- 03 Mart 2020 Salı 10:08

Siber suçlara karşı ’dijital mobil kimlik’ dönemi

A
A
A
Siber suçlara karşı ’dijital mobil kimlik’ dönemi

İzmirli yazılım şirketinin geliştirdiği ve 46 ülkeye ihracatının hedeflendiği, ’dijital mobil kimlik uygulaması’ ile IMEI numarasına sahip cihazlar tıpkı araba ruhsatında olduğu gibi cihazın modeli, markası ve kimlik bilgileriyle birlikte kayıt altına alınabilecek.

İzmirli yazılım şirketinin geliştirdiği ve 46 ülkeye ihracatının hedeflendiği, ’dijital mobil kimlik uygulaması’ ile IMEI numarasına sahip cihazlar tıpkı araba ruhsatında olduğu gibi cihazın modeli, markası ve kimlik bilgileriyle birlikte kayıt altına alınabilecek. Sistem, IMEI klonlamanın da önüne geçecek. Zaman damgası ile daha önce suça karışmış cep telefonlarını alan kullanıcıları, kanun önünde koruma altına alma imkanı tanıyacak. Dijital mobil kimlik uygulaması sayesinde, çalıntı cep telefonunun başka şahıslara satılması ve yasa dışı faaliyetlerde bulunan terör ve suç örgütlerinin mobil cihazlardan işleyebileceği suçlar da engellenmiş olacak.


Teknolojinin gelişmesiyle birlikte ülkemizde hemen hemen herkesin kullandığı cep telefonları, önemli güvenlik sorunlarını da beraberinde getiriyor. Tüketici verilerinin korunması adına harekete geçen İzmirli yazılım şirketi Savuncell A.Ş., dünyada ilk kez cep telefonu, tablet ve bilgisayar gibi IMEI numarasına sahip cihazlarda kullanılmak üzere ’dijital mobil kimlik uygulaması’ geliştirdi. Hem kişisel verilerin korunacağı hem de çalınma, kaybolma ve diğer güvenlik açıklarına tedbir mahiyetindeki sistem sayesinde; cihazlar model, marka ve kimlik bilgileriyle birlikte kayıt altına alabilecek. Dijital mobil kimlik uygulaması ile IMEI klonlaması ile mücadelede önemli yol kat edilecek. Dijital mobil kimlik, kişisel verilerin korunmasını sağlamasının yanı sıra; çalınma kaybolma ve diğer güvenlik açıklarının da önüne geçmeyi amaçlıyor. Yeni sahibin yaptığı işlemlerden cihazın eski sahibine sorumluluk yüklenmemesini de hedefliyor.



’Zaman damgası’


2’nci el alınan cep telefonunun sizden önceki sahiplerinin kim olduğu ve hangi amaç için kullanıldığı bilinemediği için bir takım sorunlara yol açabiliyordu. Gerek sıfır gerek ikinci el olarak alınan bir cep telefonu satıldığı zaman telefonun yeni sahibinin sorumluluğu da cihazı satanı bağlamayacak. Sistemin en önemli özelliklerinden birisi de ’zaman damgası’ olacak. Bilgem TÜBİTAK’ın oluşturduğu zaman damgası ile veriler birçok güvenli lokasyonda saklanacak. Buna göre, daha önce kötü amaçla kullanılan ikinci el cep telefonlarını alan kişiler ’zaman damgası’ ile telefonu hangi tarihte aldığını belgeleyebilecek ve kanun önünde suçlanmasının önüne geçilmesi amaçlanıyor. Öte yandan çalınan veya kaybolan cep telefonları sim kart çıkartılsa bile internet erişimi sağlandığı anda bulma imkanı doğabilecek. Çalıntı cep telefonunun başka şahıslara satılmasının yasal olarak önüne geçilecek; ülkemizde yasa dışı faaliyetlerde bulunan terör ve suç örgütlerinin mobil cihazlardan işleyebileceği suçlar da engellenmiş olacak.



Hedef 46 ülkeye ihracat


Uygulamanın fikri ve sınai haklarının da Savuncell Teknoloji A.Ş’de olduğunu vurgulayan firma Teknoloji Departmanı Sorumlusu (CTO) Zeynep Şimşek ve CEO Veysel Turan, dünya üzerinde ilk kez geliştirilen dijital mobil kimlik uygulamasının hem www.mobilkimlik.com sitesinden hem de ülke çapındaki 740 GSM bayisinden satın alınabileceğini belirtti. Şimşek, bir defa oluşturulan dijital kimliğin telefon satıldığı veya devredildiği ana kadar geçerli olduğuna dikkat çekti.


Uygulamanın tüm Türkiye’de hizmete sunulduğunu dile getiren Zeynep Şimşek, “Bu yıl içinde Kaliforniya’daki Silikon Vadisi’nde kurulacak bir ofisle birlikte dünya pazarına da açılmak için çalışmalarımız devam ediyor. Sistemi 2 yıl içinde 46 ülkede hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Bu sistemi dünyada ilk defa İzmirli bir firma olarak başarmanın gururunu yaşıyoruz” dedi.


Sistemin faydaları şu şekilde:


"Mobil cihaz ticaretinde, kimlik fotokopisi ibraz edilmesinin önüne geçilmesi ve kötü niyetli kişilerin bu kimlik bilgilerini illegal faaliyetlerde kullanımının engellenmesi sağlanacak. Dijital mobil kimlik kullanımı ile birlikte, ülkemizde yasa dışı faaliyetlerde bulunan terör ve suç örgütlerinin mobil cihazlardan işleyebileceği suçların da önüne geçilmesi arzulanıyor. Mobil cihaz sektöründe veya kişisel ölçekte gerçekleşecek cihaz kaynaklı hak ihlallerinin ve mağduriyetlerin önünün kesilmesi sağlanacak. Kişisel verilerin çalınmasına karşı mobil cihazlarda dijital savunma sistemi inşa edilmiş olacak. Mobil cihazların zilyet değişiminde, kullanıcıların mülkiyet hakkının korunması için yenilikçi ve sürdürülebilir bir sistem ortaya çıkartıldı. Dijital mobil kimlik uygulaması, paydaşları ile ortak bir güvenlik dili yaratarak, belirtilen tüm sorunları çözmeyi hedefliyor. Sistem sayesinde cihaz çalındığında bulunabilecek ve IMEI numarası klonlanamayacak."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Kurutma tesisi israfı önlüyor, üretim fazlası ürünler ekonomiye kazandırılıyor Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin “İsraf Azalıyor, Yerel Üretici Kazanıyor” sloganıyla hayata geçirdiği Kumluca Yaş Sebze Meyve Kurutma ve Paketleme Tesisleri, üretim fazlası ürünleri ekonomiye kazandırıyor. Yaş sebzenin yanında narenciye ürünlerinin işlendiği tesislerde, ilk kez ayva ve ejder meyvesi de kurutulan ürünler arasına girdi. Kumluca Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Özgür Gömlekli ve yönetimi, tesiste kurutulan ürünleri Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e takdim etti. Antalya Büyükşehir Belediyesi, Kumluca Yaş Sebze Meyve Kurutma ve Paketleme Tesisleri ile üreticilere destek oluyor. “Kumluca’da İsraf Azalıyor, Yerel Üretici Kazanıyor” sloganıyla halkın hizmetine sunulan tesislerde paketleme ve kurutma işlemleri aralıksız sürdürülüyor. Kumluca Mavikent Toptancı Hali içerisinde günlük 3 ton kurutma, 130 ton paketleme kapasite bulunan tesiste, pazar bulamayan ve üretim fazlası olarak elde kalan ürünler alternatif ürün haline getiriliyor. Yerel üreticilerin emek ve maddi kaybını en aza indiren tesiste mevsimine göre yaş sebze ve meyveler işlenerek ekonomiye kazandırılıyor. Narenciyeler kurutuluyor Narenciye üretimi yapan çiftçilerin de imdadına yetişen kurutma tesisi ağaçta kalan ürünlerin değerlendirilmesini sağlıyor. Portakal ve limon ağırlıklı narenciyeler yıkama, dilimleme ve ortalama 20 saatlik kurutma işlemlerinin ardından paketlenerek tüketime hazır hale getiriliyor. Kısa sürede işlenen ürünler üreticilerin emek ve maddi kaybını en aza indirerek israf önleniyor. Her türlü meyve ve sebzenin kurutulabildiği tesiste bu yıl ilk kez ayva ve ejder meyvesi de kurutulan ürünler arasına girdi. Satışa hazır hale getirilen ürünler doğal ürün satan firmalardan, aktarlardan ve vatandaşlardan talep görüyor. Kumluca Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Özgür Gömlekli ve yönetimi, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’i ziyaret ederek, önemli bir ihtiyaç olan tesisi Kumluca’ya kazandırdığı için teşekkür etti. Tesiste, kurutulan ürünleri Başkan Muhittin Böcek’e takdim eden Gömlekli, “Ürünlerimizi pazara doğru bir şekilde ulaştırabilmemiz için çok gerekli bir tesisti. Kurutma tesisi israfı önleyen en önemli adımlardan birisi. Elimizde kalan fakat pazar değeri yüksek olan yenilebilir lezzetli ürünleri doğallığını bozmadan burada işliyoruz ” dedi. "Çeşitliliği artırmak istiyoruz" Narenciye ile birlikte farklı meyve türlerini de kurutmaya başladıklarını söyleyen Kumluca Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Yönetim Kurulu Üyesi İlyas Değirmenci de, “Narenciye başta olmak üzere bölgemizde yetiştirilmeye başlanan tropik ürünlerin de pazar değerini artırarak kurutuyor ve tüketicilere ulaşmasını sağlıyoruz. Bu bir süreç çiftçilerimiz artık bu tesisleri tanıyorlar her gün bizleri arayarak bilgi alıyorlar. Üreticilerin artan talebi bizler için gurur veriyor” diye konuştu. Kurutma ve Paketleme Tesisi Sorumlusu Ziraat Mühendisi Emel Acarbulut, “Şu an günlük 2-3 ton dilimleme, kurutma, depolama ve 40 tona kadar da paketleme gerçekleştiriyoruz. Muhittin Böcek başkanımızın yerelden kalkınma hamlesi doğrultusunda halkımızın yanındayız. Tüm üreticilerimizi tesislerimizi kullanmaya bekleriz ”dedi. Tesisler sayesinde Kumlucalı üreticiler olarak hiçbir ürünü ziyan etmediklerini söyleyen çiftçi Şahin Köse ise, “Uzun yıllardır örtü altı üretim yapmaktayım. Yıllardır israfla ilgili sıkıntılarımız var. Yaş sebze ve meyvenin bir ömrü var. Belirli bir süre sonra artık pazara sunulamıyor. Ürünlerimiz asla çöpe gitmemelidir. İsrafın önüne geçilmesi belediyemiz de öylesine güzel tesislerle yanımızda oluyor destek sağlıyor” ifadelerini kullandı.
Bilecik Anne sütüyle beslenen çocukların ileride ciddi hastalıklara yakalanma ihtimali azalıyor Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Gökçen Ulualan, bir bebeğin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için en ideal beslenme yönteminin emzirme olduğunu söyleyerek, "Anne sütü ile beslenen bebeklerde, ileride diyabet, kalp ve damara hastalıklarına, obeziteye, bazı ruhsal hastalıklara, astım, alerjik hastalıklara ve birçok kanser türüne yakalanma ihtimali de azalmaktadır" dedi. Bilecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Gökçen Ulualan, emzirmeye ne kadar erken başlanır ise süt yapımı artmak ve toplam emzirme süresi daha uzun olduğunu söyledi. Sütün bol ve uzun süre gelebilmesi için sık sık ve bebek her istediğinde emzirilmesi gerektiğinin altını çizen Ulualan sözlerine şöyle devam etti; "Anne sütü bebeğin ilk aşısıdır. Anne sütü ile beslenen bebeklerde, ileride diyabet, kalp ve damara hastalıklarına, obeziteye, bazı ruhsal hastalıklara, astım, alerjik hastalıklara ve birçok kanser türüne yakalanma ihtimali de azalmaktadır. Anne sütü, her zaman ve her yerde kullanıma hazırdır. Temiz ve uygun ısıdadır. Emzirme ile anne bebek arasındaki bağı kuvvetlenir, bebekte mutluluk ve güven hissi oluşur. Bebeklerin doğumdan hemen sonra emzirilmesini, ilk 6 ay sadece anne sütü verilmesi ve 6’ıncı aydan sonra uygun beslenme ile birlikte emzirmenin 2 yaş ve ötesine kadar sürdürülmesi önermektedir."
Tekirdağ Tekirdağ’da Sıla Bebek davası sürüyor Tekirdağ’da, 5 sanığın yargılandığı ve kamuoyunda “Sıla bebek davası” olarak bilinen davanın duruşması, Tekirdağ 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürüyor. Baro başkanı duruşma ile ilgili açıklamada bulundu. Tekirdağ 2. Ağır Mahkemesinde devam eden duruşmada Anne Bakiye Yeniçeri’nin sevgilisi sanık Sanlı Ö. ile sanık Kani A. duruşmaya katılırken, anne Bakiye Yeniçeri ile suça sürüklenen çocuklar G.K. ve K.A., tutuklu bulundukları cezaevlerinden SEGBİS ile bağlandı. Duruşmada taraf avukatları, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı temsilcisi, TBMM Araştırma Komisyonu avukatı ve Tekirdağ Barosu’ndan bir avukat gözlemci olarak hazır bulundu. Baroların katılım talepleri reddedildi Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve çeşitli illerden gelen baroların davaya katılma talepleri, mahkeme tarafından reddedildi. Ancak Tekirdağ Barosu’nun katılma talebi kabul edildi. TBB Başkan Yardımcısı Bahar Gültekin Candemir, duruşma sonrasında yaptığı açıklamada, “Sıla bebeğin yaşam hakkını savunmak için bu davayı yakından takip etmeye devam edeceğiz. Toplum adına hukuku savunmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi. Adalet arayışına geniş katılım Tekirdağ Barosu Başkanı Egemen Gürcün, olayın ilk gününden itibaren davanın takipçisi olduklarını belirtti. Gürcün, "Adliye sarayları haklının hakkını aradığı yerlerdir. Türkiye’nin dört bir yanından gelen avukatlar, barolar ve sivil toplum örgütleriyle adaletin peşindeyiz. Tekirdağ Barosu’nun gözlemci sıfatıyla bu davada yer alması, toplumun adalet beklentisinin somut bir ifadesidir" dedi. Türkiye’nin farklı illerinden gelen baro başkanları ve avukatlar, çocukların güvenle yaşayabileceği bir toplum oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Gürcün, "Çocuklarımızın saklambaç oynarken kaybolmadığı bir Türkiye hayal ediyoruz. Bu mücadeleye herkesin katkıda bulunması çok değerli" ifadelerini kullandı. Mücadele sürecek TBB Başkan Yardımcısı Candemir, baroların temel sorumluluğunun hukukun üstünlüğünü savunmak olduğunu vurgulayarak, “Sıla bebek adına mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Duruşmada taleplerimizin reddedilmesi, bizim kararlılığımızı etkilemeyecek. Gözlemci sıfatıyla davayı yakından takip edeceğiz” dedi. Sıla bebek davası, Türkiye’de çocuk haklarının korunması ve adaletin sağlanması açısından önemli bir sembol haline geldi.