tebrik eden Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, "Üniversitemiz akademisyenleri tarafından geliştirilen inovatif ürünler patente dönüşmeye devam ediyor. Hemşirelik Fakültesi öğretim üyemiz Doç. Dr. Renginar Öztürk Dönmez ve ekibi tarafından bebek bakımında işlevsellik sağlayan sakinleştirici battaniye, faydalı model olarak tescillendi. Hocalarımızı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum" dedi.


Buluşun amacını anlatan Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Renginar Öztürk Dönmez, "Bu buluş, temel olarak bebeklerin sakinleşmesini sağlamak veya ağlamasını kontrol altında almak amacıyla bebekleri sarmalamayı sağlayan dört mevsim kullanılabilen bir battaniye ile ilgilidir. Çünkü bebekler, anne rahminde yaklaşık 9 ay 10 gün kadar sıkışık ve sıcak bir ortamda yaşar. Bu nedenle, bebekler dünyaya geldikten sonra, bu ortamın devam etmesini ister. Bu ortamın devam ettirilmesi, bebeklerin dünyaya uyum sürecini kolaylaştırır" dedi.



"Bebeklerin yaşama uyumunu kolaylaştıran battaniye"


Sakinleştirme battaniyesi hakkında bilgi veren Doç. Dr. Renginar Öztürk Dönmez, "Bebeğin bacaklarını rahat hareket edebilecek şekilde içine alan ve bu sayede kalçaya baskı yapılmasını önleyen, torba biçimindeki yapıya sahip, bebeklerde termoregülasyonu düzenleyerek hipotermi riskini azaltan, dört mevsim kullanılabilecek yapıda bir bebek battaniyesi üretmeyi amaçladık. Bebeğin sakinleşmesi, ağlamasının kontrol edilmesi ve daha uzun süre uyuması için kolların sarmalanması esastır. Buluşumuz; bir yönü tüylendirilmiş, diğer yönü pürüzsüz olan, iki yönlü kullanıma sahip viskon bambu iplikten imal edilmiş bir bebek battaniyesi özelliği taşıyor. Sağ ve sol elini baskın olarak kullanan kişiler için; battaniyenin her iki kanadı da uçlara doğru daralıyor. Bebeği kundaklandığında rahatsız etmeyecek, hafif kumaştan imal edilen, kumaş kenarları dikişsiz olan bir bebek battaniyesi tasarladık" diye konuştu.



"0-6 ay bebeklerde kullanılabilir"


Doç. Dr. Dönmez, "Bu buluş, bebek ürünleri içinde temel gereçlerden biridir. Ürünün üretimi ve sanayileşmesi kolaylıkla mümkündür. 0-6 ay arası bebeği olan tüm anne ve babalar tarafından tercih edilebilir. Battaniyemiz; çocuk hastaneleri, doğum evleri, kreş ve yurtlarda da kullanılabilir" diye konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türkiye’de altın rekor kırarken, gümüş yeni yatırım aracı haline geldi Küresel piyasalarda son altı ay, altın ve gümüş için tarihi bir dönem olarak kayıtlara geçti. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz indirimine rağmen enflasyonun kalıcı hale gelmesi, Orta Doğu’daki savaş atmosferi ve Asya ekonomilerinin rezerv tercihlerinde altına yönelmesi, yatırımcıları yeniden değerli metallere yöneltti. Küresel ölçekte ons altın fiyatı altı ayda yaklaşık yüzde 26 artarken, gümüşteki yükseliş yüzde 30’a yaklaştı. Özellikle sanayi üretiminde kullanılan gümüş, yeşil enerji yatırımlarının hızlanmasıyla birlikte yalnızca bir değer saklama aracı değil, aynı zamanda ‘geleceğin metali’ olarak görülmeye başlandı. Jeopolitik risklerin artmasıyla birlikte yatırımcı psikolojisinde güvenli liman arayışı yeniden güç kazandı. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEMAŞ A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Cumhur Kitiş, altın ve gümüşün farklı alanlarda ama aynı gerekçeyle öne çıktığını vurguladı. "Altın geçmişi, gümüş geleceği temsil eder" Son dönemdeki yükselişin yalnızca kısa vadeli fiyat hareketlerinden ibaret olmadığına değinen Kitiş, "Altın insanın duygusal hafızasında bir güven sembolü, gümüş ise geleceğe dair bir umut göstergesidir. Altın, geçmişi temsil eder; gümüş, geleceği. Son dönemdeki yükseliş yalnızca kısa vadeli fiyat hareketlerinden ibaret değil, aynı zamanda küresel ekonomik sistemin yeniden yapılanma sinyali. Bugün hem altın hem gümüş, mali sistemin sorgulandığı bir dönemde alternatif bir güven ölçüsü haline geldi. Bu, geçici bir trend değil, paradigmanın değişimidir" dedi. "Gümüş yükselen değer haline geliyor" Türkiye’de yıllık enflasyonun yüzde 33-35 seviyelerinde seyretmesi, Türk Lirası’nın yıl genelinde yüzde 22 değer kaybetmesi ve mevduat faizlerinin reel getiride zayıf kalması, yatırımcıları yeniden değerli metallere yönlendirdi. Gram altın fiyatları son altı ayda tarihi seviyelere ulaşırken, gümüşe yönelik bireysel talep de dikkat çekici ölçüde arttı. Özellikle 100 gram altı yatırım gümüşleri ve 1 kilogramlık külçeler, bireysel yatırımcı portföylerinde ilk kez bu kadar yaygın hale geldi. Türk yatırımcısının gümüşe yöneliminin ‘rasyonel bir çeşitlendirme davranışı’ olduğunu belirten Ahmet Cumhur Kitiş, önümüzdeki dönemde özellikle gümüş fiyatlarının sanayi talebiyle destekleneceğini öngördüğünü açıkladı. Kitiş, "Altın Türk kültüründe bir gelenek; gümüş ise yeni bir bilinç. Artık insanlar sadece tasarruflarını korumak değil, aynı zamanda enerji ve teknoloji çağına uygun yatırım araçlarını da keşfetmek istiyor. Gümüş, güneş panelleri, batarya sistemleri ve tıbbi cihazlarda vazgeçilmez bir hammadde. Bu nedenle, önümüzdeki beş yılda arz-talep dengesi altından daha dinamik olabilir" diye konuştu. "Belirsizlikler yatırım davranışını yeniden şekillendiriyor" ABD’de seçim sürecinin başlaması, Orta Doğu’daki ateşkes ihlalleri ve Rusya-Ukrayna hattındaki çözümsüzlük, küresel piyasalarda güven endekslerini aşağı çekti. Bu tablo yatırımcıların riskten kaçış refleksini güçlendiriyor. Artık piyasalarda ‘sayısal veriler’ kadar ‘duygusal göstergelerin de’ etkili olduğunu söyleyen Kitiş, "Ekonomi kadar psikoloji de yön veriyor. Belirsizlik arttıkça insanlar güvene sığınıyor. Altın o güvenin adı; gümüş ise onun gölgesindeki fırsat. Altın ve gümüş, son altı ayda yalnızca yatırım aracı değil, aynı zamanda güvenin iki yüzü haline geldi. Altın, kriz anlarında geçmişin istikrarını temsil ederken; gümüş, teknolojik dönüşüm çağında geleceğin güvenli limanı olarak konumlanıyor. Altın ve gümüş, yalnızca yatırım araçları değil; insanlığın binlerce yıldır değişmeyen güven sembolleri. Bugün para biçim değiştiriyor, piyasalar yön arıyor ama insanın güvenden vazgeçmediği bir gerçek. Altın bu güvenin kalbi, gümüş onun yansıması. Ekonomik dalgalanmaların ortasında, yatırımcının aradığı şey artık kısa vadeli kazanç değil, uzun vadeli denge. Ve o denge, halâ bu iki değerli metalin sessiz ama sağlam varlığında saklı" şeklinde konuştu.
Ankara ÜNİPERSEN Genel Başkanı Güzel: "Borcu bulunmayan memur yok" Üniversite İdari Personel Sendikası (ÜNİPERSEN) Genel Başkanı İbrahim Güzel, "Borcu bulunmayan memur neredeyse yok. Her geçen gün icralı olan memur sayısı artıyor" dedi. ÜNİPERSEN, kamu çalışanlarının taleplerini duyurmak amacıyla Ankara’da planladığı eylemlerden ilkini Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde gerçekleştirdi. ÜNİPERSEN Genel Başkanı İbrahim Güzel, burada yaptığı açıklamada 8. Dönem Toplu Sözleşme’nin kamu çalışanlarını memnun etmediğini belirterek, en düşük memur maaşının 75 bin liranın üzerine çıkarılmasını dile getirdi. Güzel, kamu çalışanlarının geçim şartlarının zorlaştığını ifade ederek, "Uzun süredir ülkemizde yaşanan yüksek enflasyon ve sürekli artan hayat pahalılığı karşısında kamu çalışanlarının maaşları erimiş, geçim şartları her geçen gün zorlaşmıştır. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın uyguladığı politikalar memurun sofrasındaki emeği daha da küçültmüştür. Bir yanda enflasyon canavarı, diğer yanda sıkı para politikaları, memuru nefes alamaz hale getirmiştir. 2023 Temmuz ayında en düşük memur maaşının aldığı ürün miktarı ile bugün en düşük memur maaşının aldığı ürün miktarı karşılaştırdığımızda yüzde 30’un üzerinde azaldığımı görüyoruz. Bu durumun yaşanmasının en büyük nedeni çarpık toplu sözleşme sürecidir. 8. Dönem Toplu Sözleşme öncesinde tüm uyarılarımıza rağmen önlem alınmadığı eşel mobil sistem inşa edilmedi ve enflasyonun gölgesinde geçen bir toplu sözleşme sürecine hep birlikte şahit olduk" dedi. "Borcu bulunmayan memur yok" Kamu çalışanlarının alım gücünün enflasyon karşısında düştüğünü belirten Güzel, "Memurlar 2024 yılında da, 2025 yılında da TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranı kadar artış aldı. Memur markete, pazara gittiğinde bu oranların alım gücünü korumadığını çok iyi biliyor. Borcu bulunmayan memur neredeyse yok. Her geçen gün icralı olan memur sayısı artıyor ve 2026-2027 yıllarında da aynı şekilde devam ederse birçok aynı sorunlarına şahit olacağız. Karşımızda Türkiye Büyük Millet Meclisi, arkamızda da Hazine ve Maliye Bakanlığı var. Burası tam da sorunun çözüm yeri. Memurun gerçek anlamda hakkını alması için gazi Meclisimiz çalışmasını yapmalı, Hazine ve Maliye Bakanlığı da memurun hazineye yük olduğunu düşünmekten vazgeçmelidir" şeklinde konuştu. "Memurların tek isteği var, o da insanca yaşayacak ücret" Kamu çalışanlarının maaş artış oranının şeffaf bir biçimde belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Güzel, "Memurların tek isteği var o da insanca yaşayacak ücret. Hepimiz memuruz, işçiyiz, emekçiyiz, sizler gibi bizler de evimize ekmek götürmek için emek veriyoruz. Emeğin milli gelirden aldığı payın olması gereken seviyeye çıkabilmesi için hepimize büyük işler düşüyor. Biz mücadelemizi verirken sizler de bu mücadelenin amacına ulaşabilmesi için kamuoyuna taşıyacak, birlikte mücadele edecek, birlikte kazanacağız. Biz kamu çalışanları olarak şunu açıkça ifade ediyoruz. Kamu çalışanlarının maaş artış oranı bir kişinin, bir bakanlığın ya da bir zümrenin takdirine bırakılamaz. Bu karar, milletin temsil edildiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sendikaların katılımıyla şeffaf bir biçimde belirlenmelidir" diye konuştu. Üniversite İdari Personel Sendikası, ikinci eylemlerini 8 Kasım’da Ulus Meydanı’nda gerçekleştirecek.
Kocaeli Bakan Yardımcısı Boyraz, gençlere milli hızlı treni böyle tanıttı Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Osman Boyraz, Kocaeli Üniversitesi’nde gençlere saatte 225 kilometre hıza sahip Türkiye’nin ilk yerli ve milli hızlı treninin videosunu izletti. Boyraz, "Bunu görüp de duygulanmamak, etkilenmemek, heyecan duymamak mümkün değil" dedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Osman Boyraz, Kocaeli Üniversitesi’nde "UFEST Kocaeli Etkinlikleri" kapsamında düzenlenen "Türkiye Yüzyılında Ulaştırma Vizyonu" konulu söyleşide gençlerle bir araya geldi. Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk, açılışta yaptığı konuşmada festivalin haberleşme ve bilişim teknolojilerini aynı çatı altında topladığını belirterek, "Bu festival gençlere ulaştırmanın dinamik ve yenilikçi yanını tanıtmakla kalmıyor, onları bu konuda aktif paydaşlar haline getiriyor" dedi. Boyraz, bakanlığın görev tanımındaki konular ve yürütülen projeler hakkında da gençleri bilgilendirdi. Konuşmasını slayt gösterimiyle destekleyen Boyraz, Kocaeli’deki kent içi ulaşıma ve raylı sistem projelerine değindi. "İkinci metro projesi 5-6 yıl içinde tamamlanacak" Kocaeli’de iki büyük projelerinin olduğunu ifade eden Boyraz, şu bilgileri verdi: "Biri Gebze-Darıca 15.4 kilometre, yüzde 90’ı bitti. İnşallah 2026’nın haziran ayında açılacak. İkincisinin iki ay önce temelini attık, 28 kilometre çift hat, 56 kilometrelik metro hattı yapıyoruz. Şu an için değeri 115 milyar liradır. Orayı da inşallah 5-6 yılda bitireceğiz." Boyraz, önemli demir yolu projelerine ilişkin de bilgi vererek, Marmaray ile günlük 700 bin yolcu taşındığını söyledi. "Bunu görüp de duygulanmamak, etkilenmemek, heyecan duymamak mümkün değil" Yerli ve milli raylı sistem araçları üretiminde gelinen son durumu da anlatan Bakan Yardımcısı Boyraz, Türkiye’nin ilk yerli ve milli hızlı treninin tanıtım videosunu gençlere izletti. Saatte 225 kilometre hıza sahip milli hızlı trenle ilgili Boyraz, "Bunu görüp de duygulanmamak, etkilenmemek, heyecan duymamak mümkün değil. Düşünceniz, inancınız ne olursa olsun bu ülkenin vatandaşıysanız işte eser ortada" dedi. "İnanmadığınız bir şeyin hikayesini yazamazsınız" Gençlik yıllarında gazete dağıtarak eğitimini tamamladığını anlatan Boyraz, "Her sabah 350 tane gazete dağıtıyordum. Babamın para gönderme şansı yoktu. Sivas’ta bir köyde doğdum büyüdüm. Azimle, mücadeleyle, gayretle her şeyi yaparsınız. İnanmadığınız bir şeyin hikayesini yazamazsınız. Başarmak için alın teri ve akıl teri dökmek zorundasınız" diye konuştu.