GÜNDEM - 23 Ekim 2024 Çarşamba 12:19

Coşkun Başbuğ: "Bahçeli; oyunu bozma, maskeleri düşürme adına bir teklif sundu"

A
A
A
Coşkun Başbuğ: "Bahçeli; oyunu bozma, maskeleri düşürme adına bir teklif sundu"

Emekli İstihbarat Albay, Güvenlik ve Terör Uzmanı Coşkun Başbuğ, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin PKK elebaşı Abdullah Öcalan çıkışıyla ilgili, “Öcalan’ın öyle serbest kalacağını, meclise geleceğine veya ortalıkta gezeceğini asla ihtimal vermiyorum; çünkü bu 85 milyonu karşına almak demek. Burada daha çok mecazi bir anlam kullandı Bahçeli; oyunu bozma, maskeleri düşürme adına bir teklif sundu. Bahçeli; bölgenin, coğrafyanın yaşadığı kritik süreçte, birlik beraberliğinin önemini kavrayan bir devlet adamı olarak açıklama yaptı. Bahçeli bilmiyor mu Öcalan’ın meclise gelmeyeceğini, getirilmeyeceğini? Netanyahu neyse Öcalan o. İkisi de aynı şeyleri yaptılar. Bu kişinin yeri cezaevidir ve orada kalmalıdır” dedi.


Emekli İstihbarat Albay, Güvenlik ve Terör Uzmanı Coşkun Başbuğ, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin PKK elebaşı Abdullah Öcalan’a yönelik çıkışıyla ilgili açıklama yaptı.


Coşkun Başbuğ, Bahçeli’nin kurduğu cümlelerin kolay kurulan cümleler olmadığını söyledi. Başbuğ, “40 yıldır biz bu yolda ülke olarak, millet olarak maddi manevi büyük kayıplar yaşadık. Çözüm süreci mesela benim içinde olduğum bir dönemdi ve destekledim. Neden? Devlet iyi niyette dedi ki, ‘bunlar işi kavgaya, ayrışmaya, çatışmaya kurmuş. Biz de tam tersi barışa, kucaklaşmaya ve kavga sürecini sonlandırmaya kurmalıyız’ diyerek bir çözüm süreci başlattı. Çok iyi niyetle yola çıkılan bir çıkıştı ve eğer işleseydi ciddi anlamda sahada etki üretirdi" ifadelerine yer verdi.



"Bunlar kolay kurulan cümleler değil"


Güvenlik ve Terör Uzmanı Coşkun Başbuğ, "Bahçeli, bölgenin, coğrafyanın yaşadığı kritik süreçte, birlik ve beraberliğinin önemini kavrayan bir devlet adamı olarak, dedi ki; iç kale birlik beraberlik, önümüzdeki süreçte en çok ihtiyaç duyacağımız konular ki dünyanın şuan özellikle bölgemizin nereye gideceğini kimse kestiremiyor. Dolayısıyla köprüden önce son çıkış, bir şans verelim. Burada DEM içinde yanlış yolda olduğunu düşünenler, sadece siyasileri düşünmeyin, seçmen taban dahil buna. PKK içerisinde; bu işten pişmanlık duyan, örgütün pençesine düştüğü için bir şekilde kurtulamayanlar veya örgüt tarafından kafası karıştırılanlar, kim varsa bütün genel bir çerçeve çizerek bir barış teklifi sunalım, bir el uzatalım. Bu ele uzananları da tutup, o birlik beraberlik anlamında bünyemize katalım. Şimdi bunlar kolay kurulan cümleler değil. Burada, Bahçeli’nin ‘uzanan eli boş çevirmeyin; ama tutmuyorsanız da sonuçlarına katlanırsınız’ demesindeki maksat bu” dedi.



"Bahçeli bilmiyor mu Öcalan’ın meclise gelmeyeceğini, getirilmeyeceğini?"


Başbuğ, “Ben bunu şöyle okuyorum; elbette bebek katili Abdullah Öcalan, gelip de meclise böyle bir konuşma yapmaz. Elbette bebek katili Abdullah Öcalan, meclise gelip, çıkarılıp oralara getirilecek değil. Burada daha çok mecazi bir anlam kullandı Bahçeli; oyunu bozma, maskeleri düşürme adına bir teklif sundu. Bunu alıp başka yerlere çekmek bana göre yanlış anlaşılmaya sebebiyet verir. Ben Bahçeli’nin, bu yaşa gelmiş bir kişinin, öyle tutup da örgütle pazarlık edeceğini veya Abdullah Öcalan denilen katile özgürlük isteyeceği falan asla öyle şeyi düşünmüyorum. Bir takım çevreler hemen buraya çektiler olayı. Enteresandır o çevreler, düne kadar bunu dillendiren Özgür Özel’e, CHP’ye hiçbir tepki göstermediler. Burada çok net bir tavır var devletin aldığı; kavgayı, barışı, oyunu bozma adına aldığı bir hamle var. Bu birilerini rahatsız eder. O rahatsız edenler de hemen çıkış yolunu buradan aradılar. Bahçeli bilmiyor mu Öcalan’ın meclise gelmeyeceğini, getirilmeyeceğini? Bahçeli bilmiyor mu o aldığı cezayı çekmeye devam edeceğini? Burada dolaylı bir gönderme; yani birden fazla çevreye yazılan bir mektup var. Bunun içerisinde; Amerika’da var, Suriyeliler de var, Iraklılar da var. Burada esas niyeti Bahçeli’nin; ayrıştırarak oyunu bozma, maskeyi düşürme, kazanabildiklerimizi kazanıp, en kötü ana; yani o kavganın, savaşın büyüdüğü ana hazırlık yapma. Bütün bu niyette yapılan bir çağrı olarak görüyorum” diye konuştu.



"Kullanana son fırsat. Karşılık bulur mu? Bulma ihtimali var"


Başbuğ, şöyle devam etti:


“Dostane bir mesaj olarak söylendiği kanaatindeyim. Gerçekten de kullanana son fırsat. Karşılık bulur mu? Bulma ihtimali var. Bulursa kim kazanır? Elbette biz kazanırız. Kim kaybeder? Elbette bu oyunu kuranlar kaybeder. Öcalan 40 bin kişinin katili. Netanyahu’ya ne diyoruz? 42 bin. Netanyahu neyse Öcalan o. İkisi de aynı şeyleri yaptılar. Kundaktaki bebeği sıktılar ve kendi halkına Öcalan, kurşun sıkan, ‘Kürt haklarını savunuyorum’ diye Kürtleri yakan, diri diri yakan, köyleri katleden, o kanlı tablonun mimarı. Yıllarda da bu yapının başında. Abdullah Öcalan düne kadar eğer idam cezası kalkmasaydı şu an yaşamıyor olacak olan kişi, sonuna kadar cezasını çekmeli. Zaten bana göre ne siyasi iktidar, ne de diğerleri böyle bir teklifte asla bulunmazlar. Böyle bir teklifin öncüsü olmazlar. Buna sayın Bahçeli, sayın Erdoğan dahil. O nedenle diyorum lafları yanlış yere çekmek doğru değil. Ben Öcalan’ın öyle serbest kalacağını, öyle meclise geleceğine veya ortalıkta gezeceğini asla ihtimal vermiyorum; çünkü bu 85 milyonu karşına almak demek. Öcalan’ın katil olduğunu biz dahil 7 düvel biliyor. Bu kişinin yeri cezaevidir ve orada kalmalıdır."


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “7. Din Şurası” kararlarını açıkladı Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunca “Dijitalleşen Dünyada Diyanet Hizmetleri: Etkililik-Verimlilik-Sürdürülebilirlik” temasıyla 26-28 Kasım tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilen "7. Din Şurası" sona erdi. Şura kararlarını açıklayan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Diyanet hizmetlerinin kalitesini artırmak, modern teknolojilerle güçlendirmek ve dijital dönüşümünü hızlandırmak amacıyla çağrı merkezi, içerik takip ve yayın analiz sistemi, yapay zeka asistanı gibi teknoloji destekli hizmetlerin sunumuna imkan veren yapay zeka tabanlı bütünleşik bir platform kurulmalıdır" dedi. VII. Din Şurası, dijitalleşmenin dini bilgi, din hizmetleri, dini yayınlar, yurt dışı din hizmetleri ve din eğitimi alanlarındaki etkisini değerlendirmek ve Diyanet İşleri Başkanlığınca yürütülen hizmetlerle ilgili yeni stratejiler belirlemek amacıyla 26-28 Kasım tarihlerinde “Dijitalleşen Dünyada Diyanet Hizmetleri: Etkililik-Verimlilik-Sürdürülebilirlik” ana gündemiyle Ankara’da gerçekleştirildi. Diyanet İşleri Başkanlığı Şehit Ali Alıtkan Konferans Salonu’nda gerçekleşen kapanış oturumunda, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Şurası’nın kararlarını açıkladı. Erbaş, 328 katılımcı ile beş tematik komisyonda eş zamanlı olarak düzenlenen oturumlar neticesinde şu kararların alındığını açıkladı: "1. Günümüzde tekno-bilişim alanındaki hızlı gelişmelere bağlı olarak insan olmanın anlamını yitirmeye başladığına şahit olunmaktadır. İnsanın manevi-aşkın yönünü ihmal eden, onu varoluş gayesinden uzaklaştırarak buhranlara sürükleyen tek boyutlu insan tasavvuru karşısında İslâm’ın insan anlayışı ve insana yüklediği anlamı yeniden güçlü bir şekilde vurgulamak önemli hale gelmiştir. İletişim ve etkileşim kanallarının ileri boyutlara taşındığı bu dönemde insana dair her türlü senaryonun enformatik mecralardan zihinlere zerk edildiği bir gerçektir. Bu durumun insanımızın din, toplum ve hayata dair yerleşik kabul ve duyarlılıkları üzerinde ciddi örselenmelere sebep olduğu aşikârdır. İslam, insan fıtratını esas alan ve insana erdemli bir hayat yolunda rehberlik etmek üzere Yüce Allah tarafından gönderilen bir dindir. Dini, milli, ahlaki ve kültürel değerlerimizin doğru bir şekilde anlaşılmasında da İslam’ın insan anlayışı önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle dijital mecralar başta olmak üzere yürütülen bütün çalışmalarda İslâm’ın insan tasavvuruna özel bir önem verilmelidir. 2. Dijitalleşme sürecinde yaşanan değişim ekonomik, politik, kültürel ve dini alanlar başta olmak üzere toplumsal sistemin bütününde yeni bir dönemin başlangıcını oluşturmaktadır. Dijitalleşen dünyada etkin, verimli ve sürdürülebilir din hizmeti sunumu, nitelikli dini bilgi üretimi ve üretilen bilginin toplumsal ihtiyaçları karşılaması ile yakından bağlantılıdır. Değişimin dinamikleri, bu süreçte yeni yeterliklerin kazanılmasını gerekli kılmaktadır. Bu kapsamda bilgi üreten ve hizmet sunanların dijital çağa özgü yeterliklerinin güçlendirilmesi gerekmektedir. 3. Diyanet İşleri Başkanlığının ürettiği bilginin basılı, görsel, dijital materyal ve yayınlarının toplum nezdinde yüksek bir güvenirliğe sahip olduğu bilinmektedir. Başkanlık, teknolojik ve dijital olarak değişen dünya şartlarını göz önünde bulundurarak; her alandaki hizmetlerini dijital içeriklerle çeşitlendirmeye ve artırmaya devam etmelidir. Bu çerçevede Başkanlık, çağın gereklerini dikkate alarak bilgi üretimi ve yayın politikalarını periyodik aralıklarla güncellemelidir. 4. Diyanet hizmetlerinin kalitesini artırmak, modern teknolojilerle güçlendirmek ve dijital dönüşümünü hızlandırmak amacıyla çağrı merkezi, içerik takip ve yayın analiz sistemi, yapay zeka asistanı gibi teknoloji destekli hizmetlerin sunumuna imkan veren yapay zeka tabanlı bütünleşik bir platform kurulmalıdır. 5. Başkanlık, yurt içi ve yurt dışındaki tüm birimlerini entegre eden, vatandaşların dini bilgi ve danışmanlık taleplerine anında cevap verebilecek şekilde yapılandırılmış, çok dilli hizmet sunabilen bir çözüm merkezi kurmalıdır. Bu merkez fetva, dini rehberlik ve destek alanlarında uzman personel ile 7/24 hizmet verecek şekilde planlanmalı ve dijital teknolojilerle desteklenmelidir. 6. Başkanlık, bilginin üretimi, paylaşımı ve hizmetlerinin sunumunda yeni teknolojilerden yararlanmalıdır. Kullanıcı deneyimlerini ölçümleyerek içerik üretimi ve hedefe yönelik hizmetler sunan büyük veri analitiği, Başkanlığın uzun vadeli ihtiyaç planlamasında kullanılmalıdır. Bu kapsamda Başkanlık tarafından sunulan içerikler yapay zeka algoritmaları dikkate alınarak yeniden planlanmalı ve kullanıcıların dini konularda bilgi edinebilecekleri sahih dini bilgileri içeren ve kültürel hassasiyetleri gözeten yapay zeka chatbotlar geliştirilmelidir. 7. Başkanlığın ürettiği içerikler, modern bilgi teknolojileriyle kurumsal veri ontolojisine göre yapılandırılmış bir bilgi ağına dönüştürülmelidir. Bu ontolojinin inşasıyla, kurumun ürettiği dini içeriklerin tüm unsurları sistematik bir yaklaşımla işlevsel bir varlık ağacını oluşturacaktır. Bununla bağlantılı veri platformu, başta kurul fetvaları ve Dini Yayınlar Genel Müdürlüğünün ürettiği zengin içerikler olmak üzere tüm verileri tek bir sistemde toplayarak erişilebilir, taranabilir ve makine/yapay zeka tarafından işlenebilir hale getirmelidir. Bu süreçte Semantik Web ve Bağlantılı Açık Veri (Linked Open Data) standartları ile Doğal Dil İşleme (NLP) gibi modern teknolojilerden yararlanılmalıdır. 8. Dini içeriklerde önemli ilkelerden biri muhatabın durumunu dikkate almaktır. Dijitalleşme olgusu bu içeriklerin hedef kitleye daha hızlı, etkili ve verimli bir şekilde sunulabilmesine imkan sağlamaktadır. Dolayısıyla dini içeriklerde yaş, eğitim, meslek ve ilgi alanı gibi açılardan farklı hedef kitlelere yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Eğitim ve ilgi alanlarına göre kişiselleştirilmiş veri sunan, metin, ses, video, kitap ve makale formatlarında içeriklerin mobil teknolojilerle desteklenmiş şekilde ulaştırılacağı dijital platformlar kurulmalıdır. 9. Dijital mecraların özelliklerini, toplumsal kabul ve beklentileri dikkate alan özgün bir iletişim ve sunum dili geliştirilmelidir. Bu dil, dini içerik üretimine ve sunumuna ilişkin yeni iletişim stratejilerini göz önünde bulundurmanın yanında söz konusu içeriklerin geniş kitlelere erişimi bakımından da büyük önem arz etmektedir. Bu amaçla temel dinamiklerini dini naslardan alan, nebevi pratiklerden ve İslam medeniyetinin kadim tecrübelerinden beslenen, bunun yanı sıra güncel problemleri muhatabın kolay algılayabileceği mahiyette çözümler sunan bir dil ve ahlak tasavvuru ortaya konulmalıdır. 10. Engelli, bağımlı vb. dezavantajlı gruplara yönelik manevi destek hizmetleri için üretilen dijital uygulama ve içerikler sürekli güncellenmeli; bu içeriklere erişim kolaylığı sağlanmalıdır. Ayrıca başta hedef kitle olmak üzere aile, gençler, çocuklar gibi kesimlere yönelik ideal düzeyde din hizmeti sunmak amacıyla Başkanlık bünyesinde manevi danışmanlık ve rehberlik kadrosu ihdas edilmelidir. 11. Dijital platformlardaki yoğun dini bilgi akışı, içeriklerin uygunluğu, içerik üreticilerinin yetkinlik ve güvenirliğine ilişkin birtakım sorunları beraberinde getirmektedir. Dini bilgi üretmek, paylaşmak ve din hizmeti sunmak, din alanında olduğu gibi dijital ortama dair de yeterli donanımı gerektirmektedir. Bu amaçla Medya Okuryazarlığı, Dijital Medya Okuryazarlığı ve Dijital Dini Medya Okuryazarlığı gibi çoklu okuryazarlık türlerine dayalı becerilerin geliştirilmesi önemli hale gelmektedir. Başkanlığın tüm hizmetlerinde olduğu gibi Diyanet Akademisi eğitim programlarında da söz konusu okuryazarlık türleri müstakil dersler olarak okutulmalıdır. Bu dersler ilahiyat, iletişim, insan, toplum, davranış ve mühendislik bilimleri başta olmak üzere disiplinler arası iş birliğiyle gerçekleştirilecek projeler, uygulamalı eğitim ve seminer faaliyetleri ile de desteklenmelidir. 12. Başkanlığın, sahip olduğu kadro ve hizmet çeşitliliği karşısında farklı alanlarda formasyon sahibi nitelikli personele duyulan ihtiyaç açıktır. Bu durum, dini yükseköğretim kurumlarının din hizmeti alanlarına yönelik müfredat oluşturmasını gerektirmektedir. Bu, Başkanlığın da hizmet içi eğitimlerini söz konusu gerçekliğe göre planlamasını zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda Diyanet Akademisinin, İslam kültür ve medeniyetinin müktesebatını, temel kaynak ve konularını bilen, aynı zamanda güncel meselelerin, sosyal değişimlerin farkında olan, iletişim, etkileşim ve pedagojik yönü güçlü din görevlileri yetiştirme vizyonu büyük önem arz etmektedir. Bunun için özellikle aile ve gençlik hizmetlerinin güçlendirilmesi ve müfredatın dijital çağın gerekli kıldığı kazanımları gerçekleştirecek şekilde güncellenmesi gerekmektedir. 13. Toplumun her kesiminden insanların hiçbir ayrıma gitmeden aynı inanç ve duygu ile bir araya geldiği en güçlü ortak zemin ve değerler ekseninde sosyalleşmeye yönelik en önemli alan olan camilerin, din hizmetlerindeki merkezi konumu korunmalı ve güçlendirilmelidir. Hedef kitlesi ve sosyokültürel çevresi dikkate alınarak cami içi eğitim ve irşat hizmetlerinde teknolojik imkanlardan istifade edilmelidir. Cami dışı ve toplumun farklı katmanlarına yönelik hizmetlerin de cami ile irtibatı güçlendirilmelidir. Cami başta olmak üzere dini hizmet mekanlarının konum, etkinlik vb. bilgilerine kolay erişimi sağlayan ve interaktif etkileşimi mümkün kılan uygulamalar geliştirilmelidir. Cami merkezli hizmetlerin daha güçlü, etkin ve kolay yürütülmesi için cami derneklerinin konumu yeniden yapılandırılmalı, söz konusu derneklerin idari ve mali denetimleri Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından gerçekleştirilmeli; konuyla ilgili yasal düzenlemeler yapılmalıdır. 14. Dijital ortamlar farklı, sıra dışı ve marjinal olanı ön plana çıkarmaktadır. Dini içerikler görünürlüğü artırmak amacıyla kimi zaman reytinge, beğeni sayısına, şöhrete, fenomenliğe, öne çıkma ve gündemde kalma tutkusuna feda edilmektedir. Dinin medyatikleşmesi, amacından uzaklaştırılarak araçsallaştırılmasına ve dini içeriklerin endüstrileştirilmesine yol açmaktadır. Toplumun genelini ilgilendirmeyen ve yalnızca konunun uzmanları tarafından ele alınması gereken meseleleri dijital ortamlarda beğeni ve takipçi sayısı uğruna tartışmaya açmak, dini içerikleri bütünüyle diğer dini anlayışları “ötekileştirme” üzerinden sunmak, kendi dini grubunu veya anlayışını ön plana çıkartmak için dijital ortamların pek de masum olmayan yöntemlerini uygulamak, din adına telafisi zor zararlara neden olmaktadır. Bu sebeple söz konusu ortamlarda bulunan herkesin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi, özellikle yeni nesilleri bu değerlerden uzaklaştıran paylaşımlardan özenle kaçınması gerekir. 15. Kültür ve medeniyetimizde herhangi bir ayrım yapılmaksızın bütün insanlara değer verilir. Hangi milletten, din ve inançtan olursa olsun, imkanlar ölçüsünde insanların ve özellikle yurdundan edilmiş olanların ihtiyaçlarının karşılanması, milli ve manevi değerlerimizin hepimize yüklediği tarihten günümüze taşınan insani ve ahlaki bir sorumluluktur. Bu kapsamda göçmenlerle ilgili dezenformasyonun yaygınlaştığı günümüzde, birlik ve beraberliğimiz açısından toplumsal uyumu güçlendiren ortak dini kimliğin korunması amacıyla stratejiler geliştirilmelidir. 16. Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından yürütülen ve toplumsal itibarı yüksek olan dini bilgilendirme ve fetva hizmetlerinin dijital teknolojilerden de yararlanılarak erişilebilirliği ve etkinliği artırılmalıdır. Mevcut fetva veri tabanı, semantik arama gibi yeni teknolojilerle zenginleştirilmelidir. Üretilen nitelikli bilgi ve fetvaların diğer Müslümanlar tarafından da kullanımının kolaylaştırılması amacıyla farklı dillerde erişim seçenekleri sunulmalıdır. 17. Sahih dini bilginin, toplumun tüm kesimlerine ulaştırılması zaruri bir ihtiyaçtır. İnternet ve sosyal medya başta olmak üzere kitle iletişim araçları vasıtasıyla bu bilgilerin topluma erişim araç ve imkanları hem çoğalmış hem de kolay hale gelmiştir. Bu sebeple dijital yayıncılık başlı başına bir hizmet alanı olarak ele alınarak bu alanda profesyonel destek sunacak personeller yetiştirilmeli ve gerektiğinde hizmet alımı yoluyla Başkanlığın dijital alanlardaki varlığı güçlendirilmelidir. Ayrıca Başkanlık tarafından hazırlanan basılı-dijital dini yayınlarda yapay zeka destekli dil modellerinden ve interaktif sözlük gibi destekleyici unsurlardan yararlanılmalıdır. 18. Mümasil kuruluşlarla ilişkilere yönelik uluslararası bir platform kurulmalı, bu platform vasıtasıyla başta Türk dünyası olmak üzere gönül coğrafyamızdaki kurum ve kuruluşlarla iş birliği ve koordinasyon güçlendirilmelidir. 19. Müslümanların birlik ve beraberliğine duyulan ihtiyaç her geçen gün daha çok hissedilmektedir. Başkanlık, uluslararası iş birliği imkanlarını da kullanarak, vahdet zemininde Müslümanların bütünleşmesini sağlayacak ve ortak sorunların çözümüne katkı sunacak projelerini artırmalıdır. 20. Başkanlığın milli ve manevi değerlerimiz istikametinde ürettiği hizmetlerin ülkemizin birlik ve beraberliği açısından önemi aşikârdır. Bu hizmetlerinde Başkanlığa yüksek bir güven duyulmaktadır. Ancak Başkanlığa duyulan güven ve itimadı sarsmayı amaçlayanların dezenformasyon çalışmaları da sistematik bir şekilde sürmektedir. Bu nedenle Başkanlığımız hakkında olumsuz algı oluşturma çabaları karşısında gerekli tedbirler alınmalı ve kamuoyundaki yanlış yönlendirmelerin önüne geçilmelidir. 21. Dijital mecraların uyuşturucu, kumar, şiddet vb. bağımlılık türlerinin yayılmasına; cinsel sapma ve istismara uygun zemin oluşturabileceğini dikkate alarak Başkanlık, söz konusu bağımlılıklarla mücadeleye yönelik stratejilerini güçlendirmeli, bu hususta kurumlar arası iş birliğine dayalı çok disiplinli çalışmalar yürütmelidir. 22. Dijitalleşmenin beraberinde getirdiği bağımlılıklar, fiziksel ve ruhsal deformasyon, başarısız sosyalleşme gibi sorunlar karşısında başta aile olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlara önemli görevler düşmektedir. Bu doğrultuda Başkanlık, ailenin güçlendirilmesine yönelik evlilik okulu, anne-baba okulu gibi faaliyetleri, dijital imkanlardan da yararlanarak geliştirmelidir. 23. Dini-toplumsal değerlerin kazanımı ve sağlıklı bir gelişimin sağlanmasında erken çocukluk döneminin önemi bilinmektedir. Dijitalleşmenin beraberinde getirdiği risklerin psikososyal açıdan kalıcı hasarlar oluşturabildiği bu dönemin verimli bir şekilde geçirilmesi bağlamında Başkanlık bünyesinde devam eden 4-6 yaş grubu Kur’an kursları son derece önemli bir katkı sunmaktadır. Dolayısıyla milletimizin teveccühüne mazhar olan bu kurslar her açıdan güçlendirilerek yaygınlaştırılmalı, öğretici formasyonları ve eğitim materyalleri dijital çağın gereklilikleri dikkate alınarak sürekli güncellenmeli, yasal alt yapısı güçlendirilerek geliştirilmelidir. 24. Toplumun temeli olan aileye ve aile mahremiyetine yönelik tehditlerin giderek arttığı bir dönemde aile olmanın anlam ve önemine vurgu yapan, ebeveyn rollerinin ideal biçimlerini gösteren, aile içi iletişim ve sorumluluk bilinci hususlarına temas eden içerikler sunan dijital platformlar oluşturulmalı ve kurumlar arası iş birliği ile güçlendirilmelidir. 25. Son yıllarda İslam’a aykırı çeşitli söylem ve içeriklerin dijital mecralardan geniş kitlelere yaygınlaştırılması yönünde faaliyetler gözlenmektedir. Bu kapsamda dini, ahlaki, kültürel değerlerimize, fıtrata ve geleceğimize yönelik ciddi tehdit oluşturan cinsiyetsizleştirme gibi sapkın ideolojilere karşı toplumun bilinçlendirilmesi, fıtrat temelli aile yapısının korunması ve güçlendirilmesi amacıyla gerekli tüm tedbirler alınmalı ve buna yönelik etkin çalışmalar yürütülmelidir. Ebeveynlerin yanı sıra sosyal politika yapıcılara ve uygulayıcılara da önemli görevlerin düştüğü bu konuda Başkanlık, kurum ve kuruluşlarla iş birliği içinde etkin politikaların tasarlanmasına destek olmalıdır. Bu amaçla önleyici tedbirlerin alınması, her kesimin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi, insan neslinin geleceği ve insani değerlerin sürdürülebilirliği açısından hayati önemi haizdir. 26. Dini inanç ve duygular üzerinden şöhret, itibar, maddi-manevi çıkar elde etmek amacıyla dinin ve dini değerlerin amacı dışında kullanılması ve istismar edilmesi karşısında Başkanlık, dijital imkanlardan da yararlanarak ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği içinde tüm mecralarda daha etkin olmalıdır. 27. Günümüzde zekat ve kurban ibadetinin dijital imkanlardan da yararlanılarak yaygın bir şekilde kişisel ve kurumsal vekâletle yerine getirildiği bilinmektedir. Bu ibadetlerin dini kurallara uygun olarak yerine getirilmesi, istismar edilmesinin önüne geçilmesi ve mükelleflerin haklarının korunmasını teminen Başkanlığın izni, denetimi ve gözetimi altında şeffaf bir şekilde yürütülebilmesi için yasal alt yapı güçlendirilmelidir. 28. İslam dini ve Müslümanlara yönelik nefret söylemleri dijital platformlar sayesinde geniş kitlelere hızlı erişim imkanı bulmaktadır. Söz konusu nefret söyleminin yanı sıra Müslüman karşıtlığı ve İslam düşmanlığı üreten içeriklerle mücadele amaçlı araştırmalar yapılarak, konuyla ilgili kamusal bilgi ve bilinç oluşturma amaçlı önleyici tedbirler alınmalı, küresel farkındalık ve uluslararası iş birliği imkanları oluşturulmalıdır. 29. Sanat, duygu ve düşüncelere hitap ederek insanları etkileyen en güçlü araçlardan biridir. İslam sanatında bu etki daha da belirgindir. İslam sanatının “sessiz mesajı” bazen kelimelerle ifade edilemeyen derin mesajlar taşır ve bu yönüyle en güçlü argümanlardan bile daha etkileyici olabilir. Bu çerçevede Başkanlık, geleneksel İslam sanatlarını temsil eden objelerle zenginleştirilmiş ve İslam’ın kurucu sembollerini açıklayan çevrim içi dijital müzeler ve sergiler oluşturmalıdır. 30. İsrail’in Filistin ve çevresinde uyguladığı vahşet ve soykırım tüm dünyanın gözü önünde hız kesmeden devam etmektedir. Bu korkunç soykırım, işgal ve istila girişimine karşı Gazze halkının din, ahlak ve uluslararası hukuk bakımından meşru ve onurlu mücadelesini her yönüyle desteklemek temel insani, dini ve vicdani sorumluluktur. Zalimler, Müslüman dünyanın dağınıklığından cesaret alarak hiçbir tepki ve çağrıya kulak asmamaktadır. Müslüman ülke ve toplulukların güçlü, caydırıcı, ortak bir tavırla zulme ve soykırıma engel olması ihmale gelmez tarihi bir görevdir. Bu süreç aynı zamanda emperyalist güçlerin hukuk ve insan hakları söylemlerinin ikiyüzlülüğünü tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır. Bu da siyonist tezahürlerin geldiği aşamayı gözler önüne sermektedir. Bunun yanında gerçeklerin duyurulması ve mazlumların desteklenmesinin dijital mecralarda bilinçli olarak engellendiği; bunun da milli ve küresel güvenlik riski oluşturduğu dikkatlerden uzak tutulmamalıdır. Öte yandan dünyanın her yerinde ve her türlü inanç ve düşünceden vicdan sahibi insanın terörist İsrail’in zulmüne karşı gösterdiği tepki takdire şayandır. Diyanet İşleri Başkanlığı, Filistin davası ve Kudüs bilinci konusunda tepki, boykot, bilinçlendirme ve maşeri vicdanı harekete geçirmeye yönelik çalışmalara öncülük etmeye devam etmelidir."