EKONOMİ - 06 Mart 2024 Çarşamba 09:55

Zorlu Enerji, Karbon Saydamlık Projesi CDP’de liderlik seviyesine yükseldi

A
A
A
Zorlu Enerji, Karbon Saydamlık Projesi CDP’de liderlik seviyesine yükseldi

Zorlu Enerji, dünyanın en büyük çevre raporlama platformu olan CDP’nin İklim Değişikliği Programında “A-“ notu alarak Leadership (Liderlik) seviyesine yükseldiğini duyurdu.



Türkiye’de elektrik üretiminin tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlayan Zorlu Enerji, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ve doğal kaynakları korumak amacıyla şirketlerin çevre verilerini raporlayarak şeffaf şekilde paylaşımını hedefleyen CDP’nin (Carbon Disclosure Project) İklim Değişikliği 2023 değerlendirmesinde “A-” notu alarak Leadership (Liderlik) seviyesine yükseldiğini açıkladı.



Zorlu Enerji, CDP Türkiye’nin kurulduğu 2010 yılından bu yana raporlama yapıyor


Yapılan açıklamaya göre, CDP Türkiye’nin kurulduğu 2010 yılından bu yana düzenli olarak iklim değişikliği ile ilgili verilerini ölçüp raporlayan şirket, 2011 yılında CDP kapsamında Karbon Saydamlık Ödülünü alan ilk şirketlerden biri oldu. CDP’ye raporlama yaptığı her yıl grup şirketleri ile puanlamalarda üst sıralara yerleşen şirket, CDP Su Değişikliği Programında “B” notu ile skorunu korurken, Management (Yönetim) seviyesinde değerlendirildi. Enerji sektöründe CDP’ye raporlama yapan ilk şirket olan Zorlu Enerji, Türkiye’den yalnızca dört şirketin raporlama yaptığı CDP Ormanlar raporunda C skoru ile Awareness (Farkındalık) listesinde yerini aldı. Zorlu Enerji’nin grup şirketleri (GAZDAŞ) ve Osmangazi Elektrik Dağıtım AŞ (OEDAŞ) ise raporlama yaptığı CDP İklim Değişikliği Programı’nda B skoru alarak Management (Yönetim) seviyesinde değerlendirildi.



Konuyu değerlendiren Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak, “İşimizi yaparken çevreye ve doğal kaynaklara karşı sorumluluklarımızın gereğini yerine getiriyor ve iş stratejilerimizi belirlerken iklim ve su krizinin etkilerini göz önünde bulunduruyoruz. Yenilenebilir enerji üretimi konusunda rüzgâr, güneş, jeotermal ve hidroelektrik santralleri gibi farklı alanlara yatırım yapıyor, sahip olduğumuz portföyü sürdürülebilirlik, çevresel ve sosyal yönetim sistemi politikalarına uygun yatırımlarla güçlendiriyoruz. Akıllı Hayat 2030 çerçevesinde ve sürdürülebilirlik misyonumuza uygun olarak, çevre ile uyumlu, güvenli, kaliteli, sürdürülebilir enerji üretimi ve dağıtımı sağlıyor, paydaşlarımızı merkeze alarak yaptığımız tüm çalışmalarımızda oluşturduğumuz değeri güçlendiriyoruz. Bütün bu faaliyetlerimiz sonucunda 2010 yılından bu yana düzenli olarak raporlama yaptığımız CDP tarafından çevre konusundaki performansımızla liderliğe yükselmekten büyük memnuniyet duyuyoruz” şeklinde konuştu.



Enerji üretiminden satışına, elektrikli araç şarj istasyonları işletmeciliğinden güneş paneli üretim ve satışına kadar her alanda enerji çözümleri üreten şirket bu kapsamda doğa yönetimi alanındaki hedeflerine ulaşmak için ‘Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistem Yönetim Sistemi’yle, şirketin faaliyetlerinin çevre üzerindeki etkilerini belirliyor.



Sürdürülebilir bir gezegen ve toplum için çalışmayı en önemli önceliği olarak belirleyen şirket, 2030’a kadar toplam üretim içinde yenilenebilir enerjinin payını yüzde 100’e çıkarmayı, operasyon ve enerji üretiminde net sıfır emisyona sahip bir kurum olmayı hedefliyor. 2040 yılına kadar bu hedefi tüm değer zincirini kapsayacak hale getirmeyi ve 2050 yılında net sıfır emisyona ulaşmış bir kurum olmayı planlayan şirket, ayrıca biyoçeşitlilik alanında en az 10 milyon TL yatırım yapmayı hedefliyor.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Iğdır Olta yok, ağ yok: Karasu Çayı’nda çıplak elle yayın balığı avı Ağrı Dağı’nın doğu yamaçlarından doğup Aras Nehri’ne karışan Karasu Çayı’nda yaşanan ilginç bir olay, görenleri hayrete düşürdü. Bölgede "balık adam" olarak tanınan Suat Çetindere, hiçbir ekipman kullanmadan, balıkları çıplak eliyle yakalıyor. Iğdır’ın Aralık ilçesinde bulunan Aras Nehri ve Karasu Çayı, amatör balıkçıların en uğrak noktaları arasında yer alıyor. Balık tutmayı bir tutkuya dönüştüren yöre halkı, hafta sonlarını bu sularda geçirebilmek için sabırsızlıkla bekliyor. Özellikle Karasu Çayı’nda yaşayan ve halk arasında "Lakka" olarak adlandırılan yayın balığı, balıkçıların en çok peşine düştüğü türlerden biri. Ancak çayın yapısı nedeniyle olta ile balık tutmak neredeyse imkânsız. Bu durum karşısında Suat Çetindere, alışılmışın dışında bir yöntemle dikkat çekiyor. Nefesini tutarak suya dalan Çetindere, sazlıkların ve çalı diplerinin arasında saklanan balıkları eliyle yakalıyor. Onun bu sıra dışı avlanma yöntemi, kıyıda bekleyen arkadaşları tarafından hayret ve sevinçle izleniyor. Karasu Çayı’nda sergilediği bu cesur ve farklı balık avı, Suat Çetindere’yi bölgenin en dikkat çeken isimlerinden biri haline getiriyor. Suat Çetindere; " Ben bu balıkları hobi amaçlı, elimle suyun altında tutuyorum. Bende illegal yol ile balık tutma yoktur. Ben bu işe çocuk yaşta başladım. Bende bunu abimden öğrendim. Bunu geliştirdim. Herkes eli ile balık tutabilir ama ben suyun altına girerek bu balıkları tutuyorum. İnanmayan gelip görebilir" dedi.
Van Van Kedi Villası’nda bu yıl 120 yavru dünyaya geldi Her yıl yerli ve yabancı on binlerce ziyaretçiyi ağırlayan Van Kedi Villası’nda bu yıl toplam 120 yavru dünyaya geldi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) bünyesinde faaliyet gösteren Van Kedisi Araştırma ve Uygulama Merkezi’nce yürütülen çalışmalar kapsamında, Türkiye’nin milli ırkı olarak tescillenen Van kedilerinin neslinin korunması ve orijinalliğinin sürdürülmesi amacıyla kontrollü üretim çalışmaları titizlikle devam ediyor. Senkronize doğum yöntemiyle gerçekleştirilen doğumların büyük bölümünün, genetik özellikleri yüksek ve orijinale yakın yavrulardan oluştuğu belirtildi. Cana yakın tavırları, ipeksi beyaz tüyleri, biri mavi biri kehribar ya da her ikisi de mavi olabilen göz yapıları ve suya olan ilgileriyle bilinen Van kedileri, yalnızca Van’ın değil Türkiye’nin de önemli sembolleri arasında yer alıyor. Ünü yurt dışına da taşan Van kedileri, Van Kedi Villası’nı ziyaret eden turistlerin en fazla ilgi gösterdiği canlılar arasında bulunuyor. "Orijinalliğe çok yakın yavrular oldu" İHA muhabirine konuşan Van Kedisi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdullah Kaya, merkezdeki doğumların üç parti halinde gerçekleştirildiğini hatırlattı. Geçtiğimiz yıl yeni yavru doğumu açısından 100 hedefi koyduklarını ifade eden Prof. Dr. Kaya, "Bu yıl ise yaklaşık 120 yavru elde ettik. Bunların yaklaşık 99-100’ü orijinalliğe çok yakın yavrular oldu. Bu yıl satıştan ziyade yavruların büyük bir bölümünü merkezin kendi ihtiyaçları için ayırmak durumunda kaldık. Bu nedenle 2025 yılı, Van Kedisi Araştırma Merkezi açısından kendi kedi sayısının yenilenmesi bakımından oldukça verimli bir yıl olarak geçti" dedi. "Süreç, her isteyene kedi verme şeklinde ilerlemiyor" Ücretli sahiplendirme konusunda da çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Kaya, "İhtiyaç fazlası yavruları, belirli kriterler çerçevesinde hayvanseverlere ve kedi beslemek isteyen ailelere sahiplendiriyoruz. Ancak bu süreç, her isteyene kedi verme şeklinde ilerlemiyor. Van kedisinin kıymetini bilecek, ona iyi bakabilecek ve kesinlikle sokağa terk etmeyecek aileler tercih ediliyor. Bu şartlar sağlandığında, elimizde ihtiyaç fazlası kedi varsa sahiplendirme yapıyoruz. Ancak 2025 yılında sahiplendirme oranı önceki yıllara göre biraz daha düşük kaldı" diye konuştu. "Temel önceliğimiz Van kedisinin orijinalliğini korumaktır" "Her eve bir Van kedisi" projesinin tüm Türkiye’yi kapsayan ve uzun vadeli bir hedef olduğunu söyleyen Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye genelinde milyonlarca haneyi düşündüğümüzde, bu slogan bir vizyonu ifade ediyor. Yılda yalnızca bir Van kedisi bile sahiplendirmiş olsak, bu hedef doğrultusunda ilerleme kaydetmiş oluruz. Bu hedef; bize araştırma, geliştirme ve ıslah konusunda şevk veren bir motivasyon kaynağıdır. Bu hedeften kesinlikle sapma söz konusu değildir. Ancak süreç yavaş ve kontrollü ilerlemek zorundadır. Çünkü temel önceliğimiz Van kedisinin orijinalliğini korumaktır. Hızlı gitmek gibi bir niyetimiz yok; önemli olan, bütünlüğü bozmadan ve genetik yapıyı koruyarak ilerlemektir."
Kayseri Avukatların ’IBAN’ oyunu Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, bazı avukatların mahkemeden para cezası alan vatandaşlara bilerek IBAN’larını vermeyerek icra takibi başlattıklarını ve bu sistemle iki tane vekalet ücreti alarak haksız kazanç elde ettiklerini dile getirdi. Şahin, avukatların IBAN’larının dava dosyasına konulmasını talep ederek, "Bu olay basit bir olay değil" dedi. Kayseri’de yaşayan Yusuf Metin, bir trafik kazası sonrasında aleyhine sonuçlanan mahkeme ile mahrumiyet bedelini ödemek için karşı tarafında avukatına ulaştı. Parayı ödemek için aradığı avukatın kendisini oyalayarak IBAN’ını vermediğini kaydeden Metin, bir gün sonra adına açılan icra dosyasını görünce şok oldu. Bunun üzerine avukatı arayan Metin, yapılanın yanlış olduğunu kaydederek, vatandaşların da buna dikkat etmeleri gerektiğini kaydetti. Başından geçen olayı anlatan Yusuf Metin, "Yaşamış olduğum bir trafik kazası sonucu birkaç ay sonra, tarafıma araç mahrumiyet tazminat bedeli adı altında bir tazminat davası açıldı. Bu davada aleyhime 38 bin TL’lik hüküm oldu ve bunu ödemek için taraf avukatına ulaştım. Mesaj atarak bana bir IBAN göndermesini aleyhime hüküm olan bu 38 bin TL araç mahrumiyet bedeli tazminatını ödemek isteğimi bütün iyi niyetimle ilettim. Karşı tarafın avukatı bana bir IBAN göndermedi. Acele etmeyin, yarın bakarım, emin olalım, ona göre ödeme yaparsınız şeklinde yönlendirmelerde bulundu. Bu yaptığımız konuşmalar mesajlarda kayıtları mevcuttur. 11 karım 2025 tarihinde tarafıma İstanbul 4. İcra Dairesi tarafından ilamlı icra takibi başlatıldığını gördüm ve avukata ulaştım. Kendilerine bu olayın etik olmadığını, benden ekstra faiz ve masraf almak için beni oyalayıp ilamlı icra takibi yapmak suretiyle haksız bir kazanç elde ettiklerini kendilerine söyledim. Sonrasında yaptığım araştırmalarda sadece kendim değil bir çok insanın daha mağdur olduğunu gördüm" diye konuştu. "Bu olay basit bir olay değil" Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin de, birçok vatandaşın bu ve farklı yöntemler ile kötü niyetli avukatlar tarafından mağdur edildiğinin altını çizerek, "Bu olay o kadar basit bir olay değil. Gayet hesaplanmış bilgi sahibi olarak, kamu kurumlarını kullanan bir çeteyle karşı karşıyayız. Bu olayla sınırlı kalmamak üzere, birçok işlem ve hatta yaralanma vakalarında dahi araya çeşitli aracılar sokularak; hastane çalışanlarından yedek parça satıcılarına kadar uzanan bir ağ üzerinden komisyonlar ödenmek suretiyle dolandırıcılık yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumla alakalı bakanlığın şöyle bir düzenleme yapmasını bekliyoruz; IBAN hesabı mutlaka dava dosyasına konmalı. Kaybeden kişi avukata ulaşmadan ödeyebilmeli. Birçok kötü niyetli avukat vatandaşa IBAN’ını vermeyerek ve ertesi gün icra takibi yaparak iki tane vekâlet ücreti alıyor yani haksız bir kazanç elde ediyor. Bu duruma da maalesef kamu kurumları da alet edilmiş oluyor. Bir an önce sonlandırılması lazım ve bu durumun cezalandırılmasını bekliyorum" ifadelerini kullandı.