GÜNDEM - 26 Şubat 2025 Çarşamba 12:30

Vakıf eserleri uzman ellerde yeniden hayat buluyor: 600 yıllık Kuran-ı Kerim’in restorasyonunda sona gelindi

A
A
A
Vakıf eserleri uzman ellerde yeniden hayat buluyor: 600 yıllık Kuran-ı Kerim’in restorasyonunda sona gelindi

Beyoğlu’ndaki Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Restorasyon ve Konservasyon Atölyesi’nde yüzlerce yıllık tarihi eserler doğal yöntemlerle uzman ellerde restore edilerek yeniden hayat buluyor. Atölyedeki eserler titizle onarılarak gelecek nesillere aktarılırken, 600 yıllık bir Kuran-ı Kerim’in restorasyonunda sona gelindi.


Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Restorasyon ve Konservasyon Atölyesi tarafından tarihin izlerini taşıyan eşsiz eserler yeniden hayat buluyor. Beyoğlu’nda bulunan laboratuvarda vakıf eserleri titizlikle korunarak gelecek nesillere aktarılıyor. El yazması eserlerden, hat levhalara, metal eserlerden halı ve kilimlere kadar birçok eser, uzman ellerde doğal yöntemlerle restore ediliyor. 21 kişilik bir ekip tarafından atölyede, Türkiye’nin birçok bölge müdürlüklerinden getirilen eserlerin restorasyon çalışması tamamlanarak tekrar ait olduğu bölgeye gönderiliyor. Eserlerde yıllar içerisinde meydana gelen tahribat onarılırken, çalışmalar çerçevesinde Gaziantep Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne ait 600 yıllık bir Kuran-ı Kerim’in restorasyonunda sona gelindi. Öte yandan, Sultan 2. Mahmut’a ait bir hat levhası da onarılarak eski haline getirilirken, birçok eserde çalışmalar devam ediyor.



"2. Mahmut’a ait bir eserdir"


Restoratör Reyhan Özer, "Bünyemize gelen hat levhaların restorasyonu ile uğraşıyorum. 19. yüzyıl eserlerinden 2. Mahmut’a ait bir eserdir. Celil-i sülüs levhasıdır. Edirnekari ahşap üzerine altın varak kullanılarak malakari üslupla yazılmıştır. Raspa işlemlerin arkasından katmanlara inilerek barok motifler çıkartılmış, motiflerin eksik kısımların aslına bağlı kalarak tamamlanmıştır. Altın varak kısmında da eksiklikler belirlendikten sonra tamir edilmiştir. Restorasyonu da bu şekilde tamamlanmıştır" dedi.



"Halıdan halıya göre, restorasyon süresi değişiyor"


Tekstil restoratörü Özlem Akyel ise, "Önümde görmüş olduğunuz 17. yüzyıl Uşak halısı. Eserler bize geldiğinde ilk olarak kuru temizliğini yapıyoruz. Süpürüyoruz, kirlerden ve tozlardan arındırıyoruz. Daha sonra hasarlı bölgeleri var, onları tespit ediyoruz. Atkı ve çözgü ipliklerin detaylı temizliklerini yaptıktan sonra neresinde hasarlı bölge varsa orasının onarım işlemi başlıyor. Hasarlı olan bölge dokunarak onarılıyor. Halımızın restorasyon aşaması bu şekilde bitmiş oluyor. Bu halı da ise atkı ve çözgü iplikleri cımbızla temizleme aşamasındayım. Halıdan halıya göre, restorasyon süresi değişiyor ama en az 2 ay elimizde kalmış oluyor. Bu eser bittikten sonra Ankara’ya geri gönderilecek" ifadelerini kullandı.



"Gaziantep’ten gelen 600 yıllık bir Kuran-ı Kerim’in restorasyonunu tamamladık"


Geç Osmanlı dönemi Berat’ına yönelik yapılan çalışmaları anlatan Ece Fuat Başoğlu ise, "Fiziksel tahribata uğramış, yırtıklarımız var. Bantlar kullanıldığı için lekeleri bulunuyor. Biz şu an kağıt restorasyonunun ilk aşaması olan kuru temizliğini yapıyoruz. Ardından mekanik temizliği yapılacak. Ardından ıslak temizliği yapılacak ve uygun Japon kağıdı ile onarımına geçilecek. Onarımı bittikten sonra dijital ortama aktarılacak. Bizdeki işlemi bitmiş olacak. Bir cildi ve kaplaması olmadığı için bu şekilde muhafaza edeceğiz. Biz burada başka eserlerde yapıyoruz. El yazması eserlerimiz de var. En son Gaziantep’ten gelen 600 yıllık bir Kuran-ı Kerim’in restorasyonunu tamamladık. Şu an geri göndermesini yapacağız" şeklinde konuştu.



"13. yüzyıla ait olduğu düşünülen ferman üzerinde çalışmaktayım"


13. yüzyıla ait olduğu düşünülen ferman üzerinde çalıştığını söyleyen Esra Arı ise, "Eserde yoğun mantar görülmektedir. Eser üzerinde görülen siyah lekeler, mantarın eser üzerinde bıraktığı kalıcı izlerdir. Etil alkol ile eserimizin mantarını arındırma işlemini yapmaktayım. Bundan önce kuru temizleme işlemi yapıldı. Şu an mantar giderme işlemindeyim. Bundan sonra ıslak temizleme ve onarım işlemi yapılacak. Toplam da bitmesi 2 ayı bulur" ifadelerini kullandı.



"21 kişilik bir ekip yer almaktadır"


Çalışmalarla ilgili bilgi veren Müze Araştırmacısı Battal Yalbaç ise, "Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü uhdesindeki restorasyon ve konservasyon laboratuvarı burası. Buradaki eserler Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait bölge müdürlüklerimizden getirilen taşınır kültür varlığı olan gerek yazma eserler, Kuran-ı Kerimler, hatlar, çiniler ve halılar gibi farklı eserlerin restorasyon ve konservasyonun yapıldığı bir atölye. Burada eserler geldiğinde ilk dikkat ettiğimiz durumudur. Ağır hasarlı mı değil mi, eser de mantar var mı yok mu diye kontrol ediyoruz. Eğer eserde mantar varsa o esere öncelik veriyoruz. Öncelikle eserle mantar arasındaki ilişkiyi kesmeye çalışıyoruz. İlişiği kestikten sonra bu esere numara veriyoruz ki restorasyon aşamasında herhangi bir karışıklık olmasın. Daha sonra eserin ön taraması yapılıyor. Ardından eserin temizlik kısmı başlıyor. Restorasyon aşamasına geçildiğinde eserin yapısına, ruhuna, dönemine ait şekilde çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Bu uygulamalar gerek ulusal gerekse uluslararası standartlar ve metotlar göz önüne alınarak restorasyon aşamasına müdahaleler yapılmaktadır. Restorasyon aşaması bittikten sonra eserin sonraki taraması yapılarak eser dijital ortama aktarılmaktadır. Daha sonra eser hangi bölgeye aitse tekrar iade edilmektedir. Burada 21 kişilik bir ekip yer almaktadır. Arkadaşlarımız kendi alanlarında uzman kişilerdir" dedi.



Vakıf eserleri uzman ellerde yeniden hayat buluyor: 600 yıllık Kuran-ı Kerim’in restorasyonunda sona gelindi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hakkari 3 yıldır geleneği sürdürüyorlar: Bayram namazı öncesi ikramlık "doğaba çorbası" hazırlandı Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde 3 yıldır gelenek haline getirilen "doğaba çorbası" bu Ramazan Bayramı’nda da unutulmadı. Mahalle kadınları bir araya gelerek sabah namazı öncesi doğaba çorbasını hazırlayıp cemaate ikram etmeye hazır hale getirdi. Ramazan ayının sona ermesiyle birlikte vatandaşların bayram hazırlıkları hız kazandı. Mezarlık Mahallesi’nde yaşayanlar, 3 yıldır devam ettirdikleri doğaba çorbası gelenekleriyle dikkat çekiyor. Cami imamı Halil Akdoğan’ın 3 yıl önce mahalle sakinleriyle birlikte başlattığı bu geleneği, mahalle kadınları sahiplendi. Bayram öncesi kadınlar, yaklaşık 300 kişilik cemaate doğaba çorbası hazırladı. Cami içinde kurulan kazanlarda pişirilen çorba, cemaatin hizmetine sunuldu. "Mahallemizde 3 yıldır bu geleneği sürdürüyoruz" Ramazan Bayramı’nda doğaba çorbasını geleneksel hale getirdiklerini ifade eden H. Mehmet Özyılmaz Camisi’nin İmamı Halil Akdoğan, "Mahalle kadınlarının elleriyle hazırladığı 300 kişilik doğaba çorbasını 3 yıldır Ramazan Bayramı sabahında cemaate ikram ediyoruz. Bu geleneği, Ramazan boyunca teravih ve sabah namazlarında bir araya gelip ibadet eden cemaatimizi ödüllendirmek için devam ettiriyoruz. Bu geleneği mahalle cemaatimizin katkılarıyla sürdürüyoruz. Allah’tan razı olsun, herkesin bayramı mübarek olsun" dedi. "Allah rızası için yapıyoruz" Bu geleneği sürdürmekten mutluluk duyduklarını belirten mahalle sakinlerinden Büşra Akdoğan, "Cami imamı Halil Akdoğan’ın liderliğinde ve cemaatin desteğiyle 3 yıldır devam ettirdiğimiz bu güzel geleneği sürdürmekten mutluyuz. Sabah namazı öncesi camide hazırlıklarımızı yaparak cemaati bekliyoruz. Allah, tuttuğumuz ibadetleri kabul etsin. Herkesin bayramı şimdiden kutlu olsun" ifadelerini kullandı.