YEREL HABERLER - 28 Şubat 2012 Salı 15:14

OTO TAMİRCİLERİ ALMANYA’DA EĞİTİLDİ

A
A
A
OTO TAMİRCİLERİ ALMANYA’DA EĞİTİLDİ

AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı’nın (Ulusal Ajans) mali hibe desteği ile gerçekleştirilen “Ekolojik Araç Boyaları ve Araç Oto Boya Tamir Sistemlerinin Eğitimi” projesi, Almanya’da hayata geçirildi.
Proje sahipliğini Ege Üniversitesi Ege Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü’nün yaptığı çalışma kapsamında İzmir Oto Tamircileri ve Sanatkarları Odası (İOTSO) Başkanı Necdet Heppekcan ile Bornova Oto Tamircileri ve Sanatkarlar Odası (BOTSO) yöneticileri Almanya’da gerçekleştirilen faaliyetleri ve verilen eğitimleri yerinde inceledi. Proje hakkında açıklama yapan İzmir Oto Tamircileri ve Sanatkarları Odası Başkanı Necdet Heppekcan, “Yurt dışından, Almanya’nın Paderborn şehrinde bulunan Stiftung Bildung & Handwerk (Eğitim ve Ustalık Meslek Kuruluşu) de projemize yabancı ortak olarak iştirak etmektedir. Projemize ilişkin değişim ve eğitim faaliyetleri, 12 sektör temsilcisinin katılımıyla Almanya’da başarı ile gerçekleştirildi” diye konuştu.
Teknolojik yenilikleri yakından izlemenin çağın bir gereği olduğunu belirten Heppekcan, “Katılımcılar; Otomotiv, Oto Boya Kaporta, Sigortacılık, Hasar Tespiti, Hasar Uzmanlığı, Oto Boya ve Tamir Teknikleri ve Ekipmanları, Çevreye duyarlı boyalar, sektör, Otomotiv ve Oto Boya Mesleki Eğitimi v.b. gibi konularda aldıkları eğitimlerle bilgi, beceri ve tecrübelerini arttırmışlardır. Ayrıca katılımcılar eğitimler sonunda sertifikalandırılmışlardır. Alınan sertifikalar, katılımcıların ilerideki iş yaşamlarına, sektöre katkılarına, mesleki gelişimlerine ve özgeçmişlerine referans olacaktır” dedi.
Heppekcan, mesleki eğitim projelerinin bundan sonra da devam edeceğini sözlerine ekledi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul 60 yaşında 60’ıncı sergisini Beylikdüzü’nde açtı Fotoğraf sanatçısı ve araştırmacı yazar Atilla Alp Bölükbaşı’nın 60. kişisel fotoğraf sergisi “Mavi Çığlık” Beylikdüzü’nde sanatseverlerle buluştu. Fotoğraf sanatçısı ve araştırmacı yazar Atilla Alp Bölükbaşı, 60. doğum gününde 60. kişisel fotoğraf sergisini Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’nde açtı. 60 fotoğraftan oluşan “Mavi Çığlık” adlı sergi, sanatçının yaklaşık 30 yıllık birikiminin ve emeklerinin ürünü olarak, denizlerin derinliklerinden balıkçıların yaşam mücadelesine, doğanın eşsiz renk paletlerinden deniz ve göl ekosistemine kadar geniş bir yelpazede fotoğraflar sunuyor. Yoğun ilgiyle gerçekleşen serginin açılışına, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, ünlü şair ve yazar Sunay Akın, sinema sanatçısı Osman Baş ve çok sayıda sanatsever katıldı. “60 yıllık bir ömre çok kıymetli eserler sığdırmış” Sergi açılışında konuşan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, “60. yaşında, 60. sergisiyle değerli sanatçımız Atilla Alp Bölükbaşı’nın ‘Mavi Çığlık’ adlı fotoğraf sergisinin açılışını gerçekleştirdik. 60 yıllık bir ömre çok kıymetli eserler sığdırmış olan sanatçımızın her fotoğraf karesi apayrı bir hikayeye sahip. Serginin açılışında emeği geçen herkese teşekkür eder, tüm komşularımızı 8 Aralık’a kadar bu etkileyici sergiyi görmeye Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’ne davet ediyorum” dedi. Sanatçı Atilla Alp Bölükbaşı ise sergiye ilişkin düşüncelerini paylaşarak, “Mavi Çığlık, yaklaşık 30 yıllık bir emeğin ürünüdür. Bu sergi, benim için çok özel çünkü 60. doğum günümle aynı tarihe denk geliyor. Fotoğraflarım her zaman bir hikaye anlatır, her biri bir haikaye gibi derin bir anlam taşır. 30 yıldır bu hikayelerin peşinden gidiyorum ve şimdi, bu uzun yolculuğun bir parçası olarak sizlerle buluşuyorum” ifadelerini kullandı. Sergi, 8 Aralık’a kadar Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi Galeri Bedri Rahmi Sergi Salonu’nda açık kalacak. Ziyaretçiler, sergideki 60 özel fotoğrafla, Atilla Alp Bölükbaşı’nın estetik ve duygusal bakış açısını keşfetme fırsatına sahip olacaklar.
Bursa Mudanya Belediyesi zeytinde kendi markasını kuracak Belediyeye ait arazilerde ve parklarda yetişen zeytinleri toplayarak zeytinyağı haline getiren Mudanya Belediyesi, kendi markasını kurmak için çalışmalara başladı. Zeytine ve üreticiye sahip çıkılması çağrısında bulunan Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, ileriye dönük bir marka kurmak istediklerini söyledi. Mudanya Belediyesi kendi arazilerinde yetişen zeytinlerden elde ettiği zeytinyağını bir marka haline getirmek için harekete geçti. Zeytin sıkım işlemini yerinde inceleyerek bu yıl üretilen mahsul hakkında bilgiler alan Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, zeytin ve zeytinyağında ileriye dönük bir Mudanya markası kurmak için çalışmalar yaptıklarını söyledi. Bu sene açıklanan fiyatların düşük olması sebebiyle üreticiden bir miktar zeytin alımı yapabileceklerini hatırlatan Dalgıç, şöyle konuştu: “Bu konuda planlarımız ve hesaplarımız devam ediyor. Bizimkisi bir miktar nefes aldırmak olabilir. Amacımız üreticimizin zeytini tarlada kalmasın. Elbette kalmayacaktır ama yok pahasına da gitmesin. Bu da bize bir fırsat olacaktır. Kendi markamızı kendi ürünümüzü yapmak ve piyasaya sürmek için bir imkan olabilir. Üstün kalitede belli bir standardın üzerinde bir marka kurmak için çalışmalarımız devam ediyor. Bir taraftan üreticimizi desteklerken diğer taraftan Mudanya’nın vizyonuna uygun yeni bir marka için yola koyulduk. Mudanya’da üretilen zeytin ve zeytinyağının belediye tarafından da sahiplenildiğini göstermek bizim için çok önemlidir. Zeytinimize sahip çıkalım. Üreticimize sahip çıkalım. Bu iş bazen kar ettiriyor, bazen ettirmiyor ama unutmayalım ki, bir yılın çabası emeği bir ay içerisinde değere dönüşüyor”
Ankara MHP Lideri Bahçeli: “Milli Savunma Bakanlığı’nın kararına saygı duyuyorum” Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk edilen teğmenlere ilişkin “Milli Savunma Bakanlığı’nın kararına saygı duyuyorum” dedi. MHP Lideri Devlet Bahçeli TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. İsrail’in, Lübnan’a ateşkes önerisi sunmasından kısa bir süre sonra Beyrut’u havadan vurduğunu hatırlatan Bahçeli, “Gazze’de yaşanan insani felaketlere, süregelen soykırıma her gün yenileri eklenmektedir.Daha birkaç gün evvel Gazze’nin orta ve kuzey kesimlerinde sivillerin yaşadığı alanlara Siyonist barbarlık tarafından yağdırılan bombalar 100’e yakın masumun ölümüne yol açmıştır. Katliamların hız kesmeden günbegün çıta yükseltmesi insanlık utancı, hukuk ve adalet imhası, medeni dünyanın iflas beyannamesi değil ise, sorarım sizlere nedir? Bu trajedinin bitmesi, zalimlerin hesap vermesi gerekiyorken, hala bir arpa boyu mesafenin alınamaması ürkütücü bir skandal değil midir?İsrail, dökülen kanlarla, alınan canlarla, harabeye dönen şehirlerle, yapılan suikastlarla şiddet çarkını çeviren bir cinayet ve soykırım aygıtıdır” diye konuştu. “İsrail’e yönelik ihracat ve ithalat için tescil edilmiş hiçbir gümrük beyannamesinin olmadığı açık seçik meydandadır” Türkiye’nin İsrail’e tavrı ve tutumu çok net olduğunu ifade eden Bahçeli, Bu tavır ve tutumun miyarı insani, İslami ve vicdani mahiyettedir.Bunu görmeyen, görse bile işlerine gelmediğinden gerçeği çarpıtmak amacıyla yalan ve iftira cephaneliğine yığınak yapan bazı siyasetçiler ve sözde uzman geçinen garabet yuvaları, Türkiye’nin İsrail’le ticareti sürdürdüğünü ileri sürmüşlerdir.Halbuki Türkiye, İsrail’le ilgili ticaret sayfasını, 2 Mayıs 2024 tarihinden geçerli olmak üzere tüm ürünleri kapsayacak şekilde kapatmıştır. Yapılan resmi açıklamalar sabittir ve kuşkulu bir yanı da yoktur.2 Mayıs 2024 tarihinden itibaren, İsrail’e yönelik ihracat ve ithalat için tescil edilmiş hiçbir gümrük beyannamesinin olmadığı açık seçik meydandadır.Böylesi hassas bir konu etrafında ülkemizi töhmet altında bırakma yarışı, karalama çabası olsa olsa Siyonizme hizmet, Türkiye’ye husumettir.Bu tip bir muhalefet anlayışının demokratik niteliğinden bahsetmek, sakat değerlendirmelerini ifade ve düşünce hürriyetiyle tevil etmek bizatihi demokrasiye hakarettir.Ayıplı ve ahlaksız siyasetin acıklı numunesini görmek ve tanımak isteyenlerin Türkiye’ye karşı açılan Siyonist cepheye sırtını yaslayan kıdemli ve gedikli müfterilere bakmaları yeterlidir” dedi. “Mavi vatandan taviz koparmak için karşımızda toplanan ülkelerin 486 yıl önce Preveze’de denizin dibine gönderdiğimiz Haçlı donanmasından ne farkı vardır” Avrupa Birliği’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Yunan tezlerine alet olması, Ege ve Akdeniz’deki barış ve istikrara tahammülsüzlük olduğunu dile getiren Bahçeli, “Mavi vatandan taviz koparmak için karşımızda toplanan ülkelerin 486 yıl önce Preveze’de denizin dibine gönderdiğimiz Haçlı donanmasından ne farkı vardır? Bize rağmen ve egemenlik alanlarımızdan sözde mahrum eden haritaların çizimiyle takibi ve temini peşine düşülen muhasım politikaları elbette biliyoruz, tavsiyem, onların da Türk milletini bilmeleri, hafızalarını tazelemeleri, değilse bile tarih kitaplarını açıp okumaları, suyumuza dokunanın dumanını attıracağımızı unutmamalarıdır. Bu azgın hıncın, bu aşırı hırsın, tarihten ders almayan bu beyhude politik ve diplomatik kuşatma hazırlıklarının Türk milletine sökmeyeceğini, aksini iddia edenlerin tahrikleri devam ederse Barbaros Hayrettin Paşaların Ege ve Akdeniz’de dolaştığını görmelerini, yoksa Andrea Doria’nın akıbeti neyse aynısını yaşayacaklarını kararlılıkla söylemek isterim” ifadelerini kullandı. “Gelecek nesillerimizi konuşmalı ve dert etmeliyiz” İzmir’in Selçuk İlçesi’nde elektrikli sobanın devrilmesi neticesinde hayatını kaybeden 5 çocuk hakkında konuşan Bahçeli , “Biz uzaklardaki çocukların hakkını hukukunu konuştuğumuz kadar, daha doğrusu onlardan daha öncelikli olmak kaydıyla kendi çocuklarımızı, gelecek nesillerimizi konuşmalı ve dert etmeliyiz. Yapılan açıklamalardan, eşi cezaevinde bulunan annenin, geçimini sağlamak amacıyla kapıyı çocukların üzerine kilitledikten sonra hurda toplamaya gittiği anlaşılmaktadır. Selçuk ilçemizde yaşanan bu felaketi sadece ekonomik cepheden ele almak, yoksulluk ve mağduriyet ekseninde değerlendirmek bizi doğru sonuçlara taşımayacaktır. Sorunlu ailelerinin çocuklarını ruhen ve zihnen kazanmak, her birini hayata hazırlamak, rehberlik ve rehabilite ihtiyaçlarını karşılamakla birlikte çok ciddi şekilde gözlemlemek ve takip etmek devletin başlıca vazifeleri arasındadır. Mesele sadece az vermek veya çok vermekle, yani maddi ve fiziki yardımlarda bulunmakla sınırlı görülmemelidir. Manevi ve moral desteklere eşzamanlı olmak kaydıyla ilgiye, sevgiye ve sahiplenmeye muhtaç evlatlarımızın devletin müşfik ve alicenap dokunuşlarıyla sağlıklı, dengeli ve iç huzuru yakalamış birer fert olmaları mümkündür” şeklinde konuştu. “Cumhurbaşkanımız ile şahsım arasında hiçbir ayrılığın ve ayrışmanın söz konusu dahi olmayacağını hatırlatmak dava ve vicdan görevimdir” Cumhur İttifakı’nın Türk milletinin özü ve özgüveni olduğunu ifade eden “Cumhur İttifak istiklalin muhafızı, istikbalin mimarıdır. Cumhur İttifakı Türk ve Türkiye Yüzyılının yegane müdafisidir. Yedi düvel topuyla tüfeğiyle, nefretiyle, nifakıyla, şirkiyle, şiddetiyle üzerimize gelse bile ilke ve irademizden milim taviz vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. Başkaları gibi soluğumuz kısa ve kesik değildir. Başkaları gibi irademiz hacizli, siyasetimiz rehin altında hiç değildir. Bizi meşgul edip Türkiye üzerinde oyun kuracağını zanneden, siyaseti sokak dedikodusuna çeviren, ittifakımıza çamur atmaya kalkışan ahmaklara, asalaklara, arsızlara en küçük geri adımımız söz konusu olursa diyorum ki, gök girsin kızıl çıksın. Fitne yayan siyasetçileri, sözde gazetecileri, sosyal medya farelerini, FETÖ’cü hainleri, bölücü mihrakları, dış bağlantılı casusları, köksüzleri, kimliksizleri, millet ve milliyet hasımlarını rezil rüsva etmek için uygun zamanı sabrın gücüyle, Allah’ın inayetiyle, milletimizin metanetiyle bekliyoruz. Son günlerde tartışmaların odağında yer alan bazı açıklamalarımdan Sayın Cumhurbaşkanımızın haberinin olup olmadığını araştıran, aramızda bir anlaşmazlık çıkıp çıkmadığını yorumlayan zevata diyeceğim öz itibariyle şudurMevzubahis vatan, bayrak, millet ve devlet-i ebed müddetse Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile şahsım arasında hiçbir ayrılığın ve ayrışmanın söz konusu dahi olmayacağını mühürlü kalplere, duymayan kulaklara, görmeyen gözlere hatırlatmak dava ve vicdan görevimdir” diye konuştu. “Dün terörist başının yoldaşı olanlar, şimdi Amerika’nın uşağı olmuşlar” Konuşmasının sonunda Kürt kökenli Türk vatandaşlarına seslenen Bahçeli, “Buradan bütün Kürt kardeşlerime sesleniyorum. PKK Kürtleri temsil edemez. Şimdi açıkça görüldü ki, bir adım ileri gitmek için yola çıkanları engellemeye çalışanlar vardır. Dün terörist başının yoldaşı olanlar, şimdi Amerika’nın uşağı olmuşlar. Biden’ın üvey evlatlarına, Türk milletinin asil evlatlarını kurban edemeyiz. Buna hakkımız yok. Gelin bir olalım, beraber olalım, hep beraber Türkiye olalım” ifadelerini kullandı. “Milli Savunma Bakanlığı’nın kararına saygı duyuyorum” Grup toplantısının çıkışında bir basın mensubunun ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk edilen teğmenler hakkındaki sorusuna ilişkin Bahçeli, “Milli Savunma Bakanlığı çok hassas bir bakanlıktır. TSK’nın her konuda yetişmesini sağlayan bir kurumdur. Oranın ortaya koymuş olduğu değerlendirmeler dışında hiçbir şeyi bilmeden tanımadan sadece ve sadece sorgulama yoluyla Türkiye’yi karıştırmaya yönelenlere heves etmemeliyiz. Milli Savunma Bakanlığı’nın kararına saygı duyuyorum” dedi.
Ankara FETÖ’nün sözde emniyet mahrem imamı Özdemir’in yargılanmasına devam edildi Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) sözde ’emniyet imamı’ olduğu iddiasıyla ’silahlı terör örgütü kurma veya yönetme’ suçundan cezalandırılması istenen Özdemir’in yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuksuz sanık Kemalettin Özdemir ile avukatı katıldı. Mahkeme Başkanı dava dosyasına gelen evrakı okumasının ardından tanık dinleneceğini söyledi. Duruşmada tanık olarak dinlenen Mehmet S., sanık Özdemir’in örgütsel toplantılar düzenlediğini anlattı. Ankara’nın Batıkent ilçesinde bir eve gittiklerini söyleyen Mehmet S., "Kemalettin Özdemir, bizimle ilgileniyordu. Bize sohbet veriyordu. Ben yaşadıklarımı mahkemede anlattım. Terör örgütü üyeliğinden yargılandım. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi" dedi. Tanık Selim Ç. de 45 yıldır gazetecilik yaptığını, FETÖ sivil çatı davasında tanık olarak beyanda bulunduğunu, 1999’dan sonra örgütten ayrılıp, FETÖ’yü deşifre etmek için kitaplar yazdığını anlattı. Mahkemece dinlenen tanık Oğuz G. şunları söyledi: "1998 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü’ne atandım. Sırasıyla Ankara Batman ve Gaziantep’de görev yaptım. 15 Temmuz’da da KHK ile atıldım. 1997’de Kocatepe Camiisinin arkasındaki bir binada Kemalettin Bey bizlere sohbet verdi." Tanık beyanlarının ardından söz verilen Özdemir, tanık beyanlarında aleyhe olan hususları kabul etmediğini belirterek, beraat talebinde bulundu. Avukat beyanının ardından ara kararını açıklayan mahkeme, bazı kişilerin bir sonraki celsede tanık olarak dinlenilmesine hükmederek, duruşmayı 30 Ocak 2025’e erteledi.