TEKNOLOJİ - 05 Ekim 2024 Cumartesi 10:29

Ege Üniversitesinin yenilikçi projeleri TEKNOFEST Adana’da beğeni topluyor

A
A
A
Ege Üniversitesinin yenilikçi projeleri TEKNOFEST Adana’da beğeni topluyor

Dünyanın en büyük Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali (TEKNOFEST) Adana’da sürerken, Ege Üniversitesinin yenilikçi projeleri ve dinamik standı da beğeni topluyor.


Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ana yürütücülüğünde düzenlenen, Ege Üniversitesinin (EÜ) akademik paydaş olarak yer aldığı, dünyanın en büyük Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali (TEKNOFEST), Adana Havalimanı’nda devam ediyor. Festivalde, Ege Üniversitesinin yenilikçi projeleri ve dinamik standı beğeni topladı. Festivale Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak da katıldı. Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, EÜ standında projelerini sergileyen öğrenci ve öğretim elemanları ile bir araya geldi. Ege Üniversitesi standının yanı sıra birçok kurumun standını da ziyaret eden Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve TEKNOFEST Yönetim Kurulu ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar ile bir araya geldi.


Ege Üniversitesinin Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivalindeki standını, Gazi Üniversitesi Rektörü Uğur Ünal ile Türk Hava Kurumu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rahmi Er, özel ve kamu kurumlarının temsilcileri ile her yaştan öğrenci ziyaret etti. Misafirler, Ege Üniversitesi öğrencileri ve akademisyenlerinin geliştirdiği yapay zeka, otonom sistemler, savunma teknolojileri ile ilgili projeleri hakkında detaylı bilgi aldı.



"Büyük gurur duyuyorum"


Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Ege Üniversitesinin güçlü teknolojik altyapısı ve öğrencilerimize sunduğumuz araştırma merkezlerimiz bünyesinde projelerini başarıyla yürüten proje takımlarımızın, çalışmalarını bu dev organizasyonda sergilemesinden büyük gurur duyuyorum. Festivalde; tam akredite, öğrenci odaklı, öncü araştırma üniversitemizin standı yoğun ilgi görmeye devam ediyor. Geleceğin teknolojilerini inşa ettiğimiz festivalde proje takımlarımız çalışmalarını tanıttılar. Bugün standımızda Gazi Üniversitesi Rektörü Uğur Ünal ile Türk Hava Kurumu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rahmi Er’i ağırladık. Standımız ayrıca her yaştan öğrencinin yoğun ilgisiyle karşılandı. Yenilikçi uygulamalarımız, gençlerin bilime ve teknolojiye olan ilgisini daha da artırdı. Ziyaretçilere, Millî Teknoloji Hamlesi vizyonuyla TEKNOFEST 2024’de öğrencilerimiz ve akademisyenlerimizin geliştirdiği yapay zeka, otonom sistemler, savunma teknolojileri ile ilgili projelerimiz hakkında detaylı bilgi verdik. Standımızda düzenlenen çeşitli etkinliklerle öğrenciler, ileri düzey teknolojileri deneyimleyerek bilimin sınırlarını keşfettiler. Tam akredite ve öğrenci odaklı araştırma üniversitemizi tanıtarak, gençlerimize akademik ve sosyal imkânlarımızı anlatma fırsatı bulduk. Ege Üniversitesi standını ziyaret eden gençlerimiz, projelerimizi incelerken YKS 2025’de Ege Üniversitesini tercih edeceklerini ifade ettiler. Ege Üniversitesi Rektörü olarak üniversitemizin öğrencilerin ilk tercihi olmasından büyük mutluluk duyuyorum. Ülkemizin bilim ve teknoloji dünyasındaki yerini daha da ileriye ulaştıracak bu büyük organizasyon bizlerin umudunu bir kez daha yeşertti” dedi.


Diğer kurumların stantlarını da ziyaret eden Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Tam Bağımsız Türkiye vizyonu doğrultusunda, ulusal güvenliğimizin temel taşı olan savunma sanayimizin güçlü ve yenilikçi bir yaklaşımla hayata geçirdiği yerli ve millî projeleri inceleme fırsatı bulduk. Ayrıca, TEKNOFEST Şampiyonlar Ligi kapsamında mücadele eden takımlarımızı ziyaret ettik. Bu ekiplerimize başarı dileklerimizi ilettik” diye konuştu.



Ege Üniversitesinin yenilikçi projeleri TEKNOFEST Adana’da beğeni topluyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Doktor Şimşek: “Emziren annelerde meme ve yumurtalık kanseri riskinde de azalma gözlemleniyor” Medicana Sağlık Grubu Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Şule Sayıner Şimşek, “Araştırmalar, emzirmenin bebeklerin ileriki yaşlarında obezite, diyabet ve alerjik hastalıklara yakalanma riskini azaltabileceğini gösteriyor. Aynı şekilde, emziren annelerde meme ve yumurtalık kanseri riskinde de azalma gözlemleniyor” dedi. Medicana Sağlık Grubu Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Şule Sayıner Şimşek, emzirmenin kadınlarda meme ve yumurtalık kanserini azalttığına ilişkin bir basın açıklamasında bulundu. Doğal, besleyici ve her zaman hazır olan anne sütünün, bebeklerin hem fiziksel hem de zihinsel gelişimlerini desteklediğini, onları birçok hastalığa karşı koruduğunu söyleyen Şimşek, bebeklerin ilk 6 ay boyunca sadece anne sütüyle beslenmenin, bebeklerin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve sağlıklı bir gelişim sağladığını vurguladı. Şimşek, anne sütünün hem bebekler için hem de anne için birçok hastalık riskini azalttığını söyledi. “Anne bebek arasındaki güven bağını güçlendirir” Doktor Şimşek, emzirmenin sadece bebek için değil, anne için de sayısız fayda sunduğunu kaydetti. Şimşek, emzirmenin annenin doğum sonrası iyileşmesini hızlandırdığını ve kilo kontrolüne yardımcı olduğunu vurgulayarak, “Emzirme sırasında salgılanan oksitosin hormonu, rahmin kasılmasını teşvik eder ve doğum sonrası kanamaların azalmasına yardımcı olur. Ayrıca, emzirme anne-bebek arasındaki duygusal bağı da güçlendirir” ifadelerini kullandı. “Yanlış emzirme pozisyonu meme başı yaralanmalarına neden olur” Şimşek, bebeğin doğru pozisyonda tutulmasının emzirme sürecinin sağlıklı ilerlemesi açısından önemli olduğuna dikkat çekti. Emzirme sırasında bebeğin ağzının meme başı ve çevresini kavrayacak şekilde konumlandırılması gerektiğini belirten Şimşek, "Bebek emme sırasında düzenli ve ritmik hareketlerle yutkunmalıdır. Eğer emzirme sırasında meme başında rahatsızlık hissediliyorsa, emzirme pozisyonun gözden geçirilmesi gerekebilir" diye vurguladı. Uzm. Dr. Şimşek, emzirme sırasında hem annenin hem de bebeğin rahat bir pozisyonda olmasının, sağlıklı emzirme süreci için kritik olduğunu belirtti. "Anne dik oturmalı, sırtı desteklenmeli ve bebek anneye yakın olacak şekilde tutulmalıdır. Bebeğin başı, boynu ve omuzları aynı hizada olmalıdır" diyen Şimşek, yanlış pozisyonun meme başı yaralanmalarına ve bebeğin yeterli miktarda süt alamamasına yol açabileceğini de sözlerine ekledi. “İlk süt, bebeğin ilk aşısıdır” Yeni doğan bebeklerin her 2-3 saatte bir emzirilmesi gerektiğini söyleyen Şimşek, sözlerine şöyle devam etti: “İlk süt olarak bilinen kolostrum, bebeğin ilk aşısı olarak kabul edilir ve pek çok hastalığa karşı koruma sağlar. Her emzirme seansı genellikle 15-20 dakika sürmeli. Bu süre bebek büyüdükçe anne sütünü daha hızlı emebildiği için süre kısalabilir. Anne sütü üretiminin artırılması için sık emzirme önemlidir. Annenin yeterli sıvı alımı ve dengeli beslenmesi de süt üretimini destekler. Galaktagog olarak bilinen süt artırmaya etkili gıdalarla anne sütü üretimi desteklenebilir. Yulaf, badem, yeşil yapraklı sebzeler ve zencefil gibi besinler süt üretimini artırmaya yardımcı olabilir." “Emzirme bebeklerin obezite, alerjik hastalıklar ve diyabet riskini azaltır” Emzirmenin, uzun vadede hem anne hem de bebek için çeşitli sağlık faydaları sağladığını vurgulayan Şimşek, “Araştırmalar, emzirmenin bebeklerin ileriki yaşlarında obezite, diyabet ve alerjik hastalıklara yakalanma riskini azaltabileceğini gösteriyor. Aynı şekilde, emziren annelerde meme ve yumurtalık kanseri riskinde de azalma gözlemleniyor” diyerek, mümkün olduğunca DSÖ önerilerine uygun olarak ilk 2 yaşta emzirmenin önemine dikkat çekti. “Emzirmede sorun yaşayanlar mutlaka profesyonel destek alsın” Şimşek, emzirme sürecinde karşılaşılan zorluklarla başa çıkabilmek için annelerin yalnız olmadığını söyleyerek Çocuk Sağlığı Uzmanı veya Emzirme Danışmanı gibi sağlık profesyonellerine danışmanın önemine dikkat çekti. Uzm. Dr. Şimşek, "Emzirme sürecinde yaşanan sorunlar nedeniyle emzirmeyi bırakmak zorunda kalmadan, doğru bilgi ve destek alınarak bu zorlukların üstesinden gelinebilir” dedi.
Kayseri İtfaiyeden ’baca’ ve ’kombi’ uyarısı Kayseri Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı Mustafa Kızılkan; havaların soğumasıyla beraber doğal gaz ve soba kullanımının başladığını söyleyerek, uyarılarda bulundu. Kayseri’de özellikle akşam saatlerinde havaların hissedilir derecede düşmesiyle beraber vatandaşlar soba yakmaya ve kombilerini çalıştırmaya başladı. Kayseri Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı Mustafa Kızılkan da, vatandaşlara kombi, soba kurulumu ve baca temizliği ile ilgili hayati önem taşıyan uyarılarda bulundu. Kızılkan; "Kombinin ve şofbenin bulunduğu alanda havalandırma boşluklarının kapatılmaması gerektiğini, burada ortamın oksijenin azalmasına bağlı olarak istenemeyen sonuçların karşımıza çıkacağını, kombi bakımlarının, şofben bakımlarının zamanında yapılması gerektiği bilgisini ısrarla vurgulamak isteriz. Katı yakıt olarak kullanılan odun, kömür sezonunun hızla yaklaştığını, havaların soğumasıyla beraber artık elektrikli cihazların ilk başlarda kullanılmak suretiyle ortamdaki soğuk havanın kırılması düşüncesi egemen olsa da bunların sensörlü olanların tercih edilmesi gerektiğini, akımın fazla çektiği zaman şalterlerin atması, bakımının yapılmaması veya doğru yerden bakım hizmetinin alınmamasına bağlı olarak birtakım risklerin ön plana çıkacaktır. Eğer katı yakıt kullanacaksak mutlaka bacamızın önceden temizlenmesi gerektiği bilgisini paylaşmak istiyoruz. Yaz sezonu içerisinde kuşların herhangi bir nedenle bacıya düşmesi, bacanın içerisinde yaşamının sonlanması veya orada kiremit, briket gibi unsurların baca içerisinde tıkanıklık yapması nedeniyle sobanın geri tepmesine ve ortamdaki oksijenin azalmasına bağlı olarak kişilerin dumanla buluşması yaşam standardımızın sonlanmasına neden olacağından bakımın yapılmasını ısrarla vatandaşlarımıza duyurmak isteriz" ifadelerini kullandı. "Kömür yakıyorsak üstten yatma tekniğini kullanmamız gerekir" Soba kurulurken ve yakılırken dikkat edilmesi gerekenleri sıralayan Kızılkan; "Bir soba kurulurken nelere dikkat etmemiz gerekiyor. Mutlaka ve mutlaka bacanın önceden temizletilmiş olması, baca deliğine soba borularının yerleştirildiği alan içerisinde mümkün olduğu kadar kısa bağlantıların kullanılmasına, s boruların sayısının düşük olmasına dikkat edilmesi gerektiğini, burada bir s borunun olmasının yeterli olacağı bilgisini özellikle paylaşıyoruz. Soba boruları kontrol edilip, sobanın altına bir mermer, demir veya sacdan bir yapı oluşturulduktan sonra sobanın oturtulması, daha sonra boruların yerleştirilmesi ve bağlantı yerlerinin mutlaka sızdırmazlığının kontrol edilmesi önemlidir. Kömür yakıyorsak üstten yatma tekniğini kullanmamız gerekir. Üstten yakarken kesinlikle kolay yanıcı malzemeler, tiner, benzin ve kolonya gibi kolay parlayan yakıtlarla tutuşturma yönteminin uygulanmaması gerekir. Bunun kullanılan yakıtın türüne göre 2-3 ay içerisinde boruların dolu olup olmadığı da kontrol edilmek suretiyle boru temizliğinin yapılması da önem arz etmektedir" şeklinde konuştu.
İstanbul Kurtarma römorkörü kaptanı, çarpışan gemilere nasıl müdahale ettiğini anlattı Üsküdar açıklarında geçtiğimiz günlerde çarpışan 2 kuru yük gemisine müdahale eden Kurtarma-5 Römorkörü Kaptanı Aycan Aksoy, o anları anlattı. Üsküdar açıklarında geçtiğimiz günlerde 2 kuru yük gemisi seyir halindeyken çarpıştı. Çarpmanın etkisiyle gemilerden birinin sarsıldığı ancak devrilmediği görüldü. Dümeni kilitlenen diğer geminin ise kıyıya sürüklenmesi dikkat çekmişti. İhbar üzerine olay yerine Kıyı Emniyet Genel Müdürlüğü ekipleri ve kurtarma römorkörleri sevk edildi. Çarpışma nedeniyle 2 gemide de hasar oluşmuştu. Yaşanan olayın ardından kurtarma römorkörleri gemilere müdahale etti. Çarpışma sonrasında gemilere müdahale eden Kurtarma-5 Römorkörü Kaptanı Aycan Aksoy, o anları anlattı. "Gemiye müdahalede bulunduk" Gemilere müdahale eden Kurtarma -5 Römorkörü kaptanı Aycan Aksoy, "İstanbul Boğazı Paşa Limanı’nda bir diğer geminin refakatı için hazırlık yapıyorduk. Bu sırada telsiz görüşmelerinde olaya karışan iki geminin tehlikeye düşeceğini sezdik. Bunun üzerine gemi personeline ivedi acil kalkış talimatı verdik. Onlar da en hızlı şekilde makine kontrolünü köprüsüne verdiler. Üç dakika bir süre içerisinde iskeleden ayrıldık. Bu sırada gemilerin birbirine çatıştığını gördük. Bu yük gemisinin sahilde sürüklenmesine istinaden acil şekilde gemi üzerine harekete geçtik. Pilotun talimatıyla geminin iskeleden sol orta tarafından gemiye tam yolla müdahalede bulunduk. Üsküdar sahile doğru ilerleyen gemiye kurtarma kapsamında yaptığımız operasyon sonucunda gemi sahilden uzaklaştırıldı. Daha sonra her iki kazazede gemi emniyetli şekilde Ahırkapı demir bölgesine kadar refakat edilerek demirlendi. Görevi tamamladık, dönüşümüze geçtik. Can güvenliğine zarar gelmemesi ve görevimizi yerine getirdiğimizden dolayı da kendimizi mutlu hissediyoruz" dedi.
İstanbul Canlı duvarlara, çocuk hasta ve yakınlarından yoğun ilgi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları binasının duvarları adeta sanat galerisine çevrildi. Soğuk ve boş duvarlar, yerini hayat dolu resimlere bıraktı. Canlı Duvarlar projesinin koordinatörlüğünü üstlenen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencileri Sena Kara ve Remziye Karaer, Cerrahpaşa Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özgür Kasapçopur’un üstün çabaları ve 70 gönüllü hekim adayının emekleri ile oluşturulan yaşayan duvarlar, hasta çocuklar ve ailelerinin yüzünü güldürdü. Prof. Dr. Özgür Kasapçopur, “Bizler çocuklarımızın sağlığı için tüm gücümüzle çalışırken, gelecek nesillere iyi hekimler yetiştirebilmek için de büyük bir özveri gösteriyoruz. Heyecanımız ve motivasyonumuz çok yüksek. Bizimle aynı heyecanı yaşayan öğrencilerimizin gelecekte iyi birer hekim olacaklarından hiç kuşkum yok. Son derece duygulu ve böylesine iyi hekim adaylarına hocalık ettiğim için de gururluyum” dedi. Hasta çocuklarımızın acılarını unuturcasına duvarlara bakarken gülümsemesi paha biçilemez. Bu duyguyu yaşatan tüm hekim adayı gönüllü öğrencilerimize teşekkür ediyorum” dedi. Mayıs ayında hazırlıklarına başlanan “Canlı Duvarlar” projesi için öğrencilerden özgün tasarımlar toplandı. Proje kapsamında; birbirinden yetenekli Cerrahpaşa Tıp ve Diş Hekimliği Fakültesi öğrencilerinin oluşturduğu CTF sanat topluluğu ve CTF Gönüllü Hekimler Topluluğu aktif rol oynayarak klinik duvarlarını kendi tasarımları, hayal kahramanları ve çizgi film karakterleri ile süsledi.
İzmir İzmir İtfaiyesi’nin crossfit şampiyonu hedef büyüttü İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı bünyesinde görevli itfaiye çavuşu Bahar Akdağ, İzmir’de eylül ayında düzenlenen crossfit yarışmasında birincilik elde etti. Üç yıldır tüm rakiplerini geride bırakarak birinci olan başarılı itfaiyecinin hedefi Avrupa’da yarışmak. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı Çamdibi İtfaiye Grubu’nda görevli itfaiye çavuşu 30 yaşındaki Bahar Akdağ, elde ettiği başarılarla herkesi kendine hayran bırakıyor. Genç itfaiyeci, fiziksel dayanıklılık gerektiren mesleğini daha iyi yapabilmek için 4 yıl önce sporculara hız, dayanıklılık ve çeviklik gibi farklı fonksiyonlar kazandıran crossfite yöneldi. Haftanın 5 günü, günde 2 saat antrenman yapan ve bu sporu mesleği ile özdeşleştiren genç kadın, yarışmaya hazırlanırken spor salonuna gidemediği zamanlarda antrenmanlarını, çalıştığı itfaiye garajında yaptı. 65 kilo olan ve eylül ayında katıldığı son yarışmada 80 kilo ağırlığı, 5 saniyede kaldırarak üçüncü kez birincilik elde eden Bahar Akdağ’ın hedefi Avrupa’da yarışmak. “18 yaşımdan bu yana itfaiyecilik yapıyorum” Liseden mezun olduktan sonra KPSS’ye giren ve ataması itfaiyeye yapılan Bahar Akdağ, 18 yaşından bu yana sürdürdüğü mesleğinde çavuşluk rütbesi aldı. Sürekli kendini geliştirme ihtiyacı duyduğunu aktaran Akdağ, “Mesleğimde uzun yıllar hizmet edebilmek için fiziksel dayanıklılığımı arttırmanın önemini fark ettim. Bu nedenle birkaç kez spora başlamak istedim ama çok sıkıldığım için bıraktım. Biraz araştırdım ve crossfit ile tanıştım. Daha sonra bir spor salonunda çalışmalara başladım” dedi. Daha önce hiç spor yapmadığını da vurgulayan Bahar Akdağ, şunları söyledi: “Spor geçmişim yok. Ama 18 yaşımdan bu yana itfaiyecilik yapıyor, aktif olarak sahada çalışıyorum. Yangın, deprem, kurtarma gibi birçok göreve gittim. İtfaiyecilikte bilgi ve tecrübe elbette ki çok önemli fakat olaylara müdahale ederken fiziksel dayanıklılık da gerekiyor. Özellikle yangınlarda uzun saatler çalışıyoruz. Yaptığım işin spora yatkınlığımı artırdığını düşünüyorum. Aslında ikisi birbirini destekliyor.” Yarışmalara katılmak için garajda antrenman yaptı Yarışmalara büyük bir özveri ile hazırlandığını anlatan Akdağ, “Eğer yarışmaya hazırlanıyorsam, haftanın 5 günü antrenman yapmak zorunda kalıyorum. İşe geldiğim zaman 24 saat burada nöbette olduğum için salonda çalışmaya gidemiyorum. İtfaiye istasyonlarında, itfaiyecilerin spor yapabilmesi için spor salonları var. Ben de yarışmaya hazırlanırken, göreve geldiğim günler garajı kullandım. Bazı malzemelerim eksikti, diğer itfaiye istasyonlarındaki spor salonlarından temin ettim. Kalan bazı malzemeleri de kendim aldım. Ringi itfaiye aracının merdivenine takarak çalıştım” diye konuştu. “Hedefim Avrupa” İtfaiyeciliği ve crossfiti çok sevdiğini, her ikisini yaparken kendini ruhsal ve bedensel olarak mutlu hissettiğini aktaran Akdağ, “Bu spora başlarken bu kadar sevebileceğimi düşünmemiştim. İtfaiyecilik benim hayatım. İnsanlara yardım etmek, zor durumda kalan insanları, hayvanları kurtarmak harika bir duygu. Bedenim ve sağlığım el verdiği müddetçe itfaiyeci olarak kalmaya devam edeceğim. Crossfit yapmayı da sürdüreceğim. Türkiye’de ödüller aldım. Avrupa’da crossfit turnuvalarında da yarışmak istiyorum. O yarışmalara da yine bu garajda, ekibim ve itfaiye araçları ile hazırlanacağım” dedi.