POLİTİKA - 18 Nisan 2025 Cuma 14:35

AK Partili Köse: "Karşıyaka Belediyesi için savcıları harekete geçmeye çağırıyorum"

A
A
A
AK Partili Köse: "Karşıyaka Belediyesi için savcıları harekete geçmeye çağırıyorum"

Karşıyaka Belediyesi’nin 2024 Denetim Komisyonu raporu hakkında yapılan açıklamada, belediyenin şaibeli usulsüzlükleri olduğuna dikkat çeken AK Parti Karşıyaka İlçe Başkanı Selahattin Köse, "Raporda çok ciddi usulsüzlükler ve kamu zararları ortaya konulmuştur. Bu toplantı bile savcıları harekete geçirmeye yeter. Bizim illa gidip dilekçe vermemize bile gerek yok. Buradan bütün savcılarımızı bu konuda hassas davranmaya ve bu konuda harekete geçmeye çağırıyorum" dedi.



AK Parti Karşıyaka İlçe Başkanlığı tarafından, Karşıyaka Belediyesinin 2024 Denetim Komisyon Raporunda bulunan dikkat çeken başlıkları değerlendirmek üzere basın toplantısı gerçekleştirildi. AK Parti Karşıyaka İlçe Başkanı Selahattin Köse’nin, ilçe meclis üyeleri ile birlikte Karşıyaka Belediyesi’nin 1 yıllık performans değerlendirdiği toplantıda bir çok konuyla ilgili açıklamalar gerçekleştirildi.



"Yüz kızartıcı nedenlerle görevden alınan belediye yöneticileri"


Gerçekleştirilen basın toplantısında söz alan AK Parti Karşıyaka İlçe Başkanı Selahattin Köse, sözlerine Başkan Behice Yıldız İşçimenler Ünsal’ın gerçekleştiremediği vaatleri ile başladı. Köse, "Biz Karşıyaka’da artık projeleri konuşmak isterken; yatırımları, hizmetleri gündeme almak isterken, karşımıza çıkan manzara içler acısıdır. Bu şehirde son bir yılda; Haksız yere işlerinden edilen emekçi kardeşlerimiz konuşulmuştur. Yüz kızartıcı nedenlerle görevden alınan belediye yöneticileri gündeme gelmiştir. Toplanamayan çöpler, kötü kokular ve çöp dağlarıyla boğuşan sokaklar tartışılmıştır. Kamu zararı doğuran şaibeli ihaleler. Ve usulsüzlüklerle dolu doğrudan temin alımları Karşıyaka’nın gündemine oturmuştur. Ne yazık ki Karşıyaka Belediyesi, umutların adresi değil, beceriksizliğin, savurganlığın ve adaletsizliğin merkezi haline gelmiştir. Seçim meydanlarında ’Karşıyaka’yı çiçek gibi yapacağım’, ’Karşıyaka yıldız gibi parlayacak’ diyerek halkımızdan oy isteyen Sayın Behice Ünsal, ne yazık ki Karşıyaka’yı çöp dağlarına mahkum etmiştir. Bugün Karşıyaka’da şehir merkezinde bile çöpler toplanamaz hale gelmiştir. Örnekköy Küçük Sanayi Sitesi girişinde yükselen çöp yığınları adeta dağ olmuş durumda. Fen İşleri Müdürlüğünün hemen arkasında, vatandaşın özel mülküne vahşi şekilde dökülen çöpler ise çevre felaketine dönüşmüştür. Karşıyaka’nın her mahallesi ihmalkarlığın izlerini taşımaktadır. Peki ya kadrolaşma? Karşıyaka Belediyesi liyakatle değil, kayırmacılıkla yönetilmeye çalışılmaktadır. Geçtiğimiz aylarda kamuoyunun gündemine taşıdığımız, CHP İstanbul Milletvekili Suat Özçağdaş’ın önerisiyle yapılan Ender Sina Baran ataması hala açıklığa kavuşturulmuş değildir. Yine, basına yansıyan bir başka iddia; CHP Hakkari Merkez İlçe Başkanı’nın oğlunun, CHP kurultayından sadece birkaç gün önce Karşıyaka Belediyesinde işe başlatıldığı ifade edilmektedir. Sormak istiyoruz: Karşıyaka Belediyesi, CHP Genel Merkez yöneticilerinin arpalığı mıdır? Bu kurum, liyakat sahibi Karşıyakalıların hizmet ettiği bir belediye mi olacak, yoksa partili akraba ve eş-dostun görev aldığı bir çiftlik mi?" dedi.



"Başkan ihalenin usulsüzlüğünü adeta itiraf ediyor"


Karşıyaka Belediye Başkanı İşçimenler Ünsal’ın meclisteki sözlerine de atıfta bulunan AK Partili Köse, "Geçtiğimiz aylarda Karşıyaka Belediyesi tarafından temizlik hizmetleri için bir araç kiralama ihalesi gerçekleştirildi. Bu ihaleyle ilgili ciddi şaibeler tespit ettik, kamuoyunu bilgilendirdik ve Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduk. Şu anda adli soruşturma süreci devam etmektedir. Bakınız, Türkiye’nin dört bir yanında belediyeler artık araç kiralamaktan vazgeçip kendi araçlarını satın alma yoluna giderken, Karşıyaka Belediyesi neden hala kiralamada ısrar etmektedir? Bu ısrarın arkasında ne vardır? Sayın Başkan bir ihale yapıyor; ancak ihaleyi kazanan, en yüksek teklifi veren ikinci firma oluyor! Üstelik bu ihale, KDV dahil yaklaşık 260 milyon liralık fahiş bir bedelle, şoförü olmayan, yakıtı olmayan, kullanım ömrünü doldurmuş 7 yaşındaki araçlar için yapılıyor. Ne model belli, ne teknik yeterlilik. Bu rakamın yarısı ile araçları satın alabilirsiniz. 7 firmanın teklif verdiği ihalede 6 firma nasıl olduysa teklif bedelini yatırmıyor. Geriye bir firma kalıyor ve rekabet ortamı ortadan kaldırılıyor. Sayın Başkan da çıkıp mecliste, ’Mecbur kaldık, vermek zorunda kaldık’ diyerek ihalenin usulsüzlüğünü adeta itiraf ediyor. Sormazlar mı Sayın Başkan, ’Sizi kim mecbur bıraktı? Kim bu baskıyı yaptı?’ Bu milletin alın teriyle oluşan belediye bütçesi ile kimleri ihya ediyorsunuz ediyorsunuz? Yıllardır Karşıyaka Belediyesi’nin temizlik hizmetleri ihalesine hep aynı iki firma ihaleye giriyor. Bu firmaların araçları aynı, sahipleri aynı. Sadece imzalar farklı. Bu araçların bir yıllık kira bedeli yaklaşık 130 milyon TL. Oysa bu parayla sıfır araç satın alınabilir ve en az 10 yıl boyunca kullanılabilir. Maalesef 2 yıllık 260 milyona ihale yapılıyor birilerine peşkeş çekiliyor ve Karşıyaka Belediyesi 100 milyon TL’nin üzerinde zarara uğratıyorlar" diye konuştu.



"Kaçak yapı nasıl ayakta duruyor"


Karşıyaka’daki kaçak yapıların çokluğuna da dikkat çeken Köse, "Daha önce defalarca dile getirdik, her mecliste gündeme taşıdık. Sayın Belediye Başkanı da bu kürsüden ’Karşıyaka’da hiçbir kaçak yapıya müsaade etmeyeceğiz’ diye defalarca söz verdi. Peki ne oldu? Bugün Karşıyaka’da bir AVM’nin içinde 600 metrekareyi aşkın kaçak yapı, tüm ihtişamıyla faaliyetini sürdürüyor. Ve Sayın Başkan sadece izlemekle yetiniyor! Şimdi buradan soruyoruz: Bu kaçak yapı nasıl ayakta duruyor? Kim ya da kimler bu yapının arkasında? Hangi müdürünüz, hangi başkan yardımcınız bu süreci takip etti? Kim talimat verdi, kim göz yumdu? Sayın Başkan’a çağrımızdır: O çok sevdiğiniz ’mecbur kaldık’ bahanesini burada da mı devreye sokacaksınız? Yoksa her zamanki gibi iş işten geçince "ben bilmiyordum" diyerek topu taca mı atacaksınız?"



"Bütün savcılarımızı bu konuda hassas davranmaya ve bu konuda harekete geçmeye çağırıyorum"


Denetim Komisyonu raporu ile ilgili konuşan Köse, "2024 yılı Denetim Raporu’nda çok ciddi usulsüzlükler ve kamu zararları ortaya konulmuştur. Sadece bu bir yıllık sürede 783 milyon 213 bin TL’lik alım yapılmış ve bu alımların tam 655 adedi doğrudan temin yoluyla gerçekleştirilmiştir. Yani belediye bütçesinin 3’de 1’i ihale düzenlenmeden, doğrudan teminle ve çoğu kez aynı firmalardan alımlarla eritilmiştir. Birkaç örnek vermek gerekirse; 622 bin TL’lik yıllık limiti aşan alımlar ihale yapılmadan gerçekleştirilmiş. Hırdavat malzemesi İzmir’de bulunamamış, Sakarya’dan getirilmiş. Aynı marka el frezesi internette 18 bin TL iken, belediye bunu 44 bin 400 TL’ye almış. Aynı firmaya yapılan toplam alım 650 bin TL iken, bugün aynı ürünleri 220 bin TL’ye almak mümkün. Araç klima arıza tespiti için tam 65 bin TL ödenmiş .Sadece tespit; daha tamir bile yok. Bu rakamlar vicdanla, hukukla, kamu sorumluluğuyla açıklanabilir mi? Fen İşleri Müdürlüğü başta olmak üzere birçok birimde, alımların güncel fiyatların 3-5 katı üzerinde yapıldığını belgeleriyle tespit ettik. Bu kamu kaynaklarının açıkça yağmalanmasıdır. Çok ciddi usulsüzlük var. Bunla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına başvurmak gibi tüm süreci takip edeceğiz" dedi. Araç ihalesi için suç duyurusunda bulunduklarını söyleyen Köse, "Bu toplantı bile savcıları harekete geçirmeye yeter. Bizim illa gidip dilekçe vermemize bile gerek yok. Buradan bütün savcılarımızı bu konuda hassas davranmaya ve bu konuda harekete geçmeye çağırıyorum. İl Başkanlığımız da bu konuda arkamızda. Özgür Solmaz bu konuda ciddi bir çalışma yaptı. 45 günlük toplantılarının hepsine katıldı kendisi. Özgür Bey bu faturaları özel çabası ile ele geçirdi. CHP’li belediyelerde bu tür usulsüzlükler normal halde gelmiş durumda" dedi.



Ünal’dan mahfel açıklaması


Karşıyaka Belediyesi tarafından kamulaştırma kararı alınan ancak hiç bir adımın atılmadığı tarihi mahfel binasıyla ilgili açıklama yapan AK Parti Karşıyaka Belediyesi Meclis Üyesi Hasan Ünal, "Mahfel geçmişte Karşıyaka Belediye binasının ilk yerleşkesi; aynı zamanda Karşıyaka’nın ilk halk evi ve Karşıyaka Spor Kulübü’nün ilk binası. Ben bu konuyu kamuoyuna taşımaya çalıştım, mecliste dahi anlattım. Burası kamulaştırılmış ama satın alınma yapılmamış. Belediye, mahfelin satın almasını çok rahat bir şekilde gerçekleştirebilirdi. Ama ’Orayı almak Kültür Bakanlığına yakışır’ dendi. İş lafa gelince Atatürkçüyüz diyorsunuz. Atatürkçü Düşünce Derneğinin Karşıyaka’da bir binası yok ve ADD ile biz birlikte bir kampanya başlattık. Mahfelin satın alınmasıyla ilgili ADD, kampanyayı başlatacak; biz de arkasında olacağız. Çünkü Atatürk’ün mirası mahfelin tekrar ayağa kalkmasını istiyoruz" sözlerine yer verdi.



AK Partili Köse: "Karşıyaka Belediyesi için savcıları harekete geçmeye çağırıyorum"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul "Dijital Refah İçin Yapay Zekâ Çözümleri" hackathon’u sonuçlandı Vodafone Vakfı ve Habitat Derneği, "Yapay Zekâ Yıldızları" projesi kapsamında yeni bir hackathon düzenledi. "Dijital Refah İçin Yapay Zekâ Çözümleri" temasıyla gerçekleştirilen ve 10 takımın yarıştığı hackathon’u İzmir’den BALAL Wasp Coding takımı kazandı. Vodafone Vakfı ve Habitat Derneği işbirliğiyle hayata geçirilen "Yapay Zekâ Yıldızları" projesi kapsamında yeni bir hackathon düzenlendi. "Dijital Refah İçin Yapay Zekâ Çözümleri" temasıyla düzenlenen hackathon’a 9 ilden 10 lise takımı katıldı. Yarışmayı İzmir’den BALAL Wasp Coding takımı birinci, İstanbul’dan VFLAI takımı ikinci ve Gaziantep’ten Us to Us takımı üçüncü olarak tamamlarken, Hatay’dan katılan AI of All takımı da Toplumsal Etki Ödülü aldı. Hackathon süresince 15 Vodafone Gönüllüsü katılımcılara mentorluk desteği verdi. Türkiye Vodafone Vakfı Başkanı Hasan Süel, şunları söyledi: "Ülkemizin toplumsal gereksinimleri doğrultusunda şekillendirdiğimiz Vakıf projelerimize hız kesmeden devam ediyoruz. Habitat Derneği ile birlikte başlattığımız ‘Yapay Zekâ Yıldızları’ projesinde amacımız, genç nesillerin teknolojik bakımdan donanımlı olmalarını sağlamak, günümüzde her alanda gördüğümüz yapay zekâ teknolojisini öğrenip kullanarak üretici fikirlerini yeni teknolojilerle birleştirmelerini mümkün kılmak. Son olarak, ülke genelinde ‘Dijital Refah İçin Yapay Zekâ Çözümleri’ temasıyla gerçekleştirdiğimiz hackathon ile gençlere ulaştık. Bu yarışmayla, potansiyelini desteklediğimiz tüm katılımcıların yalnızca teknik bilgilerini değil, aynı zamanda tutkularını, yenilikçi bakış açılarını ve fikirleri etkili çözümlere dönüştürme becerilerini de teşvik etmiş olduk. Yarışma için fikir üreten, proje geliştiren tüm öğrencileri içtenlikle kutluyorum." Habitat Derneği Genel Başkanı Bora Caldu ise şöyle konuştu: "Dijital refah kavramını yalnızca teknolojiye erişimle değil, teknolojiyi bilinçli, etik ve toplumsal fayda odağında kullanabilme becerisiyle birlikte ele alıyoruz. ‘Yapay Zekâ Yıldızları’ hackathonu, bu yaklaşımın sahadaki en güçlü yansımalarından biri oldu. Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen lise öğrencilerimiz, iki gün boyunca yapay zekâyı bir araç olarak kullanarak dijital refaha katkı sunabilecek çözümler geliştirdi; problem tanımlamadan prototip fikrine uzanan gerçek bir üretim sürecinin parçası oldular. Hackathon boyunca gençlerimizin analitik düşünme, takım çalışması ve toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerine tanıklık etmek bizler için son derece ilham vericiydi. Yapay zekânın geleceğini konuşurken, bu geleceği şekillendirecek gençlerin bugünden böylesi deneyimlerle desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Habitat Derneği olarak, Vodafone Vakfı iş birliğiyle yürüttüğümüz Yapay Zekâ Yıldızları projesiyle, gençlerin yalnızca teknoloji tüketicisi değil, topluma değer üreten çözüm geliştiriciler olarak yetişmelerine katkı sunmaya devam edeceğiz." Dijital yaşamın sorunlarına çözüm geliştirildi Hackathon’da birinci gelen BALAL Wasp Coding takımının geliştirdiği "Nexus AI v5.0" projesi, kamera destekli yapay zekâ ile kullanıcının duruşunu, göz durumunu ve beden hareketlerini anlık analiz ederek farkındalık oluşturan uyarılar veren; interaktif, kişiselleştirilebilir ve ücretsiz bir dijital sağlık asistanı sunmayı amaçlıyor. Yarışmanın ikincisi VFLAI takımının tasarladığı API tabanlı ve Türkçe odaklı "ArbitrA" etik filtreleme platformu, dijital ortamlarda içerikleri yayınlanmadan önce denetleyip gerekli düzeltmeleri önererek şirketler için yayın öncesi güvenli bir dijital kalkan görevi görüyor. Yarışmada üçüncü sıraya yerleşen Us to Us takımının geliştirdiği "BizBize" adlı oyunlaştırılmış mobil uygulama, ebeveynlerin telefon kullanımına yönelik farkındalığını artırmayı ve aile bireyleri arasında yüz yüze, nitelikli iletişimi yeniden güçlendirmeyi amaçlıyor. Yarışmada "Toplumsal Etki Ödülü" alan AI of All takımının geliştirdiği "Datia" yapay zekâ destekli asistan, özel gereksinimli çocuklar için VR teknolojisiyle güvenli bir sanal dünya kurgulayarak, gerçek hayatta zorlandıkları durumları herhangi bir risk olmadan ve diledikleri kadar tekrar edebilmelerini sağlıyor. Hedef 55 bin öğrenciye ulaşmak Vodafone Vakfı ve Habitat Derneği’nin dijital geleceğe hazır nesiller yetiştirme hedefiyle 1,5 yıl önce başlattığı "Yapay Zekâ Yıldızları" dijital eğitim projesiyle, Türkiye’nin 81 ilinde 11-14 yaş arası ortaokul ve 14-18 yaş arası lise öğrencilerine yapay zekâ eğitimleri veriliyor. Bugüne kadar 90 bini aşkın öğrenciye ulaşılan projenin bu dönemki hedefi ise 55 bin öğrenciye ulaşmak.
Erzincan Migros, Erzincan’ın yerel ürünlerini tüm Türkiye’ye ulaştırıyor Yerel ürünlerin üretim ve satışına verdiği katkıları sürdüren Migros, bu kez de Türkiye’nin tarım ve hayvancılıktaki en önemli üretim merkezlerinden biri olan Erzincan’ın yerel üretim değerlerini raflarına taşıyor. Migros, Erzincanlı üreticilerin İyi Tarım ve Organik Tarım uygulamalarıyla ürettiği ürünleri raflarına taşımak üzere önemli bir iş birliğini hayata geçirdi. Migros, yerli ürünlerin üretim ve satışına verdiği katkılara bir yenisini ekledi. Türkiye’nin tarım ve hayvancılıktaki en önemli üretim merkezlerinden biri olan Erzincan’ın İyi Tarım ve Organik Tarım kriterlerine uygun şekilde üretilen yerel ürünlerini müşterileriyle buluşturuyor. Migros, bu proje kapsamında; Erzincan Valiliği ve Erzincan Belediye Başkanlığı koordinasyonunda, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, İl Özel İdaresi, Ticaret ve Sanayi Odası, ZZEF ve Gürata ile bir iş birliği toplantısı gerçekleştirdi. Proje çerçevesinde, Erzincan’da yerel üreticiler, birlikler, kooperatifler ve işletmeler tarafından üretilen; meşhur Erzincan dermason fasulyesi, Erzincan tulum peyniri, Bögert maden suyu, kuzu eti, patates, domates başta olmak üzere meyve ve sebze ürünleri Migros’un 81 ildeki mağazalarında satışa sunuluyor. Migros ayrıca üretim süreçlerinin geliştirilmesi, kalite standartlarının yükseltilmesi için de üreticilere destek veriyor. Üretim planlaması ve teknik süreçler ise İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Ticaret ve Sanayi Odası tarafından yürütülüyor. Bu iş birliği ile sürdürülebilir üretimin desteklenmesi, küçük aile işletmelerinin güçlendirilmesi, Erzincan’ın tarımsal üretim gücünün ulusal ölçekte değer kazanması hedefleniyor. "Erzincan adı raflarda daha güçlü, daha görünür olacak" Toplantıda konuşan Erzincan Valisi Doç. Dr. Hamza Aydoğdu, "Gıda meselesi artık sadece ticari bir konu değil. Gıda; güven, sağlık ve gelecek meselesidir. Doğal, izlenebilir, kaynağı belli ürünlerin değeri her geçen gün daha da artıyor. Bugün Erzincan’da üretilen ürünler; aracısız, üreticiden doğrudan, Türkiye’nin dört bir yanındaki sofralara ulaşıyor. Bu çok kıymetli bir modeldir. Üretici kazanıyor, şehir kazanıyor, tüketici güvenle alışveriş yapıyor. Migros, yerel üretime verdiği destekle sadece bir market zinciri olmanın ötesine geçiyor. Anadolu’nun emeğine, yerel ürünün değerine sahip çıkan bu yaklaşım için Migros ailesine gönülden teşekkür ediyorum. Bugün uğurlayacağımız her tır; Erzincan’ın toprağından çıkan emeğin, Türkiye’ye açılan yoludur. Önümüzdeki dönemde bu ürünlerin hem çeşidi hem miktarı artacak, Erzincan adı raflarda daha güçlü, daha görünür olacak" dedi. "Erzincan’ın coğrafi işaretli ve bölgeye has üretim değerleri Türkiye’nin 81 iline ulaşıyor" Migros Grubu İcra Başkanı Özgür Tort, "Kamu ve özel sektör iş birliğiyle yapılan bölgesel çalışmalar daha çok üreticiye ulaşma imkânı sunuyor. Ayrıca bu projeler, bölgelerin üretim potansiyelinin artması ve verimliliği açısından da kıymet oluşturuyor. Migros olarak bugüne kadar yerelleşme çalışmalarımız kapsamında 50 ilde yaklaşık 330 farklı üreticiden 1.600’e yakın yerel ürün tedarik ettik ve bunları öncelikli olarak kendi bölgesinde satışa sunduk. Bunun yanında valilikler ve belediye başkanlıkları koordinasyonunda kooperatifler ve birlikler altında toplanan üreticilerin alım garantimizle güçlenen yerel üretim değerlerini Türkiye’nin dört bir yanındaki mağazalarımızda satışa sunmak üzere çalışmalarımızı genişletiyoruz. Bu kapsamda, Türkiye’nin önemli havzalarından oluşan 10 şehirde faaliyetlerimizi başlattık. Bugün de Türkiye’nin tarım ve hayvancılıktaki en önemli üretim merkezlerinden biri olan Erzincan’ın coğrafi işaretli ve bölgeye has kıymetli üretim değerlerini 81 ildeki mağazalarımızda müşterilerimizle buluşturuyoruz. Çalışma kapsamında Erzincan’da birlikler ve kooperatifler kanalı ile 250’ye yakın üreticiye ulaştık. İlk aşamada da yaklaşık 200 milyon TL’lik bir alım yaptık. İlerleyen dönemlerde bu hacmi ve satışımıza aldığımız ürün çeşitliğimizi artıracağız. Başta Valimiz Doç. Dr. Hamza Aydoğdu olmak üzere bu kıymetli projeyi hayata geçiren tüm proje ortaklarımıza, kooperatiflerimize ve üreticilerimize teşekkür ediyorum" diye konuştu. GürAta ve ZZEF Yönetim Kurulu Üyesi Erkan Gürkan, yerel üreticilerin ulusal pazarda kalıcı yer edinebilmesi için desteğin önemine vurgu yaparak, "GürAta ve ZZEF’in himaye ve koordinasyonunda birlikler ve kooperatifler aracılığıyla üreticileri perakendecilerle doğrudan buluşturuyoruz. Üreticilere sürdürülebilir destek sağlıyoruz. Daha önce bu çalışmaları yaptığımız Bingöl, Ordu, Kayseri, Samsun ve Niğde’de elde ettiğimiz çıktılar, oluşturduğumuz bu modelin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Erzincan’da da çok başarılı bir çalışma yürütüyoruz. Yerel üretimi destekleyen projeleri yaygınlaştırmaya devam edeceğiz" dedi.
İstanbul Eray Yazgan: "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var" Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan, kulüpten kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi olmadığını, bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanına geldiğini belirterek, "Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık" dedi. Yazgan ayrıca tutuklu bulunan sarı-kırmızılı futbolcu Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktıklarıyla ilgili algı yapıldığını ifade ederek, "Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz" şeklinde konuştu. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Kemerburgaz Metin Oktay Tesisleri’nde sarı-kırmızılıları takip eden muhabirlerle sohbet toplantısında bir araya geldi. Toplantıda Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili Abdullah Kavukcu ve Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan da yer aldı. Galatasaray’ın daha önce sponsorluk sözleşmesi imzaladığı ve yasadışı bahisle ilişkilendirildiği için iptal ettiği sponsorluk konusuna açıklık getiren Eray Yazgan, "Bizim kulübümüzden kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi yok. Bir ajans vasıtasıyla bize geliyorlar. Benim veya bizden herhangi bir yöneticinin böyle bir görüşme yapması söz konusu değil. Söz konusu firmanın ismini ilk defa konu yönetime geldiği gün öğrendim. Bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanımıza gelmişler. Bu firma bizimle anlaşmadan önce firmanın boy boy başka statlarda reklamları dönüyordu. Başka kulüpler de bu firmayla anlaşma yapmış. Bunun bir haber sitesi olduğu söylendi. O dönemde Taksi vs. bir çok farklı mecraya reklam vermişler. Bu site, baktığınız zaman bir spor haber web sitesi. Fakat bu sitenin farklı bir siteye yönlendirme yaptığı söyleniyor. Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık. Ben sadece imza yetkilisi olduğum için suçlanıyorum. Bu sözleşmenin imzalandığı gün farklı bir imza yetkilisi arkadaşımız bunu imzalamış olsa idi, şu an o benim durumumda olacaktı. Dolayısıyla aldığımız bir yönetim kurulu kararı çerçevesinde yapılmış bir işlem var" ifadelerini kullandı. "Metehan’ın duruşmasına yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi" Bahis soruşturması kapsamında tutuklanan Galatasaraylı futbolcu Metehan Baltacı’yı bu süreçte yalnız bıraktıklarına yönelik algı yapıldığını söyleyen Yazgan, "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var. Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Kendi avukatı da orada hazır bulundu. Yönetici arkadaşlarımız, kendilerini ziyaret etti. Sportif direktörümüz de kendisini ziyaret etti. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. 18 bin TL’lik bir tutardan bahsediyoruz. Kiralık oynadığı dönemdeki süreçle alakalı bir durum. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz. Dönem dönem tutukluluğa itiraz oluyor. O itirazı yaptık" şeklinde konuştu.
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."