EKONOMİ - 19 Ocak 2024 Cuma 11:22

Vestel 200 milyonuncu televizyonunu üretti

A
A
A
Vestel 200 milyonuncu televizyonunu üretti

Vestel, Manisa’daki ana üretim merkezi Vestel City’de 200 milyonuncu televizyonunu üretti. Tüketicilerine en iyi görsel deneyimi yaşatmak için televizyon teknolojisini sürekli yenileyen markanın bugün Türkiye TV ihracatının yüzde 90’ını gerçekleştirdiği açıklandı.



Manisa’da 1984 yılında televizyon üretimine başlayan Vestel, Vestel City’deki tesislerinde 200 milyonuncu televizyonunu üretti. Türkiye’nin en büyük yerli televizyon üreticilerinden biri konumundaki marka, TV üretimine 1984 yılında başlamıştı. O tarihten bugüne kadar geliştirdiği teknolojik ürünlerle hem yurt içinde hem de yurt dışında televizyon pazarında önemli rol üstlenen markanın, bugün Türkiye TV ihracatının yüzde 90’ını gerçekleştirdiği belirtildi.



Vestel Pazarlama Genel Müdürü Duygu Badem Uylukçuoğlu, geçen 40 yılda geldikleri noktada, teknoloji, tasarım ve deneyim alanında televizyon pazarına yön veren bir şirket halini aldıklarını söyledi. Uylukçuoğlu, “Şirketimiz bugün Türkiye’nin en değerli markalarından biri. Sadece televizyon ve beyaz eşya üreticisi olmaktan öte küresel bir teknoloji şirketi olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Manisa’daki Vestel City’de ürettiğimiz teknolojiyi 163 ülkeye ihraç ediyoruz. 2022’de 2,3 milyar dolarlık ihracata imza attık. 25 yılı aşkın süredir aralıksız olarak sektörümüzün ihracat şampiyonuyuz. Bu başarı tablosunda elbette ki televizyon alanındaki yetkinliğimizin payı büyük” diye konuştu.



Uylukçuoğlu, küresel ekonomik gelişmeleri yakından ve titizlikle takip eden Vestel’in, ana pazarlarında son dönemde yaşanan daralmaya karşın televizyon ihracatında yukarı yönlü seyir izlediğini dile getirdi.



Televizyon teknolojisinde sürekli yenilikler yaparak pazara öncülük ettiklerini vurgulayan Duygu Badem Uylukçuoğlu, “Ülkemizde TV pazarının lider üreticisi, Avrupa’da ise pazarın ilk 3 oyuncusundan biriyiz. Bu konumumuzu korumak ve yükseltmek için son teknolojileri üretmenin yanı sıra, içerik alanına da yoğunlaşıyoruz. 2022 yılında, Smart TV platformunu geliştirmek için önemli adımlar attık. ABD’nin en büyük TV platformlarından biri olan Xperi Holding ile iş birliğine gittik. Yeni nesil içerik platformu TiVo, Vestel’in satışa sunduğu akıllı televizyonlara entegre edilecek; içerik ve canlı etkileşim imkânı ile tüketici beklentilerini karşılayarak Vestel’in Avrupa’daki TV satış gücüne katkı sağlayacak.



İlk yerli televizyonu ürettiğimiz 1994 yılından bu yana, tüplü televizyonlardan LCD, plazma, 3D ve 4K televizyonlara kadar her tür televizyon teknolojisini başarıyla üretip geliştirdik. Günümüzde kullanıcılarımıza sunduğumuz, OLED ekranlar, QLED ekranlar, yapay zekâ destekli görüntü işleme teknolojileri gibi en son televizyon teknolojileriyle üst segment TV ürün gamımızı genişletiyoruz. 2022 yılında Türkiye’nin ilk ve tek pilli/şarj edilebilen televizyonu Philie TV’yi pazara sunduk. Smart TV OS platformları açısından da müşterilerimize geniş bir seçenek yelpazesi sunarken, televizyonlarımızda Android TV, Google TV, Amazon Fire TV, Vidaa, TiVo ve kendi QUI işletim sistemimiz gibi platform seçenekleri bulunuyor” dedi.



Uylukçuoğlu, gelecek dönemde de geliştirdikleri ürün ve teknolojilerle kullanıcılarının televizyon deneyimini üst noktalara taşımaya ve teknoloji ihraç eden küresel marka olma vizyonuyla televizyon pazarına yön vermeye devam edeceklerini sözlerine ekledi.



Vestel 200 milyonuncu televizyonunu üretti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.