ASAYİŞ - 28 Kasım 2024 Perşembe 16:25

Yenidoğan Çetesi davasında savunma yapan hemşire yardımcısı: “Normalde doktor yoktu, denetim olacağında doktor geliyordu”

A
A
A
Yenidoğan Çetesi davasında savunma yapan hemşire yardımcısı: “Normalde doktor yoktu, denetim olacağında doktor geliyordu”

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 9’uncu gününde devam ediyor. Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık hemşire yardımcısı Batuhan Çetin “Denetim gelmeden önce hastanenin bilgisi oluyordu. Normalde doktor yoktu, denetim olacağında doktor geliyordu. Kaya bebeğin durumu ağırlaşınca doktor Rıza Keykubat’ı aradım ‘hocam nabzı alamıyorum artık’ dedim. Bana ‘500 gram zaten bebek yaşamazsa çek tüpünü gitsin’ dedi” şeklinde konuştu.


İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 9’uncu gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada Kaya bebeğin ölmesinde ihmali bulunduğundan ihmali davranışla kasten öldürme suçunu işlediği soruşturma kapsamında tespit edilen hemşire yardımcısı Batuhan Çetin savunma yaptı.



“Normalde doktor yoktu, denetim olacağında doktor geliyordu”


Batuhan Çetin savunmasında “Ben hemşire yardımcısıyım. Güney Hastanesi’nde yenidoğan yoğun bakımda çalışıyordum. Yapılan usulsüzlükler hakkında bilgim yok. Bütün hastanenin bildiği gibi yenidoğan yoğun bakımın işletme olduğunu biliyordum. Denetim gelmeden önce hastanenin bilgisi oluyordu. Normalde doktor yoktu, denetim olacağında doktor geliyordu. Kaya bebek gece doğdu. Bebek doğduktan sonra hiçbir doktor müdahalede bulunmadı. Elini bile sürmediler bebeğe. Yoğun bakıma alındı bebek. 2. günün gecesinde bebek çok kötü kanıyordu. Aspirasyon sonucu kanıyordu. Hemşire Damla Atak’a haber verildi ama hastaneye gelmeye tenezzül etmedi. 3 tane hemşire yardımcısı bulunuyordu bebeğin vefat ettiği gün” dedi.



“500 gram zaten bebek yaşamazsa çek tüpünü gitsin”


Sanık Çetin savunmasının devamında “Bebeği teslim aldığımızda çok soğuktu monitör okumuyordu. Nabzı düşüktü. Bebek akşam 18.00’da 3 tane hemşire yardımcısına bırakıldı. Ben sorumluluğu kabul etmedim. Damla Atak bana ‘ben gidiyorum çok yorgunum bugün beni arama’ dedi. Muhtemelen kendine kalmasın diye akşam ölsün diye gündüz yaşatmaya çalıştı. Gece, doktor Rıza Keykubat’ı aradım. Bir vizit attı. Rıza Keykubat’ın da haberi vardı durumdan. Bebek gece 03:00 gibi daha da ağırlaştı. Keykubat’ı aradım ‘hocam nabzı alamıyorum artık’ dedim. Bana ‘500 gram zaten bebek yaşamazsa çek tüpünü gitsin’ dedi. Ben de sorumlu olarak vicdanımı rahatlatmak için kalp masajı yaptım. Bebeği yaşatmak için yapılabilecek müdahaleleri yaptım. Ben de bundan dolayı yargılanıyorum şu an. Ben çoğu şeye tanık oldum ama sanık olarak yargılanıyorum. Kalp masajı yapmasam da ölecek bir bebek ama kalp masajı yaptığım için yargılanıyorum. Şeyhmus Hoca bebeği hiç görmedi. Gelip gittiği çok nadirdir yenidoğan servisine. Sadece kaşesini kullandıran bir doktor. Bebek öldükten sonra başhekim, başhemşire beni bir odaya aldılar. Tehdit ettiler beni. Normalde yoğun bakımda kamera vardı. Ben inanmıyorum kamera kayıtlarının olmadığına. Yok etmişler. Nöbet listeleri bile yalan yanlıştı. Denetime gelenlere yalan nöbet listelerini verdiler. Kaya bebek öldükten sonra denetim geldi. Damla Atak beni aradı ‘Doktor geldi müdahale etti diyeceksin’ dedi. Denetimin geleceğinden nasıl haberleri oluyordu bilmiyorum” şeklinde savunma yaptı.


Duruşma tutuksuz sanıkların savunması ile sürüyor.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Küçükçekmece’de cinayet: Önce arkadaşını öldürdü, daha sonra polise giderek teslim oldu Küçükçekmece’de bir kişi çalıştığı iş yerinde yanına çağırdığı arkadaşıyla birlikte uyuşturucu madde kullanmaya başladı. İkili arasında bir süre sonra çıkan kavgada E.A., arkadaşı Serhat Özcan’ı bıçaklayarak öldürdü. Daha sonra iş yerinden ayrılan şüpheli, Sarıyer’de emniyete giderek teslim oldu. Olay, bugün öğle saatlerinde Küçükçekmece Meydanı’nda meydana geldi. İddiaya göre E.A., Ankara’dan İstanbul’a yanına gelen arkadaşı Serhat Özcan ile iş yerinde oturmaya başladı. Bir süre sonra uyuşturucu madde almaya başlayan şahıslar arasında sözlü tartışma başladı. Sözlü tartışmanın büyümesi üzerine E.A., iş yerindeki mutfaktan aldığı bıçak ile arkadaşı Serhat Özcan’ı defalarca bıçakladı. E.A. daha sonra olay yerinden ayrıldı. Çevredeki vatandaşlar duydukları sesler üzerine olay yerine geldi. İhbar sonrası olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri yaptığı ilk müdahalede Serhat Özcan’ın hayatını kaybettiğini belirledi. Polis ekiplerinin olay yerinde yaptıkları çalışmaların ardından hayatını kaybeden Özcan’ın cenazesi Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Sarıyer’de karakola giderek teslim oldu Olaydan bir süre sonra Sarıyer’e giden şahıs E.A., ilçe emniyet müdürlüğüne giderek teslim oldu. Olayla ilgili inceleme sürüyor.
Sakarya Balıkçı teknelerine nehir engeli: Balıkçılar farklı limanlara yöneldi Hamsi çıkartma noktalarından Sakarya’da nehir ağzında oluşan sığlaşma sebebiyle balıkçı tekneleri giriş yapamadı. Yüklerini boşaltamayan balıkçılar, çevre limanlara yöneldi. Nehir ağzındaki sorunun yıllardır devam ettiğini belirten Karasu Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Atilla Bıçakcı, "Tekneler için zaman kaybı ve avlanma süreleri de kısalıyor” dedi. Sakarya’nın Karasu ilçesinden Karadeniz’e açılan balıkçı tekneleri, yüklerini boşaltmak için giriş yapmak istedikleri Sakarya Nehri ağzında sığlaşma engeline takıldı. Derinliğin yaklaşık 2 metre olduğu nehir ağzına giriş yapamayan tekne ve troller, en yakın limanlara yöneldi. Karasu Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Atilla Bıçakcı, nehir ağzındaki sorunun yıllardır devam ettiğini ve balıkçı barınağı istediklerini belirterek, “Sakarya Nehri’nin ağzı çok sığ. En derin yeri şu an 2 metre. Hamsi tekneleri bu nedenle mağdur oldu ve nehre girip boşaltım yapamıyor. En yakın liman Kefken’de ve balıkçılar burada sorun yaşıyor. Diğer yakın liman ise Akçakoca’da. Bu limanda da çok fazla tekne var ve boşaltımda zorlanıyorlar” dedi. “Tekeneler için zaman kaybı ve avlanma süreleri de kısalıyor” Yıllardır devam eden bu meselenin çözüme kavuşturulması gerektiğini aktaran Bıçakcı, “Tekneler bölgemizde avlandığı için bakanlık tarafından oluşturulan hamsi çıkartma noktalarından biri olan Sakarya’da boşaltım yapmaları gerekiyor fakat her zaman olduğu gibi nehir ağzı yine sığlaştı ve girişe müsaade etmiyor. Tekneler için zaman kaybı ve avlanma süreleri de kısalıyor” diye konuştu.
Van Posta pullarına duyduğu ilgi onu pul koleksiyoneri yaptı Van’ın Erciş ilçesinde yaşayan 63 yaşındaki oto yedek parça ustası Sami Demir, çocukluğunda posta pullarına duyduğu ilgiyi koleksiyona dönüştürdü. Çocukluk yıllarında babasına gelen mektupların üzerinde bulunan posta pullarındaki resim ve yazıları ilgiyle takip eden Sami Demir, bu pulları ve mektupları biriktirmeye başladı. Yurt içinden ve yurt dışından gelen farklı yıllara ve tarihlere ait mektupların pullarını evinde biriktiren Demir, bu merakını koleksiyona dönüştürdü. PTT’nin kişiye özel pul yapacağını duyan Demir, kendisi için de özel pul yaptırdı. En eskisi 1960 tarihli olan pul ve mektupları biriktiren Demir, gençlere ve çocuklara bu tür koleksiyonlar oluşturma tavsiyesinde bulundu. Sami Demir, Erciş Sanayi Sitesi’nde yedek parça işiyle uğraştığını belirterek, “1960’lı yıllardan beri babama gelen mektuplar üzerindeki pulları gördüğümde benim çok dikkatimi çekiyordu. Bu ilgi ve dikkat zamanla beni pul koleksiyonu yapmaya yöneltti ve o günden bugüne kadar pullara aşırı bir merakım var. Çünkü pulların üzerindeki resimler, bize ülkenin sosyopolitik yapısını da gösteriyor ve neler yapıldığını görebiliyoruz. Pulların içinde 1960’lı yılların pulu var. Babama gelen bir mektuptu, o mektubun üzerindeki pul hala duruyor. O bana bir hobi oldu. Güzel bir sanat oldu ve bir sevgi oluşturdu. Ben gençlerin de pul koleksiyonu ve buna benzer hevesleri varsa yapmasını istiyorum. Çünkü gerçekten insan güzel zaman geçiriyor ve sanata dair çok şeyler öğreniyor. 2017 yılında PTT’nin kişiye özel yaptırmış olduğu pullardan bir tanesi de var” dedi.