EKONOMİ - 18 Nisan 2022 Pazartesi 10:09

Türkiye savunma sanayi hedef büyüttü

A
A
A
Türkiye savunma sanayi hedef büyüttü

Türkiye savunma sanayi vites yükseltti.

Türkiye savunma sanayi vites yükseltti. Geçen yıl 3 milyar 224 milyon dolar ihracat gerçekleştiren savunma sanayi, bu yıl 4 milyar doların üzerinde ihracat hedefliyor.



SAHA EXPO Fuarı, 25 -28 Ekim 2022 tarihleri arasında düzenlenecek. Bünyesinde savunma, havacılık ve uzay teknolojileri sanayinde yer alan 721 firma ve 22 üniversitenin yer aldığı SAHA İstanbul Sanayi kümelenmesi, Avrupa’nın en büyük sanayi kümelenmesi olmaya hazırlanıyor. Türk savunma sanayisinden dünya markaları çıkarmak için SAHA MBA programını başlatan SAHA İstanbul; savunma, havacılık ve uzay teknolojileri alanındaki firmaların endüstriyel yetkinlik düzeylerini yukarı çekmeyi, ihracatını geliştirmeyi, yeni teknolojiler ve projeler geliştirmesine destek olmayı hedefliyor.



Savunma, havacılık ve uzay teknolojileri sektörlerinin 2021 yılının değerlendirildiği basın toplantısında konuşan SAHA İstanbul Genel Sekreteri İlhami Keleş, "Avrupa Kümeler Birliği’nde şu anda Airbus’tan sonra ikinci büyük kümeyiz ama makas çok kapandı. Çok hızlı bir büyüme trendimiz var. Birkaç ay sonra SAHA İstanbul Kümemiz, Airbus’ın Toulouse’daki "AerospaceValley"in de üzerinde bir büyüklüğe ulaşacak ve Avrupa’nın en büyük sanayi kümelenmesi olacak. Şu anda 721 Firma, 22 Üniversite olarak üyemiz var. 46 Firmanın da süreci devam ediyor" dedi.



Türkiye’de savunma sanayinin çok hızlı bir büyüme trendi içinde olduğunun altını çizen İlhami Keleş, “Savunma sanayi geçen yıl 3 milyar 224 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. Hedef, bu yıl 4 milyar doların üzerine çıkmak. SAHA İstanbul olarak; savunma, havacılık ve uzay teknolojileri alanındaki firmaların endüstriyel yetkinlik düzeylerini yukarı çekmek, ihracatını geliştirmek, yeni teknolojiler ve projeler geliştirmesine destek olmak, SAHA Akademi ve bünyesinde ki SAHA MBA programıyla sektörü yönetim, hedefler ve insan kaynakları anlamında dünya markası olmaya hazırlamak gibi gayretlerimiz var” şeklinde konuştu.



"Rusya-Ukrayna savaşı, ülkelerin öz güçlerinin ve öz savunma yeteneklerinin her şeyin önünde olduğunu gösterdi"


Dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak için firmaların yeteneklerini birleştirerek; yeni yetenekler, konsorsiyumlar ve benzeri yapılarla bu sinerjiyi oluşturduklarını ifade eden Keleş, "Türkiye için savunma, havacılık ve uzay alanında dünya rekabetinde yer almak çok önemli bir konuma geldi. Rusya-Ukrayna savaşı, ülkelerin öz güçlerinin ve öz savunma yeteneklerinin her şeyin önünde olduğunu gösterdi. Olay sadece insansız hava araçları da değil. Mühimmat teknolojileri, elektronik harp, benzeri endüstriyel yeteneklerin kara araçlarına yansıması, deniz platformları, uzay araştırmaları ki Bakanımız da açıkladı, yakında uzaya insan göndermeye başlayacağız" diye konuştu.



"Artık yüksek teknoloji yetmiyor, bunları yerli kaynaklarla üretebilir hale gelmek gerekiyor"


SAHA İstanbul’un, yerli üretimin gelişmesi için çok kapsamlı destekler verdiğini anlatan Keleş, “Savunma sanayisi, sivil havacılık ve uzay, yüksek teknoloji gerektiriyor. Bunları büyük oranda yerli malzemelerle üretebilir hale geldiğiniz zaman sivil teknolojileri de çok hızlı bir şekilde ekonomiye kazandırabiliyorsunuz. Savunma Sanayi Başkanlığının 700’ün üzerinde projesi var. Savunma sanayisinin yıllık ciroları 11 milyar doların üzerinde. Bunların ihracata yansıması geçen yıl 3 milyar 224 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu rakamın 2022 için çok rahat 4 milyar doların üzerine çıkacağını düşünüyoruz. Bu çok hızlı bir şekilde artacak. Platform satmaya başladık. Platform sattığınız zaman onun altındaki mühimmatlar, alt sistemler birer ihracat kalemi haline geliyor" dedi.



SAHA İstanbul bünyesinde hazırlık düzeyi 5, 6 seviyesine gelmiş, prototipleri ortaya çıkmış projelerin yatırım almasıyla ilgili bir “SAHA Girişim” altyapısı oluşturduklarını anlatan Keleş, "Firmaların insan kaynağı geliştirme süreçlerinde meslek içi eğitimlerde, yüksek teknoloji eğitimleri de SAHA Akademi altında verilmeye başlandı. Firmaların, üniversitelerin laboratuvar ve akademik altyapılarından faydalanmasını sağlamak üzere gayretlerimiz sürüyor. Ayrıca, komitelerimizin altında ülkenin dışa bağlı olduğu konularda projeler oluşturuluyor" şeklinde konuştu.



Keleş, "SAHA Akademi, SAHA’da yer alan firmaların teknik yönden insan kaynağı ihtiyacını takviye etmek, geliştirmek üzere kurduğumuz bir akademi. Burada bu işin Amiral gemisi SAHA MBA. Bizim üyelerimizin tamamı sanayicidir ve bu sanayicilerin yüzde 89’u da KOBİ. Biz şunu gördük, bizim ülkemizdeki sanayi firmalarının yüzde 96,5’u ikinci kuşakta batıyorlar. Üçüncü kuşağı göremiyorlar, torunları göremiyorlar. Bu ülke için çok önemli bir problem çünkü bir firmayı kuruyor, geliştiriyor ve bir yerlere getiriyor. O firma battığı zaman o ülkenin o firmaya yaptığı bütün yatırımlar, insan kaynağının emeği, orada oluşan know-how, orada oluşan müşteri stokları çöp oluyor. Öyle olunca da uzun soluklu firmalar üretemediğimiz için dünya markası çıkartamıyoruz" dedi.



Keleş, SAHA İstanbul tarafından uygulamaya geçirilen SAHA MBA programı hakkında da şu bilgileri verdi: “Türkiye’nin bir dünya markası eğitimi çıkarmak üzere yola çıktık. Bu nedenle, bu eğitimi TÜBİTAK iş birliği ile hayata geçirdik. Harward, Stanford gibi 15 tane Üniversitenin MBA programlarını inceledik ve onlara eş yoğunlukta bir program hazırladık. Bir yıl süren bir eğitim bu ve 2 dönem eğitimi tamamladık, mezunları verdik. Programın hedefi 2026’da SAHA MBA’i dünyanın en prestijli ilk 10 programından birisi yapmak. Bu derslerin yanı sıra, katılımcılara aldıkları derslerin tatbikini yaptırıyoruz. SAHA MBA’e, ikinci kuşak yöneticiler, patronlar, üst düzey yöneticiler katılıyor. 6’şarlı 5 Firma kurduruyoruz. Önce durum çalışması yapılıyor 3 hafta. Durum çalışmasından sonra simülasyona sokuluyor. Simülasyona girdikten sonra bu 5 firma birbirleriyle rekabet ediyorlar, kararlar veriyorlar ve kararlarının sonuçlarına göre büyüyorlar, gelişiyorlar veya batıyorlar. Gerçekte firma çok kar edecekse orada da ediyor, batacaksa orada da batıyor".



"SAHA EXPO’da bu yıl Metaverse’de olacak"


Keleş; “Bu yıl SAHA EXPO fiziki fuar dışında “Metaverse” olarak da yapılacak. Dünyanın her yerinden ziyaretçiler kendi avatarı ile fuarı ziyaret edecek, gezecek. Katılımcılar kendi avatarlarıyla yer alabilecek. Fuara gelemeyenler Metaverse ile fuara dünyanın her yerinden katılabilecek. Fiziki fuara katılanlar ücretsiz girebilecek” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Manavgat’ta hortumun ve yağmurun vurduğu tarım alanlarında zarar büyük Manavgat’ta şiddetli yağmur ve hortum nedeniyle tarım alanlarında büyük zarar meydana geldi. İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, 250 dekar örtü altı ve 150 dekar açık alanda hasar tespiti yaptı. Üretici Hayri Yüksel, “Suyun şiddeti betonları yerinden söküp, ağaçları kökleriyle birlikte devirdi ve sürükledi. Büyük bir zayiatımız var” dedi. Manavgat’ta son bir haftada yaşanan şiddetli yağmur, fırtına ve hortum, tarım alanlarında büyük zarara yol açtı. İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri, sel felaketi sonrası zarar gören alanlarda hasar tespiti yapmak için çalışmalarına başladı. Şu ana kadar yapılan incelemelerde, 250 dekar örtü altı ve 150 dekar açık alanda tarımsal zarar tespit edildi. “İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü olarak çalışmalarımız devam ediyor” İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü uzmanı Mehmet Ali Tatlı, “Kuvvetli yağış nedeniyle ilçemizde su baskınları, fırtına nedeniyle hortumlar meydana geldi. Bu afette şu ana kadar yaptığımız çalışmalara göre, 250 dekar örtü altı, 150 dekarda açık alanda tarımsal zarar tespit edildi. İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü olarak çalışmalarımız devam ediyor” dedi. “Bir hayli zayiatımız var” Ulukapı Mahallesi’nde bulunan bir muz serasında büyük zarar gören üretici Hayri Yüksel, sel felaketi nedeniyle büyük zayiat yaşadıklarını ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ile TARSİM’den gelen yetkililerin tespitlerde bulunduğunu ifade etti. Yüksel, “Ürünlerimizde de zarar var. Suyun şiddeti betonu yerinden koparmış, ağaçları köküyle birlikte yere yatırmış, sürüklemiş. Bir hayli zayiatımız var” dedi.
Diyarbakır Sanık Nevzat Bahtiyar’ın avukatı "Er Ryan’ı Kurtarmak" filmi üzerinden savunma yaptı Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran cinayeti davası duruşmasında savunma yapan sanık Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Ali Eryılmaz, Er Ryan’ı Kurtarmak filminin senaryosunu örnek göstererek, "Bir araya gelmişler, ’Biz nasıl Enes’i bu işten çıkartıp, kurtarırız’ demişler. Ellerinden geleni yapmışlar. O kadar kişi 19 gün boyunca Narin’i aradı. Türkiye’nin en büyük kurtarma operasyonu yapıldı" dedi. Merkez Bağlar ilçesine bağlı kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos günü kaybolmasının ardından, 19 gün sonra 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturma kapsamında açılan davanın ikinci duruşması sürüyor. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, Narin’in annesi Yüksel Güran, amcası Salim Güran ve ağabeyi Enes Güran ile Narin’in cansız bedeninin bulunduğu dereye taşıyan komşuları Nevzat Bahtiyar, ‘iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanıyor. Er Ryan’ı Kurtarmak filminin senaryosunu örnek verdi Duruşmada, sanık ve avukatların savunmasıyla devam ediyor. Sanık Nevzat Bahtiyar yaptığı savunmanın ardından avukatı Ali Eryılmaz, savunmasında, Er Ryan’ı Kurtarmak filminin senaryosunu örnek verdi. Eryılmaz, "Bir araya gelmişler, ’Biz nasıl Enes’i bu işten çıkartıp, kurtarırız’ demişler. Ellerinden geleni yapmışlar. O kadar kişi 19 gün boyunca Narin’i aradı. Türkiye’nin en büyük kurtarma operasyonu yapıldı. Ona rağmen o kız bulunamadı. Neden bulunamadı? Narin aranırken, 95 sahte ihbar, 2 tane yangın, Narin’in terliğinin aynı rengi ve modelinde terlik bulma, gelen-giden arabalar, tanıkları, jandarmayı yanıltmak. Bu davranışlar olmasaydı, Narin 2-3 gün içinde bulunurdu. Bunlar Narin’in bulunmasını da istemediler. Bir kabahat işlediler ve o kızın bulunmaması için ellerinden geleni yaptılar. Bulunursa bile, ‘O zaman kadar deliller kaybolur, bize ait bir şey çıkmaz biz de bu işten yırtarız’ diye düşündüler. Ama umdukları gibi gitmedi" diye konuştu. "Aile içerisinde bir kişinin namusuyla bir iddia kurup savunma mekanizması geliştirmedik" “Bu davaya vekil olarak katıldığımız 30 gün içinde karşımızdaki aile içerisinde hakkımda ithamda bulunmadık" diyen Eryılmaz, "Bunu hem mesleki anlamda olarak etik görmedik. Karar veren makam mevkide sizsiniz. Diğerlerinin bu ithamını da doğru bulmuyoruz. Diğer bir husus ise ben ve meslektaşım Adnan Bey, aile içerisinde bir kişinin namusuyla bir iddia kurup savunma mekanizması geliştirmedik. Ne konuştuysak dosya içinden konuştuk. Özelikle şahsıma eşime attıkları laflara cevap bile vermiyorum. Sanıkların gazeteci arkadaşlara ve topluma söyledikleri laf yerinde değil. Kendi kabahatlerini başkalarına atmasınlar. Ellerinde bir delil de yok. Suçtan kurtulmaya çalışıyorlar. Dosya içinde o kadar delil var ki. Dosya da her delil belli. Eğer toplumun gazetecilerin susmasını istiyorlarsa çıkıp itiraf edecekleri çünkü olayın gideceği yer farklı. Bu olayı bir kişi yaptığı belli. Çıkıp erkek gibi itiraf edecek. Allah’a havale ediyoruz. Bir saat bile günde 2 defa doğruyu gösterir. 300 kişi köyde dinlendi. İfadelerin hepsi yalanlarla doğru. Ama her şeyi saklamak mümkün değil. Anne jandarma ifadesinde narini çıktığım zaman her zaman Maşallah’a bırakıyorum. Bunu da farklı yorumlayabiliriz. Rojin’in babası kaybolduğu günden bu güne kadar her yerde yarıp kalktı. Bu bana çalmadık kapı bırakmadı. Hala çalmadık yet bırakmıyor. Bu ailede ilk günden beri aynı şeyi yapmış olsaydı; birileri dövmek yerine delil karartmak yerine sahip çıksaydı böyle olmazdı" dedi. "Aile yanlış yönlendirme yapmasaydı, devletin üstün çabasıyla ilk 3 gün içinde bulunurdu" Gerçek katilin ortaya çıkması ve müvekkilim katil olmadığı ortaya çıkması için çağrıda bulunan Eryılmaz, "Biz bunu kamı görevi olarak üstlendik. Her şeyi kendimiz karşılıyoruz. Bütün masrafımızı kendimiz karşılıyoruz. Narin bizim kızımızdır demesinler. Narin, 86 milyonun kızı. Katilin kim olduğunu içlerinde biliyorlar. Mağdur rolü oynuyorlar. Ama para bol belki drama dersinde almışlar. Satacakları 400 dönüm var. Yargıtay’dan dönünceye kadar satarlar. Burada kendi his ve duygularımla değil, bana destek olanların hisleriyle de buradayım. Aile yanlış yönlendirme yapmasaydı, devletin üstün çabasıyla ilk 3 gün içinde bulunurdu. Kurdukları hikayenin sonu umdukları gibi bitmedi. O yüzden burada oturuyorlar. Salim Güran, komutanla yaptığı konuşmada 15.30 ve sonrasında saati hep değiştirdiler. Ailenin bu kadar çabası Nevzatı kurtarmak için mi? Nevzat onların ifadesiyle kim ki? Cinayet biran da olup biten bir cinayet olduğunu düşünüyorum ki savcı hanımda mütalaasını böyle verdiğini düşünüyorum. Köyde bir sürü insan varken neden Nevzat? Kendi ifadelerinden cevap vereceğim. Köyde kimse yok, düğüne gitmişler. Salim Nevzat’ı arıyor. Nevzat’ı biliyor. Çağıracağı ilk kişi Nevzat olduğunu biliyor. Enes, 1 saat içinde 16 kişi ile muhatap olmuş, Nevzat ise sadece Salim eşi Gazal ve Yüksel ile muhatap olmuş. Nevzat toplam 3 ifade değiştirdi. Ama sabit olan cesedi taşıdığını ve kimin verdiğini söyledi. Baz raporlarındaki bilirkişi raporlarında paranlar farklı, imzalar farklı. Belki imzalarda sahte. Rapor fotoğraflarında Kırşehir fotoğrafları koyulmuş. Ciddiyetsiz ve samimiyetsizce raporlar hazırlanmış. Eşimin telefonuna ve kendi telefonuma kullanılan programı indirdim, ölçüm yaptık, çok farklı. Ölçüm ve değerler hat veriyor. Bilirkişi raporunu hazırlayan arkadaşlar, Nevzat Bahtiyar’ın yargılanmasını sağlayan tek delil. DNA ve tanık ifadesi yok. Böyle bir uyduruk rapora mı güveneyim yoksa müvekkilin söylediğine mi. HTS kayıtlarına diyeceğim bir şey yok. Nevzat’ın yakalanma anına ilişkin, jandarma kapıyı çalıyor açıyor ve teslim oluyor. Kapıdaki araba benim diyor. Öyle söylendiği gibi dolapta yakalanmıyor. Adımsayar uygulaması cebinize ayrı, elinizde ayrı ve çantada ayrı sayılır. Müvekkilim için soğuk kanlı diyor Salim. Asıl soğukkanlı kendisi ki Salim 2 fatura ödemesi yapıyor. Ölümüne sebebiyet verilen şeyi 15.14’te gördü, 15.16’da Narin bu dünyaya gözlerini yumdu" şeklinde konuştu. Nevzat Bahtiyar’ın diğer avukatı Adnan Ataş ise, Dara görüntülerinin 19 gün sonra incelenmediğini, 28-29 Ağustos’ta incelendiğinin tutanaklarda da olduğunu söyledi. Ataş, “Bir istismardan bahsedildi. Soruşturma boyunca Güran ailesi, 39 tanık dinlendi bu dosyada 25’i Güran ailesi. Bizden önceki savunmada, olay yeri olarak evi içiymiş gibi söylendi. Olay yeriyle ilgili olarak müvekkilimizin tek beyanı yok, olay yerini tariflemedi. Narin kaybolduğu gün Arif Güran, ailesinden değil, başkalarından öğreniyor. Başka kişilerden öğrendiğini söyledi. Salim Güran tüm aile üyeleriyle görüşüyor, ama Narin’in babasını aramıyor. Müvekkille ilgili hep soğukkanlı söyleniyor. Ailesi burada değil, güvenlik gerekçesiyle. Ailesi yanında olmak istedi güvenlik için, duruşma düzeninde sorun olmaması için biz yanlarında olduğumuzu söyledik” diye konuştu. Müvekkilinin soğukkanlı olma gerekçesine değinen Ataş, “Kendini yalnızlık ve çaresizlik içinde hissetti. Ve duruşmada bu tavır içinde oldu. Kendisine sözler söylendi. İçinde bu ruh halinden dolayı insan psikolojisinin geliştirdiği bir savunma. Cinayet içindeki ciddi bir gerekçe ortaya konulmadı. Enes’in vücudundaki 8-9 izden bahsediyoruz. Bu bir kavganın neticesinde olabilecek bir şey. Mısır koçanlarından olduğunu düşünmüyoruz. Arif Güran’ın evinin çevresinde bir şeyler olduğu belli. Ne olduysa o yokuşun yukarısında oldu. Mitokondiriyal DNA’sına ilişkin olarak tüm kıl ve saç yapılarının kendisine ait olduğunu düşünmüyoruz. Saç ve kıl boyutları farklıdır. Belki Narin katilini bize saç ve kıl örnekleriyle avucunda göstermeye çalıştı. Bu dört sanığın birlikte hareket etmesi mümkün değil, iştirak halinde olamaz. Orada çobana karşı bir eylem gerçekleştiriyorlar. Ölüm gerçekleştikten sonra müvekkilimin gittiği görülüyor daraltılmış baz istasyonları raporuna göre. Her türlü senaryoda 4 sanık birlikte hareket etmiş olamaz. Müvekkilim Narin’i oradan çıkartmak için 4 gün bekliyor işe gitmiyor. Ama köydeki jandarmadan dolayı gidemiyor. Cinayete ilişkin müvekkilimin iştiraka ilişkin mütalaayı kabul etmiyoruz, beraatını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.