EKONOMİ - 25 Nisan 2025 Cuma 14:44

TCMB: ’’Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır’’

A
A
A
TCMB: ’’Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır’’

Merkez Bankası PPK özetinde; üzere Para Politikası Kurulu’nun politika faizine ilişkin atılacak adımları enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla belirleyeceği, enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşunun sıkılaştıracağı belirtildi.



Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetini yayımladı. Özette şu ifadelere yer verildi:


’’Küresel ticaret politikalarına ilişkin süregelen belirsizlikler, son dönemde atılan korumacı adımlar sonrasında artmış ve küresel ekonomi ile finansal piyasalar üzerindeki riskler belirginleşmiştir. Söz konusu gelişmeler küresel büyüme görünümünü olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke için büyüme öngörüleri aşağı yönlü güncellenirken, Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin büyüme oranı beklentisi 2025 yılı için yüzde 2,1’den yüzde 1,7’ye; 2026 yılı için ise yüzde 2,4’ten yüzde 1,9’a güncellenmiştir. Küresel talep görünümündeki bozulma nedeniyle doğalgaz ve petrolde daha belirgin olmak üzere emtia fiyatlarında hızlı düşüşler gözlenmiştir. ABD ticaret politikalarının önümüzdeki dönemde izleyeceği seyir ve buna diğer ülkeler tarafından verilebilecek karşılıklar, devam eden jeopolitik riskler ile birlikte küresel ticaret ve iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir.


Tarife artışlarının enflasyon üzerindeki beklenen etkileri ülkeden ülkeye farklılık gösterebilmekle birlikte, ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde enflasyon beklentileri bir miktar artmıştır. Bu çerçevede küresel enflasyondaki düşüşün yavaşlayacağı ve merkez bankalarının indirim süreçlerinde temkinli yaklaşımlarını sürdürecekleri beklenmektedir. Bu dönemde artan küresel belirsizlikler nedeniyle risk iştahı belirgin gerilemiş ve gelişmekte olan ülke piyasalarından portföy çıkışları devam etmiştir.


Parasal ve finansal koşullar


Türk lirası (TL) mevduat faizleri, 7 Mart haftasına kıyasla 275 baz puan artarak 11 Nisan haftası itibarıyla yüzde 51,9 seviyesinde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 449 baz puan artarak yüzde 54,9; ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 555 baz puan artarak yüzde 69,7; konut kredisi faizleri 26 baz puan azalarak yüzde 39,6; taşıt kredisi faizleri ise 26 baz puan artarak yüzde 43,0 seviyesinde oluşmuştur.


Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 7 Mart-11 Nisan döneminde yüzde 2,3 seviyesine gerilemiştir. Bu gerileme kredi kartı büyümesindeki yavaşlama kaynaklı olup, bu dönemde tüketici kredilerinin tüm alt kırılımlarının büyümesinde artış görülmüştür. TL ticari kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 1,7 seviyesinden yüzde 3,6’ya ulaşmıştır. Yabancı para (YP) krediler için uygulanan yüzde 0,5’lik büyüme sınırıyla uyumlu bir şekilde, kur etkisinden arındırılmış YP ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, bir önceki PPK dönemindeki yüzde 2,0 seviyesinden yüzde 0,4’e gerilemiştir.


28 Mart’ta alınan kararla kredi büyümesine dayalı zorunlu karşılık uygulamasında tüketicilere kullandırılan ihtiyaç kredilerinde istisna tutulan kredili mevduat hesabı kredilerinden üçten fazla taksitli olanlar (eğitim ve öğrenim ücretlerine ilişkin harcamalar hariç) kredi büyümesi sınırlarına dahil edilmiştir. Ayrıca, YP kredi büyüme sınırından istisna tutulan yatırım kredilerinin kapsamında değişiklik yapılmıştır.


Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) brüt uluslararası rezervleri, 7 Mart’tan bu yana 22,4 milyar ABD doları azalarak 11 Nisan itibarıyla 147,5 milyar ABD dolarına gerilemiştir. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 5 Mart’tan bu yana yükselerek 16 Nisan itibarıyla 343 baz puan seviyesine gelmiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 16 Nisan itibarıyla yüzde 18,9 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 26,1 seviyesine yükselmiştir. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana DİBS piyasasından 6,3 milyar ABD doları, hisse senedi piyasasından ise 1,1 milyar ABD doları olmak üzere toplam 7,5 milyar ABD doları net portföy çıkışı gerçekleşmiştir.


Talep ve üretim


Şubat ayında perakende satış hacim endeksinde aylık bazda yüzde 1,1, çeyreklik bazda ise yüzde 3,7 oranında artış gerçekleşmiştir. Aynı dönemde ticaret satış hacim endeksi aylık bazda yüzde 2,5 oranında artarken çeyreklik yükseliş yüzde 0,8 olmuştur. Hizmet üretiminin yanı sıra talebi hakkında da bilgi sunan hizmet üretim endeksi şubat ayında yüzde 2,0 oranında azalmıştır. Çeyreklik bazda ise geçen yılın son çeyreğindeki yüzde 0,9 oranında yükselişinin ardından yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,9 oranında artmıştır. Kartla yapılan harcamalar, ocak ayında geriledikten sonra şubat ayında sınırlı bir telafi sergilemiş, mart ayında ise, özellikle ayın ikinci yarısında bayram öncesi mevsimsel artan talep kaynaklı olarak yükselmiştir. Nisan ayının ilk haftasına ilişkin sınırlı düzeydeki veriler aylık bazda bir düşüş ile çeyreklik bazda yatay bir görünüm ima etmektedir. Beyaz eşya satışları ilk çeyrekte gerilerken otomobil satışlarındaki artış hız kaybetmekle birlikte devam etmiştir. Aynı dönemde, imalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, iç piyasa siparişlerinin bir önceki çeyrekteki yükselişinin altında sınırlı bir oranda arttığına işaret etmektedir. Bu çerçevede, öncü veriler yurt içi talebin ilk çeyrekte ivme kaybetmekle birlikte öngörülenin üzerinde seyrettiğini ve enflasyonu düşürücü etkisinin azaldığını ima etmektedir.


Şubat ayında sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 1,6 oranında, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 1,9 oranında azalmıştır. Çeyreklik bazda ise sanayi üretimi, şubat ayı itibarıyla ilk çeyrekte yüzde 0,9 oranında artmıştır. Ana eğilimi izlemek amacıyla tipik oynaklık sergileyen sektörler dışlandığında, sanayi üretiminde şubat ayındaki azalış yüzde 1,1 ile daha ılımlı olmuş, çeyreklik bazdaki yüzde 1,5 artış oranı da ana endeksin artışının üzerinde gerçekleşmiştir. İmalat sanayine yönelik anket göstergeleri, 2025 yılının ilk çeyreğinde sanayi üretiminin ana eğiliminde yatay bir görünüme işaret etmektedir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı bu dönemde bir önceki çeyreğe kıyasla 0,5 puan azalmıştır. İnşaat üretim endeksi ise deprem kaynaklı inşa faaliyetlerinin süren desteğiyle birlikte, şubat ayı itibarıyla yılın ilk çeyreğinde çeyreklik bazda yüzde 10,3 oranında, bir önceki yılın aynı dönemine göre ise yüzde 13,8 oranında artış kaydetmiştir.


Şubat ayında mevsimsellikten arındırılmış istihdam, 32,3 milyon kişi seviyesinde gerçekleşmiş ve çeyreklik bazda yüzde 1 oranında azalmıştır. Bu dönemde, işgücüne katılım oranı çeyreklik olarak 0,7 puan düşüş kaydetmiş, işsizlik oranı ise şubat ayı itibarıyla ilk çeyrekte 0,3 puan azalarak yüzde 8,3 seviyesine gerilemiştir. Anket göstergeleri, 2025 yılı ilk çeyreğinde imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde tarihsel ortalamanın altında seyreden bir görünüme işaret etmiştir.


Şubat ayında cari işlemler dengesi aylık bazda 4,4 milyar ABD doları açık vermiştir. 12 aylık birikimli cari açık ise 12,8 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşerek bir önceki aya kıyasla 1,1 milyar ABD doları artış göstermiştir. Söz konusu seyirde, hizmetler dengesi fazlasındaki artışa karşın, altın ve enerji dış ticaret açıklarındaki yükselişler etkili olmuştur. Nitekim bu dönemde, 12 aylık birikimli hizmetler dengesi fazlası güçlü seyrini sürdürmüş ve 62,0 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir. Nisan ayı başında ABD tarafından uygulanacağı açıklanan ilave gümrük tarifeleri ve sonrasındaki gelişmeler ticaret politikalarına ilişkin belirsizliği belirgin şekilde artırmıştır. Söz konusu gelişmeler Türkiye’de dış ticaret açığı üzerinde, küresel büyümedeki zayıflama, bununla bağlantılı olarak enerji ve emtia fiyatlarında düşüş, dış pazarlarda rekabetin artması ve paritede euro lehine yükseliş gibi kanallar üzerinden bir miktar belirsizlik oluşturmuştur.


Mart ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracat ve ithalat artış kaydetmiştir. İhracattaki artışın, Ramazan Bayramı öncesi teslimatları öne çekme hareketiyle birlikte daha kuvvetli olduğu değerlendirilmektedir. 12 aylık birikimli olarak bakıldığında ise dış ticaret açığında bir önceki aya göre sınırlı bir azalış gerçekleşmiştir. Bu çerçevede, 12 aylık birikimli olarak cari açığın, mart ayında azalabileceği öngörülmektedir. Altın ithalatı, mart ayında 1,6 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşirken, birikimli olarak 18,5 milyar ABD doları olmuştur. Önceki iki ayda gerileyen mevsimsellikten arındırılmış tüketim malı ithalatı, mart ayında söz konusu kayıplarını telafi etmiş ve tarihsel ortalamaların üzerindeki seyrini sürdürmüştür. Son dönemde tüketim malı ithalatının artışına yüksek katkı veren mücevher kalemi dışlandığında da tüketim malı ithalatı bir önceki aya göre bir miktar artmıştır. Mart ayına ilişkin dış ticaret verileri nisan ayı için yüksek frekanslı öncü verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimler, ihracatta bayram kaynaklı oynaklığın ortadan kalkmasıyla yatay seyrin korunduğuna, ithalatın ise sınırlı artış kaydettiğine işaret etmektedir. Yüksek frekanslı veriler, nisan ayında mücevher ithalatında daha ılımlı bir seviyeyle beraber mücevher hariç tüketim malı ithalatında aylık bazda yatay bir seyir ima etmektedir.


Cari açığın finansmanı tarafında, bankacılık sektörünün 12 aylık birikimli uzun vadeli borç çevirme oranı, şubat ayında yüzde 152 civarında gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 130 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının yüksek seviyelerini koruduğu, ancak gelecek dönemde YP cinsi borçlanmanın azalması ve iktisadi faaliyetin hız kesmesiyle borç çevirme oranlarının düşüş eğilimine girebileceği değerlendirilmiştir.


Enflasyon Gelişmeleri ve beklentiler


Tüketici fiyatları mart ayında yüzde 2,46 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 0,95 puan azalarak yüzde 38,10 seviyesine gerilemiştir. B ve C endekslerinin yıllık enflasyonu sırasıyla 2,48 ve 2,79 puan azalarak yüzde 36,99 ve yüzde 37,42 olmuştur. Yıllık enflasyona katkılar gıda ve alkol-tütün-altın gruplarında artarken; hizmet, temel mallar ve enerji gruplarında gerilemiştir. Mevsimsel etkilerden arındırıldığında, aylık tüketici enflasyonu işlenmemiş gıda kaynaklı olarak bir önceki aya kıyasla yükselmiş; gıda dışı aylık tüketici enflasyonu ise sınırlı bir gerileme kaydetmiştir.


Mart ayında temel mal enflasyonu görece düşük bir seyir izlemiş, hizmet enflasyonundaki zayıflama eğilimi sürmüştür. Dayanıklı tüketim mallarında fiyat artışları ılımlı seyrini korumuştur. Hizmet sektöründe aylık enflasyon alt gruplar genelinde yavaşlamış, ulaştırma hizmetlerinde ise fiyatlar düşüş kaydetmiştir. Mart ayı tüketici fiyat gelişmelerinde gıda grubu öne çıkmış, grup aylık enflasyonu işlenmemiş gıda kaynaklı güçlenmiştir. Bu gelişmede olumsuz hava koşulları nedeniyle taze meyve sebze fiyatlarında görülen yükseliş belirleyici olurken, ramazan ayının da etkisiyle et fiyatlarında kaydedilen artış da dikkat çekmiştir. Enerji fiyatları mart ayında yatay seyretmiş, küresel ham petrol fiyatlarındaki düşüş kaynaklı akaryakıt fiyatlarında gerçekleşen gerileme şebeke suyu fiyatlarındaki artışla dengelenmiştir.


Enflasyonun ana eğilimi mart ayında gerilemiştir. Mevsimsellikten arındırılmış aylık artışlar B endeksinde zayıflarken C endeksinde yatay seyretmiştir. Bu dönemde fiyat artışları B endeksini oluşturan gruplardan temel mallarda yükselmiş, hizmet ve özellikle işlenmiş gıdada daha belirgin olmak üzere yavaşlamıştır. Dağılım ve model bazlı ana eğilim göstergeleri mart ayında medyan enflasyonda yatay seyre, diğer ana eğilim göstergelerinde ise gerilemeye işaret etmiştir.


Mart ayı itibarıyla son üç aylık dönemde mevsim etkilerinden arındırılmış ortalama fiyat artışı hem temel mallarda (yüzde 1,45) hem de hizmet sektöründe (yüzde 3,85) bir önceki aya kıyasla yavaşlamıştır. Kira hariç hizmetlerde ise bu oranın yüzde 3,48’e gerilediği izlenmiştir.


Hizmet sektöründe hâkim olan fiyatlama davranışı önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir zamana yayılmasına neden olmaktadır. Bu görünümle, hizmet enflasyonu mallara göre yüksek seyrini sürdürmektedir. Ocak ayında zamana bağlı etkilerle yükselen hizmet grubu fiyat artışları şubat ve mart aylarında önemli bir zayıflama eğilimi göstermiştir. Kira enflasyonu sözleşme yenileme oranındaki mevsimsel düşüşün yanı sıra sözleşmelerdeki artış oranının yavaşlamasıyla aylık bazda yüzde 3,39’a gerilemekle birlikte yüksek seyrederek hizmetler içinde öne çıkmıştır. Kira dışındaki hizmetlerde de aylık enflasyon yavaşlayarak yüzde 1,55 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde mevsimsel etkilerden arındırıldığında aylık enflasyonunun haberleşme, kira, ulaştırma ve lokanta otel gruplarında yavaşladığı, diğer hizmetler alt grubunda ise bir önceki aya kıyasla yükseldiği görülmüştür. Haberleşme hizmetleri aylık enflasyonu belirgin biçimde yavaşlamış, ulaştırma hizmetleri fiyatlarındaki gerilemede şehirlerarası taşımacılık öne çıkmıştır.


Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden takip edilen öncü göstergeler, nisan ayında aylık kira enflasyonunun yavaşlayacağına işaret etmektedir. Mevsimsel etkilerle düşüş gösteren sözleşme yenileme oranı yanında, yeni ve yenilenen sözleşmelerde referans alınan kira artış oranının yavaşlayarak da olsa, gerileme eğilimini koruduğu gözlenmektedir. Gerek PÖS mikro verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerde oluşan gerekse de konut değerleme raporları üzerinden takip edilen kira artış oranlarının TÜFE’deki mevcut yıllık kira enflasyonunun altında değerler aldığı ve gerilemeye devam ettiği izlenmektedir.


Yurt içi üretici fiyatları mart ayında yüzde 1,88 oranında artmış, yıllık enflasyon 1,71 puan düşerek yüzde 23,50 ile gerileme eğilimini sürdürmüştür. Böylelikle, yıllık üretici enflasyonunda 2021 yılından bu yana kaydedilen en düşük seviyelere ulaşılmıştır. Mart ayında ana sanayi grupları itibarıyla, enerji grubu manşet üretici enflasyonunu sınırlarken, diğer ana gruplarda temelde Türk lirasındaki gelişmelerin yansımasıyla aylık yüzde 2’nin üzerinde fiyat artışları kaydedilmiştir. Üretici enflasyonunda gözlemlenen görece düşük seyir, tüketici tarafında mal fiyatlarını olumlu yönde etkilemektedir.


Mart ayında uluslararası emtia fiyatları düşüş kaydetmiştir. Alt gruplar bazında bakıldığında enerji grubunda belirgin olmak üzere hem enerji hem de enerji dışı emtia fiyatlarının gerilediği görülmektedir. Enerji dışı emtia fiyatlarında yüzde 6’ya yakın gerileme gösteren tarımsal emtia fiyatları öne çıkmıştır. Öte yandan, FAO gıda fiyatları endeksi mart ayında nispeten yatay seyretmiştir. Nisan ayının ilk yarısına bakıldığında emtia fiyatlarındaki gerilemenin enerji grubu öncülüğünde oldukça hızlandığı görülmektedir. Tarifelerdeki artış ve buna eşlik eden belirsizlik ortamında küresel ekonomide beklenen yavaşlamanın etkisiyle başta ham petrol olmak üzere emtia fiyatları önemli bir düşüş kaydetmiştir. Mart ayında ortalama 72,6 ABD doları seviyesinde olan Brent ham petrol fiyatları, 4 Nisan sonrasında 65 dolar seviyelerinde dalgalanmıştır. Küresel ticarette artan korumacı eğilimlerin küresel iktisadi faaliyet, emtia fiyatları ve sermaye akımları kanalıyla dezenflasyon sürecine olası etkileri yakından takip edilmektedir.


Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi mart ayında tarihsel ortalamasının bir miktar altında gerçekleşmiştir. Küresel ve Çin’e yönelik konteyner endeksleri mart ayında gerilerken, kuru yük taşımacılık fiyat endeksleri aynı dönemde yükseliş göstermiştir. Döviz kuru sepeti, Euro kurunda daha belirgin olmak üzere, mart ayında yükselmiştir. Mart ayında mevsimsel etkilerden arındırılmış imalat sanayi PMI verileri hem girdi fiyatlarında hem de ürün fiyatlarında zayıflamaya işaret etmiştir.


Son dönemde finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler enflasyon beklentilerini olumsuz yönde etkilemiştir. Nisan ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre 2025 yıl sonu enflasyon beklentisi 1,9 puan yükselerek yüzde 30,0 seviyesine ulaşmıştır. 2026 yıl sonu enflasyon beklentisi 1,2 puanlık yukarı yönlü bir güncelleme ile yüzde 20,3 düzeyinde gerçekleşmiş ve diğer vadelerdeki beklentilerde de yükselme görülmüştür. Gelecek on iki ay ve yirmi dört ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri sırasıyla 1,0 puan ve 0,6 puan güncellenerek yüzde 25,6 ve yüzde 17,7 seviyesinde gerçekleşmiştir. 5 yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise 0,1 puan yükselişle yüzde 11,1 düzeyinde ölçülmüştür. Reel sektör beklentilerine bakıldığında, şubat ayında yüzde 41,9 olarak ölçülen firmaların on iki ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi, mart ayında 0,8 puan azalarak yüzde 41,1 seviyesine gerilemiştir. Aynı dönemde hane halkının on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri yatay bir görünümle yüzde 59,3 seviyesinde seyretmiştir. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir.


Öncü veriler nisan ayında enflasyonun ana eğiliminde yükselişe işaret etmektedir. Aylık temel mal enflasyonunun finansal piyasalardaki gelişmelerin etkisiyle nisan ayında bir miktar yükseleceği, hizmet enflasyonunun ise görece yatay seyredeceği öngörülmektedir. Kur geçişkenliği yüksek olan otomobil gibi dayanıklı tüketim mallarında fiyat artışları izlenmektedir. Son dönemde zayıflama eğilimi sergileyen mevsimsellikten arındırılmış hizmet enflasyonu ise görece yatay seyretmektedir. Hizmet grubunda, ulaştırma hizmetlerinin bir önceki aydaki düşüşü takiben nisan ayında artması beklenmektedir. Mart ayında yüksek seyreden işlenmemiş gıda fiyat artışları nisan ayının ilk haftalarında sebze fiyatlarında gerçekleşen düzeltme kaynaklı daha ılımlı seyretmiştir. Ancak nisan ayında yurt geneline yaygın bir biçimde gerçekleşen zirai don hadisesi önümüzdeki döneme dair başta meyve olmak üzere taze meyve ve sebze fiyatları üzerinde yukarı yönlü riskleri artırmıştır. Öncü veriler diğer işlenmemiş gıda grubundaki fiyat artışlarının kırmızı et ve yumurta kalemleri kaynaklı sürdüğüne işaret etmektedir. Enerji grubunda mesken elektrik fiyat tarifelerine yapılan artışın etkileri gözlenirken, küresel gelişmelerle belirgin şekilde gerileyen ham petrol fiyatlarının akaryakıt fiyatlarını düşürmesi, grup fiyat artışını bir miktar sınırlamaktadır.


Para politikası


20 Mart tarihinde, ilgili haftada finansal piyasalarda yaşanan gelişmeleri değerlendirmek üzere Para Politikası Kurulu (Kurul) Ara Toplantısı yapılmıştır. Söz konusu gelişmelerin enflasyon görünümü açısından oluşturabileceği riskler değerlendirilerek, sıkı parasal duruşu destekleyici tedbirler alınmıştır. Bu doğrultuda Merkez Bankası gecelik vadede borç verme faiz oranının yüzde 44’den yüzde 46’ya yükseltilmesine, bir hafta vadeli repo ihale faizi ve gecelik borçlanma faiz oranlarının sırasıyla yüzde 42,5 ve yüzde 41 oranında sabit tutulmasına karar verilmiştir. Ayrıca, 27 Mart tarihli Ara Toplantı Özetinde belirtildiği üzere piyasadaki oynaklığı sınırlamak üzere TL ve döviz likiditesine yönelik tedbirler alınmıştır. Döviz piyasasının sağlıklı çalışması, döviz kurlarında gözlenebilecek oynaklıkların engellenmesi ve döviz likiditesinin dengelenmesi amacıyla Türk lirası uzlaşmalı vadeli döviz satım işlemlerine başlanmıştır. Bunların yanı sıra, depo ihalelerinin vadesi 8 haftaya kadar uzatılmış ve likidite araçlarının çeşitliliği artırılarak vadesi 91 güne kadar likidite senetleri ihraç edilmesine karar verilmiştir. Ayrıca, 1 hafta vadeli repo ihalelerine bir süreliğine ara verilip fonlama ağırlıklı olarak gecelik vadede yapılmıştır. Bu doğrultuda, TCMB fonlama maliyeti gecelik borç verme faiz oranına yakın oluşması sağlanmıştır.


17 Nisan toplantısında Kurul, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 42,5’ten yüzde 46’ya yükseltilmesine karar vermiştir. Kurul ayrıca, Merkez Bankası gecelik vadede borç verme faiz oranını yüzde 46’dan yüzde 49’a, gecelik vadede borçlanma faiz oranını ise yüzde 41’den yüzde 44,5’e yükseltmiştir.


Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile dezenflasyon sürecini güçlendirmektedir. Maliye politikasının artan eşgüdümü de bu sürece önemli katkı sağlayacaktır. Enflasyonda kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Bu doğrultuda, politika faizi; enflasyon gerçekleşmeleri, ana eğilimi ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir. Kurul politika faizine ilişkin atılacak adımları enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla belirleyecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır.


Finansal piyasalarda son dönemde yaşanan gelişmeler neticesinde parasal aktarım mekanizmasını destekleyen ilave adımlar ivedilikle atılmıştır. Likidite koşulları yakından izlenmeye ve likidite yönetimi araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edilecektir.


20 Mart tarihinde ara verilen bir hafta vadeli repo ihalelerine tekrar başlanmasına karar verilmiştir.


Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir. Bu doğrultuda, tüm para politikası araçları kararlılıkla kullanılacaktır. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır.’’


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Yolcu otobüsünde binlerce silah parçası ele geçirildi: 6 gözaltı Düzce’de yaklaşık 2 yıl süren teknik ve fiziki takibin ardından düzenlenen operasyonda, İstanbul’a sevkiyatı yapılmak üzere yolcu otobüsüne yüklenen 46 bin 655 adet silah parçası ele geçirildi. Aralarında tabanca gövdeleri, namlular ve torna tezgahının da bulunduğu malzemelerle yaklaşık 2 bin 100 tabanca üretilebileceği belirlenirken, olayla ilgili 6 şüpheli yakalandı. Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürlüğü ekipleri, kentte faaliyet gösteren silah kaçakçılarına yönelik yaklaşık 23 aydır sürdürülen teknik ve fiziki takibin ardından operasyon için düğmeye bastı. Şüphelilerin Düzce’den İstanbul’a çok sayıda silah parçası sevkiyatı yapacağı bilgisi üzerine harekete geçen ekipler, şüphelilerden M.E.K.’ye ait Tokuşlar Mahallesi’ndeki iş yeri, otomobil ve yolcu otobüsünü takibe aldı. İş yerinden silah parçalarının koliler ve torbalar içerisinde otobüse yüklendiği tespit edildi. Otoyolda durdurulan araçlarda yapılan aramalarda, toplam 46 bin 655 silah parçası ele geçirildi. Ele geçirilen malzemeler arasında; 2 bin 115 tabanca alt gövdesi, 2 bin 100 üst kapak takımı, 2 bin 100 namlu, 2 bin 100 tabanca iğnesi, 2 bin emniyet mandalı, 2 bin 100 mekanizma yatağı, 2 bin 100 üst kapak tutucu, 2 bin 100 üst kapak düşürme mandalı, 2 bin 100 iğne kontrol pimi, 2 bin 100 arpacık, 2 bin 50 tetik tutucu, 2 bin 50 iğne tutucu gibi diğer tamamlayıcı parçalar ile 1 adet silah yapımında kullanılan çok amaçlı torna tezgahı yer aldı. Ayrıca, aramada 3 adet ruhsatsız tabanca ile bu silahlara ait çok sayıda fişek ele geçirildi. Ekipler, ele geçirilen malzemelerin birleştirilmesi durumunda yaklaşık 2 bin 100 adet ruhsatsız tabanca üretilebileceğini belirledi. Operasyon kapsamında şüpheliler M.E.K., A.Ö., M.C.Ö., İ.İ., D.D. ve otobüs şoförü Z.D. gözaltına alındı. Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma devam ediyor.
İstanbul Topkapı Sarayı’nda bir ilk: Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi ziyarete açıldı Topkapı Sarayı’nda saray içi güvenlik, mahremiyet ve protokol açısından özel bir işleve sahip olan Mabeyn Yolu, kapsamlı bir hazırlık sürecinin ardından Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi olarak ziyarete açıldı. Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, "Çiniler gerçekten Topkapı Sarayı başta olmak üzere Milli Saraylar Koleksiyonunun çok önemli bir parçası. Burada yaklaşık ilk etapta 250 parça çiniyi sergiliyoruz" dedi. Topkapı Sarayı’nda saray içi güvenlik, mahremiyet ve protokol açısından özel bir işleve sahip olan Mabeyn Yolu, çalışmaların tamamlanmasının ardından Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi olarak ziyarete açıldı. Sergi, Milli Saraylar Başkanlığı tarafından ilk etapta basın mensuplarına tanıtıldı. Topkapı Sarayı’nın Harem bölümü ile Mabeyn’i birleştiren koridor, tarihi işlevine sadık kalınarak galeri düzeninde ele alındı. Tematik yerleşim sayesinde ziyaretçiler, saray mimarisindeki kullanım bağlamını ve çini üslubundaki değişimi adım adım takip edebilecek. Modern depolama, titiz tasnif ve belgelemeyle özenle düzenlendi Topkapı Sarayı çinilerinin önemli bir bölümü, 2018’e kadar Harem’de dağınık depolarda saklanıyordu. Milli Saraylar, 2 bini aşkın kasada muhafaza edilen çinileri, Aziziye yapılarında kurduğu iki depoya taşıyarak saklama alanını 700 metrekareye çıkardı. 2021’de kurulan Çini Restorasyon Atölyesi ile tasnif ve belgeleme çalışmaları başlatıldı. 9 bin 486 fotoğrafla belgeleme yapıldı, 800 farklı desen envantere alındı Çalışmalar kapsamında 9 bin 486 fotoğrafla belgeleme yapıldı, 800 farklı desen envantere alındı. Çini galerisi seçkisi de bu çalışmaların sonucunda oluşturuldu. Restorasyon ihtiyaçları için depolarda eşleşen parçaların tespiti ise sürdürülüyor. Eserler, 3 farklı yüzyıla ait çinilerden oluşuyor Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi; 16. yüzyılın İznik merkezli klasik üslubundan 17. yüzyıldaki dönüşüm ve çeşitlenmeye, 18. yüzyılda Avrupa etkilerinin belirginleştiği Kütahya üretimine uzanan çizgiyi bir arada sunuyor. Lale, karanfil, sümbül, hatâî gibi motifler ile dönemsel manzara ve figüratif sahneler, estetik evrim ve kültürel etkileşim perspektifiyle izlenebiliyor. "Çiniler gerçekten Topkapı Sarayı başta olmak üzere Milli Saraylar Koleksiyonunun çok önemli bir parçası" Galeriyle ile ilgili bilgi veren Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, çini koleksiyonun Milli Saraylar Başkanlığının önemli parçası olduğunu söyleyerek, "Burası görmüş olduğunuz gibi Topkapı Sarayı’nın gizemli kalmış köşelerinden bir tanesi. Aslında sarayın tarihi içerisinde çok önemli bir yeri var. Burası Mabeyn Yolu olarak bilinen padişahın özel kullandığı dairelerle, haremi birbirine bağlayan çok önemli bir koridor. Ama daha sonraki yüzyıllarda kullanım dışında kalmış. Ve uzun yıllar unutulmuş bir mekandı. Mabeyn ile ilgili restorasyon projelerimiz çerçevesinde bu ara geçiş güzergahını da mekanda bulunan çinilere de atıfta bulunmak amacıyla bir çini galerisi olarak düzenledik. Çiniler gerçekten Topkapı Sarayı başta olmak üzere Milli Saraylar Koleksiyonunun çok önemli bir parçası. Buradaki çinilerden kastımız dekoratif olarak mekanlarda kullanılmış olan çinileri kapsıyor" dedi. "İznik çinileri zaten koleksiyonun çok önemli bir parçasını oluşturuyor" Topkapı Sarayı’nın oldukça zengin bir çini koleksiyonuna sahip olduğunu söyleyen Yıldız, "Bilhassa inşa edildiği dönemlerde ve 16. yüzyıldaki yeniden yapılanmasında Türk çini sanatının en zirve dönemi olduğu düşünülürse, bu çeşitlilik daha iyi anlaşılabilir. Bu noktada İznik çinileri zaten koleksiyonun çok önemli bir parçasını oluşturuyor. Bununla birlikte daha sonraki yüzyıllarda devreye giren Kütahya çiniciliğini çok özel örnekleri de var. Bunlarla ilgili tabi daha sonraki yüzyıllarda kullanım gereği bazı mekanlardan kaldırılmış çiniler, depolarımızda bulunuyordu. Bu çinileri ziyaretçilerin görme şansı pek fazla bulunmuyordu. Bu galeride bu çinileri bir bütün halinde bir seçki halinde ziyaretçiyle buluşturmayı hedefledik. Çünkü sarayın tarihinin ve koleksiyonlarının bu önemli parçası görülmeden bu saraya bir bütün olarak anlamak çok mümkün olmayacaktı" şeklinde konuştu. "Burada Osman Gazi’den Sultan 2. Selim’e kadar yaşamış olan Osmanlı Sultanlarının isimlerinin olduğu çini eserleri var" Serginin galeri duvarlarında padişahların isimlerinin olduğu çinilerin olduğunu söyleyen Başkan Yasin Yıldız, "Yer olarak buranın seçilmesinin önemi de buradan kaynaklanıyor. Bu içinde bulunduğumuz Mabeyn Yolunda hemen kameraların arkasındaki duvarda görmüş olduğunuz uzun bir yazı dizisi var. Burada Osman Gazi’den Sultan İkinci Selim’e kadar yaşamış olan Osmanlı Sultanlarının isimleri bir bütün halinde dolayısıyla bir 16. yüzyıl çinisinde yazılmış olduğunu görüyoruz. Bütün bu boyutlarıyla ziyaretçilerimize özellikle harem bölümüyle mabeyni bir araya bağlayan bu önemli noktada böyle bir gazeleyi kazandırmış olmaktan dolayı fevkalade mutluyuz" ifadelerini kullandı. "Çalışmalar, bir bütün olarak yaklaşık 3 yılımızı aldı" Mabeyn Yolundaki restorasyon çalışmalarının 3 yılda yapıldığını söyleyen Başkan Yasin Yıldız, "Restorasyon çalışmaları oldukça uzun sürüyor. Mabeyndeki padişah daireleriyle ilgili çalışmalarımızda sona geldik. Padişahın kullanmış olduğu Aynalı Oda, Valide Sultan Dairesi bunların hepsi yakın zamanda ziyarete hazır hale gelecek. Burayı haremle bağlayan bu içinde bulunmuş olduğumuz galeri haline dönüştürdüğümüz koridor ise bugünden itibaren ziyaretçi tarafından gezilebilecek. Çalışmaların bir bütün olarak yaklaşık 3 yılımızı aldığını söyleyebilirim" dedi. Sergide ilk etapta 250 eser sergileniyor Açılışı gerçekleştirilen sergide 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar ait eserlerden ilk etapta 250 eserin sergilendiğini söyleyen Başkan Yasin Yıldız, "Belki eser sayısından önce özellikle giriş bölümünde Nahvin’in yazmış olduğu ve 19. yüzyıl çinilerine işlenen çok önemli bir kaside var. Bu koleksiyonumuzun çok müstesna bir parçasıdır. Bir bütün halinde burada sergileyebiliyoruz, çok sayıda çiniden oluşuyor. Burada yaklaşık ilk etapta biz 250 parça çiniyi sergiliyoruz. Çiniler yaklaşık söylemiş olduğum gibi 16. yüzyıl ve 19. yüzyıl arasını kapsıyor. Dolayısıyla 19. yüzyıla varması nedeniyle bunların içinde bir miktar saraya ithal çinilerin geldiği dönemi de kapsadığını düşünürsek aslında Osmanlı sarayında kullanılmış olan bir bütün çini geleneğini burada yerli olsun yabancı olsun göstermiş oluyoruz" ifadelerini kullandı. "Hatıralar Yolu": Kitabeler ve Panolar Serginin galeri duvarlarında Osman Gazi’den Sultan 2. Selim’e uzanan padişah adlarının sıralandığı iri yazılı çiniler bulunuyor. "Mihrabiye" motifli üç pano arasında görülen "Soffa-i ali" ve "Hamam-ı âli" ifadeleri, bu panoların vaktiyle Hünkâr Sofası ve Hünkâr Hamamı’ndan taşındığını düşündürüyor. Böylece Mâbeyn Yolu, bir sergileme alanının ötesinde, saray hafızasını taşıyan bir "hatıra galerisi" işlevi de üstleniyor. "Kaside-İ Münferice" Çinileri de galeride yer alacak Ziyaretçiler, Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi boyunca Kaside-i Münferice’den seçilmiş beyitlerin işlendiği çinileri de görebilecek. 11. yüzyılda Tunuslu şair İbnü’n Nahvi tarafından kaleme alınan kaside, her sıkıntının ardından bir ferahlığın geleceğini vurgulayan mesajıyla tanınıyor. Halk arasında "kurtuluş getiren" bir metin olarak ün kazanan kaside, yüzyıllar boyunca zor zamanlarda dua niyetiyle okunmuş. Osmanlı döneminde de sevilen kasidenin Türkçe tercümeleri arasında 18. yüzyıl şairi Ebubekir Kani’nin manzum çevirisi öne çıkıyor. Çini Sanat Galerisi, Topkapı Sarayı’nın kapalı olduğu salı hariç, haftanın her günü 09.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. Ziyaretçiler, Harem bölümünde yer alan Mabeyn Taşlığı’ndan Mabeyn Yolu’na girdikten sonra Topkapı Sarayı çinilerini ve Tekfur Sarayı’ndan günümüze ulaşan bazı çini örneklerini; bir sonraki bölümde ise "Kaside-i Münferice" çinilerini görebilecek. Galeri, Harem bölümü bileti ile gezilebilecek, ilave ücret ödemek gerekmeyecek.
Tokat Tokat’ta Kızık kilimi özel ihtiyaçlı çocuklarla yeniden hayat buldu Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi (TOGÜ) öncülüğünde hayata geçirilen "Özel Eğitimin Elinden Tarih Dokunuyor, Kızık kilimi" projesiyle özel ihtiyaçlı çocuklar Tokat’ın coğrafi işaretli kültürel mirasına dokunarak hem sosyal hayata katılıyor hem de geleneksel kilim dokuma geleneğini yaşatıyor. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi öncülüğünde hayata geçirilen "Özel Eğitimin Elinden Tarih Dokunuyor: Kızık kilimi" projesinin açılışı gerçekleştirildi. Tokat’ın önemli kültürel değerlerinden biri olan Kızık kiliminin yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılmasını amaçlayan proje, özel eğitim öğrencilerinin aktif katılımıyla dikkat çekti. TOGÜ Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi, Toplumsal Katkı ve Sosyal İnovasyon Koordinatörlüğü, Sürekli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Tokat Halk Eğitim Merkezi iş birliğinde hazırlanan projenin açılışı, TOGÜSEM Binası Taşlıçiftlik Kampüsü’nde düzenlendi. Proje kapsamında özel ihtiyaçlı bireyler, geleneksel el sanatlarından biri olan Kızık kilimi dokuma sürecine dâhil edilerek hem mesleki hem de kültürel kazanımlar elde etti. Etkinlikte, kilim dokuma tezgâhlarında yapılan çalışmalar katılımcıların beğenisine sunuldu. "Özel ihtiyaçlı çocuklar kültürel mirasa dokunuyor" Projenin özel eğitim alanında farkındalık oluşturduğunu belirten TOGÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz, Tokat’a özgü Kızık kilimi geleneğinin yaşatılmasına önemli katkı sağladığını ifade ederek, "Biliyorsunuz coğrafi işaretli Tokat’ın kültürel mirası olan Kızık kilimini sosyal sorumluluk vizyonumuz özelinde birleştirerek Milli Eğitim Müdürlüğümüz ile iş birliği halinde bir projeye dönüştürdük. Burada başta unutulmaya yüz tutmuş somut olmayan kültürel mirasımız olan Kızık kilimini tekrar canlandırmak ve gün yüzüne çıkartmak amacıyla özel öğretim bölümü öğrencilerimizin de desteğiyle özel ihtiyaçlı çocuklarımıza burada eğitimler veriliyor. Kızık kilimi dokuma ustaları sınırlı. Bu alanda da bir ihtiyaç var. Geleneğimizin yaşatılması gerekiyor. Bunu daha önemli kılan özel ihtiyaçlı çocuklarımızın eliyle yapmaları oldu. Özel ihtiyaçlı çocuklarımız okullarını bitirdikten sonra sosyal yaşamdan uzaklaşıyorlar. Bunların sosyal yaşama katılmaları açısından bu projeyi çok kıymetli buluyorum" dedi.