TEKNOLOJİ - 13 Aralık 2024 Cuma 10:40

TEKNOFEST Şampiyonlar Ligi Şampiyonu, SUAS 2025’te Türkiye’yi temsil edecek

A
A
A

2024 TEKNOFEST Şampiyonlar Ligi şampiyonu olan İstanbul Arel Üniversitesi’nden MCT Sensor Merkutech takımı, Amerika’nın en prestijli drone yarışması olan SUAS 2025’te Türkiye’yi temsil etmeye hazırlanıyor.

2024 TEKNOFEST’te ‘İnsanlık Yararına Teknoloji Yarışması Sosyal İnovasyon’ kategorisinde 3’üncülük, ilk kez düzenlenen TEKNOFEST Şampiyonlar Ligi’nde ise şampiyonluk elde eden İstanbul Arel Üniversitesi MCT Sensor Merkutech ekibi, ABD’nin en önemli drone yarışması olan SUAS 2025’te yarışmaya hak kazandı. Öğrenciler Hasan İnan, Furkan Kayra Aytuğ, Mesut Bilicier, Yusuf Özdemir, Görkem Sarı, Semih Can Karakuş, Muhammet Akın Avcı ve Salih Tekin Ayvacı’dan oluşan MCT Sensor Merkutech, güncel savaş istatistiklerinin dünya haritası üzerinde canlı bir şekilde aktarımını gerçekleştiren Warscope isimli web tabanlı bir uygulama ve “polis dronu” geliştirmişti.

Emniyet güçlerine veri sağlıyor

Makine Mühendisliği son sınıf öğrencisi ve MCT Sensor Merkutech kaptanı Hasan İnan, TEKNOFEST’te ödül kazandıran polis dronu projesini anlattı. Videolar ve fotoğraflar çekerek veya canlı görüntüleme yaparak emniyet güçlerine kolaylık sağlayan dron, plaka bilgileri, eşkal belirleme, kişi sayma gibi veriler topluyor. Polis dronunun 30 kiloya kadar yük taşıma kapasitesi bulunduğunu belirten İnan, “4 yıldır insansız hava araçları geliştiriyoruz. Bu projemiz için de 1 buçuk, 2 yıl AR-GE süreci vardı. Ardından TEKNOFEST’te ‘insanlık yararına teknoloji’ kategorisine başvurarak rapor ve sunum aşamalarından geçtik. Projemizle ilgili sunumumuzu ve sergimizi geliştirdikten sonra da 3’üncü olarak derece almaya hak kazandık” dedi.

TEKNOFEST Şampiyonlar Ligi Şampiyonu, SUAS 2025’te Türkiye’yi temsil edecek

Dereceye giren ekiplerin yarıştığı TEKNOFEST Şampiyonlar Ligi’nde çok zor bir konseptte yarıştıklarını belirten İnan, “Sosyal farkındalığı, empati duygularını besleyecek aynı zamanda teknoloji entegrasyonu olan bir projeyi Takım ruhunu, disiplinli, azimli çalışmayı öne çıkaran bir yarışmaydı bizim için. 2-3 gün neredeyse hiç uyumadık projeyi bitirmek için. Yarımız kod yazmayı bilmese dahi bir şeyler yapmak için uğraştık. Ardından projemizi bitirdik, hiç durmadan yarışma alanında bir emek, gayret gösterdik. Hatta bir arkadaşımız güneşten bayıldı. Ardından finalist olarak açıklandık. Sunumumuzu gerçekleştirdik ve Şampiyonlar Ligi 1’incisi olarak tamamladık” diye konuştu.

Yerli ve milli araç gururu

ABD’de savunma sanayi devi firmaların oluşturduğu vakıf tarafından düzenlenen SUAS yarışmasında Türkiye’yi temsil edecekleri için heyecanlı olduklarını belirten başarılı öğrenci, geçen yıl da finalist olarak davet aldıklarını ve Türkiye’den ilk vakıf üniversitesi olduklarını söyledi. İnan, “Bu yıl da yine bir yarışma hazırlık sürecimiz başladı. Çok heyecanlıyız. Böyle prestijli zor bir yarışmada ülkemizi temsil ediyor olmak gurur verici. Burada en çok gurur verici olan şey yerli milli olarak geliştirdiğimiz şeylerle ülkemizi temsil ediyor olmak” dedi.

Ekip, SUAS 2025 için iddialı

MCT Sensor Merkutech ekibinde yer alan Bilgisayar Mühendisliği 3’üncü sınıf öğrencisi Yusuf Özdemir ise, “Açıkçası bu süreç beni derinden heyecanlandırıyor. Çünkü TEKNOFEST’te şampiyon olmak bizim için çok büyük başarıydı. Çok emek sarf etmiştik. Şimdi de ülkemizi dünya çapında, ABD’de temsil ediyor olmak, prestijli üniversitelerle rekabet edebilecek olmak bizim için çok heyecan verici bir durum. Ayrıca bu kadar bilgili ve yetenekli olduğumuz bir alanda yarışmak da bizim için büyük bir avantaj” diyerek duygularını aktardı.

Yarışmada iddialı olduklarını söyleyen Özdemir, “Dron imal etme işi çok kompleks bir iş olduğundan dolayı biz kendimizi ekiplere ayırdık. 2-3 farklı ekibimizi var ve her ekibimiz aynı anda multidisipliner olarak görevini gerçekleştiriyor. Öncelikle, dronumuzu imal ettikten sonra yazılım testlerimizi gerçekleştireceğiz ve daha sonra sistem entegrasyonuyla dronumuzu tamamlayacağız. Nasip olursa ABD’de büyük bir başarı elde etmeyi düşünüyoruz” dedi.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Dünya 3.6 büyürken biz 5.4 büyümüşüz. Dolayısıyla yaklaşık 1.8 puan dünya ortalamasının üstünde büyümüşüz. Bu elbette büyük bir başarı” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Cari açık 60 milyar dolarlara yakın seviyelere gelmişti. Geldiğimiz bu noktada 10 milyar doların altına düşmüş bir cari açığımız var. Muhtemelen yüzde birinde altında milli geliri oranla bir cari açıkla bu yılı kapatacağız” dedi. Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda 2025 merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerine sunum yaptı. Yılmaz, hükümetin başarısız olduğuna ilişkin eleştirilere, “Değerli arkadaşlar başarısız bir hükümet art arda 23 üç bütçe sunamaz. Başarının başarısızlığın nihai karar vericisi milletin kendisidir. Bunu da demokratik bir ortamda sandıklarda yapar. Milletin feraseti her şeyin üzerindedir. Biz milletimizin değerlendirmelerine, aziz milletimizin hükümetimize dönük değerlendirmelerine sonuna kadar saygı duyuyoruz” ifadelerini kullandı. 2025 bütçesinin yeni yüzyıl hedeflerine uygun belirlendiğini söyleyen Yılmaz, “Bizim nazarımızda bizim perspektifimizde bütçemiz bir istikrar, icraat ve kalkınma bütçesidir. 85 milyonun 81 ilimizin tüm toplumsal kesimlerin bütçesidir. Depremin yaralarını saran ülkemizi geleceğe çok daha sağlam temeller üzerinde hazırlayan Türkiye yüzyılının ikinci bütçesidir. İstikrar içinde büyümeyi ve kalıcı sosyal refah artışını hedefleyen sağlam politikaların bütçesidir. Daha müreffeh katma değeri yükselen bir Türkiye’nin bütçesidir. Eğitimden sağlığa kalkınmanın en kilit unsuru olan beşeri sermayeyi güçlendirmeyi hedefleyen bir bütçedir. Ülkemizin fiziki altyapısındaki eksiklikleri tamamlamayı hedefleyen bir bütçedir. Tarımdan sanayiye, hizmet sektörlerine uzanan bir şekilde üreten Türkiye’nin bütçesidir” şeklinde konuştu. Yılmaz, şöyle konuştu: “Geçen yıl uygulamaya koyduğumuz programdan sonra uluslararası sermaye girişi hızlanmış, rezervlerimiz güçlenmiş, kur oynaklığı azalmış ve finansman koşulları iyileşmiştir. Ekonomideki dengelenme Türk lirasını desteklerken TL varlıkları artan ilgi rezervlerdeki artış ve kurun istikrarlı seyri enflasyonla mücadelemizi de destekleyici mahiyette olmuştur. Merkez Bankamızın bürüt rezervleri bunun için güzel bir örnek. Geçen yıl Mayıs ayında 98.5 milyar dolar seviyesinde olan rezervimiz 13 Aralık 2024 tarihi itibariyle yaklaşık 165 milyar dolarla rekor seviyeye çıkmıştır. Kur Korumalı Mevduat geçen sene Ağustos itibariyle 3 trilyon 408 milyar lira seviyesine kadar yükselmişti. 13 Aralık itibariyle bir trilyon 170 milyar liraya kadar geriledi. Dolar bazında bakarsanız işte 30 milyar dolarlara giderek yaklaşan bir seviyesi var. Ciddi bir şekilde bir gerileme ve dolayısıyla kur risklerinde azalma söz konusu. Uyguladığımız politikalarla aynı zamanda ülkemizin kredi risk priminin de ciddi bir şekilde düştüğünü görüyoruz. Geldiğimiz noktada 250 baz puan civarında bir seviyedeyiz. Geçen yılın ortalarında bu 700’leri aşan bir seviyedeydi. Dolayısıyla şu anda finansal anlamda da riskleri çok daha düşürdüğümüz bir noktadayız. Ülkemiz gri listeden çıkmış ve yine dünyadaki üç kredi derecelendirme kuruluşunun iki defa not artırımı yaptığı bir ülke konumundayız. Bu tür bir çok finansal gösterge itibariyle gelişmekte olan ülkelerden pozitif bir şekilde ayrıştığımızı rahatlıkla ifade edebilirim.” Büyüme konusunda Yılmaz, “Son 22 yılda sağladığımız büyüme, 2002-2023 döneminde 5.4 civarında yıllık ortalama büyüme gerçekleştirmişiz. Aynı dönemde dünyanın büyümesi ne olmuş? Yüzde 3.6 olmuş. Dünyanın yıllık ortalama 3.6, bizimki 5.4. Şimdi başarıyı neyle ölçersiniz? Bana göre iki türlü ölçersiniz. Bir, geçmişinizle bugünü mukayese edersiniz. Geçmişte neydi? Şimdi ne oldu dersiniz? Iki, dünyayla mukayese edersiniz. Dünyada ne oldu? Bizde ne oldu diye bakarsınız. Bu iki temel başarı kriteriyle baktığımızda ikisinde de Türkiye başarılı bir performans sergilemiş. Dünyayı az önce söyledim. Dünya 3.6 büyürken biz 5.4 büyümüşüz. Dolayısıyla dünyadan yaklaşık 1.8 puan dünya ortalamasının üstünde büyümüşüz. Bu elbette büyük bir başarı. Peki geçmişe göre performansımız ne? 1982-2001 döneminde Türkiye yıllık ortalama yüzde 3.8 büyümüş” dedi. Yılmaz şöyle konuştu: “Yıllık ortalama 0.9 daha fazla büyümüşüz diyelim. Bunun etkisi uzun vadeli etkisi ne olmuş? Bakın ben arkadaşlarımızdan rica ettim, bir hesaplayın dedim. Sağ olsunlar hemen hızlıca bir hesap yaptılar. Bu sene beklediğimiz milli gelir bir trilyon 331 milyar. Yıl sonu tahminimiz yüzde 4.5 ile büyüseydik biz bu AK Parti döneminde 2002’den bugüne, 2002’de 238 milyar dolarmış ekonomik büyüklüğü. 5.4 yerine 0.9 bir bile değil 0.9 daha düşük büyüseydi bir trilyon 120 milyar dolar olacaktı. Aradaki fark sadece bu yıl için 211 milyar dolar. O 0.9 dediğiniz yıllık büyümenin bu yıl itibariyle oluşturduğu fark 211 milyar dolar.” Yılmaz, enflasyon oranında düşüş sürecinin başladığına dikkat çekerek, “Bugüne kadar Kasım ayına kadar 28 puan enflasyon oranında bir düşüş var. İşte bu dezenflasyon dediğimiz sürecin getirisi. Önümüzdeki dönemde dezenflasyon sürecinin devam etmesini bekliyoruz. İnşallah gelecek sene bu zamanlar artık 20 küsurlu bir enflasyondan bahsediyor olacağız. Elbette yine gündemimizde olacak ama bugünkü kadar artık enflasyonu konuşmayacağız. Başka meseleleri konuşacağız. Daha sonraki yıllarda ise 2026, 2027 perspektifinde ülkemizi yeniden tek haneli enflasyonlara kavuşturacağız. Bunda kararlıyız” ifadelerini kullandı. Cari açık konusuna değinen Yılmaz, “Geçtiğimiz yılın ortalarında yüzde 5.5 kadar milli geliri oranla oluşan bir cari açığımız vardı. İşte 60 milyar dolarlara yakın seviyelere gelmişti. Geldiğimiz bu noktada 10 milyar doların altına düşmüş bir cari açığımız var. Muhtemelen yüzde birinde altında milli geliri oranla bir cari açıkla bu yılı kapatacağız. Cari açıktaki bu düşüş bizim için yeterli değil. Kalıcı bir şekilde cari açığı düşürücü politikaları da eş zamanlı bir şekilde hayata geçiriyoruz. Burada özellikle enerji politikalarımız çok kritik. Enerjide verimliliği arttırma, dışa bağımlılığı azaltma yönünde politikalarımız var. Sanayi politikalarımız, teknoloji politikalarımız çok önemli. Sanayimizde katma değeri yükseltici politikaları ortaya koymuş durumdayız” dedi. Deprem konusunda Yılmaz, “Bir taraftan depremin yaralarını, trilyonlarca lira para harcayarak yaralarını sarıyoruz. Sadece konut yapmıyoruz. Yüz elli binden fazla konut teslim edildi. Yakın zamanda iki yüz bine çıkacak. Toplamda dört yüz elli bin civarında hak sahibi var. Ve hep her birine de inşallah hak ettikleri konutları, iş yerlerini teslim edeceğiz. Bunu yapacağız. Bunun hızlı bir şekilde şu anda dünyanın en büyük şantiyesi deprem bölgemizdir. Binlerce şantiye yüz binin üzerinde çalışan ve muazzam bir üretim var. Gidip gezerseniz sizler de görürsünüz. Ama bununla kalmıyoruz. Sadece deprem konutu inşa etmekle kalmıyoruz. Altyapıyı tamir ediyoruz. Yollarından şehir altyapılarına kadar. Diğer yandan ekonomik ve sosyal hayatı canlandırmaya çalışıyoruz. Organize sanayi bölgeleri yeniden inşa ediyor. Teşvikler sağlıyoruz. Çeşitli vergisel avantajlar sunuyoruz. Oradaki ekonomik, sosyal hayatı canlandırıyoruz. Konut, altyapı, ekonomik, sosyal programlarla deprem bölgemizi ayağa kaldırıyoruz” şeklinde konuştu. Gazze konusunda Yılmaz, “7 Ekim 2023 tarihinden bu yana 88 bin ton yardım ile Gazze’ye en fazla insani yardımı yapan ülke Türkiye olmuştur. Yine değerli kardeşlerim burada ticaret konusunda da en önce adımları atan diğer ülkelerin atmadığı adımları atan Türkiye olmuştur. Bize yönelik bu yönde yapılan eleştirilere sadece şunu söyleyeceğim. Mazlum Filistinliler hedeflerine ulaşıncaya kadar Türkiye Cumhuriyeti olarak mazlum Filistin halkının yanındayız. Yanında olmaya devam edeceğiz” dedi. Suriye’de 8 Aralık itibariyle yeni bir döneme girildiğini kaydeden Yılmaz, “Suriye bir harf devrimi yapmıştır ve otoriter bir yönetim, bir diktatörlük sona ermiştir. Şimdi beklentimiz Suriye’de tüm kesimleri kapsayan hangi dinden, hangi etnik gruptan, hangi mezhepten olursa olsun herkesi şemsiyesi altında buluşturan bir yapının oluşmasıdır. Biz Suriye’nin toprak bütünlüğünden, egemenliğinden yanayız. Ve bunun bozucu eylemlerden her gücün karşısındayız. Suriye Suriye halkı bizim kardeşimizdir, kader ortağımızdır, komşumuzdur” ifadelerini kullandı.