GÜNDEM - 17 Mart 2025 Pazartesi 11:01

Tuzla’da Ramazan’ın bereketi sokak iftarlarında paylaşılıyor

A
A
A
Tuzla’da Ramazan’ın bereketi sokak iftarlarında paylaşılıyor

Tuzla Belediyesi, Ramazan ayı boyunca düzenlediği sokak iftarlarıyla mahalle sakinlerini bir araya getirmeye devam ediyor. Şifa Mahallesi KİPTAŞ-1 Konutları’nda bu yıl düzenlenen 4 bin kişilik sokak iftarında, mahalleliyle aynı sofrayı paylaşan Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl, birlik ve beraberliğin önemine vurgu yaptı.



Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl, iftar öncesinde masaları gezerek vatandaşlarla sohbet etti. Başkan Bingöl, sokak iftarlarının sadece bir yemek programı olmadığını, aynı zamanda mahallelerdeki dayanışma ve yardımlaşmayı pekiştiren etkinlikler olduğunu belirterek, "Ramazan’ın ruhunu yaşatmak ve komşuluk ilişkilerini güçlendirmek amacıyla sokak iftarları düzenliyoruz. Bu sofralarda yalnızca iftarı paylaşmıyoruz, aynı zamanda kalpten kalbe bir bağ kuruyoruz" dedi.



"Komşuluk bağlarımızı güçlendiriyoruz"


Başkan Eren Ali Bingöl, iftar sonrası yaptığı konuşmasında, "Şifa Mahallesi’nde kurduğumuz bu sofrada hep birlikteyiz. Ramazan ayı, birlik ve beraberliğin en güzel şekilde hissedildiği, yardımlaşmanın ve dayanışmanın ön plana çıktığı bir dönem. Bu tür etkinliklerle, mahallemizdeki komşuluk bağlarını daha da güçlendirmeyi amaçlıyoruz. Herkesin Ramazan’ı bereketli, sofralarımız daim olsun" şeklinde konuştu.



İftar programı kapsamında, Hacivat-Karagöz gösterisinin yanı sıra macun ve şerbet dağıtımı yapıldı. Aynı zamanda çocuklara özel yüz boyama gibi etkinliklerle renkli anlar yaşandı. Mahalledeki çocuklar, eğlenceli gösterilerle keyifli bir akşam geçirirken, büyükler ise iftar sofralarında bir araya gelmenin huzurunu yaşadı. Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl, Ramazan’ın manevi havasını mahallelerdeki sokak iftarlarıyla yaşatmaya devam edecek.



Tuzla’da Ramazan’ın bereketi sokak iftarlarında paylaşılıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa ilçelerinde şanlı zaferin 110. yılı törenlerle kutlandı Manisa’nın Salihli, Alaşehir ve Sarıgöl ilçelerinde 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 110. yıldönümü dolayısıyla törenler düzenlendi. 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 110. yıl dönümünde, Çanakkale Şehitleri Salihli’de törenle anıldı. "Çanakkale Geçilmez" sözünü yedi düvele ezberleten Kahraman Türk Ordusu’nun şanlı zaferinin 110. yıl dönümü dolayısıyla Şehitlik Anıtı’nda tören düzenlendi. Törende Kaymakam Ali Güldoğan, Garnizon Komutanı Ulaştırma Binbaşı Arif Yıldızhan Gökhan, Belediye Başkanı Mazlum Nurlu, Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimler Derneği Salihli Temsilcisi Rıdvan Herey tarafından anıta çelenk sunuldu. Saygı duruşunda bulunulup, İstiklal Marşı okunduğu törende günün anlam ve önemine ilişkin konuşmayı Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimler Derneği Salihli Temsilcisi Rıdvan Herey yaptı. Alaşehir’de Çanakkale Zaferi kutlandı Alaşehir’de 18 Mart Çanakkale Zaferinin 110. Yıl dönümü etkinliklerle kutlandı. Cumhuriyet ve Demokrasi Meydanı’nda yapılan kutlamalarda Atatürk Bütüne çelenk konuldu. Saygı duruşunda bulunulması ve ardından İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından şehitlik ziyaret edildi. Şehitlikte saygı atışının yapılması sonrası Alaşehir Müftüsü Mehmet Ali Dilek tarafından dualar okundu. Öte yandan törenler kapsamında Fen Lisesi öğrenci ve öğretmenleri tarafından program hazırlandı. Programda öğrenciler tarafından hazırlanan "Bir Hilal Uğruna" adlı oratoryo sergilendi. Sarıgöl’de Çanakkale Zaferi’nin 110. yılı dolayısıyla tören Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde Çanakkale zaferinin 110. yıldönümü dolayısıyla tören düzenlendi. Sarıgöl Hükümet Konağı önündeki Atatürk Anıtı önündeki meydanda yapılan görende saygı duruşu ardından İstiklal marşı okunmasından ardından Sarıgöl Kaymakamı Halil Dalak, Sarıgöl Belediye Başkanı Tahsin Akdeniz Atatürk Anıtına çelenk koydular. Programda Sarıgöl İmam Hatip Anadolu lisesi tarafından hazırlanan Çanakkale konulu etkinlikte şiirler okundu, türküleri söylendi, oratoryo sergilendi.
Çanakkale Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır" Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü Şehitler Abidesi’nde törenle kutlandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır" dedi. Şehitler Abidesi’ndeki 18 Mart Şehitleri Anma ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü sebebiyle düzenlenen tören saat 12.00’de başladı. Alana iki dev ekran kuruldu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz helikopterle tören alanına geldi. Törene, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Çanakkale Valisi Ömer Toraman, Gelibolu 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Amfibi Kolordu Komutanı Tümamiral Serhat Sözbir, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, Çanakkale Belediye Başkanı Av. Muharrem Erkek, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, İl Emniyet Müdürü Kenan Kurt, İl Jandarma Komutanı Jandarma Kıdemli Albay Ersin Aslan, Sahil Güvenlik Çanakkale Grup Komutanı SG. Yarbay Orhan Öğrenci, Avustralya’nın Çanakkale Konsolosu Harry Hall, İngiltere’nin Askeri Ataşe Yardımcısı Nick Mattock, Yeni Zelanda’nın Ankara Büyükelçi Yardımcısı Errin Morriss, İngiltere Askeri Ateşe Asistanı Aaron Graham, Fransa Askeri Ateşe Yardımcısı Hubert Michon, çok sayıda şehit yakını, gazi ve gazi yakınları katıldı. Tören, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına çelenk sunumuyla başladı. Tören, saygı duruşu, saygı atışı ve İstiklal Marşı eşliğinde Türk bayrağının göndere çekilmesiyle devam etti. Türk Silahlı Kuvvetleri adına Gelibolu 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız tarafından günün anlam ve önemine binaen gerçekleştirilen konuşmada, "1915 yılında Çanakkale’de yazılan destan sadece Türk milletinin değil insanlık tarihinin en şanlı zaferlerinden biridir. Milletimizin azim ve kararlılığının en güzel örneklerinden olan bu zafer İstiklal Harbimizin, Türkiye Cumhuriyetemizin kuruluşunun temel taşlarından biri olmuştur" dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise, "Türk tarihinin en önemli zaferlerinden biri olan Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yılının kutlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bağımsızlığı karakteri haline getirmiş, ’Çanakkale Geçilmez’ diyerek, hayasızca sürdürülen akınlara karşı gövdesini siper eden aziz şehitlerimizi minnetle ve rahmetle anıyorum. İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale’de, en zor şartlar altında dünyanın en güçlü donanmalarına karşı kahramanca mücadele eden, vatanı uğruna savaşan şehitlerimiz için; ’İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek’ diye yazmıştı. Şükürler olsun milli şairimiz Mehmet Akif haklı çıktı. Bu vatanın evlatları dün olduğu gibi bugün de yarın da asla onurunu çiğnetmeyecektir. Malazgirt’te Sultan Alparslan’ın, İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet’in, Çanakkale’de, Milli Mücadele’de şehitlerimizin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetine her zaman sahip çıkmaya devam edecektir. Biz tarihe baktığımızda, atalarımızın geçmişte ortaya koyduğu mücadeleyi gördüğümüzde sadece gururlanmıyoruz. Bizi başka toplumlardan ayıran en önemli özelliklerden biri tam da budur. Biz tarihe baktığımızda aynı zamanda bugünümüzü ve geleceğimizi görüyoruz. Tarih bizim için yalnız geride kalan bir süreç değildir. Tarih bize konuşmaya devam ediyor. Geçmişte yaşananlar bizim bugünümüze ayna tutuyor. Atalarımızın mücadelesi bizim ders aldığımız, yönümüzü belirlediğimiz bir kılavuz özelliği taşımaktadır. Biz Çanakkale’ye baktığımızda bağımsızlığın ne denli önemli olduğunu görüyor ve bugün için de 85 milyonun birlik ve beraberliğinin önemini vurguluyoruz. Çanakkale’de birleşen emperyalist güçler, dünyanın en güçlü orduları karşısında Türk milletinin bağımsızlığından taviz vereceğinin planlarını yapmışlardı. Ancak ne denizde ne karada düşmana geçit vermeyen kahraman ordumuz canını ortaya koyarak tarihin akışını değiştirmiştir. İşte biz bugün Çanakkale’ye baktığımızda denizde ve karada yürütülen bağımsızlık mücadelesini bir adım daha ileriye taşıyarak gökyüzünde de bağımsızlığımızı teminat altına almak için tarihin en önemli çalışmalarını hayata geçirdik ve geçirmeye devam ediyoruz. Çanakkale’deki mücadelemiz aynı zamanda sömürgeci güçler tarafından işgal edilen farklı toplumlara da ilham olmuştur. Aynı şekilde bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye’nin dünyada yaşanan haksızlıklara, zulümlere, işgallere karşı duruşu ilhamını Çanakkale ruhundan almaktadır. Biz dün olduğu gibi bugün de bu emperyal politikalara karşı durmayı ve mazlum milletlerin hakkını korumayı sürdüreceğiz. Tarihimiz ve kültürümüz ait olduğumuz medeniyetimiz, bize ne pahasına olursa olsun zulmün parçası olmamayı öğretmiştir. Dünyada barışın, huzurun ve kardeşliğin güçlenmesi için mücadele vermek, Çanakkale şehitlerimize ve tarihimize karşı en büyük sorumluluklarımızdan biridir. Bu sorumluluk çerçevesinde biz Çanakkale ruhuna sahip çıkmaya, Çanakkale’yi anlatmaya, etnik, dini hiçbir ayrım yapmadan mazlum milletlerin sesi olmaya ve gönül coğrafyalarımızla güçlü ilişkiler kurmaya devam edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünü tekrar tebrik ediyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde Anafartalar komutanı Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle anıyor, sizleri saygıyla selamlıyorum" diye konuştu. Yılmaz: "Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da yaptığı konuşmada, "Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü vesilesiyle Çanakkale’de bulunmaktan büyük bahtiyarlık duyuyorum. Ramazan ayının kutlu atmosferinde, tarihimizin en şanlı destanlarından biri olan Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünü kutluyor, ’Çanakkale Geçilmez’ sözünü tarihe yazdıran aziz şehitlerimizi, ahirete irtihal etmiş gazilerimizi rahmetle ve tazimle anıyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarını, Çanakkale’de destanlaşan Yahya Çavuşları, Seyit Onbaşıları, cepheye mermi taşıyan anaları minnetle yâd ediyorum. ’Eş hele bir yerleri örten karı; Ot değil onlar dedenin saçları, Dinle: Şehit sesleridir rüzgarı, Durma levend asker uğurlar ola!’ Asırlardır vatan topraklarını mübarek kanlarıyla sulayan bütün şehitlerimize ve bu uğurda mücadele ederken yaralanan gazilerimize şükranlarımı ifade ediyorum. Onların kahramanlık ve fedakârlıkları, milletimizin gönlünde ve hafızasında sonsuza kadar yaşayacaktır. Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır. Kıymetli misafirler, Çanakkale, yalnızca bir muharebe ya da cephe adı değil, milletimizin özgürlük iradesinin tüm dünyaya ilan edildiği, tarihin akışını değiştiren bir milattır. 1914 yılında patlak veren Cihan Harbi, Osmanlı Devleti’ni de içine çekmiş ve dünya genelinde geniş bir cepheye yayılmıştı. Çanakkale, bir savaş alanı olmanın ötesinde, vatanın kalbine yönelmiş bir tehdidin bertaraf edilmesi gereken son savunma hattıydı. Milletimiz için bu mücadele, varlık ile yokluk arasındaki bir sınav olmuştur. 18 Mart 1915’te, İtilaf donanması Çanakkale Boğazı’na saldırmış, ancak Osmanlı ordusu, stratejik savunma hattı, kahraman topçuları ve Nusret Mayın Gemisi’nin döşediği mayınlarla düşmana ağır kayıplar verdirerek geçit vermemiştir. (Bouvet, Irresistible ve Ocean gibi) Dev savaş gemileri, mayınlara çarparak sulara gömülmüş, İtilaf Devletleri geri çekilmek zorunda kalmıştır. Çanakkale Boğazı’nın sularında dalga dalga yükselen milletimizin istiklal azmi, Gelibolu’da bayraklaşmıştır. Ardından Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yaparak Osmanlı savunmasını yarmayı planlayan düşman, bu de kez karşılarında ’Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!’ diyerek askerlerine savaşın en büyük fedakârlık emrini veren Mustafa Kemal’i bulmuşlardır. Çanakkale’de kazanılan zafer, ilerleyen yıllarda Kurtuluş Savaşı’nın ilham kaynağı olmuş ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır. Çanakkale, küllerinden doğan bir milletin birlik ve beraberlik ruhunun abideleştiği şanlı zaferler diyarıdır. Çanakkale ruhu, yokluk ve zorluklar karşısında asla yılmamak, bağımsızlık, adalet ve merhametten vazgeçmemektir. Çanakkale ruhunu canlı tutmak, vatanımıza, hürriyetimize ve bizi biz yapan mukaddes değerlere sarsılmaz bağlılığımızı korumaktır" ifadelerine yer verdi. Bugün de aynı bilinçle, ülkenin bekasına yönelik tehditlere karşı Çanakkale ruhuyla mücadeleyi sürdürdüklerini belirten Yılmaz, "Değerli katılımcılar, geçmişte bu topraklarda verilen istiklal mücadelesi anlaşılmadan, ülkemizin bugün verdiği istikbal mücadelesi de tam olarak kavranamaz. Özellikle gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızın Çanakkale’yi ziyaret etmelerini, bu tarihi mekânları yerinde görerek o ruhu hissetmelerini çok kıymetli görüyoruz. Burada milletimizin ilham ve istikamet kaynağını bulacaksınız. Çanakkale, birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğimizde aşamayacağız engel olmadığını gösteren bir kılavuzdur. Milli birlik karşısında emperyalist güçlerin ’tek dişi kalmış canavar’ olarak planlarının bozulduğu er meydanıdır. Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Millî Mücadele’de ve Sakarya’da sergilenen mücadele ruhu, Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan terörle mücadele operasyonlarına, 15 Temmuz’da gösterilen direnişten günümüze kadar aynı kararlılıkla yaşatılmış; şehit ve gazilerimizin kahramanlıkları tarihe altın harflerle yazılmıştır. Milletimizin değerlerine kasteden vesayet odaklarına, milli iradeyi yok sayan darbecilere ve sınırlarımıza terör örgütleriyle dayanan güçlere karşı mücadelemizi yine aynı şuurla sürdürdük. Savunma sanayiinde kendi imkânlarımızla imal edebileceğimiz hiçbir ürünü dışarıdan satın almamak ve yerlilik-millilik oranlarımızı daima yükseğe taşımak idealizmimizin gerisinde de Çanakkale ruhundan aldığımız ilham vardır. Geçmişte yaşanan tecrübeler bize savunma ürünlerinin tasarımında ve üretiminde tam bağımsız bir konuma erişmemizin olmazsa olmaz olduğunu göstermiştir. Bölgesel krizlerin ve jeopolitik gerilimlerin yoğun yaşandığı bir coğrafyada bulunan ülkemiz, bir taraftan küresel güvenlik paradigmasının belirleyicilerinden birisi olmak, diğer taraftan da savunma alanında sürekli teyakkuzda bulunmak durumundadır. Cumhurbaşkanımız liderliğinde Türkiye, güçlü bir siyasi irade ile savunma sanayiinde devrim niteliğinde adımlara imza atmıştır. Geçmişte parasını ödediğimiz halde çeşitli bahanelerle bizden esirgenen savunma sanayii ürünlerini bugün biz başka ülkelere bedeli karşılığı ihraç eden bir konuma yükseldik. Savunma sanayiimiz, yerli ve milli teknolojilerle küresel ölçekte büyük bir atılım gerçekleştirmiş ve bugün dünyanın en büyük 11. savunma sanayii ihracatçısı konumuna ulaşmıştır. Yürütülen bin 100’ü aşkın sayıda proje, yüzde 80 yerlilik oranı, 100 milyar doları aşkın proje hacmi ile gelinen noktada savunma ve havacılık sanayii ihracat rakamımız 2024 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 29’luk artışla 7 milyar doları aşmıştır. Böylece tüm zamanların en yüksek satış rakamını elde edilmiş oldu. 2025 Şubat ayında savunma ve havacılık ihracatımız, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 44’lük artış göstererek 300 milyon dolardan 434 milyon dolara yükseldi. Yılın ilk iki ayındaki toplam savunma sanayi ihracatımız ise yüzde 29,6 artışla 816 milyon dolara ulaştı. Savunma sanayiimiz son 10 yıl içinde dünyanın dört bir yanına, farklı coğrafyalarda 185 ülkeye 230 çeşit ürün ihraç etti. Güvenlik güçlerimizin sahip olduğu yüksek operasyonel tecrübe, muharebe kabiliyeti ve teçhizat kapasitesi pek çok ülke tarafından gıpta ile takip edilmektedir Kendi savunma teçhizatı ihtiyaçlarımızı milli imkânlarla karşılamanın yanında dost ve müttefik ülkelerin de ihtiyaçlarına cevap verebilen bir konumdayız. Bu başarı trendi ile, artan ihracat hacmi ve sahada kendini ispat eden sistemlerimizle iki yıl içerisinde 10 milyar dolar rakamını aşarak çift haneli ihracat yapan ülkeler arasında yer alacağımızı değerlendiriyoruz. Değerli misafirler, küresel ölçekte artan jeopolitik gerilimlere rağmen, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde izlenen etkin diplomasi, ülkemizi uluslararası müzakerelerin, barış ve istikrar arayışının önemli bir aktörü hâline getirmiştir. Bugün bir kez daha görülmektedir ki, uluslararası toplumun umutları Türkiye’ye bağlanmış, gözler ülkemize çevrilmiştir. Rusya-Ukrayna savaşının başından bu yana, barışın sağlanması için her türlü diplomatik çabayı gösterdik. Gazze’de yaşanan soykırıma ilk dakikadan itibaren sessiz kalmadık. Suriye’den Kafkasya’ya, Afrika’daki anlaşmazlıklardan Libya iç savaşının çözümüne kadar üstlendiğimiz yapıcı inisiyatif ve çatışmaları önlenme çabası, ülkemizin barışa katkıda bulunma kabiliyetini açıkça ortaya koymuştur. Çanakkale’de yedi düvele karşı nasıl kahramanca mücadele verdiysek, arkasında birçok karanlık odağın bulunduğu terör örgütlerine karşı aynı azim ve inançla mücadelemizi verdik ve veriyoruz. Terörsüz Türkiye hedefiyle Türkiye Yüzyılı’nı huzurun ve kardeşliğin yüzyılı yapmaya kararlıyız. İşte bütün bu adımlar, karşımızdaki sınamalar ne kadar büyük olursa olsun, mücadele azmimizden ve kararlılığımızdan dönmeyeceğimizin göstergesidir. Çünkü biz, tarih boyunca her türlü zorluğu aşmış, birlik ve beraberlik içinde başarıya ulaşmış bir milletiz! Dünyada istikrarın ve refahın teminatı, barışın, adaletin ve karşılıklı iş birliğinin güçlendirilmesidir. Buradan açıkça ifade ediyorum: Terörizmin, ırkçılığın, İslam düşmanlığının ve her türlü nefret akımının panzehiri, adalet ve dayanışma temelinde yükselen ortak bir iradedir. Türkiye olarak biz, bu yüzyılı barışın, huzurun ve kardeşliğin yüzyılı yapmak için iş birliğine hazırız. Daha adaletli bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyor ve bunun için diplomasinin tüm imkanlarını kullanıyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız bu dönemde, tarihimizden aldığımız güçle ülkemizi daha ileriye taşımak için kararlılıkla çalışıyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye vizyonuyla, mazlumların umudu, küresel adaletin savunucusu olmaya devam edeceğiz. Bu duygularla Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde bu toprakları bize mukaddes bir vatan olarak emanet eden tüm şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla anıyorum. Şehitlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun. Rabbim ülkemizin birliğini, beraberliğini, bütünlüğünü daim etsin. Hepinizi bir kez daha saygıyla, muhabbetle selamlıyor; mübarek Ramazan ayınızı tebrik ediyorum. Allah’a emanet olun" şeklinde konuştu. Yapılan konuşmaların ardından şehitler için Kur’an-ı Kerim okundu. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tarafından şehitler için dualar edildi. Şehitlik Defteri imzalandıktan sonra da temsili şehit mezarlıklarına karanfil bırakıldı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurları Çanakkale Boğazı’nda geçit töreni gerçekleştirdi. Türk Yıldızları’nın Şehitler Abidesi ve Çanakkale Boğazı’ndaki gösteri uçuşu ise hava muhalefeti nedeniyle iptal edildi.
İstanbul Mühendis Ecem Sultan Çamlı’nın ölümüne neden olan tır şoförü hakim karşısına çıktı Pendik’te, scooter ile cadde üzerinde ilerleyen 28 yaşındaki mühendis Ecem Sultan Çamlı’ya çarparak ölümüne neden olan tır sürücüsü Hasan Furkan Çolak, ‘Taksirle ölüme neden olma’ suçundan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle hakim karşısına çıktı. Sanık Çolak savunmasında, "Kazazede c¸arpma sırasında benim o¨nu¨mde degˆildi. Benim aracımın o¨nu¨nde olsa onu fark ederdim. Kaza o¨nlenebilirdi" dedi. Pendik’te, scooter ile cadde üzerinde ilerleyen mühendis Ecem Sultan Çamlı’yı (28), kullandığı TIR ile yaklaşık 50 metre sürükledikten sonra altına alıp ölümüne neden olan tır sürücüsü Hasan Furkan Çolak’ın, ‘Taksirle ölüme neden olma’ suçundan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına başlandı. Anadolu 69. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, sanık Hasan Furkan Çolak tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, müşteki baba Mahmut Çamlı ve taraf avukatları ise duruşma salonunda hazır bulundu. "Arkamdaki aracın korna çalmasıyla durumu fark ettim" Duruşmada savunmasını yapan sanık Hasan Furkan Çolak, "Ben bir lojistik firmasında Tır şofo¨ru¨ olarak c¸alıs¸maktaydım. Olay tarihinde sabah saat 08.30 sularında evimden is¸e gitmek ic¸in dorse c¸ekicisi ile yola c¸ıktım. Cumhuriyet Bulvarı u¨zerinden 400-450 metre kadar sagˆ s¸eritten seyrimi su¨rdu¨ru¨rken, sol s¸erite gec¸erek Osmanlı Bulvarı’na giris¸ yaptım. Osmanlı Bulvarı 3 s¸eritten olus¸an bir yoldur. En sagˆ s¸eritte park halinde arac¸lar vardı. Orta s¸eritte ise seyir halinde arac¸lar vardı. Ben en soldan go¨bekten do¨nu¨s¸ sagˆladım. Orta s¸eritte seyir eden arac¸ların u¨zerine gelmemek ic¸in sol s¸eritten Osmanlı Bulvarı’na giris¸ yaptım. Seyrimi su¨rdu¨ru¨rken bir kac¸ kez sagˆ s¸eride gec¸mek istedim. Sagˆ s¸eritteki arac¸lar hareket halinde oldugˆu ic¸in bos¸luk bulamıyordum. Seyrimi sol s¸eritte su¨rdu¨rmeye devam ettim. Kısa bir su¨re sonra otoban yoluna do¨necegˆim ic¸in seyrimi sol s¸eritte su¨rdu¨rdu¨m. Atlantis kavs¸agˆı denilen yerde bir kac¸ yolcu minibu¨su¨ne ve araca yol verdikten sonra o¨nu¨mdeki arac¸ların hareket etmesiyle bende yoluma devam ettim. Do¨ner kavs¸aktan c¸ıktıktan 40-50 metre sonra sola do¨necektim. O¨nu¨mde trafik lambaları vardı. Kırmızı yanıyordu. Kırmızı ıs¸ıkta bekleyen arac¸lar da vardı. Ben kırmızı ıs¸ıkta bekleyen arac¸ların arkasında durdum. Kısa bir su¨re sonra yes¸il yanınca ayna kontrolu¨mu¨ yaptıktan sonra o¨nu¨mdeki arac¸larla birlikte hareket ettim. Takip mesafemi korudum. O sırada arkamdan seyir eden arac¸ bana korna c¸aldı. Sagˆ aynaya baktım, bir cisim go¨rdu¨m. Elektrikli scoter oldugˆunu o¨ncelikle fark edemedim. Ancak hemen durdum. Aracımdan indim. Yerdeki kadın s¸ahsı go¨rdu¨m. Yanına gittim, yas¸ıyordu. I·yi olup olmadıgˆını sordum. Nefes almakta zorlandıgˆını so¨yledi. Orada bulunan kis¸ilere ambulans c¸agˆrılıp c¸agˆrılmadıgˆını sordum. ‘C¸agˆrıldı’ dediler. Bir su¨re sonra ambulans geldi. Ambulans s¸ofo¨ru¨, kazazedenin yakında bulunan bir özel hastaneye go¨tu¨ru¨lecegˆini so¨yledi. Ambulans yola c¸ıktı. Ben ise polisi bekledim. Kazazede c¸arpma sırasında benim o¨nu¨mde degˆildi. Benim aracımın o¨nu¨nde olsa onu fark ederdim. Kaza o¨nlenebilirdi. Ben sola do¨necegˆim ic¸in kaza o¨ncesi sol s¸eritteydim. Benim aracımda kamera sistemi yoktu. Bilirkis¸i raporunda aracın ko¨r nokta sisteminin olmadıgˆı belirtilmis¸tir" diyerek tahliyesini istedi. "Raporda sanığın asli kusurlu olduğu belirtilmiştir" Ecem Sultan Çamlı’nın babası Mahmut Çamlı, "Kızımın vefatına sebebiyet olan sanıgˆın trafigˆe girmemesi gereken saatte trafigˆe girdigˆi, durmaması gereken s¸eritte durdugˆu ve mevcut hız limitini as¸tıgˆı, ayrıca arkadan yaklas¸ma mesafesini ihlal ederek c¸arptıgˆı, mevcut bilirkis¸i raporunda sabittir. Dolayısıyla raporun sonunda asli kusurlu olarak addedilmis¸tir. Kızım Ecem Sultan C¸amlı’nın olay yerine nasıl gelmek zorunda kaldıgˆı tam olarak bilinmedigˆi halde, kızım olay sonucu bedelini hayatı ile o¨demis¸ ve bas¸langıc¸ noktasını go¨remedigˆimiz bu olayda tali kusurlu olarak suc¸lanmıs¸tır. Kızım Ecem Sultan’a yu¨kletilen tali kusuru da kabul etmiyoruz. Aynı zamanda sanıgˆın bu¨tu¨n bu kuralları bilmesine ragˆmen kuralları c¸igˆneyerek birinin o¨lu¨mu¨ne sebep olmasının taksirli bir suc¸ olmasını kabul etmiyorum. Bu kadar kural c¸igˆneyen birinin taksirli bir suc¸tan yargılanmasını kabul etmiyorum. Kızımın vefat ettigˆi hastanede kan tahlili yapıldıgˆında alkol ve uyarıcı madde kullanmadıgˆı tespiti yapılmıs¸. Sanıgˆın aynı testlere tabi tutulmadıgˆı, dolayısıyla uyus¸turucu ve uyarıcı maddenin geriye do¨nu¨k olarak 3 ay ic¸erisinde tespit olanagˆı varken emniyet ve savcılık bu durumu go¨z ardı etmis¸tir. Kızımın son go¨ru¨ntu¨su¨, TIR’ın arkasında yerde yatarken c¸ekilen go¨ru¨ntu¨du¨r. Ayrıca olayda yarım metre mesafe ile takip ederken mesafeyi kapattıgˆı, kızımın sarsıldıgˆı, sonra kızımı su¨ru¨klediği bilirkis¸i raporunda da ifade edildigˆi gibi 43 metre su¨ru¨klendigˆi ve direndigˆi, sonrasında Tır’ın ısrarla ezmek istemesi kars¸ısında dayanamamıs¸tır. Bu kanıya varma sebebim, su¨rekli kars¸ıdaki ve yandaki arac¸ların korna c¸alması, arkasındaki ve yanındaki arac¸ların 20-25 metre mesafe geride kalarak kazanın olacagˆını anlamaları ve algılamalarıdır. Aynı zamanda Hasan Furkan C¸olak’ın kazadan o¨nceki kavs¸akta ıs¸ıkta durdugˆu yo¨nu¨ndeki ifadesi dogˆru degˆildir. Zira orada akıllı kavs¸ak vardır ve bilirkis¸i raporunda su¨rekli sol s¸eritte oldugˆu belirtilmektedir. Sanık, olaydan sonra yerde yatan kızıma durumu sordugˆunu, kızımın da sanıgˆa yanıt verdigˆini ve konus¸tugˆunu iddia etmis¸tir. Oysa hastane kayıtlarına go¨re kızımın olay sonrasında soluk borusu patlamıs¸tır. Kızımın, sanıgˆın sorusuna yanıt vermesi, onunla konus¸ması mu¨mku¨n degˆildir" ifadelerini kullandı. Sanığın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
Manisa MABEM öğrencileri İzmir Yüksek Teknoloji Enstitü’sünü gezdi Manisa Büyükşehir Belediyesi Eğitim Merkezleri (MABEM) öğrencileri, son yıllarda akademik başarılarıyla adından sıkça söz ettiren İzmir Yüksek Teknoloji Enstitü’nü ziyaret ederek Rektör Prof. Dr. Yusuf Baran’la buluştu. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün Urla’daki kampüsünde üniversite ve bölümlerle ilgili bilgiler alan öğrenciler, ardından Rektör Prof. Dr. Yusuf Baran’la bir araya geldi. Üniversitenin vizyonuna ve çalışmalarına dair açıklamalarda bulunan Rektör Baran, küresel başarılar elde eden bir üniversite olduklarını ve geçen yıl 137 milyon dolar ihracat ve 7,5 milyar lira ciroyla ülke ekonomisine katkı sunduklarını belirtti. Gezide, öğrencilere Manisa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Halk Eğitim Şube Müdürü Serap Gücüyen ve MABEM öğretmenleri de eşlik etti. "Başarısına başarı katan bir kampüs burası" İYTE’nin vizyonunu ve nasıl bir üniversite olduklarını anlatan Rektör Baran, "Burası elde ettiği ciddi ulusal ve küresel başarılarla, hayallerle hedeflerini gerçekleştiren bir üniversite. İYTE’nin YKS derecelerine bakarsanız son 6 yıldır bütün bölümlerinin anlamlı derecede yükseldiğini görürsünüz. 2024 yılında dünya yüksek öğretiminin Oscar Ödülü’nü, en büyük ödülünü, liderlik ödülünü alan bir üniversitedesiniz. Bu bile arkada Ağrı Dağı kadar emeğin ve başarının olduğunu gösteren bir veri. Yine geçen sene Birleşmiş Milletler’in kurduğu Dünya Bilimler Akademisi’nin 4 yılda bir tüm dünyadan 5 kişiye verdiği ‘Bilim Diplomasisi Ödülü’nü aldık. Son 6 yılın 5’inde öğretim üyesi başına bilimsel yanında devlet üniversiteleri içinde Türkiye birincisiyiz. Araştırma üniversiteleri sıralamasında Avrupa Birliği Proje Fonu’nda Türkiye’de 2 numarayız. Hocalarımızın yüzde 70’den fazlası Amerika ve Avrupa’nın en iyi üniversitelerinden doktoralı. Geri kalan yüzde 30’luk kesimi de mutlaka Amerika’da, Avrupa’da, Uzak Asya‘da çalışmış, üretmiş hocalarımız. Öğretim üyesi kalitemiz 2023 yılında bize Avrupa Birliği’nden ‘Araştırmacı İnsan Kaynağı Mükemmeliyet Ödülü’nü getirdi. Bu ödüle sahip ODTÜ’yle beraber iki üniversiteden bir tanesiyiz. 208 üniversite arasında öğrenci memnuniyet anketlerinde 6 alt başlığın altısından da A Plus alan bir üniversiteyiz. 2023’te ve 2024’teTürkiye’de en zirvedeyiz. Türkiye birincisi ve ikincisiyiz. Her iki yılda da rektör performansında altın madalya alan bir üniversiteyiz. YKS puanları her sene anlamlı derecede artan, başarısına başarı katan bir kampüs burası" dedi. Değişen dünyada rektörlerin, bilim insanlarının, üniversitelerin rollerinin değiştiğini ifade eden Prof. Dr. Baran, "Düşünsenize ben genetik bilimciyim, 500’den fazla bilimsel eserim var, kanser alanında çalışıyorum, aynı zamanda İYTE’nin CEO’suyum. Bu üniversite 2024’e 137 milyon dolar ihracat, 7,5 milyar dolar ciro yaptı. Bir yılda. Aynı şey hocalarımız için de geçerli. İYTE’deki hocalarımızın, asistanlarımızın, öğrencilerimizin teknoparkta şirketleri var. Dünya değişiyor gençler. Stanford Üniversitesi; hocaları, öğrencileri ve mezunlarıyla bir dünya devleti olsa dünyanın 6. büyük ekonomisi ediyor. G7’den bir ülke aşağıya düşüyor. Ülkemizin ekonomik büyümesine katkı sunmak" diye konuştu. Öğrencilerinin kurduğu çok sayıda şirket olduğunu da anlatan Baran, "Matematik ikinci sınıfta okuyan bir öğrencimizin teknoparkta kurduğu bir start-up, 3 milyon dolar bir değerlemeyle satıldı. Bilgisayar 4. sınıf bir öğrencimizin 5 milyon dolar değerlemeyle şirketi satıldı. Elektronik öğrencimiz bir şirket kurdu, 20 öğrencimizi işe aldı ve onlara maaş ödedi. Bu şekilde öğrencilerimiz de hocalarımız da sadece eğitim, araştırma, topluma katkı değil ülkemizin ekonomik kalkınmasına da katkı sunuyoruz. Şu an Türkiye’de 2 teknoparkı, 3 teknoloji geliştirme bölgesi olan başka hiçbir üniversite yok. 2026 hedefimiz 10 bin istihdam, 1 milyar dolar da ihracat. Bu kampüsten. Bunu sizinle başaracağız. Bu 10 bin kişi içinde siz de olacaksınız. Benim birkaç tezim var. Birkaç yıla kadar İYTE mezunları iş bulmak için buradan Urla’ya bile gitmek zorunda kalmayacak. Teknoparktaki şirketlerimizde bu istihdamları gerçekleştireceğiz" ifadelerini kullandı. "Bizlerin rolü, benim rektör olarak rolüm; sizin hayallerinize ulaşmanız için size yollar ve köprüler inşa etmek. Biz size yol açarız. Ama sonsuz yollar" diyen Yusuf Baran, "Sizin de rolleriniz var. Einstein’ın sözü vardır. ‘Oyunun kurallarını öğren, sonra herkesten iyi oynamayı’ Eğer siz İYTE’ye geldiğinizde oyunun kurallarını, bizim size öğrettiğimiz şekilde oynarsanız, dünyanın bütün kapıları size açıktır. Buna emin olabilirsiniz" dedi.
Niğde Niğde’de Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110. yılı kutlandı 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110. yıl dönümü dolayısıyla tören düzenlendi. Niğde Şehitliği’nde yapılan törene Vali Cahit Çelik, Belediye Başkanı Emrah Özdemir, İl Jandarma Alay Komutanı Albay Gürol Okyar, İl Emniyet Müdürü Yılmaz Delen, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Uslu, kurum müdürleri, STK temsilcileri ile şehit aileleri ve gaziler katıldı. Şehitlik anıtına çelenk konularak saygı duruşunda bulunulmasıyla başlayan programda Niğde Valisi Cahit Çelik, şeref defterini imzaladı. Vali Çelik; "Özgürlüğü, bağımsızlığı ve onurlu bir geleceği miras bırakan adsız kahramanlarımız, bu kutsal toprakları kanlarınızla sulayarak bizlere emanet ettiniz. Şehitlerimiz, milletimizin kalbinde daima en yüce mertebede yer almaktadır. Emanetinize sahip çıkıyor, aziz hatıranızı yaşatıyor ve sizlerden aldığımız güçle vatanımıza aynı inanç ve kararlılıkla hizmet ediyoruz. Türk milletinin sarsılmaz iradesi, vatan ve bayrak sevgisi geçmişte olduğu gibi bugün de bizleri güçlü kılmaya devam etmektedir. Bugün, Çanakkale Zaferi’nin 110. yılında, başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere vatan uğruna canlarını feda eden tüm şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden kahraman gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz" diye konuştu. Niğde Şehit Aileleri Dernek Başkanı Ömer Demir ise, "Aziz şehitlerimizin bedenlerini kattıkları kutsal vatan toprakları, son nefese, son damla kana kadar aynı cesaret ve kararlılıkla muhafaza edilecektir. Aziz şehitlerimiz, ebedî istirahatgahınızda huzur içerisinde olunuz. Emin olunuz ki, uğruna canlarınızı feda ettiğiniz kutsal vatan topraklarını ilelebet muhafaza ve müdafaa etmemize hiçbir güç engel olamayacaktır. Bu aziz millet var oldukça, Anadolu Türk yurdu olarak kalacak, ay yıldızlı bayrağımız yurt semalarında gururla dalgalanacaktır" ifadelerini kullandı. Yapılan konuşmaların ardından Kuran-ı Kerim okundu ve Niğde İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı tören birliği saygı atışı yaptı. Törene katılanlar şehit mezarları ziyaret ederek karanfil bıraktı, dua etti.