ASAYİŞ - 13 Ocak 2025 Pazartesi 18:12

Yenidoğan çetesi davası yarın devam edecek

A
A
A
Yenidoğan çetesi davası yarın devam edecek

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan yenidoğan çetesinin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın duruşması yarın saat 10.30’a ertelendi. Çete lideri olduğu iddia edilen


Fırat Sarı duruşmada, “Beni yok ettiler. Ben çocuğumun, annemin yüzüne bakamıyorum. Bu medya telkininden kurtulmanız lazım” dedi.


İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan yenidoğan çetesi yöneticisi ve üyesi 26’sı tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı davanın 2’inci celsesinin görülmesine devam edildi. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada, bir kısım tutuklu ve tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmada sanık avukatları, soruşturma savcısı ile duruşma savcısının birlikte fotoğraflarının sosyal medyada paylaşıldığını ifade etti. Sanık avukatları, tarafsız bir yargılama yapılmadığını öne sürerek, reddi heyet talebinde bulundu. Duruşmaya taleplerin değerlendirilmesi için 30 dakika ara verildi. Aranın ardından devam eden duruşmada mahkeme tanıkları dinlemek istedi. Sanık avukatları, reddi heyet talebinin üst mahkeme olan Bakırköy 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirilmeden duruşmaya acil işler dışında devam edilemeyeceğini dile getirdi. Mahkeme başkanının duruşmaya devam edileceğini söylemesi üzerine sanık avukatları yeniden reddi heyet talebinde bulundu. Mahkeme, duruşmaya 15 dakika ara verdi. Verilen aranın ardından sanıkların tutukluluk haline ilişkin savunmaları alındı.


Örgüt lideri olduğu iddia edilen Fırat Sarı savunmasında, “Ben samimiyetle her şeyi burada anlattım. Bu dosya sürecekse Sağlık Bakanlığı avukatları da savunma versin. Bebek ölümlerine baksınlar, karşılaştırma yapsınlar. Ben eminim ki biz tutuklandıktan sonra ölümler artmıştır. Beni yok ettiler. Ben çocuğumun, annemin yüzüne bakamıyorum. Bu medya telkininden kurtulmanız lazım. Bütün hesaplarımı inceleyin. Param yok. Toplum sağlığına biz bir şey yapmadık. Yapılan haberler ile anneler travmatize edildi. Medya yaptı bunu. Tahliyemi de istemiyorum. Medya haberleri hakkında bir şey yapmanızı istiyorum” dedi.


Örgüt yöneticisi olduğu ileri sürülen sanık İlker Gönen ise, “Biz burada bulunan sanıklar, hiçbir örgüt içerisinde bulunmadık. Dursun Eryılmaz, iş için Fırat Sarı’yla görüşmüş, diğerleri de birbirleri ile iş için ya da farklı sebeplerle görüşmüş. Ben burada bulunan kimseyle hiçbir şekilde görüşmedim. Bir işletme, hastane, ilaç ya da diğer suç unsuru olan şeyler için burada bulunan kimseyle görüşmedim. Hiçbiri ile sürekli bir iletişimim bulunmuyor. Bu bizim örgüt olmadığımızın en büyük göstergesi. Biz bir kere bile örgüt adına toplanmadık, bir konu konuşmadık, plan yapmadık” dedi.


Söz verilen diğer sanıklar ise tahliyelerini talep etti. Duruşma, yarın sanık avukatlarının savunması ile devam edilmek üzere saat 10.30’a ertelendi.



İddianameden


Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 47 sanığa ve 19 sağlık kuruluşuna yer verilirken, 10 bebeğin hayatını kaybettiği belirtildi. İddianamede Fırat Sarı liderliğindeki ve yöneticiliğini İlker Gönen ile Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamakları ile oynama yaparak SGK’dan üst sınırdan ödeme almak olduğu belirtildi. İddianamede çetenin hastaların mevcut durumlarını, evrak işlemlerine farklı yansıtarak (entübe olanı entübe olmayan, entübe olmayanı entübe olan, kullanılmayan ilaçları kullanılmış şekilde) gibi yöntemlerle evrak sahteciliği yapıp SGK’ya fatura ettiği, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek daha uzun süre yatış sağlayıp SGK’dan yüksek ücret tahsil ettiği ve bazı hasta yakınlarından fazladan ücret adı altında para almak gibi işlemlerle maddi çıkar elde ettiği de aktarıldı. Hazırlanan iddianamede yer alan şüphelilerin çoğunun sağlık çalışanı olduğu ve kazanılan kardan bu çalışanların da aldığı belirtildi. İddianamede 112 sevk sistemi bertaraf edildiği için bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği örgüt adına karlı gördüğü hastanelere yatışının yapıldığı, bu noktada amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi olarak en fazla kazanç elde edilmesi olduğu belirtildi. Bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde yatırılmasının kimi bebeklerde enfeksiyon kapma gibi rahatsızlıklara, kimi bebeklerde ise ölüme dahi sebep olduğu da iddianamede kaydedildi. Şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları currosurf, infasurf gibi ilaçları hastaneden çıkartarak satıp maddi kazanç elde ettikleri, Özel Hastaneler Yönetmeliği’ne aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında Fırat Sarı liderliğindeki yenidoğan suç örgütünün çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalışması nedeni ile aslında sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hatta hemşire yardımcıları ile verildiği, bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı da iddianamede kaydedildi. İddianamede hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı, bir kısım örgüt mensuplarının yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşireler eli ile usule aykırı gerçek olmayan epikriz raporları yazıldığı da açıklandı. Soruşturma kapsamında incelenen dijital materyallerde ise şüphelilerin "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablon hasta değerlerinin yer aldığı ve çoğu zaman hastaların kan gazı, kan değerleri, enfeksiyon olup olmadığı gibi konularda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmadan kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize edip, raporlarını şablon olarak tek elden, merkezden, hastane dışından yazdıkları iddianamede kaydedildi. Bu nedenle hangi bebeğe hangi tedavinin uygulanacağı yönünde tereddütler yaşandığı ve bebeklerin hayatını kaybetmesine kadar varan telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğduğu kaydedildi. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından ilgili hastaneler ve suç örgütünün faaliyetlerini incelemek ve raporlamak için görevlendirilen müfettişlerin bebek ölümleri ile ilgili olarak alanında uzman neotologlardan oluşan uzman heyetten aldığı görüşe göre hastanelerde tıbbi imkansızlıklar, erken teşhis ve tedavi olmaması, birebir yakın hekim kontrolü olmaması, gerekli tetkik ve tahlillerin yapılmaması, hayati öneme sahip ilaçların kesilmesi, 3. düzey olmamasına rağmen 3. düzey hasta kabulü yapılması, doktorların hastaların klinik takip ve tedavisini üstlenmedikleri, ölüm sebeplerinin doktorlar tarafından örtbas edilmesi, TPN sıvısı içerisine lipit multivitamin, fosfor ve magnezyum destekleri verilmemesi sonucu yeterli enerji, protein desteği alamadığı için hastaların beslenme bozukluğuna sebep olunduğu, bebeğin kalbi düşmesine rağmen adrenalin kullanılmaması, hastaların uzun süre yatışı yapılıp uygun merkezlere sevk edilmemesi, ilaç hazırlanması ve saklanmasında ihmal gösterilmesi, hastalara protein ve lipit desteği yapılmaması, gerekli ilaçların uygun şekilde verilmemesi, uygun şekil ve süre canlandırma desteği uygulanmaması, sahte hasta dosyası düzenlenmesi, hastaya pasif ötenazi uygulanması nedeniyle bebeklerin hayat haklarının ellerinden alındığı şeklinde tespitler olduğu aktarıldı. İddianamede bazı bebeklerin yoğun bakıma girdikten sonra kilo alması gerekirken aksine ciddi kilo kaybı yaşadığı da aktarılırken, yenidoğan suç örgütünün ve örgüte yardım eden hastane yönetimlerinin sırf giderleri azaltmak ve maddi menfaat temin etmek adına bebeklere yeterli besin verme işlemini yerine getirmedikleri, tapelerde "TPN tüketimini azaltın" şeklinde talimatların yer aldığı da açıklandı. İddianame kapsamında sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in ise ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapsi talep edildi. İddianamede diğer sanıklar hakkında benzer suçlardan değişen oranlarda hapis cezası talep edildi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat 110 yıl önceki hatıralar Tokat Mevlevihanesi’nde sergileniyor Tokat Mevlevihanesi, 1. Dünya Savaşı’nda şehit olan 31 Mevlevi dervişinin hatıralarına ev sahipliği yapıyor. Tokat Mevlevihanesi, 14 Ocak 1915 tarihinde 1. Dünya Savaşı’na katılan Mevlevi dervişlerin hatırasını günümüze taşıyan eşyalara ev sahipliği yapıyor. 110 yıl önce, dönemin Mevlevi topluluğunun önemli bir kısmı cephelere uğurlanmıştı. Tokat Mevlevi Dergâhında da gerçekleşen uğurlama töreninde dervişler dualarla vatan savunmasına gitmişti. O anlara ait fotoğraflar, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından korunan Tokat Mevlevihanesi’nde ziyaretçilerle buluşturuluyor. Sergide yer alan diğer bir önemli parça ise savaşa katılanlar tarafından taşınan sancak alemi. Bu sancak, Mevlâna’nın torunları tarafından hediye edilerek Tokat Mevlevihanesi’ne teslim edildi. Hem tarihi hem de manevi anlam taşıyan bu hediye, geçmişin izlerini günümüzle buluşturuyor. Tokat Mevlevihanesi, geçmişin derin izlerini koruyarak savaşın sadece askeri değil, kültürel ve manevi boyutlarını da gözler önüne seriyor. Sancak aleminin Mevlevi şeyhinin torunları tarafından bağışlandığını söyleyen sanat tarihçisi Mustafa Yanmaz, "Kültür ve Turizm Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü himayesi ve koruması altında bulunan Mevlevihane Vakıf Eserleri Müzesinde bulunmaktayız. Mevlevihane’mizdeki tekke sancak alemimiz 1915 yılında Abdülhadi Efendi ve 31 mevlevi dervişinin Halep’te bulunan Mevlevi alayına katılmasındaki Gülbahar Hatun Camisi’nin önünde namazgah kısmındaki uğurlama törenini gösteren bir eserimiz. 1925 yılında Mevlevihane tekkesinin kapatılmasından sonra sancak alemi Abdülhadi Efendi’nin ailesi tarafından muhafaza edilmiş. 2018 yılında Abdülhadi Efendi’nin torunu Nurten Üstün hanımefendi tarafından tekrar Mevlevihane’mize bağışlanmıştır" dedi.
Mersin Vali Pehlivan: "2024 yılında ilimizde 204 milyar yatırım bedelli 557 proje bulunuyor" Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan, 2024 yılında kamu kurum ve kuruluşlarının 204 milyar 201 milyon 753 bin 607 TL bedelli toplam 557 projesinin yer aldığını belirterek, bunlardan 193 projenin tamamlandığını söyledi. İl Koordinasyon Kurulu 2025 Yılı 1. Dönem Toplantısı, Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Vali Pehlivan, 2024 yılında kamu kurum ve kuruluşlarının 204 milyar 201 milyon 753 bin 607 TL bedelli toplam 557 projesi bulunduğunu belirterek, "Bu projelerin 136’sı tarım, 82’si eğitim, 64’ü ulaştırma-haberleşme, 36’sı turizm, 24’ü enerji, 17’si sağlık, 11’i imalat, 2’si konut, biri madencilik ve 184’ü diğer kamu hizmetleri sektöründedir. Tamamlanan 193 proje için toplam 11 milyar 643 milyon 596 bin 694 TL, devam etmekte olan 321 projeye ise bugüne kadar 67 milyar 374 milyon 993 bin TL harcanmıştır. Bu projelerin ilimizde hayata geçirilmesi konusunda sağlamış oldukları desteklerden dolayı Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere bakanlarımıza, devletimizin ilgili kurum ve kuruluşlarına Mersin ilimiz adına şükranlarımızı sunuyorum. Yatırımların uygulama safhalarını yakından takip ederek projelerin hızlı, etkin ve verimli bir şekilde hayata geçmesini sağlamak amacıyla bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da iş birliği ve koordinasyon içinde çalışmaya devam edeceğiz" dedi. Vali Pehlivan başkanlığındaki İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı, yatırımcı kurum ve kuruluşların bölge ve il müdürleri tarafından projelerle ilgili sunum yapılması, koordinasyonu gerektiren hususların değerlendirilmesi ve soruların cevaplandırılmasının ardından sona erdi. Toplantıya vali yardımcıları, kaymakamlar, üniversitelerin, belediyelerin temsilcileri, yatırımcı kurum ve kuruluşların bölge ve il müdürleri, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.