ASAYİŞ - 20 Kasım 2024 Çarşamba 10:23

Yenidoğan Çetesi’nin yargılandığı davanın görülmesine 3’üncü gününde devam ediliyor

A
A
A
Yenidoğan Çetesi’nin yargılandığı davanın görülmesine 3’üncü gününde devam ediliyor

İstanbul’da bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan ’yenidoğan çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine 3’üncü gününde devam ediliyor.

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti.

Davanın görülmesine 3’üncü günde devam ediliyor

İstanbul’da bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan ’Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine ilk celsesinin görülmesine 3’üncü gününde devam ediliyor. Bakırköy Adliyesi konferans salonunda görülen duruşmaya 22’si tutuklu 47 sanık ve tarafların avukatları hazır bulundu.

İddianameden

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 47 sanığa ve 19 sağlık kuruluşuna yer verilirken 10 bebeğin ise hayatını kaybettiği belirtildi. İddianamede Fırat Sarı liderliğindeki ve yöneticiliğini İlker Gönen ile Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamakları ile oynama yaparak SGK’dan üst sınırdan ödeme almak olduğu açıklandı. İddianamede çetenin hastaların mevcut durumlarını, evrak işlemlerine farklı yansıtarak (entübe olanı entübe olmayan, entübe olmayanı entübe olan, kullanılmayan ilaçları kullanılmış şekilde) gibi yöntemlerle evrak sahteciliği yapıp SGK’ya fatura ettiği, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek daha uzun süre yatış sağlayıp SGK’dan yüksek ücret tahsil ettiği ve bazı hasta yakınlarından fazladan ücret adı altında para almak gibi işlemlerle maddi çıkar elde ettiği de aktarıldı. Hazırlanan iddianamede yer alan şüphelilerin çoğunun sağlık çalışanı olduğu ve kazanılan kardan bu çalışanların da aldığı belirtildi. İddianamede 112 sevk sistemi bertaraf edildiği için bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği örgüt adına karlı gördüğü hastanelere yatışının yapıldığı, bu noktada amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi olarak en fazla kazanç elde edilmesi olduğu belirtildi. Bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde yatırılmasının kimi bebeklerde enfeksiyon kapma gibi rahatsızlıklara kimi bebeklerde ise ölüme dahi sebep olduğu da iddianamede kaydedildi. Şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları currosurf, infasurf gibi ilaçları hastaneden çıkartarak satıp maddi kazanç elde ettikleri, Özel Hastaneler Yönetmeliği’ne aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında Fırat Sarı liderliğindeki Yenidoğan Suç Örgütü’nün çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalışması nedeni ile aslında sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hatta hemşire yardımcıları ile verildiği bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı da iddianamede kaydedildi. İddianamede hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı, bir kısım örgüt mensuplarının yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşireler eli ile usule aykırı gerçek olmayan epikriz raporları yazıldığı da açıklandı. Soruşturma kapsamında incelenen dijital materyallerde ise şüphelilerin "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablon hasta değerlerinin yer aldığı ve çoğu zaman hastaların kan gazı, kan değerleri, enfeksiyon olup olmadığı gibi konularda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmadan kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize edip raporlarını şablon olarak tek elden, merkezden, hastane dışından yazdıkları iddianamede kaydedildi. Bu nedenle hangi bebeğe hangi tedavinin uygulanacağı yönünde tereddütler yaşandığı ve bebeklerin hayatını kaybetmesine kadar varan telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğduğu iddianamede kaydedildi. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından ilgili hastaneler ve suç örgütünün faaliyetlerini incelemek ve raporlamak için görevlendirilen müfettişlerin bebek ölümleri ile ilgili olarak alanında uzman neotologlardan oluşan uzman heyetten aldığı görüşe göre hastanelerde tıbbi imkansızlıklar, erken teşhis ve tedavi olmaması, birebir yakın hekim kontrolü olmaması, gerekli tetkik ve tahlillerin yapılmaması, hayati öneme sahip ilaçların kesilmesi, 3. Düzey olmamasına rağmen 3. Düzey hasta kabulü yapılması, doktorların hastaların klinik takip ve tedavisini üstlenmedikleri, ölüm sebeplerinin doktorlar tarafından örtbas edilmesi, TPN sıvısı içerisine lipit multivitamin, fosfor ve magnezyum destekleri verilmemesi sonucu yeterli enerji protein desteği alamadığı için hastaların beslenme bozukluğuna sebep olunduğu, bebeğin kalbi düşmesine rağmen adrenalin kullanılmaması, hastaların uzun süre yatışı yapılıp uygun merkezlere sevk edilmemesi, ilaç hazırlanması ve saklanmasında ihmal gösterilmesi, hastalara protein ve lipit desteği yapılmaması, gerekli ilaçların uygun şekilde verilmemesi, uygun şekil ve süre canlandırma desteği uygulanmaması, sahte hasta dosyası düzenlenmesi, hastaya pasif ötenazi uygulanması nedeniyle bebeklerin hayat haklarının ellerinden alındığı şeklinde tespitler olduğu aktarıldı. İddianamede bazı bebeklerin yoğun bakıma girdikten sonra kilo alması gerekirken aksine ciddi kilo kaybı yaşadığı da aktarılırken, Yenidoğan Suç Örgütü’nün ve örgüte yardım eden hastane yönetimlerinin sırf giderleri azaltmak ve maddi menfaat temin etmek adına bebeklere yeterli besin verme işlemini yerine getirmedikleri, tapelerde "TPN tüketimini azaltın" şeklinde talimatların yer aldığı da açıklandı. İddianame kapsamında sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in ise ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. İddianamede diğer sanıklar hakkında benzer suçlardan değişen oranlarda hapis cezası talep edildi.

Melike İnal-Gamze Şenyiğit

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Yıllık 4 bin 500 ton kırmızı etin üretileceği Elazığ Besi OSB’de yer tahsisleri başladı Elazığ’da 4 bin 500 ton kırmızı etin üretileceği Besi OSB’de yer tahsisleri başladı. İhalesi geçen yıl kasım ayında yapılan 855 dönüme kurulu Elazığ Besi OSB’nin bütün altyapı işlemleri tamamlandı ve girişimciler için yatırıma hazır hale getirildi. Hizmete girecek olan ve 4 bin 500 ton kırmızı etin üretileceği OSB’de yer tahsisleri başladı. Besi OSB Müdürü Alper Kılbitmez, yıllık 4 bin 500 ton kırmızı etin üretileceği Besi OSB’de yer tahsislerinin başladığını ifade etti. Kılbitmez, ihalesi geçen yıl kasım ayında yapılan 855 dönüme kurulu Besi OSB’nin bütün altyapı işlemlerinin tamamlandığını ve girişimciler için yatırıma hazır hale getirildiğini belirtti. Temeli atıldığından bugüne birçok yatırımcının adeta gün saydığını dile getiren Kılbitmez, mevcut ekonomik şartlara göre beklediklerinin üzerinde bir ilgiyle karşılaştıklarını dile getirdi. Bugün itibarıyla 13 yatırımcıya yer tahsisi yapacaklarını vurgulayan Kılbitmez, "Yüzer baş ve toplamda bin 300 başlık bir yer tahsisi olacak. 100 baş kapasiteli besi çiftliklerine 170-180 baş hayvan sığabiliyor. Benim de bir çiftliğim var. Ben oraya kış olduğunda yollar kapandığında artık İl Özel İdare veya muhtarlığı aramaktan utanıyorum. Yollarım kapanıyor. Burada öyle bir sıkıntım yok. Burada 7/24 güvenlik, veterinerlik hizmetim var. Bölge teşviklerinden normal organize sanayi bölgesindeki fabrikaların faydalandığı tüm desteklerden faydalanıyorsun, vergi indirimi, SGK indirimi. Projeler hep destekleme kriterlerine uygun olarak hazırlandı. O yüzden avantajı çok fazla. Dışarda özel bir çiftliğinizin olmasından çok daha avantajlı ve karlı” dedi. Bölgede altyapısı olmayan, sıradan bir arazinin metrekare birim fiyatının 500-600 lira olduğunu belirten Kılbitmez, “OSB’de ise girişimcilerin metrekaresine 155 lira ödeyerek yer sahibi olabilir. Bunun yüzde 25’i peşin alınıyor. Geri kalanını da vade farksız 15 ay eşit taksitle ödenebiliyor. Girişimcilerin talebinden memnunuz. 61 yerimiz var ve 300 başvuru oldu. Bunlar arasından kriterlere uygun olanlara yer tahsisi yapacağız. Elazığ Besi OSB, ülke hayvancılığının gelişmesinde önemli rol oynayacak. 10 bin büyükbaş kapasitemiz tamamen dolacak, verimli bir üretim süreci başlayacak. Yıllık 4 bin 500 bin ton kırmızı et üretimi olacak. Bin 250 kişiye istihdam sağlanacak. Hayvansal atıkları kullanılarak biyogaz elde edilmesi ve elektrik enerjisine dönüştürülmesiyle 3 bin 80 MWm gücünde Biyogaz Tesisi Kurulacak” diye konuştu.
Ankara Bakan Yerlikaya’dan gergin anların yaşandığı Meclis’te "kayyum" açıklaması İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “Terörle siyaset yan yana gelebilir mi? Gelemez” dedi. İçişleri Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçe görüşmeleri öncesinde Meclis koridorunda "kayyum" gerginliği yaşandı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, görüşmenin yapılacağı salona yürüdüğü sırada CHP’li ve AK Partili milletvekilleri arasında arbede yaşandı. Bakan Yerlikaya, Bakanlığına ait bütçenin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda belediyelere kayyum atanmasına ilişkin açıklamada bulundu. Yerlikaya, “Tüm belediyeler içerisinde soruşturma, kovuşturma, tutuklama vesaire, bu aşamalarla ilgili biz belediye başkanlarının terörle yandaş olamadığını, olmaması gerektiğini her fırsatta söyledik. Bizim demokrasimiz korunaksız değil. Bin yıldan beri burada yaşıyoruz. Birinci asrını tamamladığımız Cumhuriyetimizin ikinci asrına girdik. İçişlerimizin bütçesiyle ilgili sizlerin onayına geldik. Eleştiri olmadan demokrasi olmaz, bunun da bilincindeyiz. Fakat bunu birbirimize gıybet, iftira borcunun önüne geçmesine müsaade edebilir miyiz? Bu demokrasimizin seviyesini korumamız lazım” dedi. 40 yıldan beri terörle mücadele edildiğini hatırlatan Bakan Yerlikaya, “Kayyumla ilgili Anayasa’nın 127’inci maddesi, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 2016 tarihinde çıkan 45 ve 46’ıncı maddesi var. Kardeşliğimizin üzerine pusu kuran hain alçak terör örgütü var, bunlarla mücadele ediyoruz. Halkın oyuyla seçilmiş, mahalli müşterek ihtiyaçlar için getirilmiş belediye başkanlarının bizim için anlamı şehir eminidir, her şeyin emanet edildiği insandır. Terörle siyaset yan yana gelebilir mi? Gelemez” diye konuştu.