Maddi durumunun yetersiz olmasından ötürü on yıllık eşi Fatma Yılmaz (39)’ın kendisini terk ettiğini iddia eden dört çocuk babası Erdoğan Yılmaz(45), eşinin evine geri dönmesini istedi.
Üçüz çocukları ve bir oğlan çocuklarının olduğunu dile getiren baba Yılmaz; "Çocuklarımın sağlığı da iyi değil. Öksürüyorlar. Eşimle olaylar nasıl bu duruma geldi anlamış değilim" diye konuştu. Hayatının bir dram olduğunu dile getiren Erdoğan Yılmaz; şöyle konuştu: "Bir önceki eşimle oğluma belediye otobüsü çarptı. Eşimi kaybettik. Eşimi toprağa verirken, çocuğumun hayati tehlikeyi atlattığını öğrendim. Şimdi oğlum Halit Yılmaz (21) otobüs çarpmasından ötürü beyninde oluşan hasardan dolayı yüzde 50
engelli yaşıyor. Ben bu olaylarda belediyeden hiç bir şey talep etmedim. Sadece bu üçüzlerimin ve oğlumun güzel bir geleceğe umutla bakmalarını istiyorum."
Eşinin birkaç hafta önce kendisini terk ettiğini ve buna anlam veremediğini söyleyen Yılmaz; sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben 3 yıl sonra emekli olacağım. Eşimin de sigortası vardı. Eşime sen çalış gününü tamamla bende emekli olduğum zaman iki maaşla çocuklarımıza daha iyi bakarız dedim. Kendisi bunu kabul etti. Sonra artan borçlarımız ve ev kiramızı ödeyemememizden dolayı işin altından kalkamadık. Geçen pazar eşime artık çalışma yoruluyorsun. Bir hal çaresine bakarız dedim. O da bana inatla çalışacağını
söyledi. Bu konuyu bir gün boyunca tartıştık. Pazartesi sabahı erkenden çıktım evden. İki saat sonra annemden evi aradığımda telefonu açan olmadı. Merak ettim ve eve gittim. Eve giderken yolda eşim Fatma’ya ve çocuklara rastladım. Nereye gidiyorsunuz dediğimde ’Anneme gidiyorum’ dedi. Bende evin anahtarlarını vermesini istedim. Annesine kadar peşinden sürükletti. Annesine gittik. Orada tartışmaya başladığımızda tartışma sertleşti ve itişmeye başladık. İstemediğim bir olaydı. Ama üstüme çok geldiler.
Bende evime döndüm. Sonra çocukları göndermiş. Şimdi dört çocuğumla evde kaldım."
Çocuklara evde bakmak için dışarı çıkamadığını anlatan Yılmaz,
şöyle konuştu: "Yemeklerini yapıyorum. Altlarını değiştiriyorum. Oğlum Kadir Yılmaz (9), 3. sınıfa gidiyor. Diğerleri üçüz Eren (7), Ceren ve Seren. Çocukların gelişimleri yavaş olduğu için henüz gönderemedim. Çok zor durumdayım. Eşimin evine geri dönmesini ve çocuklarımızla olan yuvasını bırakmamasını istiyorum. Bu çocukların bakıma ihtiyacı var. Bu çocukların geleceği böyle olmamalı."
Evlerinin durumunun da kötü olduğunu söyleyen baba Yılmaz; "Mutfak, banyo ve tavanları su akıtıyor. Evin her yerini su basıyor. Ev demeye bin şahit lazım. Çocuklarımın kaderi bu ev mi olacaktı" dedi.
KENDİMİ ÖLDÜRECEĞİM
Üçüz çocukları Eren, Ceren ve Seren’in doğum günlerinin 25 Nisan olduğunu söyleyen baba Yılmaz; sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer çocuklarımın durumu hâla böyle kötü olursa, çok açık ve net söylüyorum 26 Nisan sabahı beni Doğançay Mezarlığı’nda bulursunuz. Çünkü ben çocuklarımın bu halini gördükçe her gün ölüyorum"
Eşinin yaklaşık 15 aydır bir işyerinde çalıştığını söyleyen Yılmaz; şunları söyledi: "Ben önceki çalıştığım yer özelleştirilince işten çıkarıldım. Sonra okulda hademelik yaptım. Oradan da çıkarılınca iş bulamadım. Eşimin çalıştığı süre boyunca 1 lirasına dokunmadım. Ne kadar maaş aldığını bilmem. Ben evde çocuklarıma bakardım. Mutlu ve güzel bir yuvamız vardı. Paramız olmasa da biz çocuklarımızla mutluyduk. Nasıl bu duruma geldik bilmiyorum. Eşim bir günde beni canavar yaptı. Savcılığa şikayet etmiş,
darp raporu almış. Ben böyle olmasını istemezdim. Ama ortada bakmamız gereken çocuklarımız var"
Eşinin kendisine daha önce toz kondurmadığını dile getiren Yılmaz; sözlerine şöyle devam etti: "Ne olduysa bir günde oldu. Çocuklarımın nüfus cüzdanları da annelerinde olduğu için ilaç alamıyorum. Benden boşanmak için dava açtığını söylemiş. Her şeyin çözümü boşanmaksa çocuklarımız ne olacak. Ben bir babayım çocuklarımın bu halini kendime yediremiyorum."
Annelerinin evlerine geri dönmesini çok istediklerini söyleyen Eren, Ceren, Seren ve Kadir (9), annelerini çok özlediklerini belirterek gözyaşı döktüler.